Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

İstanbul'daki bazı okullarda, müdürlerin velilerin parasıyla kendilerine sekreter tuttukları, memur çalıştırdıkları ortaya çıktı.

okul bahcesiSkandalı saptayan müfettişler, okul aile birliği paralarının heba edildiğini belirterek il milli eğitimi uyardı

Okullarda sekreter skandalı... İstanbul'da okulların ihtiyaçları ve okul aile birliği kanalıyla alınan kayıt paraları tartışılırken bir skandal daha patladı. İstanbul'da bazı okul müdürlerinin okul aile birliği parasıyla kendilerine sekreter tuttukları belirlendi.

Skandal, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerinin başka bir denetim için okulları gezdikleri sırada tesadüfen ortaya çıktı. Müfettişlerden Gülten Akgün ile Seyfettin Cevval; birçok okul müdürü kaynak bulamamaktan, yetersiz kaynaktan şikayet ederken, bazı okul müdürlerinin ise okul aile birliği parasıyla kendilerine sekreter tuttuklarını, memur çalıştırdıklarını tespit etti. Müfettişler tespitlerini bir yazıyla İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bildirdi. Müfettişler uyarı yazısında 'Yıl boyunca soruşturma, inceleme ya da diğer görevler için ziyaret ettiğimiz bazı okullarda, okul aile birliği kaynakları kullanılarak ihtiyaç olmadığı halde ücretli sekreter ve memur çalıştırdığı görüldü. Okul aile birliği kaynaklarının kullanımı mevzuatla belirlenmiştir. Kaynak israfının önlenmesi amacıyla il genelinde önlem alınsın' diye görüş beyan etti.

Biz bilemeyiz

Olayın üzerine İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, okul müdürlerinin, okul aile birliği aracılığıyla çeşitli görevler için eleman istihdam ettiğini doğrularken, sekreter olarak mı yoksa memur olarak mı çalıştırdıklarını bilmenin mümkün olmadığını belirtti. Bu arada müfettişlerin uyarısında adı geçen okul müdürleri de İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce incelemeye alındı.

Sekreter duvar oluyor

OKUL müdürlerinin sekreter çalıştırmalarının doğru olmadığını belirten Müfettişler Derneği Başkanı Doğan Ceylan, 'Sekreter, öğretmenle okul müdürü arasında duvar oluyor. Öğrenci de bir türlü sekreteri geçemediği için aslında kapısı açık olan müdüre derdini anlatamıyor. Okul müdürünün sekretere ihtiyacı yok. O kaynağı okulunun başka ihtiyacı için kullanabilir'dedi.

Yoksul öğrenciye harcanmalı

MEB Okul Aile Birliği Yönetmeliği'ndeki 18. maddesine göre birliğin harcamaları belirlenmiş durumda. Buna göre, 'Birlik gelirlerinin; okulun bütçe disiplini çerçevesinde, eğitim ve öğretim giderleriyle maddi imkanlardan yoksun öğrencilerin zorunlu ihtiyaçlarına harcanması esastır. Tüm harcamalar, birlik yönetim kurulunun kararıyla yapılır. Birliğin gelirlerinin elde edilmesinde ve harcanmasında görevli ve yetkili olanlar; kaynakların okul ihtiyaçlarına yönelik etkili, verimli ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmasından sorumludurlar.

(akşam)

> Okullarda akıl almaz skandal!

İstanbul'daki bazı okullarda, müdürlerin velilerin parasıyla kendilerine sekreter tuttukları, memur çalıştırdıkları ortaya çıktı.

okul bahcesiSkandalı saptayan müfettişler, okul aile birliği paralarının heba edildiğini belirterek il milli eğitimi uyardı

Okullarda sekreter skandalı... İstanbul'da okulların ihtiyaçları ve okul aile birliği kanalıyla alınan kayıt paraları tartışılırken bir skandal daha patladı. İstanbul'da bazı okul müdürlerinin okul aile birliği parasıyla kendilerine sekreter tuttukları belirlendi.

Skandal, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerinin başka bir denetim için okulları gezdikleri sırada tesadüfen ortaya çıktı. Müfettişlerden Gülten Akgün ile Seyfettin Cevval; birçok okul müdürü kaynak bulamamaktan, yetersiz kaynaktan şikayet ederken, bazı okul müdürlerinin ise okul aile birliği parasıyla kendilerine sekreter tuttuklarını, memur çalıştırdıklarını tespit etti. Müfettişler tespitlerini bir yazıyla İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bildirdi. Müfettişler uyarı yazısında 'Yıl boyunca soruşturma, inceleme ya da diğer görevler için ziyaret ettiğimiz bazı okullarda, okul aile birliği kaynakları kullanılarak ihtiyaç olmadığı halde ücretli sekreter ve memur çalıştırdığı görüldü. Okul aile birliği kaynaklarının kullanımı mevzuatla belirlenmiştir. Kaynak israfının önlenmesi amacıyla il genelinde önlem alınsın' diye görüş beyan etti.

Biz bilemeyiz

Olayın üzerine İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, okul müdürlerinin, okul aile birliği aracılığıyla çeşitli görevler için eleman istihdam ettiğini doğrularken, sekreter olarak mı yoksa memur olarak mı çalıştırdıklarını bilmenin mümkün olmadığını belirtti. Bu arada müfettişlerin uyarısında adı geçen okul müdürleri de İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce incelemeye alındı.

