Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Denize kıyısı olan bazı ilçe belediyelerinin, Türk turizminin olumsuz etkilenmemesi için okulların 14 Eylül yerine 28 Eylül'de açılması çağrısını sektör temsilcileri de destekledi.

okul turizmDenize kıyısı olan bazı ilçe belediye başkanlarınca, özellikle Rusya'daki ekonomik kriz nedeniyle bu yıl daralma yaşayan Türk turizminin olumsuz etkilenmemesi amacıyla 2015 2016 eğitim öğretim döneminin 14 Eylül yerine 28 Eylül'de açılması hakkında yapılan çağrı sektör temsilcileri tarafından olumlu karşılandı.

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TURSAB) Genel Sekreteri Çetin Gürcün, denize kıyısı olan bazı ilçe belediyelerinin eğitim öğretim yılının 28 Eylül'de açılması çağrısıyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bodrum, Marmaris ve Fethiye belediye başkanlarının yaptığı çağrının bu yıl sıkıntılı süreçten geçen Türk turizmi için önemli bir rahatlama sağlayacağını belirtti.

Gürcün, "Eğitim ve öğretim döneminin açılış tarihiyle ilgili yapılacak düzenlemenin ülke ekonomisine canlılık katacağı düşüncesindeyiz. Bu kararın, Rusya pazarında yaşanan kayıplardan olumsuz etkilenen turizm sektörü için katma değer artırıcı bir telafi olanağı doğuracağını öngörüyoruz" dedi.

Son dönemlerdeki terör saldırılarının turizmi olumsuz yönde etkilediği iddiaları hakkında ise Gürcün, sektörde, saldırılardan kaynaklanan bir düşüşten bahsetmek için ellerinde veri bulunmadığını kaydetti.

Gürcün, "Avrupa veya Rusya kaynaklı olarak Türkiye'nin batı ve güney sahillerine yönelik tatil satışı yapan tur operatörlerinin programlarında kayda değer bir  iptal söz konusu değil. Bununla birlikte orta ve uzun vadeli tur satışlarına olan talepte yavaşlama gözlemleniyor" dedi.

Gürcün, Türkiye'nin, Dünya Turizm Örgütü verilerine göre, dünyanın en çok ziyaretçi çeken altıncı ülkesi olduğunu ifade etti.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, bu yılın ilk altı aylık döneminde Türkiye'ye gelen ziyaretçi sayısında  yüzde 2,25'lik bir gerileme yaşandığına dikkati çeken Gürcün, "Ancak bu gerilemenin temel nedeni, ana pazarlarımızdan olan Rusya’daki ekonomik kriz ve çevre ülkelerde yaşanan siyasi istikrarsızlıklar oluşturuyor" diye konuştu.

Çetin Gürcün, geçen yıl turizm gelirinin 34 milyar 305 milyon 903 bin dolar olarak gerçekleştiğini belirterek, bu yıl ise ilk altı aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,5 azalarak 13 milyar 783 milyon 812 bin dolardan 12 milyar 602 milyon 567 bin dolara gerilediğini kaydetti.

Avrupa'da ciddi düşüşler var

Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır ise belediye başkanlarının okulların geç açılması çağrısının uygun olduğunu ve desteklediklerini belirtti.

Okullar açıldıktan sonra çocuklar ve öğretmenlerin daha konsantre olmadan kısa bir tatil daha başlayacağını dile getiren Bayındır, "Gerek bu yönü gerekse turizmdeki kötü gidişat dikkate alınarak okulların 28 Eylül’de açılması önerisini destekliyoruz" dedi.

Bayındır, yazılı açıklamasında, okulların geç açılması yönündeki talebe otelcilerin destek verdiğini ifade ederek, önerinin yerinde olduğunu vurguladı.

Bölgesel karışıklıklar, seçim ortamı, ramazanın sezonun ortasına gelmesi gibi nedenlerle turizmin kan kaybettiğini belirten Bayındır, açıklamasında şunları kaydetti:

"Yılın ilk yarısında turist girişinde yüzde 2,25 düşüş söz konusu. Haziran ayında ise düşüş oranının yüzde 4,89 ile neredeyse iki katına çıkması dikkat çekici. Temmuz ve ağustos aylarının da ekside çıkmasını bekliyoruz. Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği olarak daha önce de açıkladığımız üzere yıl sonunda bir düşüş olacağı kesin. Bu düşüşün tek rakamlı olması içinde bulunduğumuz konjonktürde çok mümkün görünmüyor. Zira okullar açıldıktan sonra çocuklar ve öğretmenler daha konsantre olmadan kısa bir tatil daha başlayacak. Gerek bu yönü gerekse turizmdeki kötü gidişat dikkate alınarak okulların 28 Eylül'de açılması önerisini destekliyoruz."

> Okullar 28 Eylül'de açılsın çağrısına destek

Denize kıyısı olan bazı ilçe belediyelerinin, Türk turizminin olumsuz etkilenmemesi için okulların 14 Eylül yerine 28 Eylül'de açılması çağrısını sektör temsilcileri de destekledi.

okul turizmDenize kıyısı olan bazı ilçe belediye başkanlarınca, özellikle Rusya'daki ekonomik kriz nedeniyle bu yıl daralma yaşayan Türk turizminin olumsuz etkilenmemesi amacıyla 2015 2016 eğitim öğretim döneminin 14 Eylül yerine 28 Eylül'de açılması hakkında yapılan çağrı sektör temsilcileri tarafından olumlu karşılandı.

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TURSAB) Genel Sekreteri Çetin Gürcün, denize kıyısı olan bazı ilçe belediyelerinin eğitim öğretim yılının 28 Eylül'de açılması çağrısıyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bodrum, Marmaris ve Fethiye belediye başkanlarının yaptığı çağrının bu yıl sıkıntılı süreçten geçen Türk turizmi için önemli bir rahatlama sağlayacağını belirtti.

