Kadınların en büyük sorunu zaman yönetimi
- Ayrıntılar
- Kategori: EĞİTİM Dosyası
- Perşembe, 13 Mart 2014 09:35 tarihinde oluşturuldu
İş yaşamının özellikle ilerlemek için bireylerden ciddi bir zaman ve ilgi istediğini dile getiren İstanbul Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir, kadınların en büyük sorununun zaman yönetimi olduğunu belirtiyor.
İş yaşamının özellikle ilerlemek için bireylerden ciddi bir zaman ve ilgi istediğini dile getiren İstanbul Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir, “Kadınlar bu süreçte zaman zaman belli tercihler yapmak zorunda kalabiliyorlar. İlerleme herkes için zordur, ben de bu zorlukları yaşadım ancak daha yumuşak geçişlerle. Çünkü rol modellerim; babam Prof. Dr. Halit Demir ve kız kardeşim Sıddıka Demir’in önerileri ve mentorluğu bana zor anlarda ufuk açtı. Bu noktada kadınlara ilerleme süreçlerinde birer rol model benimsemelerini öneririm” diyor.
Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz? Nasıl bir öğrenciydiniz?
Hasan Ali Yücel İlköğretim Okulu’nun ardından orta ve lise öğrenimimi Robert Kolej’de tamamladım. Hem doktor hem mühendis olmayı hayal eden bir çocuktum. Bu iki büyük alanı biyomedikal mühendisliğinde birleştirme sürecim, babam Prof. Dr. Halit Demir’in mentorluğuyla oldu diyebilirim.Uzmanlığım kalp ve beyindeki elektriksel işaretlerin matematiksel modellemesine ve bilgisayarda simülasyonuna dayalı bir alan olan biyomühendislik. Uzmanlık alanıma ve liderlik kariyerime uzanan yolun akademik anlamda ilk durağı İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği’nde aldığım lisans eğitimi diyebilirim. Ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde Biyomedikal Mühendisliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Rice Üniversitesi'nde ise Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği üzerine iki ayrı dalda yüksek lisans yaptım. Doktoramı Rice Üniversitesi Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği’nde; post doktoramı ise 1996’da Johns Hopkins Üniversitesi’nde Biyomedikal Mühendisliği alanında tamamladım.
Tüm eğitim yaşantım boyunca sosyal yönü güçlü bir öğrenci olduğumu söyleyebilirim. Robert Kolej yıllarında öğrenci birliği başkanlığı yaptım. Spor, çok keyif aldığım ve severek zaman ayırdığım bir etkinlikti. Kolej yıllarında Kız Basketbol Takımı kaptanlığı yaptım. Üniversite yıllarında sosyal ve toplumsal sorumluluk projelerine katılmak benim için çok önemliydi. Rice Üniversitesi’nde öğrencilik döneminden itibaren farklı öğrenci derneklerine başkanlık ve yöneticilik yaptım. Bilimsel kariyerim süresince Rice Üniversitesi’nde öğrencilere fon veren Derneğin Başkanlığı, Rice Üniversitesi Mahkemesi’nde Yargıçlık, Türk-Amerikan Öğrenci Derneği Kurucu Başkanı ve Yabancı Öğrenciler Derneği Başkanı, Texas ve Houston Tıp Merkezi’nde ve Hastanelerinde tercümanlık yaptım. Her bir deneyimin, kariyerim adına bana çok ciddi kazanımlar sağladığını söyleyebilirim.
KADININ EN BÜYÜK SORUNU ZAMAN YÖNETİMİ
Ülkemizde kadın idareci olmanın birçok zorluğu var. Özellikle kadın yöneticiler eğitim alanında ne gibi zorluklar yaşıyor? Siz vardığınız noktaya gelene kadar ne gibi zorluklar yaşadınız?