Sekreter duvar oluyor

OKUL müdürlerinin sekreter çalıştırmalarının doğru olmadığını belirten Müfettişler Derneği Başkanı Doğan Ceylan, 'Sekreter, öğretmenle okul müdürü arasında duvar oluyor. Öğrenci de bir türlü sekreteri geçemediği için aslında kapısı açık olan müdüre derdini anlatamıyor. Okul müdürünün sekretere ihtiyacı yok. O kaynağı okulunun başka ihtiyacı için kullanabilir'dedi.

Yoksul öğrenciye harcanmalı

MEB Okul Aile Birliği Yönetmeliği'ndeki 18. maddesine göre birliğin harcamaları belirlenmiş durumda. Buna göre, 'Birlik gelirlerinin; okulun bütçe disiplini çerçevesinde, eğitim ve öğretim giderleriyle maddi imkanlardan yoksun öğrencilerin zorunlu ihtiyaçlarına harcanması esastır. Tüm harcamalar, birlik yönetim kurulunun kararıyla yapılır. Birliğin gelirlerinin elde edilmesinde ve harcanmasında görevli ve yetkili olanlar; kaynakların okul ihtiyaçlarına yönelik etkili, verimli ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmasından sorumludurlar.

(akşam)

Son Güncelleme: Pazartesi, 27 Ağustos 2012 09:54

Gösterim: 1817

Okulların açılmasına sadece 2 hafta kaldı ama hâlâ ne ders programı, ne de okulların giriş çıkış saatleri belli değil. Öğrenciler İstanbul gibi büyük şehirlerde ikili öğretim yapmak zorunda. Yani ya evden sabah karanlığında çıkacak ya da eve akşam karanlığında dönecek.

Hürriyet Gazetesi'nden Nuran Çakmakçı'nın haberine göre, bu yıl sadece İstanbul ’da 114 bini 60 aylık olmak üzere toplam 373 bin öğrencinin birinci sınıfa adım atması bekleniyor. Elbette 60 aylık çocuğu olan velilerden bazıları erken olduğunu düşünüp çocuğunu okula göndermeyebilir. Her durumda okul sayısı yetmediği için ortaokullar sabah, ilkokullar öğleden sonra aynı okulu kullanarak ders başı yapacak. 60 aylıkların tamamı ders başı yaparsa, sınıf mevcutları hayli kalabalıklaşacak. Yeni sistemde ortaokulların ders sayısı arttırıldığı için bu öğrenciler daha erken girip, daha geç çıkacak. 373 bin öğrencinin 300 bini bile okula gelse ders programlarını yetiştirmek için ortaokul öğrencilerinin sabah 07.30’da ders başı yapıp, öğleden sonra 14.30 gibi okuldan ayrılmaları gerekiyor.

Kendilerinden sonra aynı okulu kullanacak olan ilkokul öğrencileri ise bu saatten sonra okula gelip, en iyi ihtimalle 19.30 gibi okuldan ayrılacaklar. Her iki durumda da kış saatlerinde öğrenciler karanlıkta girip, karanlıkta çıkacak. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de güneşin doğuşu ve batışı düşünüldüğünde aynı sorun yaşanacağı öngörülüyor. Geçtiğimiz hafta il milli eğitim müdürleri, bakanlık yetkililerine bu sıkıntıyı dile getirdi. Bakan ve üst düzey bürokratlar da bu okula giriş ve çıkışlar için onlardan yeni formüller bulmasını istedi. Şimdi özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerdeki il müdürleri harıl harıl toplantı yaparak hiç değilse okula gelişi sabah 07.00’ye çekmeye çalışıyor.

Liselerde de durum aynı

İstanbul ’da 1250 okulun ilkokula dönüştürüldüğünü açıklayan İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, bu okulların yüzde 60’ından fazlasının ikili öğretim denilen sabahçı-öğlenci uygulaması yapılacağını söyledi. Yıldız, bazı ilkokulların imam hatip ortaokulları ile dönüşümlü olarak kullanılması durumunda ciddi sıkıntı yaşanacağını doğrulayarak, “İmam hatiplerde haftalık ders saati 40. O zaman da büyük sorun yaşamamak için birkaç senaryo üzerinde çalışıyoruz” dedi. Yıldız, bu yıl ilk kez zorunlu eğitim kapsamına giren lise binalarının da yetersiz kalması nedeniyle ikili öğretime geçildiğini, Anadolu liseleri dışında kalan 340 meslek ve genel lisede de sabahçı-öğlenci uygulaması olacağını hatırlattı. Liselerde de ders saati 40 olduğundan aynı sorunu bu öğrencilerin de yaşaması bekleniyor.

'05.30’da başlatırlar'

Tenefüsleri kısaltmayı bile düşündüklerini anlatan Muammer Yıldız şöyle konuştu: “Ders çizelgelerini eskiden okullara bırakırdık. Şimdi okullara bırakırsak onlar 05.30’da bile dersi başlatabilir. İlkokul bir, ortaokul bir ve lise birinci sınıf çizelgelerinde değişiklik var. Ortaokulda ders sayısı artınca giriş çıkışlarda problem olacak. Sabah 05.30 olmasa bile 07.00’de dersi başlatsak, ilkokul birinci sınıf öğrencileri akşam 19.00’da çıkacak. 7-8 değişik alternatif üzerine çalışıyoruz. Şimdi öğrencilerin erken gelip, geç çıkmamaları için bazı formüller de arıyoruz. 7 yaş altındaki bir çocuk için 40 dakika ders dinlemek bile büyük süre, onlara blok ders yapamayız, ama belki orta okullardakilere yapabiliriz. Öğlen saatlerini ya da teneffüsleri kısabiliriz. Evet, ikili öğretimde büyük sorun olacak. Ağırlıklı olarak okulu bir bütün düşününce birinci sınıflarda ders sayısı arttı, ikinci sınıflar artmasa bile giriş çıkış servis saatleri ciddi problem olacak.”