Gürcün, "Eğitim ve öğretim döneminin açılış tarihiyle ilgili yapılacak düzenlemenin ülke ekonomisine canlılık katacağı düşüncesindeyiz. Bu kararın, Rusya pazarında yaşanan kayıplardan olumsuz etkilenen turizm sektörü için katma değer artırıcı bir telafi olanağı doğuracağını öngörüyoruz" dedi.

Son dönemlerdeki terör saldırılarının turizmi olumsuz yönde etkilediği iddiaları hakkında ise Gürcün, sektörde, saldırılardan kaynaklanan bir düşüşten bahsetmek için ellerinde veri bulunmadığını kaydetti.

Gürcün, "Avrupa veya Rusya kaynaklı olarak Türkiye'nin batı ve güney sahillerine yönelik tatil satışı yapan tur operatörlerinin programlarında kayda değer bir  iptal söz konusu değil. Bununla birlikte orta ve uzun vadeli tur satışlarına olan talepte yavaşlama gözlemleniyor" dedi.

Gürcün, Türkiye'nin, Dünya Turizm Örgütü verilerine göre, dünyanın en çok ziyaretçi çeken altıncı ülkesi olduğunu ifade etti.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, bu yılın ilk altı aylık döneminde Türkiye'ye gelen ziyaretçi sayısında  yüzde 2,25'lik bir gerileme yaşandığına dikkati çeken Gürcün, "Ancak bu gerilemenin temel nedeni, ana pazarlarımızdan olan Rusya’daki ekonomik kriz ve çevre ülkelerde yaşanan siyasi istikrarsızlıklar oluşturuyor" diye konuştu.

Çetin Gürcün, geçen yıl turizm gelirinin 34 milyar 305 milyon 903 bin dolar olarak gerçekleştiğini belirterek, bu yıl ise ilk altı aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,5 azalarak 13 milyar 783 milyon 812 bin dolardan 12 milyar 602 milyon 567 bin dolara gerilediğini kaydetti.

Avrupa'da ciddi düşüşler var

Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır ise belediye başkanlarının okulların geç açılması çağrısının uygun olduğunu ve desteklediklerini belirtti.

Okullar açıldıktan sonra çocuklar ve öğretmenlerin daha konsantre olmadan kısa bir tatil daha başlayacağını dile getiren Bayındır, "Gerek bu yönü gerekse turizmdeki kötü gidişat dikkate alınarak okulların 28 Eylül’de açılması önerisini destekliyoruz" dedi.

Bayındır, yazılı açıklamasında, okulların geç açılması yönündeki talebe otelcilerin destek verdiğini ifade ederek, önerinin yerinde olduğunu vurguladı.

Bölgesel karışıklıklar, seçim ortamı, ramazanın sezonun ortasına gelmesi gibi nedenlerle turizmin kan kaybettiğini belirten Bayındır, açıklamasında şunları kaydetti:

"Yılın ilk yarısında turist girişinde yüzde 2,25 düşüş söz konusu. Haziran ayında ise düşüş oranının yüzde 4,89 ile neredeyse iki katına çıkması dikkat çekici. Temmuz ve ağustos aylarının da ekside çıkmasını bekliyoruz. Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği olarak daha önce de açıkladığımız üzere yıl sonunda bir düşüş olacağı kesin. Bu düşüşün tek rakamlı olması içinde bulunduğumuz konjonktürde çok mümkün görünmüyor. Zira okullar açıldıktan sonra çocuklar ve öğretmenler daha konsantre olmadan kısa bir tatil daha başlayacak. Gerek bu yönü gerekse turizmdeki kötü gidişat dikkate alınarak okulların 28 Eylül'de açılması önerisini destekliyoruz."

Son Güncelleme: Perşembe, 20 Ağustos 2015 17:23

Gösterim: 867

Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı araştırma görevlisi yerleştirme işlemlerinde, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, mühendislik, mimarlık, iletişim, felsefe, psikoloji ve hukuk alanlarında alan sınavı yapılmasına karar verildi.

yökYükseköğretim Kurulunca (YÖK), Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) araştırma görevlisi yerleştirme işlemlerinde, bu yılın eylül ve ekim aylarında psikolojik danışmanlık ve rehberlik, mühendislik, mimarlık, iletişim, felsefe, psikoloji ve hukuk alanlarında alan sınavı yapılmasına karar verildiği bildirildi.

YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, 14 Mayıs 2015 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul Kararı ile ÖYP'ye ilişkin esas ve usullerde yapılan değişiklik neticesinde, ÖYP araştırma görevlisi yerleştirme işlemlerinde alan sınavı getirildiği ve 7 Ağustos 2009-10 Temmuz 2015 tarihlerinde temel tıp bilimleri ve temel İslam bilimleri alanlarında alan sınavı yapılarak bu kadrolara yerleştirme işlemlerinin tamamlandığı anlatıldı.

Bundan sonra yapılması düşünülen alan sınavlarına ilişkin olarak üniversitelerden gelen öneriler çerçevesinde, eylül ve ekim aylarında psikolojik danışmanlık ve rehberlik, mühendislik, mimarlık, iletişim, felsefe, psikoloji ve hukuk alanlarında alan sınavı yapılmasına karar verildiği duyuruldu.

Üniversitelerden talep gelmesi halinde başka alanlarda da alan sınavı yapılıp yapılmayacağına YÖK Yürütme Kurulunun karar vereceğinin ve alınan kararın kamuoyu ile paylaşılacağı aktarılan açıklamada,  alan sınavı yapılmayacak bilim alanlarında ÖYP araştırma görevlisi kadrolarına yerleştirmelerin ise bu yılın aralıkta yapılmasının planlandığı kaydedildi.

> YÖK’ten ÖYP için yeni alanlara sınav kararı

Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı araştırma görevlisi yerleştirme işlemlerinde, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, mühendislik, mimarlık, iletişim, felsefe, psikoloji ve hukuk alanlarında alan sınavı yapılmasına karar verildi.

yökYükseköğretim Kurulunca (YÖK), Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) araştırma görevlisi yerleştirme işlemlerinde, bu yılın eylül ve ekim aylarında psikolojik danışmanlık ve rehberlik, mühendislik, mimarlık, iletişim, felsefe, psikoloji ve hukuk alanlarında alan sınavı yapılmasına karar verildiği bildirildi.

YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, 14 Mayıs 2015 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul Kararı ile ÖYP'ye ilişkin esas ve usullerde yapılan değişiklik neticesinde, ÖYP araştırma görevlisi yerleştirme işlemlerinde alan sınavı getirildiği ve 7 Ağustos 2009-10 Temmuz 2015 tarihlerinde temel tıp bilimleri ve temel İslam bilimleri alanlarında alan sınavı yapılarak bu kadrolara yerleştirme işlemlerinin tamamlandığı anlatıldı.

Bundan sonra yapılması düşünülen alan sınavlarına ilişkin olarak üniversitelerden gelen öneriler çerçevesinde, eylül ve ekim aylarında psikolojik danışmanlık ve rehberlik, mühendislik, mimarlık, iletişim, felsefe, psikoloji ve hukuk alanlarında alan sınavı yapılmasına karar verildiği duyuruldu.

Üniversitelerden talep gelmesi halinde başka alanlarda da alan sınavı yapılıp yapılmayacağına YÖK Yürütme Kurulunun karar vereceğinin ve alınan kararın kamuoyu ile paylaşılacağı aktarılan açıklamada,  alan sınavı yapılmayacak bilim alanlarında ÖYP araştırma görevlisi kadrolarına yerleştirmelerin ise bu yılın aralıkta yapılmasının planlandığı kaydedildi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Ağustos 2015 18:09

Gösterim: 1075

Hami Koç / Özel Öğretim Kurumları Birliği (ÖZKUR-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı

hami koçTürkiye’nin eğitim sisteminin AK Parti iktidarı öncesinden gelen sıkıntılarını çözmek ve çözüm yolları üretmek aslında çok zor bir süreç oldu. Çünkü bu sıkıntılar, bir iktidarın birkaç yıl içinde çözebileceği sorunlar değildi. AK Parti hükümetlerinin Milli Eğitim Bakanları, tüm iyi niyetleriyle bu sorunların üstüne gittiler ve en makul şekilde Türk eğitim sistemini yeniden tasarlamayı hedeflediler. Nitekim 13 yıl geçmiş olmasına rağmen günümüzde halen bazı alanlarda sıkıntılar devam etmektedir.

Buradan şunu anlıyoruz ki, eğitim sistemimizin ciddi şekilde revize edilmesi gerekiyor. Bu amaçla yapılan birçok Şura'da ve konferansta eğitimcilerin de fikirleri alınarak yeni düzenlemelere gidildi. Sorunlarımıza geniş katılımların yapıldığı toplantılarda çözümler arandı. Özellikle 1. Eğitim Kongresi buna çok iyi örnek teşkil ediyor. Şahsi kanaatim mevcut hükümet de dâhil olmak üzere AK Parti’nin tüm hükümetleri eğitimde sorunun nerede olduğunu biliyorlardı ve sorunları ortadan kaldırmak için var güçleriyle çalıştılar. İşin aslına bakarsanız, eğitim gibi son derece önemli konunun halen 91 yıl önce çıkartılan bir kanunla yürütülmesi ciddi bir problem olarak önümüzde durmaktadır. O zamanlar belki yeni kurulan rejimin tesisi için buna ihtiyaç vardı. Ancak tüm dünyada eğitimin bireyselleştiği 21. yüzyılda biz hâlâ tek tipte insan yetiştirmeye yönelik bu sistemle yola devam etmekte ısrar edersek, bu bizim düşünce zenginliğimizi mahveder, çocuklarımızın ilgi ve merak duygusunu canlı tutamayız, ülkenin beşeri insan kaynağını heba etmiş oluruz. Keza konuyla bağlantılı olması dolayısı ile bir şunu da ifade etmeliyim; bölgesel iklim şartları sebebi ile müfredat birliği, eğitim takvimi ciddi anlamda sıkıntı oluşturuyor. Haziran'da ülkenin bir kısmı yaz yaşarken, diğer bir kısmında kar yeni yeni kalkmış oluyor. Çukurova’da hasat mevsiminde insan gücüne duyulan ihtiyaçtan dolayı çocukların okula devam etmesi çok zordur. Bunları bir bütün halinde düşünmek zorundayız.

Yukarıda ifade ettiğim gibi yapısı bozuk olan bir sistemi düzeltmek vakit alıyor. Örneğin dershanelerin kapatılması kararının alınması çok radikal bir karar olmakla beraber doğru ve geç kalınmış bir hamleydi. AK Parti iktidarı bunu başarıyla hayata geçirmeye çok yaklaştı. Ama AYM’nin iptal kararı ile birçok soru işareti var. Bize kalırsa nihai çözüm; dershaneyi ortaya çıkaran sebepleri ortadan kaldırmak olmalı. O zaman bütün bu tartışma ortamı da bahanesi olmayacak şekilde kendiliğinden sona ermiş olacaktır.

Yine hayata geçirilen 4+4+4 olarak bilinen eğitim modeli de bize göre oldukça faydalı oldu. Halkımızın da bu konuda gayet olumlu düşündüğüne inanıyorum. Üniversiteye hazırlanan öğrencilerimizi yakından ilgilendiren ve yıllarca haksız rekabetin yaşandığı kat sayı eşitsizliği de AK Parti iktidarı ile ortadan kaldırıldı. Artık üniversiteye hazırlanan her genç biliyor ki kesinlikle adil olmayan bir puan hesaplama şekli yok. Üniversiteye girişte öğrencinin bilimsel çabalarını destekleyecek adımlar atılmalı. Mesela salt sıralamaya dayalı bir sistem yerine kademeli olarak öğrenci portfolyosunda değerlendirmeye alındığı bir sistem hem daha adil olacak hem de öğrencinin üretmesine sebep olacaktır. Sınav baskısı sebebi ile çocukları ne hayata hazırlayabiliyoruz ne de mesleğe.

