Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

İstanbul'da Nevruz kutlamalarının yapıldığı Kazlıçeşme miting alanına yaklaşık 200 metre mesafedeki okulda sınava giren öğrencilerin velileri gürültüye tepki gösterdi. Veliler, çocuklara kulaklarına tıkamaları için pamuk dağıtıldığını belirtti.

Nevruz kutlamalarının yapılacağı Kazlıçeşme Meydanı'na yaklaşık 200 metre mesafede bulunan Borsa İstanbul Zeytinburnu Anadolu Lisesi'nde sınava girecek öğrencilerin velileri ise duruma tepki gösterdi.

Miting alanına katılımların yoğun şekilde gerçekleştiği 10. Yıl Caddesi üzerinde bulunan okulda sınava girecek öğrencilerin yakınları büyük stres yaşadı.

Miting alanında görevli olanlar da kendi imkanlarıyla, okul önünden miting alanına geçen kalabalığa uyarılarda bulundu. Bir vatandaşın ise üzerinde 'Sınav var' yazan bir karton kutuyu miting alanına gelen vatandaşlara gösterdiği görüldü.

Çocuklara pamuk dağıtmışlar

Okul önünde çocuklarının sınavdan çıkmasını bekleyen veliler ise yetkililere adeta ateş püskürdü.

Çocuklarının emeklerinin iki saatlik bir sınava bağlı olduğunu söyleyen veliler, "İnsanlar bayramlarını kutluyorlar. Onlar da haklılar. Sabahtan beri buradaki rezilliği izliyoruz. Sınavda çocuklarımız tedirgin oluyorlar. Biraz önce havai fişek patlattılar. Bunu yapan ÖSYM, ilçe milli eğitim müdürlüğünün bu okula sınavı vermemesi lazım. Bunu bile düşünemiyorlar" şeklinde konuştular.

Okul önünde bekleyen bir başka veli ise isyan ederek, "Çocuklara pamuk dağıtmışlar. Kulaklarını tıkasınlar. Çocukları buraya verenler utansın. Ortada bir tane polis yok. Polisler gelsin buradaki insanları sustursun. 155'i arıyoruz. Bilgimiz var. Hiçbir şey yapamayız diyorlar" şeklinde konuştu.

2 milyonu aşkın aday YGS'de ter döküyor

Üniversiteye giriş sınavının birinci aşaması olan 2014 Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), saat 10.00'da başladı.

YGS, Türkiye'de tüm il ve bazı ilçe merkezleri ile KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da, 175 sınav merkezinde gerçekleştiriliyor. 160 dakika sürecek olan sınava 2 milyon 7 bin 685 kişi katılıyor.

Adaylar, sınava girecekleri binanın kapısında, kimlik ve güvenlik kontrolleri ile salona giriş işlemlerinin zamanında yapılabilmesi için saat 09.00'da hazır bulundu. Sınav nedeniyle sıkı güvenlik önlemleri alınırken, sınavın yapıldığı her bir salona duvar saati, adayların sınavda kullanacakları kalem, silgi, kalemtıraş ile şekerleme ve peçete gibi malzemeler, ÖSYM tarafından sağlandı. Adaylar sınava şeffaf pet şişe içerisinde su getirebildi.

Sınavda, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen ortak müfredata dayalı Türkçe testi, sosyal bilimler testi, temel matematik testi ve fen bilimleri testi yer aldı. YGS'de Türkçe'den 40, tarihten 15, coğrafyadan 12, felsefeden 8 ve din kültürü ve ahlak bilgisi veya ilave felsefe sorularından 5, temel matematikten 40, fizikten 14, kimyadan 13, biyolojiden ise 13 soru soruldu.

Bu arada, bugün sabah saat 07.00'den 10.00'a kadar il ve ilçelerdeki nüfus müdürlükleri açık tutuldu; böylece kimliğini kaybeden adayların nüfus cüzdanlarını edinebilmelerine imkan sağlandı.

> YGS’de Nevruz gerginliği! Veliler duruma isyan etti

İstanbul'da Nevruz kutlamalarının yapıldığı Kazlıçeşme miting alanına yaklaşık 200 metre mesafedeki okulda sınava giren öğrencilerin velileri gürültüye tepki gösterdi. Veliler, çocuklara kulaklarına tıkamaları için pamuk dağıtıldığını belirtti.

Nevruz kutlamalarının yapılacağı Kazlıçeşme Meydanı'na yaklaşık 200 metre mesafede bulunan Borsa İstanbul Zeytinburnu Anadolu Lisesi'nde sınava girecek öğrencilerin velileri ise duruma tepki gösterdi.

Miting alanına katılımların yoğun şekilde gerçekleştiği 10. Yıl Caddesi üzerinde bulunan okulda sınava girecek öğrencilerin yakınları büyük stres yaşadı.

Miting alanında görevli olanlar da kendi imkanlarıyla, okul önünden miting alanına geçen kalabalığa uyarılarda bulundu. Bir vatandaşın ise üzerinde 'Sınav var' yazan bir karton kutuyu miting alanına gelen vatandaşlara gösterdiği görüldü.

Çocuklara pamuk dağıtmışlar

Okul önünde çocuklarının sınavdan çıkmasını bekleyen veliler ise yetkililere adeta ateş püskürdü.

Çocuklarının emeklerinin iki saatlik bir sınava bağlı olduğunu söyleyen veliler, "İnsanlar bayramlarını kutluyorlar. Onlar da haklılar. Sabahtan beri buradaki rezilliği izliyoruz. Sınavda çocuklarımız tedirgin oluyorlar. Biraz önce havai fişek patlattılar. Bunu yapan ÖSYM, ilçe milli eğitim müdürlüğünün bu okula sınavı vermemesi lazım. Bunu bile düşünemiyorlar" şeklinde konuştular.