Büyük kaos yaşanacak

Doğan Ceylan (Müfettişler Derneği Başkanı) “Şehirlerdeki okulların yüzde 62’sinde ikili öğretim uygulanıyordu, şimdi yüzde 70’den fazlası uygulayacak. Eskiden haftalık ders saati bütün sınıflarda 30 idi. Öğrenciler sabah 07.30’da girip, 12.30’da çıkıyordu. Öğleden sonraki öğrenciler de makul bir saatte çıkıyordu. Şimdi ortaokulların ders saati arttı, öğrenciler ya alacakaranlıkta 05.30 gibi okula gelecek, ya da akşam karanlığında okuldan ayrılacaklar. 05.30’da okula gelecek çocuğun en iyi ihtimalle 04.00’te kalkması gerekecek. Bu saatte belediye otobüsü bile bulamayacaklar. Büyük kaos yaşanacak. İl Milli Eğitim Müdürleri çok zor durumda. Bakanlık bu işin içinden çıkamıyor. İkili öğretim bu şekilde uygulanamaz. Ya bakanlık geri adım atıp, ortaokul birinci sınıflardaki 36 saat uygulamasını geri çekecek, ya da tepkilere göğüs gerecek. En kötüsü 5 yaşındaki bir çocuk bu durumda öğleden sonra okula geleceği için 40 dakika ders dinleme zorluğunu yaşamanın yanı sıra akşamın karanlığında evine gidecek.” ( Hürriyet )

> 4+4+4 kaosu başlıyor

Okulların açılmasına sadece 2 hafta kaldı ama hâlâ ne ders programı, ne de okulların giriş çıkış saatleri belli değil. Öğrenciler İstanbul gibi büyük şehirlerde ikili öğretim yapmak zorunda. Yani ya evden sabah karanlığında çıkacak ya da eve akşam karanlığında dönecek.

Hürriyet Gazetesi'nden Nuran Çakmakçı'nın haberine göre, bu yıl sadece İstanbul ’da 114 bini 60 aylık olmak üzere toplam 373 bin öğrencinin birinci sınıfa adım atması bekleniyor. Elbette 60 aylık çocuğu olan velilerden bazıları erken olduğunu düşünüp çocuğunu okula göndermeyebilir. Her durumda okul sayısı yetmediği için ortaokullar sabah, ilkokullar öğleden sonra aynı okulu kullanarak ders başı yapacak. 60 aylıkların tamamı ders başı yaparsa, sınıf mevcutları hayli kalabalıklaşacak. Yeni sistemde ortaokulların ders sayısı arttırıldığı için bu öğrenciler daha erken girip, daha geç çıkacak. 373 bin öğrencinin 300 bini bile okula gelse ders programlarını yetiştirmek için ortaokul öğrencilerinin sabah 07.30’da ders başı yapıp, öğleden sonra 14.30 gibi okuldan ayrılmaları gerekiyor.

Kendilerinden sonra aynı okulu kullanacak olan ilkokul öğrencileri ise bu saatten sonra okula gelip, en iyi ihtimalle 19.30 gibi okuldan ayrılacaklar. Her iki durumda da kış saatlerinde öğrenciler karanlıkta girip, karanlıkta çıkacak. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de güneşin doğuşu ve batışı düşünüldüğünde aynı sorun yaşanacağı öngörülüyor. Geçtiğimiz hafta il milli eğitim müdürleri, bakanlık yetkililerine bu sıkıntıyı dile getirdi. Bakan ve üst düzey bürokratlar da bu okula giriş ve çıkışlar için onlardan yeni formüller bulmasını istedi. Şimdi özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerdeki il müdürleri harıl harıl toplantı yaparak hiç değilse okula gelişi sabah 07.00’ye çekmeye çalışıyor.

Liselerde de durum aynı

İstanbul ’da 1250 okulun ilkokula dönüştürüldüğünü açıklayan İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, bu okulların yüzde 60’ından fazlasının ikili öğretim denilen sabahçı-öğlenci uygulaması yapılacağını söyledi. Yıldız, bazı ilkokulların imam hatip ortaokulları ile dönüşümlü olarak kullanılması durumunda ciddi sıkıntı yaşanacağını doğrulayarak, “İmam hatiplerde haftalık ders saati 40. O zaman da büyük sorun yaşamamak için birkaç senaryo üzerinde çalışıyoruz” dedi. Yıldız, bu yıl ilk kez zorunlu eğitim kapsamına giren lise binalarının da yetersiz kalması nedeniyle ikili öğretime geçildiğini, Anadolu liseleri dışında kalan 340 meslek ve genel lisede de sabahçı-öğlenci uygulaması olacağını hatırlattı. Liselerde de ders saati 40 olduğundan aynı sorunu bu öğrencilerin de yaşaması bekleniyor.

