Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenler için 'il emrini' kaldırmasından asker eşlerinin de olumsuz etkilenmesi, Genelkurmay Başkanlığı'nı harekete geçirdi.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i makamında ziyaret ederek eşi öğretmen olan askerlerin yaşayacağı tayin sıkıntısını aktardı. Özel, Milli Eğitim Bakanı'ndan eş durumu tayininde eski sistemin devamını talep etti. Dinçer, geçen hafta eş tayinlerini Genelkurmay ve bakanlıklarla görüşerek önceden planlayacaklarını açıklamıştı.
Milli Eğitim Bakanlığı, yeni eğitim ve öğretim dönemi öncesinde öğretmenler için 'il emrini' kaldırdı. Bakanlık, yeni düzenlemeyle binlerce öğretmenin derse girmeden maaş almasının önüne geçmeyi hedefliyor. Bu amaçla eş tayinlerinde, tayin istenen ilde öğretmene ihtiyaç olup olmadığına bakılıyor. Eğer ihtiyaç yoksa tayinler yapılmıyor. MEB'in yeni düzenlemesi eşi öğretmen olan ve çok sayıda kişinin tepkisine yol açarken bu durum en çok her 2 yılda bir tayinleri çıkan polis ve asker eşlerini etkiledi. Bu kararla birlikte, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde eşi öğretmen olan binlerce askeri ailelerinden ayıracak. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı harekete geçti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i makamında ziyaret ederek sorunun çözümünü talep ettiği ortaya çıktı. Resmi ziyaret kapsamında olmayan görüşme, Özel'in Dinçer'den özel talebi olarak değerlendirildi.
Benzer bir talebin polis ve kaymakamlar için İçişleri Bakanlığı'ndan da gelmesi üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kurumlarla koordineli atama için yeni bir çalışma başlattı. Dinçer, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada da tayin sorununa temas ederek "Eş tayinlerini Genelkurmay ve bakanlıklarla önceden planlayacağız." açıklamasında bulunmuştu.
Öte yandan öğretmenler, söz konusu düzenlemenin kendi içinde çelişkiler taşıdığını belirterek tepki gösteriyorlar. Eğitim sendikaları aracılığıyla bir araya gelen öğretmenler, 29 Ağustos'ta Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapmaya hazırlanıyor.(zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenler için 'il emrini' kaldırmasından asker eşlerinin de olumsuz etkilenmesi, Genelkurmay Başkanlığı'nı harekete geçirdi.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i makamında ziyaret ederek eşi öğretmen olan askerlerin yaşayacağı tayin sıkıntısını aktardı. Özel, Milli Eğitim Bakanı'ndan eş durumu tayininde eski sistemin devamını talep etti. Dinçer, geçen hafta eş tayinlerini Genelkurmay ve bakanlıklarla görüşerek önceden planlayacaklarını açıklamıştı.
Milli Eğitim Bakanlığı, yeni eğitim ve öğretim dönemi öncesinde öğretmenler için 'il emrini' kaldırdı. Bakanlık, yeni düzenlemeyle binlerce öğretmenin derse girmeden maaş almasının önüne geçmeyi hedefliyor. Bu amaçla eş tayinlerinde, tayin istenen ilde öğretmene ihtiyaç olup olmadığına bakılıyor. Eğer ihtiyaç yoksa tayinler yapılmıyor. MEB'in yeni düzenlemesi eşi öğretmen olan ve çok sayıda kişinin tepkisine yol açarken bu durum en çok her 2 yılda bir tayinleri çıkan polis ve asker eşlerini etkiledi. Bu kararla birlikte, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde eşi öğretmen olan binlerce askeri ailelerinden ayıracak. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı harekete geçti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i makamında ziyaret ederek sorunun çözümünü talep ettiği ortaya çıktı. Resmi ziyaret kapsamında olmayan görüşme, Özel'in Dinçer'den özel talebi olarak değerlendirildi.
Benzer bir talebin polis ve kaymakamlar için İçişleri Bakanlığı'ndan da gelmesi üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kurumlarla koordineli atama için yeni bir çalışma başlattı. Dinçer, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada da tayin sorununa temas ederek "Eş tayinlerini Genelkurmay ve bakanlıklarla önceden planlayacağız." açıklamasında bulunmuştu.
Öte yandan öğretmenler, söz konusu düzenlemenin kendi içinde çelişkiler taşıdığını belirterek tepki gösteriyorlar. Eğitim sendikaları aracılığıyla bir araya gelen öğretmenler, 29 Ağustos'ta Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapmaya hazırlanıyor.(zaman)
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 11:03
Gösterim: 1841
Yeni eğitim yılı ilklerle başlıyor. Eğitimin yeniden yapılandırılması anlamına gelen değişiklikler, bazı sıkıntıları da beraberinde getirdi. Okula başlama yaşının aşağı çekilmesiyle birlikte birinci sınıfta okuyacak çocukların sayısı ciddi oranda arttı. Şimdi yeni sistemden kaynaklanan bu en temel soruna çözüm aranıyor.