İdareci olmanın doğası gereği belli zorlukları var. Üstelik bu durum yalnızca Türkiye’ye özgü değil. Kadınların eğitim alanında yöneticilik ya da yükselme dönemlerine ilişkin yaşadıkları zorlukları ABD’de National Science Foundation’da (NSF) görev yaparken yürüttüğüm Mesleki İlerleme Programı’nda yakından gözledim. NSF bünyesinde yaptığımız bu program akademide kariyer yapan kadınların kariyer basamaklarının önündeki bariyerleri kaldırmaktı. Örneğin program kapsamında ele alınan üniversitelerde bölüm başkanlarının çoğunluğu erkekti. Üniversitelere bu konuda çalışma kültürlerinde revizyon yapmaları için bütçe desteğinde bulunduk. Bununla birlikte akademide kadınların yükselme dönemleri aile kurdukları ve anne oldukları döneme geliyor. Bu dönemde daha az yayın hazırlıyorlar. Program kapsamında bu konuya daha makul bir vizyonla bakılmasını sağladık. Kadınların komisyon görevlerini azaltıp akademide aktif olmalarını sağladık. Çünkü kadınlara çok iş yükü verilip çok çıktı beklendiğini gözlemledik. Özgeçmişlerde de kadın ve erkek isimlerini reddedip niteliklerini ön planda tutarak işe alınmalarını sağlamayı hedefledik. Yönlendirmeleri elemek için bu stratejiyle önemli bir yol kat edildi. Sonuç olarak yönetim pozisyonuna ya da yükselme basamaklarına doğru ilerleyen kadının en büyük sorunu, artan sorumluluklarla birlikte zaman yönetimi. Kadının eş, anne, evlat gibi birden fazla rolü var. Her rol de belli sorumluluklar içeriyor. İş yaşamı da özellikle ilerlemek için bireylerden ciddi bir zaman ve ilgi istiyor. Kadınlar bu süreçte zaman zaman belli tercihler yapmak zorunda kalabiliyorlar. İlerleme herkes için zordur, ben de bu zorlukları yaşadım ancak daha yumuşak geçişlerle. Çünkü rol modellerim; babam Prof. Dr. Halit Demir ve kız kardeşim Sıddıka Demir’in önerileri ve mentorluğu bana zor anlarda ufuk açtı. Bu noktada kadınlara ilerleme süreçlerinde birer rol model benimsemelerini öneririm.
Kurumunuzu yönetirken nelere dikkat ediyorsunuz? Nasıl bir yönetim modeli benimsiyorsunuz?
İnsanların yaşamına dokunan ve örnek olan liderlik yaklaşımını benimsiyorum. Takım gücü ve ekip ruhu benim için çok önemli. Yönetim ilkemde birlikte çalıştığım ekiplere ve insan kaynağına örnek olmak ve onların yaşamı için gereken pozitif dokunuşu gerçekleştirebilmeyi önemsiyorum. Benimsediğim liderlik vizyonum gereği elbette öncelikle birlikte çalıştığım kişilerin mutluluğu önemli. Yönetimini devraldığım kurumun işleyiş ve hizmet sunumunda da mükemmeliyet temel hedefim. Sistemi oluşturan parçalar mükemmeliyet hedefine ne kadar yaklaşırsa başarı o ölçüde gerçekleşir. Bu noktada fikirler, insanlar ve kaynaklar formülünün gücüne inanıyorum. Benimsediğim yönetim modelinde ise orijinal fikirleri olan insanları; potansiyellerine ve uzmanlık alanlarına uygun doğru kaynakları sunacak ortamı oluşturmaya çalışıyorum. Bu vizyon çerçevesinde ‘bottoms up’ denilen ‘derinden yüzeye’ bir modeli güçlendiriyorum. Yönetimde şeffaflık ve paylaşıma da çok önem veriyorum.
Devletin ve özel sektörün kadınlarla ilgili çalışmalarını yeterli buluyor musunuz?
Kadınların toplum, eğitim ve iş yaşamında konumlarını güçlendirecek; objektif, bilimsel ilkeler ışığında hazırlanmış, sürdürülebilirliği ilke edinen çalışmaları takdir ediyoruz. Çünkü kadının yaşam kalitesi, toplumun da yaşam kalitesini belirler. Yeterlilik konusunda ise nicelikten çok niteliğin önemli bir gösterge olduğunu düşünüyorum. Bu konuda devlet ve özel sektörün çalışmaları, farklı alanlar tarafından da desteklenmeli ve yeni paydaşlarla güçlendirilmeli. İstanbul Kültür Üniversitesi olarak da yerel yönetimlerle bu konuda iş birliği içindeyiz. Örneğin Kısa adı KADMER olan Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak Kültür Yaşam Akademisi’ni kurduk. 2 yıldır Bahçelievler bölgesinin kadın sakinlerine Kadın ve Yaşam Kalitesi seminerleri düzenliyoruz. Hedefimiz sivil toplum kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşlarıyla el birliği, iş birliği, beyin birliği, çözüm birliği ve gönül birliği ile eğitimde etki alanımızı artırmak.
