“Zaten” Kelimesinin Sevilmediği Okul: ANAKENT KOLEJİ




40 yıla yaklaşan tecrübe ve geleneği ile Türk eğitiminde köklü bir markaya dönüşen Anakent Kolejinde bayrağı deneyimli eğitimci Burak Kılanç devraldı. Uzun yıllardır k-12 ve üniversite kadrolarında görev yapan Kılanç, mesleki birikimini Anakent Kolejine aktaracak. Anakent Kolejinde eğitimi 5 temel sütun üzerine bina edeceklerini belirten Kılanç ile, markanın dünden bugüne gelişimini ve gelecek dönemde okulda hayata geçireceği çalışmaları üzerine konuştuk.

burak_kilanc_agustos_2025Burak Bey, öncelikle yeni görevinizde başarılar diliyorum. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Eğitim ve profesyonel iş hayatınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Teşekkür ederim. Eğitim hayatım boyunca daima iyi bir öğrenci olmayı hedefledim. İstanbul Erkek Lisesi mezunuyum. Lisans eğitimimi Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde tamamladım. Lisansüstü çalışmalarımı ise Boğaziçi Üniversitesi, Imperial College London ve İstanbul Üniversitesi’nde yürüttüm.
25 yılı aşkın süredir eğitim sektöründe; öğretim görevlisinden üst düzey yöneticiliğe kadar birçok pozisyonda görev aldım. Devlet ve vakıf üniversitelerinde akademisyenlik, birim yöneticiliği, genel sekreterlik ve icra kurulu üyeliği gibi sorumluluklar üstlendim. k-12 seviyesindeki özel okullarda Genel Müdür olarak görev yaptım.
Eğitim sektörüne hem k-12 hem de yükseköğretim seviyelerinde hizmet etme fırsatı buldum. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı bünyesinde veri analitiği alanında 4 yıl danışmanlık yürüttüm. Bu süreçte en çok bilinen çalışmam, Türkiye’de yükseköğretime yön veren bir platform olan YÖK Atlas’ın geliştirilmesine liderlik etmiş olmamdır.

EĞİTİMDE 40 YILLIK GELENEK
Kurumunuza gelirsek… Anakent Koleji’nin kuruluş ve gelişim sürecinden bahsedebilir misiniz? Anakent Koleji
Türk Eğitim sisteminde nasıl bir konumda bulunuyor?
Anakent Koleji, 1986 yılından bu yana İstanbul Anadolu Yakası’nda, Kadıköy-Göztepe bölgesinde okul öncesinden liseye kadar kesintisiz eğitim veren köklü bir eğitim kurumudur. Önümüzdeki yıl 40. yılımızı kutlayacak olmanın heyecanını yaşıyoruz.
Anakent, bölgesinde istikrar ve güven ile özdeşleşmiştir. Bina cephesinde yer alan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ikonik fotoğrafı, okulumuzun ruhunu yansıtır. Kurumumuz, bölgeyle o kadar bütünleşmiştir ki yakınımızda iki ayrı İETT durağı “Anakent Koleji” ismini taşır.
Anakent’i “geleneği olan butik ve güçlü bir camia okulu” olarak tanımlamak yerinde olacaktır. Mezunlarımız, çocuklarını, yeğenlerini, hatta torunlarını gönül rahatlığıyla bize emanet ediyorlar. Hatta bugün öğretmen kadromuzda Anakent mezunu olan isimler de bulunuyor.
Eğitim kadromuz, öğrenci merkezli bir anlayışla çalışıyor. Kurucularımız ve yönetim ekibimiz, öğretmenlerin mesleki ve psikolojik iyilik hallerine özel önem veriyor.

ANAKENT EĞİTİM MODELİ
Anakent Koleji’nin
eğitim anlayışı nasıl oluşturuldu? Kurumunuzu diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özellikler nelerdir?
Günümüz dünyasında geleceğe dair belirsizlikler her sektörü etkiliyor. Eğitim kurumları da bu dönüşümden payını alıyor. Anakent Koleji olarak biz de bu değişime proaktif biçimde yaklaşıyor, alt ve üst yapıdan yönetişim yaklaşımına kadar kapsamlı bir dönüşüm süreci yürütüyoruz.
2025 yazında okulumuzun fiziki, teknolojik ve yönetsel altyapısını yenileyecek büyük bir modernizasyon programını hayata geçirdik. Bu sürecin merkezinde, mezunlarımızı geleceğin dünyasında ayakta durabilecek yetkinliklerle donatmak var.
Anakent Koleji olarak en temel ilkemiz, nicelikten çok niteliğe odaklanmak ve kaliteyi her koşulda önceliklendirmektir. Çok yakın gelecekte, Anakent Koleji’ni veliler ve öğrenciler gözünde A+ kategorisinde, en çok tercih edilen okullar arasında göreceğinize yürekten inanıyorum. Yönetim ve eğitim-öğretim kadromuzda yer alan değerli takım arkadaşlarımın gözlerinde gördüğüm inanç, kararlılık ve heyecan, bizi hedeflerimize ulaşma yolunda her zamankinden daha güçlü kılıyor.

