Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Halkın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, Çankaya Köşkü'nde soru sormasına fırsatı tanıyan ''Cumhurbaşkanına sorun'' uygulaması başladı. Sorular uygulama moderatörleri tarafından halk oyuna sunulmak üzere Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinde yayımlandı.

''Cumhurbaşkanına Sorun'' uygulaması, vatandaşa bizzat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e soru sorma, sorulan sorulara oy verme ve oylama sonucu belirlenecek soruların Cumhurbaşkanı Gül tarafından cevaplandırılması imkanı sunuyor.

2 Nisan Pazartesi günü ''Cumhurbaşkanına Sorun'' uygulaması kapsamında sorular alınmaya başlandı ve 6 Nisan Cuma saat 18.00'de sona erdi.

Uygulamanın ikincisinde, ilkinden farklı olarak öncelikle tüm sorular alındı ve ardından da kriterlere uygun olan sorular oylamaya açıldı.

Oylama önceki gün başlarken, en beğenilen soruların sahipleri, Çankaya Köşkü'ne davet edilecek ve sorularını bizzat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yöneltebilecek.

İlk uygulamaya soru gönderen, ancak sorusu ilk sıralarda yer almadığı için Çankaya Köşkü'ne davet edilmeyenler de bu uygulama için de soru gönderme hakkına sahip oldular. İlk uygulamada sorulan, vatandaşın oylamasına sunulan sorular veya benzerleri ise bu kez oylamaya açılmadı.

2 bin 725 soru geldi

Uygulamanın ikincisinde Cumhurbaşkanı Gül'e toplam 2 bin 725 soru yöneltildi. Uygulama moderatörleri tarafından sorular 90'a indirildi. Moderatörler, soruları azaltırken birbirinin tekrarı olan, Türkçe yazım hataları bulunan ve bir önceki uygulamada sorulan soruları çıkarttılar. Birbirinin aynı olan ya da aynı konuda gelen sorularda ise ilk önce soruyu kimin gönderdiğine bakıldı. İlk gönderenin sorusu sitede yayımlandı.

Sorular Cumhurbaşkanlığı'nın sitesinde 10 gün boyunca oylamada kalacak. Halkın en çok beğendiği soruların sahipleri ise Çankaya Köşkü'ne davet edilecek ve sorularını yüz yüze Cumhurbaşkanı Gül'e sorma imkanı bulacak.

İlki de yoğun ilgi çekmişti

Uygulamanın birincisi 2012 yılının ilk günlerinde başlamış ve yoğun ilgi görmüştü. Bir hafta boyunca soru kabul edilmiş ve vatandaşlar mail adresi ve bir rumuzla sorularını göndermişlerdi.

Gelen 14 bin soru arasından birbirinden farklı 220 soru belirlenerek oylamaya sunulmuştu.

Vatandaşların beğendiği ilk 10 sorunun sahibi ise Çankaya Köşkü'ne davet edilmiş ve sorularını birebir Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sorma fırsatını bulmuştu.

Gül ile sohbet etme imkanı da bulan vatandaşların görüşmeleri kayıt altına alınarak, uygulamanın fotoğraf ve video görüntüleri de Cumhurbaşkanlığı'nın resmi internet sitesinde yayımlanmıştı.

Cumhurbaşkanı Gül'e gelen sorular

Cumhurbaşkanı Gül'e emekli olunca ne yapacağı, kayıp çocuklar, Beşiktaş Stadı, bankaların kart aidatları, 2020 olimpiyatları ve başka konularda olmak üzere toplam 90 soru oylamaya sunuldu. Gül'e gelen bazı sorular şöyle:

-Sayın Cumhurbaşkanım, sizden kabul olunacağı garantisi ile dünyamız için bir, ülkemiz için iki, kendiniz için üç dilek dilemeniz istense ne dilerdiniz- Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

-Sayın Cumhurbaşkanım, ülkemizde son bir ayda akaryakıta üst üste üçüncü kez zam yapılması halkta tedirginlik meydana getirmiştir. Artan akaryakıt fiyatları bölgesel bir krizin habercisi midir- Devletin bu fiyat artışı konusunda bir müdahalesi söz konusu olamaz mı- Saygılarımla.

-Sayın Cumhurbaşkanımız. Emekli olduktan sonra bütün hayatınızı anlatacağınız bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz-

-Türkiye'de gazetecilerin özgürce haber yazabildikleri, fikirlerini özgürce dile getirebildikleri bir ortamın var olduğuna inanıyor musunuz- Sizce Türkiye'de gazeteciler yeteri kadar yıpranmıyor mu- Yıpranma hakkı gazetecilerin elinden neden alındı-

-Başarılı bir Cumhurbaşkanı olmak için bir insanda bulunması gereken en temel özellik ne olmalıdır- Kendinizi başarılı buluyor musunuz- Sizden sonra köşke çıkacak cumhurbaşkanına tavsiyeniz olacak mı-

-Sayın Cumhurbaşkanım; Cumhurbaşkanlığı görev süreniz dolduktan sonra ülkemize ve milletimize yapmış olduğunuz hayırlı ve başarılı hizmetlere devam etmek için yeniden AK Parti Genel Başkanı olarak siyasete atılıp, ikinci kez Başbakanlık yapmayı düşünüyor musunuz- Saygılar.