Okul önünde bekleyen bir başka veli ise isyan ederek, "Çocuklara pamuk dağıtmışlar. Kulaklarını tıkasınlar. Çocukları buraya verenler utansın. Ortada bir tane polis yok. Polisler gelsin buradaki insanları sustursun. 155'i arıyoruz. Bilgimiz var. Hiçbir şey yapamayız diyorlar" şeklinde konuştu.

2 milyonu aşkın aday YGS'de ter döküyor

Üniversiteye giriş sınavının birinci aşaması olan 2014 Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), saat 10.00'da başladı.

YGS, Türkiye'de tüm il ve bazı ilçe merkezleri ile KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da, 175 sınav merkezinde gerçekleştiriliyor. 160 dakika sürecek olan sınava 2 milyon 7 bin 685 kişi katılıyor.

Adaylar, sınava girecekleri binanın kapısında, kimlik ve güvenlik kontrolleri ile salona giriş işlemlerinin zamanında yapılabilmesi için saat 09.00'da hazır bulundu. Sınav nedeniyle sıkı güvenlik önlemleri alınırken, sınavın yapıldığı her bir salona duvar saati, adayların sınavda kullanacakları kalem, silgi, kalemtıraş ile şekerleme ve peçete gibi malzemeler, ÖSYM tarafından sağlandı. Adaylar sınava şeffaf pet şişe içerisinde su getirebildi.

Sınavda, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen ortak müfredata dayalı Türkçe testi, sosyal bilimler testi, temel matematik testi ve fen bilimleri testi yer aldı. YGS'de Türkçe'den 40, tarihten 15, coğrafyadan 12, felsefeden 8 ve din kültürü ve ahlak bilgisi veya ilave felsefe sorularından 5, temel matematikten 40, fizikten 14, kimyadan 13, biyolojiden ise 13 soru soruldu.

Bu arada, bugün sabah saat 07.00'den 10.00'a kadar il ve ilçelerdeki nüfus müdürlükleri açık tutuldu; böylece kimliğini kaybeden adayların nüfus cüzdanlarını edinebilmelerine imkan sağlandı.

Son Güncelleme: Pazar, 23 Mart 2014 13:05

Gösterim: 2087

Gaziantep'in Nizip ilçesinde geçirdiği kaza sonrası beli ve bacağı kırılan lise öğrencisi, Yükseköğretime Geçiş Sınavına (YGS) sedyeyle girdi

Marufmarufoğlu Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Hatice Kübra Eroğlu, kaldığı öğrenci yurdunda geçirdiği ikaza sonucu belini ve bacağını kırdı.

Yaklaşık 20 gündür tedavi gördüğü Nizip Devlet Hastanesinden Nizip Belediyesine ait hasta nakil aracıyla alınarak sınava gireceği Anadolu Öğretmen Lisesi'ne getirilen Eroğlu, polislerin de yardımıyla sedyeyle kendisi için hazırlanan özel odaya çıkartıldı.

Görevlilerin yardımıyla sınava hazırlanan Eroğlu'na sınav sırasında 2 öğretmen refakat etti.

Baba Hasan Eroğlu, kızının geçirdiği kazanın ardından zorlu bir ameliyattan geçtiğini belirterek, ''Kızım 20 gündür Nizip Devlet Hastanesinde tedavi görüyordu. Bir hafta önce bana 'sedyeyle de olsa ben sınava gireceğim' dedi. Ondaki bu azmi görerek, isteğini geri çevirmedik. Kendisi kırmayarak ambulansla okula, sedye ile de sınava gireceği sınıfa getirdik. Çok mutlu olduğunu gördüm. İnşallah sınav sonucunda güzel bir başarı elde eder'' dedi.

> YGS'ye sedyeyle girdi

Gaziantep'in Nizip ilçesinde geçirdiği kaza sonrası beli ve bacağı kırılan lise öğrencisi, Yükseköğretime Geçiş Sınavına (YGS) sedyeyle girdi

Marufmarufoğlu Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Hatice Kübra Eroğlu, kaldığı öğrenci yurdunda geçirdiği ikaza sonucu belini ve bacağını kırdı.

Yaklaşık 20 gündür tedavi gördüğü Nizip Devlet Hastanesinden Nizip Belediyesine ait hasta nakil aracıyla alınarak sınava gireceği Anadolu Öğretmen Lisesi'ne getirilen Eroğlu, polislerin de yardımıyla sedyeyle kendisi için hazırlanan özel odaya çıkartıldı.

Görevlilerin yardımıyla sınava hazırlanan Eroğlu'na sınav sırasında 2 öğretmen refakat etti.

Baba Hasan Eroğlu, kızının geçirdiği kazanın ardından zorlu bir ameliyattan geçtiğini belirterek, ''Kızım 20 gündür Nizip Devlet Hastanesinde tedavi görüyordu. Bir hafta önce bana 'sedyeyle de olsa ben sınava gireceğim' dedi. Ondaki bu azmi görerek, isteğini geri çevirmedik. Kendisi kırmayarak ambulansla okula, sedye ile de sınava gireceği sınıfa getirdik. Çok mutlu olduğunu gördüm. İnşallah sınav sonucunda güzel bir başarı elde eder'' dedi.

Son Güncelleme: Pazar, 23 Mart 2014 12:27

Gösterim: 1460

Özel bir dershaneden çocuklarının kaydını alan veli, borcu olmadığı halde senetlerinin iade edilmediğini iddia etti.

Kahramanmaraş Din Gönüllüleri ve Görevlileri Derneği Başkanı Şevket Bozdoğan, kentteki özel bir dershaneden çocuklarının kaydını almasına rağmen borcu olmadığı halde senetlerinin haksız yere iade edilmediğini söyledi.

Bozdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkede yaşanan son gelişmelerden sonra çocuklarını dershaneden aldığını ancak 3 ay dershanede eğitim alan çocuklarının 8 ay eğitim almış gibi senetlerinin verilmediğini belirtti.

Senetlerden dolayı mağdur olan bir veli ve bir sivil toplum kuruluşunun başkanı olarak açıklama yapma gereği duyduğunu ifade eden Bozdoğan, şunları söyledi:

"Kahramanmaraş Anafen Dershanesi'nde 7. sınıfta ve lise son sınıfta okuyan çocuklarım var. 3 yıldan beri iki çocuğum bu dershaneye gidiyor. En son 7. sınıfta okuyan öğrencim birinci dönem bu dershaneye devam etti. İkinci dönem şubat ayından itibaren bir takım olumsuzluklardan dolayı öğrencimi bu dershaneye göndermiyorum. Çocuğum 3 ay devam etti bunun için de 750 lira ödedim. 3 ay sonra öğrencimi dershaneden aldım. Defalarca dershaneye gelmeme rağmen bin 700 liralık senedim iade edilmiyor. Türkiye'de bir takım olayların gerçek olduğunu görüyoruz. Dershanede eğitimden ziyade parasal anlamda iş yapılıyor. Dershanenin bu tutumunu kınıyorum."

Bu arada, çekim yapan gazetecinin engellemeye çalışan dershane idarecisine Bozdoğan tepki gösterdi.

> Dershane kaydını iptal eden öğrenciye senet şoku!

Özel bir dershaneden çocuklarının kaydını alan veli, borcu olmadığı halde senetlerinin iade edilmediğini iddia etti.

Kahramanmaraş Din Gönüllüleri ve Görevlileri Derneği Başkanı Şevket Bozdoğan, kentteki özel bir dershaneden çocuklarının kaydını almasına rağmen borcu olmadığı halde senetlerinin haksız yere iade edilmediğini söyledi.

Bozdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkede yaşanan son gelişmelerden sonra çocuklarını dershaneden aldığını ancak 3 ay dershanede eğitim alan çocuklarının 8 ay eğitim almış gibi senetlerinin verilmediğini belirtti.

Senetlerden dolayı mağdur olan bir veli ve bir sivil toplum kuruluşunun başkanı olarak açıklama yapma gereği duyduğunu ifade eden Bozdoğan, şunları söyledi:

"Kahramanmaraş Anafen Dershanesi'nde 7. sınıfta ve lise son sınıfta okuyan çocuklarım var. 3 yıldan beri iki çocuğum bu dershaneye gidiyor. En son 7. sınıfta okuyan öğrencim birinci dönem bu dershaneye devam etti. İkinci dönem şubat ayından itibaren bir takım olumsuzluklardan dolayı öğrencimi bu dershaneye göndermiyorum. Çocuğum 3 ay devam etti bunun için de 750 lira ödedim. 3 ay sonra öğrencimi dershaneden aldım. Defalarca dershaneye gelmeme rağmen bin 700 liralık senedim iade edilmiyor. Türkiye'de bir takım olayların gerçek olduğunu görüyoruz. Dershanede eğitimden ziyade parasal anlamda iş yapılıyor. Dershanenin bu tutumunu kınıyorum."

Bu arada, çekim yapan gazetecinin engellemeye çalışan dershane idarecisine Bozdoğan tepki gösterdi.

Son Güncelleme: Cumartesi, 22 Mart 2014 15:41

Gösterim: 1850

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, tüm üniversite mezunlarının formasyon alması için birtakım düzenlemeler geliştirdiklerini belirterek, bunu önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirdi.

Çetinsaya, YÖK Konferans Salonu'nda, "Yarının Liderleri Projesi"nin lansman toplantısında yaptığı konuşmada, YÖK'ü daha renkli kılmak ve eski imajından sıyırarak tamamen öğrenci ve akademi dostu haline getirmek için gayret ettiklerini söyledi. Çetinsaya, buna ilişkin imajı değiştirmenin gerçekten zor olduğunun altını çizdi.

Öğrenciliğinden itibaren YÖK'ün bütün süreçlerini yaşadığını anlatan Çetinsaya, hocalarının gözlerinin önünde okuldan atıldığını, başörtülü arkadaşlarının üniversiteye alınmadığını ve 28 Şubat'ta hocaları hakkında soruşturma açıldığını gördüklerini aktardı. 

"Bu gözler YÖK'ün bütün olumsuz imajlarını ve uygulamalarını gördü" diyen Çetinsaya, "YÖK'ün bütün talihsizliği aslında 12 Eylül döneminde kurulmuş olması. Aslında 12 Eylül dönemi politikalarına aracılık etmesi.  28 Şubat döneminde, 28  Şubat dönemine aracılık etmesi" ifadelerini kullandı. 

Artık geçmişe bir tepki olarak YÖK’ün değiştirmenin de yetmeyeceğini, 21. yüzyıla uygun bir yükseköğretim sisteminin oluşturulması gerektiğini söyleyen Çetinsaya, "YÖK’ü tamamen lağvetmemiz lazım. Siz oraya ne kadar renkli desenler yaparsanız yapın, kuruluş felsefesi olarak, zihniyet olarak, eylem olarak, bugünün Türkiyesi'ne ve dünyasına ait bir kuruluş değil. Umarın en kısa zamanda yürütme ve yasama organı da bu konuda gerekli politikaları izleyerek, bu kurumu özlendiği gibi 21. yüzyıl Türkiyesi ve dünyasının koşulları, şartlarına uygun denetleme, planlama ve koordinasyon kurumu haline dönüşecektir" diye konuştu. 

Çetinsaya, yüksek öğretim sisteminin büyümeye devam edeceğini çünkü 2020‘lere kadar genç nüfusun daha da artacağını kaydetti. 

