Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ‘ortaöğretim kurumları yönetmeliği taslağı’ için, “haberim yok ve tartışmaları anlamsız buluyorum” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ortaöğretim kurumları yönetmeliği ön taslağı hazırlanırken kendisinin haberi olmadan, fikir almak üzere ilgili paydaşlara gönderildiğini belirterek, ''Taslağın içeriğiyle ilgili yapılacak tartışmaların çoğunu anlamsız buluyorum. Çünkü bunlar bir karar değil'' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okul sütü projesi töreninin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Dinçer, ortaöğretim kurumları yönetmeliği ön taslağı hazırlanırken kendisinin haberi olmadan, fikir almak üzere ilgili paydaşlara gönderildiğini belirterek, ''Taslağın içeriğiyle ilgili yapılacak tartışmaların çoğunu anlamsız buluyorum. Çünkü bunlar bir karar değil. 'Bunun neresini düzelteceğim' konusuna da hiç, asla girmek istemiyorum. Sizden basit ve önemli bir ricam var, o da şu; biz bu çalışmalarımızı tamamlayalım görüşlerimiz olgunlaşsın ve bu yayınlama safhasına geldiğinde benden bu bilgileri alın ve kamuoyuyla paylaşın'' diye konuştu.
Kasıtlı bir muhalefet tarzı
''4+4+4 düzenlemesiyle çocuk gelinlerin artacağına ilişkin eleştiriler vardı. Bu taslağın da bu yolu açacağı iddiaları var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' sorusu üzerine Dinçer, bu uygulamaların beklenerek sonuçların görüleceğini söyledi. Dinçer, ''Çünkü normal şartlarda bu bahsettiğiniz şeyin olması hukuken mümkün olamaz. Çünkü eğitimi zorunlu olarak 12 yıla çıkarmışsak, 12 yıl boyunca 18 yaşına kadar çocuklarımız okumak zorunda. Türk Medeni Kanunu'nda çocuklarımızın evlenme yaşı belli. Bütün bu hukuki düzenlemeler varken, ayrıca toplum kültürü itibarıyla yavaş yavaş çocuk gelin, çocuk işçi meselelerini çözmeye başlamışken bu tip tartışmaları toplumun gündemine getirmeyi ben kasıtlı bir yaklaşım tarzı olarak, kasıtlı bir muhalefet tarzı olarak görüyorum'' dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ‘ortaöğretim kurumları yönetmeliği taslağı’ için, “haberim yok ve tartışmaları anlamsız buluyorum” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ortaöğretim kurumları yönetmeliği ön taslağı hazırlanırken kendisinin haberi olmadan, fikir almak üzere ilgili paydaşlara gönderildiğini belirterek, ''Taslağın içeriğiyle ilgili yapılacak tartışmaların çoğunu anlamsız buluyorum. Çünkü bunlar bir karar değil'' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okul sütü projesi töreninin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Dinçer, ortaöğretim kurumları yönetmeliği ön taslağı hazırlanırken kendisinin haberi olmadan, fikir almak üzere ilgili paydaşlara gönderildiğini belirterek, ''Taslağın içeriğiyle ilgili yapılacak tartışmaların çoğunu anlamsız buluyorum. Çünkü bunlar bir karar değil. 'Bunun neresini düzelteceğim' konusuna da hiç, asla girmek istemiyorum. Sizden basit ve önemli bir ricam var, o da şu; biz bu çalışmalarımızı tamamlayalım görüşlerimiz olgunlaşsın ve bu yayınlama safhasına geldiğinde benden bu bilgileri alın ve kamuoyuyla paylaşın'' diye konuştu.