Yeni mezun olan kadın öğretmenlere ve eğitim sektöründeki genç kadın girişimcilere tavsiyeleriniz neler olur?
Eğitim, insanı merkez alan bir iş. Bu nedenle zor ve özveri gerektiren bir alan. Kadın öğretmenlerin sınıf ortamında bir liderlik misyonu da olmalı. Dolayısıyla lider yönlerini geliştirmelerini öneririm. Güçlü yanlarını öne çıkarıp, gelişmeleri gereken alanlara daha fazla eğilmeliler. Bunu başarabilmenin formülü de yaşam boyu eğitim. Eğitim insanın kendini de keşfetmesini sağlıyor. Geleceğin öğretmenlerini yetiştirmeyi ilke edinen Eğitim Fakültemiz de bu misyonla çalışıyor. Kadın öğretmenlere ve eğitim sektöründeki genç kadın girişimcilere önerim liderlik vasıflarını geliştirmeleri, mesleki bilgileri kadar kültür, sanat ve sosyal alanlarda da bireysel gelişimlerine ağırlık vermeleri.
KADIN EĞİTİM ALANINA DEĞER KATIYOR
Kadınların eğitim dünyasındaki yerini genel anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadının toplumdaki ve iş dünyasındaki konumunun değişmesinde eğitimin rolü ne derece önemli?
Kadın eğitim alanına; öğrenci, öğretmen, yönetici, personel ya da veli, hangi rolde olursa olsun değer katıyor. Çünkü doğası gereği şefkatli, detaycı ve üretken. Kadının toplumdaki ve iş dünyasındaki konumunun pozitif yönde değişmesinde birden çok alana rol düşüyor. Eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları, politik düzeyde hamleler bu süreçte önemli. Elbette bir akademisyen ve yönetici olarak eğitimin belirleyici bir etken olduğunu düşünüyorum. Ancak yalnız kadınların değil, kurum ve kuruluşların kadın sorunları konusunda eğitilmeleri gerekiyor. Amerika’da 2006-2008 yıllarında 21 bin üyeli Kadın Mühendisler Cemiyeti’nin (Society of Women Engineers-SWE) Dış İlişkiler Başkanlığı’nı yaptığım dönemde eğitim başlığı altında bu yönde çalışmalar gerçekleştirdik. Amerikan Kongresi ve Bilim Akademileri için, mühendislik eğitimi almış ancak iş yaşamında aktif yer almayan kadınlar hakkında brifingler düzenledim ve yönettim. Amerikan Kongresini bu konuda eğittik ve kadın konusunda farkındalıklarını artırma yolunda olumlu geri bildirimler aldık. Sonuç olarak eğitim yalnızca kadının toplum ve iş yaşamında aktif olması için yalnız kadınları değil bu konuda yetki sahibi olan mekanizmaların da dikkatini çekmek için eğitim iyi bir araç.
Kadınların toplum, eğitim ve iş yaşamında konumlarını güçlendirecek; objektif, bilimsel ilkeler ışığında hazırlanmış, sürdürülebilirliği ilke edinen çalışmaları takdir ediyoruz. Çünkü kadının yaşam kalitesi, toplumun da yaşam kalitesini belirler.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
İLGİLİ HABERLER
-
Oyuncakların Eğitsel Değeri: Oyun ve Öğrenme Arasındaki Bağlantı
-
Ana kucağından Anaokuluna
-
Dilek Yetkin Akademi’nin mottosu hem geleneksel hem modern eğitim
-
AÇEV’den İLK İŞ BABALIK kampanyası
-
21. Yüzyılın İhtiyacı: Maker Çocuklar
-
MEB’de okullaşma rekoru okul öncesinde
-
Okul öncesi okullaşmada yüzde 300 artış oldu
-
Bin anaokulunda satranç eğitimi verilecek
-
Okul öncesine gidemeyen çocuklara yaz okulu