Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

5. Kristal Klaket Kısa Film Yarışması'nın heyecanla beklenen ödülleri ışıltılı bir törenle sahiplerini buldu. Fatih Üniversitesi tarafından Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen ödül törenine sinema, sanat ve iş dünyasından birçok ünlü isim katıldı. Kısa filmlerin ödüllendirildiği gecede Emel Sayın’a ‘Kristal Klaket Onur Ödülü’ verildi.

Fatih Üniversitesi tarafından genç sinemacıları desteklemek amacıyla gerçekleştirilen Kristal Klaket Kısa Film Yarışmasının beşincisi dün gece gösterişli bir törenle gerçekleşti. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapılan törende 'kurmaca', 'animasyon' ve 'belgesel' kategorilerinde ödüller verildi. Bank Asya'nın ana sponsorluğunu yaptığı, Kültür Bakanlığı ve New York Film Akademisi tarafından desteklenen yarışmanın ödül törenine ilgi de büyük oldu.

382 filmin yarıştığı Kristal Klaket’in sonucunda Animasyon kategorisinde Ayce Kartal’ın yönettiği Magnus Notthingam, Belgesel kategorisinde yönetmenliğini Zeynep Merve Uygun’un yaptığı İn/Out, Kurmaca kategorisinde de Koray Sevindi’nin yönetmenliğini yaptığı Ekmek filmi birinciliğe layık görüldü. Kazananlar New York Film Akademisinde 8 haftalık sinema eğitiminin yanında 5.000 TL para ödülünün de sahibi oldu.

Gece yıldızlar geçidi gibiydi

Kristal Klaket Kısa Film Yarışmasının ödül töreni adeta yıldızlar geçidini andırdı. Sanat, iş ve siyaset dünyasından çok sayıda davetlinin renk kattığı geceye; Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahman Arıcı, Derviş Zaim, Hamdi Alkan, İpek Tuzcuoğlu, Aydan Şener, Ali Sürmeli, Mithat Bereket, Adnan Erdoğan,  Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, Zaman Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ali Akbulut, Eski Bakanlardan Bülent Akarcalı, Prof. Orhan Kural ve Milletvekili Muhammed Selçuk Çetin gibi önemli isimler katıldı.

Kenan Işık: Sinemada önemli olan etkileme gücüdür

Açılış konuşmasını yapan Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan, globalleşirken lokal kalmanın önemine değindi. Prof. Dr. Tekalan, bu anlamda son yıllarda gelinen noktanın gurur verici olduğunu ifade etti. Sanatın dilinin evrensel olduğunu vurgulayan Tekalan, geçmişte padişahlar dahi herkesin sanat eğitimi aldığını hatırlattı. Şerif Ali Tekalan sözlerini “Biz hala onların bestelerini güftelerini dinliyoruz.” diyerek bitirdi.

Tertip Komitesi Başkanı Kenan Işık ise konuşmasına, hayatını kaybeden Meral Okay'ı anarak başladı. Sinemanın zamanın en çok ses getiren sanat dalı haline geldiğini söyleyen Işık, bir filmin kısa veya uzun olmasının değil etkileme ve değiştirme özelliğinin önemli olduğunu belirtti. Kenan Işık ve sponsorlara Rektör Şerif Ali Tekalan tarafından plaket verildi.

Emel Sayın, ‘Onur Ödülü’ aldığı gecede heyecanlıydı

Ödül töreninin bu yılki ‘Onur Konuğu’, şarkıları ve oyunculuğu ile gönüllere taht kuran Emel Sayın oldu. Görkemli gecede kendisine verilen ‘Onur Ödülü’ karşısında heyecanını gizleyemeyen Sayın, “Bu benim için çok önemli bir ödül. Bu ödülü layık gören herkese sonsuz teşekkür ederim.” dedi. Sayın, aldığı ödülün sinema oyuncusu kimliğine verilmesinin ise ayrı bir güzellik olduğunu ifade etti.

Fatih Erkoç’tan muhteşem ‘Emmoğlu’ performansı

Gecenin diğer bir yıldız isimleri ise ünlü müzisyenler Fatih Erkoç ve Kerem Görsev oldu. İkili, sahne performanslarıyla göz doldurdu. Fatih Erkoç’un programın sonunda Türkçe, Arapça ve İngilizce seslendirdiği meşhur ‘Emmoğlu’ şarkısındaki performansı ise salondan büyük alkış aldı.