Kasıtlı bir muhalefet tarzı
''4+4+4 düzenlemesiyle çocuk gelinlerin artacağına ilişkin eleştiriler vardı. Bu taslağın da bu yolu açacağı iddiaları var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' sorusu üzerine Dinçer, bu uygulamaların beklenerek sonuçların görüleceğini söyledi. Dinçer, ''Çünkü normal şartlarda bu bahsettiğiniz şeyin olması hukuken mümkün olamaz. Çünkü eğitimi zorunlu olarak 12 yıla çıkarmışsak, 12 yıl boyunca 18 yaşına kadar çocuklarımız okumak zorunda. Türk Medeni Kanunu'nda çocuklarımızın evlenme yaşı belli. Bütün bu hukuki düzenlemeler varken, ayrıca toplum kültürü itibarıyla yavaş yavaş çocuk gelin, çocuk işçi meselelerini çözmeye başlamışken bu tip tartışmaları toplumun gündemine getirmeyi ben kasıtlı bir yaklaşım tarzı olarak, kasıtlı bir muhalefet tarzı olarak görüyorum'' dedi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 02 May 2012 11:46
Gösterim: 2056
Milli Eğitim Bakanlığı ve Gıda, Tarım ve Hayvancık Bakanlığı işbirliğiyle hayata geçirilen ilköğretim okullarında süt uygulaması bugün başladı.
"Okul sütü" projesi bugün hayata geçiriliyor. 7.2 milyon ilkokul öğrencisine her gün süt dağıtılacak.Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz aylarda müjdesini verdiği "okul sütü", bugün Türkiye'nin dört bir yanında dağıtılmaya başlanacak. Ana sınıfının yanı sıra ilkokul 1, 2, 3, 4 ve 5'inci sınıfa giden 7.2 milyon öğrenciye okullar kapanana kadar her gün bir kez 200 mililitrelik süt dağıtılacak. Özel okullar uygulamanın dışında tutulacak. 17 Nisan'daki süt ihalesini kazanan ve içlerinde Sütaş, Yörsan, Dimes, Pınar gibi sektör devlerinin bulunduğu firmalar Türkiye'nin 7 bölgesinde, 32 bin 574 okulda aynı anda okul sütü dağıtımı yapacak. Hazırlıkların tamamlandığını ifade eden firma yetkilileri, tüm okullara sütün aynı anda ulaşacağını, sadece çok küçük aksaklıklar ve ulaşım zorluğu nedeniyle bir-iki okulda sıkıntı olabileceğini kaydetti. Proje Türkiye'deki fazla süt arzının değerlendirilmesi için de bir fırsat olarak görülüyor. Geçtiğimiz hafta süt dağıtımıyla ilgili sözleşmeleri imzalayan dört ortak girişim, köy ve ilçelerdeki okullara sütleri depoladı. Şehir merkezlerindeki okullarda ise sütler bugün sabah saatlerinde okullara teslim edilecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı ve Gıda, Tarım ve Hayvancık Bakanlığı işbirliğiyle hayata geçirilen ilköğretim okullarında süt uygulaması bugün başladı.
"Okul sütü" projesi bugün hayata geçiriliyor. 7.2 milyon ilkokul öğrencisine her gün süt dağıtılacak.Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz aylarda müjdesini verdiği "okul sütü", bugün Türkiye'nin dört bir yanında dağıtılmaya başlanacak. Ana sınıfının yanı sıra ilkokul 1, 2, 3, 4 ve 5'inci sınıfa giden 7.2 milyon öğrenciye okullar kapanana kadar her gün bir kez 200 mililitrelik süt dağıtılacak. Özel okullar uygulamanın dışında tutulacak. 17 Nisan'daki süt ihalesini kazanan ve içlerinde Sütaş, Yörsan, Dimes, Pınar gibi sektör devlerinin bulunduğu firmalar Türkiye'nin 7 bölgesinde, 32 bin 574 okulda aynı anda okul sütü dağıtımı yapacak. Hazırlıkların tamamlandığını ifade eden firma yetkilileri, tüm okullara sütün aynı anda ulaşacağını, sadece çok küçük aksaklıklar ve ulaşım zorluğu nedeniyle bir-iki okulda sıkıntı olabileceğini kaydetti. Proje Türkiye'deki fazla süt arzının değerlendirilmesi için de bir fırsat olarak görülüyor. Geçtiğimiz hafta süt dağıtımıyla ilgili sözleşmeleri imzalayan dört ortak girişim, köy ve ilçelerdeki okullara sütleri depoladı. Şehir merkezlerindeki okullarda ise sütler bugün sabah saatlerinde okullara teslim edilecek.
