banner

Okul öncesinde eklektik model uygulanıyor




İELEV Okulları okul öncesi eğitimde değerleri temel alarak öğrencinin gelişimini bütüncül bir bakış açısıyla çerçeveleyen, öğrenciyi aktif öğrenen kılan, 21. yüzyıl yaşam becerileri gelişimini hedefleyen, öğrencileri hayata hazırlayan bir program yürütüyor. İELEV Özel 125. Yıl Anaokulu Müdürü Çiğdem Yıldız ve İELEV Özel İlkokulu/ Ortaokulu Müdürü Özlem Katran Akarsu, okul öncesi eğitimde uyguladıkları programları ve gerçekleştirdikleri çalışmaları artı eğitim’e anlattılar.

ielev_topluOkul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Çiğdem Yıldız: 0-6 yaş grubuna yönelik dünya üzerinde kabul görmüş ve uygulanan pek çok farklı program ve yaklaşım mevcut. Okulların da MEB müfredatı çerçevesinde bu teorik ve pratik bilgilerden yararlanarak kendi okul öncesi eğitim programlarını olgunlaştırdığını görüyoruz. Önemli olan takip edilen bir ya da daha fazla programın hitap ettiği yaş grubunun kazanımlarını ve gelişim düzeylerini dikkate alarak yapılandırılmış olmasıdır. Anaokulumuzda,İELEV Akademi kapsamında öğretmenlerimizin uzmanlardan aldığı görüşler, eğitimler ve süpervizyonlar ile yıllar içerisinde olgunlaşmış, birden çok okul öncesi eğitim modelinden yararlanarak oluşturduğumuzeklektik bir program uyguluyoruz. Farklı öğrenme stillerine sahip her öğrenciye ulaşmak ve onları yakalamak için programımızı, öğrenci odaklı, yaş gruplarında birbirini tekrar etmeyen, oyun temelli, proje bazlı olarak yürütüyoruz.Her yaş grubuna uygun kazanımları hedefleyen programımız içerisinde çok zengin özel uygulamalarla fen, matematik, hayat bilgisi alanlarının alt yapısını oluştururken, okuma yazma için güçlü temeller atıyoruz.Bunları gerçekleştirirken çocukların potansiyelini açığa çıkaracak zengin çevresel uyaranlar kullanıyor, disiplinler arası bir yaklaşımla okul programımızı planlıyoruz.