'05.30’da başlatırlar'

Tenefüsleri kısaltmayı bile düşündüklerini anlatan Muammer Yıldız şöyle konuştu: “Ders çizelgelerini eskiden okullara bırakırdık. Şimdi okullara bırakırsak onlar 05.30’da bile dersi başlatabilir. İlkokul bir, ortaokul bir ve lise birinci sınıf çizelgelerinde değişiklik var. Ortaokulda ders sayısı artınca giriş çıkışlarda problem olacak. Sabah 05.30 olmasa bile 07.00’de dersi başlatsak, ilkokul birinci sınıf öğrencileri akşam 19.00’da çıkacak. 7-8 değişik alternatif üzerine çalışıyoruz. Şimdi öğrencilerin erken gelip, geç çıkmamaları için bazı formüller de arıyoruz. 7 yaş altındaki bir çocuk için 40 dakika ders dinlemek bile büyük süre, onlara blok ders yapamayız, ama belki orta okullardakilere yapabiliriz. Öğlen saatlerini ya da teneffüsleri kısabiliriz. Evet, ikili öğretimde büyük sorun olacak. Ağırlıklı olarak okulu bir bütün düşününce birinci sınıflarda ders sayısı arttı, ikinci sınıflar artmasa bile giriş çıkış servis saatleri ciddi problem olacak.”

Büyük kaos yaşanacak

Doğan Ceylan (Müfettişler Derneği Başkanı) “Şehirlerdeki okulların yüzde 62’sinde ikili öğretim uygulanıyordu, şimdi yüzde 70’den fazlası uygulayacak. Eskiden haftalık ders saati bütün sınıflarda 30 idi. Öğrenciler sabah 07.30’da girip, 12.30’da çıkıyordu. Öğleden sonraki öğrenciler de makul bir saatte çıkıyordu. Şimdi ortaokulların ders saati arttı, öğrenciler ya alacakaranlıkta 05.30 gibi okula gelecek, ya da akşam karanlığında okuldan ayrılacaklar. 05.30’da okula gelecek çocuğun en iyi ihtimalle 04.00’te kalkması gerekecek. Bu saatte belediye otobüsü bile bulamayacaklar. Büyük kaos yaşanacak. İl Milli Eğitim Müdürleri çok zor durumda. Bakanlık bu işin içinden çıkamıyor. İkili öğretim bu şekilde uygulanamaz. Ya bakanlık geri adım atıp, ortaokul birinci sınıflardaki 36 saat uygulamasını geri çekecek, ya da tepkilere göğüs gerecek. En kötüsü 5 yaşındaki bir çocuk bu durumda öğleden sonra okula geleceği için 40 dakika ders dinleme zorluğunu yaşamanın yanı sıra akşamın karanlığında evine gidecek.” ( Hürriyet )

Son Güncelleme: Pazartesi, 27 Ağustos 2012 09:53

Gösterim: 2100

Yunanistan'ın en çok satan gazetesi TaNea, her hafta gazetenin yanında vereceği 'dünyayı değiştiren konuşmalar' serinsine, bu hafta Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk'u ile başladı

Milliyet gazetesinden Taki Berberakis'in haberine göre, gazete, dün başlattığı ve önümüzdeki haftalarda her cumartesi sürecek promosyonunun ilk haftasında Nutuk’un yanında ayrıca aynı dönem Yunanistan lideri olan Elefterios Venizelos’un parlamentoda yaptığı Türk-Yunan yakınlaşması konuşmalarını içeren kitapçığı okurlarına verdi.

Gazete, Atatürk ’ün Nutuk’un sunuş metninde, “Kemal, Türkiye ’de görülmemiş değişiklikler yaptı, esas hedefi, toplumun milli dayanışma temelinde yeniden yapılanması, din ile siyasi iktidarın tamamen birbirinden ayrılması ve yeni devletin bilinçli olarak Ortadoğu ’dan Avrupa’ya yönelmesi idi” ifadesini kullandı. Gazete sunuşunda, “Küçük Asya felaketi (Kurtuluş Savaşı) ile Yunan dış politikasında köklü değişiklik başladı. Yeni politikanın hedefi Yunan egemenliğinin yayılması değil, ülkenin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması ve özellikle Türkiye ile siyasi işbirliği oluşturmak idi” denildi.

Venizelos’un da 17 Haziran 1930’da Yunan parlamentosunda gerçekleştirdiği Türk-Yunan nüfus mübadelesine ilişkin konuşması Nutuk’un yanında yer aldı. Gazete bu konuşma sonrasında 30 Ekim 1930’da Ankara ’da iki ülkenin Dostluk Anlaşması imzaladığına dikkat çekti. Seri gelecek hafalarda ADB’nin eski başkanlarından John Keneddy, Güney Afrika ’nın eski devlet başkanı Nelson Mandela, ABDli siyasetçi ve aktivist Malcolm X, Küba ’nın efsanevi lideri Fidel Castro ’nun konuşmalarını okurlarına verecek.

TaNea’nın Atatürk ve Venizelos’un konuşmalarını yayımladığı kitapçığın 15 sayfası Nutuk’dan kesitlere ayrıldı. Kitapçıkta Nutuk’un şu bölümleri yer aldı:

* Atatürk ’ün Samsun ’a çıkış 1919

* Erzurum Kongresi

* Sivas Kongresi

* TBMM ’nin kuruluşu

* İlk bakanlar kurulu

* CHP ’nin kuruluşu

* Cumhuriyetin ilanı

* Halifeliğin kaldırılması

* Atatürk ’ün gençliğe hitabesinin tam metni (Milliyet)

> Yunanistan’da Nutuk dağıtılıyor

Yunanistan'ın en çok satan gazetesi TaNea, her hafta gazetenin yanında vereceği 'dünyayı değiştiren konuşmalar' serinsine, bu hafta Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk'u ile başladı

Milliyet gazetesinden Taki Berberakis'in haberine göre, gazete, dün başlattığı ve önümüzdeki haftalarda her cumartesi sürecek promosyonunun ilk haftasında Nutuk’un yanında ayrıca aynı dönem Yunanistan lideri olan Elefterios Venizelos’un parlamentoda yaptığı Türk-Yunan yakınlaşması konuşmalarını içeren kitapçığı okurlarına verdi.

