Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Perşembe İmam Hatip Ortaokulunda öğrenim gören öğrencilerden oluşan "Anayurdun Ezgileri Korosu'' 9 dildeki türkülerle "kardeşlik" mesajı verecek.
Perşembe İmam Hatip Ortaokulunda öğrenim gören öğrencilerden oluşan "Anayurdun Ezgileri Korosu'' Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Arapça, Lazca, Çerkezce, Romanca, Boşnakça ve Makedonca söyleyecekleri türkülerle "kardeşlik" mesajı verecek.
Yaklaşık iki yıl önce okulun müzik öğretmeni Tuğrul Tekdemir tarafından kurulan ve 6'ncı sınıfta okuyan 25 öğrenciden oluşan koro, ilk konserini 9 dildeki repertuvarı ile 29 Mart'ta Ordu'da verecek.
Tekdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projeye ilk olarak Türkiye'de yaşayan farklı kültürleri incelemekle başladıklarını söyledi.
Alevi, Kürt, Çerkez kültürü gibi 9 kültür üzerinde çalışmalar yaptıklarını anlatan Tekdemir, daha sonraki süreçte ise söz konusu kültürlerin kendi dillerinde türküler söylemeye başladıklarını dile getirdi.
Öğrencilerin, öğrenme azmi ve istekleri karşısında bugün 9 dilde türküler söylemeye başladıklarını ifade eden Tekdemir, "Buradaki amaç öğrencilerimizin türkülerle farklı kültürleri tanımaları ve en önemlisi de sonucunda farklı kültürlere kardeşlik mesajı vermek" dedi.
"Birbirimizin türkülerini söyleyebildiğimizi göstermek istiyoruz"
Tekdemir, çocukların kültürleri, dilleri ne olursa olsun kardeşlik duyguları içerisinde yaşamalarını istediklerini vurgulayarak, "Biz, onlara kendi aramızda birbirimizin türkülerini söyleyebildiğimizi göstermek istiyoruz. Yine türkülerle barış ve kardeşlik içerisinde yaşayabildiğimizi göstermeyi amaç ediniyoruz. İnşallah söyleyeceğimiz türkülerle bunu başaracağız" diye konuştu.
Tuğrul Tekdemir, imam hatip denilince akla ilk olarak daha çok İslami bilgiler, ilahi ve ezan okumanın geldiğine işaret ederek, kendilerinin bu ön yargıyı kırmak istediklerini aktardı.
Farklı bir noktaya parmak basarak bir proje hazırladıklarını anlatan Tekdemir, "Bu çocuklar şan dersi aldılar ve çok sesli türküler söyleyebiliyorlar. İmam hatip veya farklı bir okulda olsun hepsi çocuk. Hepsinin aldıkları eğitimler Milli Eğitim müfredatı doğrultusunda alınan eğitimler. Arapça dersi alıyorlar, bunun yanında müzik dersi de almaya devam ediyorlar" ifadesini kullandı.
"Kardeşliği tanıtmak için yapıyoruz"
Koroda yer alan öğrencilerden Şeyma Çakır ise proje sayesinde farklı kültürlere kardeşliği tanıttıklarını söyledi.
"Herkese kardeş olduğumuzu göstermek istiyoruz" diyen Çakır, "Çalışmalarımız çok iyi gidiyor. Biz bu projeyi kardeşliği tanıtmak için yapıyoruz. Çünkü bizim söylediğimiz her türkü Türkiye'de yaşan kültürlere ait. Herkese bu kültürlerle kardeş olduğumuzu göstermek istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Perşembe İmam Hatip Ortaokulunda öğrenim gören öğrencilerden oluşan "Anayurdun Ezgileri Korosu'' 9 dildeki türkülerle "kardeşlik" mesajı verecek.
Perşembe İmam Hatip Ortaokulunda öğrenim gören öğrencilerden oluşan "Anayurdun Ezgileri Korosu'' Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Arapça, Lazca, Çerkezce, Romanca, Boşnakça ve Makedonca söyleyecekleri türkülerle "kardeşlik" mesajı verecek.
Yaklaşık iki yıl önce okulun müzik öğretmeni Tuğrul Tekdemir tarafından kurulan ve 6'ncı sınıfta okuyan 25 öğrenciden oluşan koro, ilk konserini 9 dildeki repertuvarı ile 29 Mart'ta Ordu'da verecek.
Tekdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projeye ilk olarak Türkiye'de yaşayan farklı kültürleri incelemekle başladıklarını söyledi.
Alevi, Kürt, Çerkez kültürü gibi 9 kültür üzerinde çalışmalar yaptıklarını anlatan Tekdemir, daha sonraki süreçte ise söz konusu kültürlerin kendi dillerinde türküler söylemeye başladıklarını dile getirdi.
Öğrencilerin, öğrenme azmi ve istekleri karşısında bugün 9 dilde türküler söylemeye başladıklarını ifade eden Tekdemir, "Buradaki amaç öğrencilerimizin türkülerle farklı kültürleri tanımaları ve en önemlisi de sonucunda farklı kültürlere kardeşlik mesajı vermek" dedi.
"Birbirimizin türkülerini söyleyebildiğimizi göstermek istiyoruz"
Tekdemir, çocukların kültürleri, dilleri ne olursa olsun kardeşlik duyguları içerisinde yaşamalarını istediklerini vurgulayarak, "Biz, onlara kendi aramızda birbirimizin türkülerini söyleyebildiğimizi göstermek istiyoruz. Yine türkülerle barış ve kardeşlik içerisinde yaşayabildiğimizi göstermeyi amaç ediniyoruz. İnşallah söyleyeceğimiz türkülerle bunu başaracağız" diye konuştu.
Tuğrul Tekdemir, imam hatip denilince akla ilk olarak daha çok İslami bilgiler, ilahi ve ezan okumanın geldiğine işaret ederek, kendilerinin bu ön yargıyı kırmak istediklerini aktardı.
Farklı bir noktaya parmak basarak bir proje hazırladıklarını anlatan Tekdemir, "Bu çocuklar şan dersi aldılar ve çok sesli türküler söyleyebiliyorlar. İmam hatip veya farklı bir okulda olsun hepsi çocuk. Hepsinin aldıkları eğitimler Milli Eğitim müfredatı doğrultusunda alınan eğitimler. Arapça dersi alıyorlar, bunun yanında müzik dersi de almaya devam ediyorlar" ifadesini kullandı.
"Kardeşliği tanıtmak için yapıyoruz"
Koroda yer alan öğrencilerden Şeyma Çakır ise proje sayesinde farklı kültürlere kardeşliği tanıttıklarını söyledi.
"Herkese kardeş olduğumuzu göstermek istiyoruz" diyen Çakır, "Çalışmalarımız çok iyi gidiyor. Biz bu projeyi kardeşliği tanıtmak için yapıyoruz. Çünkü bizim söylediğimiz her türkü Türkiye'de yaşan kültürlere ait. Herkese bu kültürlerle kardeş olduğumuzu göstermek istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Son Güncelleme: Pazar, 15 Mart 2015 15:38
Gösterim: 1311
Çocuk Vakfı'nın kuruluşunun 25. yılı için hazırlanan "Köy Okulları Sosyal ve Kültürel Programı" kapsamında, bin köy okuluna kitap ve eğitim materyali gönderilecek, yazarlar çocuklarla buluşturulacak.
Vakıftan yapılan açıklamada, köy okullarında okuyan, ders kitabı ve televizyon dışında medyaya erişme imkanlarından yararlanamayan çocukların sosyal ve kültürel desteğe ihtiyacı bulunduğu belirtildi.
Taşımalı eğitim uygulaması nedeniyle köy okulları geleneğinin ortadan kalkmak üzere olduğu, öğrenci sayısının da azaldığı kaydedilen açıklamada, sınıf kitaplıklarından ve okul kütüphanelerinden yoksun eğitim gören çocukların sosyal ve kültürel bakımından desteklenmesinin önemine işaret edildi.
Bu kapsamda, vakfın kuruluşunun 25. yılı için "Kitaplarımızı Gönderiyoruz Geleceğimizi Paylaşıyoruz" sloganıyla eğitim programı hazırlandığı aktarılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Programla bin köy okuluna ulaşılması ve çocuk edebiyatının seçkin örnekleri ile çocuklara okuma alışkanlığı ve edebiyat sevgisi kazandırılması amaçlanıyor. Programla okullardaki yoksul çocukların kalem, defter, kitap gibi eğitim gereçleri ihtiyacı karşılanacak. Ders kitabı dışında kitapla buluşmamış çocuklara öncelik verilecek. Köy okullarında çocuk kitabı yazarları ile öğrenciler için buluşma programları ve okuma saatleri düzenlenecek. Herkes dilediği bir köy okuluna kalem, defter, kitap ya da okulların talep ettiği eğitim materyallerini gönderebilecek.
