Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
İstanbul’da okul servisi ücretlerine yüzde 9 zam gündemde. İTO Servis Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Erol Uyanık, maliyetlerdeki artış nedeniyle yüzde 9’luk zam talebinde bulunduklarını söyledi.
Okulların açılmasına az bir süre kala, velileri ‘servis ücretlerine zam gelecek mi’ endişesi sardı. Geçtiğimiz yıl en kısa mesafe için aylık 140 TL ödeyen veliler, bu yıl, servisçilerin yüzde 9’luk zam talebi kabul edilirse 152 TL ödeyecek. İstanbul’da 15 bin okul servis aracının 17 eylülden itibaren yollarda olacağını belirten İstanbul Ticaret Odası (İTO) Servis Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Erol Uyanık, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Valiliği’ne yüzde 9’luk bir zam talebinde bulunduklarını söyledi. Geçen yıl ki maliyetlerle ayakta durmanın çok zor olduğunu belirten Uyanık, “Akaryakıt fiyatlarına gelen zamlar ortada. Biz Ticaret Odası olarak maliyet hesaplarını yapıp, buna uygun bir zam talebinde bulunduk. Sektörün ayakta kalabilmesi için, zammın yapılması şart görünüyor. Zammın kabul edilmesi konusunda bize gelen net bir bilgi yok ama belediyenin onaylayacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
4 milyon TL fark
İstanbul’da her gün 15 bin okul servisi aracı, yaklaşık 200 bin öğrenciyi okullarına getirip götürüyor. Geçen yılın fiyatlarına göre, bir öğrencinin ortalama servis ücreti masrafı aylık 230 TL’yi buluyor. Veliler bir okul döneminde, servislere yılda yaklaşık 46 milyon TL para harcarken, bu yıl rakam daha da artacak. Beklenen yüzde 9’luk zam kesinleşirse, İstanbullu velilerin servis harcamaları yılda 50 milyon TL’nin üzerine çıkacak. 2012-2013 eğitim öğretim yılı için ortalama yüzde 5 ila 12 arasında zam yapan özel okullardan sonra, servis ücretlerinin de artma ihtimali velileri endişelendiriyor.
Ankara’da yeni okul dönemi için yüzde 7’lik zam yapılarak en yakın mesafe ücreti aylık 116 TL’ye çıkarken, İzmir’de ise zam oranı henüz netleşmedi. Uyanık, servis şirketlerinin en büyük problemlerinin araçlarını verimli kullanamamaları olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu: “İstanbul’da işçi servisleri 6’da, ilk ve orta öğretim servislerinin 7’de, lise servislerinin 8’de yola çıkması sağlanmalı. Eğer trafik akışını 4’e bölebilirsek trafikte yüzde 30 rahatlama olur.”
Zam kararı 1 hafta içinde netleşecek
İSTANBUL Umum Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası (İSAROD) Başkanı Hamza Öztürk ise, kendilerinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yüzde 10’luk zam talebinde bulunduklarını söyledi. Öztürk, “Pazarlık sürecek ama buna yakın bir zam oranı çıkacaktır. İETT araçlarına, taksimetre ücretlerine zam yapılıyorsa, servis araçlarına da yapılmalı. 1 hafta içinde netleşir. Şu anda velilerden para alınmıyor. Veliler, ücret isteyen servisçilri dikkate almasın. Zam netleşince, ücretler netleşecek” dedi.
(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul’da okul servisi ücretlerine yüzde 9 zam gündemde. İTO Servis Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Erol Uyanık, maliyetlerdeki artış nedeniyle yüzde 9’luk zam talebinde bulunduklarını söyledi.