Gazete, Atatürk ’ün Nutuk’un sunuş metninde, “Kemal, Türkiye ’de görülmemiş değişiklikler yaptı, esas hedefi, toplumun milli dayanışma temelinde yeniden yapılanması, din ile siyasi iktidarın tamamen birbirinden ayrılması ve yeni devletin bilinçli olarak Ortadoğu ’dan Avrupa’ya yönelmesi idi” ifadesini kullandı. Gazete sunuşunda, “Küçük Asya felaketi (Kurtuluş Savaşı) ile Yunan dış politikasında köklü değişiklik başladı. Yeni politikanın hedefi Yunan egemenliğinin yayılması değil, ülkenin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması ve özellikle Türkiye ile siyasi işbirliği oluşturmak idi” denildi.

Venizelos’un da 17 Haziran 1930’da Yunan parlamentosunda gerçekleştirdiği Türk-Yunan nüfus mübadelesine ilişkin konuşması Nutuk’un yanında yer aldı. Gazete bu konuşma sonrasında 30 Ekim 1930’da Ankara ’da iki ülkenin Dostluk Anlaşması imzaladığına dikkat çekti. Seri gelecek hafalarda ADB’nin eski başkanlarından John Keneddy, Güney Afrika ’nın eski devlet başkanı Nelson Mandela, ABDli siyasetçi ve aktivist Malcolm X, Küba ’nın efsanevi lideri Fidel Castro ’nun konuşmalarını okurlarına verecek.

TaNea’nın Atatürk ve Venizelos’un konuşmalarını yayımladığı kitapçığın 15 sayfası Nutuk’dan kesitlere ayrıldı. Kitapçıkta Nutuk’un şu bölümleri yer aldı:

* Atatürk ’ün Samsun ’a çıkış 1919

* Erzurum Kongresi

* Sivas Kongresi

* TBMM ’nin kuruluşu

* İlk bakanlar kurulu

* CHP ’nin kuruluşu

* Cumhuriyetin ilanı

* Halifeliğin kaldırılması

* Atatürk ’ün gençliğe hitabesinin tam metni (Milliyet)

Son Güncelleme: Pazar, 26 Ağustos 2012 11:59

Gösterim: 1955

Elektrik abonelerinden alınan kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedelinin kaldırılması, 1 Ocak 2011 tarihinden bu yana ödenen paraların da iadesi istendi

Eğer kabul edilirse milyonlarca aboneye paraları iade edilecekTBMM’ye sunulan bir kanun teklifi, 30 milyon elektrik abonesini heyecanlandıracak. Teklif ile abonelerden alınan kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelinin kaldırılması, 1 Ocak 2011 tarihinden bu yana alınan paraların da iadesi öngörülüyor.

CHP Genel Başkan yardımcısı ve İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından hazırlanarak TBMM Başkanlığına sunulan kanun teklifinde, abonelerden 2011 yılında 2.7 milyar lira kayıp kaçak bedeli, 129 milyon lira da sayaç okuma bedeli alındığı vurgulandı. Elektrik piyasası kanununda, bu tür kesintilerin yapılması yönünde, yasal bir düzenleme olmadığı, Tüketici Mahkemelerinin de, açılan davalarda vatandaş lehine karar verdiği hatırlatıldı.

Kanun teklifi ile elektrik piyasası yasasında değişiklik öngörülüyor ve tüketicilerden kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedeli adı altında ücret alınamayacağı hükme bağlanıyor. Ayrıca 1 Ocak 2011 tarihinden bu isim altında kesilen ücretlerin de, herhangi bir başvuruya gerek kalmadan, 90 gün içinde geri ödenmesi öngörülüyor. Kanun teklifi 1 Ekim’de açılacak olan Meclis’te, Plan Bütçe Komisyonu ve Genel kurulda ele alınacak.

> Eğer kabul edilirse milyonlarca aboneye paraları iade edilecek

Elektrik abonelerinden alınan kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedelinin kaldırılması, 1 Ocak 2011 tarihinden bu yana ödenen paraların da iadesi istendi

Eğer kabul edilirse milyonlarca aboneye paraları iade edilecekTBMM’ye sunulan bir kanun teklifi, 30 milyon elektrik abonesini heyecanlandıracak. Teklif ile abonelerden alınan kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelinin kaldırılması, 1 Ocak 2011 tarihinden bu yana alınan paraların da iadesi öngörülüyor.

CHP Genel Başkan yardımcısı ve İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından hazırlanarak TBMM Başkanlığına sunulan kanun teklifinde, abonelerden 2011 yılında 2.7 milyar lira kayıp kaçak bedeli, 129 milyon lira da sayaç okuma bedeli alındığı vurgulandı. Elektrik piyasası kanununda, bu tür kesintilerin yapılması yönünde, yasal bir düzenleme olmadığı, Tüketici Mahkemelerinin de, açılan davalarda vatandaş lehine karar verdiği hatırlatıldı.

Kanun teklifi ile elektrik piyasası yasasında değişiklik öngörülüyor ve tüketicilerden kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedeli adı altında ücret alınamayacağı hükme bağlanıyor. Ayrıca 1 Ocak 2011 tarihinden bu isim altında kesilen ücretlerin de, herhangi bir başvuruya gerek kalmadan, 90 gün içinde geri ödenmesi öngörülüyor. Kanun teklifi 1 Ekim’de açılacak olan Meclis’te, Plan Bütçe Komisyonu ve Genel kurulda ele alınacak.

