banner

OKULA HAZIR OLMAK




Dr. Burcu Aybat - İELEV Özel 125. Yıl İlkokulu / Ortaokulu Müdürü 

burcu_aybatOkula hazır olmak, öğrencilerin öğrenme süreçlerine katılmak ve öğrenme etkinliklerinden faydalanmak için gerekli donanıma sahip olma durumudur. Bunun için fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal olarak hazırbulunuşluk gerekir. Sözü geçen bu alanlardan sadece bir tanesi yeterli olmaz çünkü tüm bu alanlardaki yeterlilikler birbirleriyle yakından ilişkilidir, birbirini etkiler. Örneğin, öğrencilerimizin duygusal olgunluğu akademik performansını da zaman içinde etkiler. Bilişsel süreçlerde zorlanan bir öğrencinin duygusal gelişimi de etkilenir. Yine aynı şekilde ince motor kasları olgunlaşmamış çocukların yazma süreçleri etkilendiğinden, duygusal ve sosyal gelişimleri de sekteye uğrayabilir.

Biliyoruz ki gelişimsel olarak her çocuk aynı evrelerden ancak kendi hızında geçiyor. Örneğin, ilkokul birinci sınıfta öğrencilerin okuma yazma süreçlerinde farklı hızda ilerlediği gözlenir. Bazısı çok kolay bir şekilde hem yazar hem de okur, bazısı ise daha çok desteğe ihtiyaç hissedebilir. Bu ilk olarak çocuğun hazır oluş düzeyi ile ilgilidir. Ancak gözlemlerimiz şunu da gösteriyor ki okul öncesinde bilişsel, duygusal ve fiziksel olarak etkili bir eğitim öğretim sürecinin olması, çocuğun sürece adaptasyonunu ve ilerlemesini olumlu olarak etkiliyor. Dolayısıyla çocuklarımızın yeni bir sınıf düzeyine kolay uyum sağlaması için önce var olan hazırbulunuşluk düzeylerini tespit etmek gerekiyor. Sonrasında ise kolaylaştırıcı olması için gerekli oryantasyon çalışmaları ile başlamak ve bu doğrultuda öğrenme süreçlerini etkili olacak şekilde planlamak elzem. 

Hazırbulunuşluk 5 farklı alanı kapsar:

(1) Öğrenmeye yaklaşım (merak, soru sorma, fikir yürütme, çaba gösterme, istek vb.)

(2) dil ve iletişim becerileri (dili kullanabilme, yönergeleri anlama, duygu ve düşüncelerini ifade etme, akıcı bir konuşmaya sahip olma vb.)

(3) sosyal ve duygusal gelişim (kendine güven duyma, olumlu benlik algısı, sorumluluk alabilme, dürtü kontrolü vb.)

(4) fiziksel sağlık ve motor gelişimi (genel sağlık durumu, boy, ağırlık, fiziksel olgunluk, büyük ve küçük kas gelişimi vb.)

(5) bilişsel gelişim (yaşına uygun zihinsel gelişim gösterme, anladıklarını hafızasında tutabilme, kavramlar ve sembollerle düşünebilme, muhakeme yapabilme, akıl yürütme vb.).

TÜM ALANLAR DİKKATE ALINMALI

Genel olarak okullarda bilişsel hazırbulunuşluğun daha fazla dikkate alındığını, diğer alanların sekteye uğradığını görebiliyoruz. Ancak okullar olarak sorumluluğumuzun öğrenme süreçleri için gereken koşulları sağlıklı bir şekilde planlayabilmek olduğunu unutmamak gerekir. Bunun için tüm alanları dikkate almak, eğer ihtiyaç varsa aile ile iş birliği kurarak önlemleri sıralamak en doğrusu. Örneğin, çocuk için sağlıklı bir beslenme programı uygulanıyor mu? Öğrencilerimiz onlardan beklediğimiz fiziksel olgunluğu (koşmak, tırmanmak, zıplamak, düğme iliklemek vb.) sağlayabiliyor mu? El becerilerini kullanarak; sınıftaki öğrenme etkinliklerinde materyalleri etkin kullanabiliyor mu? Peki rutinleri ve kuralları takip edebiliyor mu? İhtiyaçlarınıifade edebiliyor mu? Açık iletişim kurabiliyor mu? Gerektiğinde yardım isteyebiliyor mu? Odaklanıp dinleyebiliyor mu? Sırasını bekleyebiliyor mu? Tüm bu hazırbulunuşluk alanları bilişsel becerilerin yanında öğrenme süreçlerini derinden etkiliyor. 