Okulların açılmasına az bir süre kala, velileri ‘servis ücretlerine zam gelecek mi’ endişesi sardı. Geçtiğimiz yıl en kısa mesafe için aylık 140 TL ödeyen veliler, bu yıl, servisçilerin yüzde 9’luk zam talebi kabul edilirse 152 TL ödeyecek. İstanbul’da 15 bin okul servis aracının 17 eylülden itibaren yollarda olacağını belirten İstanbul Ticaret Odası (İTO) Servis Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Erol Uyanık, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Valiliği’ne yüzde 9’luk bir zam talebinde bulunduklarını söyledi. Geçen yıl ki maliyetlerle ayakta durmanın çok zor olduğunu belirten Uyanık, “Akaryakıt fiyatlarına gelen zamlar ortada. Biz Ticaret Odası olarak maliyet hesaplarını yapıp, buna uygun bir zam talebinde bulunduk. Sektörün ayakta kalabilmesi için, zammın yapılması şart görünüyor. Zammın kabul edilmesi konusunda bize gelen net bir bilgi yok ama belediyenin onaylayacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
4 milyon TL fark
İstanbul’da her gün 15 bin okul servisi aracı, yaklaşık 200 bin öğrenciyi okullarına getirip götürüyor. Geçen yılın fiyatlarına göre, bir öğrencinin ortalama servis ücreti masrafı aylık 230 TL’yi buluyor. Veliler bir okul döneminde, servislere yılda yaklaşık 46 milyon TL para harcarken, bu yıl rakam daha da artacak. Beklenen yüzde 9’luk zam kesinleşirse, İstanbullu velilerin servis harcamaları yılda 50 milyon TL’nin üzerine çıkacak. 2012-2013 eğitim öğretim yılı için ortalama yüzde 5 ila 12 arasında zam yapan özel okullardan sonra, servis ücretlerinin de artma ihtimali velileri endişelendiriyor.
Ankara’da yeni okul dönemi için yüzde 7’lik zam yapılarak en yakın mesafe ücreti aylık 116 TL’ye çıkarken, İzmir’de ise zam oranı henüz netleşmedi. Uyanık, servis şirketlerinin en büyük problemlerinin araçlarını verimli kullanamamaları olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu: “İstanbul’da işçi servisleri 6’da, ilk ve orta öğretim servislerinin 7’de, lise servislerinin 8’de yola çıkması sağlanmalı. Eğer trafik akışını 4’e bölebilirsek trafikte yüzde 30 rahatlama olur.”
Zam kararı 1 hafta içinde netleşecek
İSTANBUL Umum Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası (İSAROD) Başkanı Hamza Öztürk ise, kendilerinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yüzde 10’luk zam talebinde bulunduklarını söyledi. Öztürk, “Pazarlık sürecek ama buna yakın bir zam oranı çıkacaktır. İETT araçlarına, taksimetre ücretlerine zam yapılıyorsa, servis araçlarına da yapılmalı. 1 hafta içinde netleşir. Şu anda velilerden para alınmıyor. Veliler, ücret isteyen servisçilri dikkate almasın. Zam netleşince, ücretler netleşecek” dedi.
(hürriyet)
Son Güncelleme: Çarşamba, 05 Eylül 2012 09:38
Gösterim: 1758
Duygu öğretmenin cesedini minik oğlu buldu
MUĞLA’nın Milas İlçesi’nde 4 yaşındaki oğluyla yaşayan ve yaklaşık bir yıldır eşinden ayrı olduğu belirtilen tarih öğretmeni 34 yaşındaki Duygu Öztekin, odasında ölü bulundu. İlk incelemede intihar ettiği belirlenen Duygu öğretmenin, bir öğrencisine ’Bana bir şey olursa anahtar paspasın altında’ diye cep telefonuyla mesaj gönderdiği anlaşıldı. Talihsiz öğretmenin ölümü ilçeyi yasa boğdu.
Olay, Milas İlçesi'nde meydana geldi. Milas Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nde görevli tarih öğretmeni 34 yaşındaki Duygu Öztekin, odasından çıkmayınca 4 yaşındaki oğlu Şevket Doğan Öztekin, annesini uyandırmak istedi.