12 yıllık zorunlu eğitim dönemi 17 Eylül'de başlıyor. Yeni eğitim sistemi, pek çok değişikliği ve "ilk"i içeriyor. İlkokul 4 yıla iniyor, eskiden 3 yıl olan ortaokullar da 4 yıla çıkıyor. İlköğretimin sonunda mesleki eğitime geçiş yapılabilecek. Okula başlama yaşı 5,5'e çekildi. Askerî vesayeti yansıttığı eleştirisine neden olan milli güvenlik dersleri kaldırıldı. 8 yıllık eğitim nedeniyle aynı ortamda ders gören minikler ile büyük öğrencilerin ders ortamları ayrıldı. Ancak, bütün bunların yanında, kapsamlı değişikliklerin bir arada yapılması, birçok sorunu da beraberinde getirdi. Özellikle okula ilk kez adım atacak 5,5 yaşındaki çocukların durumu velileri endişelendiriyor. Aralarında yaş farkı olan çocukların aynı sınıfta ders görecek olması, büyük şehirlerde yaşanacak derslik sıkıntısı en temel sorun. İstanbul'un bazı semtlerinde sınıf mevcutlarının şimdiden 100'ü aşması, ikili öğretimden dolayı okulun çok erken başlayıp, geç saatlere kadar devam etmesi de çözüm bekleyen konuların başında geliyor.
Yeni sistemde derslik sıkıntısı nedeniyle ilkokul ve ortaokullar aynı binayı sabah ve öğlen dönüşümlü olarak kullanmak zorunda. Mevcut okulların yüzde 52'si bu şekilde eğitim yapacak. Öte yandan bu yıl MEB, ortaokullarda ders saatini 36-37 saate çıkardı. Bu durum da ikili eğitim yapan okullarda ders saatlerinin çakışması anlamına geliyor. Örneğin günlük 7-8 saat ders gören sabahçılar 06.00'da derse başlasa bile 14.00'ten önce okuldan çıkamayacak. Dolayısıyla öğleden sonra eğitim yapacak olanlar 14.00'ten sonra başladıkları dersi ancak gece 22.00'de bitirebilecek. 5 milyondan fazla öğrencinin bu durumdan olumsuz etkileneceği tahmin ediliyor. Yine imam hatip lislerinde de sorun aynı. Zira ikili eğitim yapan bu okullarda öğrenciler haftalık 40 saat ders görecek. Aynı okulda farklı ders çizelgesi uygulanması da sorun yaratacak. 5. sınıfların 7-8 saat dersi olduğu günler aynı okuldaki 6,7 ve 8. sınıflar 6 saat ders görecek. Giriş, çıkışlar teneffüs saatleri farklı olacağı için karmaşa yaşanacak. Dersten geç çıkan öğrenciler için ulaşım ve güvenlik sorunu gündemde.
Minikler, büyüklerin sıralarına oturacak
Yeni dönemde okula başlama yaşının 7'den 5,5'e çekilmesi 1. sınıfta eğitim görecek öğrenci sayısını Türkiye genelinde yüzde 40 artırdı. E-okul sistemi üzerinden yapılan otomatik kayıtlar sonucu, İstanbul'un kalabalık ilçelerinde sınıf mevcutları 100'ü buluyor. Evine en yakın okula kaydı yapılan öğrencilerin, bina kapasitesinin mevcudu kaldıramaması durumunda ise başka okullara yönlendirilmesi kararlaştırıldı. Bu da yeni dönemde bazı velilerin servis ücreti ödemesine neden olacak. Aynı binayı kullanacak ilkokul ve ortaokullarda ise sorun daha da büyük. Sabahları ilkokulların öğleden sonraları ise ortaokulların kullanacağı bu binalarda eğitim gören farklı yaş grubuna ait çocuklar sıra, masa boyları, tuvaletler ve lavabo yükseklikleri konusunda sorun yaşayacak. Örneğin 5,5 yaşındaki minik öğrenci ortaokul öğrencisinin kullandığı sırada eğitim görecek.
Bu yıl okula başlayacak 5,5 yaş grubuyla, geçtiğimiz yıl anasınıfını bitiren ve 1. sınıfa kayıt olan çocuklar aynı sınıfı paylaşacak. Aralarında iki yaşa yakın fark olan çocukların birlikte eğitim görmesi beraberinde sorunlar getirecek. Pedagoglar, aynı sınıftaki öğrenciler arasındaki yaş farkının ciddi sıkıntılar doğurabileceğini belirtiyor. Küçüklerin ezilebileceği uyarısında bulunuyor. Yine anasınıfı eğitimi konusunda yeterli pedagojiye sahip olmayan sınıf öğretmenlerinin 5,5 yaşındaki 1. sınıf öğrencisine beslenme ve tuvalet eğitimini nasıl vereceği merak konusu.