ÖĞRENME İÇİN DEĞERLENDİRME
Bununla birlikte bilişsel alana yakından baktığımızda özellikle kavramsal anlamanın ne kadar önemli olduğunu fark ediyoruz. Sarmal olarak kurgulanan müfredat programı çerçevesinde, öğrencilerimizin kavram yanılgıları varsa yıllar içerisinde bunlara zamanında müdahale edilmemesi, ilerleyen öğrenme süreçlerinde öğrencinin zorlanmasına hatta öğrenilmiş çaresizlik yaşamasına sebep olabiliyor. Bu öğrencilerin o alandaki başarısızlık duyguları pekişiyor, öz güvenleri zarar görüyor. Tam da bu nedenle öğretmenlerin, ölçme değerlendirme uygulamalarını öğrencilerin kavram yanılgılarını tespit etmek için kullanmaları ne kadar da kıymetli. Bu bakış açısıyla paralel olarak, öğrenme için değerlendirme (assessment for learning) yaklaşımında öğretmen, öğrencilerin performanslarını iyileştirmek için ölçme değerlendirme araçlarından elde ettiği geri bildirimden faydalanır. Önce öğrencinin nerede olduğunu sorgular, sonrasında öğrenmenin nereye gideceğini belirler ve oraya nasıl gideceğini tasarlar. Bu yaklaşım, öğrencinin öğrenmeye erişimini büyük oranda garantiliyor, hazırbulunuşluğuna katkıda bulunuyor.
 

DİSİPLİNLERARASI BAĞLANTILAR

Bir disiplin içinde yıllara göre sarmal bir yapı olmasının yanında disiplinlerarası bağlantılar da öğrencilerin öğrenme süreçlerinde oldukça etkili. Örneğin yabancı dil öğretiminde öğrencinin ana dildeki kelime hazinesinin ve kendini ifade etme yöntemlerindeki hazırbulunuşluğun yeni bir dilin öğrenilmesini de etkilediği bilinmektedir. Ya da matematikte oran ve orantıyı bilen bir öğrenci fizikte kuvvet konusunu daha hızlı öğrenebilir. Bir yandan da disiplinlerarası bağlantılar kurmak, öğrencilerin öğrendiklerini gerçek yaşamla ilişkilendirmeleri için bulunmaz bir fırsat. Öğretmenlerin, özgün performans görevi tasarımları ve bu tasarımlarda disiplinlerarası becerilere yer vermeleri öğrencilerin kalıcı anlamalarını dolayısıyla da ilerideki hazırbulunuşluklarını destekleyecektir. Bir beceriyi, bir kavram öğrenimini ya da gelişmesi beklenen bir tutumu sadece tek bir disiplinde geliştirmek yerine farklı disiplinlerle bağlar kurarsak ve pekiştirici tekrarlar kurgularsak öğrenmenin kalıcılığını daha çok sağlayabiliriz.

Bir yandan da akademik alandaki araştırmalar, eğitim alanında beyin temelli yaklaşımlar ve uzaktan eğitim deneyimindeki çıkarımlar eğitimcilere şunu gösterdi ki öğrenme aynı zamanda duygularla ve sosyal yetkinliklerle yakından ilişkili. Öğrencilerin kendilerini ifade edebilmeleri, duygusal olarak bağımsız olmaları ve öğrenmeye, öğretmene ve okula karşı olumlu duygular beslemeleri öğrenme süreçlerinde etkili. Grup içinde sosyalleşme ve bir sınıf içinde uyumlanma, sosyal hazırbulunuşluğun temelinde yatıyor. Çocuğun aileden yavaş yavaş ayrılabilmesi ve okula uyumu öğrenme süreçlerine olumlu etki ediyor. Bahçede ve koridorlarda arkadaşlarıyla birlikte oynama, eğitim materyallerini ve ortak alanları paylaşma ve sırasını bekleme gibi beceriler sosyal hazırbulunuşluğun içine giriyor. Öğrenci öğrenmeye sosyal ve duygusal olarak hazır olabilmek için sınıf rutinlerini ve öğretmen yönergelerini takip edebilmeli, etkinliklere odaklanabilmeli, seçimler yapabilmeli ve öğrendiklerini gelecekteki etkinliklerde bağımsız kullanabilmeli, transfer edebilmeli.

Okulların açıldığı bu dönemde elbette ki her sınıf düzeyinde öğrencilerin pek çok alandaki hazırbulunuşluğunu bilmek, onları yakından tanımak ve öğrenme süreçlerini buna göre planlamak kıymetli. İster öğrenci ilkokul birinci sınıfa başlasın, ister liseye, her kademede pek tabii ki farklı beklentiler söz konusu olabilir. Okulların, eğitim öğretim dönemi başında bu beş farklı alandaki hazırbulunuşluk düzeylerini dikkate alarak öğrencilerini okula uyum, telafi ve oryantasyon çalışmalarıyla desteklemeleri yıl boyunca öğrenme süreçlerinde karşılaşılabilecek pek çok zorluğu bertaraf etmelerini sağlayacaktır.

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.