banner

Girne Koleji okul öncesi eğitimde 21. Yüzyıl becerilerini temel alıyor




Dilek Cambazoğlu / CEO – Girne Koleji

girne_koleji_nisan_2023* Okul öncesi eğitim modelimizi 21. Yüzyıl yetkinliklerini ve bu yüzyılın becerilerini temel alarak anadil, yabancı dil, fen ve matematik okuryazarlıkları modüllerine ayırarak kurguluyoruz.

* Oracy, Girne Kolejinde bir davranış bilinci olarak yer alıyor. Bu yaklaşımı müfredata entegre edip, okul içi tüm zamanlarda uyguluyoruz.

* Girne Koleji olarak hem kurum kültürümüzle ilgili hem de okul öncesi öğretmenlerin mutlaka almakla mükellef oldukları temel eğitimleri almalarını üniversitemiz aracılığıyla sağlıyoruz.

Okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz? Uyguladığınız modelin temel parametreleri nelerdir?
Okul öncesi eğitiminde öğrencilerimizi bilişsel, motor, sosyal, duygusal ve dil gelişim alanlarında destekleyerek, öz bakım becerilerini kazanmalarını ve ilkokula hazır bulunmalarını sağlamak amacı Half Day English programı kapsamında yabancı dil ağırlıklı olarak oyun temelli, öğrenci merkezli ve yaparak yaşayarak öğrenmeye dayalı bir model uyguluyoruz.
Eğitim modelimizin temel parametrelerini 21. Yüzyıl yetkinliklerini ve bu yüzyılın becerilerini temel alarak anadil, yabancı dil, fen ve matematik okuryazarlıkları modüllerine ayırarak kurguluyoruz. Matematik ve fen okuryazarlık becerilerini, davet, keşif, icat, uygulama ve dönüşümlü soru basamakları aracılıyla kurguladığımız ders planlarımız ile kazandırıyoruz. Anadil ve yabancı dil okuryazarlık becerilerini kazanımını Oracy yaklaşımı ile destekliyoruz. Oracy, Girne Kolejinde bir davranış bilinci olarak yer alıyor. Bu yaklaşımı müfredata entegre edip, okul içi tüm zamanlarda uyguluyoruz. Öğrencilerimizin anadilinde ve yabancı dillerde konuşma becerilerini geliştirirken performanslarını, beden dili kullanımlarını, kendilerini güvende hissetmelerini sağlayan birçok deneyimi Oracy aracılığıyla kazandırıyoruz.

İKİNCİ BİR DİL ÖĞRENMEK İLKİNİ ÖĞRENMEK KADAR KOLAYDIR
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve nasıl verilmelidir? Bu çerçevede kurumunuzdaki uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Dil edinimi üzerine yapılan tüm araştırmalar, bir çocuğun ikinci bir dili ne kadar erken öğrenmeye başlarsa, birden fazla nedenden dolayı o kadar iyi olduğu konusunda hemfikirdir. Özellikle, Harvard Üniversitesi tarafından yapılan çalışmalar, çocukların daha genç yaşta ikinci bir dil öğrenmeleri durumunda yaratıcılığın, eleştirel düşünme becerilerinin ve zihnin esnekliğinin önemli ölçüde arttığını doğrulamaktadır. Okul öncesi yıllar, özellikle de yaşamın ilk üç yılı, bir çocuğun hayatında hayati bir dönem olduğuna inanılmaktadır. Bu, diğerlerinin yanı sıra tutumların, düşünmenin ve öğrenmenin temellerinin atıldığı zamandır. Çocuklarımızın bu doğal yeteneğinin farkında olarak gerçekleştirilen dil edinim süreçlerinde ikinci bir dil öğrenmek, ilkini öğrenmek kadar kolaydır.
İlk birkaç yılımızda edindiğimiz bilgilere dayanarak, öğrendiğimiz her şey daha sonra yaşam içerisindeçoğalır. Araştırmalar, öğrenme yeteneğimizin% 50'sinin 4 yaşına kadar ve% 30'unun 8 yaşına kadar geliştiğini göstermiştir. Bu nedenle üç yaşındaki çocuklar ikinci bir dil öğrenmeye teşvik edilir. Ancak bu, kişinin bilgisinin veya zekasının % 80'inin 8 yaşından önce oluştuğu anlamına gelmez. Bu sadece çocukların yaşamlarının ilk birkaç yılında ana öğrenme yollarını geliştirdikleri anlamına gelir. Ayrıca çalışmalar, öğrenci ne kadar genç olursa, telaffuzları o kadar çok benimseyebileceğini ve yeni sesler çıkarabileceğini göstermiştir.