Sadece eğitimin akademik yönü değil sosyal yönünde de değişiklikler gördük. Gençlerimizin dini inançlarını gerektiği gibi yaşayabilmeleri için başörtüsüne serbestlik getirildi. İnancı gereği ibadetini yapmak isteyenlere imkân sağlanması medeni bir ülke olmanın en temel gerçeği ve gereğidir. Avrupa ülkelerinde gezdiğimiz okullarda bu ibadethaneleri gördükçe ülkemiz adına çok üzülüyorduk. Hatta bazı okullarda mahalle camisi büyüklüğünde görkemli ibadethaneler var...

Tabii tüm bu güzel uygulamaların yanında muhakkak ki denenen ama uygun olmadığı anlaşıldığında vazgeçilen projeler de oldu. Kanaatimce bunları topyekûn denemektense pilot uygulamalar ile tecrübe etmek daha yerinde ve ekonomik olacaktır. Bunun için de özel okullara bu konuda serbestlik tanınarak yapılan uygulamaların sonucunu görmek daha makul ve mantıklı olur. Hiçbir özel okul sahibi kendi aleyhine olacak uygulama içine girmez. Böylece çeşitli modelleri de görmüş oluruz.

Takdir edersiniz ki bir ülkenin eğitim sistemi yeni baştan düzenleniyor. Bu düzenleme içinde mutlaka amaca ulaşmayan ya da istenilen verimin alınmadığı projelerde olacaktır. Önemli olan bunları erken tespit edip gerektiği şekilde yeniden düzenlemektir. Bu tür şeyler çok gelişmiş ülkelerde de olabiliyor.

Özel okul desteği sayesinde birçok aile için özel okullar da bir alternatif haline geldi

Biz tabi eğitim dünyamızın özel okullar tarafının temsilcileriyiz. Devletin kendi içindeki resmi okullar için yapmış olduğu yatırımları da yakından takip ediyoruz. Özellikle eğitim teknolojileri ve derslikler alanında çok önemli adımlar atıldığını ve yatırımlar yapıldığını söyleyebilirim. Okul öncesi kurumlardaki gelişmeler ise tahminlerin çok üzerinde oldu.

Özel okul tarafından bakıldığında geçen 13 yıl boyunca tüm hükümetlerin özel okulculuğa verdiği desteği memnuniyetle görüyoruz. Ülkemizdeki özel okullaşma maalesef istenilen seviyelerde değil. Yapılan tüm konuşmalarda ve toplantılarda bu seviyeyi daha yukarı çekebilmek için fikirler ortaya konuyor. Dershanelerin kapatılması ve kapatılan dershanelere özel okul olabilmeleri için hak tanınması da bu fikirlerden biriydi.

Özel okulların artması tabii ki bizler için sevindirici, ancak bu okullarımıza öğrenci de bulmamız gerekiyor. Geçtiğimiz yıl uygulamaya konulan özel okulda okumak isteyen çocuklar için devlet desteği verilmesi de bana göre devletin özel okulların özelinde yapmış olduğu çok önemli bir yardım. Bunu kesinlikle göz ardı edemeyiz. Bu destek sayesinde birçok aile için özel okullar da bir alternatif haline geldi. Söylediğim gibi aileler çocuklarının özel okulda okuması fikrine bu eğitim desteğinden sonra daha sıcak bakmaya başladılar. Bu konuda hükümet içindeki ilgili bakanlıkların çok yoğun çalışmalar olduğu şahsen biliyorum.

Bahsini ettiğimiz desteğin önümüzdeki yıllarda daha kapsamlı olarak geliştirileceğini inanıyorum. Bize düşen de bunu desteklemektir.

Eğitim politikası, siyaset üstü olmalı, hükümetler ile değişmemeli

Henüz yeni seçimden çıktık ve nasıl bir hükümetle nasıl bir milli eğitim bakanlığı ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Hal böyle olunca yeni hükümetin nasıl bir eğitim politikası izleyeceğini tahmin edemiyorsunuz. Hatta bir koalisyon hükümeti mi kurulur yoksa bir erken seçim kararı mı alınır bunun kararını da tüm Türkiye gibi merakla bekliyoruz.

Ama şurası bir gerçek ki; eğitim politikası, siyaset üstü olmalı, hükümetler ile değişmemeli. Şayet öyle olursa yapboz tahtası olması kaçınılmazdır. Doğrunun sana göre, bana göresi olmaz.

Biz tüm bu belirsizliklere rağmen şu anki mevcut olan ve bizim tespit ettiğimiz sorunları masamızda tutuyoruz. Kurullarımız çalışmaya devam ediyor. Sadece biz değil tüm diğer eğitim derneklerinin kendi içlerinde değerlendirmeler yaptığını düşünüyorum. Ne zamanki hükümet kurulur ve yeni eğitim bakanımız belli olur o zaman bir yol haritası belirlenir. Ama asıl olan artık milleti ile barışık, öğrencisine doğru tarihi-kendi tarihi öğreten, inançları konusunda incitmeyen, değerlerimize yabancı olmayan, biz olan eğitim felsefemizin yerleşmesi lazım. Eğer teveccüh gösterilip bizim de (ki bu işin mutfağındayız) fikirlerimiz ve düşüncelerimiz sorulursa eğitim sistemimizin daha iyi olabilmesi adına yaptığımız çalışmaları sunarız. Eğitim dünyasında yer alan tüm kurum ve bireylerinde yapması gereken budur kanaatindeyim.

> Eğitim Politikası Hükümetlerle Değişmemeli

Hami Koç / Özel Öğretim Kurumları Birliği (ÖZKUR-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı

hami koçTürkiye’nin eğitim sisteminin AK Parti iktidarı öncesinden gelen sıkıntılarını çözmek ve çözüm yolları üretmek aslında çok zor bir süreç oldu. Çünkü bu sıkıntılar, bir iktidarın birkaç yıl içinde çözebileceği sorunlar değildi. AK Parti hükümetlerinin Milli Eğitim Bakanları, tüm iyi niyetleriyle bu sorunların üstüne gittiler ve en makul şekilde Türk eğitim sistemini yeniden tasarlamayı hedeflediler. Nitekim 13 yıl geçmiş olmasına rağmen günümüzde halen bazı alanlarda sıkıntılar devam etmektedir.

