Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) başvuru süresince herhangi bir sistem değişikliği yapmadığını bildirdi.

ÖSYM'den yapılan açıklamada, kurumun gerçekleştirdiği tüm sınavlarda güven ve hukukun gözetildiği, sınavların bu çerçevede sağlıklı bir biçimde tamamlanması için azami gayretin sarfedildiği belirtildi.

Tüm sınavlarda kuralların kılavuzlarda ve resmi internet sitesinde en küçük ayrıntısına kadar adaylara iletildiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

 "Sınavlara ilişkin internet sitemizden yapılan açıklama ve duyuruların, adaylara tebligat hükmünde olduğu 6114 sayılı kanunumuzun amir hükmüdür. Gerek sınav kılavuzunda, gerekse yaptığımız 16 ve 24 Nisan 2014 tarihli duyurularımızda başvurulara ilişkin uyarılar yer almıştır. 2014-LYS'lere başvuruların son günü olan 30 Nisan 2014 günü ÖSYM'nin internet sitesinden yaptığı bir duyuru ile LYS'ler için sınav ücreti yatıran ve hangi LYS'ye gireceğini ve nerede sınava girmek istediğini belirten, başvurusunu tamamlayan aday sayıları verilerek sınav ücretini yatırdığı halde başvurusunu yapmayan aday sayısının 63 bin 495 aday olduğu bildirilmiş ve bu duyurumuzdan sonra 30 Nisan 2014 tarihinde başvuru bitimi saatine kadar bahsi geçen adayların da içinde bulunduğu 100 binden fazla başvuru ile pek çok aday başvurusunu tamamlamıştır.

Bu duyuruda, sınav ücretini yatırmış olduğu halde başvurusunu henüz tamamlamayan adayların başvurularını, başvuru süresi bitmeden tamamlamaları önemle hatırlatılmış; sınav ücretini yatırdığı halde 2014-LYS başvuru işlemini kılavuzda/duyurularda belirtildiği şekilde tamamlamayanların, 2014-LYS’lere girmelerinin mümkün olmadığı vurgulanmıştır."

Titiz ve uzun bir süreç

ÖSYM'nin bu açıklamasını kullanarak, sistem değişikliği veya sistem hatası nedeniyle sanki hala 63 bin aday başvurusunu tamamlayamamış gibi "asılsız iddialarla" kamuoyu ve adayların yanıltıldığı belirtilen açıklamada, ÖSYM'nin LYS başvuru süresince herhangi bir sistem değişikliği yapmadığı kaydedildi.

Açıklamada, başvurusunu tamamlayamayan adaylardan hiçbirinin sistem hatası nedeniyle bu durumla karşı karşıya kalmadığı, bu yılki başvuru sürecinde 946 bin 244 adayın, 21-30 Nisan 2014 tarihlerinde başvurularını sorunsuz tamamladığı belirtildi.

Açıklamada, şöyle denildi:

"LYS başvurularından sonra 10 binden fazla adayın ÖSYM’ye yazılı olarak başvurduğu da iddia edildi. Bu iddia da asılsızdır. 2014-LYS için sınav ücreti yatırdığı halde başvuru yapmayan aday sayısı tam olarak 9 bin 473'tür ve bunlardan bir kısmının 2014-YGS'de LYS için gerekli olan puan barajını aşamadıkları için başvuru hakları olmadığı tespit edilmiş ve diğer bir kısmının da başvuru süresince ÖSYM'nin başvuru sistemi olan ais.osym.gov.tr’ye hiç giriş yapmadığı anlaşılmıştır.

Tüm bunların yanında, adaylara, başvuru işlemini tamamladıktan sonra ÖSYM'nin ais.gov.tr internet adresinden başvuru bilgilerini başvuru süresi içinde kontrol etmeleri gerektiği sıklıkla ifade edilmiştir. Yazılı ve görsel medya da ÖSYM duyurularına destek vererek sınava ilişkin ÖSYM’nin uyarılarını adaylara tekrar tekrar haber yaparak hatırlatmış, LYS başvurularına ilişkin bir çok bilgilendirme yapmıştır."

Sınav hazırlığının titiz ve uzun bir süreç olduğu belirtilen açıklamada, 2014-LYS başvurularının sona erdiği 30 Nisan 2014 günü saat 23.59'dan itibaren başvuran aday verisi üzerinde, sınav salonu belirleme, sınav görevlisi belirleme, cevap kağıdı basımı, sınav salon evrakı basımı ve soru kitapçığı basımı gibi işlemlerin peş peşe sorunsuz olarak devam ettirildiği ve bugün itibariyle LYS-4, LYS-1 ve LYS-5'e ait tüm baskı paketleme işlemlerinin tamamlanarak, sınav merkezlerine sevk işlemlerine başlandığı bildirildi.

> LYS’ye başvuru süresince sistem değişikliği yapılmadı

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) başvuru süresince herhangi bir sistem değişikliği yapmadığını bildirdi.

ÖSYM'den yapılan açıklamada, kurumun gerçekleştirdiği tüm sınavlarda güven ve hukukun gözetildiği, sınavların bu çerçevede sağlıklı bir biçimde tamamlanması için azami gayretin sarfedildiği belirtildi.