girne_koleji_nisan_2023Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı? Türkiye’de okul öncesi öğretmenlerinin aldığı eğitimler kurumların bu alandaki ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu?
Okul öncesi öğretmenleri, sorumlu olduğu yaş grubunun özelliklerine hakim, alan bilgisi geniş, dikkat ve gözlem yanı güçlü, yaratıcı, üretken, duyarlı, organize etme becerisi yüksek, hoşgörülü, dış görünüşü ve tavırları ile örnek olacak nitelikte olmalıdır. Okul öncesi diğer kademelere oranla en fazla efor sarfedilen kademedir. Okul öncesi öğretmenleri sorumlu oldukları yaş gruplarının çok küçük olmaları sebebiyle sürekli sınıfta ya da sınıfa yakın alanlarda bulunmak, gün içinde velilerle sık aralıklarla iletişim halinde olmak, hafta içi yapılacak etkinlikleri organize etmek ve çalışmaları tamamlamak durumundadır. Bu etkenler de kurumları, öğretmen seçimlerini yaparken uyumlu, ekip çalışma becerisi yüksek, hızlı organize olan ve dinamik öğretmen seçimine yönlendiriyor.
Türkiye’deki yükseköğretim kurumları öğretmenleri lisans sürecinde gerekli donanımlara sahip bir şekilde mezun etse dahi özel okullar her biri içeriklerini kendi eğitim programları doğrultusunda oluşturdukları için üniversitelerden alınan eğitimler yetersiz kalmaktadır. Biz Girne Koleji olarak çalışacağımız öğretmenlerimizi en başta sıraladığımız kriterler noktasında seçtikten sonra hem kurum kültürümüzle ilgili hem de okul öncesi öğretmenlerin mutlaka almakla mükellef oldukları temel eğitimleri almalarını üniversitemiz aracılığıyla sağlıyoruz. Her yıl tekrarlanan eğitimlerimiz olmakla beraber sene içinde değişebilen ve ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda düzenlediğimiz eğitimlerimiz de öğretmen akademilerimizde yer almaktadır.

Ebeveynler okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
İlk defa okul, öğretmen kavramlarıyla tanışan çocuk için eğitim hayatının başlangıcı olan okul öncesi eğitim kurumunun, çocuğun mutlu olacağı, eğlenerek öğreneceği, arkadaşlarıyla oyunlar oynayıp, faaliyetler yapacağı, sağlıklı- dengeli besleneceği, ailelerin de gözü arkada kalmadan güvenerek bırakabileceği, çocuğun zihinsel, fiziksel, sosyal, duygusal açıdan ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir okul öncesi kurum olması çok önemlidir.

Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?

Çocuğun yaşamının ilk yıllarında en etkili kişiler, ailesidir. Okul öncesi eğitim döneminde çocuklar taklit etme eğilimindedir. Bu taklit etme eğilimine, en sık gördüğü ailesini taklit ederek başlar. Onlarla girdiği etkileşim sonunda kazandığı davranış kalıplarını pekiştirerek kalıcılaştırması, etkileşim alanlarını genişletmesi için anaokulları kaçınılmaz birer paylaşım alanıdır. Çünkü çocuklar için akran iletişimi ve otorite ilişkisi çok önemlidir ve bunun temelleri de okul öncesi dönemde atılmaktadır.