Buradan şunu anlıyoruz ki, eğitim sistemimizin ciddi şekilde revize edilmesi gerekiyor. Bu amaçla yapılan birçok Şura'da ve konferansta eğitimcilerin de fikirleri alınarak yeni düzenlemelere gidildi. Sorunlarımıza geniş katılımların yapıldığı toplantılarda çözümler arandı. Özellikle 1. Eğitim Kongresi buna çok iyi örnek teşkil ediyor. Şahsi kanaatim mevcut hükümet de dâhil olmak üzere AK Parti’nin tüm hükümetleri eğitimde sorunun nerede olduğunu biliyorlardı ve sorunları ortadan kaldırmak için var güçleriyle çalıştılar. İşin aslına bakarsanız, eğitim gibi son derece önemli konunun halen 91 yıl önce çıkartılan bir kanunla yürütülmesi ciddi bir problem olarak önümüzde durmaktadır. O zamanlar belki yeni kurulan rejimin tesisi için buna ihtiyaç vardı. Ancak tüm dünyada eğitimin bireyselleştiği 21. yüzyılda biz hâlâ tek tipte insan yetiştirmeye yönelik bu sistemle yola devam etmekte ısrar edersek, bu bizim düşünce zenginliğimizi mahveder, çocuklarımızın ilgi ve merak duygusunu canlı tutamayız, ülkenin beşeri insan kaynağını heba etmiş oluruz. Keza konuyla bağlantılı olması dolayısı ile bir şunu da ifade etmeliyim; bölgesel iklim şartları sebebi ile müfredat birliği, eğitim takvimi ciddi anlamda sıkıntı oluşturuyor. Haziran'da ülkenin bir kısmı yaz yaşarken, diğer bir kısmında kar yeni yeni kalkmış oluyor. Çukurova’da hasat mevsiminde insan gücüne duyulan ihtiyaçtan dolayı çocukların okula devam etmesi çok zordur. Bunları bir bütün halinde düşünmek zorundayız.

Yukarıda ifade ettiğim gibi yapısı bozuk olan bir sistemi düzeltmek vakit alıyor. Örneğin dershanelerin kapatılması kararının alınması çok radikal bir karar olmakla beraber doğru ve geç kalınmış bir hamleydi. AK Parti iktidarı bunu başarıyla hayata geçirmeye çok yaklaştı. Ama AYM’nin iptal kararı ile birçok soru işareti var. Bize kalırsa nihai çözüm; dershaneyi ortaya çıkaran sebepleri ortadan kaldırmak olmalı. O zaman bütün bu tartışma ortamı da bahanesi olmayacak şekilde kendiliğinden sona ermiş olacaktır.

Yine hayata geçirilen 4+4+4 olarak bilinen eğitim modeli de bize göre oldukça faydalı oldu. Halkımızın da bu konuda gayet olumlu düşündüğüne inanıyorum. Üniversiteye hazırlanan öğrencilerimizi yakından ilgilendiren ve yıllarca haksız rekabetin yaşandığı kat sayı eşitsizliği de AK Parti iktidarı ile ortadan kaldırıldı. Artık üniversiteye hazırlanan her genç biliyor ki kesinlikle adil olmayan bir puan hesaplama şekli yok. Üniversiteye girişte öğrencinin bilimsel çabalarını destekleyecek adımlar atılmalı. Mesela salt sıralamaya dayalı bir sistem yerine kademeli olarak öğrenci portfolyosunda değerlendirmeye alındığı bir sistem hem daha adil olacak hem de öğrencinin üretmesine sebep olacaktır. Sınav baskısı sebebi ile çocukları ne hayata hazırlayabiliyoruz ne de mesleğe.

Sadece eğitimin akademik yönü değil sosyal yönünde de değişiklikler gördük. Gençlerimizin dini inançlarını gerektiği gibi yaşayabilmeleri için başörtüsüne serbestlik getirildi. İnancı gereği ibadetini yapmak isteyenlere imkân sağlanması medeni bir ülke olmanın en temel gerçeği ve gereğidir. Avrupa ülkelerinde gezdiğimiz okullarda bu ibadethaneleri gördükçe ülkemiz adına çok üzülüyorduk. Hatta bazı okullarda mahalle camisi büyüklüğünde görkemli ibadethaneler var...

Tabii tüm bu güzel uygulamaların yanında muhakkak ki denenen ama uygun olmadığı anlaşıldığında vazgeçilen projeler de oldu. Kanaatimce bunları topyekûn denemektense pilot uygulamalar ile tecrübe etmek daha yerinde ve ekonomik olacaktır. Bunun için de özel okullara bu konuda serbestlik tanınarak yapılan uygulamaların sonucunu görmek daha makul ve mantıklı olur. Hiçbir özel okul sahibi kendi aleyhine olacak uygulama içine girmez. Böylece çeşitli modelleri de görmüş oluruz.

Takdir edersiniz ki bir ülkenin eğitim sistemi yeni baştan düzenleniyor. Bu düzenleme içinde mutlaka amaca ulaşmayan ya da istenilen verimin alınmadığı projelerde olacaktır. Önemli olan bunları erken tespit edip gerektiği şekilde yeniden düzenlemektir. Bu tür şeyler çok gelişmiş ülkelerde de olabiliyor.

Özel okul desteği sayesinde birçok aile için özel okullar da bir alternatif haline geldi

Biz tabi eğitim dünyamızın özel okullar tarafının temsilcileriyiz. Devletin kendi içindeki resmi okullar için yapmış olduğu yatırımları da yakından takip ediyoruz. Özellikle eğitim teknolojileri ve derslikler alanında çok önemli adımlar atıldığını ve yatırımlar yapıldığını söyleyebilirim. Okul öncesi kurumlardaki gelişmeler ise tahminlerin çok üzerinde oldu.