Gökhan Çetinsaya, 12 yıllık zorunlu eğitimle de daha çok gencin üniversiteye gitmek isteyeceğini dile getirerek, YÖK'ün dönüşmesi ve lağvedilmesi gerektiğini ama bütün bu yükseköğretim alanını planlayabilmek için de çağdaş bir kuruluşa ihtiyacın bulunduğunun altını çizdi.

YÖK’ün imajını değiştirmeseler de YÖK’ü dönüştürmeye çalıştıklarını ifade eden Çetinsaya, yeni yükseköğretim yasasına ilişkin çalışmalar sırasında, öğrenci konseyleriyle ilgili sistem oluşturma kararı aldıklarını ancak yasa çalışmasının gerçekleşmediğini hatırlattı. 

Bunların ayrı bir mevzuat çalışması olarak değerlendirildiğini ve yasama organına iletileceğini anlatan Çetinsaya, Öğrenci Faaliyetleri Komisyonu oluşturacaklarını söyledi. 

Komisyonun YÖK ile öğrenciler arasında diyalog kuracağını aktaran Çetinsaya, "ogrenci.yok.gov.tr" adresi altında sadece öğrencilere ait bir web sitesi tasarladıklarını da kaydetti.

"YÖKDİL" projesine ilişkin de çalışmalarının devam ettiğini anlatan Çetinsaya, tez merkezine ilişkin de çalışmalar yürüttüklerini, Eylül ayında açacakları sistemle Türk üniversitelerindeki tüm makale, tez ve kitapların web üzerinden kullanıma açılacağını bildirdi.

Uluslararası öğrenci sayısının 2011’de 30 bin iken bugün 54 bine çıktığını da belirten Çetinsaya, bunu artırmak için de çalıştıklarını ifade etti. 

Yabancı öğrencilerin tercihlerini yapabilmeleri ve üniversiteleri tanımaları için de "edufinder" filtresi geliştirdiklerini söyledi.  

Formasyon için yoğun bir talep olduğunu aktaran Çetinsaya, bunu herkesin alması gereken bir hak olarak görmeye başladıklarını vurguladı.

Çetinsaya, iyi alan bilgisinin üzerine bir, bir buçuk yıllık yüksek lisans eğitimiyle öğretmen olunabileceğini, formasyonun hayat boyu öğrenme olarak algılanması gereken bir sertifika programı olduğunu dile getirdi.

Hepiniz, 4. sınıfı bitirmeden, formasyon eğitimlerinizi tamamlamış olacaksınız 

Çetinsaya, şunları kaydetti:

"Bu sebeple bütün mezunların, bir an önce formasyon alması için bu sene bir takım mekanizmalar geliştirdik. Hem de bütün alan öğretmenliklerinde okuyanların öğrenimleri boyunca, lisans öğrenimleri müddetince formasyon eğitimlerini tamamlayabilmeleri için bir politika geliştirdik. Bunu da önümüzdeki günlerde bütün kamuoyuyla paylaşacağız. Yani hepiniz, 4. sınıfı bitirmeden, formasyon eğitimlerinizi tamamlamış olacaksınız. Burada kapasite mevzusu çok önemli. Sonuçta bu eğitim verecek kontenjanlar ve kişiler sınırlı, bunu da gözeterek ama hepinizin bu eğitimi alacağı bir sitemi geliştirdik.”

Çetinsaya, tüm üniversitelerde kariyer merkezlerinin kurulacağını, uzmanların burada iş yaşantılarıyla ilgili öğrencilere bilgi vereceğini dile getirdi.

Çetinsaya, sosyal sorumluluk proje ve derslerinin bütün öğrencilerin alması gereken dersler olduğunu da düşündüğünü ifade etti.

Üniversiteye kontenjan artışının da iyi bir noktaya geldiğini aktaran Çetinsaya, her yıl liseden mezun olan yaklaşık 800 bin kişinin üniversiteye yerleştirilecek sayıda kontenjan bulunduğunu söyledi. 

Üniversiteye yerleştikleri halde bölümünden memnun olmayan ve tekrar sınava giren yaklaşık 500 bin kişi olduğunu hatırlatan Çetinsaya, yatay geçişlere ilişkin yapacakları değişiklikle artık adayların belki de tekrar sınava girmesine gerek kalmayacağını dile getirdi. 

Çift anadal ve yan dal programlarına ilişkinde politikalar geliştireceklerini söyleyen Çetinsaya, dikey geçiş kontenjanlarının da her yıl ciddi şekilde artırdıklarını ifade etti.

Çetinsaya, yatay geçiş için adayların üniversiteye girişte bütün LYS'lere girmesi gerektiğini belirtti. 

Öğrenciler YÖK tabelasını renklendirdi

Konferans öncesi,  yaklaşık 60 üniversiteden gelen öğrenciler,  kartonlara Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı yazarak, harfleri renkli kalemlerle boyadılar ve kurulun tabelasının üzerine bu kartonları  yapıştırdılar. Öğrenciler, “Öğrenci dostu YÖK istiyoruz”, "Yıkarak değil yaparak istiyoruz" şeklinde sloganlar attılar. 

Daha sonra, YÖK Başkanı Çetinsaya ile oğlu Mustafa Selim, öğrencilerle, oturarak kitap okuma eylemi gerçekleştirdi.

> Tüm üniversite mezunları formasyon eğitimi alabilecek

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, tüm üniversite mezunlarının formasyon alması için birtakım düzenlemeler geliştirdiklerini belirterek, bunu önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirdi.

Çetinsaya, YÖK Konferans Salonu'nda, "Yarının Liderleri Projesi"nin lansman toplantısında yaptığı konuşmada, YÖK'ü daha renkli kılmak ve eski imajından sıyırarak tamamen öğrenci ve akademi dostu haline getirmek için gayret ettiklerini söyledi. Çetinsaya, buna ilişkin imajı değiştirmenin gerçekten zor olduğunun altını çizdi.