AĞZINDAN KAN GELEN CESEDE OĞLU YARA BANDI YAPIŞTIRDI
Ancak minik Şevket, burnu ve ağzından kan gelen annesini uyandıramayınca, yara bandı bulup komşularının yanına gitti ve iddiaya göre, "Annem uyanmıyor, ağzı kanamış yara bandı buldum yapıştırdım ama yine de uyanmıyor" dedi. Bunun üzerine eve giren komşuları, Duygu öğretmenin cesediyle karşılaştı ve durumu polise bildirdi.
BAŞUCUNDA BOŞ İLAÇ KUTULARI
Olay yerine gelen polis, talihsiz öğretmenin baş ucunda içi boş ilaç kutuları buldu. Savcının incelemesinin ardından otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırılan Duygu öğretmenin boşanma aşamasında olduğu eşiyle yaklaşık bir yıldır ayrı yaşadığı ve gece saatlerinde, özel ders verdiği bir öğrencisine cep telefonundan ’Bana bir şey olursa anahtar paspasın altında’ yazılı mesaj gönderdiği belirtildi.
Duygu Öztekin’in ölüm haberini alan öğrencileri ve öğretmen arkadaşları, evinin önüne gelip gözyaşı döktü. Talihsiz öğretmenin ölümü ilçeyi yasa boğdu. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Duygu öğretmenin cesedini minik oğlu buldu
MUĞLA’nın Milas İlçesi’nde 4 yaşındaki oğluyla yaşayan ve yaklaşık bir yıldır eşinden ayrı olduğu belirtilen tarih öğretmeni 34 yaşındaki Duygu Öztekin, odasında ölü bulundu. İlk incelemede intihar ettiği belirlenen Duygu öğretmenin, bir öğrencisine ’Bana bir şey olursa anahtar paspasın altında’ diye cep telefonuyla mesaj gönderdiği anlaşıldı. Talihsiz öğretmenin ölümü ilçeyi yasa boğdu.
Olay, Milas İlçesi'nde meydana geldi. Milas Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nde görevli tarih öğretmeni 34 yaşındaki Duygu Öztekin, odasından çıkmayınca 4 yaşındaki oğlu Şevket Doğan Öztekin, annesini uyandırmak istedi.
AĞZINDAN KAN GELEN CESEDE OĞLU YARA BANDI YAPIŞTIRDI
Ancak minik Şevket, burnu ve ağzından kan gelen annesini uyandıramayınca, yara bandı bulup komşularının yanına gitti ve iddiaya göre, "Annem uyanmıyor, ağzı kanamış yara bandı buldum yapıştırdım ama yine de uyanmıyor" dedi. Bunun üzerine eve giren komşuları, Duygu öğretmenin cesediyle karşılaştı ve durumu polise bildirdi.
BAŞUCUNDA BOŞ İLAÇ KUTULARI
Olay yerine gelen polis, talihsiz öğretmenin baş ucunda içi boş ilaç kutuları buldu. Savcının incelemesinin ardından otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırılan Duygu öğretmenin boşanma aşamasında olduğu eşiyle yaklaşık bir yıldır ayrı yaşadığı ve gece saatlerinde, özel ders verdiği bir öğrencisine cep telefonundan ’Bana bir şey olursa anahtar paspasın altında’ yazılı mesaj gönderdiği belirtildi.
Duygu Öztekin’in ölüm haberini alan öğrencileri ve öğretmen arkadaşları, evinin önüne gelip gözyaşı döktü. Talihsiz öğretmenin ölümü ilçeyi yasa boğdu. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.(hürriyet)
Son Güncelleme: Çarşamba, 05 Eylül 2012 02:18
Gösterim: 2199
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Melda Pelin Yargıç, 2010 yılının aralık ayında yapılan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı'ndaki (TUS) bazı soruların mahkeme kararıyla iptal edilmesi ardından birçok hekimin hak kaybına uğradığını savundu.
Yargıç, ''ÖSYM'yi genç hekimlerimizi daha fazla mağdur etmekten vazgeçmeye ve bilirkişi raporlarına dayanan iptal kararını kabul etmeye çağırıyoruz'' dedi.