Son Güncelleme: Pazar, 26 Ağustos 2012 12:12

Gösterim: 1339

Radikal’in haberine göre, üniversiteler kampus yerine holding binalarında üniversite eğitimi veriyor ve alışveriş sitelerinden ön siparişle öğrencilere burs veriyor.Sadece İstanbul'da 34 vakıf üniversitesi var ve birçoğu kampüs yerine 'ofis'te eğitim veriyor. Kimi de mahallede evlerin arasına sıkışmış.

Üniversite, bir öğrenci için asla sadece dersliklerden, amfilerden ibaret değildir. Öğrencilik bir yaşam biçimi ise mabedi de kampüslerdir. Tarihi bir kapıdan adım atmak, devasa amfilerde ders yapmak, çay ve tost kokan bir kantinde derin mevzulara dalmak, sahaf gibi kokan yüksek tavanlı bir kütüphanede ders çalışmak, uzun yemekhane kuyruklardan sonra çimlere yayılmak öğrenciliğin ritüellerinden. Şimdilerde ise sayısı 170’i bulan üniversitelerle ‘her ile bir üniversite’, hızla ‘her mahalleye bir üniversite’ hedefine dönüşürken kampüs yaşamı da değişiyor. Üniversite kampüsleri, mahale arasında, otoban kenarında, sanayi sitesi içinde holding binalarına benzeyen binalara evriliyor.

İstanbul ’da 43 devlet ve vakıf üniversitesi var. Devlet üniversitesi sayısı dokuz iken birkaç sene önce bir elin parmaklarını geçmeyen vakıf üniversitesi sayısı 34’ü buldu. Niceliksel bu değişim fiziksel bir değişimi de beraberinde getirdi. Üniversite tanıtımlarında kampüssüz üniversiteler, ‘merkezi lokasyonda’ diye başlayan sahibinden.com ilanlarını andırmaya başladı: ‘Şehrin merkezinde’, ‘hayatın içinde’. Amfi olmayınca küçük sınıflarda ‘etkin eğitim’ başladı. Hatta kimi üniversitenin alışveriş ve promosyon sitelerine bile ilanları düşmeye başladı. Mesela Nişantaşı Üniversitesi ‘Groupon- Şehir Fırsatı’ sitesinde ‘müşterilerine’ iyi bir fırsat sunuyor:

“Nişantası Meslek Yüksekokulu’nun 15 farklı branşında yüzde 50 burs. Sadece ‘ön sipariş verin’ butonuna basmanız yeterli.”

Bayrampaşa’da bir Nişantaşı Üniversitesi

Vakıf üniversitelerinin kimi şehir merkezlerine uzak büyük arazilerde kampüs kurarken, kimi şehir merkezinin farklı semtlerinde holding binalarını andıran birkaç binasıyla, kimi mahalle arasındaki dershaneye benzeyen binasıyla, kimi de otoyol manzaralı, sanayi sitelerinin içinde karşımıza çıkmaya başladı. Örneğin 2010-2011 akademik yılında Bomonti’deki binasında Nişantaşı Meslek Yüksekokulu eğitim vermeye başladı. Daha sonra Nişantaşı Üniversitesi kuruldu. Merkez ‘kampüs’ tahmin edildiği gibi Nişantaşı’nda değil Bayrampaşa’da.

Gideceğim tek yer havaalanı!

14 katlı binasında altı fakültede eğitim veren Kemerburgaz Üniversitesi’nin adına kanmayın, Mahmutbey’de, İSTOÇ ( İstanbul Toptancılar Çarşısı) ve İkitelli manzaralı. Kemerburgaz’daki arazi ile ilgili sorunlar çıkınca üniversitenin kuruluşunda gecikmeye yol açmamak için Altınbaş Holding’in binası üniversiteye devredildi. Üniversitenin döner kapısından içeri girince çok şık bir bina karşılıyor insanı. Mermer zemin, asansörler, süs havuzu, vestiyer... Fiziksel donanım son model ve şık ancak insan üniversiteden çok bir holdinge giriyormuş hissine kapılıyor. Kantinde fonda Hande Yener ’den “Gideceğim tek yer havaalanı...” çalarken, insan sormadan edemiyor: “Burada öğrenciler civarda sosyalleşmek, kültürel etkinlikleri takip etmek için nereye gidebilir?” Bir de unutmadan gerçekten buradan gidilebilecek en yakın yer havaalanı!

Avcılar ’daki Gelişim Meslek Yüksekokulu’nun binası E-5 üzerinde, hemen yanında aynı büyüklükte bir mobilya mağazası var. Dışarıdan bakılınca iki bina birbirinden farklı durmuyor. Sadece birinde üniversitenin, diğerinde mobilyacının adı yazıyor. Dört yıllık bölümlerin olduğu üniversite binası ise yine Avcılar ’da holdinglerin, tekstil fabrikalarının tam içinde. Sağlı sollu fabrikaların olduğu caddenin sonunun bir üniversiteye çıkacağını tahmin etmek zor.

Cevizlibağ’daki Yeniyüzyıl Üniversitesi’nin binası sanayi sitesinin içinde kalıyor ama E-5’e çok yakın. Metrobüsten indikten sonra birkaç dakika yürüme mesafesinde. Üniversitenin binası da, sınıfları da büyük. Burası en azından bir otel ya da dershane gibi durmuyor.