-Sayın Cumhurbaşkanım, sizin gülen yüzünüz içimize bir huzur veriyor. Size Türkiye'nin kayıp çocuklarını sormak istiyorum. Bugün ülkemizde kaybolmuş ve kendisinden haber alınamayan resmi rakamlara göre kaç çocuk var- Bu çocuklar günümüzde devlet imkanlarıyla, topyekün bir seferberlikle bulunamaz mı-

-Son seçimlerde millet yeni anayasa sözü aldı. Ancak partiler arası bir mutabakat sağlanamadı. Millet yeni bir anayasa yapılmasını sabırsızlıkla bekliyor. Sizce bu dönemde yeni bir anayasa yapılacak mı- Yeni Anayasadaki kırmızı çizgileriniz nelerdir-

-Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle saygılarımı iletmek isterim. Sorum şu; Beşiktaş İnönü Stadı'nın yenilenmesi için neden hala harekete geçilmiyor- Devletimiz neden bu konuda bize yardımcı olmuyor- Siz de Beşiktaş taraftarısınız bu konu sizi de ilgilendiriyor. Neden stadımız hala eski- Saygılarımla.

-Sayın Cumhurbaşkanım. Bankalara bağımlı yaşamaya alışmış ülke vatandaşları olarak, bankaların uygulamakta oldukları kart aidatları, komisyon ücretleri, işletim ücretleri, dosya açma ücretleri gibi neredeyse her kalemden alınan ücretler yüzünden mağdur edilmekteyiz. Derdimize çare olur musunuz-

-Yüzde 90-ı Müslüman olan Türkiye-de türban kullanan kadınlar temel hak ve özgürlüklerinden laiklik adı altında siyasi simge olması sebebiyle mahrum bırakılıyor. Atatürk-ün başta seçme-seçilme gibi haklar tanıdığı kadınlardan siyasi, sağlık, çalışma vb haklarının türbanı sebebiyle elinden alınması adalet midir-

-Sayın Cumhurbaşkanım, çoğu devlet kurumlarında eğitim seminerleri, kurslar tatil beldelerinde düzenleniyor. Hem bilgileniliyor hem de tatil yapma imkanı sunuluyor. Neden böyle bir uygulama öğretmenlerimiz içinde düzenlenmiyor-

-Önünüze gelen atama kararnamelerini; ''Bu listelerde neden kadın adı yok, bu görevleri yürütebilecek kadın yönetici yok mu-'' deyip geri gönderiyor musunuz- Ülkemizde 2.3.4... kadın vali, müsteşar, il müdürlerini ne zaman görebileceğiz-

-Sayın Cumhurbaşkanım, 12 Eylül davasına müdahil olarak katılacak mısınız- Katılırsanız kişisel olarak mağdur olduğunuz durumlar var mıdır- 12 Eylül davasını müdahil olarak nasıl değerlendirirsiniz-

-Sayın Cumhurbaşkanım, çok öfkelenip sinirlendiğinizde ne yaparsınız- Sizi hep tebessümle görüyoruz ekranlarda. Bu pozitif halinizi neye borçlusunuz- Saygılarımla.

-Sayın Cumhurbaşkanım, görev süresi dolduktan sonra acaba üniversitelerde siyaset hakkında ders vermeyi düşünüyor mu-

-Sayın Cumhurbaşkanım, Cumhurbaşkanı olmanıza rağmen isteyip de yapamadığınız bir şey oldu mu- Oldu ise yapamama nedenleriniz nelerdir-

-Çalışan kadınların en büyük sıkıntısı çocuklarını güvenilir bir kreş veya yuvaya verememek. Resmi kurumlara ait kreşlerin açılması devlet denetiminde ve kurumlara bağlı olarak çalışması gerektiğini düşünüyorum. Ailelerin içini bu anlamda rahatlatacak bir uygulama başlatmak mümkün mü acaba-

-Sayın Cumhurbaşkanım, Ayasofya önceden ibadet mekanıydı ama çeşitli sebeplerden dolayı malumunuz ki, müze haline getirildi. İbadete açılması meselesi uzun yıllardır konuşuluyor ama hiç bir gelişme kaydedilemedi. Fatih Sultan Mehmet'in de bu konu üzerine beratı var. Acaba ibadete açılmamasında siyasi nedenler mi var-

-Sayın Cumhurbaşkanım, hayatınızın dönüm noktası diyebileceğiniz, hayatınızı değiştiren an, olay nedir ve bu olay neticesinde siyasete atılmayıp ya da Cumhurbaşkanı olmasaydınız, şu anda ne yapıyor olacaktınız. Hayatınızda keşke dediğiniz ya da pişmanlıklarınız olmuş mudur-

-Önümüzde ki dönemde Cumhurbaşkanlığı seçimi halk tarafından yapılacaktır. Yani yarı başkanlık sistemi gibi olacak. Lakin ileride Türkiye'ye tam Başkanlık sistemi gelir mi- Şayet gelirse de uygulanabilirliği ve algısı nasıl olur- Neleri değiştirir- Saygılarımla.