Bina engelliye uygun ancak ulaşım sorun
Yeni dönemde her ilçede belirlenen okul binaları engelli öğrencilere uygun hale getirildi. Ancak engellilerin okula ulaşımının nasıl sağlanacağı sorunu çözülmedi. Uzmanlar engelliler için ücretsiz servis imkanı sağlanması gerektiğini vurguluyor. Bu duruma bir çözüm bulunmasını isteyen engelli annesi Fatma Özkan, "Bedensel engelliler okula bin bir zorluklarla ulaşıyor. Ancak devlet zihinsel engellilere servis verirken bizi görmüyor. Ben hastayım. Her gün 'ya bugün oğlumu okula götüremezsem' korkusu yaşıyorum." diyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenler için 'il emrini' kaldırmasından asker eşlerinin de olumsuz etkilenmesi, Genelkurmay Başkanlığı'nı harekete geçirdi. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i makamında ziyaret ederek eşi öğretmen olan askerlerin yaşayacağı tayin sıkıntısını aktardı. Özel, Milli Eğitim Bakanı'ndan eş durumu tayininde eski sistemin devamını talep etti. Dinçer, geçen hafta eş tayinlerini Genelkurmay ve bakanlıklarla görüşerek önceden planlayacaklarını açıklamıştı.
Milli Eğitim Bakanlığı, yeni eğitim ve öğretim dönemi öncesinde öğretmenler için 'il emrini' kaldırdı. Bakanlık, yeni düzenlemeyle binlerce öğretmenin derse girmeden maaş almasının önüne geçmeyi hedefliyor. Bu amaçla eş tayinlerinde, tayin istenen ilde öğretmene ihtiyaç olup olmadığına bakılıyor. Eğer ihtiyaç yoksa tayinler yapılmıyor. MEB'in yeni düzenlemesi eşi öğretmen olan ve çok sayıda kişinin tepkisine yol açarken bu durum en çok her 2 yılda bir tayinleri çıkan polis ve asker eşlerini etkiledi. Bu kararla birlikte, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde eşi öğretmen olan binlerce askeri ailelerinden ayıracak. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı harekete geçti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i makamında ziyaret ederek sorunun çözümünü talep ettiği ortaya çıktı. Resmi ziyaret kapsamında olmayan görüşme, Özel'in Dinçer'den özel talebi olarak değerlendirildi.
Benzer bir talebin polis ve kaymakamlar için İçişleri Bakanlığı'ndan da gelmesi üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kurumlarla koordineli atama için yeni bir çalışma başlattı. Dinçer, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada da tayin sorununa temas ederek "Eş tayinlerini Genelkurmay ve bakanlıklarla önceden planlayacağız." açıklamasında bulunmuştu.
Öte yandan öğretmenler, söz konusu düzenlemenin kendi içinde çelişkiler taşıdığını belirterek tepki gösteriyorlar. Eğitim sendikaları aracılığıyla bir araya gelen öğretmenler, 29 Ağustos'ta Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapmaya hazırlanıyor.
Muammer Yıldız: İstanbul'da sınıflar 36 kişilik olacak
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, "Bu yıl, örneğin Arnavutköy'de 7 bin 587 birinci sınıf öğrencisi var. Birinci sınıf şube sayısı da 177. Sınıf başına düşen öğrenci sayısı 36 gözüküyor." dedi. Yıldız şöyle konuştu: "Sınıfların homojen oluşturulması çok önemli. Kalabalık kurumlardaki öğrencileri en yakın okullara yönlendireceğiz. Sınıf mevcutlarında sıkıntı yaşanmayacak. Okulların dönüşmesi zor bir durum değil."
Geçtiğimiz yıl 220 bin öğrenci 1. sınıfa kaydolurken bu yıl 373 bin kişi kaydoldu. Özel öğretim kurumlarına gidebilecek çocukların bir kısmını da biz aldık. Bu oran Türkiye genelinde yüzde 3 ama İstanbul genelinde yüzde 6. Bu yıl örneğin Arnavutköy'de 7 bin 587 birinci sınıf öğrencisi var. 1. sınıf şube sayısı da 177. Sınıf başına düşen öğrenci sayısı 36 gözüküyor. Bu öğrencilerden 60-66 ay arası olan 2 bin 275 kişi. Buradan en azından 2 bine yakın öğrencinin gelmeyeceğini düşünüyorum. Geriye kalan da 66 aydan büyük adaylar. Ancak sınıfların homojen oluşturulması çok önemli. Yığılma olan okullarda homojen bir dağılım olmamış demektir. Bu kalabalık kurumlardaki öğrencileri en yakın okullara yönlendireceğiz. Sınıf mevcutlarında sıkıntı yaşanmayacak. Okulların dönüşmesi zor bir durum değil. Örneğin bir ortaokul var ve orada ortaokula rağbet yoksa, orası ilkokula dönüştürülebilir. Radikal, bir değişim yapmıyoruz. Vatandaşın talepleri ve çocukların memnuniyeti önemli.(zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yeni eğitim yılı ilklerle başlıyor. Eğitimin yeniden yapılandırılması anlamına gelen değişiklikler, bazı sıkıntıları da beraberinde getirdi. Okula başlama yaşının aşağı çekilmesiyle birlikte birinci sınıfta okuyacak çocukların sayısı ciddi oranda arttı. Şimdi yeni sistemden kaynaklanan bu en temel soruna çözüm aranıyor.