OYUN ÖĞRETMENLER İÇİN ÖNEMLİ BİR YOL GÖSTERİCİDİR

Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? Bu konuda uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çiğdem Yıldız: Okul Öncesi dönmede oyun, çocuğun beden ve psikomotor gelişimi, sosyal ve duygusal gelişimi, zihin ve dil gelişimi açısından büyük önem taşır. Oyun çocukların kendilerini ifade etmelerinde önemli bir aracıdır. Kendi yaşantılarını, duygularını ifade edebilecekleri gerçek hayatın bir provasıdır. Çocuk işittiği, gördüğü ve duyduğunu değil yaşadığını ve denediğini öğrenir, içselleştirir. Oyun sırasında çocuk gerçek hayatta tanık olduğu şeyleri taklit eder. Ayrıca birebir yaşadığı bir durumu da tekrar canlandırır. Taklit ve tekrar canlandırma sayesinde edindiği bilgi ve tecrübeler pekişir; kalıcı olur. Aynı zamanda oyun, çocukların çevreleriyle baş etmede kullandıkları “kendine güvenin” oluştuğu son derece önemli ve ciddiye alınması gereken yaşantıdır.
Oyun çocuklar için önemli olduğu kadar, eğitimciler için de önemlidir. Öğrenme ortamlarının düzenlemesi ve öğrenme yöntemi olarak kullanılması ile oyun, öğretmenler için önemli bir yol göstericidir. Oyun yoluyla öğrenme çocuğun fikir üretmesine, araştırma, inceleme ve gözlem yapmasına, katılım göstermesine, denemeler oluşturmasına, süreci yönlendirmesine, problem çözmesine, paylaşmasına, iş birliği yapmasına, sorumluluk almasına, esnek ve yaratıcı olmasına imkân sunar.
Biz eğitimciler oyunu, çocukların kendi seçimlerini yapabilmeleri ve karar verebilmeleri için bir şans, duygularını ve düşüncelerini paylaşabilecekleri sosyal bir ortam, kendilerini rahatça ifade edebildikleri, değerli hissettikleri anlar ve çocukları derinlemesine tanımak için gözlem yapabilecekleri önemli bir zaman dilimi olarak görürüz. Bu sebeple yaş grupları ve içerik özelliklerine göre farklı oyun türleri olan alıştırma oyunları, kurallı grup oyunları, yapı-inşa, düş gücü oyunları (drama), açık hava oyunları, salon- sınıf oyunlarını okulumuzda uygularız. Düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz diğer uygulamamız ise akıl oyunlarıdır. Programımızın amacı eğlenerek sosyal becerileri, düşünme becerilerini geliştirmek, aileleri oyun ve oyuncak konusunda bilinçlendirmek ve sabrederek dürtü kontrolünü sağlamaktır. Uygulanan tüm oyunlar ile hedefimiz, beynin bütünsel gelişimini aktive etmektir. Yapılan araştırmalarda haftada 2 günden 20 saat boyunca “Oyun Tabanlı Öğrenme Programı’nı” uygulayan öğrencilerin çalışma sonunda IQ‘sunda %27 artış olduğu görülmüştür. Oyun, akademik konuların doğru algılanması ve kavranması için okul öncesinden başlayarak “Temel Düşünme Becerilerini” (sosyal beceri, problem çözme stratejileri, akademik beceri) güçlendirir. Sabretme, azmetme, özdenetim ve dürtü kontrolünü de geliştirir.

ielev_topluOkul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Özlem Katran Akarsu: Çocuklarda dil öğreniminin en hızlı olduğu ve algılarının en açık olduğu dönemin okul öncesi dönem olduğu yapılan birçok bilimsel çalışma ve araştırma ile belgelenmiştir. Okul öncesi çağda çocukların yabancı dili en iyi şekilde edinmelerini sağlamak amacıyla üstünde durulması gereken unsurların başında dilin doğal atmosferini yaşayabilecekleri ve dile bol bol maruz kalacakları ortamın oluşturulması gelir. Çocukların dile maruz kalarak dil edinimlerini sağlayacakları drama, rol yapma, eğlenceli oyunlar, hikayeler, şarkılar, masallar, bilmeceler, tekerlemelerin içinde olduğu, bol bol tekrara dayalı etkinliklerle tasarlanmış dersler ile dilin doğal ortamını sınıflara taşımak öğrenilen dilin keyifli ve etkili bir şekilde edinilmesini sağlayacaktır. Derslerde çocukların dikkatlerini çekecek görsel ve işitsel materyallerin kullanılması, dilin öğrenildiği ortamın buna göre dizayn edilmiş olması dil edinimini destekleyecektir. Ders işlenirken kullanılacak olan posterler, kavram kartları, renkli kitaplar, kuklalar, kostümler, eğlenceli şarkılar, filmler çocuğun öğrendiği dilden keyif almasını ve öğrenme hevesinin artmasını sağlayacaktır. “Dil bir iletişim aracıdır ve kullanılarak öğrenilir” ilkesinden hareketle çocukların öğrendikleri dili kullanabilecekleri bireysel ve grup çalışmalarına yer verilmesi, aktif olarak derse katılımlarının sağlanması öğrenilen dilin içselleştirilmesini ve kalıcılığını sağlayacaktır.

Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Özlem Katran Akarsu: Pandemi nedeni ile tüm kademelerde olduğu gibi okul öncesi eğitimde de ihtiyaçlarda değişim yaşanmaya başlandı. Bu değişime ayak uydurmak için okulların teknolojik alt yapılarını güçlendirmeleri ve öğrenim süreçlerinde değişik çalışmalara, yeni ders tasarımlarına yer verilmesi gereken bir sürece girildi. Bu süreçte öğretmenin de mesleki rolünde değişimler oluştu. Artık öğretmen fiziksel sınırları olan geleneksel okul anlayışından çıkarak sınırları olmayan okul anlayışı ile ekran üzerinden paylaşım yapan, iletişim kuran ve çalışmaları ile öğrencisine hitap edenbir öğretmene dönüştü.
Bu dönüşüm sürecine İELEV Okulları olarak öncelikle hizmet içi öğretmen eğitimlerimizi ihtiyaca yönelik destekleyerek başladık. Eğitim Teknolojileri ve Materyalleri Ofisimiz (ETMO) her hafta düzenli olarak web 2.0 araçlarının kullanımı, yeni ders tasarımları, öğrenciye ulaşacak farklı yöntemler kullanmaları ile ilgili öğretmenlerimize düzenli eğitimler gerçekleştirdi. Bu eğitimlerde öğretmenimizin uzaktan eğitim araçlarını etkin kullanma, teknoloji üzerinden doğru iletişim kurabilme, dijital içerik hazırlayabilme becerilerini destekledik.
Öğretmenlerimiz kendileri ile ilgili bu değişim sürecini yaşarken öğrenci ve velilerimizin de sürece uyum sağlamalarını desteklemek amacıyla çevrimiçi bağlantılarla sınıf ortamlarının düzeni, programların takibi, içeriklerin kullanımı hakkında velilerimiz ile düzenli bilgi paylaşımlarında bulundular. Dijital uygulamaları kullanma becerilerini geliştirmeleri için öğrencilerimizi düzenli eğitimlerle destekledik. Yeni birçok ders içeriği ve oyun hazırladık. Düşünme becerileri içeren sunular oluşturduk, sanal ortamda geziler planladık.
Yüz yüze eğitime geçtiğimiz pandemi döneminde de birçok yeni düzenleme gerçekleştirdik. Okul öncesi temelini oluşturan oyunla öğrenme, paylaşma, iş birliği gösterme, empati, sosyal ilişki ve iletişim kurma, problem çözme, duygularını ifade etme becerilerini geliştirmeye yönelik etkinlikleri sosyal mesafe kurallarına göre yeni düzenlemeler ve uygulamalarla planladık. Yeni normalde öğretmenlerimiz öğrencilerimizle gerek açık havada gerekse sınıflarda birçok çalışma yürüttüler.
Öğrencilerimizin ev ve okul arasındaki iletişim köprüsünün devamını sürdürmek için onların evden okula getirmek istedikleri ancak pandemi güvenliği nedeniylegetiremedikleri oyuncakları, evde yapmış oldukları faaliyetleri ve katılmış oldukları etkinlikleri içeren fotoğrafları veya hazırladıkları videoları içeren paylaşım zamanları planladık. Bilginin sahada ne işlerine yarayacağını görerek içselleştirdikleri rutin okul gezilerimizi sanal ortamda gerçekleştirdik. Velilerimizin çevrimiçi olarak katıldıkları canlı sunumlar, gösteriler ve etkinlikler organize ettik.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMU SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Çiğdem Yıldız: Hem eğitimci hem de anne babalar olarak bizler için de en kıymetli varlık olan çocuklarımızın eğitimi, en temel sorumluluklarımızdan birisi olduğu için okul seçimi fazlasıyla titizlendiğimiz konulardan biridir. Anaokulunda öğrencilerin güçlü yönlerinin keşfedilmesi ve bu yönlere odaklanılması, güçlendirilmesi gereken yönlerin de tespit edilip bu yönlerde bireysel olarak çalışmalar yürütülmesi etkili bir programın temelini oluşturur. Bu da uzman bir ekip tarafından profesyonelce yürütülmelidir. Dolayısıyla okuldaki herkesin mutlu, işini severek yapan, alan mezunu, yenilikçi ve kendini geliştiren bireylerden oluşması önemlidir. Anne baba olarak seçeceğiniz okulun temel değerleri ve vizyonunun da beklentiniz ile uyumlu olması, size güven vermesi ve ikna etmesi önemlidir. Bu noktada okulun hedefleri ile çocuğunuzun yaşamdaki duruşuna ilişkin beklentiniz örtüşüyor mu bunu araştırmalısınız. Seçeceğiniz okulun köklü bir geçmişe sahip olması sağlam bir kurum kültürü olduğunu ve gelecek yıllara emin adımlarla ilerlediğini gösterir. Bu ayrıcalık okul yaşamı boyunca çocuğunuzu takip edecektir. Son olarak okulların tanıtım günlerine katılmak, web sayfalarını incelemek, sosyal medya hesaplarını takip edip, yaptıkları etkinlikleri incelemek, mümkünse okulu ziyaret etmek, mevcut velilerinden referans almak sizlere okul profili hakkında önemli ölçüde fikir verecektir ancak bence okul seçimi noktasında öncelikle yola kendi eğitim felsefenizi ve nasıl bir eğitim modeline sıcak baktığınızı belirleyerek çıkmalısınız.