Tüm sınavlarda kuralların kılavuzlarda ve resmi internet sitesinde en küçük ayrıntısına kadar adaylara iletildiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

 "Sınavlara ilişkin internet sitemizden yapılan açıklama ve duyuruların, adaylara tebligat hükmünde olduğu 6114 sayılı kanunumuzun amir hükmüdür. Gerek sınav kılavuzunda, gerekse yaptığımız 16 ve 24 Nisan 2014 tarihli duyurularımızda başvurulara ilişkin uyarılar yer almıştır. 2014-LYS'lere başvuruların son günü olan 30 Nisan 2014 günü ÖSYM'nin internet sitesinden yaptığı bir duyuru ile LYS'ler için sınav ücreti yatıran ve hangi LYS'ye gireceğini ve nerede sınava girmek istediğini belirten, başvurusunu tamamlayan aday sayıları verilerek sınav ücretini yatırdığı halde başvurusunu yapmayan aday sayısının 63 bin 495 aday olduğu bildirilmiş ve bu duyurumuzdan sonra 30 Nisan 2014 tarihinde başvuru bitimi saatine kadar bahsi geçen adayların da içinde bulunduğu 100 binden fazla başvuru ile pek çok aday başvurusunu tamamlamıştır.

Bu duyuruda, sınav ücretini yatırmış olduğu halde başvurusunu henüz tamamlamayan adayların başvurularını, başvuru süresi bitmeden tamamlamaları önemle hatırlatılmış; sınav ücretini yatırdığı halde 2014-LYS başvuru işlemini kılavuzda/duyurularda belirtildiği şekilde tamamlamayanların, 2014-LYS’lere girmelerinin mümkün olmadığı vurgulanmıştır."

Titiz ve uzun bir süreç

ÖSYM'nin bu açıklamasını kullanarak, sistem değişikliği veya sistem hatası nedeniyle sanki hala 63 bin aday başvurusunu tamamlayamamış gibi "asılsız iddialarla" kamuoyu ve adayların yanıltıldığı belirtilen açıklamada, ÖSYM'nin LYS başvuru süresince herhangi bir sistem değişikliği yapmadığı kaydedildi.

Açıklamada, başvurusunu tamamlayamayan adaylardan hiçbirinin sistem hatası nedeniyle bu durumla karşı karşıya kalmadığı, bu yılki başvuru sürecinde 946 bin 244 adayın, 21-30 Nisan 2014 tarihlerinde başvurularını sorunsuz tamamladığı belirtildi.

Açıklamada, şöyle denildi:

"LYS başvurularından sonra 10 binden fazla adayın ÖSYM’ye yazılı olarak başvurduğu da iddia edildi. Bu iddia da asılsızdır. 2014-LYS için sınav ücreti yatırdığı halde başvuru yapmayan aday sayısı tam olarak 9 bin 473'tür ve bunlardan bir kısmının 2014-YGS'de LYS için gerekli olan puan barajını aşamadıkları için başvuru hakları olmadığı tespit edilmiş ve diğer bir kısmının da başvuru süresince ÖSYM'nin başvuru sistemi olan ais.osym.gov.tr’ye hiç giriş yapmadığı anlaşılmıştır.

Tüm bunların yanında, adaylara, başvuru işlemini tamamladıktan sonra ÖSYM'nin ais.gov.tr internet adresinden başvuru bilgilerini başvuru süresi içinde kontrol etmeleri gerektiği sıklıkla ifade edilmiştir. Yazılı ve görsel medya da ÖSYM duyurularına destek vererek sınava ilişkin ÖSYM’nin uyarılarını adaylara tekrar tekrar haber yaparak hatırlatmış, LYS başvurularına ilişkin bir çok bilgilendirme yapmıştır."

Sınav hazırlığının titiz ve uzun bir süreç olduğu belirtilen açıklamada, 2014-LYS başvurularının sona erdiği 30 Nisan 2014 günü saat 23.59'dan itibaren başvuran aday verisi üzerinde, sınav salonu belirleme, sınav görevlisi belirleme, cevap kağıdı basımı, sınav salon evrakı basımı ve soru kitapçığı basımı gibi işlemlerin peş peşe sorunsuz olarak devam ettirildiği ve bugün itibariyle LYS-4, LYS-1 ve LYS-5'e ait tüm baskı paketleme işlemlerinin tamamlanarak, sınav merkezlerine sevk işlemlerine başlandığı bildirildi.

Son Güncelleme: Perşembe, 12 Haziran 2014 20:13

Gösterim: 1379

ÖSYM Başkanı Ali Demir,  LYS adaylarına önemli uyarılarda bulundu

ÖSYM Başkanı Ali Demir, cumartesi günü başlayacak üniversite giriş sınavının ikinci basamağı olan Lisans Yerleştirme Sınavlarında (LYS) olumsuz bir durumun yaşanmaması adına alınabilecek tüm tedbirleri ve koordineyi sağladıklarını bildirerek, "Tabii sınav esnasında vatandaşlarımızın da bu konuda duyarlı olmalarını ve adaylarımızın gürültüsüz bir ortamda sınavı tamamlamalarına yardımcı olmalarını istiyoruz" dedi. 

Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, LYS'ye girecek tüm adaylara başarı diledi. LYS adaylarının emeklerinin değerini bilmesini ve buna göre davranarak sadece bilgilerini ortaya koymalarını isteyen Demir, "Sınav stresinin azı karar çoğu zarardır" tavsiyesinde bulundu. 

LYS1 için 744 bin 562, LYS2 için 388 bin 361, LYS3 için 751 bin 454, LYS4 için 431 bin 97 ve LYS5 için 70 bin 767 başvurunun yapıldığını bildiren Demir, sınavın 81 il merkezi ve Lefkoşa'da 7 bin 433 binada ve 111 bin 213 salonda yapılacağını, 336 bin 582 görevlinin hizmet vereceğini duyurdu. 

Sınav süresince emniyet güçleriyle koordineli şekilde çalıştıklarını ifade eden Demir, ayrıca sınav günlerinde sınav saatine kadar nüfus müdürlüklerinin de herhangi olumsuz bir duruma karşı açık bulundurulması için gerekli girişimde bulunduklarını belirtti. 

Yerel yönetimlerin de kendi görev alanlarında sınav güvenliği için gerekli önlemleri alacaklarını dile getiren Demir, "Olumsuz bir durumun yaşanmaması adına alınabilecek tüm tedbirleri ve koordineyi sağladığımızı düşünüyoruz. Tabii sınav esnasında vatandaşlarımızın da bu konuda duyarlı olmalarını ve adaylarımızın gürültüsüz bir ortamda sınavı tamamlamalarına yardımcı olmalarını istiyoruz" dedi. 

"Sınava girilecek okulu önceden görün" uyarısı 

Ali Demir, LYS'ye girecek adayların sınav gününden önce, sınava girecekleri okulu ve binayı, trafik, yol ve adres bilgisini teyit etmek için görmelerinin yararlarına olacağını vurguladı. 

Adayların sınava sadece bilgileriyle gelmelerini istediklerini belirten Demir, "O sebeple sınav binalarına giriş koşullarına ilişkin getirdiğimiz bir takım kısıtlamaları iyi incelemeleri ve sınav öncesinde kendilerini olumsuz etkileyecek bir durumla karşılaşmalarına sebep olmamalarını istiyoruz. Klavuz, bir adayın sınavda uyulması gereken tüm kuralların yer aldığı bir düzenlemedir ki adaylar kılavuzda yer alan hususları iyi incelerlerse sadece sorulara odaklanma bakımından hiçbir tesir altında kalmayacaklardır" uyarısında bulundu. 

Demir, LYS adaylarının sınavla ilgili olarak ÖSYM'nin internet sitesi dışında yapılacak hiçbir duyuru veya bilgiye itibar etmemelerini de istedi. 

Sonuçlar en kısa sürede açıklanacak 

Demir, LYS sonuçlarının en kısa sürede duyurulmasını hedeflediklerini ifade ederek, "ÖSYM'nin sınav sonuçlarının açıklanma süresi bakımından katettiği yol bellidir. Sınav sonuçlarının çok geçmeden açıklanması artık bizim bir standardımızdır. Yine bu sınavda da adaylarımıza, olabilecek en kısa sürede sonuçlarını duyurarak yaz tatillerine sonuç kaygısından uzak daha fazla vakit ayırmalarını, dinlenmelerini ve yerleştirme işlemleri için daha fazla zaman ayırıp üniversitelerin akademik takvimi başlamadan ek yerleştirmelerin de tamamlanmasını sağlamaya çalışacağız" diye konuştu.

Ali  Demir, sınav sorularının duyurulmasına ilişkin bir soru üzerine de "Çok defalar duyurularımızda da izah ettiğimiz gerekçeler kapsamında bu sınavda da Yönetim Kurulumuzun aldığı karar doğrultusunda sınav sorularının yüzde 20'lik kısmını tüm sınav oturumlarının bittiği 22 Haziran günü son sınavın bitimini takiben resmi internet sitemizde yayınlayacağız" dedi. 

Sınavda tüm önlemler alındı 

Demir, ÖSYM olarak diğer tüm sınavlarda olduğu gibi gizlilik ve güvenlik bakımından alınacak tüm önlemleri LYS'de de aldıklarını bildirdi. 

ÖSYM'nin yaptığı sınavlarda artık sistematik bir güvenlik tedbirleri sürecinin uygulandığına dikkati çeken Demir, 81 ildeki koordinatörlüklerin de gerekli hassasiyeti gösterdiğini söyledi. Sınav detaylarına ilişkin adayların karşılaşabilecekleri sıkıntılarda çağrı merkezinin görevde olduğunu bildiren Demir, "Sınavın huzur içinde ve adayların sadece bilgilerinin ölçüldüğü bir şekilde sonuçlandırılması ana gayemiz" dedi.