Yarışmada; birincilere 5 bin, ikincilere 4 bin, üçüncülere 3 bin, jüri özel ödülüne layık görülen film yönetmenlerine de bin lira para ödülü verildi.

Yarışmada dereceye giren isimler ve kategorileri şöyle: Kurmaca: Birinci Koray Sevindi-Ekmek, İkinci Selcen Ergun-Güneşli Bir Gün, Üçüncü Rezzan Yeşilbaş-Sessiz; Belgesel: Zeynep Merve Uygun-İn/Out, İkinci Metin Akbeni-Ben Geldim Gidiyorum, Üçüncü Adem Giliz-Resim Aşkı; Animasyon: Birinci Ayce Kartal- Magnus Nothingam, İkinci Sercan Tunalı-Barışın Oyuncakları Üçüncü Hakan Berber-Kız Çocuğu; Kurmaca-Jüri Özel Ödülü: Adem Demirci-Korkuluk, Tunca Yıldız-Zamanadam, Sinan Sertel-Mahrem

> 5. Kristal Klaket’in kazananları belli oldu

5. Kristal Klaket Kısa Film Yarışması'nın heyecanla beklenen ödülleri ışıltılı bir törenle sahiplerini buldu. Fatih Üniversitesi tarafından Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen ödül törenine sinema, sanat ve iş dünyasından birçok ünlü isim katıldı. Kısa filmlerin ödüllendirildiği gecede Emel Sayın’a ‘Kristal Klaket Onur Ödülü’ verildi.

Fatih Üniversitesi tarafından genç sinemacıları desteklemek amacıyla gerçekleştirilen Kristal Klaket Kısa Film Yarışmasının beşincisi dün gece gösterişli bir törenle gerçekleşti. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapılan törende 'kurmaca', 'animasyon' ve 'belgesel' kategorilerinde ödüller verildi. Bank Asya'nın ana sponsorluğunu yaptığı, Kültür Bakanlığı ve New York Film Akademisi tarafından desteklenen yarışmanın ödül törenine ilgi de büyük oldu.

382 filmin yarıştığı Kristal Klaket’in sonucunda Animasyon kategorisinde Ayce Kartal’ın yönettiği Magnus Notthingam, Belgesel kategorisinde yönetmenliğini Zeynep Merve Uygun’un yaptığı İn/Out, Kurmaca kategorisinde de Koray Sevindi’nin yönetmenliğini yaptığı Ekmek filmi birinciliğe layık görüldü. Kazananlar New York Film Akademisinde 8 haftalık sinema eğitiminin yanında 5.000 TL para ödülünün de sahibi oldu.

Gece yıldızlar geçidi gibiydi

Kristal Klaket Kısa Film Yarışmasının ödül töreni adeta yıldızlar geçidini andırdı. Sanat, iş ve siyaset dünyasından çok sayıda davetlinin renk kattığı geceye; Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahman Arıcı, Derviş Zaim, Hamdi Alkan, İpek Tuzcuoğlu, Aydan Şener, Ali Sürmeli, Mithat Bereket, Adnan Erdoğan,  Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, Zaman Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ali Akbulut, Eski Bakanlardan Bülent Akarcalı, Prof. Orhan Kural ve Milletvekili Muhammed Selçuk Çetin gibi önemli isimler katıldı.

Kenan Işık: Sinemada önemli olan etkileme gücüdür

Açılış konuşmasını yapan Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan, globalleşirken lokal kalmanın önemine değindi. Prof. Dr. Tekalan, bu anlamda son yıllarda gelinen noktanın gurur verici olduğunu ifade etti. Sanatın dilinin evrensel olduğunu vurgulayan Tekalan, geçmişte padişahlar dahi herkesin sanat eğitimi aldığını hatırlattı. Şerif Ali Tekalan sözlerini “Biz hala onların bestelerini güftelerini dinliyoruz.” diyerek bitirdi.

Tertip Komitesi Başkanı Kenan Işık ise konuşmasına, hayatını kaybeden Meral Okay'ı anarak başladı. Sinemanın zamanın en çok ses getiren sanat dalı haline geldiğini söyleyen Işık, bir filmin kısa veya uzun olmasının değil etkileme ve değiştirme özelliğinin önemli olduğunu belirtti. Kenan Işık ve sponsorlara Rektör Şerif Ali Tekalan tarafından plaket verildi.