Öğrenciliğinden itibaren YÖK'ün bütün süreçlerini yaşadığını anlatan Çetinsaya, hocalarının gözlerinin önünde okuldan atıldığını, başörtülü arkadaşlarının üniversiteye alınmadığını ve 28 Şubat'ta hocaları hakkında soruşturma açıldığını gördüklerini aktardı. 

"Bu gözler YÖK'ün bütün olumsuz imajlarını ve uygulamalarını gördü" diyen Çetinsaya, "YÖK'ün bütün talihsizliği aslında 12 Eylül döneminde kurulmuş olması. Aslında 12 Eylül dönemi politikalarına aracılık etmesi.  28 Şubat döneminde, 28  Şubat dönemine aracılık etmesi" ifadelerini kullandı. 

Artık geçmişe bir tepki olarak YÖK’ün değiştirmenin de yetmeyeceğini, 21. yüzyıla uygun bir yükseköğretim sisteminin oluşturulması gerektiğini söyleyen Çetinsaya, "YÖK’ü tamamen lağvetmemiz lazım. Siz oraya ne kadar renkli desenler yaparsanız yapın, kuruluş felsefesi olarak, zihniyet olarak, eylem olarak, bugünün Türkiyesi'ne ve dünyasına ait bir kuruluş değil. Umarın en kısa zamanda yürütme ve yasama organı da bu konuda gerekli politikaları izleyerek, bu kurumu özlendiği gibi 21. yüzyıl Türkiyesi ve dünyasının koşulları, şartlarına uygun denetleme, planlama ve koordinasyon kurumu haline dönüşecektir" diye konuştu. 

Çetinsaya, yüksek öğretim sisteminin büyümeye devam edeceğini çünkü 2020‘lere kadar genç nüfusun daha da artacağını kaydetti. 

Gökhan Çetinsaya, 12 yıllık zorunlu eğitimle de daha çok gencin üniversiteye gitmek isteyeceğini dile getirerek, YÖK'ün dönüşmesi ve lağvedilmesi gerektiğini ama bütün bu yükseköğretim alanını planlayabilmek için de çağdaş bir kuruluşa ihtiyacın bulunduğunun altını çizdi.

YÖK’ün imajını değiştirmeseler de YÖK’ü dönüştürmeye çalıştıklarını ifade eden Çetinsaya, yeni yükseköğretim yasasına ilişkin çalışmalar sırasında, öğrenci konseyleriyle ilgili sistem oluşturma kararı aldıklarını ancak yasa çalışmasının gerçekleşmediğini hatırlattı. 

Bunların ayrı bir mevzuat çalışması olarak değerlendirildiğini ve yasama organına iletileceğini anlatan Çetinsaya, Öğrenci Faaliyetleri Komisyonu oluşturacaklarını söyledi. 

Komisyonun YÖK ile öğrenciler arasında diyalog kuracağını aktaran Çetinsaya, "ogrenci.yok.gov.tr" adresi altında sadece öğrencilere ait bir web sitesi tasarladıklarını da kaydetti.

"YÖKDİL" projesine ilişkin de çalışmalarının devam ettiğini anlatan Çetinsaya, tez merkezine ilişkin de çalışmalar yürüttüklerini, Eylül ayında açacakları sistemle Türk üniversitelerindeki tüm makale, tez ve kitapların web üzerinden kullanıma açılacağını bildirdi.

Uluslararası öğrenci sayısının 2011’de 30 bin iken bugün 54 bine çıktığını da belirten Çetinsaya, bunu artırmak için de çalıştıklarını ifade etti. 

Yabancı öğrencilerin tercihlerini yapabilmeleri ve üniversiteleri tanımaları için de "edufinder" filtresi geliştirdiklerini söyledi.  

Formasyon için yoğun bir talep olduğunu aktaran Çetinsaya, bunu herkesin alması gereken bir hak olarak görmeye başladıklarını vurguladı.

Çetinsaya, iyi alan bilgisinin üzerine bir, bir buçuk yıllık yüksek lisans eğitimiyle öğretmen olunabileceğini, formasyonun hayat boyu öğrenme olarak algılanması gereken bir sertifika programı olduğunu dile getirdi.

Hepiniz, 4. sınıfı bitirmeden, formasyon eğitimlerinizi tamamlamış olacaksınız 

Çetinsaya, şunları kaydetti:

"Bu sebeple bütün mezunların, bir an önce formasyon alması için bu sene bir takım mekanizmalar geliştirdik. Hem de bütün alan öğretmenliklerinde okuyanların öğrenimleri boyunca, lisans öğrenimleri müddetince formasyon eğitimlerini tamamlayabilmeleri için bir politika geliştirdik. Bunu da önümüzdeki günlerde bütün kamuoyuyla paylaşacağız. Yani hepiniz, 4. sınıfı bitirmeden, formasyon eğitimlerinizi tamamlamış olacaksınız. Burada kapasite mevzusu çok önemli. Sonuçta bu eğitim verecek kontenjanlar ve kişiler sınırlı, bunu da gözeterek ama hepinizin bu eğitimi alacağı bir sitemi geliştirdik.”

Çetinsaya, tüm üniversitelerde kariyer merkezlerinin kurulacağını, uzmanların burada iş yaşantılarıyla ilgili öğrencilere bilgi vereceğini dile getirdi.

Çetinsaya, sosyal sorumluluk proje ve derslerinin bütün öğrencilerin alması gereken dersler olduğunu da düşündüğünü ifade etti.

Üniversiteye kontenjan artışının da iyi bir noktaya geldiğini aktaran Çetinsaya, her yıl liseden mezun olan yaklaşık 800 bin kişinin üniversiteye yerleştirilecek sayıda kontenjan bulunduğunu söyledi. 