Ayrıca, isteyenler köy okullarının birinde kendi adına kütüphane kurabilecek. Vakfın köy okullarına yönelik sosyal ve kültürel destek programı, 'çocuk gönüllüleri' ile gerçekleştirilecek. Sponsorların köy okullarına ulaşmalarına yardımcı olunacak."
Açıklamada, programa, kişi, kurum ve kuruluşların yanı sıra yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının da katılabileceği belirtilerek, bağışta bulunanların isimlerinin, isteklerine göre vakfın sitesinden duyurulacağı bildirildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Çocuk Vakfı'nın kuruluşunun 25. yılı için hazırlanan "Köy Okulları Sosyal ve Kültürel Programı" kapsamında, bin köy okuluna kitap ve eğitim materyali gönderilecek, yazarlar çocuklarla buluşturulacak.
Vakıftan yapılan açıklamada, köy okullarında okuyan, ders kitabı ve televizyon dışında medyaya erişme imkanlarından yararlanamayan çocukların sosyal ve kültürel desteğe ihtiyacı bulunduğu belirtildi.
Taşımalı eğitim uygulaması nedeniyle köy okulları geleneğinin ortadan kalkmak üzere olduğu, öğrenci sayısının da azaldığı kaydedilen açıklamada, sınıf kitaplıklarından ve okul kütüphanelerinden yoksun eğitim gören çocukların sosyal ve kültürel bakımından desteklenmesinin önemine işaret edildi.
Bu kapsamda, vakfın kuruluşunun 25. yılı için "Kitaplarımızı Gönderiyoruz Geleceğimizi Paylaşıyoruz" sloganıyla eğitim programı hazırlandığı aktarılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Programla bin köy okuluna ulaşılması ve çocuk edebiyatının seçkin örnekleri ile çocuklara okuma alışkanlığı ve edebiyat sevgisi kazandırılması amaçlanıyor. Programla okullardaki yoksul çocukların kalem, defter, kitap gibi eğitim gereçleri ihtiyacı karşılanacak. Ders kitabı dışında kitapla buluşmamış çocuklara öncelik verilecek. Köy okullarında çocuk kitabı yazarları ile öğrenciler için buluşma programları ve okuma saatleri düzenlenecek. Herkes dilediği bir köy okuluna kalem, defter, kitap ya da okulların talep ettiği eğitim materyallerini gönderebilecek.
Ayrıca, isteyenler köy okullarının birinde kendi adına kütüphane kurabilecek. Vakfın köy okullarına yönelik sosyal ve kültürel destek programı, 'çocuk gönüllüleri' ile gerçekleştirilecek. Sponsorların köy okullarına ulaşmalarına yardımcı olunacak."
Açıklamada, programa, kişi, kurum ve kuruluşların yanı sıra yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının da katılabileceği belirtilerek, bağışta bulunanların isimlerinin, isteklerine göre vakfın sitesinden duyurulacağı bildirildi.
Son Güncelleme: Perşembe, 12 Mart 2015 14:41
Gösterim: 1391
Antalya'da Başlayan TÖDER'in dershanelerin dönüşümü ve özel okullar toplantısında “İkna Odaları” şoku yaşandı.
Eğitimtercihi- MEB özel öğretim dönüşüm ve teşvik dairesi başkanı Fettulah Güner dönüşümle ilgili sunum yaparken kürsüye davet ettiği bir temel lise sahibi, dönüşümle ilgili deneyimlerini paylaştı. Temel liseye ilk dönüşen dershanelerden olduğunu belirten kurum sahibi, devlet okullarından bir dirençle karşılaştıklarını söyledi. Norm kadro fazlası oluşmaması için öğretmen ve idarecilerin devlet okullarında öğrencilerin temel liseye geçmemesi için ikna odaları kurduğunu söyleyen kurum sahibi, MEB’in bu konuyla ilgili çözüm bulmasını istedi.

Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Antalya'da Başlayan TÖDER'in dershanelerin dönüşümü ve özel okullar toplantısında “İkna Odaları” şoku yaşandı.
Eğitimtercihi- MEB özel öğretim dönüşüm ve teşvik dairesi başkanı Fettulah Güner dönüşümle ilgili sunum yaparken kürsüye davet ettiği bir temel lise sahibi, dönüşümle ilgili deneyimlerini paylaştı. Temel liseye ilk dönüşen dershanelerden olduğunu belirten kurum sahibi, devlet okullarından bir dirençle karşılaştıklarını söyledi. Norm kadro fazlası oluşmaması için öğretmen ve idarecilerin devlet okullarında öğrencilerin temel liseye geçmemesi için ikna odaları kurduğunu söyleyen kurum sahibi, MEB’in bu konuyla ilgili çözüm bulmasını istedi.

Son Güncelleme: Perşembe, 12 Mart 2015 14:27
Gösterim: 1945
Öğrencilerde yanlış beslenme alışkanlığının gelişmesindeki etkenlerden biri olarak gösterilen kantinlerin yerine yemekhane sistemine geçilmesi önerildi.
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tip 1 diyabetin daha çok çocuklarda ve gençlerde görülen bir hastalık olduğunu belirterek, Dünya Diyabet Federasyonu'nun açıkladığı verilerine göre Türkiye'de 7 milyon civarında "tip 2" diyabetliye karşın 50 bin civarında "tip 1" diyabetli olduğunu ve bunların üçte birinden fazlasını çocukların oluşturduğunu söyledi.
Türkiye'de yaklaşık 20 bin çocuğun tip 1 diyabetli olduğunu ve her yıl bin 700 civarında çocukta söz konusu hastalığın görüldüğünü bildiren Hatun, bu rakamın çok yüksek olmadığını, o yüzden iyi bir programla sorunların çözülebileceğini kaydetti.
Pankreastaki insülin üreten hücreler zedelendiği için hastaların tanı anından itibaren insüline bağımlı yaşamak zorunda kaldıklarına dikkati çeken Hatun, "Tip 1 diyabet tanısı konan hastalar günde en az 4 defa insülin hormonu kullanmak zorunda. Bu da enjeksiyonla yapılıyor. İnsülin dozlarına karar verirken kan şekerini ölçmek zorundalar. Dolayısıyla, tip 1 diyabetliler yaşam tarzları değişen ve ömür boyu bunları yapmak zorunda kalan bir hasta grubunu teşkil ediyor" ifadesini kullandı.
"Kantinler Türkiye'nin en önemli sorunu"
Diyabetli çocukların zamanlarının çoğunu okulda geçirdiklerini, bu yüzden sağlıklı beslenme ortamına kavuşmalarının çok önemli olduğunu vurgulayan Hatun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kantinler Türkiye'nin en önemli sorunu çünkü şişmanlık bakımından olumsuz bir işleve sahipler. Yemekhane sistemine geçilmesi, yemeklerin okulda yapılması lazım. En ideal sistem bu. Hem diyabetli çocukların sağlıklı beslenme ortamına kavuşması açısından hem de şişmanlığa yol açan gıdaların daha az tüketilmesi bakımından kantinlerin yeniden düzenlenmesi veya kantin yerine yemekhane sistemine geçilmesi lazım. Dünyadaki bütün araştırmalar çocukluk çağında şişmanlık ve yanlış beslenme sorunun okullardaki yemekhaneler üzerinden çözülebileceğini gösteriyor."
Hatun, kantinlerin yol açtığı en büyük sorunlardan birinin de şişmanlık olduğunu kaydederek, "Kantinlerin yüksek kalorili besin tüketimine teşvik eden bir portföyü var. Abur cuburun çok olduğu yerler. Çocuklar hızlı bir şekilde şekerli besinler yiyorlar. Bu ise onların enerji ihtiyaçlarını karşılıyor gibi görünüyor ama esas şişmanlamalarına yol açıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Toplumda bazı ön yargılar var"
Tip 1 diyabetlilerin sosyal ve ekonomik hayatta çeşitli sorunlarla karşılaştıklarını belirten Hatun, bu hastaların tıbbi ve sosyal destekle tamamen sorunsuz ve başarılı bir ömür sürebileceğini vurguladı.