Emel Sayın, ‘Onur Ödülü’ aldığı gecede heyecanlıydı

Ödül töreninin bu yılki ‘Onur Konuğu’, şarkıları ve oyunculuğu ile gönüllere taht kuran Emel Sayın oldu. Görkemli gecede kendisine verilen ‘Onur Ödülü’ karşısında heyecanını gizleyemeyen Sayın, “Bu benim için çok önemli bir ödül. Bu ödülü layık gören herkese sonsuz teşekkür ederim.” dedi. Sayın, aldığı ödülün sinema oyuncusu kimliğine verilmesinin ise ayrı bir güzellik olduğunu ifade etti.

Fatih Erkoç’tan muhteşem ‘Emmoğlu’ performansı

Gecenin diğer bir yıldız isimleri ise ünlü müzisyenler Fatih Erkoç ve Kerem Görsev oldu. İkili, sahne performanslarıyla göz doldurdu. Fatih Erkoç’un programın sonunda Türkçe, Arapça ve İngilizce seslendirdiği meşhur ‘Emmoğlu’ şarkısındaki performansı ise salondan büyük alkış aldı.

Yarışmada; birincilere 5 bin, ikincilere 4 bin, üçüncülere 3 bin, jüri özel ödülüne layık görülen film yönetmenlerine de bin lira para ödülü verildi.

Yarışmada dereceye giren isimler ve kategorileri şöyle: Kurmaca: Birinci Koray Sevindi-Ekmek, İkinci Selcen Ergun-Güneşli Bir Gün, Üçüncü Rezzan Yeşilbaş-Sessiz; Belgesel: Zeynep Merve Uygun-İn/Out, İkinci Metin Akbeni-Ben Geldim Gidiyorum, Üçüncü Adem Giliz-Resim Aşkı; Animasyon: Birinci Ayce Kartal- Magnus Nothingam, İkinci Sercan Tunalı-Barışın Oyuncakları Üçüncü Hakan Berber-Kız Çocuğu; Kurmaca-Jüri Özel Ödülü: Adem Demirci-Korkuluk, Tunca Yıldız-Zamanadam, Sinan Sertel-Mahrem

Son Güncelleme: Salı, 10 Nisan 2012 16:05

Gösterim: 2373

4+4+4 şeklinde komu oyunda sıklıkla tartışmalara neden olan, yasa Türk Eğitim Sistemi’nin omurgasını adeta baştan şekillendirmiştir.. Türkiye’de eğitimi 12 yıla kesintili bir şekilde zorunlu hale dönüştüren yasayla, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununda değişiklikler yapılmıştır.

Yaşanan değişmeler Türk Milli Eğitim Sistemi’ni derinden etkileyeceği gibi, aynı yamanda öğretmen atamalarında her bir branşa ayrılan kontenjanlarında değişmesine muhakkak ki neden olacaktır.

İlk bakışta yasa ile sınıf öğretmenleri tarafından yürütülen (ilköğretim birinci kademe) beş yıllık sürenin dört yıla düşürülmesi, sınıf öğretmenliği branşına ayrılanan kontenjanları olumsuz etkileyeceği düşünülmektedir. Ancak 4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasa’sında; asgari okula başlama yaşı 72 aydan (altıyı bitirip yediden gün almak)  60 aya indirilmiştir. Yasa ile velilere eğer isterlerse; 60 ile 72 ay arasındaki çocuklarını zorunlu eğitime başlatma hakkı tanınmıştır. “Madde-3 Mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.”

Böyle bir durumda muhtemeldir ki; çok az sayıda veli çocuğunu zorunlu eğitim kurumları yerine okul öncesi eğitim kurumlarına gönderecektir. Bu nedenle öğretmen atamalarında Okul Öncesi Öğretmenliği branşı için ayrılan kontenjanın anlamlı bir şekilde azalması hiçte sürpriz olmamalıdır.

Yukarda yer verilen hususlar düşünüldüğünde; 2012-2013 Eğitim-Öğretim yılında geçmiş yıllara nazaran okula başlama yaşını doldurmuş daha fazla öğrencinin olacağı; diğer bir deyişle daha fazla öğrencinin zorunlu eğitime başlayacağı düşünüldüğünde, sınıf öğretmenliği branşına ayrılan kontenjanların 2012 yılında yapılacak atamalarda değil, 2013 yılından sonra kayda değer bir ölçüde azalacağını söylemek mümkündür.