> ÖSYM Başkanı’ndan LYS adaylarına önemli uyarı

ÖSYM Başkanı Ali Demir,  LYS adaylarına önemli uyarılarda bulundu

ÖSYM Başkanı Ali Demir, cumartesi günü başlayacak üniversite giriş sınavının ikinci basamağı olan Lisans Yerleştirme Sınavlarında (LYS) olumsuz bir durumun yaşanmaması adına alınabilecek tüm tedbirleri ve koordineyi sağladıklarını bildirerek, "Tabii sınav esnasında vatandaşlarımızın da bu konuda duyarlı olmalarını ve adaylarımızın gürültüsüz bir ortamda sınavı tamamlamalarına yardımcı olmalarını istiyoruz" dedi. 

Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, LYS'ye girecek tüm adaylara başarı diledi. LYS adaylarının emeklerinin değerini bilmesini ve buna göre davranarak sadece bilgilerini ortaya koymalarını isteyen Demir, "Sınav stresinin azı karar çoğu zarardır" tavsiyesinde bulundu. 

LYS1 için 744 bin 562, LYS2 için 388 bin 361, LYS3 için 751 bin 454, LYS4 için 431 bin 97 ve LYS5 için 70 bin 767 başvurunun yapıldığını bildiren Demir, sınavın 81 il merkezi ve Lefkoşa'da 7 bin 433 binada ve 111 bin 213 salonda yapılacağını, 336 bin 582 görevlinin hizmet vereceğini duyurdu. 

Sınav süresince emniyet güçleriyle koordineli şekilde çalıştıklarını ifade eden Demir, ayrıca sınav günlerinde sınav saatine kadar nüfus müdürlüklerinin de herhangi olumsuz bir duruma karşı açık bulundurulması için gerekli girişimde bulunduklarını belirtti. 

Yerel yönetimlerin de kendi görev alanlarında sınav güvenliği için gerekli önlemleri alacaklarını dile getiren Demir, "Olumsuz bir durumun yaşanmaması adına alınabilecek tüm tedbirleri ve koordineyi sağladığımızı düşünüyoruz. Tabii sınav esnasında vatandaşlarımızın da bu konuda duyarlı olmalarını ve adaylarımızın gürültüsüz bir ortamda sınavı tamamlamalarına yardımcı olmalarını istiyoruz" dedi. 

"Sınava girilecek okulu önceden görün" uyarısı 

Ali Demir, LYS'ye girecek adayların sınav gününden önce, sınava girecekleri okulu ve binayı, trafik, yol ve adres bilgisini teyit etmek için görmelerinin yararlarına olacağını vurguladı. 

Adayların sınava sadece bilgileriyle gelmelerini istediklerini belirten Demir, "O sebeple sınav binalarına giriş koşullarına ilişkin getirdiğimiz bir takım kısıtlamaları iyi incelemeleri ve sınav öncesinde kendilerini olumsuz etkileyecek bir durumla karşılaşmalarına sebep olmamalarını istiyoruz. Klavuz, bir adayın sınavda uyulması gereken tüm kuralların yer aldığı bir düzenlemedir ki adaylar kılavuzda yer alan hususları iyi incelerlerse sadece sorulara odaklanma bakımından hiçbir tesir altında kalmayacaklardır" uyarısında bulundu. 

Demir, LYS adaylarının sınavla ilgili olarak ÖSYM'nin internet sitesi dışında yapılacak hiçbir duyuru veya bilgiye itibar etmemelerini de istedi. 

Sonuçlar en kısa sürede açıklanacak 

Demir, LYS sonuçlarının en kısa sürede duyurulmasını hedeflediklerini ifade ederek, "ÖSYM'nin sınav sonuçlarının açıklanma süresi bakımından katettiği yol bellidir. Sınav sonuçlarının çok geçmeden açıklanması artık bizim bir standardımızdır. Yine bu sınavda da adaylarımıza, olabilecek en kısa sürede sonuçlarını duyurarak yaz tatillerine sonuç kaygısından uzak daha fazla vakit ayırmalarını, dinlenmelerini ve yerleştirme işlemleri için daha fazla zaman ayırıp üniversitelerin akademik takvimi başlamadan ek yerleştirmelerin de tamamlanmasını sağlamaya çalışacağız" diye konuştu.

Ali  Demir, sınav sorularının duyurulmasına ilişkin bir soru üzerine de "Çok defalar duyurularımızda da izah ettiğimiz gerekçeler kapsamında bu sınavda da Yönetim Kurulumuzun aldığı karar doğrultusunda sınav sorularının yüzde 20'lik kısmını tüm sınav oturumlarının bittiği 22 Haziran günü son sınavın bitimini takiben resmi internet sitemizde yayınlayacağız" dedi. 

Sınavda tüm önlemler alındı 

Demir, ÖSYM olarak diğer tüm sınavlarda olduğu gibi gizlilik ve güvenlik bakımından alınacak tüm önlemleri LYS'de de aldıklarını bildirdi. 