Geliştirdiğimiz Anakent Eğitim Modeli, beş temel beceri sütununa dayanıyor:
1. Dil ve İletişim Becerileri
2. Sanat ve Spor Becerileri
3. Dijital ve Teknolojik Yetkinlikler
4. Kariyer ve Yaşam Becerileri
5. Akademik Beceriler

Her öğrencimizin bu alanlarda gelişimini sağlayacak bir ekosistem sunuyoruz. DYETO (Dijitalleşme, Yenilik ve Teknoloji Ofisi), KARYEM (Kariyer ve Yetenek Yönetimi Ofisi), Anakent Bilgi Merkezi, IntO (Uluslararası Ofis) ve ProK (Proje Koordinasyon Birimi) gibi özel birimlerimizle özgün bir eğitim ortamı oluşturduk.
Anakent bir "sınav okulu" değildir, fakat sınavları önemseyen bir kurumdur. Zira sınavlar hayatın bir gerçeğidir ve biz bu gerçeği yok saymak yerine, öğrencilerimizi gerçekçi bir yaklaşımla hayata hazırlıyoruz. Ortaokulda 5-7. sınıflarda tüm sütunlara dengeli biçimde odaklanırken, 8. sınıfta LGS odaklı bir yoğunlaşma gerçekleşir. Lisede de benzer şekilde 12. sınıfta YKS hazırlığı öne çıkar.
Yurt dışında üniversite planı yapan öğrencilerimiz ise IntO uzmanları tarafından birebir desteklenir. Velilerimizle etkin iletişim ve güçlü iş birliği, modelimizin önemli prensiplerinden biridir. Bu olmadan sürdürülebilir başarıya ulaşmak mümkün değildir. Yönetim ve eğitim süreçlerimizin tümünü, bu iş birliğini önceleyecek şekilde yeniden kurguladık.

YAPAY ZEKAYA STRATEJİK YAKLAŞIM
Yapay Zeka ve teknolojideki gelişmeler eğitim dünyasını nasıl dönüştürüyor? Gelecek dönemde eğitimde neler ön plana çıkacak ve nasıl bir eğitimle karşılaşacağız? Bu çerçevede kurumda yapılan çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Yapay zeka üzerine çok fazla şey söyleniyor; biz ise bu konuda sakin, bilinçli ve stratejik bir yaklaşımı benimsiyoruz. Popüler söylemler yerine ayakları yere basan bir yol haritası belirledik.
DYETO ve Anakent Öğretmen Akademisi, yapay zeka gelişmelerini yakından takip eden ve öğretmenlerimizi bu alanda güçlendiren iki önemli yapımızdır.
Bizim için yapay zeka, öğretmenin en güçlü yardımcısıdır. Amacımız, öğretmenlerimizin bu teknolojilerde öğrencilerinin önünde olmasıdır. Kullandığımız araçlar ve öğretim yöntemleriyle, öğrencilerimizin yapay zekânın yönlendirdiği değil, yapay zekâyı yönlendiren bireyler olmalarını amaçlıyoruz.
2025-2026 akademik yılı başında devreye girecek olan Anakent Teknoloji ve Bilişim Merkezi, bu vizyonumuzun önemli bir parçası olacak. Öğrenci ve öğretmen projelerini heyecanla gerçekleştireceğiz.

Kurum olarak yabancı dil eğitimi ile ilgili genel yaklaşımınızdan bahsedebilir misiniz? Yabancı dil öğretiminde hangi program ve uygulamaları tercih ediyorsunuz?
Anakent Koleji’nde yabancı dil eğitimini sadece bir ders değil, öğrencilerimizin dünyaya açılan kapısı olarak görüyoruz. Amacımız, öğrencilerimizin dili sadece akademik düzeyde değil; aynı zamanda sosyal, kültürel ve iletişimsel bağlamlarda da etkin bir şekilde kullanmalarını sağlamak. Bu doğrultuda dil eğitimine anaokulundan itibaren başlıyor, her kademede yaşa ve gelişim seviyesine uygun programlar uyguluyoruz. İngilizce öğretiminde Cambridge programlarına entegre çalışıyor, uluslararası sınavlara hazırlık sürecini sistemli bir şekilde yürütüyoruz. Ortaokul ve lise düzeyinde ise proje tabanlı öğrenme, drama, münazara, yaz okulu ve konuşma kulüpleri gibi uygulamalarla öğrencilerimizi gerçek yaşam durumlarına hazırlıyoruz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BAŞARI KALİTEYLE MÜMKÜNDÜR
Özel okul sektöründe bir arz - talep dengesizliği olduğu görülüyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Özel okullarda var olan kapasite fazlalığı nasıl değerlendirilebilir? Bu konuda önereceğiniz modeller var mı?
Birkaç neden olduğunu düşünüyorum. Kontenjan talebini yatırımcı yapar, ama sonunda kontenjanı onaylayan MEB’dir. MEB bu kontenjanı, yatırımcının sağladığı şartlar (m2, ekipman, eleman vb) ölçüsünde belirler.Sorun çoğu zaman fizibilite eksikliğinden kaynaklanır. Derinlemesine analiz yapılmadan açılan okullar, iyi yönetilseler bile sürdürülebilir olamıyor.
Bir diğer etken kalite yetersizliğidir. Veli, verilen hizmetin bedelini karşılamadığını düşünürse, kayıt yaptırmaz.
Kısacası; sürdürülebilir başarı, kaliteyle mümkündür. Yatırımcıların eğitimi kısa vadeli kazanç alanı olarak değil, sabır ve kalite gerektiren bir alan olarak değerlendirmesi gerekir. Eğitim sektörü yavaş reaksiyon gösteren, ancak güçlü temellerle büyüyen bir sektördür. Liyakat, her alanda olduğu gibi eğitim sektöründe de kritik bir başarı faktörüdür. Kurumlar, liyakat sahibi, yaptığı işi kendine dert edinen, ülkesi ve dünya için iyi insan yetiştirmeyi amaçlayan yöneticiler ve ekiplerle gelişir ve ileriye gider.