Evlerin balkonuna bitişik

Üsküdar Üniversitesi’nin iki binası var. Biri, Nakkaştepe’deki İcadiye Mahallesi’nde. Üniversite o kadar mahallenin içinde ki, binanın duvarı yandaki apartmanların balkonuna yapışık. Fakültelerin ve rektörlüğün yer alacağı ikinci bina Altunizade’de inşa halinde. Burada biraz daha üniversite havası var ve daha büyük.

Gedik Üniversitesi’nin iki yerleşkesi var. Biri Kartal, diğeri Pendik’te. Kartal’daki üç bina da işyerini andırıyor. Çevresi de işmerkezleri ve holdinglerle dolu. Üniversitenin bir binasında hem rektörlük hem de Gedik Yatırım var. Pendik’te meslek yüksekokulun bulunduğu yere ise bir kampüs yapılacak. Süleymanşah Üniversitesi’nin Tuzla’da büyük bir kampüsü inşa ediliyor. Kampüs bitene kadar ise Kartal’da lüks bir site binasını andıran yerleşkede

eğitim veriyor.

Okullar ve kampüsleri

Acıbadem Üniversitesi- Maltepe

Bahçeşehir Üniversitesi- Beşiktaş , Mecidiyeköy, Şişli

Beykent Üniversitesi - Büyükçekmece, Şişli/Ayazağa, Taksim

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi, Fatih

Doğuş Üniversitesi - Acıbadem,Hasanpaşa

Fatih Üniversitesi- Büyükçekmece

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi- Yenikapı Mevlevihanesi, Fatih, Üsküdar, Çamlıca, Beyoğlu

Haliç Üniversitesi -Mecidiyeköy, Fındıkzade, Şişhane, Bomonti, Fulya

Işık Üniversitesi- Şile, Maslak

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi- Üsküdar

İstanbul Arel Üniversitesi- Sefaköy, Büyükçekmece

İstanbul Aydın Üniversitesi- Bahçelievler, Florya, Kadıköy, Beşiktaş , Küçükçekmece

İstanbul Bilgi Üniversitesi- Şişli, Dolapdere, Alibeyköy

İstanbul Bilim Üniversitesi- Esentepe, Gayrettepe, Mecidiyeköy

İstanbul Medipol Üniversitesi- Saraçhane

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi- Halkalı

İstanbul Şehir Üniversitesi- Üsküdar

İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü, Üsküdar, Küçükyalı

Kadir Has Üniversitesi- Cibali

Koç Üniversitesi- Sarıyer

Maltepe Üniversitesi- Maltepe

Okan Üniversitesi- Tuzla, Hasanpaşa

Özyeğin Üniversitesi- Çekmeköy

Sabancı Üniversitesi- Tuzla

Yeditepe Üniversitesi Kayışdağı- Göztepe

> Üniversitede mi okuyorsunuz yoksa ofiste mi?

Radikal’in haberine göre, üniversiteler kampus yerine holding binalarında üniversite eğitimi veriyor ve alışveriş sitelerinden ön siparişle öğrencilere burs veriyor.Sadece İstanbul'da 34 vakıf üniversitesi var ve birçoğu kampüs yerine 'ofis'te eğitim veriyor. Kimi de mahallede evlerin arasına sıkışmış.

Üniversite, bir öğrenci için asla sadece dersliklerden, amfilerden ibaret değildir. Öğrencilik bir yaşam biçimi ise mabedi de kampüslerdir. Tarihi bir kapıdan adım atmak, devasa amfilerde ders yapmak, çay ve tost kokan bir kantinde derin mevzulara dalmak, sahaf gibi kokan yüksek tavanlı bir kütüphanede ders çalışmak, uzun yemekhane kuyruklardan sonra çimlere yayılmak öğrenciliğin ritüellerinden. Şimdilerde ise sayısı 170’i bulan üniversitelerle ‘her ile bir üniversite’, hızla ‘her mahalleye bir üniversite’ hedefine dönüşürken kampüs yaşamı da değişiyor. Üniversite kampüsleri, mahale arasında, otoban kenarında, sanayi sitesi içinde holding binalarına benzeyen binalara evriliyor.

İstanbul ’da 43 devlet ve vakıf üniversitesi var. Devlet üniversitesi sayısı dokuz iken birkaç sene önce bir elin parmaklarını geçmeyen vakıf üniversitesi sayısı 34’ü buldu. Niceliksel bu değişim fiziksel bir değişimi de beraberinde getirdi. Üniversite tanıtımlarında kampüssüz üniversiteler, ‘merkezi lokasyonda’ diye başlayan sahibinden.com ilanlarını andırmaya başladı: ‘Şehrin merkezinde’, ‘hayatın içinde’. Amfi olmayınca küçük sınıflarda ‘etkin eğitim’ başladı. Hatta kimi üniversitenin alışveriş ve promosyon sitelerine bile ilanları düşmeye başladı. Mesela Nişantaşı Üniversitesi ‘Groupon- Şehir Fırsatı’ sitesinde ‘müşterilerine’ iyi bir fırsat sunuyor:

“Nişantası Meslek Yüksekokulu’nun 15 farklı branşında yüzde 50 burs. Sadece ‘ön sipariş verin’ butonuna basmanız yeterli.”