Hatun, toplumun tip 1 diyabetlilerle ilgili bazı ön yargılarının bulunduğuna işaret ederek, "Tip 1 diyabetlileri eksik bir insan gibi düşünebiliyorlar. Bu da aslında onlara bakışı etkiliyor. Önemli işleri onlara vermeme eğilimi söz konusu olabiliyor. Oysaki tip 1 diyabetliler birçok doktor, sporcu ve öğretim üyesinden bildiğimiz üzere her şeyi çok iyi yapabilen insanlar" görüşünü paylaştı.
Tip 1 diyabetin günlük hayatı aksatan yanlarının da olduğunu, zaman zaman bu gruptaki hastaların kan şekerlerinin düştüğü veya yükseldiği için günlük hayatlarına ara vermek durumunda kalabildiklerini aktaran Hatun, bu yüzden iş hayatındaki diyabetlilere kolaylık sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Öğrencilerde yanlış beslenme alışkanlığının gelişmesindeki etkenlerden biri olarak gösterilen kantinlerin yerine yemekhane sistemine geçilmesi önerildi.
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tip 1 diyabetin daha çok çocuklarda ve gençlerde görülen bir hastalık olduğunu belirterek, Dünya Diyabet Federasyonu'nun açıkladığı verilerine göre Türkiye'de 7 milyon civarında "tip 2" diyabetliye karşın 50 bin civarında "tip 1" diyabetli olduğunu ve bunların üçte birinden fazlasını çocukların oluşturduğunu söyledi.
Türkiye'de yaklaşık 20 bin çocuğun tip 1 diyabetli olduğunu ve her yıl bin 700 civarında çocukta söz konusu hastalığın görüldüğünü bildiren Hatun, bu rakamın çok yüksek olmadığını, o yüzden iyi bir programla sorunların çözülebileceğini kaydetti.
Pankreastaki insülin üreten hücreler zedelendiği için hastaların tanı anından itibaren insüline bağımlı yaşamak zorunda kaldıklarına dikkati çeken Hatun, "Tip 1 diyabet tanısı konan hastalar günde en az 4 defa insülin hormonu kullanmak zorunda. Bu da enjeksiyonla yapılıyor. İnsülin dozlarına karar verirken kan şekerini ölçmek zorundalar. Dolayısıyla, tip 1 diyabetliler yaşam tarzları değişen ve ömür boyu bunları yapmak zorunda kalan bir hasta grubunu teşkil ediyor" ifadesini kullandı.
"Kantinler Türkiye'nin en önemli sorunu"
Diyabetli çocukların zamanlarının çoğunu okulda geçirdiklerini, bu yüzden sağlıklı beslenme ortamına kavuşmalarının çok önemli olduğunu vurgulayan Hatun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kantinler Türkiye'nin en önemli sorunu çünkü şişmanlık bakımından olumsuz bir işleve sahipler. Yemekhane sistemine geçilmesi, yemeklerin okulda yapılması lazım. En ideal sistem bu. Hem diyabetli çocukların sağlıklı beslenme ortamına kavuşması açısından hem de şişmanlığa yol açan gıdaların daha az tüketilmesi bakımından kantinlerin yeniden düzenlenmesi veya kantin yerine yemekhane sistemine geçilmesi lazım. Dünyadaki bütün araştırmalar çocukluk çağında şişmanlık ve yanlış beslenme sorunun okullardaki yemekhaneler üzerinden çözülebileceğini gösteriyor."
Hatun, kantinlerin yol açtığı en büyük sorunlardan birinin de şişmanlık olduğunu kaydederek, "Kantinlerin yüksek kalorili besin tüketimine teşvik eden bir portföyü var. Abur cuburun çok olduğu yerler. Çocuklar hızlı bir şekilde şekerli besinler yiyorlar. Bu ise onların enerji ihtiyaçlarını karşılıyor gibi görünüyor ama esas şişmanlamalarına yol açıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Toplumda bazı ön yargılar var"
Tip 1 diyabetlilerin sosyal ve ekonomik hayatta çeşitli sorunlarla karşılaştıklarını belirten Hatun, bu hastaların tıbbi ve sosyal destekle tamamen sorunsuz ve başarılı bir ömür sürebileceğini vurguladı.