Son Güncelleme: Çarşamba, 02 May 2012 10:07
Gösterim: 2294
Sabah Gazetesi Yazarı Sait Gürsoy’un bugünkü yazısı.

Başbakan Erdoğan'ın, "okula odaklı bir eğitimle üniversiteye giriş sistemini değiştireceğiz, böylece dershanelere talep azalacak. Dershaneler de özel okula dönüşecek" sözlerinden sonra MEB ilginç bir çalışma başlattı. Valiliklere gönderilen yazıyla; özel okul olabilecek dershanelerin tespiti istendi. İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri de dershanelerden, bağımsız bina, bahçe, kütüphane, derslik, konferans salonu gibi özelliklerle özel okul standartlarına uygunluk taşıyıp, taşımadıklarını bildirmesini istedi.
Yaklaşık 700 dershanenin olduğu İstanbul'da 54'ünün özel okul standırdı taşıdığı saptandı. Bence, dershane binaları özel okula müsait değil. Yönergede, spor salonu, metrekareye düşen öğrenci sayısına göre bahçe gibi şartlar var. Ülkemizde 4 bin 800 civarında dershane mevcut. Bu standartlara binde 2'sinin dahi uyması zor. Eğer dershaneler özel okula çevrilmek isteniyorsa, MEB'in yeni bir okul türü alternatifi bulması gerekiyor. Bu akademik liselerde, beş gün okula gidilerek, bir gün de üniversiteye giriş hazırlığı yapılabilir. Ayrıca şu anki okul tip yönetmeliği esnetilerek, daha fazla dershanenin özel okul hizmeti vermesinin önü de açılabilir.
Devlet hizmet satın alabilir
Tabii ki dershaneler özel okula çevrilirken kurucularının da onayı alınmalı. 12 yıllık kademeli zorunlu eğitimle birlikte derslik açığı gündeme geldi. Bence, devlet hizmet satın alabilir. ABD'de ve Avrupa'da benzer çalışmalar yapılıyor. Örneğin, esneklik yapılarak bin dershane okul olmaya uygun bulunsa, 15 bin derslik ve 450 bin öğrenci yapar. Böylece devlet yüzlerce okul yapma maliyetinden kurtulur. Ya da devlet öğrenci ücretinin bir kısmını üstlenir, kalan kısmını aile karşılar.
Ancak, seçme sınavına dayalı bu sistemle, dershanelerin kapanacağını düşünmüyorum. Günümüzde genel lise öğrencilerinin yüzde 41'i, Anadolu lisesi öğrencilerinin yüzde 69'u, meslek lisesi öğrencilerinin yüzde 45'i, fen lisesi öğrencilerinin yüzde 66'sı, özel lise öğrencilerinin yüzde 74'ü dershaneye gidiyor.
Sayın Başbakan haklı. Lise ya da üniversitelere giriş için açılan dershaneler kapatılmalı. Bu konuda insanımızın israf edecek parası olmamalı. Eğitimin odağında okul olmalı. Okullar varken dershanelere bu kadar rağbet varsa, eğitim sistemimizin bir yerinde yanlış var demektir. Dolayısıyla dershanelere ihtiyaç duyan eğitim sistemini düzeltmek gerekiyor. Bu da uzun zaman ister. Bence seçme sınavı kalkmaz. Üniversiteler öğrencisini nasıl alacak? Eğer okullarımızın arasında kalite farkı varsa, en doğru seçim sınavdır. Kısacası, dershaneler neden değil, sonuçtur.
(Sait Gürsoy-sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sabah Gazetesi Yazarı Sait Gürsoy’un bugünkü yazısı.

