Almanya’da Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Annette Schavan’ın doktorluk unvanı, intihal yaptığı gerekçesiyle Düsseldorf Heinrich Heine Üniversitesi tarafından geri alındı.
Almanya Federal Eğitim Bakanı Annette Schavan'ın doktor unvanı, 32 yıl önce felsefe fakültesinde yazdığı tezin bazı bölümlerinde intihal olduğunun anlaşılması üzerine geri alındı.
Düsseldorf Üniversitesi, Hristiyan Demokrat Partili Federal Eğitim Bakanı Annette Schavan'ın 32 yıl önce felsefe fakültesinde yazdığı ''Kişi ve Vicdan'' konulu tezinin bazı bölümlerinde intihal yapıldığını ortaya çıkardı.
Üniversitede konuyla ilgili oluşturulan konseyin başkanı Prof. Bruno Bleckmann, yaptığı açıklamada konseyin Schavan'ın tezinde intihal belirlediği ve bu nedenle verilen doktor unvanının geri alındığını belirtti.
Anonim intihal avcıları, 29 Mayıs 2012'de Schavan'ın doktora tezinde temiz bir çalışma sergilemediğini iddia etmiş ve bunun üzerine Düsseldorf Üniversitesi'nde konuyla ilgili bir konsey kurulmuştu.
Güney Afrika 'da bulunan Schavan'ın Almanya'ya dönüşte nasıl bir tepki vereceği merak konusu oldu.
Daha önce de Federal Savunma Bakanı Karl Theodor zu Guttenberg, benzer bir intihal skandalı sonucu 2011 yılının mart ayında görevinden istifa ederek ülkeden ayrılıp ABD 'ye yerleşmişti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Almanya’da Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Annette Schavan’ın doktorluk unvanı, intihal yaptığı gerekçesiyle Düsseldorf Heinrich Heine Üniversitesi tarafından geri alındı.
Almanya Federal Eğitim Bakanı Annette Schavan'ın doktor unvanı, 32 yıl önce felsefe fakültesinde yazdığı tezin bazı bölümlerinde intihal olduğunun anlaşılması üzerine geri alındı.
Düsseldorf Üniversitesi, Hristiyan Demokrat Partili Federal Eğitim Bakanı Annette Schavan'ın 32 yıl önce felsefe fakültesinde yazdığı ''Kişi ve Vicdan'' konulu tezinin bazı bölümlerinde intihal yapıldığını ortaya çıkardı.
Üniversitede konuyla ilgili oluşturulan konseyin başkanı Prof. Bruno Bleckmann, yaptığı açıklamada konseyin Schavan'ın tezinde intihal belirlediği ve bu nedenle verilen doktor unvanının geri alındığını belirtti.
Anonim intihal avcıları, 29 Mayıs 2012'de Schavan'ın doktora tezinde temiz bir çalışma sergilemediğini iddia etmiş ve bunun üzerine Düsseldorf Üniversitesi'nde konuyla ilgili bir konsey kurulmuştu.
Güney Afrika 'da bulunan Schavan'ın Almanya'ya dönüşte nasıl bir tepki vereceği merak konusu oldu.
Daha önce de Federal Savunma Bakanı Karl Theodor zu Guttenberg, benzer bir intihal skandalı sonucu 2011 yılının mart ayında görevinden istifa ederek ülkeden ayrılıp ABD 'ye yerleşmişti.
Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Şubat 2013 09:56
Gösterim: 1261
New York Halk Kütüphanesi'nden 1958 yılında ödünç alınan kitabın 100 dolarlık çekle birlikte kütüphaneye iade edildiği bildirildi.
New York Daily News gazetesinin haberine göre, New York Halk Ktüphanesi'nin Fort Washington şubesine iade edilen "Fire of Francis Xavier" isimli kitabın üzerinde 10 Nisan 1958'de ödünç alındığını belirten damga bulunuyor.