12 yıllık zorunlu eğitim dönemi 17 Eylül'de başlıyor. Yeni eğitim sistemi, pek çok değişikliği ve "ilk"i içeriyor. İlkokul 4 yıla iniyor, eskiden 3 yıl olan ortaokullar da 4 yıla çıkıyor. İlköğretimin sonunda mesleki eğitime geçiş yapılabilecek. Okula başlama yaşı 5,5'e çekildi. Askerî vesayeti yansıttığı eleştirisine neden olan milli güvenlik dersleri kaldırıldı. 8 yıllık eğitim nedeniyle aynı ortamda ders gören minikler ile büyük öğrencilerin ders ortamları ayrıldı. Ancak, bütün bunların yanında, kapsamlı değişikliklerin bir arada yapılması, birçok sorunu da beraberinde getirdi. Özellikle okula ilk kez adım atacak 5,5 yaşındaki çocukların durumu velileri endişelendiriyor. Aralarında yaş farkı olan çocukların aynı sınıfta ders görecek olması, büyük şehirlerde yaşanacak derslik sıkıntısı en temel sorun. İstanbul'un bazı semtlerinde sınıf mevcutlarının şimdiden 100'ü aşması, ikili öğretimden dolayı okulun çok erken başlayıp, geç saatlere kadar devam etmesi de çözüm bekleyen konuların başında geliyor.
Yeni sistemde derslik sıkıntısı nedeniyle ilkokul ve ortaokullar aynı binayı sabah ve öğlen dönüşümlü olarak kullanmak zorunda. Mevcut okulların yüzde 52'si bu şekilde eğitim yapacak. Öte yandan bu yıl MEB, ortaokullarda ders saatini 36-37 saate çıkardı. Bu durum da ikili eğitim yapan okullarda ders saatlerinin çakışması anlamına geliyor. Örneğin günlük 7-8 saat ders gören sabahçılar 06.00'da derse başlasa bile 14.00'ten önce okuldan çıkamayacak. Dolayısıyla öğleden sonra eğitim yapacak olanlar 14.00'ten sonra başladıkları dersi ancak gece 22.00'de bitirebilecek. 5 milyondan fazla öğrencinin bu durumdan olumsuz etkileneceği tahmin ediliyor. Yine imam hatip lislerinde de sorun aynı. Zira ikili eğitim yapan bu okullarda öğrenciler haftalık 40 saat ders görecek. Aynı okulda farklı ders çizelgesi uygulanması da sorun yaratacak. 5. sınıfların 7-8 saat dersi olduğu günler aynı okuldaki 6,7 ve 8. sınıflar 6 saat ders görecek. Giriş, çıkışlar teneffüs saatleri farklı olacağı için karmaşa yaşanacak. Dersten geç çıkan öğrenciler için ulaşım ve güvenlik sorunu gündemde.
Minikler, büyüklerin sıralarına oturacak
Yeni dönemde okula başlama yaşının 7'den 5,5'e çekilmesi 1. sınıfta eğitim görecek öğrenci sayısını Türkiye genelinde yüzde 40 artırdı. E-okul sistemi üzerinden yapılan otomatik kayıtlar sonucu, İstanbul'un kalabalık ilçelerinde sınıf mevcutları 100'ü buluyor. Evine en yakın okula kaydı yapılan öğrencilerin, bina kapasitesinin mevcudu kaldıramaması durumunda ise başka okullara yönlendirilmesi kararlaştırıldı. Bu da yeni dönemde bazı velilerin servis ücreti ödemesine neden olacak. Aynı binayı kullanacak ilkokul ve ortaokullarda ise sorun daha da büyük. Sabahları ilkokulların öğleden sonraları ise ortaokulların kullanacağı bu binalarda eğitim gören farklı yaş grubuna ait çocuklar sıra, masa boyları, tuvaletler ve lavabo yükseklikleri konusunda sorun yaşayacak. Örneğin 5,5 yaşındaki minik öğrenci ortaokul öğrencisinin kullandığı sırada eğitim görecek.
Bu yıl okula başlayacak 5,5 yaş grubuyla, geçtiğimiz yıl anasınıfını bitiren ve 1. sınıfa kayıt olan çocuklar aynı sınıfı paylaşacak. Aralarında iki yaşa yakın fark olan çocukların birlikte eğitim görmesi beraberinde sorunlar getirecek. Pedagoglar, aynı sınıftaki öğrenciler arasındaki yaş farkının ciddi sıkıntılar doğurabileceğini belirtiyor. Küçüklerin ezilebileceği uyarısında bulunuyor. Yine anasınıfı eğitimi konusunda yeterli pedagojiye sahip olmayan sınıf öğretmenlerinin 5,5 yaşındaki 1. sınıf öğrencisine beslenme ve tuvalet eğitimini nasıl vereceği merak konusu.
