Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Üniversite öğrencilerinin doğru finansal kararlar alabilmeleri, finansal ürünleri ve borsa işlemlerini öğrenmeleri amacıyla İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş'nin "TradeMaster Campus" projesi kapsamında Yaşar Üniversitesi'nde TradeMaster Center açıldı.

Merkezin açılışında konuşan İş Yatırım Genel Müdürü Erdal Aral, üniversitede öğretimin önemli ölçüde teorik bir boyuta sahip olduğuna dikkati çekerek, merkezin "öğretimin pratik boyutu" olduğunu söyledi.

Çoğu üniversitede öğrencilerin gerçek hayatla ilgili noksanlarını gidermek için belli dönemlerde staj yapmak istediğini kaydeden Aral, "Bu merkez staj ihtiyacını okul içinde giderecek. Akademik çevreden gerçek hayata geçişin bir köprüsü. Fark yaratan tarafı, akademik süre içinde oluyor olması. Yaz tatilinde ya da 4 sene sonra yapılmasına gerek yok. Günün belli saatlerinde dileyen öğrenci bunu merkezde tamamlamış olacak" diye konuştu. 

Aral, merkezin öğrencilerin doğru finansal kararlar alabilmelerini, finansal ürünleri ve borsa işlemlerini öğrenmesini amaçladığını sözlerine ekledi.

Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı da sadece diploma sahibi olmanın yeterli olmadığını belirterek, edinilen bilgilerin gerçek hayatta uygulanmasının önemini vurguladı. 

"Mezuniyet sonrası ayrıca bir eğitime ihtiyaç duymayacaklar"

Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan ise üniversiteler için en büyük riskin geleceğini üniversiteye bağlayan gençleri mezun olduklarında hayata hazır hale getirememek olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bu riski kaldırabilmenin tek yolu ya gerçek hayata çocukları götüreceksiniz ya da gerçek hayatı simüle edip üniversitenin içine çekeceksiniz. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi ve meslek yüksekokulumuzun bankacılıkla ilgili bölümlerinin öğrencileri burada birebir gerçeği yaşayacaklar. Bu alanda istihdam edilecekleri kurumlarda ayrıca bir eğitime ihtiyaç duymayacaklar."

Merkez İş Yatırım Genel Müdürü Erdal Aral, Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı ve Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan'ın açılış gongunu çalmasıyla hizmete girdi. 

Öğrenciler yurtiçi ve uluslararası piyasalar, yatırım araçları, uluslararası döviz değişim piyasası (fx piyasaları) hakkında teorik bilgilerinin İş Yatırım'ın online işlem platformu olan TradeMaster'da uygulama olanağı bulacak.

> Üniversite öğrencileri için borsa laboratuvarı kuruldu

Üniversite öğrencilerinin doğru finansal kararlar alabilmeleri, finansal ürünleri ve borsa işlemlerini öğrenmeleri amacıyla İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş'nin "TradeMaster Campus" projesi kapsamında Yaşar Üniversitesi'nde TradeMaster Center açıldı.

Merkezin açılışında konuşan İş Yatırım Genel Müdürü Erdal Aral, üniversitede öğretimin önemli ölçüde teorik bir boyuta sahip olduğuna dikkati çekerek, merkezin "öğretimin pratik boyutu" olduğunu söyledi.

Çoğu üniversitede öğrencilerin gerçek hayatla ilgili noksanlarını gidermek için belli dönemlerde staj yapmak istediğini kaydeden Aral, "Bu merkez staj ihtiyacını okul içinde giderecek. Akademik çevreden gerçek hayata geçişin bir köprüsü. Fark yaratan tarafı, akademik süre içinde oluyor olması. Yaz tatilinde ya da 4 sene sonra yapılmasına gerek yok. Günün belli saatlerinde dileyen öğrenci bunu merkezde tamamlamış olacak" diye konuştu. 

Aral, merkezin öğrencilerin doğru finansal kararlar alabilmelerini, finansal ürünleri ve borsa işlemlerini öğrenmesini amaçladığını sözlerine ekledi.

Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı da sadece diploma sahibi olmanın yeterli olmadığını belirterek, edinilen bilgilerin gerçek hayatta uygulanmasının önemini vurguladı. 