4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasa’sı ile karlı çıkacak branşlar ise;  zorunlu eğitimin ikinci aşamasını yürüten bazı branş öğretmenlikleri (İlköğretim Matematik Fen Bilgisi Türkçe Sosyal Bilgiler) olacaktır.  Görsel sanatlar, Müzik, Beden Eğitimi ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi branşlar ise geçmiş sistemde de dördüncü ve beşinci sınıfların derslerini yürüttükleri düşünüldüğünde;  (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği alanı dışında) diğer öğretmenlerin atamalarında ayrılan kontenjanlar için anlamlı bir değişme beklenmemektedir.

4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasası ile ikinci aşamasının (ikinci dört yıl) “Ortaokul” üç yıldan dört yıla çıkartılması bu kademede görev yapacak İlköğretim Matematik, Fen ve Teknoloji, Türkçe, Sosyal Bilgiler branşlarındaki öğretmen atamaları için ayrılan kontenjanı artıracaktır. Konuyu bir örnek ile açıklamak gerekirse; yasa değişikliğinden önce bir sosyal bilgiler öğretmeni (bazı seçmeli dersler dışında)

6. Sınıf İçin Her Bir Şubede: 3 Saat

7. Sınıf İçin Her Bir Şubede: 3 Saat

8. Sınıf İçin Her Bir Şubede: 3 Saat sosyal bilgiler eğitimi ile ilgili dersleri yürütmektedir.

Yeni yasa ile birlikte zorunlu eğitimin ikinci aşaması dört yıla çıktığından, bir sosyal bilgiler öğretmeni 5. sınıftaki 3 saatlik dersi de yürütecektir. Böyle bir durum bu öğretmenlik branşındaki atamalara ayrılan kontenjanı  (Tahmini % 25 ile % 35 oranında) artmasını sağlayacaktır.  Bu durumun İlköğretim Matematik (+4) ders saati daha fazla), Fen ve Teknoloji (+3), Türkçe (+6) branşlarında olumlu yönde etkileyeceği açıktır.

Şunu söylemek gerekir ki; yeni yasada (Madde 9’da belirtilen düzenlemeyle) 1739 sayılı Kanunun 25’inci maddesinin mülga birinci fıkrası yeniden düzenlenmiştir. Yapılan değişiklikle; ortaokul (ikinci dört yıl) ve liselerde (üçüncü dört yıl), Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulması kararlaştırılmıştır.  Bu nedenle yeni yasadan en fazla olumlu yönde etkilenecek olan öğretmenlik branşı; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve İmam Hatip Meslek Bilgisi öğretmenliklerinin olacağını söylemek mümkündür. Bu noktada 2012 yılından itibaren öğretmen atamalarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve İmam Hatip Meslek Bilgisi öğretmenlikleri için ayrılan kontenjanlarda anlamlı bir artış olması beklenmektedir.

4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasası, son dört yıllık bölümünü oluşturan lise eğitiminin aşamalı olarak zorunlu hale dönüştürülmesi ile birlikte, liselerde de görev yapacak öğretmenlerin atama kontenjanlarını da olumlu yönde etkilemesi muhtemeldir.

Türkiye genelinde ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranına ilişkin farklı rakamlar telaffuz edilse de;  Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2011 yılında ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranına % 84,2; 2009-2010 Eğitim-Öğretim yılı verilerine göre % 80; 2009 Eurostat verilerine göre, % 55,7’dir.  Oran ne olursa olsun, yasa ile lise eğitiminin zorunlu olmasıyla birlikte ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranında azalma değil artış beklenmektedir. Ancak kanunun uygulanmasına ilişkin tüzük ve yönetmeliklerin şu an için belirgin olmaması nedeniyle ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranının yasadan dolayı nasıl etkileneceği tartışma konusudur.

Yasa ile lise eğitiminin zorunlu olması nedeniyle, ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranında artış olacağı varsayımından hareketle; öğretmen atamalarda liselere ayrılan kontenjanlarda hiç beklenmeyen bir atışın olması hiç kimseyi şaşırtmamalıdır.