Başbakan Erdoğan'ın, "okula odaklı bir eğitimle üniversiteye giriş sistemini değiştireceğiz, böylece dershanelere talep azalacak. Dershaneler de özel okula dönüşecek" sözlerinden sonra MEB ilginç bir çalışma başlattı. Valiliklere gönderilen yazıyla; özel okul olabilecek dershanelerin tespiti istendi. İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri de dershanelerden, bağımsız bina, bahçe, kütüphane, derslik, konferans salonu gibi özelliklerle özel okul standartlarına uygunluk taşıyıp, taşımadıklarını bildirmesini istedi.
Yaklaşık 700 dershanenin olduğu İstanbul'da 54'ünün özel okul standırdı taşıdığı saptandı. Bence, dershane binaları özel okula müsait değil. Yönergede, spor salonu, metrekareye düşen öğrenci sayısına göre bahçe gibi şartlar var. Ülkemizde 4 bin 800 civarında dershane mevcut. Bu standartlara binde 2'sinin dahi uyması zor. Eğer dershaneler özel okula çevrilmek isteniyorsa, MEB'in yeni bir okul türü alternatifi bulması gerekiyor. Bu akademik liselerde, beş gün okula gidilerek, bir gün de üniversiteye giriş hazırlığı yapılabilir. Ayrıca şu anki okul tip yönetmeliği esnetilerek, daha fazla dershanenin özel okul hizmeti vermesinin önü de açılabilir.
Devlet hizmet satın alabilir
Tabii ki dershaneler özel okula çevrilirken kurucularının da onayı alınmalı. 12 yıllık kademeli zorunlu eğitimle birlikte derslik açığı gündeme geldi. Bence, devlet hizmet satın alabilir. ABD'de ve Avrupa'da benzer çalışmalar yapılıyor. Örneğin, esneklik yapılarak bin dershane okul olmaya uygun bulunsa, 15 bin derslik ve 450 bin öğrenci yapar. Böylece devlet yüzlerce okul yapma maliyetinden kurtulur. Ya da devlet öğrenci ücretinin bir kısmını üstlenir, kalan kısmını aile karşılar.
Ancak, seçme sınavına dayalı bu sistemle, dershanelerin kapanacağını düşünmüyorum. Günümüzde genel lise öğrencilerinin yüzde 41'i, Anadolu lisesi öğrencilerinin yüzde 69'u, meslek lisesi öğrencilerinin yüzde 45'i, fen lisesi öğrencilerinin yüzde 66'sı, özel lise öğrencilerinin yüzde 74'ü dershaneye gidiyor.
Sayın Başbakan haklı. Lise ya da üniversitelere giriş için açılan dershaneler kapatılmalı. Bu konuda insanımızın israf edecek parası olmamalı. Eğitimin odağında okul olmalı. Okullar varken dershanelere bu kadar rağbet varsa, eğitim sistemimizin bir yerinde yanlış var demektir. Dolayısıyla dershanelere ihtiyaç duyan eğitim sistemini düzeltmek gerekiyor. Bu da uzun zaman ister. Bence seçme sınavı kalkmaz. Üniversiteler öğrencisini nasıl alacak? Eğer okullarımızın arasında kalite farkı varsa, en doğru seçim sınavdır. Kısacası, dershaneler neden değil, sonuçtur.
(Sait Gürsoy-sabah)
Son Güncelleme: Çarşamba, 02 May 2012 09:45
Gösterim: 2703
Sabah Gazetesi Yazarı Yaşar Özay’ın yazısı.