Hatun, toplumun tip 1 diyabetlilerle ilgili bazı ön yargılarının bulunduğuna işaret ederek, "Tip 1 diyabetlileri eksik bir insan gibi düşünebiliyorlar. Bu da aslında onlara bakışı etkiliyor. Önemli işleri onlara vermeme eğilimi söz konusu olabiliyor. Oysaki tip 1 diyabetliler birçok doktor, sporcu ve öğretim üyesinden bildiğimiz üzere her şeyi çok iyi yapabilen insanlar" görüşünü paylaştı.
Tip 1 diyabetin günlük hayatı aksatan yanlarının da olduğunu, zaman zaman bu gruptaki hastaların kan şekerlerinin düştüğü veya yükseldiği için günlük hayatlarına ara vermek durumunda kalabildiklerini aktaran Hatun, bu yüzden iş hayatındaki diyabetlilere kolaylık sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 11 Mart 2015 14:19
Gösterim: 2072
Erdoğan, Gaziantep Üniversitesi Sani Konukoğlu İlahiyat Fakültesi'nin açılışını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İmam hatiplerdeki öğrenci sayısı 1 milyona ulaştı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İmam hatiplerdeki öğrenci sayısı 1 milyona ulaştı. 60 binden 1 milyona... Bu, bir şeyi gösteriyor. Bu, bir talep meselesi. Demek ki bu ülkede bizim vatandaşımızda bu konuda bir açlık vardı ki, imkan, zemin hazırlanınca yavrularını meslek liselerine, imam hatiplere gönderdiler" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep Üniversitesi Sani Konukoğlu İlahiyat Fakültesi'nin açılışını gerçekleştirdi.
Erdoğan, açılışta yaptığı konuşmada, fakülte binasının dış görüntüsünden çok etkilendiğini belirterek, öğrencilerin bu fakültede aldıkları eğitimle geleceğe özgüvenle yürüyeceğini söyledi. Öğrencilere, "İnşallah burası sizlerin bilgi ve hikmet yuvası olsun" diye seslenen Erdoğan, irfansız ilmin anlam taşımadığını dile getirdi.
28 Şubat'ın sonrasında imam hatiplerdeki öğrenci sayısının 60 bine düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, "O dönem, bizler için imam hatipli 4 evlat sahibi olan, imam hatipli bir cumhurbaşkanı için, bizim için hüzün olmuştu. Şu anda Rabbimize hamd ediyorum, imam hatiplerdeki öğrenci sayısı 1 milyona ulaştı. 60 binden 1 milyona... Bu, bir şeyi gösteriyor. Bu, bir talep meselesi. Demek ki bu ülkede bizim vatandaşımızda bu konuda bir açlık vardı ki, imkan, zemin hazırlanınca yavrularını meslek liselerine, imam hatiplere gönderdiler" diye konuştu.
İmam hatiplerde öğretmen açığı olduğunu dile getiren ve bu açığın giderilmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, ilahiyat fakültelerinden mezun olacak kaliteli, iyi yetişmiş hocalara ihtiyaç olduğunu söyledi.
Lisans öğrencilerinin yurt dışına giderek daha güçlü bir şekilde yetişmesini istediğini kaydeden Erdoğan, lisans üstü ve doktora öğrencilerinin de gerek YÖK, gerek Hükümet, gerekse vakıf destekleriyle yurt dışına gidebileceğini ifade etti.
Konukoğlu ailesinin de vakıf hizmetleriyle büyük gayret gösterdiğini aktaran Erdoğan, fakültenin yapımını sağlayan aileye teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırımların bundan sonra da devam etmesini istedi.
Abdülkadir Konukoğlu'nun 5 cami yapımıyla ilgili protokol imzalanacağını söylemesi üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"5 cami için Diyanet İşleri Başkanımla imzalayacak ama bir de benim daha önce aldığım bir söz var, Gaziantep'te yeni bir stat yapılıyor. Mevcut stadın yerine de 10 bin kişi kapasiteli büyük bir cami, bir cuma camisi yapılacak. Bu konu ile ilgili çalışmaları, gerek Belediye Başkanımız Fatma Hanım gerekse Konukoğlu ailesi takip ediyorlar. Konukoğlu ailesine ve Gaziantep'e yakışır bir cami olacak inşallah."