Özel okul tarafından bakıldığında geçen 13 yıl boyunca tüm hükümetlerin özel okulculuğa verdiği desteği memnuniyetle görüyoruz. Ülkemizdeki özel okullaşma maalesef istenilen seviyelerde değil. Yapılan tüm konuşmalarda ve toplantılarda bu seviyeyi daha yukarı çekebilmek için fikirler ortaya konuyor. Dershanelerin kapatılması ve kapatılan dershanelere özel okul olabilmeleri için hak tanınması da bu fikirlerden biriydi.

Özel okulların artması tabii ki bizler için sevindirici, ancak bu okullarımıza öğrenci de bulmamız gerekiyor. Geçtiğimiz yıl uygulamaya konulan özel okulda okumak isteyen çocuklar için devlet desteği verilmesi de bana göre devletin özel okulların özelinde yapmış olduğu çok önemli bir yardım. Bunu kesinlikle göz ardı edemeyiz. Bu destek sayesinde birçok aile için özel okullar da bir alternatif haline geldi. Söylediğim gibi aileler çocuklarının özel okulda okuması fikrine bu eğitim desteğinden sonra daha sıcak bakmaya başladılar. Bu konuda hükümet içindeki ilgili bakanlıkların çok yoğun çalışmalar olduğu şahsen biliyorum.

Bahsini ettiğimiz desteğin önümüzdeki yıllarda daha kapsamlı olarak geliştirileceğini inanıyorum. Bize düşen de bunu desteklemektir.

Eğitim politikası, siyaset üstü olmalı, hükümetler ile değişmemeli

Henüz yeni seçimden çıktık ve nasıl bir hükümetle nasıl bir milli eğitim bakanlığı ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Hal böyle olunca yeni hükümetin nasıl bir eğitim politikası izleyeceğini tahmin edemiyorsunuz. Hatta bir koalisyon hükümeti mi kurulur yoksa bir erken seçim kararı mı alınır bunun kararını da tüm Türkiye gibi merakla bekliyoruz.

Ama şurası bir gerçek ki; eğitim politikası, siyaset üstü olmalı, hükümetler ile değişmemeli. Şayet öyle olursa yapboz tahtası olması kaçınılmazdır. Doğrunun sana göre, bana göresi olmaz.

Biz tüm bu belirsizliklere rağmen şu anki mevcut olan ve bizim tespit ettiğimiz sorunları masamızda tutuyoruz. Kurullarımız çalışmaya devam ediyor. Sadece biz değil tüm diğer eğitim derneklerinin kendi içlerinde değerlendirmeler yaptığını düşünüyorum. Ne zamanki hükümet kurulur ve yeni eğitim bakanımız belli olur o zaman bir yol haritası belirlenir. Ama asıl olan artık milleti ile barışık, öğrencisine doğru tarihi-kendi tarihi öğreten, inançları konusunda incitmeyen, değerlerimize yabancı olmayan, biz olan eğitim felsefemizin yerleşmesi lazım. Eğer teveccüh gösterilip bizim de (ki bu işin mutfağındayız) fikirlerimiz ve düşüncelerimiz sorulursa eğitim sistemimizin daha iyi olabilmesi adına yaptığımız çalışmaları sunarız. Eğitim dünyasında yer alan tüm kurum ve bireylerinde yapması gereken budur kanaatindeyim.

Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Ağustos 2015 16:25

Gösterim: 1019

2002 yılından bugüne kadar yaklaşık 13 yıllık süre zarfında eğitim – öğretim sektöründe öğrencinin eğitimi açısından çok fazla bir yatırım yapılmadığını belirten Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu, yatırımların genelde fiziki konum ve teknolojiye yapıldığını ifade etti. Tavukçuoğlu, “O kadar hızlı geçiş oldu ki yapılan yatırımı eğitim öğretime yansıtacak elemanları yetiştiremedik” dedi.

yusuf tavukçuoğlu13 yıllık AK Parti iktidarının eğitim politikalarını değerlendiren Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu, “13 yıl içerisinde sistemde yapılan değişikliklerin gençlerin yetiştirilmesinde ve ülkenin geleceği açısından çok hızlı bir şekilde alınan kararlarla niceliği arttırılırken nitelik anlamında çok değer kaybettik” diye konuştu.

Yapılan değişikliklerde diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi uzun uzun düşünülüp beyin fırtınaları yapılsaydı bugün bu sıkıntıların büyük bir bölümünü yaşamayacağımızı vurgulayan Tavukçuoğlu, “Örneğin sistemde dershaneler katılmak isteniyor ise ki bunun şekli böyle olmamalı idi, bir yanlışı dershaneleri temel eğitim liselerine çevirerek bir yanlışla düzeltmeye çalıştık” dedi.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARI 50’LERİN ALTINA DÜŞTÜ

4+4+4’e geçerken okul öncesi eğitimdeki karışıklıktan dolayı %50’lerin üzerinde olan okul öncesi eğitim kurumlarının 50’lerin altına düştüğünü kaydeden Tavukçuoğlu, “Aynı şekilde ilkokul ile ortaokul, ortaokul ile de lise arasında her açıdan kopukluklar var. Daha birçok şeyi sayabiliriz. İnşallah bundan sonraki süreçte eğitim- öğretimde acele kararlar almayız” diye konuştu.

EN ÇOK YATIRIM FİZİKİ KONUM VE TEKNOLOJİYE YAPILDI

2002 yılından bu güne kadar yaklaşık 13 yıllık süre zarfında eğitim – öğretim sektöründe öğrencinin eğitimi açısından çok fazla bir yatırım yapılmadığını dile getiren Yusuf Tavukçuoğlu, yatırımların genelde fiziki konum ve teknolojiye yapıldığını ifade etti. Tavukçuoğlu, “O kadar hızlı geçiş oldu ki yapılan yatırımı eğitim öğretime yansıtacak elemanları yetiştiremedik. Örneğin Fatih Projesi, yurt dışından alınan tabletler gibi” diyerek sözlerini sürdürdü.