Milli Eğitim Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Akçay, İngilizce bilmeyen öğretmenlerin, internet altyapısını kullanarak evinde dil öğrenmesini sağlayacak sistemi başlattıklarını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmenlerin yabancı dil sorununu çözmek için düğmeye bastı. MEB Bilgi İşlem Dairesi'ne talimat verildi ve e-İngilizce projesi hayata geçirildi. Bakanlık, 3 pilot ildeki uygulama ile internet altyapısını kullanarak İngilizce bilmeyen öğretmenlere evlerinde dil öğrenme imkanı sağladı. MEB Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Volkan Akçay, 3 haftadır Rize, Aydın ve Muğla'da uygulanan projeden yaklaşık 600 kişinin yararlandığını söyledi. Sistemin pazartesi ve cuma günleri, 18.30 ile 21.30 arasında aktif hale geldiğini belirten Akçay, 3 saat boyunca kursiyerlerin interaktif şekilde İngilizce öğretmenleriyle iletişime geçtiğini kaydetti. Kamu ve özel kurumlar arasındaki en büyük eğitim bilişim ağı altyapısını oluşturduklarını ifade eden Akçay, "İngilizce bilgisi sıfır olan öğretmenlerimize İngilizce öğretiyoruz. Bu sistem sayesinde öğretmenlerimiz İngilizce dil bilgisini ve kelime bilgisini geliştiriyorlar. Böylece öğretmenlerimiz yabancı dildeki teknoloji ile tanışacaklar. Bu dünyaya açılma projesidir" dedi.
BAKAN DİNÇER DE KATILACAK
Evlerinde bilgisayarı olmayan öğretmenleri de düşünen bakanlık, sistemi mobil cihazlara entegre hale getirdi. Tablet bilgisayar ve akıllı telefonlarla da uyumlu olan e-İngilizce sistemiyle öğretmenler dilediği yerden sisteme girebilicek. Kişiye özel kullanıcı adı ve parola ile sisteme giriş yapan öğretmenler proje sayesinde İngilizce dil eğitimini, dışarıdan kurs almadan 3. kura kadar tamamlayabilecek. Test aşamasındaki projeye Bakan Ömer Dinçer'in de katılması için çalıştıklarını belirten Volkan Akçay, uygun bir zamanda Dinçer'in kursiyerlerin karşısına geçeceğini kaydetti. Dinçer'in çok iyi seviyede İngilizce bildiğini ifade eden Akçay, kursiyerlere motivasyon kazandırmak için Dinçer'in sisteme katılmasının önemli olduğunu dile getirdi. Kursiyer öğretmenlerden sistemle ilgili olumlu geri bildirim aldıklarını da aktaran Akçay, önce etki araştırması yapacaklarını ve buna göre sistemi yaygınlaştıracaklarını söyledi.
(Yaşar Özay-sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sabah Gazetesi Yazarı Yaşar Özay’ın yazısı.
Milli Eğitim Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Akçay, İngilizce bilmeyen öğretmenlerin, internet altyapısını kullanarak evinde dil öğrenmesini sağlayacak sistemi başlattıklarını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmenlerin yabancı dil sorununu çözmek için düğmeye bastı. MEB Bilgi İşlem Dairesi'ne talimat verildi ve e-İngilizce projesi hayata geçirildi. Bakanlık, 3 pilot ildeki uygulama ile internet altyapısını kullanarak İngilizce bilmeyen öğretmenlere evlerinde dil öğrenme imkanı sağladı. MEB Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Volkan Akçay, 3 haftadır Rize, Aydın ve Muğla'da uygulanan projeden yaklaşık 600 kişinin yararlandığını söyledi. Sistemin pazartesi ve cuma günleri, 18.30 ile 21.30 arasında aktif hale geldiğini belirten Akçay, 3 saat boyunca kursiyerlerin interaktif şekilde İngilizce öğretmenleriyle iletişime geçtiğini kaydetti. Kamu ve özel kurumlar arasındaki en büyük eğitim bilişim ağı altyapısını oluşturduklarını ifade eden Akçay, "İngilizce bilgisi sıfır olan öğretmenlerimize İngilizce öğretiyoruz. Bu sistem sayesinde öğretmenlerimiz İngilizce dil bilgisini ve kelime bilgisini geliştiriyorlar. Böylece öğretmenlerimiz yabancı dildeki teknoloji ile tanışacaklar. Bu dünyaya açılma projesidir" dedi.
