Cumhuriyet’ten günümüze eğitim: Başarılar ve başarısızlıklar
- Ayrıntılar
- Kategori: EĞİTİM Dosyası
- Perşembe, 16 Ekim 2014 09:44 tarihinde oluşturuldu
Türk Eğitim Derneği, Büyük Önder Atatürk ve çalışma arkadaşları tarafından 1928’de kurulmuş olan ve çağdaş ve aydınlık bir Türkiye için çalışmalarını yürüten bir Cumhuriyet kurumudur. TED 86 yıllık köklü geçmişi ve eğitim alanındaki öncü kimliği ile kendini ‘Türk gençliğinin eğitilmesine’ adamıştır. Yurdumuzun çeşitli bölgelerinde otuz bire ulaşan okul sayımız ve binlerce öğrenciye sağladığımız burs olanaklarımızla ülkemizin geleceğine sahip çıkmak için Cumhuriyet’in kazanımlarına ve değerlerimize bağlı öğrenciler yetiştiriyoruz.
Eğitim sistemi kendi iç dinamikleri olan, pek çok parametreye dayalı, bir yandan süreklilik gerektiren, bir yandan da değişimin kaçınılmaz olduğu bir alandır. Yeni dünya düzeniyle birlikte eğitimin yeniden tanımlanmasını gerekli kılan bir süreçten geçiyoruz. Eğitim artık bireylerin kendilerini ve çevrelerini yönetebilecek şekilde anlamlı bir işlevsellik kazanmalarını, toplumu değiştirecek araçlarla donatılmalarını ve yetiştirilmelerini belli bir amaca hizmet olarak gören başkalarının insafıyla yaşamaktansa kendi yaşamlarına, haklarına ve değerlerine sahip olmalarını sağlayacak bir sistem haline gelmek durumundadır.
Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte eğitim için büyük mücadelelerin verildiği bir tarihe sahip olduk. Bu eğitim mücadelelerinin mihenk taşlarından yalnızca birkaçına baktığımızda bile görüyoruz ki, o yıllardaki mücadele alanlarıyla günümüz Türkiye’sindeki mücadele alanları benzerlikler gösteriyor. Sanayi devrimini ithal edememiş, Batı’ya yetişebilmenin çarelerini arayan, ekonomik ve toplumsal kalkınmayı amaçlayan 1920’li yıllardaki Türkiye Cumhuriyeti’nin koşulları, toplumun hazır olma seviyesi ve demografik özellikleri bugünün Türkiye’si ile büyük farklılıklar gösterse de, eğitimdeki temel sorunların hala aşılamadığını, bugün de gündemimizde benzer sorunların olduğunu görüyoruz. 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarılmış, yeni Türk harfleri kullanılmaya başlanmış, özellikle ilkokula erişimin sağlanması için okullar açılmış ve topyekûn okuma-yazma seferberliği başlatılmıştır. Cumhuriyet’in bu ilk yıllarında eşitlikçi olmayı başarabilmiş eğitim sisteminde fırsat eşitliği her geçen gün azalmıştır. Günümüz Türkiye’sinde halen 2 milyon 784 bin 257 (TÜİK:2013) vatandaşımız okuma-yazma bilmemektedir. 2014 Haziran ayında ücretli ve yevmiyelilerin toplam istihdam içindeki payı yüzde 65,4 ve genç işsizliği yüzde 18,1 (Kalkınma Bakanlığı:2014) olarak belirlenmiştir.