TTB Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında, TUS sorularının iptali sonrası gelişmeler değerlendirildi.
Kendisinin de TUS sorularının iptalinden etkilenen bir asistan hekim olduğunu dile getiren Yargıç, 1,5 yıl sonra yaşanan bu gelişme nedeniyle bazı hekimlerin uzmanlık alanlarını, bazılarının ise yaşadıkları şehri değiştirmek zorunda kalacaklarını söyledi.
TTB'nin kusurlu işlemden etkilenen adaylarla ilgili ÖSYM'ye başvuru yaptığını dile getiren Yargıç, şu görüşleri savundu:
''ÖSYM adaylara ilettiği duyurularda 'Danıştay nezdinde itiraz sürecinin devam ettiği ve bu süreçte yeniden yerleştirmelerin geri dönebileceği' uyarısında bulunmaktadır. Böyle bir ihtimalde zaten mağdur olan hekimlerin daha da zor durumda kalacakları, hatta bundan duydukları tedirginlik nedeniyle hak ettikleri yerlere gitmekten çekinecekleri anlaşılmaktadır. ÖSYM'yi genç hekimlerimizi daha fazla mağdur etmekten vazgeçmeye ve bilirkişi raporlarına dayanan iptal kararını kabul etmeye çağırıyoruz.''
''Ne yapacağını bilemeyenler var''
TTB Genel Sekreteri Bayazıt İlhan da, bir soru üzerine sınav mağduru hekimlerden ÖSYM'nin duyurusu yüzünden ne yapacağını bilemeyenler olduğunu belirterek, ''ÖSYM'yi bu sorumsuz tavrından geri adım atmaya ve hekimleri mağdur edecek adımlar atmamaya davet ediyoruz'' diye konuştu.
TTB 2. Başkanı Gülriz Erişgen ise ÖSYM'nin, hekimlerin gözünde güvenilir bir kurum olmaktan çıktığını, bundan sonraki TUS'larda TTB'nin de söz sahibi olması gerektiğini söyledi.
Ankara Tabip Odası Başkanı Özden Şener de ÖSYM'nin saygın bir kurum haline getirilmesinde büyük rol oynayan Prof. Dr. Altan Günalp'in ''kemiklerinin sızladığını'' öne sürerek, ''TUS'un ertelenmesiyle hekimlerin hayatından 3 ay çalınmıştı. Şimdi de soruların iptaliyle 1,5 yıl çalınıyor. Bu kamu zararıdır ve bunun bir sorumlusu olmalıdır'' ifadesini kullandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Melda Pelin Yargıç, 2010 yılının aralık ayında yapılan Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı'ndaki (TUS) bazı soruların mahkeme kararıyla iptal edilmesi ardından birçok hekimin hak kaybına uğradığını savundu.
Yargıç, ''ÖSYM'yi genç hekimlerimizi daha fazla mağdur etmekten vazgeçmeye ve bilirkişi raporlarına dayanan iptal kararını kabul etmeye çağırıyoruz'' dedi.
TTB Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında, TUS sorularının iptali sonrası gelişmeler değerlendirildi.
Kendisinin de TUS sorularının iptalinden etkilenen bir asistan hekim olduğunu dile getiren Yargıç, 1,5 yıl sonra yaşanan bu gelişme nedeniyle bazı hekimlerin uzmanlık alanlarını, bazılarının ise yaşadıkları şehri değiştirmek zorunda kalacaklarını söyledi.
TTB'nin kusurlu işlemden etkilenen adaylarla ilgili ÖSYM'ye başvuru yaptığını dile getiren Yargıç, şu görüşleri savundu:
''ÖSYM adaylara ilettiği duyurularda 'Danıştay nezdinde itiraz sürecinin devam ettiği ve bu süreçte yeniden yerleştirmelerin geri dönebileceği' uyarısında bulunmaktadır. Böyle bir ihtimalde zaten mağdur olan hekimlerin daha da zor durumda kalacakları, hatta bundan duydukları tedirginlik nedeniyle hak ettikleri yerlere gitmekten çekinecekleri anlaşılmaktadır. ÖSYM'yi genç hekimlerimizi daha fazla mağdur etmekten vazgeçmeye ve bilirkişi raporlarına dayanan iptal kararını kabul etmeye çağırıyoruz.''