BAKAN DİNÇER DE KATILACAK
Evlerinde bilgisayarı olmayan öğretmenleri de düşünen bakanlık, sistemi mobil cihazlara entegre hale getirdi. Tablet bilgisayar ve akıllı telefonlarla da uyumlu olan e-İngilizce sistemiyle öğretmenler dilediği yerden sisteme girebilicek. Kişiye özel kullanıcı adı ve parola ile sisteme giriş yapan öğretmenler proje sayesinde İngilizce dil eğitimini, dışarıdan kurs almadan 3. kura kadar tamamlayabilecek. Test aşamasındaki projeye Bakan Ömer Dinçer'in de katılması için çalıştıklarını belirten Volkan Akçay, uygun bir zamanda Dinçer'in kursiyerlerin karşısına geçeceğini kaydetti. Dinçer'in çok iyi seviyede İngilizce bildiğini ifade eden Akçay, kursiyerlere motivasyon kazandırmak için Dinçer'in sisteme katılmasının önemli olduğunu dile getirdi. Kursiyer öğretmenlerden sistemle ilgili olumlu geri bildirim aldıklarını da aktaran Akçay, önce etki araştırması yapacaklarını ve buna göre sistemi yaygınlaştıracaklarını söyledi.
(Yaşar Özay-sabah)
Son Güncelleme: Çarşamba, 02 May 2012 09:52
Gösterim: 1865
Hürriyet Yazarı Taha Akyol’un bugünkü yazısı.
Orta Afrika Cumhuriyeti dünyanın en yoksul ülkelerinden biri. Başkent Bagui’de bile düzenli elektrik yok! Gece yarısı havaalanına indik. Yol berbat. Sarsıla sarsıla sabaha karşı otele geldik. Odalarımız 11. katta fakat asansör çalışmıyor!
“Okulun misafirhanesine gidelim” diyorlar, “Uluslararası Orta Afrika Türk Okulu”na gidiyoruz. Fethullah Gülen’in teşvikiyle kurulan okullardan biri...
Arif Nihat ve Mehmet Âkif
Okul Müdürü Yaşar Sağınç, Vanlı... Sordum, Kürt’üm dedi. Eşi Ayda ise Kırgız! Kırgızistan’da öğretmenlik yaparken evlenmişler. Kızları Zeynep 11, oğulları Yusuf 6 yaşında.
Türkiye ve Kırgız Türkçelerinden başka Rusça ve İngilizce bilen, okulda Fransızca öğrenen Zeynep bize Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiiri ile Mehmet Âkif’in Bülbül şiirini okuyor.
Aruz vezniyle şiir okuyan Zeynep’in en çok sevdiği ders matematik! İki defa sınıf atlamış.
Ayda Hanım’la biraz ‘Turan’ sohbeti yapıyoruz, “kızınız bir dâhi, şimdiden Harvard’a aday” diyorum, heyecanla “inşallah” diye cevap veriyor. Sevimli siyah öğrenciler folklor gösterisi yapıyor, Türkçe ve mahalli dillerde şarkılar söylüyorlar. Hepsini kutlayarak öptüm...
Turuncu tişörtlü Yusuf, yanında ablası Zeynep, fotoğrafın sağında annesi Ayda ve babası Yaşar Sağınç, okul önünde Afrikalı öğrencilerle.
Irk ve din ayırmadan
Ülkenin yüzde 10’u Müslüman, kalanı Hıristiyan. Öğrencilerin yüzde 25’i Müslüman kalanı Hıristiyan. Siyah ve beyaz, Hıristiyan ve Müslüman bütün çocuklar kardeşçe okuyorlar, eğleniyorlar. Okul 6 yıl önce 45 öğrenci ile başlamış, şimdi 750 öğrencisi var. Öğretmenlerin yarısı Türk, yarısı yerli... Cumhurbaşkanı Frances Bozzi, üç okul daha açmaları için arsa vereceğini söylemiş...
Manisa Sağlık Eğitim Derneği’nden gelen gönüllü doktorlar, hastaları tedavi etmiş, ameliyat yapmışlar. Anadolu’dan gönderilen kurban paralarıyla belki ömründe et görmemiş siyah Afrikalılara kurban eti dağıtılıyor. Hükümetler de halk da memnun. Gördüğüm bütün okullar böyle.