ÖSYM'nin yaptığı sınavlarda artık sistematik bir güvenlik tedbirleri sürecinin uygulandığına dikkati çeken Demir, 81 ildeki koordinatörlüklerin de gerekli hassasiyeti gösterdiğini söyledi. Sınav detaylarına ilişkin adayların karşılaşabilecekleri sıkıntılarda çağrı merkezinin görevde olduğunu bildiren Demir, "Sınavın huzur içinde ve adayların sadece bilgilerinin ölçüldüğü bir şekilde sonuçlandırılması ana gayemiz" dedi.

Son Güncelleme: Perşembe, 12 Haziran 2014 11:50

Gösterim: 1122

Anayasa Mahkemesi, okul yöneticilerinin görev sürelerini de düzenleyen kanunun bazı maddelerinin yürürlüğünün durdurulması istemini reddetti.

Anayasa Mahkemesi, Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un, okul müdürü, müdür başyardımcısı ve yardımcısı olarak görev yapanlardan, görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevinin 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceğine ilişkin hükmünün yürürlüğünün durdurulması istemini reddetti.

Görev süreleri dört yıldan daha az olanların görevinin ise bu sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceğine ilişkin hükmün yürürlüğünün durdurulması da reddedildi.

CHP, dershanelerin dönüştürülmesini de düzenleyen Kanun'un iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

Davayla ilgili incelemesini yapan Anayasa Mahkemesi heyeti, kanunun 22. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 37. maddesinin (8) numaralı fıkrasına ve 25. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 10. maddenin (8) numaralı fıkrasına, ilişkin yürürlüğün durdurulması istemlerinin, koşulları oluşmadığından reddine karar verdi.

Kanunun 22. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 37. maddesinin (8) numaralı fıkrası, okul ve kurum müdürlerinin, il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine, müdür başyardımcısı ve yardımcılarının ise okul veya kurum müdürünün inhası ve il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından dört yıllığına görevlendirileceğini öngörüyor. Fıkra ayrıca, bu görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların yönetmelikle düzenlenmesini kapsıyor.

Kanunun 25. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 10. maddenin (8) numaralı fıkrası ise şöyle:

"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla halen okul ve kurum müdürü, müdür başyardımcısı ve yardımcısı olarak görev yapanlardan görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevi, 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer. Görev süreleri dört yıldan daha az olanların görevi ise bu sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer."

> AYM'den dershane dönüşüm itirazına red

Anayasa Mahkemesi, okul yöneticilerinin görev sürelerini de düzenleyen kanunun bazı maddelerinin yürürlüğünün durdurulması istemini reddetti.

Anayasa Mahkemesi, Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un, okul müdürü, müdür başyardımcısı ve yardımcısı olarak görev yapanlardan, görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevinin 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceğine ilişkin hükmünün yürürlüğünün durdurulması istemini reddetti.

Görev süreleri dört yıldan daha az olanların görevinin ise bu sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceğine ilişkin hükmün yürürlüğünün durdurulması da reddedildi.

CHP, dershanelerin dönüştürülmesini de düzenleyen Kanun'un iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

Davayla ilgili incelemesini yapan Anayasa Mahkemesi heyeti, kanunun 22. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 37. maddesinin (8) numaralı fıkrasına ve 25. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 10. maddenin (8) numaralı fıkrasına, ilişkin yürürlüğün durdurulması istemlerinin, koşulları oluşmadığından reddine karar verdi.

Kanunun 22. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 37. maddesinin (8) numaralı fıkrası, okul ve kurum müdürlerinin, il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine, müdür başyardımcısı ve yardımcılarının ise okul veya kurum müdürünün inhası ve il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından dört yıllığına görevlendirileceğini öngörüyor. Fıkra ayrıca, bu görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların yönetmelikle düzenlenmesini kapsıyor.

Kanunun 25. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 10. maddenin (8) numaralı fıkrası ise şöyle:

"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla halen okul ve kurum müdürü, müdür başyardımcısı ve yardımcısı olarak görev yapanlardan görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevi, 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer. Görev süreleri dört yıldan daha az olanların görevi ise bu sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer."

Son Güncelleme: Perşembe, 12 Haziran 2014 11:46

Gösterim: 1655

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Dershanelerin okula veya başka eğitim kurumlarına ve tabii bu arada özel okullara dönüştürülmesi sürecinde birtakım teşvikler öngörüyoruz. Bu teşviklerin hangi kurumlara, hangi ölçütlerle verileceğini belirleyebilmek için onları tasnif etmemiz gerekiyor" açıklamasında bulundu

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin okula veya başka eğitim kurumlarına ve özel okullara dönüştürülmesi sürecinde birtakım teşvikler öngördüklerini belirterek, "Bu teşviklerin hangi kurumlara, hangi ölçütlerle verileceğini belirleyebilmek için onları tasnif etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla okullarımızı, oteller gibi yıldızlamak için değil, teşviklerden yararlanacak özel okullarımızın hangi teşviklerden ne oranda yararlanabileceklerini nesnel olarak ölçebilmek için böyle bir sınıflandırmaya ihtiyacımız var" dedi.