Kütüphane görevlisi Jennifer Zarr, bir rahibin biyografisini anlatan kitabın kahverengi bir zarfın içinde 100 dolarlık çekle kütüphaneye bırakıldığını belirtti.
Kütüphane arşivinde eski döneme ait bilgilerin yer almadığını kaydeden Zarr, kitabı kimin ödünç aldığını bilemediklerini, çekin üzerindeki ismi ise açıklayamayacağını söyledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
New York Halk Kütüphanesi'nden 1958 yılında ödünç alınan kitabın 100 dolarlık çekle birlikte kütüphaneye iade edildiği bildirildi.
New York Daily News gazetesinin haberine göre, New York Halk Ktüphanesi'nin Fort Washington şubesine iade edilen "Fire of Francis Xavier" isimli kitabın üzerinde 10 Nisan 1958'de ödünç alındığını belirten damga bulunuyor.
Kütüphane görevlisi Jennifer Zarr, bir rahibin biyografisini anlatan kitabın kahverengi bir zarfın içinde 100 dolarlık çekle kütüphaneye bırakıldığını belirtti.
Kütüphane arşivinde eski döneme ait bilgilerin yer almadığını kaydeden Zarr, kitabı kimin ödünç aldığını bilemediklerini, çekin üzerindeki ismi ise açıklayamayacağını söyledi.
Son Güncelleme: Perşembe, 07 Şubat 2013 08:49
Gösterim: 1282
Gelir İdaresi Başkanlığı'na 670 gelir uzman yardımcısı, Spor Genel Müdürlüğü'ne de 500 sözleşmeli antrenör alınacak.
Edinilen bilgiye göre, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in onayı ile mükellef hizmetlerinin geliştirilmesi ve memnuniyetinin artırılması ve kayıtdışı ekonomi ile etkin mücadele etmek üzere, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıkları bünyesinde 300'er, Afyonkarahisar Defterdarlığı'nda da 70 olmak üzere sınavla toplam 670 gelir uzman yardımcısı alınacak.
Sınava başvurmak isteyen adaylardan 9-10 Temmuz 2011 veya 7-8 Temmuz 2012 tarihlerinde yapılan Kamu Personel Seçme Sınavlarından birinden KPSSP 49 türünden 70 ve üzeri puan almış olmaları şartı aranacak.
İl bazında yapılan sıralamada ilan edilen kadronun 10 katına kadar aday yazılı sınavına alınacak. Yazılı sınav 30 Mart 2013 tarihinde Ankara'da yapılacak, sözlü sınav ise daha sonra duyurulacak.
Spor Genel Müdürlüğü'ne 500 antrenör kadrosu
Bu arada, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in onayı ile Spor Genel Müdürlüğü'ne bu yıl için 500 sözleşmeli antrenör vizesi yapıldı.
Müdürlüğe, 2011 yılında 200, 2010 yılında 200, 2009 yılında 50, 2008 yılında 75 ve 2007 yılında 50 sözleşmeli antrenör vizesi yapılmıştı.
Spor Genel Müdürlüğü'nde sözleşmeli ve kadrolu olarak 2012 yılı Ekim ayı itibarıyla 1.165 antrenör görev yapıyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Gelir İdaresi Başkanlığı'na 670 gelir uzman yardımcısı, Spor Genel Müdürlüğü'ne de 500 sözleşmeli antrenör alınacak.
Edinilen bilgiye göre, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in onayı ile mükellef hizmetlerinin geliştirilmesi ve memnuniyetinin artırılması ve kayıtdışı ekonomi ile etkin mücadele etmek üzere, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıkları bünyesinde 300'er, Afyonkarahisar Defterdarlığı'nda da 70 olmak üzere sınavla toplam 670 gelir uzman yardımcısı alınacak.
Sınava başvurmak isteyen adaylardan 9-10 Temmuz 2011 veya 7-8 Temmuz 2012 tarihlerinde yapılan Kamu Personel Seçme Sınavlarından birinden KPSSP 49 türünden 70 ve üzeri puan almış olmaları şartı aranacak.