Gabon’a geçiyoruz. Hıristiyan ülkenin Müslüman Cumhurbaşkanı Ali Bongo Ondimba’nın torunları bu okullarda okuyor. Fransız okullarından Türk okullarına geçmek isteyen çok öğrenci var, sınavla seçerek alıyorlar. Gabon’un başkenti Liberville’deki okulların müdürü Yaşar Yılmaz ve arkadaşları her yıl bugünlerde ülke çapında “Matematik Olimpiyatları” düzenliyorlar, bütün Gabon’dan bine yakın öğrenci katılıyor. Sınavda dereceye girmek, öğrencilere büyük prestij sağlıyor.
Çağımızda Batılı Misyonerler bu kadar başarılı mı, bilmiyorum.
Liberville’de Türk Okulu’nda Matematik Olimpiyatları’nın yapıldığı sınıflardan biri.
Derviş ve misyon
Bu geziye Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Şerif Ali Tekalan’ın nazik davetiyle katıldım. Öğretmenlerle sohbetlerimizde Ömer Lütfi Barkan’ın Kolonizatör Türk Dervişleri’ni ve ömrünü Kongo’da misyoner hastanelerinde insanları tedaviye adayan Dr. Albert Schweitzer’i anlattım. Şerif Ali Bey, benden Dr. Schweitzer’in kitaplarının ismini aldı, “Temin edelim, arkadaşlara dağıtalım” dedi. Bu okullardaki idealist öğretmenler büyük bir fedakârlık ve misyon duygusuyla “Hizmet” yapıyorlar.
Uğrayıp geçtiğimiz Kameron’un başkenti Doula’da müdürlüğünü Enes Karaaslan’ın yaptığı Türk Koleji’nin önünde Prof. Şerif Ali Tekalan’la.
Prof. Tekalan’ın verdiği bilgiye göre 140 kadar ülkede “Türk okulları”, ayrıca 30 kadar ülkede “Türk Kültür Merkezleri” var. Bunlar ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş, vergi ödeyen şirketlerce finanse ediliyor. Eğitim paralı, yoksullara kontenjan veriliyor. İlk kuruluştaki arsa ve bina alımları ise Anadolu Kaplanları’nın “sponsor” olmalarıyla sağlanıyor. “Hepsinin vergi ve muhasebe kayıtları var, denetime açık.”
Misyon ruhuna sahip bir dindarlıkla modern eğitim ve ticari girişimcilik iç içe! Bunun anlamı nedir? Yarın yazacağım.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hürriyet Yazarı Taha Akyol’un bugünkü yazısı.
Orta Afrika Cumhuriyeti dünyanın en yoksul ülkelerinden biri. Başkent Bagui’de bile düzenli elektrik yok! Gece yarısı havaalanına indik. Yol berbat. Sarsıla sarsıla sabaha karşı otele geldik. Odalarımız 11. katta fakat asansör çalışmıyor!
“Okulun misafirhanesine gidelim” diyorlar, “Uluslararası Orta Afrika Türk Okulu”na gidiyoruz. Fethullah Gülen’in teşvikiyle kurulan okullardan biri...
Arif Nihat ve Mehmet Âkif
Okul Müdürü Yaşar Sağınç, Vanlı... Sordum, Kürt’üm dedi. Eşi Ayda ise Kırgız! Kırgızistan’da öğretmenlik yaparken evlenmişler. Kızları Zeynep 11, oğulları Yusuf 6 yaşında.
Türkiye ve Kırgız Türkçelerinden başka Rusça ve İngilizce bilen, okulda Fransızca öğrenen Zeynep bize Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiiri ile Mehmet Âkif’in Bülbül şiirini okuyor.
Aruz vezniyle şiir okuyan Zeynep’in en çok sevdiği ders matematik! İki defa sınıf atlamış.