TÜRK TOPLUMUNA HAS ÖZEL BİR SİSTEM OLUŞTURULMALI

Kurulacak yeni hükümetin eğitimin acil ihtiyaçlarına cevap verecek politikaları gerçekleştirmesi gerektiğini vurgulayan Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu, şunları söyledi:

“Öncelikle siyasi değil, siyasi çıkar ve kaygılarla karar almadan tamamen eğitimcilerin görüşleri doğrultusunda niteliği arttıracak daha eğitimli, bilgili öğretmen, daha duyarlı siyasiler ve anne babanın da içinde olduğu Türk toplumuna has özel coğrafi bölgelerimizin artılarını eksilerini içine alacak şekilde yeni bir yöntem, yeni bir sistem oluşturulmalıdır.”                

> İnsandan çok teknolojiye yatırım yapıldı

2002 yılından bugüne kadar yaklaşık 13 yıllık süre zarfında eğitim – öğretim sektöründe öğrencinin eğitimi açısından çok fazla bir yatırım yapılmadığını belirten Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu, yatırımların genelde fiziki konum ve teknolojiye yapıldığını ifade etti. Tavukçuoğlu, “O kadar hızlı geçiş oldu ki yapılan yatırımı eğitim öğretime yansıtacak elemanları yetiştiremedik” dedi.

yusuf tavukçuoğlu13 yıllık AK Parti iktidarının eğitim politikalarını değerlendiren Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu, “13 yıl içerisinde sistemde yapılan değişikliklerin gençlerin yetiştirilmesinde ve ülkenin geleceği açısından çok hızlı bir şekilde alınan kararlarla niceliği arttırılırken nitelik anlamında çok değer kaybettik” diye konuştu.

Yapılan değişikliklerde diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi uzun uzun düşünülüp beyin fırtınaları yapılsaydı bugün bu sıkıntıların büyük bir bölümünü yaşamayacağımızı vurgulayan Tavukçuoğlu, “Örneğin sistemde dershaneler katılmak isteniyor ise ki bunun şekli böyle olmamalı idi, bir yanlışı dershaneleri temel eğitim liselerine çevirerek bir yanlışla düzeltmeye çalıştık” dedi.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARI 50’LERİN ALTINA DÜŞTÜ

4+4+4’e geçerken okul öncesi eğitimdeki karışıklıktan dolayı %50’lerin üzerinde olan okul öncesi eğitim kurumlarının 50’lerin altına düştüğünü kaydeden Tavukçuoğlu, “Aynı şekilde ilkokul ile ortaokul, ortaokul ile de lise arasında her açıdan kopukluklar var. Daha birçok şeyi sayabiliriz. İnşallah bundan sonraki süreçte eğitim- öğretimde acele kararlar almayız” diye konuştu.

EN ÇOK YATIRIM FİZİKİ KONUM VE TEKNOLOJİYE YAPILDI

2002 yılından bu güne kadar yaklaşık 13 yıllık süre zarfında eğitim – öğretim sektöründe öğrencinin eğitimi açısından çok fazla bir yatırım yapılmadığını dile getiren Yusuf Tavukçuoğlu, yatırımların genelde fiziki konum ve teknolojiye yapıldığını ifade etti. Tavukçuoğlu, “O kadar hızlı geçiş oldu ki yapılan yatırımı eğitim öğretime yansıtacak elemanları yetiştiremedik. Örneğin Fatih Projesi, yurt dışından alınan tabletler gibi” diyerek sözlerini sürdürdü.

TÜRK TOPLUMUNA HAS ÖZEL BİR SİSTEM OLUŞTURULMALI

Kurulacak yeni hükümetin eğitimin acil ihtiyaçlarına cevap verecek politikaları gerçekleştirmesi gerektiğini vurgulayan Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu, şunları söyledi:

“Öncelikle siyasi değil, siyasi çıkar ve kaygılarla karar almadan tamamen eğitimcilerin görüşleri doğrultusunda niteliği arttıracak daha eğitimli, bilgili öğretmen, daha duyarlı siyasiler ve anne babanın da içinde olduğu Türk toplumuna has özel coğrafi bölgelerimizin artılarını eksilerini içine alacak şekilde yeni bir yöntem, yeni bir sistem oluşturulmalıdır.”                

Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Ağustos 2015 16:40

Gösterim: 1045

Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Yılmaz, yerleştirmeye esas tercih ve nakil işlemleri döneminde veli ve öğrenciler için yol haritası hazırladı.

teog nakilVeli ve öğrencilerin heyecanla beklediği ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sonuçları açıklandı. Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Yılmaz, öğrenci ve veliler için tercih ve nakil işlemleri ile ilgili ayrıntılı bir yol haritası hazırladıklarını belirterek, konuyu başlıklar halinde değerlendirdi.

Üç Kez Daha Tercih ve Yerleştirme Başvurusu

Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Uygulaması Tercih ve Yerleştirme E-kılavuzu’nda da belirtildiği gibi 17-21 Ağustos, 24-28 Ağustos ve 31 Ağustos-4 Eylül tarihlerinde olmak üzere üç tercih yapmak kaydıyla üç kez daha tercih ve yerleştirme başvurusu alınacak.

MEB Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği tarafından yayınlanan basın bildirgesine göre ise;

Sınavı hesaplanan aday sayısı: 1.288.325

Tercihte bulunan aday sayısı:  1.108.182

Tercih yapmayan aday sayısı: 180.133

Herhangi bir tercihine yerleşemeyen aday sayısı: 71.373

Tercih yapmayan ve herhangi bir tercihine yerleşmeyen toplam aday sayısı: 251.506

Boş kontenjan toplamı: 248.908

Açık Kontenjan Nasıl Oluşur?

Veli ve öğrencilerin tercih ve nakil başvurusunda bulunabilmeleri için tercih edebilecekleri okullarda kaç açık olduğunu görmeye ihtiyaçları var.

Açık kontenjan oluşabilmesi için herhangi bir okula yerleştirilmiş öğrencinin herhangi başka bir okula geçmesi gerekiyor. Yerleştirilmiş öğrencilerden ne kadarı özel okullara, yetenek sınavı ile öğrenci alan okullara veya Askeri Liselere geçerse o kadar açık kontenjan oluşacaktır. Aksi halde okul kontenjanlarında açık olması mümkün olmayacaktır.