İl bazında yapılan sıralamada ilan edilen kadronun 10 katına kadar aday yazılı sınavına alınacak. Yazılı sınav 30 Mart 2013 tarihinde Ankara'da yapılacak, sözlü sınav ise daha sonra duyurulacak.
Spor Genel Müdürlüğü'ne 500 antrenör kadrosu
Bu arada, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in onayı ile Spor Genel Müdürlüğü'ne bu yıl için 500 sözleşmeli antrenör vizesi yapıldı.
Müdürlüğe, 2011 yılında 200, 2010 yılında 200, 2009 yılında 50, 2008 yılında 75 ve 2007 yılında 50 sözleşmeli antrenör vizesi yapılmıştı.
Spor Genel Müdürlüğü'nde sözleşmeli ve kadrolu olarak 2012 yılı Ekim ayı itibarıyla 1.165 antrenör görev yapıyor.
Son Güncelleme: Salı, 05 Şubat 2013 12:02
Gösterim: 1225
Avrupa'da yaşayan Türk ailelerinin çocukları, herhangi bir yargı kararı olmaksızın alınıp, Hristiyan ailelere veriliyor.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa'nın değişik ülkelerinden Türk çocukların ailelerinden koparılıp Hristiyan ailelere verildiğine ilişkin dilekçeler aldıklarını anlattı.
''Bu olay tam bir asimilasyon'' diyen Üstün, ''Bu olayın hiçbir insani yönü yok. Çünkü uluslararası hukuk açısından da sakat bir süreç. Velayet hakkı kutsaldır ve ailelerin en temel hakkıdır. Maalesef Avrupa'daki gençlik daireleri, hiçbir yargı kararı olmadan basit bahanelerle Türk çocukları ailelerinden koparıp Hristiyan ailelere veriyor'' ifadelerini kullandı.
Üstün, Türk çocukların ailelerinden koparıldıktan sonra anne ve babasıyla görüşmesinin dahi yasaklandığını söyledi.
''Bu, tam bir dram ve bunun üzerine gitmek gerekiyor''
Şu anda 5 binden fazla çocuğun bu şekilde Hristiyan ailelere verildiğine dikkati çeken Üstün, şöyle devam etti:
''Türk çocuklarını ailelerinden koparıp Hristiyan ailelere vermek, tamamen bir asimilasyondur. Geçen gün bir örneğini de gördük, Sakarya'ya gelen kız çocuğu Türkçe konuşmayı unutmuş. İnsanın temel kişiliğini ortaya koyan unsurlardan biri dili, diğeri de dinidir. Dilini kaybetmiş, dini konusunda sorgulama yapamıyoruz. Tehlike bu kadar büyük yani. Dolayısıyla bu acı bir durum. Daha önce Dersim'de 3 bin civarında çocuk ailelerinden koparılıp subaylara verilmişti ve bu bir dram olarak anlatılmıştı. Şimdi gözümüzün önünde 5 binden fazla Türk kökenli ailenin çocukları alınıp, başka ailelere veriliyor. Çocukla aile arasındaki tüm diyalog koparılmış durumda ve görüşmesi yasak. Bu da tam bir dram ve bunun üzerine gitmek gerekiyor.''
''Tam bir asimile süreci ve hukuka aykırı''
Üstün, çocukların ailelerden alınması için herhangi bir yargı kararının alınmadığını ve bu nedenle hukuka aykırı bir sürecin olduğunu vurguladı.
Uygulamanın insan haklarına da aykırı olduğunu savunan Üstün, ''Bu uygulama tamamen bir asimilasyon. Bunun başka bir tarifi olamaz. Tam bir asimile süreci ve hukuka aykırı. Buna benzer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Hristiyan aileden alınıp Yehova Şahidi bir aileye verilen bir çocuğa ilişkin kararı var ve bu kararda uygulama yanlış olarak değerlendiriliyor. Bu tamamen insan haklarına aykırı. İslam kültürüyle büyüyen bir çocuğu adli karar olmadan alıp Hristiyan aileye vermek asimilasyondur'' diye konuştu.