Bina engelliye uygun ancak ulaşım sorun
Yeni dönemde her ilçede belirlenen okul binaları engelli öğrencilere uygun hale getirildi. Ancak engellilerin okula ulaşımının nasıl sağlanacağı sorunu çözülmedi. Uzmanlar engelliler için ücretsiz servis imkanı sağlanması gerektiğini vurguluyor. Bu duruma bir çözüm bulunmasını isteyen engelli annesi Fatma Özkan, "Bedensel engelliler okula bin bir zorluklarla ulaşıyor. Ancak devlet zihinsel engellilere servis verirken bizi görmüyor. Ben hastayım. Her gün 'ya bugün oğlumu okula götüremezsem' korkusu yaşıyorum." diyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenler için 'il emrini' kaldırmasından asker eşlerinin de olumsuz etkilenmesi, Genelkurmay Başkanlığı'nı harekete geçirdi. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i makamında ziyaret ederek eşi öğretmen olan askerlerin yaşayacağı tayin sıkıntısını aktardı. Özel, Milli Eğitim Bakanı'ndan eş durumu tayininde eski sistemin devamını talep etti. Dinçer, geçen hafta eş tayinlerini Genelkurmay ve bakanlıklarla görüşerek önceden planlayacaklarını açıklamıştı.
Milli Eğitim Bakanlığı, yeni eğitim ve öğretim dönemi öncesinde öğretmenler için 'il emrini' kaldırdı. Bakanlık, yeni düzenlemeyle binlerce öğretmenin derse girmeden maaş almasının önüne geçmeyi hedefliyor. Bu amaçla eş tayinlerinde, tayin istenen ilde öğretmene ihtiyaç olup olmadığına bakılıyor. Eğer ihtiyaç yoksa tayinler yapılmıyor. MEB'in yeni düzenlemesi eşi öğretmen olan ve çok sayıda kişinin tepkisine yol açarken bu durum en çok her 2 yılda bir tayinleri çıkan polis ve asker eşlerini etkiledi. Bu kararla birlikte, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde eşi öğretmen olan binlerce askeri ailelerinden ayıracak. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı harekete geçti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i makamında ziyaret ederek sorunun çözümünü talep ettiği ortaya çıktı. Resmi ziyaret kapsamında olmayan görüşme, Özel'in Dinçer'den özel talebi olarak değerlendirildi.
Benzer bir talebin polis ve kaymakamlar için İçişleri Bakanlığı'ndan da gelmesi üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kurumlarla koordineli atama için yeni bir çalışma başlattı. Dinçer, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada da tayin sorununa temas ederek "Eş tayinlerini Genelkurmay ve bakanlıklarla önceden planlayacağız." açıklamasında bulunmuştu.
Öte yandan öğretmenler, söz konusu düzenlemenin kendi içinde çelişkiler taşıdığını belirterek tepki gösteriyorlar. Eğitim sendikaları aracılığıyla bir araya gelen öğretmenler, 29 Ağustos'ta Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapmaya hazırlanıyor.
Muammer Yıldız: İstanbul'da sınıflar 36 kişilik olacak
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, "Bu yıl, örneğin Arnavutköy'de 7 bin 587 birinci sınıf öğrencisi var. Birinci sınıf şube sayısı da 177. Sınıf başına düşen öğrenci sayısı 36 gözüküyor." dedi. Yıldız şöyle konuştu: "Sınıfların homojen oluşturulması çok önemli. Kalabalık kurumlardaki öğrencileri en yakın okullara yönlendireceğiz. Sınıf mevcutlarında sıkıntı yaşanmayacak. Okulların dönüşmesi zor bir durum değil."
Geçtiğimiz yıl 220 bin öğrenci 1. sınıfa kaydolurken bu yıl 373 bin kişi kaydoldu. Özel öğretim kurumlarına gidebilecek çocukların bir kısmını da biz aldık. Bu oran Türkiye genelinde yüzde 3 ama İstanbul genelinde yüzde 6. Bu yıl örneğin Arnavutköy'de 7 bin 587 birinci sınıf öğrencisi var. 1. sınıf şube sayısı da 177. Sınıf başına düşen öğrenci sayısı 36 gözüküyor. Bu öğrencilerden 60-66 ay arası olan 2 bin 275 kişi. Buradan en azından 2 bine yakın öğrencinin gelmeyeceğini düşünüyorum. Geriye kalan da 66 aydan büyük adaylar. Ancak sınıfların homojen oluşturulması çok önemli. Yığılma olan okullarda homojen bir dağılım olmamış demektir. Bu kalabalık kurumlardaki öğrencileri en yakın okullara yönlendireceğiz. Sınıf mevcutlarında sıkıntı yaşanmayacak. Okulların dönüşmesi zor bir durum değil. Örneğin bir ortaokul var ve orada ortaokula rağbet yoksa, orası ilkokula dönüştürülebilir. Radikal, bir değişim yapmıyoruz. Vatandaşın talepleri ve çocukların memnuniyeti önemli.(zaman)
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 10:57
Gösterim: 2087
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü birinci sınıfları rahatlatmak, şube sayısını arttırmak için ara sınıfları birleştirecek. Böylece birinci sınıfları 60’a çekmeye çalışırken, ara sınıfları kalabalıklaştıracak.