Bu makalede; 4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasası’nın öğretmen istihdamı üzerindeki muhtemel etkileri sebep-sonuç ilişkisi içinde tartışılmaya çalışılmış ve öğretmen adaylarına bir projeksiyon çizmek arzulanmıştır. Ancak ileriki dönemlerde yasanın uygulanışına ilişkin çalışmalar daha kesin sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır.

Yrd. Doç. Dr. Selçuk Beşir DEMİR

Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi,

İlköğretim Bölümü, Öğretim Üyesi

(personelmeb)

> 4+4+4'te hangi branşlar öne çıkacak?

4+4+4 şeklinde komu oyunda sıklıkla tartışmalara neden olan, yasa Türk Eğitim Sistemi’nin omurgasını adeta baştan şekillendirmiştir.. Türkiye’de eğitimi 12 yıla kesintili bir şekilde zorunlu hale dönüştüren yasayla, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununda değişiklikler yapılmıştır.

Yaşanan değişmeler Türk Milli Eğitim Sistemi’ni derinden etkileyeceği gibi, aynı yamanda öğretmen atamalarında her bir branşa ayrılan kontenjanlarında değişmesine muhakkak ki neden olacaktır.

İlk bakışta yasa ile sınıf öğretmenleri tarafından yürütülen (ilköğretim birinci kademe) beş yıllık sürenin dört yıla düşürülmesi, sınıf öğretmenliği branşına ayrılanan kontenjanları olumsuz etkileyeceği düşünülmektedir. Ancak 4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasa’sında; asgari okula başlama yaşı 72 aydan (altıyı bitirip yediden gün almak)  60 aya indirilmiştir. Yasa ile velilere eğer isterlerse; 60 ile 72 ay arasındaki çocuklarını zorunlu eğitime başlatma hakkı tanınmıştır. “Madde-3 Mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.”

Böyle bir durumda muhtemeldir ki; çok az sayıda veli çocuğunu zorunlu eğitim kurumları yerine okul öncesi eğitim kurumlarına gönderecektir. Bu nedenle öğretmen atamalarında Okul Öncesi Öğretmenliği branşı için ayrılan kontenjanın anlamlı bir şekilde azalması hiçte sürpriz olmamalıdır.

Yukarda yer verilen hususlar düşünüldüğünde; 2012-2013 Eğitim-Öğretim yılında geçmiş yıllara nazaran okula başlama yaşını doldurmuş daha fazla öğrencinin olacağı; diğer bir deyişle daha fazla öğrencinin zorunlu eğitime başlayacağı düşünüldüğünde, sınıf öğretmenliği branşına ayrılan kontenjanların 2012 yılında yapılacak atamalarda değil, 2013 yılından sonra kayda değer bir ölçüde azalacağını söylemek mümkündür.

4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasa’sı ile karlı çıkacak branşlar ise;  zorunlu eğitimin ikinci aşamasını yürüten bazı branş öğretmenlikleri (İlköğretim Matematik Fen Bilgisi Türkçe Sosyal Bilgiler) olacaktır.  Görsel sanatlar, Müzik, Beden Eğitimi ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi branşlar ise geçmiş sistemde de dördüncü ve beşinci sınıfların derslerini yürüttükleri düşünüldüğünde;  (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği alanı dışında) diğer öğretmenlerin atamalarında ayrılan kontenjanlar için anlamlı bir değişme beklenmemektedir.

4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasası ile ikinci aşamasının (ikinci dört yıl) “Ortaokul” üç yıldan dört yıla çıkartılması bu kademede görev yapacak İlköğretim Matematik, Fen ve Teknoloji, Türkçe, Sosyal Bilgiler branşlarındaki öğretmen atamaları için ayrılan kontenjanı artıracaktır. Konuyu bir örnek ile açıklamak gerekirse; yasa değişikliğinden önce bir sosyal bilgiler öğretmeni (bazı seçmeli dersler dışında)

6. Sınıf İçin Her Bir Şubede: 3 Saat

7. Sınıf İçin Her Bir Şubede: 3 Saat

8. Sınıf İçin Her Bir Şubede: 3 Saat sosyal bilgiler eğitimi ile ilgili dersleri yürütmektedir.

Yeni yasa ile birlikte zorunlu eğitimin ikinci aşaması dört yıla çıktığından, bir sosyal bilgiler öğretmeni 5. sınıftaki 3 saatlik dersi de yürütecektir. Böyle bir durum bu öğretmenlik branşındaki atamalara ayrılan kontenjanı  (Tahmini % 25 ile % 35 oranında) artmasını sağlayacaktır.  Bu durumun İlköğretim Matematik (+4) ders saati daha fazla), Fen ve Teknoloji (+3), Türkçe (+6) branşlarında olumlu yönde etkileyeceği açıktır.