''Bu konuyla ilgili çok sayıda dilekçe aldık''
Komisyon olarak konuya ilişkin bir çalışma yapacaklarına dikkati çeken Üstün, şunları söyledi:
''Bu konuyla alakalı çok sayıda dilekçe aldık. Vatandaşlarımız bize başvuruyor. Biz de komisyon olarak bununla alakalı bir çalışma yapacağız. Ahlaki açıdan son derece sakat bir süreç. Tabi her insanımız çocuğuna iyi davranmıyor olabilir, bu durumda da Türk aileden alınan çocuk başka bir Müslüman aileye verilebilirdi. En azından yakın kültür içinde yetişmesi sağlanırdı. Avrupa'da çok başarılı insanlarımız da var. Bu ailelere verilebilir çocuklar.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Avrupa'da yaşayan Türk ailelerinin çocukları, herhangi bir yargı kararı olmaksızın alınıp, Hristiyan ailelere veriliyor.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa'nın değişik ülkelerinden Türk çocukların ailelerinden koparılıp Hristiyan ailelere verildiğine ilişkin dilekçeler aldıklarını anlattı.
''Bu olay tam bir asimilasyon'' diyen Üstün, ''Bu olayın hiçbir insani yönü yok. Çünkü uluslararası hukuk açısından da sakat bir süreç. Velayet hakkı kutsaldır ve ailelerin en temel hakkıdır. Maalesef Avrupa'daki gençlik daireleri, hiçbir yargı kararı olmadan basit bahanelerle Türk çocukları ailelerinden koparıp Hristiyan ailelere veriyor'' ifadelerini kullandı.
Üstün, Türk çocukların ailelerinden koparıldıktan sonra anne ve babasıyla görüşmesinin dahi yasaklandığını söyledi.
''Bu, tam bir dram ve bunun üzerine gitmek gerekiyor''
Şu anda 5 binden fazla çocuğun bu şekilde Hristiyan ailelere verildiğine dikkati çeken Üstün, şöyle devam etti:
''Türk çocuklarını ailelerinden koparıp Hristiyan ailelere vermek, tamamen bir asimilasyondur. Geçen gün bir örneğini de gördük, Sakarya'ya gelen kız çocuğu Türkçe konuşmayı unutmuş. İnsanın temel kişiliğini ortaya koyan unsurlardan biri dili, diğeri de dinidir. Dilini kaybetmiş, dini konusunda sorgulama yapamıyoruz. Tehlike bu kadar büyük yani. Dolayısıyla bu acı bir durum. Daha önce Dersim'de 3 bin civarında çocuk ailelerinden koparılıp subaylara verilmişti ve bu bir dram olarak anlatılmıştı. Şimdi gözümüzün önünde 5 binden fazla Türk kökenli ailenin çocukları alınıp, başka ailelere veriliyor. Çocukla aile arasındaki tüm diyalog koparılmış durumda ve görüşmesi yasak. Bu da tam bir dram ve bunun üzerine gitmek gerekiyor.''
''Tam bir asimile süreci ve hukuka aykırı''
Üstün, çocukların ailelerden alınması için herhangi bir yargı kararının alınmadığını ve bu nedenle hukuka aykırı bir sürecin olduğunu vurguladı.
Uygulamanın insan haklarına da aykırı olduğunu savunan Üstün, ''Bu uygulama tamamen bir asimilasyon. Bunun başka bir tarifi olamaz. Tam bir asimile süreci ve hukuka aykırı. Buna benzer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Hristiyan aileden alınıp Yehova Şahidi bir aileye verilen bir çocuğa ilişkin kararı var ve bu kararda uygulama yanlış olarak değerlendiriliyor. Bu tamamen insan haklarına aykırı. İslam kültürüyle büyüyen bir çocuğu adli karar olmadan alıp Hristiyan aileye vermek asimilasyondur'' diye konuştu.
