‘Yarınlara Sözümüz Var mottosu ile eğitimde alışkanlıkları ve standartları değiştiriyoruz’
- Ayrıntılar
- Kategori: Spot
- Çarşamba, 21 Şubat 2024 10:13 tarihinde oluşturuldu
2011 yılında kurulan Yönder Eğitim Kurumları eğitim hizmetlerine 10 kampüs ile devam ediyor. Kuruluşundan beri yüksek kalite ve standartta bir eğitim hizmeti vermeyi kendilerine yol haritası olarak belirlediklerini belirten Yönder Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Sakın, “En büyük amacımız ‘Yarınlara Sözümüz Var’ mottosu ile eğitim alanındaki alışkanlıkları ve standartları değiştirmek, hızla değişen dünyada “Geleceğin Yönderleri” olmaları için ihtiyaç duyacakları yetkinlikleri öğrencilerimize kazandırmaktır.” diye konuştu. İzzet Sakın, kurumun dünden bugüne gelişimini, gelecek hedeflerini anlatırken, özel okulculuk sektöründe yaşanan gelişmeleri de değerlendirdi.
Yönder Okullarının kuruluş ve gelişim sürecinden bahsedebilir misiniz? Yönder Okulları, Türk Eğitim sisteminde nasıl bir konumda bulunuyor? Kuruluşunuzdan bu yana markanın oluşumundaki dönüm noktaları neler oldu?
Ülkemizdeki çocukların gelişim süreçleri, öğrenim şekilleri, gereksinimleri göz önüne alınarak hazırlanan ve eğitimi yeniden tanımlayan özgün eğitim programımızla ve güçlü marka imajımızla Yönder Okulları 2011 yılında kuruldu. Kurulduğumuz günden beri yüksek kalite ve standartta bir eğitim hizmeti vermeyi kendimize yol haritası olarak belirledik. En büyük amacımız ‘Yarınlara Sözümüz Var’ mottosu ile eğitim alanındaki alışkanlıkları ve standartları değiştirmek, hızla değişen dünyada “Geleceğin Yönderleri” olmaları için ihtiyaç duyacakları yetkinlikleri öğrencilerimize kazandırmaktır.
Kuruluş hikayemizdeki özgünlüğü kaybetmeden “Eğitimin Yönderi” vizyonuyla öğrencilerimizin mutlu gelecekleri için alanında uzman kadromuzla 12 yıldır büyük bir motivasyon ile çalışmaya devam ediyoruz. Eğitim verdiğimiz öğrencilere ve sektöre “Yönderlik Etmek” mottosuyla çalışmalarımıza devam ederek, ülkemize ve birlikte yaşadığımız dünyaya değer katan projelerin içerisinde yer alıyoruz.
KURUMLARIMIZI ÜLKE GENELİNDEYAYGINLAŞTIRACAĞIZ
Kısa, orta ve uzun vadede hedefleriniz ve büyüme stratejiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Biz aileler ve çocuklar için yola çıktık ve onlar için var gücümüzle çalışıyoruz. Her şeyden önce ana hedefimiz Yönder Okullarında, yüksek kalite ve evrensel standartlarda eğitim hizmeti vermektir. Aldıkları eğitimle ulusal ve uluslararası düzeyde bilimde, sanatta, teknolojide, siyasette ve daha birçok alanda söz sahibi olabilecek yönderleri yetiştirmek hedefindeyiz. Bu hedef bizim yarınlara sözümüzdür.
12 yıl gibi kısa bir sürede eğitim kalitesi ve standartlarını yükseltmede gösterdiğimiz üst düzey performansı, bugün eğitim dünyasının lokomotifi olacak, birbirinden güçlü 10 kampüsle taçlandırmış durumdayız. Yönder vizyonunun eğitim dünyasında büyük bir ilgiye mazhar olduğunu belirtmeliyim. Bu ilgiyi yakından takip ediyoruz. Başarılı bir işletme ve eğitim modeliyle kurumlarımızı ülkemizin dört bir yanında yaygınlaştırmak arzusundayız. Uzun vadede eğitim dünyamıza “yönderlik etme” hedefimize her geçen gün yaklaşmanın heyecanını duyuyoruz.