Üniversiteye yerleştikleri halde bölümünden memnun olmayan ve tekrar sınava giren yaklaşık 500 bin kişi olduğunu hatırlatan Çetinsaya, yatay geçişlere ilişkin yapacakları değişiklikle artık adayların belki de tekrar sınava girmesine gerek kalmayacağını dile getirdi. 

Çift anadal ve yan dal programlarına ilişkinde politikalar geliştireceklerini söyleyen Çetinsaya, dikey geçiş kontenjanlarının da her yıl ciddi şekilde artırdıklarını ifade etti.

Çetinsaya, yatay geçiş için adayların üniversiteye girişte bütün LYS'lere girmesi gerektiğini belirtti. 

Öğrenciler YÖK tabelasını renklendirdi

Konferans öncesi,  yaklaşık 60 üniversiteden gelen öğrenciler,  kartonlara Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı yazarak, harfleri renkli kalemlerle boyadılar ve kurulun tabelasının üzerine bu kartonları  yapıştırdılar. Öğrenciler, “Öğrenci dostu YÖK istiyoruz”, "Yıkarak değil yaparak istiyoruz" şeklinde sloganlar attılar. 

Daha sonra, YÖK Başkanı Çetinsaya ile oğlu Mustafa Selim, öğrencilerle, oturarak kitap okuma eylemi gerçekleştirdi.

Son Güncelleme: Cumartesi, 22 Mart 2014 16:31

Gösterim: 1860

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ÖSYM'nin sınav sorularını yayınlamama kararına ilişkin, "Bu kararın alınmasını gerektiren teorik sebep haklı gözüküyor. Neden? Çünkü 30 yıldır soru sorula sorula ve bu sorular kamuoyuna mal edile edile giderek soru bankaları tükenmeye başlamış ve sorular zorlaşmaya başlamış" dedi.

Çetinsaya, "Yarının Liderleri Projesi"nin lansman toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin "Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın yarın yapılacağını hatırlatması ve önerisinin olup olmadığını sorması üzerine Çetinsaya, öğrencilere başarılar diledi ve her şeyin gönüllerince olması temennisinde bulundu.

Öğrencilerden müsterih olmalarını isteyen Çetinsaya, son yıllarda yükseköğretim alanının çok büyüdüğünü, hepsinin mutlaka hayallerini gerçekleştirebilecekleri bir imkan sunduklarını söyledi.

 Şu anda üniversitelerde kontenjan sayısının 900 bine çıktığını anlatan Çetinsaya, lise mezunlarının 800 bin olduğu bir ortamda, bunun çok büyük bir sayı olduğunu ifade etti.

Adayların tercih ettikleri yerleri kazanamamaları halinde bir takım yatay ve dikey geçiş politikaları, çift ana dal ve yan dal seçenekleriyle mutlaka hayallerine yardımcı olacak süreçleri başlattıklarını kaydeden Çetinsaya, tekrar tüm öğrencilere başarılar diledi. 

Kızı da YGS'ye giriyor

Yarın kendi kızının da sınava gireceğini dile getiren Çetinsaya, "Tıpkı ona da tavsiye ettiğim gibi bütün yarın sınava girecek öğrencilerimize bu tür tavsiyeleri çok da duyuyorlar ama gerçekten hayat 160 dakikadan ibaret değil. Gerçekten de yarın girecekleri sınav hayatlarının en önemli sınavı değil. Mutlaka rahat olsunlar. Yeteri kadar çalıştılar, çabaladılar, hepsi gayret gösterdiler. Yarın ilerideki hedeflerini düşünerek önemli olan stressiz bir şekilde sınavlarını vermeleridir. Gerçekten de hayat 160 dakikadan ibaret değildir" dedi.

"ÖSYM'nin sınav sorularının açıklanmayacağına ilişkin kararının" anımsatılması üzerine Çetinsaya, YÖK ve ÖSYM'nin ayrı kurumlar olduğunu belirterek, kararın da kendi kararları olmadığını söyledi.

Çetinsaya, şöyle devam etti:

"Ben de bunu bir vatandaş olarak sürecin bir parçası olarak izliyorum bu tartışmaları. Şunu görüyorum, bu kararın alınmasını gerektiren teorik sebep haklı gözüküyor. Neden? Çünkü 30 yıldır soru sorula sorula ve bu sorular kamuoyuna mal edile edile giderek soru bankaları tükenmeye başlamış ve sorular zorlaşmaya başlamış. Yani eğer bu süreç soruları daha makul hale getirecekse, öğrencilerin şikayetlerini azaltacak duruma getirecekse desteklenebilir bir süreç. Aynı zamanda dünyada da örnekleri var. Ama şu psikolojik ortamda da tabii bunu savunabilmek ne kadar mümkün onu da bilemiyorum. Bu bakımdan da bu 2 milyon kişinin bir takım eleştirileri, beklentileri, heyecanları var. Sistemdeki teorik haklılıkla birlikte pratikteki haksızlık diyelim, çünkü her birey haklı, nasıl idare edilecek bilemiyorum. Herhalde kararlarını sanki gözden geçirebilirler diye düşünüyorum." 

"Soruların açıklanmaması, hatalı soruların tartışılamamasına ilişkin bir sıkıntı doğurur mu?" şeklindeki soru üzerine Çetinsaya, bu konudaki teknikleri ve prosedürleri çok iyi bilmediğini, geçmiş yıllardaki gibi adayların şifreleriyle kağıtlarını görebilmesi halinde bu söylenenin gerçekleşmesinin muhtemel gözükmediğini, insanların zaten bireysel olarak yaptıkları doğru ve yanlışları görebileceğini kaydetti.