OKUL ÖNCESİ ÇAĞINDA EBEVEYNLERE ÖNERİLER
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler? Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?
Özlem Katran Akarsu: Okul öncesi dönemin ilk 3 yılı çocukların anne ve babayı model aldıkları bir dönemdir. Bu dönemde çocuk anne ve babası ile girdiği iletişim ve ilişki sürecinde kazandığı davranışları pekiştirerek kalıcılaştırmaya başlar. Bu süreç çocuğun kimliğini oluşturmasında büyük önem taşır. Bu yaş döneminde ebeveynlerin çocukla iletişime geçmeden önce fiziksel olarak yanlarına gitmeleri, göz teması kurmaları, bir şey söylemeye başlarken çocuğa ismi ile hitap etmeleri, ses tonlarının yumuşak olması, çocuğun yaşına uygun, anlaşılır ve kısa konuşmalar yapmaları, çocuğun davranışlarının olumlu sonuçlarını kendisiyle paylaşmaları ve çocuğa karşı olumlu tutum sergilemeleri gerekir.
Anne ve babaların yönergeleri zamanında ve net ifade etmeleri, tutarlı olmaları, çocuğun davranışları ve duygularına göre fikir değiştirmemeleri, çocuğun kendisini ifade edebilmesi için fırsatlar sunmaları karşılıklı iletişim için önem taşır.
Günümüz ebeveynleri iyi niyetle yaklaştıklarını düşünerek çocukları için her şeyi yapmaları gerektiğine inanır ve onların davranışlarından kendilerini sorumlu hissederler. Yemeğinden giyimine, ev ödevlerinden hobi ve arkadaş seçimlerine kadar, çocuk adına her şeye karar verme eğilimindedirler. Çünkü onlara göre çocukların davranışları kendi anne babalıklarının yeterliliğini yansıtır. Ancak bu şekilde çocuklarını yaşantılarının sonuçlardan korudukları için istemeden de olsa onların öz güvenleri ve bağımsızlıkları ile ilgili geleceğe yönelik istenmeyen sonuçlar oluşturabilirler. Ebeveynlerin bu süreçte çocuklarına bol bol sorumluluk vermeleri, yaptıkları hatalar üzerine yaptırım yöntemleri seçmeden, çocuğun davranışlarının sonucu ile ilgili süreç ve yaşanan durum hakkında küçük sohbet ortamları oluşturmaları, yapılan yanlışlar üzerinde kendi çözümlerini bulmaları ile ilgili onları teşvik etmeleri önemlidir. Bu konuşmalarda çocuklarının duygularını ifade etmesini desteklemek, sorgulayıcı yaklaşımda olmadan iletişimde olmak önemlidir.
Çocukların okula başladığı andan itibaren tüm okul yaşantısı boyunca ailelerin okul ile iş birliği içerisinde hareket etmeleri, okuldan gelen çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili uzmanlığı ve tecrübesi olan eğitimciler tarafından yapılan yönlendirme ve önerileri dikkate almaları, güven duymaları, okul ile düzenli olarak iletişimde kalmaları hayat başarısı yüksek bir insan yetiştirmek için gereken önemli unsurlardır.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.