YÖNDER MARKASI İTİBAR VE BİLİNİLİRLİKTİR
Son yıllarda sektörde franchise sisteminin ağırlık kazandığını görüyoruz. Siz de temsil ettiğiniz kurumlar için bu modeli uyguluyorsunuz. Bu sistemi özel okulculuk açısından değerlendirebilir misiniz?
Küreselleşen dünyamızda bireysel işletmelerin yerini büyük markalar almaktadır. ARGE, PR, SWOT, CRM, profesyonel yönetim ve organizasyonlar, dinamik kurumsal yapılar markanın ve işletmenin gücünü ortaya koymaktadır. Değişim ve gelişim kapasiteleri yüksek kurumların, marka değerleri de yükselmektedir. Sektörde güçlü işletmeler ve lider kurumlarla hareket edebilme her zaman paydaşlar için bir güç kaynağı olmaktadır.
Yönder markası, özel okulculuk sektöründe itibar ve bilinilirliktir. Yönder Eğitim Kurumları, sahip olduğu eğitim tecrübesi, dokümantasyonu, işlevsel bir sisteme sahip olması, dinamik ve geliştirilebilir yapısı ile sektörde güçlü bir oyuncu olarak yer almaktadır. Kendi konseptlerini oluşturabilmesi ve sistemsel destek verebilmesi sürdürülebilir bir model olduğunu gösterir. Yönder Eğitim Kurumları, başarısı kanıtlanmış projeler sunmaktadır. Planlama ve fizibilite çalışmaları ile işletmelerin yanında güçlü bir ortak olarak yer alır. PR, reklam ve tanıtım çalışmaları dinamik bir yapıda devam eder. Yerelden aldığı güç ile ulusal çapta tanıtım çalışmalarına önem verir. Markanın ya da sistemin devamı insan kalitesi ile doğru orantılıdır. Yönder Eğitim Kurumlarında nitelikli insan gücüne ulaşma, personel yetiştirme ve mevcut personelin takibi, değerlendirilmesi profesyonel adımlarla tasarlanır. Yönder Eğitim kurumları sahip olduğu güçlü işletme ve yönetim yapısıyla paydaşlarına avantajlı bir dünyanın kapılarını açar.
Yönder Okulları adıyla eğitim hayatında var olacak her kurumumuz tüm eğitim ve öğretim faaliyetlerini güçlü bir merkezi yapının çatısı altında gerçekleştirecek ve evrensel eğitim vizyonu ile büyük bir ailenin parçası olacaktır.
Franchise uygulamaları açısından dikkat edilmesi gereken noktalara nelerdir? Bu model uzun vadede sektöre neler katacak?
Kurumsal faaliyetlerde güncelliğini kaybetmiş ve değer katmayan süreçlerin ortadan kaldırılması, kaynakların gereksiz kullanımının engellenmesi ve hedefe giden yolda oluşabilecek risklerin bertaraf edilmesi için organizasyonun sürekli elden geçirilmesi gerekir. Küreselleşme ile birlikte artan rekabet, değişimin hızını da hissedilir derecede arttırmıştır. Gelişim kapasitesi düşük işletmeler, değişim karşısında dış müdahalelere açık hale gelmektedir. Alt yapıları yeterli olmayan kurumlarda artan beklentiler ile oluşan problemler, süreçleri olumsuz etkileme kapasitesine sahiptir. Kurumların rekabet gücü sistemin ölçülebilir ve saydam olmasına bağlıdır. Kurumsal geliştirme; stratejik planlar, performans yönetimi, süreçlerin yönetimi ve iyileştirilmesi, risk yönetimi ve müdahale gücü, inovasyon kabiliyeti, sistemin kurumsal geliştirme kapasitesini gösterir. Kurumsal geliştirme; sistemin dinamik ve vizyoner görüntüsüdür. Farklılığı ve özgünlüğüyle başarısı kanıtlanmış bir işletme ve eğitim modelinin başta eğitim sektörüne, ülkemize, insanımıza ve dünyaya sunabileceği katkıyı hayal bile edemeyiz.