''Bu konuyla ilgili çok sayıda dilekçe aldık''
Komisyon olarak konuya ilişkin bir çalışma yapacaklarına dikkati çeken Üstün, şunları söyledi:
''Bu konuyla alakalı çok sayıda dilekçe aldık. Vatandaşlarımız bize başvuruyor. Biz de komisyon olarak bununla alakalı bir çalışma yapacağız. Ahlaki açıdan son derece sakat bir süreç. Tabi her insanımız çocuğuna iyi davranmıyor olabilir, bu durumda da Türk aileden alınan çocuk başka bir Müslüman aileye verilebilirdi. En azından yakın kültür içinde yetişmesi sağlanırdı. Avrupa'da çok başarılı insanlarımız da var. Bu ailelere verilebilir çocuklar.''
Son Güncelleme: Salı, 05 Şubat 2013 12:18
Gösterim: 1970
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, Twitter adresinden yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı için açılan sahte hesaptan atılan tweetlere yanıt verdi.
7 binden fazla takipçisi bulunan ve profilinde ''Fake Milli Eğitim Bakanı, bu hesap gayri resmi'' yazan yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı adına açılan sahte Twitter hesabından bugün ''Hüseyin geçen hafta Şubat Ataması için geleyim, konuşalım dedi. Ne Hüseyin'den ne de bizim otlu peynirden bir haber var'' şeklinde bir tweet atıldı.
Sahte Nabi Avcı'nın bu tweetine Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, Twitter adresinden yanıt verdi. Çelik, Twitter hesabında şu açıklamayı yaptı:
''Sayın Nabi Avcı adına açılmış sahte bir Tweeter hesabı var, oradan benim de adım geçen abuk sabuk tweetler atılıyor. Lütfen ciddiye alınmasın.''
Kabine değişikliğinde gündeme gelmişti
Mini kabine değişikliğiyle Nabi Avcı Milli Eğitim Bakanı olduğunda @MEBNabiAvci kullanıcı isimli sahte hesap, Avcı'nın daha önce çekilmiş bir fotoğrafı eşliğinde yazdığı, “Sabah tarhana alıyordum pazardan akşamına bakan oldum. Türkiye'miz fırsatlar ülkesi,umutsuz olmayın” gibi esprili tweet’leriyle günün konusu olmuştu.
(kaynak hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, Twitter adresinden yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı için açılan sahte hesaptan atılan tweetlere yanıt verdi.
7 binden fazla takipçisi bulunan ve profilinde ''Fake Milli Eğitim Bakanı, bu hesap gayri resmi'' yazan yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı adına açılan sahte Twitter hesabından bugün ''Hüseyin geçen hafta Şubat Ataması için geleyim, konuşalım dedi. Ne Hüseyin'den ne de bizim otlu peynirden bir haber var'' şeklinde bir tweet atıldı.
Sahte Nabi Avcı'nın bu tweetine Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, Twitter adresinden yanıt verdi. Çelik, Twitter hesabında şu açıklamayı yaptı:
''Sayın Nabi Avcı adına açılmış sahte bir Tweeter hesabı var, oradan benim de adım geçen abuk sabuk tweetler atılıyor. Lütfen ciddiye alınmasın.''
Kabine değişikliğinde gündeme gelmişti
Mini kabine değişikliğiyle Nabi Avcı Milli Eğitim Bakanı olduğunda @MEBNabiAvci kullanıcı isimli sahte hesap, Avcı'nın daha önce çekilmiş bir fotoğrafı eşliğinde yazdığı, “Sabah tarhana alıyordum pazardan akşamına bakan oldum. Türkiye'miz fırsatlar ülkesi,umutsuz olmayın” gibi esprili tweet’leriyle günün konusu olmuştu.
(kaynak hürriyet)
Son Güncelleme: Salı, 05 Şubat 2013 11:41
Gösterim: 4095