VELİLERLE AÇIK İLETİŞİM KURACAĞIZ
Günümüzde başarı kavramı farklı açılardan ele alınmaktadır. Bir eğitim kurumunun başarılı olarak değerlendirilebilmesi için hangi kıstaslara bakılmalıdır? Bu anlamda kurumunuzda neleri ön plana çıkarıyorsunuz?
Bir okulun mezunları gelecekte sürdürülebilir mutluluk ve başarıyı yakaladıysa o okul görevini yerine getirmiş demektir. Başarıyı sadece sınav sonuçlarıyla ölçmek yetersizdir.Bireysel olarak da, kurumsal olarak da asıl başarıyı zaman gösterir. Yıllar içinde güçlü bir kimlik ve camia oluşturabilmiş okullar, kalıcı başarıyı yakalamıştır.
Biz Anakent Koleji olarak, velilerimize samimiyet ve şeffaflıkla yaklaşırız. Onlara şu sözleri veririz:

  • Zaman geri alınamaz; çocuklarınızın zamanını asla boşa harcamayacağız.
  • Her öğrencimizi yakından takip edecek, yeteneklerini keşfetmeleri ve geliştirmeleri için çaba göstereceğiz.
  • Kazanım kayıplarını dert edecek, telafi mekanizmalarını devreye sokacağız.
  • Eğitim dünyasındaki gelişmeleri takip edecek, yenilikleri cesaretle uygulayacağız.
  • Statükoya teslim olmayacak, her zaman daha iyiyi arayacağız.
  • Okulumuzda en az sevdiğimiz kelime “zaten”dir. Bu kelimeyi duyarsanız bizi uyarın.
  • Ezber bozan, icat çıkaran öğrenci, öğretmen ve fikirleri baş tacı ederiz.
  • Açık iletişimden ödün vermeyeceğiz ve aynı yaklaşımı velilerimizden de bekleyeceğiz.

SEKTÖRÜN BÜYÜMESİ İÇİN KALİTEYE ODAKLANMAK GEREKİYOR
Türkiye’de kısa, orta ve uzun vadede özel okulculuk nasıl bir yöne doğru yol alacak? Öngörü ve değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörün büyümesi için neler yapılmalı?
OECD verilerine göre, aile bütçesinden ayrılan pay dikkate alındığında, k-12 seviyesinde en yüksek harcama yapan ülke Türkiye’dir. Bir başka ifade ile ülkemizde aileler çocuklarına daha iyi bir eğitim verebilmek için maddi fedakârlıkta bulunmaya hazırlar. Bu durum özel okul sektörü için büyük bir anlam ifade ediyor. Ülkemizde aileler “daha iyi bir eğitim” için arayışlarını özel okullara odaklıyorlar. Kanımca, sektörün büyümesi için öncelikle “kaliteye odaklanmak” gerekiyor.
Kalite sağlanırsa ve veli yaptığı maddi fedakârlığın karşılığını aldığına inanırsa, özel okulculuk gelişerek büyür.
Sektörün en büyük riski; günü kurtarma odaklı, gösterişli ama içi boş vaatlerle yürütülen pazarlama anlayışıdır. Maalesef bu yolu tercih eden oluşumlar dönem dönem sektörü kirletiyor. Velinin kandırılması ile oluşan tahribatı tamir etmek çok zordur.
Son dönemde “yurt dışı lise/üniversite” gibi içi boş söylemlerin çoğaldığını ve veliler için risk taşıdığını düşünüyorum. Velilerimizin bu konuda dikkatli olmalarını öneriyorum.

“MEB’in zorunlu kıldığı %3’lük burs oranının çok üzerinde bir burs destek programımız mevcut. Burs politikamız iki temel kritere dayanır: başarı ve ihtiyaç. Her yıl belirli takvim dâhilinde bursluluk sınavları yapılır. 9. sınıf kayıtlarında LGS başarısı öncelikli değerlendirme kriteridir. Akademik başarının yanı sıra, sanat, spor ve bilişim gibi alanlardaki belgelenebilir başarı ve performansları da burs değerlendirmesine dâhil ediyoruz. Yakında güncelleyeceğimiz burs yönergemizin, sektörde örnek alınacağına inanıyoruz.”

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.