ÖZEL OKUL SEKTÖRÜ GELECEĞE GÜVENLE BAKMAK İÇİN YOĞUN ÇABA SARFEDİYOR
2023 yılı özel okul sektörünü kayıp ve kazanç açısından değerlendirebilir misiniz?
Özel okul sektörü maalesef 2023 yılında da zor bir dönem geçirdi. Özellikle pandemi ile beraber gelen ekonomik sıkıntılar, artan maliyetlerin sektöre yansımasının devlet eliyle sınırlandırılması, bozulan sosyo-ekonomik yapının getirdiği öğrenci kayıpları sektörü zorlu bir sürecin içine itti. 2023 yılı başında yaşadığımız elim deprem felaketi de sektörel kayıpları artırdı. Özellikle personel, kira ve cari giderlerdeki enflasyonist artışlar özel okul sektörünün sorunlarını daha da ağırlaştırmakta. Eğitime önem veren ve bütçesinden önemli bir pay ayıran velilerin enflasyona yenik düşen gelir kayıpları özel okula gönderilen öğrenci sayılarında ciddi bir azalışa yol açtı. Bu durum şüphesiz özel okulların yeni yatırımlarını engellediği gibi sektörün kalitesinde de aşağıya doğru bir ivmelenme oluşturma tehlikesi barındırmaktadır. Yine de ülkemizin dinamik ve gelişmeye açık bir ülke olması ve eğitimin her alanda katalizör olması gelecek için oldukça umut verici. Tüm zorluklara rağmen sektör kendi dinamikleriyle ayakta kalmak ve geleceğe güvenle bakmak için yoğun bir çaba sarfediyor.
Türkiye’de kısa orta ve uzun vadede özel okulculuk nasıl bir yöne doğru yol alacak? Öngörü ve değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörün büyümesi için neler yapılmalı?
Türkiye’de ekonomik düzelmeye paralel olarak özel okulculuk sektörünün de önünün açılacağını düşünüyorum. Ülkemizin dünya ölçeğinde müthiş bir potansiyeli var. Bir kere çok dinamik bir nüfusumuz var. Gelişmeye açık ve evrensel normlara kolay adapte olabilen bir toplumuz. Ülkemizde yaşayan tüm entelektüel çevreler, siyaset ve bürokrasi, ülkemizin geleceğinin parlak olabilmesinin ancak kaliteli iyi planlanmış bir eğitimle mümkün olduğunun farkında. Bu önemle altı çizilmesi gereken bir husus. Geriye kalan şey tüm paydaşların oturup, ideolojiden arınmış bir şekilde bunun nasıl olacağına rasyonel bir biçimde karar vermesi ve bir irade ortaya koyması gerekiyor. Bu durum gerçekleşirse bizim gibi nice müteşebbis kendi kategorisinde sektöre liderlik edecek çabayı ortaya koyacaktır.
Küreselleşen dünyada ülkemizin diğer gelişmiş ülkelerle bir arada olabilmesi ve rekabet edebilmesi dünya standartlarının üzerinde insan yetiştirmeye bağlıdır. Özel okulculuğun doğal habitatıyla bu konuda lokomotif olacağını düşünüyorum. Dünya küçüldü her bir gelişmeyi anında takip edebiliyoruz. Dünyanın tüm merkezleriyle anında bağlantı kurabiliyoruz. İnsanımızın kalite beklentisi ve arayışı çok arttı. Bu beklentiye bağlı olarak da hizmet kalitesi artıyor. Özel okulculuğun standartlarının daha üst seviyelere çıkacağını ve daha güçlü sistemlere evrilebileceğini düşünüyorum. Bu konuda ihtiyacımız olan şey devletimizin değişik teşviklerle bu alanın önünü açması ve bunu uzun yıllara yayılan bir politika olarak benimsemesi.