Çocuk aile içinde temel kazanımları öğrenirken bunları pekiştirme fırsatını da okul öncesi eğitim programlarında bulmaktadır.

Okul öncesi eğitimde aileye birçok görev düşmektedir. Çocuk ailesi tarafından okula hazırlanmalı, olumlu tutum geliştirmesi konusunda desteklenmelidir. Bunun için bol bol resimli hikaye kitapları okumak, ifade edici dili geliştirmek için, çocuğun iletişime geçebileceği, kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebileceği uygun ortamlar hazırlamak, çeşitli konularda sohbetler edip, kelime hazinesinin ve dil becerisinin gelişmesini sağlamak, düşüncelerini resimlerle de ifade etmeleri için yönlendirmek, sınırlı boyamalar yaptırmak, yaşıtlarıyla sosyal ilişkiler kurabileceği ortamlara girmesi için fırsatlar yaratmak, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için fırsatlar vererek kişisel sorumluluklarını yerine getirmek, ihtiyaçlarını erteleyebilme becerisini ve sabrını geliştirmek gibi etkinlikler yapılabilir.

 

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KESİNLİKLE ZORUNLU OLMALIDIR
Okul öncesi eğitim zorunlu hale getirilmeli mi? Okul öncesi eğitim alan çocuklarla almayanlar arasında nasıl farklılıklar bulunmaktadır? Türkiye’de okul öncesi eğitimin gelişimi için neler yapılmalı?
Bilindiği gibi insan beyninin gelişiminin yaklaşık olarak % 80’lik bölümü 6 yaşa kadar tamamlanmaktadır. Bu sebeple okul öncesi eğitimin önemi tüm dünyada kabul edilmiş bir gerçektir. Okul öncesi eğitim ciddiye alınmalıdır ve kesinlikle zorunlu hale getirilmelidir.

Yapılan araştırmalar okul öncesi eğitim alan çocukların almayanlara kıyasla, bilişsel gelişiminin daha ileride olduğunu, ilkokula hazır bulunuşluklarının yüksek olduğunu, daha kolay uyum sağladıklarını ve okul başarılarının daha yüksek olduğunu, sosyal ve duygusal, sözel, zihinsel ve fiziksel gelişim açısından daha yetkin olduklarını, başkalarının duygularını tanıyarak empati kurmayı öğrendiklerini, sorunlarla başa çıkma konusunda daha başarılı olduklarını ve daha üretken, daha yaratıcı olduklarını göstermiştir.

Her ne kadar Türkiye’de okullaşma yıllara göre artış gösterse de yapılan bazı araştırmalarda Türkiye’nin erken çocukluk okullaşmasında OECD ülkelerinin gerisinde kaldığı görülmektedir. Öncelikle okullaşma oranlarının artırılması gerekmektedir. Ayrıca, Türkiye’de 3-5 yaş aralığındaki çocukların okul öncesi eğitime erişimini artırmak için anne-babaları teşvik edecek programlar oluşturulmalı, okul öncesi eğitim veren kurumlar yaygınlaştırılmalı, okul öncesi öğretmenlerinin mesleki gelişimine önem verilmelidir.

 

“Girne Koleji olarak okul öncesi kadememizde bütün öğrenciler güne ‘Mutluluk Dansı’ ile başlar, sabah yapılan iletişim çemberlerinde her zaman diyaloglarını oyun ortamında kurarlar. Sınıf içlerinde yer verdiğimiz ‘Öğrenme İstasyonlarının’ temelinde de oyunun öğrenme keyfi, güven ve etkileşimle olan bütünlüğü bulunmaktadır. Ayrıca İlgi ve Yetenek Atölyelerimiz, proje çalışmalarımız, etkinlik takvimimizde bulunan Dünya Çocuk Oyunları ve Geleneksel Oyunlar, aile katılımlı organizasyonlarımız hepsi oyunun çocukluk dönemindeki gücü dikkate alınarak tasarlanmıştır.”

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.