''Ne yapacağını bilemeyenler var''
TTB Genel Sekreteri Bayazıt İlhan da, bir soru üzerine sınav mağduru hekimlerden ÖSYM'nin duyurusu yüzünden ne yapacağını bilemeyenler olduğunu belirterek, ''ÖSYM'yi bu sorumsuz tavrından geri adım atmaya ve hekimleri mağdur edecek adımlar atmamaya davet ediyoruz'' diye konuştu.
TTB 2. Başkanı Gülriz Erişgen ise ÖSYM'nin, hekimlerin gözünde güvenilir bir kurum olmaktan çıktığını, bundan sonraki TUS'larda TTB'nin de söz sahibi olması gerektiğini söyledi.
Ankara Tabip Odası Başkanı Özden Şener de ÖSYM'nin saygın bir kurum haline getirilmesinde büyük rol oynayan Prof. Dr. Altan Günalp'in ''kemiklerinin sızladığını'' öne sürerek, ''TUS'un ertelenmesiyle hekimlerin hayatından 3 ay çalınmıştı. Şimdi de soruların iptaliyle 1,5 yıl çalınıyor. Bu kamu zararıdır ve bunun bir sorumlusu olmalıdır'' ifadesini kullandı.
Son Güncelleme: Salı, 04 Eylül 2012 15:16
Gösterim: 1697
Sabah Gazetesi Yazarı Sait Gürsoy’un bugünkü yazısı
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran sitemin müfredatı açıklandı. Özellikle ilkokul 1'inci sınıf odak noktası oldu. Bence müfredat AB normlarında, İngiltere'den örnek alınıp iyi hazırlanmış, okul öncesi ağırlıklı bir program. Ancak burada en önemli sorun, sınıf mevcutlarında olacak. Özellikle büyük şehirlerde sınıf mevcutları 80'i aşacak. Bu sınıflarda, 60 ile 71 ay ve 72 ay üstü arasında iki grup öğrenci olacak. Birinci grup okul öncesi yaşında olurken ve hiç eğitim almamışken, ikinci grup okul öncesi eğitimli olacak. Öğretmenlerin çocuklarla tek tek ilgilenebilmesi için sınıf mevcutlarının azami 30 dolayında olması önemli.
Gelelim madalyonun öbür yüzüne. Burada okul öncesi eğitim almış öğrenciler var. 72 ay ve öncesindeki çocukların ihtiyaçlarına yönelik bu sistem onları sıkabilir, okuldan soğutabilir. Bu çocuklara ilk günden itibaren akademik temelli bilgi verilmeyecek.
60 ile 65 ay arasında olanları velileri okula göndermeyebilecek. 66 ve üstü için zorunluluk var. Bazı veliler, çocuklarının fiziksel ve ruhsal olarak gelişmediğini öne sürerek rapor alıyor. Herkesin kararına saygı duyarım. Ancak şunu unutmayın ki, bu rapor ömrü boyunca çocuğun karşısına çıkacak.
Bence ilgili belgeyi Rehberlik Araştırma Merkezleri verebilirdi. Bu uzmanlar çocuğun okula gidip gidemeyeceğini rahatlıkla belirleyebilir.
Yaklaşık 460 bin öğretmene iki gündür mesleki gelişim eğitimi veriliyor. 1'inci sınıf öğretmenlerine oyun ve fiziki etkinlikler dersine yönelik bilgiler aktarılacak. Ayrıca, okuma yazmaya hazırlık hakkında sunumlar yapılacak. Seminerde okul olgunluğu, sosyal bilimlerde problem çözme, müzakereci öğrenci ve öğretmenlik mesleği konuları da ele alınacak.