Şunu söylemek gerekir ki; yeni yasada (Madde 9’da belirtilen düzenlemeyle) 1739 sayılı Kanunun 25’inci maddesinin mülga birinci fıkrası yeniden düzenlenmiştir. Yapılan değişiklikle; ortaokul (ikinci dört yıl) ve liselerde (üçüncü dört yıl), Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulması kararlaştırılmıştır.  Bu nedenle yeni yasadan en fazla olumlu yönde etkilenecek olan öğretmenlik branşı; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve İmam Hatip Meslek Bilgisi öğretmenliklerinin olacağını söylemek mümkündür. Bu noktada 2012 yılından itibaren öğretmen atamalarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve İmam Hatip Meslek Bilgisi öğretmenlikleri için ayrılan kontenjanlarda anlamlı bir artış olması beklenmektedir.

4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasası, son dört yıllık bölümünü oluşturan lise eğitiminin aşamalı olarak zorunlu hale dönüştürülmesi ile birlikte, liselerde de görev yapacak öğretmenlerin atama kontenjanlarını da olumlu yönde etkilemesi muhtemeldir.

Türkiye genelinde ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranına ilişkin farklı rakamlar telaffuz edilse de;  Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2011 yılında ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranına % 84,2; 2009-2010 Eğitim-Öğretim yılı verilerine göre % 80; 2009 Eurostat verilerine göre, % 55,7’dir.  Oran ne olursa olsun, yasa ile lise eğitiminin zorunlu olmasıyla birlikte ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranında azalma değil artış beklenmektedir. Ancak kanunun uygulanmasına ilişkin tüzük ve yönetmeliklerin şu an için belirgin olmaması nedeniyle ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranının yasadan dolayı nasıl etkileneceği tartışma konusudur.

Yasa ile lise eğitiminin zorunlu olması nedeniyle, ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranında artış olacağı varsayımından hareketle; öğretmen atamalarda liselere ayrılan kontenjanlarda hiç beklenmeyen bir atışın olması hiç kimseyi şaşırtmamalıdır.

Bu makalede; 4+4+4 Kesintili-Zorunlu Eğitim Yasası’nın öğretmen istihdamı üzerindeki muhtemel etkileri sebep-sonuç ilişkisi içinde tartışılmaya çalışılmış ve öğretmen adaylarına bir projeksiyon çizmek arzulanmıştır. Ancak ileriki dönemlerde yasanın uygulanışına ilişkin çalışmalar daha kesin sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır.

Yrd. Doç. Dr. Selçuk Beşir DEMİR

Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi,

İlköğretim Bölümü, Öğretim Üyesi

(personelmeb)

Son Güncelleme: Çarşamba, 11 Nisan 2012 08:58

Gösterim: 2916

Ekonomik krizin pençesindeki Yunanistan’da polis teşkilatı çareyi personel ve araçlarını kiraya vermekte buldu.

Haberin videosu için tıklayın

kiralık polisYeni uygulamaya göre bir polis memuru saati 30 Euro’ya özel şirketler ya da kişilerin güvenliğini sağlamak için kiralık verilecek.

Kiralık polis memuru servisi sadece ciddi güvenlik sorununun yaşandığı büyük toplumsal organizasyonlar, tarihi eşyaların, sanat eserlerinin korunması, büyük miktardaki para transferleri gibi özel durumlarda verilecek.

Polis teşkilatı sözcüsü Thanasis Kokalakis elde edilecek gelirin yine kendilerine döneceğini belirtiyor:

“Bu servisten elde edilen gelir, devlet bütçesine gidecek ve polis gücüne daha iyi ekipman gibi gelecekte bize gerekli olacak harcamalarda kullanılacak.”

Resmi gazetede yayımlanan ücret tarifesine göre köpekli polisler 50 Euro, polis otosu 40 Euro, otobüs 200 Euro, helikopter ise saati 1500 Euro’dan kiralanabilecek.