"Mezuniyet sonrası ayrıca bir eğitime ihtiyaç duymayacaklar"

Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan ise üniversiteler için en büyük riskin geleceğini üniversiteye bağlayan gençleri mezun olduklarında hayata hazır hale getirememek olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bu riski kaldırabilmenin tek yolu ya gerçek hayata çocukları götüreceksiniz ya da gerçek hayatı simüle edip üniversitenin içine çekeceksiniz. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi ve meslek yüksekokulumuzun bankacılıkla ilgili bölümlerinin öğrencileri burada birebir gerçeği yaşayacaklar. Bu alanda istihdam edilecekleri kurumlarda ayrıca bir eğitime ihtiyaç duymayacaklar."

Merkez İş Yatırım Genel Müdürü Erdal Aral, Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı ve Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan'ın açılış gongunu çalmasıyla hizmete girdi. 

Öğrenciler yurtiçi ve uluslararası piyasalar, yatırım araçları, uluslararası döviz değişim piyasası (fx piyasaları) hakkında teorik bilgilerinin İş Yatırım'ın online işlem platformu olan TradeMaster'da uygulama olanağı bulacak.

Son Güncelleme: Perşembe, 20 Şubat 2014 14:59

Gösterim: 1283

İstanbul'da Dünya Eğitim Vakfı tarafından, "Biruni Üniversitesi" adı altında, yeni bir vakıf üniversitesi kurulacak.

"Torba kanun teklifi" TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi apotheke-zag.de.

İstanbul'da Dünya Eğitim Vakfı tarafından, "Biruni Üniversitesi" adı altında, yeni bir vakıf üniversitesi kurulacak. Üniversite; tıp, diş hekimliği, eczacılık, sağlık bilimleri, eğitim, mühendislik fakülteleri ile meslek yüksekokulu, eğitim bilimleri enstitüsü, fen bilimler enstitüsü ve sağlık bilimleri enstitüsünden oluşacak.

 

 

> ‘Biruni Üniversitesi’ kuruluyor

İstanbul'da Dünya Eğitim Vakfı tarafından, "Biruni Üniversitesi" adı altında, yeni bir vakıf üniversitesi kurulacak.

"Torba kanun teklifi" TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi apotheke-zag.de.

İstanbul'da Dünya Eğitim Vakfı tarafından, "Biruni Üniversitesi" adı altında, yeni bir vakıf üniversitesi kurulacak. Üniversite; tıp, diş hekimliği, eczacılık, sağlık bilimleri, eğitim, mühendislik fakülteleri ile meslek yüksekokulu, eğitim bilimleri enstitüsü, fen bilimler enstitüsü ve sağlık bilimleri enstitüsünden oluşacak.

 

 

Son Güncelleme: Perşembe, 20 Şubat 2014 08:29

Gösterim: 2256

Tick Tock BoomSocial tarafından yapılan araştırma, Facebook’ta en çok takipçisi olan üniversitenin İstanbul Aydın Üniversitesi olduğunu gösterdi

Sektörlerin sosyal medya karnelerini ele alan sosyalmedya.co değişen dünya ve teknolojik gelişmelerle birlikte üniversitelerin de bu yarışa katıldığını ortaya koydu.

Tick Tock BoomSocial tarafından, markaların sayfa büyüme puanı, ileti puanı, etkileşim puanı ve performansları için hazırlanan BQS (Boom Quality Score) verileri, İstanbul Aydın Üniversitesi’nin özellikle Facebook kullanıcıları tarafından en çok takip edilen sayfa olduğunu gösterdi. 23 BQS puanıyla, ortalamanın üstünde bir sayfa ve hayran etkileşimi olduğu anlaşılan İstanbul Aydın Üniversitesi, listenin ilk sırasında yer aldı.

Kampüs içindeki son haberleri, Facebook üzerinden düzenli şekilde öğrencilerine aktaran İstanbul Aydın Üniversitesi, yapılan bu araştırmaya göre, 79 bin 501 hayranıyla Facebook’u en iyi kullanan üniversitelerin başında yer alıyor. 

> Facebook’ta en çok takipçisi olan üniversite

Tick Tock BoomSocial tarafından yapılan araştırma, Facebook’ta en çok takipçisi olan üniversitenin İstanbul Aydın Üniversitesi olduğunu gösterdi

Sektörlerin sosyal medya karnelerini ele alan sosyalmedya.co değişen dünya ve teknolojik gelişmelerle birlikte üniversitelerin de bu yarışa katıldığını ortaya koydu.