Sivil hükümetin hazırladığı bir program ilk kez uygulanacak. Aylarına göre çocukların durumu, sınıfların yetersizliği, okula giriş-çıkış saatleri ve seçmeli dersler gibi pek çok konu eleştiriliyor. Her yenide olduğu gibi, bunda da eksikler olacak. Çocuklarımızın geleceği için, birlikte tartışıp, en doğruyu yapmalıyız. Sistemin oturması bir iki yılımızı alabilir.
Keşke bu yeni sistemi pilot bir bölgede uygulasaydık, artı ve eksisini daha rahat görebilirdik.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sabah Gazetesi Yazarı Sait Gürsoy’un bugünkü yazısı
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran sitemin müfredatı açıklandı. Özellikle ilkokul 1'inci sınıf odak noktası oldu. Bence müfredat AB normlarında, İngiltere'den örnek alınıp iyi hazırlanmış, okul öncesi ağırlıklı bir program. Ancak burada en önemli sorun, sınıf mevcutlarında olacak. Özellikle büyük şehirlerde sınıf mevcutları 80'i aşacak. Bu sınıflarda, 60 ile 71 ay ve 72 ay üstü arasında iki grup öğrenci olacak. Birinci grup okul öncesi yaşında olurken ve hiç eğitim almamışken, ikinci grup okul öncesi eğitimli olacak. Öğretmenlerin çocuklarla tek tek ilgilenebilmesi için sınıf mevcutlarının azami 30 dolayında olması önemli.
Gelelim madalyonun öbür yüzüne. Burada okul öncesi eğitim almış öğrenciler var. 72 ay ve öncesindeki çocukların ihtiyaçlarına yönelik bu sistem onları sıkabilir, okuldan soğutabilir. Bu çocuklara ilk günden itibaren akademik temelli bilgi verilmeyecek.
60 ile 65 ay arasında olanları velileri okula göndermeyebilecek. 66 ve üstü için zorunluluk var. Bazı veliler, çocuklarının fiziksel ve ruhsal olarak gelişmediğini öne sürerek rapor alıyor. Herkesin kararına saygı duyarım. Ancak şunu unutmayın ki, bu rapor ömrü boyunca çocuğun karşısına çıkacak.
Bence ilgili belgeyi Rehberlik Araştırma Merkezleri verebilirdi. Bu uzmanlar çocuğun okula gidip gidemeyeceğini rahatlıkla belirleyebilir.
Yaklaşık 460 bin öğretmene iki gündür mesleki gelişim eğitimi veriliyor. 1'inci sınıf öğretmenlerine oyun ve fiziki etkinlikler dersine yönelik bilgiler aktarılacak. Ayrıca, okuma yazmaya hazırlık hakkında sunumlar yapılacak. Seminerde okul olgunluğu, sosyal bilimlerde problem çözme, müzakereci öğrenci ve öğretmenlik mesleği konuları da ele alınacak.
Sivil hükümetin hazırladığı bir program ilk kez uygulanacak. Aylarına göre çocukların durumu, sınıfların yetersizliği, okula giriş-çıkış saatleri ve seçmeli dersler gibi pek çok konu eleştiriliyor. Her yenide olduğu gibi, bunda da eksikler olacak. Çocuklarımızın geleceği için, birlikte tartışıp, en doğruyu yapmalıyız. Sistemin oturması bir iki yılımızı alabilir.
Keşke bu yeni sistemi pilot bir bölgede uygulasaydık, artı ve eksisini daha rahat görebilirdik.
Son Güncelleme: Çarşamba, 05 Eylül 2012 02:02
Gösterim: 1533
YÖK, üniversiteye yerleşip, liseden mezun olamayanlara ikinci bir şans verilmesini kararlaştırdı
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversiteye yerleşmesine rağmen liseden mezun olamadığı için kazandığı programa kayıt yaptıramayan öğrencilerin haklarını kaybetmeyeceklerini açıkladı. Öğrenciler, bu durumlarını belgeledikleri takdirde kazandıkları programın kontenjanları dikkate alınmadan kayıt yaptırabilecekler.