Yunanistan’da kimi çevreler bu uygulamanın fakir ile zengin arasındaki ayrımı arttıracağı eleştrisinde bulunurken, polis teşkilatı birçok Avrupa Birliği ülkesinin aynı uygulamayı sürdürdüğünü belirtiyor.

(euronews)

> Saati 30 Euro’ya polis memuru kiraya verilir

Ekonomik krizin pençesindeki Yunanistan’da polis teşkilatı çareyi personel ve araçlarını kiraya vermekte buldu.

Haberin videosu için tıklayın

kiralık polisYeni uygulamaya göre bir polis memuru saati 30 Euro’ya özel şirketler ya da kişilerin güvenliğini sağlamak için kiralık verilecek.

Kiralık polis memuru servisi sadece ciddi güvenlik sorununun yaşandığı büyük toplumsal organizasyonlar, tarihi eşyaların, sanat eserlerinin korunması, büyük miktardaki para transferleri gibi özel durumlarda verilecek.

Polis teşkilatı sözcüsü Thanasis Kokalakis elde edilecek gelirin yine kendilerine döneceğini belirtiyor:

“Bu servisten elde edilen gelir, devlet bütçesine gidecek ve polis gücüne daha iyi ekipman gibi gelecekte bize gerekli olacak harcamalarda kullanılacak.”

Resmi gazetede yayımlanan ücret tarifesine göre köpekli polisler 50 Euro, polis otosu 40 Euro, otobüs 200 Euro, helikopter ise saati 1500 Euro’dan kiralanabilecek.

Yunanistan’da kimi çevreler bu uygulamanın fakir ile zengin arasındaki ayrımı arttıracağı eleştrisinde bulunurken, polis teşkilatı birçok Avrupa Birliği ülkesinin aynı uygulamayı sürdürdüğünü belirtiyor.

(euronews)

Son Güncelleme: Salı, 10 Nisan 2012 15:23

Gösterim: 1694

Sosyal medya ağı, bazı ülkelerde politik ve toplumsal açıdan değişimi tetikleyen bir araç, ancak aynı zamanda iyi bir öğrenme methodu. Dünyanın farklı köşelerinden insanlarla buluşmayı sağlayan internet, sınırları ve mesafeleri ortadan kaldırıyor. Peki okullar bu sistemden nasıl faydalanıyor?

Haberin videosu için tıklayın

Kanadalı öğrenciler sosyal medya yoluyla Brezilya, İngiltere ve hatta Güney Afrika’daki yaşıtlarıyla buluşuyor. Sorularını facebook veya e-posta yoluyla ileten gençlerin bugünkü konusu ırkçılık.

Kanada’da öğrenciler çalışmalarında 25’ten fazla yazılım sistemi ve bilgisayar kullanıyorlar. Ödevlerini öğretmenlerinin bloguna postalıyorlar.

Sosyal medya öğretmenleri bir araya getirirdiği kadar bölebilir de… Eğitimciler, sınıfta teknoloji kullanma konusunda henüz hemfikir olmadılar. Sosyal medya ağının kullanım oranını daha iyi anlayabilmek adına, digital işlemci, John Davitt ile konuştuk.

Sosyal medya, zaman alıcı yapısı ile olduğu kadar öğrencileri odalarına hapseden, özel hayatlarını dışarıya fütürsuzca yansıtan bir ağ olarak da adlandırılıyor. Peki ama öğretmenler sosyal medyanın yarar ve zararlarını öğrencilerine anlatıyor mu?

Almanya Düseeldorf’da bulunan Rudolf Steiner Lisesi’nde evet! Bu okulun kendine ait bir paylaşım sitesi, web sitesi hatta ‘facebook’, ‘twitter’ ve ‘youtube’ sayfası bulunuyor. Öğrenciler verileri bilgisayar üzerinden paylaşırken, öğretmenler ise birer moderatör gibi davranıyor. Ve en önemlisi okuldaki herkes gizlilik kurallarının bilincinde.

(euronews)

> Eğitimde ‘sosyal medya’ önemli mi?

Sosyal medya ağı, bazı ülkelerde politik ve toplumsal açıdan değişimi tetikleyen bir araç, ancak aynı zamanda iyi bir öğrenme methodu. Dünyanın farklı köşelerinden insanlarla buluşmayı sağlayan internet, sınırları ve mesafeleri ortadan kaldırıyor. Peki okullar bu sistemden nasıl faydalanıyor?