"Üniversiteye girişe ilişkin değişikliklerin" sorulması üzerine Çetinsaya, bu konuda paydaşlardan biri olduklarını ifade ederek, Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu'nun 2014 yılı sonuna kadar bu konuda çalışma yapılması şeklinde bir kararı olduğunu anımsattı.

Bu çalışmanın yarın sınava girecek veya gelecek yıl girecek öğrencilerle bir alakası olmadığını, bu adayların müsterih olması gerektiğini ifade eden Çetinsaya, sürecin onlar için bildikleri gibi ilerleyeceğini belirtti. 

Bundan sonraki yıllar için "Hayat 160 dakika mıdır" eleştirisine yönelik olarak 'bir şeyler yapılabilinir mi" diye düşünceler bulunduğunu aktaran Çetinsaya, şunları kaydetti:

"Bunlar sadece düşünce aşamasında. Nedir o? Sınavın yılda bir kaç kere yapılması. Stresin böylece  azaltılması. 'Her şey testten ibaret, test neslinden oluşuyoruz' gibi eleştirilere, acaba sorular açık uçlu yapılabilinir mi? diye bir takım düşünceler dile getiriliyor. Aynı şekilde, sınavlar acaba elektronik ortamda yapılabilinir mi? Böylece, çok farklı sorular sorma imkanı da ortaya çıkar', diye bir takım düşünceler var. Bunların hepsinin ihtimal hesapları yapılıyor açıkçası. Dediğim gibi teorik olarak kulağınıza çok hoş gelen bir şey bazen pratikte imkansız olabiliyor. Ama bununla ilgili tabiri caizse fizibilite çalışmaları yürütülüyor. Ama bunların hepsi niyet aşamasındadır. Dediğim gibi henüz somutlaşmış, politikaya dönüşmüş bir karar yoktur. Olduğu zaman da Bilim Sanayi Teknoloji Yüksek Kurulu'nda tartışılacaktır."

Üniversite sınavlarının ortaöğretime geçişte uygulanan merkezi ortak sınavlara benzer bir şekilde yapılmasının da tartışıldığını aktaran Çetinsaya, bu önerinin öğrencinin ortaöğretim yılı boyunca aldığı puanların, yaptığı faaliyetlerin üniversiteye giriş puanını oluşturmasına gerektiğini isteyen bir felsefe olduğunu söyledi.

Bu tartışmanın da anlamlı olduğunu kaydeden Çetinsaya, buna ilişkin çalışmaların yapıldığını, öğrencinin kültür puanlarının, spor puanların, akademik başarısı dışındaki sosyal alanlardaki çalışmaların da yansıtılmasının mümkün olup olmayacağının da tartışıldığını ifade etti.

Bir merkezi sınavın şöyle ya da böyle Türkiye'de gündemde olduğunun altını çizen Çetinsaya, ÖSYM'nin yaptığı sınavların Türkiye'ye yaptığı katkıyı da unutmamak gerektiğini dile getirdi. 

Çetinsaya, Türkiye'nin çok farklı yörelerinden ve kültürlerinden gelen çocukların, Türkiye'nin çok farklı yerlerindeki üniversitelerinde okuyabilmesinin, ÖSYM sisteminin toplumsal uzlaşmayı sağlayan bir yönü olduğunun da işareti olduğunu dile getirdi. 

Kendisi hakkında internete düşen ses kayıtlarının sorulması üzerine Çetinsaya, "Bugün o kadar güzel bir gün ki... Yarın 2 milyon kişi sınava girecek. Bugün çok güzel bir faaliyet gerçekleştirdik. Önemli olan akademik hayattır, bilimsel ilerlemedir" dedi.

> YÖK Başkanı, ÖSYM’nin YGS kararını değerlendirdi

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ÖSYM'nin sınav sorularını yayınlamama kararına ilişkin, "Bu kararın alınmasını gerektiren teorik sebep haklı gözüküyor. Neden? Çünkü 30 yıldır soru sorula sorula ve bu sorular kamuoyuna mal edile edile giderek soru bankaları tükenmeye başlamış ve sorular zorlaşmaya başlamış" dedi.

Çetinsaya, "Yarının Liderleri Projesi"nin lansman toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin "Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın yarın yapılacağını hatırlatması ve önerisinin olup olmadığını sorması üzerine Çetinsaya, öğrencilere başarılar diledi ve her şeyin gönüllerince olması temennisinde bulundu.

Öğrencilerden müsterih olmalarını isteyen Çetinsaya, son yıllarda yükseköğretim alanının çok büyüdüğünü, hepsinin mutlaka hayallerini gerçekleştirebilecekleri bir imkan sunduklarını söyledi.

 Şu anda üniversitelerde kontenjan sayısının 900 bine çıktığını anlatan Çetinsaya, lise mezunlarının 800 bin olduğu bir ortamda, bunun çok büyük bir sayı olduğunu ifade etti.

Adayların tercih ettikleri yerleri kazanamamaları halinde bir takım yatay ve dikey geçiş politikaları, çift ana dal ve yan dal seçenekleriyle mutlaka hayallerine yardımcı olacak süreçleri başlattıklarını kaydeden Çetinsaya, tekrar tüm öğrencilere başarılar diledi. 

Kızı da YGS'ye giriyor

Yarın kendi kızının da sınava gireceğini dile getiren Çetinsaya, "Tıpkı ona da tavsiye ettiğim gibi bütün yarın sınava girecek öğrencilerimize bu tür tavsiyeleri çok da duyuyorlar ama gerçekten hayat 160 dakikadan ibaret değil. Gerçekten de yarın girecekleri sınav hayatlarının en önemli sınavı değil. Mutlaka rahat olsunlar. Yeteri kadar çalıştılar, çabaladılar, hepsi gayret gösterdiler. Yarın ilerideki hedeflerini düşünerek önemli olan stressiz bir şekilde sınavlarını vermeleridir. Gerçekten de hayat 160 dakikadan ibaret değildir" dedi.