YÖK’ün internet sitesinde yer alan açıklamada, herhangi bir yükseköğretim programına yerleşmesine rağmen ortaöğretim kurumundan mezun olamayan öğrencilerin durumunun 29 Ağustos tarihli Genel Kurul toplantısında değerlendirildiği bildirildi. Öğrencilerin, bu durumlarını belgelemeleri halinde kazındıkları programın kontenjanları dikkate alınmadan kayıt yaptırabileceklerinin belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’nün, ortaöğretim sorumluluk sınavlarının eylül ayının ilk haftasında yapılacağı ve daha sonra yapılacak olan sorumluluk sınavı döneminde tekrar bir sınav hakkı verileceği belirtilerek, 2012-ÖSYS sonucunda bir yükseköğretim programını kazanmış ancak mezun olamamış öğrenciler için kayıt tarihlerinin uzatılması ve öğrencilere gerekli kolaylığın sağlanması konusundaki yazısı, 29 Ağustos tarihli YÖK Genel Kurul toplantısında incelendi. 3-7 Eylül tarihleri arasında ortaöğretim kurumundan mezun olamadığı için kazandığı programa kayıt yaptıramayan ve ortaöğretim sorumluluk sınavı veya ek sınav sonucunda ortaöğretim kurumundan mezun olan öğrencilerin, bu durumlarını belgelemeleri kaydıyla 2012-ÖSYS’de kayıt hakkı kazandıkların programların kontenjanları dikkate alınmadan, 2012-ÖSYS’de kayıt hakkı kazandıkları programlara kayıt yaptırabilmelerine karar verilmiştir.”(hürriyeteğitim)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK, üniversiteye yerleşip, liseden mezun olamayanlara ikinci bir şans verilmesini kararlaştırdı
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversiteye yerleşmesine rağmen liseden mezun olamadığı için kazandığı programa kayıt yaptıramayan öğrencilerin haklarını kaybetmeyeceklerini açıkladı. Öğrenciler, bu durumlarını belgeledikleri takdirde kazandıkları programın kontenjanları dikkate alınmadan kayıt yaptırabilecekler.
YÖK’ün internet sitesinde yer alan açıklamada, herhangi bir yükseköğretim programına yerleşmesine rağmen ortaöğretim kurumundan mezun olamayan öğrencilerin durumunun 29 Ağustos tarihli Genel Kurul toplantısında değerlendirildiği bildirildi. Öğrencilerin, bu durumlarını belgelemeleri halinde kazındıkları programın kontenjanları dikkate alınmadan kayıt yaptırabileceklerinin belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’nün, ortaöğretim sorumluluk sınavlarının eylül ayının ilk haftasında yapılacağı ve daha sonra yapılacak olan sorumluluk sınavı döneminde tekrar bir sınav hakkı verileceği belirtilerek, 2012-ÖSYS sonucunda bir yükseköğretim programını kazanmış ancak mezun olamamış öğrenciler için kayıt tarihlerinin uzatılması ve öğrencilere gerekli kolaylığın sağlanması konusundaki yazısı, 29 Ağustos tarihli YÖK Genel Kurul toplantısında incelendi. 3-7 Eylül tarihleri arasında ortaöğretim kurumundan mezun olamadığı için kazandığı programa kayıt yaptıramayan ve ortaöğretim sorumluluk sınavı veya ek sınav sonucunda ortaöğretim kurumundan mezun olan öğrencilerin, bu durumlarını belgelemeleri kaydıyla 2012-ÖSYS’de kayıt hakkı kazandıkların programların kontenjanları dikkate alınmadan, 2012-ÖSYS’de kayıt hakkı kazandıkları programlara kayıt yaptırabilmelerine karar verilmiştir.”(hürriyeteğitim)
Son Güncelleme: Salı, 04 Eylül 2012 09:20
Gösterim: 5869