Tick Tock BoomSocial tarafından, markaların sayfa büyüme puanı, ileti puanı, etkileşim puanı ve performansları için hazırlanan BQS (Boom Quality Score) verileri, İstanbul Aydın Üniversitesi’nin özellikle Facebook kullanıcıları tarafından en çok takip edilen sayfa olduğunu gösterdi. 23 BQS puanıyla, ortalamanın üstünde bir sayfa ve hayran etkileşimi olduğu anlaşılan İstanbul Aydın Üniversitesi, listenin ilk sırasında yer aldı.

Kampüs içindeki son haberleri, Facebook üzerinden düzenli şekilde öğrencilerine aktaran İstanbul Aydın Üniversitesi, yapılan bu araştırmaya göre, 79 bin 501 hayranıyla Facebook’u en iyi kullanan üniversitelerin başında yer alıyor. 

Son Güncelleme: Perşembe, 13 Şubat 2014 16:12

Gösterim: 1335

Gazi, Hacettepe ve Ankara üniversiteleri, yükseköğretimde bir ilke imza atarak ortak yüksek lisans ve doktora programı açacak. 

Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, AA muhabirine, yükseköğretim alanında uluslararasılaşmanın özellikle son yıllarda önem kazandığını ve YÖK’ün de bu konuda önemli adımlar attığını söyledi.

Uluslararası alanda daha fazla öğrenci çekebilmek için yaklaşık 1,5 yıldır Hacettepe ve Ankara üniversiteleriyle çalışma yürüttüklerini dile getiren Büyükberber, "Ankara Ortak Doktora Programları" projesini hazırladıklarını bildirdi.

Proje kapsamında, özellikle yabancı öğrencilere yönelik İngilizce yüksek lisans ve doktora programları açacaklarını anlatan Büyükberber, "Bir anlamda 'Ankara Ortak Doktora Programları' adı altında, üç büyük devlet üniversitesi güçlerini birleştirecek. Aynı zamanda program Türkiye'de bir ilk olacak. Programa kayıtlı öğrenciler, üç büyük üniversitenin öğretim üyeleri, laboratuvarları, kütüphaneleri ve sosyal tesisleri gibi her türlü imkanı diledikleri gibi kullanacak ve üç üniversiteden onaylı bir diploma alacak. Bu diplomayla mezun olmak isteyecek çok sayıda kaliteli yabancı öğrenci var" dedi.

Büyükberber, projeye ilişkin çalışmaları somutlaştırmak için Gazi Üniversitesinin ev sahipliğinde hafta başında Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, Ankara Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Şaban Çalış ve diğer ilgililerin katıldığı bir toplantı düzenlediklerini aktardı.

Toplantıda, yüksek lisans ve doktora programına ilişkin yönetmeliklerin hazırlandığını, yürütme kurulunun seçildiğini ve  "Ankara Ortak Doktora Programları"na yönelik her dilde web tasarımı yapılması için çalışma grubu oluşturulduğunu söyleyen Büyükberber, programın 2014-2015 öğretim döneminde açılmasının planlandığını kaydetti.

Yabancı öğrenciler Türk kültürünü tanıyacak

Üç büyük üniversitenin güçlü yanlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulacak programın, Türkiye’ye bilimsel ve ekonomik katkı sağlayacağını vurgulayan Büyükberber, “Yabancı öğrencilerin İngilizce programlar için Türkiye’ye gelmeleri, onların Türkçe öğrenmelerine ve Türk kültürünü tanımalarına fırsat tanıyacak" diye konuştu.

Her İngilizce programın Türkçesinin de açılabileceğini, bunun da kaliteli öğretim üyesi yetiştirilmesine katkıda bulunacağını belirten Büyükberber, programdan elde edilecek gelirin üniversite döner sermayesine aktarılacağını bildirdi.

"Her konuda işbirliği halindeyiz"

AÜ Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ise üç büyük üniversitenin muazzam bir güç olduğunu belirterek, “Yapabileceğimiz çok daha fazla proje var. Her konuda işbirliği halindeyiz” diye konuştu.

HÜ Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer de 1,5 yıldır üzerinde çalıştıkları projeyi artık somutlaştırdıkları için memnun olduğunu belirterek, üniversitelerinin tüm gücüyle projenin yürütücüsü olacağını kaydetti.

> 3 büyük üniversiteden uluslararası alanda güç birliği

Gazi, Hacettepe ve Ankara üniversiteleri, yükseköğretimde bir ilke imza atarak ortak yüksek lisans ve doktora programı açacak. 

Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, AA muhabirine, yükseköğretim alanında uluslararasılaşmanın özellikle son yıllarda önem kazandığını ve YÖK’ün de bu konuda önemli adımlar attığını söyledi.

Uluslararası alanda daha fazla öğrenci çekebilmek için yaklaşık 1,5 yıldır Hacettepe ve Ankara üniversiteleriyle çalışma yürüttüklerini dile getiren Büyükberber, "Ankara Ortak Doktora Programları" projesini hazırladıklarını bildirdi.

Proje kapsamında, özellikle yabancı öğrencilere yönelik İngilizce yüksek lisans ve doktora programları açacaklarını anlatan Büyükberber, "Bir anlamda 'Ankara Ortak Doktora Programları' adı altında, üç büyük devlet üniversitesi güçlerini birleştirecek. Aynı zamanda program Türkiye'de bir ilk olacak. Programa kayıtlı öğrenciler, üç büyük üniversitenin öğretim üyeleri, laboratuvarları, kütüphaneleri ve sosyal tesisleri gibi her türlü imkanı diledikleri gibi kullanacak ve üç üniversiteden onaylı bir diploma alacak. Bu diplomayla mezun olmak isteyecek çok sayıda kaliteli yabancı öğrenci var" dedi.

Büyükberber, projeye ilişkin çalışmaları somutlaştırmak için Gazi Üniversitesinin ev sahipliğinde hafta başında Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, Ankara Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Şaban Çalış ve diğer ilgililerin katıldığı bir toplantı düzenlediklerini aktardı.

Toplantıda, yüksek lisans ve doktora programına ilişkin yönetmeliklerin hazırlandığını, yürütme kurulunun seçildiğini ve  "Ankara Ortak Doktora Programları"na yönelik her dilde web tasarımı yapılması için çalışma grubu oluşturulduğunu söyleyen Büyükberber, programın 2014-2015 öğretim döneminde açılmasının planlandığını kaydetti.

Yabancı öğrenciler Türk kültürünü tanıyacak

Üç büyük üniversitenin güçlü yanlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulacak programın, Türkiye’ye bilimsel ve ekonomik katkı sağlayacağını vurgulayan Büyükberber, “Yabancı öğrencilerin İngilizce programlar için Türkiye’ye gelmeleri, onların Türkçe öğrenmelerine ve Türk kültürünü tanımalarına fırsat tanıyacak" diye konuştu.

Her İngilizce programın Türkçesinin de açılabileceğini, bunun da kaliteli öğretim üyesi yetiştirilmesine katkıda bulunacağını belirten Büyükberber, programdan elde edilecek gelirin üniversite döner sermayesine aktarılacağını bildirdi.

"Her konuda işbirliği halindeyiz"

AÜ Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ise üç büyük üniversitenin muazzam bir güç olduğunu belirterek, “Yapabileceğimiz çok daha fazla proje var. Her konuda işbirliği halindeyiz” diye konuştu.

HÜ Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer de 1,5 yıldır üzerinde çalıştıkları projeyi artık somutlaştırdıkları için memnun olduğunu belirterek, üniversitelerinin tüm gücüyle projenin yürütücüsü olacağını kaydetti.

Son Güncelleme: Pazartesi, 17 Şubat 2014 10:03

Gösterim: 1117

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) tarafından yapılan araştırmaya göre, akademik yayınların sadece kariyerin ilk yıllarında yükselme için gerekli olduğu, sonrasında ise tamamen keyfi hal aldığı belirtildi.

SAÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Kutlar tarafından yürütülen çalışmada, 1990-2011 yıllarında iktisat bilimi konusunda yapılan doktora tez çalışmaları ve uluslararası bilime katkısı incelendi. 

Araştırmaya göre, yüzde 10'unu yardımcı doçent, yüzde 27’sini doçent, yüzde 63’ünü profesörlerin oluşturduğu 617 öğretim üyesi tarafından iktisat bilimi alanında bin 906 doktora tezi yönetildi. Tezlerin 80'i ise Türkçeden farklı dilde yazıldı. 

Üç üniversite liste başı

İstanbul, Marmara ve Dokuz Eylül üniversiteleri, 947 teze ev sahipliği yaparak iktisat bilimi alanındaki doktora çalışmalarının yarıya yakınını kapsadı. 