Avcı, The Green Park Hotel Pendik'te düzenlenen "İlköğretim Kurumlarına Devam Oranlarının Artırılması Teknik Destek Projesi"nin açılış seremonisi ile "Uluslararası Dil Eğitimi Konferansı"nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İlköğretimde, ortaöğretimde hem okullaşma hem okula devam oranlarında son birkaç yılda ciddi yükseliş olduğunu belirten Avcı, şu bilgileri verdi:

"Son 1 yıl içinde bile okula devam oranlarında yüzde 2-3'lük artış sağladığımızı görüyoruz. Yeterli mi? Tabii ki yeterli değil, daha da artıracağız. Bunu zorunlu devamdan gönüllü devama dönüştürmek istiyoruz. Bugüne kadar aldığımız tedbirler daha çok zorunlu devamı sağlamayı başarmış gibi görünüyor ama çocuklarımız için okullarımızı daha cazip, dolayısıyla daha gönüllü devama teşvik edici hale getirmemiz gerekiyor. Onun için de çalışmalarımız var. Okul mimarisinden sınıf içi stratejilere kadar, öğretmen, hizmet içi eğitimlerine kadar her alanda çocuklarımız için okullarımızı daha çekici mekanlar haline getirmek konusunda konferanslarda tartışıyoruz. 'Bugüne kadar neler yaptık?', 'Bundan sonra neler yaparsak çocuklarımız için okullarımızı, eğitim ortamlarımızı hem daha sağlıklı hem daha güvenli hem de daha çekici hale getirebiliriz?', bunları konuşuyoruz."

Avcı, özel okulların sınıflandırılmasına yönelik sisteme ilişkin bir soru üzerine, bu konuda yanlış anlamalar oluştuğunu dile getirerek, şunları söyledi:

"Sanki oteller gibi, bir yıldızlı, iki yıldızlı, üç yıldızlı, beş yıldızlı tasnifi yapılacakmış gibi algılandı. Bu doğru değil. İşin doğrusu şudur: Dershanelerin okula veya başka eğitim kurumlarına ve tabii bu arada özel okullara dönüştürülmesi sürecinde birtakım teşvikler öngörüyoruz. Bu teşviklerin hangi kurumlara, hangi ölçütlerle verileceğini belirleyebilmek için onları tasnif etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla okullarımızı, otel gibi yıldızlamak için değil, teşviklerden yararlanacak özel okullarımızın hangi teşviklerden ne oranda yararlanabileceklerini nesnel olarak ölçebilmek için böyle bir sınıflandırmaya ihtiyacımız var. Bu okullarımıza giden öğrencilerimizin sınıflandırılması anlamına gelmez, tam tersine okullarımızın hangi düzeyde desteğe ihtiyacı olacak, okullarımız hangi düzeyde teşvik almaya hak kazanacak, bunları belirlemek için yaptığımız bir çalışma. Özel okullar arasında rekabeti teşvik eder mi bu? Edebilir, bir ölçüde o da yararlı olur ama asıl bizim için okulları sınıflandıracak olan okullarımızın akademik başarılarıdır. Her okul zaten ancak akademik başarısıyla diğerlerinin önünde olmakla övünebilir. Onu da nesnel kriterlere bağlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

"Çalışma ne zamana yetişebilir?" sorusuna da Avcı, "Bunlar tek başına yürüyen süreçler değil. Dershanelerin dönüşüm süreci de bunun içerisinde, teşvik süreci de bunun içerisinde, yabancı dil eğitiminin kalitesinin artırılması, öğretmenlerin yeterliliklerinin artırılması gibi konular da bunun içerisinde. Bunlar hep birbirini besleyen, birbirini tetikleyen, birbirini güçlendiren veya erteleyen konular. 'Şu tarihte şunu yapacağız, ondan sonra bunu yapacağız' değil, birlikte yürüyen süreçler bunlar. Ama bu yazı bu bakımdan çok yoğun geçireceğiz" karşılığını verdi.

Avcı, okulların cuma günü kapanacağına değinerek, öğrencilere iyi bir yaz tatili diledi ve öğretmenlere, yöneticilere gayretleri ve çalışmaları için teşekkür etti. 

Karnelerin, nihai başarı veya başarısızlık ölçütü olmadığının altını çizen Avcı, "Bir dönem, bir sınıftaki başarıyı, başarısızlığı veya performansı gösteriyor. Onun için aileler artık bu konularda yeteri kadar bilinçlendiler diye ümit ediyorum, çocuklarımızı karnelerindeki notlardan ötürü üzmemeleri konusunda. Bunlar telafi edilmeyecek şey değil. İnşallah önümüzdeki yaz tatilinde eğer varsa çocuklarımızın karnelerinde kendilerini veya ailelerini üzecek şeyler, onlar telafi edilebilir. Her şeyin başı sağlık" diye konuştu.

> Avcı, özel okullara akreditasyonun nedenini açıkladı

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Dershanelerin okula veya başka eğitim kurumlarına ve tabii bu arada özel okullara dönüştürülmesi sürecinde birtakım teşvikler öngörüyoruz. Bu teşviklerin hangi kurumlara, hangi ölçütlerle verileceğini belirleyebilmek için onları tasnif etmemiz gerekiyor" açıklamasında bulundu

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin okula veya başka eğitim kurumlarına ve özel okullara dönüştürülmesi sürecinde birtakım teşvikler öngördüklerini belirterek, "Bu teşviklerin hangi kurumlara, hangi ölçütlerle verileceğini belirleyebilmek için onları tasnif etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla okullarımızı, oteller gibi yıldızlamak için değil, teşviklerden yararlanacak özel okullarımızın hangi teşviklerden ne oranda yararlanabileceklerini nesnel olarak ölçebilmek için böyle bir sınıflandırmaya ihtiyacımız var" dedi.