Haberin videosu için tıklayın

Kanadalı öğrenciler sosyal medya yoluyla Brezilya, İngiltere ve hatta Güney Afrika’daki yaşıtlarıyla buluşuyor. Sorularını facebook veya e-posta yoluyla ileten gençlerin bugünkü konusu ırkçılık.

Kanada’da öğrenciler çalışmalarında 25’ten fazla yazılım sistemi ve bilgisayar kullanıyorlar. Ödevlerini öğretmenlerinin bloguna postalıyorlar.

Sosyal medya öğretmenleri bir araya getirirdiği kadar bölebilir de… Eğitimciler, sınıfta teknoloji kullanma konusunda henüz hemfikir olmadılar. Sosyal medya ağının kullanım oranını daha iyi anlayabilmek adına, digital işlemci, John Davitt ile konuştuk.

Sosyal medya, zaman alıcı yapısı ile olduğu kadar öğrencileri odalarına hapseden, özel hayatlarını dışarıya fütürsuzca yansıtan bir ağ olarak da adlandırılıyor. Peki ama öğretmenler sosyal medyanın yarar ve zararlarını öğrencilerine anlatıyor mu?

Almanya Düseeldorf’da bulunan Rudolf Steiner Lisesi’nde evet! Bu okulun kendine ait bir paylaşım sitesi, web sitesi hatta ‘facebook’, ‘twitter’ ve ‘youtube’ sayfası bulunuyor. Öğrenciler verileri bilgisayar üzerinden paylaşırken, öğretmenler ise birer moderatör gibi davranıyor. Ve en önemlisi okuldaki herkes gizlilik kurallarının bilincinde.

(euronews)

Son Güncelleme: Salı, 10 Nisan 2012 15:45

Gösterim: 1890

Bilim adamları, sıtmaya karşı en etkili silah olarak görülen artemisinin gücünün zayıfladığı konusunda uyardı.

sıtmaBilim adamları, sonuçları Science ve The Lancet dergilerinde yayımlanan iki araştırmada, sıtmaya neden olan plasmodium falciparum'un artemisin etken maddesine dayanıklı cinsinin sadece Kamboçya'da değil, Tayland ve Myanmar'da da görüldüğüne dikkati çekti.

İlaca dayanıklı mikrobun batıya doğru ilerlediğini belirten bilim adamları, bu ilerlemenin durdurulamaması halinde artemisine dirençli sıtmanın Hindistan ve Afrika'da yayılabileceği uyarısında bulundu.

Bilim adamları, zamana karşı bir yarışta olunduğunu, mikrop bu bölgelerde kontrol altına alınmazsa hastalığın geniş bölgeleri etkileyebileceğini ifade etti.

Artemisin, sıtmaya karşı en etkili, yan etkileri en az etken madde olarak biliniyor. Bilim adamları, artemisinin alternatifinin bulunmadığını belirtiyor.

> Bilim adamlarından "Sıtma" uyarısı

Bilim adamları, sıtmaya karşı en etkili silah olarak görülen artemisinin gücünün zayıfladığı konusunda uyardı.

sıtmaBilim adamları, sonuçları Science ve The Lancet dergilerinde yayımlanan iki araştırmada, sıtmaya neden olan plasmodium falciparum'un artemisin etken maddesine dayanıklı cinsinin sadece Kamboçya'da değil, Tayland ve Myanmar'da da görüldüğüne dikkati çekti.

İlaca dayanıklı mikrobun batıya doğru ilerlediğini belirten bilim adamları, bu ilerlemenin durdurulamaması halinde artemisine dirençli sıtmanın Hindistan ve Afrika'da yayılabileceği uyarısında bulundu.

Bilim adamları, zamana karşı bir yarışta olunduğunu, mikrop bu bölgelerde kontrol altına alınmazsa hastalığın geniş bölgeleri etkileyebileceğini ifade etti.

Artemisin, sıtmaya karşı en etkili, yan etkileri en az etken madde olarak biliniyor. Bilim adamları, artemisinin alternatifinin bulunmadığını belirtiyor.

Son Güncelleme: Salı, 10 Nisan 2012 14:27

Gösterim: 1613


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.