Bakan Avcı'dan teşekkür
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da açılışta yaptığı konuşmada fakültenin kente ve kentin ilim ve irfanına hayırlı katkılarda bulunacağını söyledi. Eğitime katkıda bulunan hayırseverlere teşekkür eden Avcı, "Gaziantep hayırseverlerin eğitime katkıları bakımından bereketli bir şehir. İnşallah bu daha da artacak" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Erdoğan, Gaziantep Üniversitesi Sani Konukoğlu İlahiyat Fakültesi'nin açılışını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İmam hatiplerdeki öğrenci sayısı 1 milyona ulaştı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İmam hatiplerdeki öğrenci sayısı 1 milyona ulaştı. 60 binden 1 milyona... Bu, bir şeyi gösteriyor. Bu, bir talep meselesi. Demek ki bu ülkede bizim vatandaşımızda bu konuda bir açlık vardı ki, imkan, zemin hazırlanınca yavrularını meslek liselerine, imam hatiplere gönderdiler" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep Üniversitesi Sani Konukoğlu İlahiyat Fakültesi'nin açılışını gerçekleştirdi.
Erdoğan, açılışta yaptığı konuşmada, fakülte binasının dış görüntüsünden çok etkilendiğini belirterek, öğrencilerin bu fakültede aldıkları eğitimle geleceğe özgüvenle yürüyeceğini söyledi. Öğrencilere, "İnşallah burası sizlerin bilgi ve hikmet yuvası olsun" diye seslenen Erdoğan, irfansız ilmin anlam taşımadığını dile getirdi.
28 Şubat'ın sonrasında imam hatiplerdeki öğrenci sayısının 60 bine düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, "O dönem, bizler için imam hatipli 4 evlat sahibi olan, imam hatipli bir cumhurbaşkanı için, bizim için hüzün olmuştu. Şu anda Rabbimize hamd ediyorum, imam hatiplerdeki öğrenci sayısı 1 milyona ulaştı. 60 binden 1 milyona... Bu, bir şeyi gösteriyor. Bu, bir talep meselesi. Demek ki bu ülkede bizim vatandaşımızda bu konuda bir açlık vardı ki, imkan, zemin hazırlanınca yavrularını meslek liselerine, imam hatiplere gönderdiler" diye konuştu.
İmam hatiplerde öğretmen açığı olduğunu dile getiren ve bu açığın giderilmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, ilahiyat fakültelerinden mezun olacak kaliteli, iyi yetişmiş hocalara ihtiyaç olduğunu söyledi.
Lisans öğrencilerinin yurt dışına giderek daha güçlü bir şekilde yetişmesini istediğini kaydeden Erdoğan, lisans üstü ve doktora öğrencilerinin de gerek YÖK, gerek Hükümet, gerekse vakıf destekleriyle yurt dışına gidebileceğini ifade etti.
Konukoğlu ailesinin de vakıf hizmetleriyle büyük gayret gösterdiğini aktaran Erdoğan, fakültenin yapımını sağlayan aileye teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırımların bundan sonra da devam etmesini istedi.
Abdülkadir Konukoğlu'nun 5 cami yapımıyla ilgili protokol imzalanacağını söylemesi üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"5 cami için Diyanet İşleri Başkanımla imzalayacak ama bir de benim daha önce aldığım bir söz var, Gaziantep'te yeni bir stat yapılıyor. Mevcut stadın yerine de 10 bin kişi kapasiteli büyük bir cami, bir cuma camisi yapılacak. Bu konu ile ilgili çalışmaları, gerek Belediye Başkanımız Fatma Hanım gerekse Konukoğlu ailesi takip ediyorlar. Konukoğlu ailesine ve Gaziantep'e yakışır bir cami olacak inşallah."
Bakan Avcı'dan teşekkür
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da açılışta yaptığı konuşmada fakültenin kente ve kentin ilim ve irfanına hayırlı katkılarda bulunacağını söyledi. Eğitime katkıda bulunan hayırseverlere teşekkür eden Avcı, "Gaziantep hayırseverlerin eğitime katkıları bakımından bereketli bir şehir. İnşallah bu daha da artacak" dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 09 Mart 2015 11:43
Gösterim: 1490