Avcı, The Green Park Hotel Pendik'te düzenlenen "İlköğretim Kurumlarına Devam Oranlarının Artırılması Teknik Destek Projesi"nin açılış seremonisi ile "Uluslararası Dil Eğitimi Konferansı"nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İlköğretimde, ortaöğretimde hem okullaşma hem okula devam oranlarında son birkaç yılda ciddi yükseliş olduğunu belirten Avcı, şu bilgileri verdi:

"Son 1 yıl içinde bile okula devam oranlarında yüzde 2-3'lük artış sağladığımızı görüyoruz. Yeterli mi? Tabii ki yeterli değil, daha da artıracağız. Bunu zorunlu devamdan gönüllü devama dönüştürmek istiyoruz. Bugüne kadar aldığımız tedbirler daha çok zorunlu devamı sağlamayı başarmış gibi görünüyor ama çocuklarımız için okullarımızı daha cazip, dolayısıyla daha gönüllü devama teşvik edici hale getirmemiz gerekiyor. Onun için de çalışmalarımız var. Okul mimarisinden sınıf içi stratejilere kadar, öğretmen, hizmet içi eğitimlerine kadar her alanda çocuklarımız için okullarımızı daha çekici mekanlar haline getirmek konusunda konferanslarda tartışıyoruz. 'Bugüne kadar neler yaptık?', 'Bundan sonra neler yaparsak çocuklarımız için okullarımızı, eğitim ortamlarımızı hem daha sağlıklı hem daha güvenli hem de daha çekici hale getirebiliriz?', bunları konuşuyoruz."

Avcı, özel okulların sınıflandırılmasına yönelik sisteme ilişkin bir soru üzerine, bu konuda yanlış anlamalar oluştuğunu dile getirerek, şunları söyledi:

"Sanki oteller gibi, bir yıldızlı, iki yıldızlı, üç yıldızlı, beş yıldızlı tasnifi yapılacakmış gibi algılandı. Bu doğru değil. İşin doğrusu şudur: Dershanelerin okula veya başka eğitim kurumlarına ve tabii bu arada özel okullara dönüştürülmesi sürecinde birtakım teşvikler öngörüyoruz. Bu teşviklerin hangi kurumlara, hangi ölçütlerle verileceğini belirleyebilmek için onları tasnif etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla okullarımızı, otel gibi yıldızlamak için değil, teşviklerden yararlanacak özel okullarımızın hangi teşviklerden ne oranda yararlanabileceklerini nesnel olarak ölçebilmek için böyle bir sınıflandırmaya ihtiyacımız var. Bu okullarımıza giden öğrencilerimizin sınıflandırılması anlamına gelmez, tam tersine okullarımızın hangi düzeyde desteğe ihtiyacı olacak, okullarımız hangi düzeyde teşvik almaya hak kazanacak, bunları belirlemek için yaptığımız bir çalışma. Özel okullar arasında rekabeti teşvik eder mi bu? Edebilir, bir ölçüde o da yararlı olur ama asıl bizim için okulları sınıflandıracak olan okullarımızın akademik başarılarıdır. Her okul zaten ancak akademik başarısıyla diğerlerinin önünde olmakla övünebilir. Onu da nesnel kriterlere bağlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

"Çalışma ne zamana yetişebilir?" sorusuna da Avcı, "Bunlar tek başına yürüyen süreçler değil. Dershanelerin dönüşüm süreci de bunun içerisinde, teşvik süreci de bunun içerisinde, yabancı dil eğitiminin kalitesinin artırılması, öğretmenlerin yeterliliklerinin artırılması gibi konular da bunun içerisinde. Bunlar hep birbirini besleyen, birbirini tetikleyen, birbirini güçlendiren veya erteleyen konular. 'Şu tarihte şunu yapacağız, ondan sonra bunu yapacağız' değil, birlikte yürüyen süreçler bunlar. Ama bu yazı bu bakımdan çok yoğun geçireceğiz" karşılığını verdi.

Avcı, okulların cuma günü kapanacağına değinerek, öğrencilere iyi bir yaz tatili diledi ve öğretmenlere, yöneticilere gayretleri ve çalışmaları için teşekkür etti. 