Üç üniversitede öğretim üyesi başına düşen tez sayısı İstanbul Üniversitesi için 3,7, Marmara Üniversitesi için 4,5 ve Dokuz Eylül Üniversitesi için 3,9, tez danışmanı başına düşen "WoSci" yayın sayısı ise İstanbul için 0,22, Marmara için 0,36 ve Dokuz Eylül Üniversitesi için 0,29 oldu. 

"WoSci"de en yüksek yayını bulunan ilk üç üniversite arasında Bikent, Boğaziçi ve ODTÜ yer aldı. 76 tezin yapıldığı bu üniversitelerde tez danışmanı başına düşen sayı ikiden az, akademisyen başına düşen WoSci yayın sayısı Bilkent için 12,42, Boğaziçi için 8,5 ve ODTÜ için 5,04 olarak belirlendi. 

Bu tezleri yöneten öğretim üyelerine Google Scholar’da 33 bin 736 kez vurgu yapıldı, bilimsel etkinliği belirten WoSci endeksinde 670 ve Scopus endeksinde ise 749 adet ilgili öğretim üyelerine ait yayın yer aldı. Tüm öğretim üyelerine ait "WoSci"de 3 bin 187 ve Scopus’ta ise 2 bin 893 atıf yer aldı.

"WoSci"de yer alan yayınların yaklaşık yüzde 49’u ve Scopus’taki yayınların yaklaşık yüzde 50'sinin Bilkent, ODTÜ ve Boğaziçi üniversitelerine ait olduğu tespit edildi. 

Akademik yayınlar, kariyer yükseltmek için kullanılıyor

Çalışmada Türk akademisyenlerin iktisat bilimine katkı açısından hem öğretim üyesi başına düşen yayın hem de bu yayınlara yapılan atıf  bakımından modern akademik dünyanın çok gerisinde bulunduğu, bunun nedeninin Türk üniversitelerin çoğunluğunun yaygın öğretim kurumları olarak dizayn edilmeleri olduğuna işaret edildi. 

Akademik yayınların sadece kariyerin ilk yıllarında yükselme için gerekli olduğu, sonrasında ise tamamen keyfi hal aldığı öne sürülen araştırmada, şu ifadelere yer verildi: 

"Bir akademisyenin profesör olduktan sonra hiç yayın yapmaması durumunda, ona hiçbir maddi kayıp vermemektedir. Özellikle birkaç üniversite ülke ortalamasının üzerinde performans gösterirken, diğerleri çok geride yer almaktadır. Genelde kamu üniversitelerinde akademik yayın kaynaklı performansın ödül veya ceza şeklinde kaydadeğer bir karşılığı yoktur. Ayrıca, üniversite yönetiminin devletin kendilerine imkan olarak sunduğu araştırma ödeneklerini bilimsel yayınlara dağıtmak yerine, yıl sonu genel bütçeye iade etmeyi tercih etmektedir.

Böyle bir tutum, merkezi yönetimin kusurundan ziyade üniversite yöneticilerinin bilimsel faaliyetleri özendirmemeleri veya önemsememelerinden kaynaklanmaktadır. Kamu üniversitelerinin büyük bir kısmı, TÜBİTAK'ın yayın-teşvik grubunda yer alan dergilerde yayın yapan elemanlarına bile hiçbir ödemede bulunmayarak, bilimsel faaliyelerin bizzat engelleyicisi konumunda bulunmaktadır.

Bu çalışmada öne çıkan birkaç üniversitede ise akademik yükselme ve ücretlendirme, ağırlıklı olarak yayın performansıyla ilişkilendirilmiştir. Dolayısıyla birkaç üniversitede akademisyenler, kariyerinde yükselmeyi, ek ders yükünü artırmaya tercih ederek, uluslararası prestiji olan yayın yapmayı seçmek durumundadır. Sonuçta iki farklı üniversite tipi ve bu tiplere özgü akademisyen grubu gözlemlenmektedir."

> Akademik yayınlar, kariyer yükseltmek için kullanılıyor

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) tarafından yapılan araştırmaya göre, akademik yayınların sadece kariyerin ilk yıllarında yükselme için gerekli olduğu, sonrasında ise tamamen keyfi hal aldığı belirtildi.

SAÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Kutlar tarafından yürütülen çalışmada, 1990-2011 yıllarında iktisat bilimi konusunda yapılan doktora tez çalışmaları ve uluslararası bilime katkısı incelendi. 

Araştırmaya göre, yüzde 10'unu yardımcı doçent, yüzde 27’sini doçent, yüzde 63’ünü profesörlerin oluşturduğu 617 öğretim üyesi tarafından iktisat bilimi alanında bin 906 doktora tezi yönetildi. Tezlerin 80'i ise Türkçeden farklı dilde yazıldı. 