Anadolu Liselerinde Açık Kontenjan Düşük Olabilir

Bu yıl özel okulların kayıtlarının erkene alınmış olması ve özel okullara kayıt yaptıran öğrencilerin tercih sistemine girememeleri nedeni ile Anadolu liselerinde açık kontenjan olma ihtimali oldukça düşüktür.

Yüzdelik Dilimlere Dikkat

Yerleşen öğrencilerin yüzdelik dilimleri incelendiğinde daha düşük yüzdelik dilimine sahip öğrencilerin, geçen yıla göre daha yüksek yüzdelik dilimindeki okula yerleştiği görülüyor. Örneğin geçtiğimiz yıl %17.25 diliminden öğrenci almış bir okula bu yıl %18.31 dilimindeki öğrenci yerleşmiş. Bu durum bu yüzdelik diliminde %1.06’lık bir düşüşü gösteriyor. Başka bir ifade ile %18’lik dilime kadar olan öğrencilerin yaklaşık %1’i özel veya farklı bir okul gurubunu tercih etmiş gibi görülüyor. (Toplam öğrenci sayısında geçen yıla göre az da olsa artış var.)

Tercih ve Nakil Takvimi

Birinci dönem

17 - 21 Ağustos: Tercih başvurularının alınması

24 Ağustos: Sonuçların ilanı

İkinci dönem

24 - 28 Ağustos: Sonuçların ilanı

Üçüncü dönem

31 Ağustos - 4 Eylül: Tercih başvuru alması

7 Eylül: Sonuçların ilanı

Her üç dönemde de tercihlerinden her hangi birine yerleşemeyen ve kayıtları açık liseye yapılan öğrencilerin 7-10 Eylül tarihleri arasında il/ilçe nakil komisyonlarına başvurmaları gerekmektedir.

> Nakil dönemi için izlenecek yol haritası

Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Yılmaz, yerleştirmeye esas tercih ve nakil işlemleri döneminde veli ve öğrenciler için yol haritası hazırladı.

teog nakilVeli ve öğrencilerin heyecanla beklediği ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sonuçları açıklandı. Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Yılmaz, öğrenci ve veliler için tercih ve nakil işlemleri ile ilgili ayrıntılı bir yol haritası hazırladıklarını belirterek, konuyu başlıklar halinde değerlendirdi.

Üç Kez Daha Tercih ve Yerleştirme Başvurusu

Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Uygulaması Tercih ve Yerleştirme E-kılavuzu’nda da belirtildiği gibi 17-21 Ağustos, 24-28 Ağustos ve 31 Ağustos-4 Eylül tarihlerinde olmak üzere üç tercih yapmak kaydıyla üç kez daha tercih ve yerleştirme başvurusu alınacak.

MEB Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği tarafından yayınlanan basın bildirgesine göre ise;

Sınavı hesaplanan aday sayısı: 1.288.325

Tercihte bulunan aday sayısı:  1.108.182

Tercih yapmayan aday sayısı: 180.133

Herhangi bir tercihine yerleşemeyen aday sayısı: 71.373

Tercih yapmayan ve herhangi bir tercihine yerleşmeyen toplam aday sayısı: 251.506

Boş kontenjan toplamı: 248.908

Açık Kontenjan Nasıl Oluşur?

Veli ve öğrencilerin tercih ve nakil başvurusunda bulunabilmeleri için tercih edebilecekleri okullarda kaç açık olduğunu görmeye ihtiyaçları var.

Açık kontenjan oluşabilmesi için herhangi bir okula yerleştirilmiş öğrencinin herhangi başka bir okula geçmesi gerekiyor. Yerleştirilmiş öğrencilerden ne kadarı özel okullara, yetenek sınavı ile öğrenci alan okullara veya Askeri Liselere geçerse o kadar açık kontenjan oluşacaktır. Aksi halde okul kontenjanlarında açık olması mümkün olmayacaktır.

Anadolu Liselerinde Açık Kontenjan Düşük Olabilir

Bu yıl özel okulların kayıtlarının erkene alınmış olması ve özel okullara kayıt yaptıran öğrencilerin tercih sistemine girememeleri nedeni ile Anadolu liselerinde açık kontenjan olma ihtimali oldukça düşüktür.

Yüzdelik Dilimlere Dikkat

Yerleşen öğrencilerin yüzdelik dilimleri incelendiğinde daha düşük yüzdelik dilimine sahip öğrencilerin, geçen yıla göre daha yüksek yüzdelik dilimindeki okula yerleştiği görülüyor. Örneğin geçtiğimiz yıl %17.25 diliminden öğrenci almış bir okula bu yıl %18.31 dilimindeki öğrenci yerleşmiş. Bu durum bu yüzdelik diliminde %1.06’lık bir düşüşü gösteriyor. Başka bir ifade ile %18’lik dilime kadar olan öğrencilerin yaklaşık %1’i özel veya farklı bir okul gurubunu tercih etmiş gibi görülüyor. (Toplam öğrenci sayısında geçen yıla göre az da olsa artış var.)

Tercih ve Nakil Takvimi

Birinci dönem

17 - 21 Ağustos: Tercih başvurularının alınması

24 Ağustos: Sonuçların ilanı

İkinci dönem

24 - 28 Ağustos: Sonuçların ilanı

Üçüncü dönem

31 Ağustos - 4 Eylül: Tercih başvuru alması

7 Eylül: Sonuçların ilanı

Her üç dönemde de tercihlerinden her hangi birine yerleşemeyen ve kayıtları açık liseye yapılan öğrencilerin 7-10 Eylül tarihleri arasında il/ilçe nakil komisyonlarına başvurmaları gerekmektedir.

Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Ağustos 2015 14:27

Gösterim: 1583

Diğer Makaleler...

  1. AK Parti'nin Eğitimde 13 Yılı
  2. e-YDS adaylarının sınav yerleri belli oldu
  3. ÖSYM’den ek yerleştirme kılavuzunda yeni değişiklikler
  4. İzmir’de 29 eğitim kurumuna 'Paralel Yapı' operasyonu