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü okulların açılmasına iki hafta kala birinci sınıflarda mevcudun 100’ü aşacağı senaryosunu görünce, çareyi ara sınıflarda arayacak. Eğer kötü senaryo gerçek olur, öngörülen 373 bin öğrenci devlet okullarına başlarsa kalabalık birinci sınıfların olmaması için 2,3 ve 4’üncü sınıflarda birleşmeler olabilir. Bu durumda 40’ar kişilik 3 tane 2’inci sınıf varsa ikisi birleştirilecek ya da dağıtılacak. Bu durumda birinci sınıflar rahatlatılmaya çalışırken, ara sınıflar bu fedakarlığı gösterirken daha kalabalık sınıflarda eğitim görecek. Senaryoyu doğrulayan İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, “Ne kadar öğrenci okula gelecek tam bilemiyoruz. Bütün planlarımızı, alt yapımızı öğrenciler gelecekmiş gibi yapıyoruz. Geçen yılki birinci sınıfların kapasitesini arttırıyoruz. Bu olursa sınıf mevcudumuz 100’ü bile aşabilir. Bu durumda da diğer ara sınıfları birleştirebiliriz. Onların mevcutlarını 40, 50 ya da daha fazla yapabiliriz. Ara sınıfların 3-5’ini birleştirmekten başka çaremiz kalmayabilir. Birinci sınıfları hiç değilse bu durumda 55-60’a çekeriz. En pratiği bu. Neden böyle yapıyoruz? Çünkü, her sınıf seviyesinde artış yok. Sadece birinci sınıfta var. Yönetim idare olarak bunu dağıtmalı” dedi.(hürriyeteğitim)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü birinci sınıfları rahatlatmak, şube sayısını arttırmak için ara sınıfları birleştirecek. Böylece birinci sınıfları 60’a çekmeye çalışırken, ara sınıfları kalabalıklaştıracak.
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü okulların açılmasına iki hafta kala birinci sınıflarda mevcudun 100’ü aşacağı senaryosunu görünce, çareyi ara sınıflarda arayacak. Eğer kötü senaryo gerçek olur, öngörülen 373 bin öğrenci devlet okullarına başlarsa kalabalık birinci sınıfların olmaması için 2,3 ve 4’üncü sınıflarda birleşmeler olabilir. Bu durumda 40’ar kişilik 3 tane 2’inci sınıf varsa ikisi birleştirilecek ya da dağıtılacak. Bu durumda birinci sınıflar rahatlatılmaya çalışırken, ara sınıflar bu fedakarlığı gösterirken daha kalabalık sınıflarda eğitim görecek. Senaryoyu doğrulayan İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, “Ne kadar öğrenci okula gelecek tam bilemiyoruz. Bütün planlarımızı, alt yapımızı öğrenciler gelecekmiş gibi yapıyoruz. Geçen yılki birinci sınıfların kapasitesini arttırıyoruz. Bu olursa sınıf mevcudumuz 100’ü bile aşabilir. Bu durumda da diğer ara sınıfları birleştirebiliriz. Onların mevcutlarını 40, 50 ya da daha fazla yapabiliriz. Ara sınıfların 3-5’ini birleştirmekten başka çaremiz kalmayabilir. Birinci sınıfları hiç değilse bu durumda 55-60’a çekeriz. En pratiği bu. Neden böyle yapıyoruz? Çünkü, her sınıf seviyesinde artış yok. Sadece birinci sınıfta var. Yönetim idare olarak bunu dağıtmalı” dedi.(hürriyeteğitim)
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 10:11
Gösterim: 1596
Kart şifresini kaptıranlar yandı
Bir vatandaş bir internet sitesine kart bilgilerini girdi. Şifreler korsanlarca ele geçirildi. Olay üzerine dava açan vatandaş, zarardan bankayı sorumlu tuttu. Yargıtay 'Gizliliğini korumak senin görevin' kararı verdi.
Yargıtay kart şifresini kaptıranlara 'Gizliliğini koruyamıyorsan kusur sendedir' dedi.