Eğitim sistemimizde bütünsel ve gerçekçi bir dönüşüm planı yok
1940 yılında işlerlik kazanan Köy Enstitüleri ile eğitim, köylünün ekonomik ve toplumsal hayatına dokunarak meslek sahibi yapmayı amaçlamış ve sadece çocukların değil, yetişkinlerin de eğitimini ele almış ancak siyasi platformlara taşınmaları ile kapanmışlardır. Günümüz Türkiye’sinde de mesleki ve teknik eğitimin önemi vurgulanmaktadır ancak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 17 milyon 621 bin 575 (meb.gov.tr: 2012-2013) öğrenci arasında mesleki ve teknik eğitim okullarına devam edenlerin sayısı 2 milyon 24 bin 282’dir (tedmem-Türkiye Eğitim Atlası:2013). İmam hatip liseleriyle ilişkilendirilmeleri dolayısıyla da siyasileştirilmenin önüne bir türlü geçilememektedir. 1925-1936 yılları arasında kurulan Ankara Üniversitesi Hukuk, Siyasal Bilgiler ve Dil ve Tarih Coğrafya Fakülteleri, o dönemde yükseköğretime verilen önemin göstergesidir. 2014 Türkiye’sinde vakıf ve devlet üniversitelerinin toplam sayısı 196’ya ulaşmıştır. Her ile bir üniversite amacıyla kurulan; kimi zaman öğrenci, kimi zaman da öğretim üyesi olmayan devlet üniversiteleri ve apartman dairelerinde açılan vakıf üniversiteleri yükseköğretim kurumu tanımlamasından oldukça uzaktırlar. Atatürk 1922 yılında Bursa’da öğretmenlerle yaptığı konuşmasında ‘Başarının sağlanması için hepimizin tek vücut ve tek düşünce olarak esaslı bir program üzerinde çalışması gerekir” demiştir. Türk Eğitim Derneği olarak her fırsatta ve platformda belirttiğimiz gibi hala kapsamlı, bü¬tünsel ve gerçekçi bir dönüşüm planının olmaması eğitim sistemimizdeki ana sorunu oluşturmaktadır.
Görülüyor ki, Cumhuriyet tarihimizde başlayan mücadele alanları 2014 Türkiye’sinde de güncelliğini korumaktadır. Ülkemizde eğitimin kitleselleştirilmesi ve erişimin sağlanması sürecinde başarıya ulaşılmış olsa da, okullarımızdaki fiziki koşullar, öğrenci profilinin maddi ve sosyal olanaklardan yoksun bireylerden oluşması, öğretmen niteliğinin günümüz öğretim yaklaşım ve yöntemlerini karşılamaktan uzak olması, okullarımızın eğitim sistemimizin en zayıf halkası haline dönüşmesine yol açmıştır.
Eğitimde eşitsizlik sorunu bir türlü aşılamıyor
Bugün gösterilen tüm çabaya; eklenen, denenen ya da çıkarılan projelere, yapılan tüm değişikliklere rağmen eğitim sisteminin başarısından söz edemiyoruz. Çünkü yürütülen eğitim politikaları erişime önem verdiğinde, kalite arayışları yavaşlıyor ve eşitsizlik sorunu bir türlü aşılamıyor. Eş zamanlı ve hızlı alınan pek çok kararın alt yapısı oluşturulmadığı ve dikkatli ve uzun soluklu ön çalışmalar yapılmadığı için sistem her yeni değişikliği ve projeyi öğütmektedir. Adeta “sırada yapılmayan ne kaldı onu da yapalım” ya da durumsallık faktörü göz ardı edilerek “diğer ülkelerde böyle, biz de öyle yapalım” türünden bir yaklaşım sergilenmektedir. Paran kadar eğitim alırsın noktasına gelen eğitim sisteminin öğrencilerine bugünü öğretmekten, onların yararlarına ve haklarına saygı göstermekten çok uzak olması ivedilikle aşılması gereken bir diğer sorundur. Eğitim ve kalkınma arasındaki ilişkinin kurulması ve her alanda kalkınmanın sağlanması için Cumhuriyet’in 2023 yılı hedeflerinden uzaklaşmamamızı sağlayacak sürdürülebilir ve çok boyutlu eğitim politikalarının geliştirilmesinin önemi artık anlaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken herkes tarafından kabul gören bu anlayışın gerçekleşmesi için ideal olandan uzaklaşıp, reel olana yönelecek ortak bir irade ve mekanizmanın oluşturulmasıdır.
Selçuk Pehlivanoğlu
TED Genel Başkanı
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
İLGİLİ HABERLER
-
Oyuncakların Eğitsel Değeri: Oyun ve Öğrenme Arasındaki Bağlantı
-
Ana kucağından Anaokuluna
-
Dilek Yetkin Akademi’nin mottosu hem geleneksel hem modern eğitim
-
AÇEV’den İLK İŞ BABALIK kampanyası
-
21. Yüzyılın İhtiyacı: Maker Çocuklar
-
MEB’de okullaşma rekoru okul öncesinde
-
Okul öncesi okullaşmada yüzde 300 artış oldu
-
Bin anaokulunda satranç eğitimi verilecek
-
Okul öncesine gidemeyen çocuklara yaz okulu