Karnelerin, nihai başarı veya başarısızlık ölçütü olmadığının altını çizen Avcı, "Bir dönem, bir sınıftaki başarıyı, başarısızlığı veya performansı gösteriyor. Onun için aileler artık bu konularda yeteri kadar bilinçlendiler diye ümit ediyorum, çocuklarımızı karnelerindeki notlardan ötürü üzmemeleri konusunda. Bunlar telafi edilmeyecek şey değil. İnşallah önümüzdeki yaz tatilinde eğer varsa çocuklarımızın karnelerinde kendilerini veya ailelerini üzecek şeyler, onlar telafi edilebilir. Her şeyin başı sağlık" diye konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 12 Haziran 2014 09:12

Gösterim: 1725

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'nın disiplin yönetmeliğiyle ilgili revizyon çalışmalarının sürdüğünü belirterek, "Önümüzdeki hafta bitirilmesi planlanan bu çalışma sonucu intihal suçuna verilecek cezalar yasal bir dayanak kazanmış olacaktır" dedi.

TBMM Genel Kurul'unda CHP İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın bilimsel çalışmalarda intihalin suç sayılmasına yönelik "Yüksek Öğretim Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi''nin doğrudan gündeme alınması talebi görüşüldü. 

Toprak, çağdaş bilim dünyasında intihalin büyük bir suç olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'de de aynı yaklaşımın sergilenebilmesi amacıyla yasal düzenlemenin yapılması için iktidar partisinden, talebine destek verilmesini istedi. 

Milli Eğitim Bakanı Avcı da hükümet adına yaptığı konuşmada, intihalin akademik dünyanın saygınlığına gölge düşüren, çağdaş dünyada da en ağır cezaların verildiği akademik bir suç olduğunu belirtti. Üniversite camiasında az da olsa intihal suçunu işleyen öğretim üyelerine rastlandığını vurgulayan Avcı, "Bizler akademik olgunluğa sahip bireylerin bu suçu hiç işlememesini arzu etmekle birlikte, bu suçu işleyen veya buna yeltenenlerin de işledikleri intihal suçunun cezasız kalmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi. 

Buna ilişkin Yüksek Öğretim Kanunu'nda yapılan yasal düzenlemeleri aktaran Avcı, "Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı bu yasaya dayanarak disiplin yönetmeliğiyle ilgili revizyon çalışmalarını sürdürmektedir. Önümüzdeki hafta bitirilmesi planlanan bu çalışma sonucu intihal suçuna verilecek cezalar yasal bir dayanak kazanmış olacaktır" diye konuştu. 

Avcı, bu yasal değişikliğin ve buna göre düzenlenecek disiplin yönetmeliğinin Toprak'ın ve arkadaşlarının intihal suçuna ilişkin endişelerini gidereceğinin altını çizerek, yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olmadığını söyledi. 

Görüşmelerin ardından yapılan oylamada Yüksek Öğretim Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınması talebi reddedildi. 

TBMM Genel Kurulu'nda, kamuoyunda "yeni yargı paketi" olarak bilinen, Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümünün görüşmelerine başlandı.

> İntihal suçuna yasal dayanak

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'nın disiplin yönetmeliğiyle ilgili revizyon çalışmalarının sürdüğünü belirterek, "Önümüzdeki hafta bitirilmesi planlanan bu çalışma sonucu intihal suçuna verilecek cezalar yasal bir dayanak kazanmış olacaktır" dedi.

TBMM Genel Kurul'unda CHP İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın bilimsel çalışmalarda intihalin suç sayılmasına yönelik "Yüksek Öğretim Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi''nin doğrudan gündeme alınması talebi görüşüldü. 

Toprak, çağdaş bilim dünyasında intihalin büyük bir suç olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'de de aynı yaklaşımın sergilenebilmesi amacıyla yasal düzenlemenin yapılması için iktidar partisinden, talebine destek verilmesini istedi. 

Milli Eğitim Bakanı Avcı da hükümet adına yaptığı konuşmada, intihalin akademik dünyanın saygınlığına gölge düşüren, çağdaş dünyada da en ağır cezaların verildiği akademik bir suç olduğunu belirtti. Üniversite camiasında az da olsa intihal suçunu işleyen öğretim üyelerine rastlandığını vurgulayan Avcı, "Bizler akademik olgunluğa sahip bireylerin bu suçu hiç işlememesini arzu etmekle birlikte, bu suçu işleyen veya buna yeltenenlerin de işledikleri intihal suçunun cezasız kalmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi. 

Buna ilişkin Yüksek Öğretim Kanunu'nda yapılan yasal düzenlemeleri aktaran Avcı, "Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı bu yasaya dayanarak disiplin yönetmeliğiyle ilgili revizyon çalışmalarını sürdürmektedir. Önümüzdeki hafta bitirilmesi planlanan bu çalışma sonucu intihal suçuna verilecek cezalar yasal bir dayanak kazanmış olacaktır" diye konuştu. 

Avcı, bu yasal değişikliğin ve buna göre düzenlenecek disiplin yönetmeliğinin Toprak'ın ve arkadaşlarının intihal suçuna ilişkin endişelerini gidereceğinin altını çizerek, yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olmadığını söyledi. 

Görüşmelerin ardından yapılan oylamada Yüksek Öğretim Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınması talebi reddedildi. 

TBMM Genel Kurulu'nda, kamuoyunda "yeni yargı paketi" olarak bilinen, Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümünün görüşmelerine başlandı.

Son Güncelleme: Salı, 10 Haziran 2014 18:16

Gösterim: 1157


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.