"ÖSYM'nin sınav sorularının açıklanmayacağına ilişkin kararının" anımsatılması üzerine Çetinsaya, YÖK ve ÖSYM'nin ayrı kurumlar olduğunu belirterek, kararın da kendi kararları olmadığını söyledi.

Çetinsaya, şöyle devam etti:

"Ben de bunu bir vatandaş olarak sürecin bir parçası olarak izliyorum bu tartışmaları. Şunu görüyorum, bu kararın alınmasını gerektiren teorik sebep haklı gözüküyor. Neden? Çünkü 30 yıldır soru sorula sorula ve bu sorular kamuoyuna mal edile edile giderek soru bankaları tükenmeye başlamış ve sorular zorlaşmaya başlamış. Yani eğer bu süreç soruları daha makul hale getirecekse, öğrencilerin şikayetlerini azaltacak duruma getirecekse desteklenebilir bir süreç. Aynı zamanda dünyada da örnekleri var. Ama şu psikolojik ortamda da tabii bunu savunabilmek ne kadar mümkün onu da bilemiyorum. Bu bakımdan da bu 2 milyon kişinin bir takım eleştirileri, beklentileri, heyecanları var. Sistemdeki teorik haklılıkla birlikte pratikteki haksızlık diyelim, çünkü her birey haklı, nasıl idare edilecek bilemiyorum. Herhalde kararlarını sanki gözden geçirebilirler diye düşünüyorum." 

"Soruların açıklanmaması, hatalı soruların tartışılamamasına ilişkin bir sıkıntı doğurur mu?" şeklindeki soru üzerine Çetinsaya, bu konudaki teknikleri ve prosedürleri çok iyi bilmediğini, geçmiş yıllardaki gibi adayların şifreleriyle kağıtlarını görebilmesi halinde bu söylenenin gerçekleşmesinin muhtemel gözükmediğini, insanların zaten bireysel olarak yaptıkları doğru ve yanlışları görebileceğini kaydetti.

"Üniversiteye girişe ilişkin değişikliklerin" sorulması üzerine Çetinsaya, bu konuda paydaşlardan biri olduklarını ifade ederek, Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu'nun 2014 yılı sonuna kadar bu konuda çalışma yapılması şeklinde bir kararı olduğunu anımsattı.

Bu çalışmanın yarın sınava girecek veya gelecek yıl girecek öğrencilerle bir alakası olmadığını, bu adayların müsterih olması gerektiğini ifade eden Çetinsaya, sürecin onlar için bildikleri gibi ilerleyeceğini belirtti. 

Bundan sonraki yıllar için "Hayat 160 dakika mıdır" eleştirisine yönelik olarak 'bir şeyler yapılabilinir mi" diye düşünceler bulunduğunu aktaran Çetinsaya, şunları kaydetti:

"Bunlar sadece düşünce aşamasında. Nedir o? Sınavın yılda bir kaç kere yapılması. Stresin böylece  azaltılması. 'Her şey testten ibaret, test neslinden oluşuyoruz' gibi eleştirilere, acaba sorular açık uçlu yapılabilinir mi? diye bir takım düşünceler dile getiriliyor. Aynı şekilde, sınavlar acaba elektronik ortamda yapılabilinir mi? Böylece, çok farklı sorular sorma imkanı da ortaya çıkar', diye bir takım düşünceler var. Bunların hepsinin ihtimal hesapları yapılıyor açıkçası. Dediğim gibi teorik olarak kulağınıza çok hoş gelen bir şey bazen pratikte imkansız olabiliyor. Ama bununla ilgili tabiri caizse fizibilite çalışmaları yürütülüyor. Ama bunların hepsi niyet aşamasındadır. Dediğim gibi henüz somutlaşmış, politikaya dönüşmüş bir karar yoktur. Olduğu zaman da Bilim Sanayi Teknoloji Yüksek Kurulu'nda tartışılacaktır."

Üniversite sınavlarının ortaöğretime geçişte uygulanan merkezi ortak sınavlara benzer bir şekilde yapılmasının da tartışıldığını aktaran Çetinsaya, bu önerinin öğrencinin ortaöğretim yılı boyunca aldığı puanların, yaptığı faaliyetlerin üniversiteye giriş puanını oluşturmasına gerektiğini isteyen bir felsefe olduğunu söyledi.

Bu tartışmanın da anlamlı olduğunu kaydeden Çetinsaya, buna ilişkin çalışmaların yapıldığını, öğrencinin kültür puanlarının, spor puanların, akademik başarısı dışındaki sosyal alanlardaki çalışmaların da yansıtılmasının mümkün olup olmayacağının da tartışıldığını ifade etti.

Bir merkezi sınavın şöyle ya da böyle Türkiye'de gündemde olduğunun altını çizen Çetinsaya, ÖSYM'nin yaptığı sınavların Türkiye'ye yaptığı katkıyı da unutmamak gerektiğini dile getirdi. 

Çetinsaya, Türkiye'nin çok farklı yörelerinden ve kültürlerinden gelen çocukların, Türkiye'nin çok farklı yerlerindeki üniversitelerinde okuyabilmesinin, ÖSYM sisteminin toplumsal uzlaşmayı sağlayan bir yönü olduğunun da işareti olduğunu dile getirdi. 

Kendisi hakkında internete düşen ses kayıtlarının sorulması üzerine Çetinsaya, "Bugün o kadar güzel bir gün ki... Yarın 2 milyon kişi sınava girecek. Bugün çok güzel bir faaliyet gerçekleştirdik. Önemli olan akademik hayattır, bilimsel ilerlemedir" dedi.

Son Güncelleme: Cumartesi, 22 Mart 2014 16:33

Gösterim: 1631


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.