Yargıtay kredi kartı şifresi ve bilgilerinin kötü niyetli üçüncü şahıslar tarafından öğrenilmesinden doğan zararlarda, sorumluluk kriterlerini belirledi. Kart bilgilerinin gizliliğini kendi kusurundan kaynaklanan sebeplerle koruyamayan tüketici, ortaya çıkan zarardan asli sorumlu olacak. Ancak Yargıtay, kart dolandırıcılığı olaylarında bankalara düşen yükümlülüklere de dikkat çekti ve bunların yerine getirilmemesi halinde, zarardan bankaların da sorumlu olacağına karar verdi. Yargıtay 13'üncü Hukuk Dairesi'nin kararına konu olay 2009 yılında Samsun'da yaşandı. Arama motorundan rastgele ulaştığı bir internet sitesine kredi kart bilgilerini veren tüketicinin şifresi, kötü niyetli üçüncü şahıslar tarafından öğrenildi. Tüketicinin kusurundan kaynaklanan bu durumdan faydalanan dolandırıcılar, internet üzerinden kart bilgilerini kullanarak, her seferinde 150 lira olmak üzere dört ayrı işlemde toplam 600 liralık alışveriş yaptılar. İnternetten gerçekleştirilen belgesiz alışverişi fark eden banka, dolandırıcılık olasılığına karşı kredi kartını bloke etti, ancak bu gelişmeyi kart sahibine bildirmedi. Kartın bloke edildiğini anlayan dolandırıcılar ise kendilerini kart sahibi olarak tanıtıp bankanın müşteri hizmetleri servisiyle bağlantıya geçip blokenin kaldırılmasını sağladılar. Ardından da, yine internet üzerinden belgesiz işlemle bin 600 liralık alışveriş daha gerçekleştirdiler.
NİYE HABER VERMEDİN?
BU gelişme üzerine banka, kart sahibine telefonla ulaşarak internet üzerinden yapılan işlemlerle ilgili bilgi verdi. Toplam 2 bin 200 lira dolandırıldığını anlayan kart sahibi, internet üzerinden yapılan belgesiz alışverişlerin ve kartın bloke işleminin kendisine bildirilmemesi nedeniyle doğan zarardan bankayı sorumlu tutarak dava açtı. Davaya bakan yerel mahkeme, 'kredi kartı sahiplerinin, kimlik bilgisi, kod numarası ve şifre gibi gizlilik gerektiren bilgileri korumakla yükümlü oldukları' gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.
Banka da sorumlu
Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 13'üncü Hukuk Dairesi kart bilgilerinin gizliliğini koruyamayan tüketicinin asli kusurunun yanı sıra, bankanın da kusuru oranında sorumlu tutulmasına karar verdi. Yargıtay'ın gerekçeli kararında, internet veya diğer iletişim araçlarıyla yapılan belgesiz alışverişlerin ve bu işlemler nedeniyle kredi kartının bloke edilmesi durumunun, kart sahibine zamanında haber verilmemesi, dolandırıcılık olayında bankanın kusuru olarak açıklandı.(akşam)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kart şifresini kaptıranlar yandı
Bir vatandaş bir internet sitesine kart bilgilerini girdi. Şifreler korsanlarca ele geçirildi. Olay üzerine dava açan vatandaş, zarardan bankayı sorumlu tuttu. Yargıtay 'Gizliliğini korumak senin görevin' kararı verdi.
Yargıtay kart şifresini kaptıranlara 'Gizliliğini koruyamıyorsan kusur sendedir' dedi.
Yargıtay kredi kartı şifresi ve bilgilerinin kötü niyetli üçüncü şahıslar tarafından öğrenilmesinden doğan zararlarda, sorumluluk kriterlerini belirledi. Kart bilgilerinin gizliliğini kendi kusurundan kaynaklanan sebeplerle koruyamayan tüketici, ortaya çıkan zarardan asli sorumlu olacak. Ancak Yargıtay, kart dolandırıcılığı olaylarında bankalara düşen yükümlülüklere de dikkat çekti ve bunların yerine getirilmemesi halinde, zarardan bankaların da sorumlu olacağına karar verdi. Yargıtay 13'üncü Hukuk Dairesi'nin kararına konu olay 2009 yılında Samsun'da yaşandı. Arama motorundan rastgele ulaştığı bir internet sitesine kredi kart bilgilerini veren tüketicinin şifresi, kötü niyetli üçüncü şahıslar tarafından öğrenildi. Tüketicinin kusurundan kaynaklanan bu durumdan faydalanan dolandırıcılar, internet üzerinden kart bilgilerini kullanarak, her seferinde 150 lira olmak üzere dört ayrı işlemde toplam 600 liralık alışveriş yaptılar. İnternetten gerçekleştirilen belgesiz alışverişi fark eden banka, dolandırıcılık olasılığına karşı kredi kartını bloke etti, ancak bu gelişmeyi kart sahibine bildirmedi. Kartın bloke edildiğini anlayan dolandırıcılar ise kendilerini kart sahibi olarak tanıtıp bankanın müşteri hizmetleri servisiyle bağlantıya geçip blokenin kaldırılmasını sağladılar. Ardından da, yine internet üzerinden belgesiz işlemle bin 600 liralık alışveriş daha gerçekleştirdiler.
NİYE HABER VERMEDİN?
BU gelişme üzerine banka, kart sahibine telefonla ulaşarak internet üzerinden yapılan işlemlerle ilgili bilgi verdi. Toplam 2 bin 200 lira dolandırıldığını anlayan kart sahibi, internet üzerinden yapılan belgesiz alışverişlerin ve kartın bloke işleminin kendisine bildirilmemesi nedeniyle doğan zarardan bankayı sorumlu tutarak dava açtı. Davaya bakan yerel mahkeme, 'kredi kartı sahiplerinin, kimlik bilgisi, kod numarası ve şifre gibi gizlilik gerektiren bilgileri korumakla yükümlü oldukları' gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.