ÖZEL OKULLARA GÜÇLÜ TEŞVİKLER SAĞLANMALI
Özel okul sektöründe arz-talep dengesizliği olduğu görülüyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Özel okullarda var olan kapasite fazlalığı nasıl değerlendirilebilir.? Bu konuda önereceğiniz modeller var mı?
Mevcut durumda özel okullarda 1.500.000 boş kontenjan olduğunu üzülerek müşahede etmekteyiz. Özel okulların, akademik, bilim, sanat, sportif alanlarda lokomotif olduğunu biliyoruz. Her ne kadar süreç içerisinde çeşitli zorluklarla karşılaşılsa da Milli Eğitim Bakanlığımız özel okullaşma ve bu alandaki kaliteyi artırma hedeflerinden vazgeçmemeli. Özel okullara sağlam teşvikler vermeli. Özellikle arz fazlasını, veli teşviği ile değerlendirmeye alıp özel okullara talebi artırmalıdır. Bu gerek istihdam, gerek devletin yüklenmiş olduğu maliyetleri düşürmek açısından önemli bir kazanım olacaktır. Herşeyden önce bu teşvikle 1.500.000 öğrencimiz daha yüksek standartlarda bir eğitim imkanına kavuşacaktır. Resmi okullardaki öğrenci sayıları azalacak ve kalite standartları daha da artacaktır. 200.000’in üzerinde eğitimci ve başka meslek sahibi olanlar, iş sahibi olacak; böylece ülkenin işsizlik problemine de ciddi bir şekilde katkıda bulunulmuş olacaktır. Bir başka husus da özel okul müteşebbisleri, veliler, öğrenciler maddi manevi daha mutlu olacaklardır. Bu durumun özel okullardaki eğitimin kalitesine pozitif katkısı olacağını düşünüyorum.
ÖZGÜR VE DEMOKRATİK BİR ÇALIŞMA ORTAMI OLUŞTURMAYI TERCİH EDİYORUM
Uzun yıllardır eğitim sektöründe yer alıyorsunuz. Nasıl bir yöneticisiniz? Yöneticilik vasfınızı belirleyen ilkeleriniz nelerdir?
İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü mezunuyum. Sektöre öğretmen olarak başladım. Eğitim benim için bir iş değil bir yaşam amacı. Eğitimci kimliğimi, bu bakış açımı hiç kaybetmeden eğitim sektöründe hem öğretmen hem de girişimci olarak birçok başarıya imza attım. Kampüslerimizi ziyaret ettiğimde öğrencilerimizle bir araya gelerek onlarla sohbet etmek, onların fikirlerini ve gelecek hayallerin dinlemek beni hala son derece motive ediyor.
Yöneticilikte benim için en önemli husus açık iletişim. Kurumumun tüm paydaşları ile her konuyu şeffaf bir şekilde konuşmak başarının altın anahtarıdır. Bu iletişim türü kurum aidiyetini arttırır, aile ortamı yaratır ve en önemlisi karşılıklı güven ortamını oluşturur. Uzun yıllardır edindiğim tecrübemle bu güven ortamının, tüm çalışanların kendi potansiyellerini maksimum seviyeye çıkarmasını sağladığını söyleyebilirim.
Kurumlarımda özgür ve demokratik bir çalışma ortamı oluşturmayı tercih ediyorum. Tüm çalışanların profesyonel alanlarında, onları özgür bırakmayı önemsiyorum. Bu yaklaşımım, çalışanların yaratıcılıklarını geliştiriyor ve onların hem kendilerini hem de kurumu geliştirmelerini destekliyor. Kurumumuzun tüm paydaşları, iş süreçlerinin her adımında onların yanında olduğumu ve desteklediğimi hissederler. Bu his ile oluşan pozitif ortam, ekibim ile birlikte daha nice güzel işlere imza atacağımızı gösteriyor.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.