Bayrampaşa’da bir Nişantaşı Üniversitesi

Vakıf üniversitelerinin kimi şehir merkezlerine uzak büyük arazilerde kampüs kurarken, kimi şehir merkezinin farklı semtlerinde holding binalarını andıran birkaç binasıyla, kimi mahalle arasındaki dershaneye benzeyen binasıyla, kimi de otoyol manzaralı, sanayi sitelerinin içinde karşımıza çıkmaya başladı. Örneğin 2010-2011 akademik yılında Bomonti’deki binasında Nişantaşı Meslek Yüksekokulu eğitim vermeye başladı. Daha sonra Nişantaşı Üniversitesi kuruldu. Merkez ‘kampüs’ tahmin edildiği gibi Nişantaşı’nda değil Bayrampaşa’da.

Gideceğim tek yer havaalanı!

14 katlı binasında altı fakültede eğitim veren Kemerburgaz Üniversitesi’nin adına kanmayın, Mahmutbey’de, İSTOÇ ( İstanbul Toptancılar Çarşısı) ve İkitelli manzaralı. Kemerburgaz’daki arazi ile ilgili sorunlar çıkınca üniversitenin kuruluşunda gecikmeye yol açmamak için Altınbaş Holding’in binası üniversiteye devredildi. Üniversitenin döner kapısından içeri girince çok şık bir bina karşılıyor insanı. Mermer zemin, asansörler, süs havuzu, vestiyer... Fiziksel donanım son model ve şık ancak insan üniversiteden çok bir holdinge giriyormuş hissine kapılıyor. Kantinde fonda Hande Yener ’den “Gideceğim tek yer havaalanı...” çalarken, insan sormadan edemiyor: “Burada öğrenciler civarda sosyalleşmek, kültürel etkinlikleri takip etmek için nereye gidebilir?” Bir de unutmadan gerçekten buradan gidilebilecek en yakın yer havaalanı!

Avcılar ’daki Gelişim Meslek Yüksekokulu’nun binası E-5 üzerinde, hemen yanında aynı büyüklükte bir mobilya mağazası var. Dışarıdan bakılınca iki bina birbirinden farklı durmuyor. Sadece birinde üniversitenin, diğerinde mobilyacının adı yazıyor. Dört yıllık bölümlerin olduğu üniversite binası ise yine Avcılar ’da holdinglerin, tekstil fabrikalarının tam içinde. Sağlı sollu fabrikaların olduğu caddenin sonunun bir üniversiteye çıkacağını tahmin etmek zor.

Cevizlibağ’daki Yeniyüzyıl Üniversitesi’nin binası sanayi sitesinin içinde kalıyor ama E-5’e çok yakın. Metrobüsten indikten sonra birkaç dakika yürüme mesafesinde. Üniversitenin binası da, sınıfları da büyük. Burası en azından bir otel ya da dershane gibi durmuyor.

Evlerin balkonuna bitişik

Üsküdar Üniversitesi’nin iki binası var. Biri, Nakkaştepe’deki İcadiye Mahallesi’nde. Üniversite o kadar mahallenin içinde ki, binanın duvarı yandaki apartmanların balkonuna yapışık. Fakültelerin ve rektörlüğün yer alacağı ikinci bina Altunizade’de inşa halinde. Burada biraz daha üniversite havası var ve daha büyük.

Gedik Üniversitesi’nin iki yerleşkesi var. Biri Kartal, diğeri Pendik’te. Kartal’daki üç bina da işyerini andırıyor. Çevresi de işmerkezleri ve holdinglerle dolu. Üniversitenin bir binasında hem rektörlük hem de Gedik Yatırım var. Pendik’te meslek yüksekokulun bulunduğu yere ise bir kampüs yapılacak. Süleymanşah Üniversitesi’nin Tuzla’da büyük bir kampüsü inşa ediliyor. Kampüs bitene kadar ise Kartal’da lüks bir site binasını andıran yerleşkede

eğitim veriyor.

Okullar ve kampüsleri

Acıbadem Üniversitesi- Maltepe

Bahçeşehir Üniversitesi- Beşiktaş , Mecidiyeköy, Şişli

Beykent Üniversitesi - Büyükçekmece, Şişli/Ayazağa, Taksim

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi, Fatih

Doğuş Üniversitesi - Acıbadem,Hasanpaşa

Fatih Üniversitesi- Büyükçekmece

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi- Yenikapı Mevlevihanesi, Fatih, Üsküdar, Çamlıca, Beyoğlu

Haliç Üniversitesi -Mecidiyeköy, Fındıkzade, Şişhane, Bomonti, Fulya

Işık Üniversitesi- Şile, Maslak

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi- Üsküdar

İstanbul Arel Üniversitesi- Sefaköy, Büyükçekmece

İstanbul Aydın Üniversitesi- Bahçelievler, Florya, Kadıköy, Beşiktaş , Küçükçekmece

İstanbul Bilgi Üniversitesi- Şişli, Dolapdere, Alibeyköy

İstanbul Bilim Üniversitesi- Esentepe, Gayrettepe, Mecidiyeköy

İstanbul Medipol Üniversitesi- Saraçhane

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi- Halkalı

İstanbul Şehir Üniversitesi- Üsküdar

İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü, Üsküdar, Küçükyalı

Kadir Has Üniversitesi- Cibali

Koç Üniversitesi- Sarıyer

Maltepe Üniversitesi- Maltepe

Okan Üniversitesi- Tuzla, Hasanpaşa

Özyeğin Üniversitesi- Çekmeköy

Sabancı Üniversitesi- Tuzla

Yeditepe Üniversitesi Kayışdağı- Göztepe

Son Güncelleme: Pazar, 26 Ağustos 2012 11:10

Gösterim: 10669


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.