Üç üniversite liste başı

İstanbul, Marmara ve Dokuz Eylül üniversiteleri, 947 teze ev sahipliği yaparak iktisat bilimi alanındaki doktora çalışmalarının yarıya yakınını kapsadı. 

Üç üniversitede öğretim üyesi başına düşen tez sayısı İstanbul Üniversitesi için 3,7, Marmara Üniversitesi için 4,5 ve Dokuz Eylül Üniversitesi için 3,9, tez danışmanı başına düşen "WoSci" yayın sayısı ise İstanbul için 0,22, Marmara için 0,36 ve Dokuz Eylül Üniversitesi için 0,29 oldu. 

"WoSci"de en yüksek yayını bulunan ilk üç üniversite arasında Bikent, Boğaziçi ve ODTÜ yer aldı. 76 tezin yapıldığı bu üniversitelerde tez danışmanı başına düşen sayı ikiden az, akademisyen başına düşen WoSci yayın sayısı Bilkent için 12,42, Boğaziçi için 8,5 ve ODTÜ için 5,04 olarak belirlendi. 

Bu tezleri yöneten öğretim üyelerine Google Scholar’da 33 bin 736 kez vurgu yapıldı, bilimsel etkinliği belirten WoSci endeksinde 670 ve Scopus endeksinde ise 749 adet ilgili öğretim üyelerine ait yayın yer aldı. Tüm öğretim üyelerine ait "WoSci"de 3 bin 187 ve Scopus’ta ise 2 bin 893 atıf yer aldı.

"WoSci"de yer alan yayınların yaklaşık yüzde 49’u ve Scopus’taki yayınların yaklaşık yüzde 50'sinin Bilkent, ODTÜ ve Boğaziçi üniversitelerine ait olduğu tespit edildi. 

Akademik yayınlar, kariyer yükseltmek için kullanılıyor

Çalışmada Türk akademisyenlerin iktisat bilimine katkı açısından hem öğretim üyesi başına düşen yayın hem de bu yayınlara yapılan atıf  bakımından modern akademik dünyanın çok gerisinde bulunduğu, bunun nedeninin Türk üniversitelerin çoğunluğunun yaygın öğretim kurumları olarak dizayn edilmeleri olduğuna işaret edildi. 

Akademik yayınların sadece kariyerin ilk yıllarında yükselme için gerekli olduğu, sonrasında ise tamamen keyfi hal aldığı öne sürülen araştırmada, şu ifadelere yer verildi: 

"Bir akademisyenin profesör olduktan sonra hiç yayın yapmaması durumunda, ona hiçbir maddi kayıp vermemektedir. Özellikle birkaç üniversite ülke ortalamasının üzerinde performans gösterirken, diğerleri çok geride yer almaktadır. Genelde kamu üniversitelerinde akademik yayın kaynaklı performansın ödül veya ceza şeklinde kaydadeğer bir karşılığı yoktur. Ayrıca, üniversite yönetiminin devletin kendilerine imkan olarak sunduğu araştırma ödeneklerini bilimsel yayınlara dağıtmak yerine, yıl sonu genel bütçeye iade etmeyi tercih etmektedir.

Böyle bir tutum, merkezi yönetimin kusurundan ziyade üniversite yöneticilerinin bilimsel faaliyetleri özendirmemeleri veya önemsememelerinden kaynaklanmaktadır. Kamu üniversitelerinin büyük bir kısmı, TÜBİTAK'ın yayın-teşvik grubunda yer alan dergilerde yayın yapan elemanlarına bile hiçbir ödemede bulunmayarak, bilimsel faaliyelerin bizzat engelleyicisi konumunda bulunmaktadır.

Bu çalışmada öne çıkan birkaç üniversitede ise akademik yükselme ve ücretlendirme, ağırlıklı olarak yayın performansıyla ilişkilendirilmiştir. Dolayısıyla birkaç üniversitede akademisyenler, kariyerinde yükselmeyi, ek ders yükünü artırmaya tercih ederek, uluslararası prestiji olan yayın yapmayı seçmek durumundadır. Sonuçta iki farklı üniversite tipi ve bu tiplere özgü akademisyen grubu gözlemlenmektedir."

Son Güncelleme: Salı, 11 Şubat 2014 14:33

Gösterim: 2762


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.