Ayda Hanım’la biraz ‘Turan’ sohbeti yapıyoruz, “kızınız bir dâhi, şimdiden Harvard’a aday” diyorum, heyecanla “inşallah” diye cevap veriyor. Sevimli siyah öğrenciler folklor gösterisi yapıyor, Türkçe ve mahalli dillerde şarkılar söylüyorlar. Hepsini kutlayarak öptüm...
Turuncu tişörtlü Yusuf, yanında ablası Zeynep, fotoğrafın sağında annesi Ayda ve babası Yaşar Sağınç, okul önünde Afrikalı öğrencilerle.
Irk ve din ayırmadan
Ülkenin yüzde 10’u Müslüman, kalanı Hıristiyan. Öğrencilerin yüzde 25’i Müslüman kalanı Hıristiyan. Siyah ve beyaz, Hıristiyan ve Müslüman bütün çocuklar kardeşçe okuyorlar, eğleniyorlar. Okul 6 yıl önce 45 öğrenci ile başlamış, şimdi 750 öğrencisi var. Öğretmenlerin yarısı Türk, yarısı yerli... Cumhurbaşkanı Frances Bozzi, üç okul daha açmaları için arsa vereceğini söylemiş...
Manisa Sağlık Eğitim Derneği’nden gelen gönüllü doktorlar, hastaları tedavi etmiş, ameliyat yapmışlar. Anadolu’dan gönderilen kurban paralarıyla belki ömründe et görmemiş siyah Afrikalılara kurban eti dağıtılıyor. Hükümetler de halk da memnun. Gördüğüm bütün okullar böyle.
Gabon’a geçiyoruz. Hıristiyan ülkenin Müslüman Cumhurbaşkanı Ali Bongo Ondimba’nın torunları bu okullarda okuyor. Fransız okullarından Türk okullarına geçmek isteyen çok öğrenci var, sınavla seçerek alıyorlar. Gabon’un başkenti Liberville’deki okulların müdürü Yaşar Yılmaz ve arkadaşları her yıl bugünlerde ülke çapında “Matematik Olimpiyatları” düzenliyorlar, bütün Gabon’dan bine yakın öğrenci katılıyor. Sınavda dereceye girmek, öğrencilere büyük prestij sağlıyor.
Çağımızda Batılı Misyonerler bu kadar başarılı mı, bilmiyorum.
Liberville’de Türk Okulu’nda Matematik Olimpiyatları’nın yapıldığı sınıflardan biri.
Derviş ve misyon
Bu geziye Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Şerif Ali Tekalan’ın nazik davetiyle katıldım. Öğretmenlerle sohbetlerimizde Ömer Lütfi Barkan’ın Kolonizatör Türk Dervişleri’ni ve ömrünü Kongo’da misyoner hastanelerinde insanları tedaviye adayan Dr. Albert Schweitzer’i anlattım. Şerif Ali Bey, benden Dr. Schweitzer’in kitaplarının ismini aldı, “Temin edelim, arkadaşlara dağıtalım” dedi. Bu okullardaki idealist öğretmenler büyük bir fedakârlık ve misyon duygusuyla “Hizmet” yapıyorlar.
Uğrayıp geçtiğimiz Kameron’un başkenti Doula’da müdürlüğünü Enes Karaaslan’ın yaptığı Türk Koleji’nin önünde Prof. Şerif Ali Tekalan’la.
Prof. Tekalan’ın verdiği bilgiye göre 140 kadar ülkede “Türk okulları”, ayrıca 30 kadar ülkede “Türk Kültür Merkezleri” var. Bunlar ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş, vergi ödeyen şirketlerce finanse ediliyor. Eğitim paralı, yoksullara kontenjan veriliyor. İlk kuruluştaki arsa ve bina alımları ise Anadolu Kaplanları’nın “sponsor” olmalarıyla sağlanıyor. “Hepsinin vergi ve muhasebe kayıtları var, denetime açık.”
Misyon ruhuna sahip bir dindarlıkla modern eğitim ve ticari girişimcilik iç içe! Bunun anlamı nedir? Yarın yazacağım.
Son Güncelleme: Çarşamba, 02 May 2012 09:17
Gösterim: 2145