Banka da sorumlu
Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 13'üncü Hukuk Dairesi kart bilgilerinin gizliliğini koruyamayan tüketicinin asli kusurunun yanı sıra, bankanın da kusuru oranında sorumlu tutulmasına karar verdi. Yargıtay'ın gerekçeli kararında, internet veya diğer iletişim araçlarıyla yapılan belgesiz alışverişlerin ve bu işlemler nedeniyle kredi kartının bloke edilmesi durumunun, kart sahibine zamanında haber verilmemesi, dolandırıcılık olayında bankanın kusuru olarak açıklandı.(akşam)
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 10:43
Gösterim: 1738
Milliyet Gazetesi Yazarı Melih Aşık’ın bugünkü yazısından
AKP Milletvekili Ali Boğa, önce imam hatip ortaokullarına yapılan kayıtların yetersizliğinden yakınmış. Peşinden şöyle konuşmuş:
“Bütün okulları imam hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız. 4+4+4’ten sonra Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olmasından sonra bu şansımız var...”
Bu sözler abartılı gelebilir... Evet. Kuran, Siyer (peygamberin hayatı) gibi dersleri almak zorunlu değil, bu dersler seçmeli. Ancak pratikte durum çok farklı... Nasıl mı?
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e göre seçmeli ders haftada 8 saat verilecek.
Öğrenci seçmeli olarak müzik, resim, teknoloji, güzel sanatlar, hukuk, çevre, tasarım gibi dersler alabilecek.
Ancak Bakan Dinçer bir seçmeli dersin yapılabilmesi için en az 12 öğrenci gerektiğini söylüyor...
Her seçmeli derse 12 öğrenci nasıl bulunacak? İkincisi... Ülkenin dört bir yanında ana konularda öğretmen sıkıntısı çekilirken seçmeli müzik, resim, hukuk, tasarım gibi dersleri verecek öğretmenleri nasıl bulacaksınız?
Elbet bulamayacaksınız...
Peki istediği seçmeli derse giremeyen öğrenci ne yapacak? Haftada 8 saat boş mu oturacak?
Bir eğitimci anlatıyor:
- Bir öğrencinin istediği seçmeli ders mümkün değilse veya öğretmeni yoksa biz o öğrenciyi var olan seçmeli derslere yönlendiririz...
Yani eğer seçmeli müzik dersine yeterli öğrenci veya öğretmen yoksa, o öğrenciye hadi çocuğum sen din dersine denilecek...
Milletvekili Ali Boğa işte bu duruma dayanarak bütün okuları imam hatip yapma şansını yakaladık diyor...
Ne şans değil mi?
Bu muhterem bu arada torununu Fransız okuluna yazdırmış... Demek imam olmayı kendi ailesi açısından şans saymıyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milliyet Gazetesi Yazarı Melih Aşık’ın bugünkü yazısından
AKP Milletvekili Ali Boğa, önce imam hatip ortaokullarına yapılan kayıtların yetersizliğinden yakınmış. Peşinden şöyle konuşmuş:
“Bütün okulları imam hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız. 4+4+4’ten sonra Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olmasından sonra bu şansımız var...”
Bu sözler abartılı gelebilir... Evet. Kuran, Siyer (peygamberin hayatı) gibi dersleri almak zorunlu değil, bu dersler seçmeli. Ancak pratikte durum çok farklı... Nasıl mı?
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e göre seçmeli ders haftada 8 saat verilecek.
Öğrenci seçmeli olarak müzik, resim, teknoloji, güzel sanatlar, hukuk, çevre, tasarım gibi dersler alabilecek.
Ancak Bakan Dinçer bir seçmeli dersin yapılabilmesi için en az 12 öğrenci gerektiğini söylüyor...
Her seçmeli derse 12 öğrenci nasıl bulunacak? İkincisi... Ülkenin dört bir yanında ana konularda öğretmen sıkıntısı çekilirken seçmeli müzik, resim, hukuk, tasarım gibi dersleri verecek öğretmenleri nasıl bulacaksınız?
Elbet bulamayacaksınız...
Peki istediği seçmeli derse giremeyen öğrenci ne yapacak? Haftada 8 saat boş mu oturacak?
Bir eğitimci anlatıyor:
- Bir öğrencinin istediği seçmeli ders mümkün değilse veya öğretmeni yoksa biz o öğrenciyi var olan seçmeli derslere yönlendiririz...
Yani eğer seçmeli müzik dersine yeterli öğrenci veya öğretmen yoksa, o öğrenciye hadi çocuğum sen din dersine denilecek...
Milletvekili Ali Boğa işte bu duruma dayanarak bütün okuları imam hatip yapma şansını yakaladık diyor...
Ne şans değil mi?
Bu muhterem bu arada torununu Fransız okuluna yazdırmış... Demek imam olmayı kendi ailesi açısından şans saymıyor.
Son Güncelleme: Salı, 28 Ağustos 2012 08:25
Gösterim: 1501