-Sayın Cumhurbaşkanım; üniversite öğrencilerinin belindeki yük olan harç dönemi kademeli olarak azaltılıp kaldırılmalı. Eğitim ücretsiz hale gelmeli. Sosyal devlet olmanın ilk adımı budur bence. Bununla ilgili YÖK'e verdiğiniz herhangi bir talimat var mı-

-Sayın Cumhurbaşkanım, Şahsınız Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil ediyor, yani Türk Devleti'nin başısınız. Acaba hiç rüyalarınızda eski Türk Devletlerinin liderlerini gördünüz mü- Yani Alparslan-ı, Osman Gazi-yi, Fatih-i, Yavuz-u, Kanuni-yi... Size rüyalarınızda telkinde ya da herhangi bir konuda fikir verdiler mi-

-Sayın Cumhurbaşkanım; Sayın Başbakanımızdan Türkiye'nin geleceğine dair birtakım hayaller, hedefler duyduk ve oldukça heyecanlandık. Çünkü Türkiye, belki de tarihinde ilk defa bu denli önündeki 10 yılların hedefine odaklanıyor ve hayaller kuruyordu. Peki sizin 2023-teki Türkiye hayaliniz nedir-

> Cumhurbaşkanı halkın sorularını yanıtlıyor

Halkın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, Çankaya Köşkü'nde soru sormasına fırsatı tanıyan ''Cumhurbaşkanına sorun'' uygulaması başladı. Sorular uygulama moderatörleri tarafından halk oyuna sunulmak üzere Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinde yayımlandı.

''Cumhurbaşkanına Sorun'' uygulaması, vatandaşa bizzat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e soru sorma, sorulan sorulara oy verme ve oylama sonucu belirlenecek soruların Cumhurbaşkanı Gül tarafından cevaplandırılması imkanı sunuyor.

2 Nisan Pazartesi günü ''Cumhurbaşkanına Sorun'' uygulaması kapsamında sorular alınmaya başlandı ve 6 Nisan Cuma saat 18.00'de sona erdi.

Uygulamanın ikincisinde, ilkinden farklı olarak öncelikle tüm sorular alındı ve ardından da kriterlere uygun olan sorular oylamaya açıldı.

Oylama önceki gün başlarken, en beğenilen soruların sahipleri, Çankaya Köşkü'ne davet edilecek ve sorularını bizzat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yöneltebilecek.

İlk uygulamaya soru gönderen, ancak sorusu ilk sıralarda yer almadığı için Çankaya Köşkü'ne davet edilmeyenler de bu uygulama için de soru gönderme hakkına sahip oldular. İlk uygulamada sorulan, vatandaşın oylamasına sunulan sorular veya benzerleri ise bu kez oylamaya açılmadı.

2 bin 725 soru geldi

Uygulamanın ikincisinde Cumhurbaşkanı Gül'e toplam 2 bin 725 soru yöneltildi. Uygulama moderatörleri tarafından sorular 90'a indirildi. Moderatörler, soruları azaltırken birbirinin tekrarı olan, Türkçe yazım hataları bulunan ve bir önceki uygulamada sorulan soruları çıkarttılar. Birbirinin aynı olan ya da aynı konuda gelen sorularda ise ilk önce soruyu kimin gönderdiğine bakıldı. İlk gönderenin sorusu sitede yayımlandı.

Sorular Cumhurbaşkanlığı'nın sitesinde 10 gün boyunca oylamada kalacak. Halkın en çok beğendiği soruların sahipleri ise Çankaya Köşkü'ne davet edilecek ve sorularını yüz yüze Cumhurbaşkanı Gül'e sorma imkanı bulacak.

İlki de yoğun ilgi çekmişti

Uygulamanın birincisi 2012 yılının ilk günlerinde başlamış ve yoğun ilgi görmüştü. Bir hafta boyunca soru kabul edilmiş ve vatandaşlar mail adresi ve bir rumuzla sorularını göndermişlerdi.

Gelen 14 bin soru arasından birbirinden farklı 220 soru belirlenerek oylamaya sunulmuştu.

Vatandaşların beğendiği ilk 10 sorunun sahibi ise Çankaya Köşkü'ne davet edilmiş ve sorularını birebir Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sorma fırsatını bulmuştu.

Gül ile sohbet etme imkanı da bulan vatandaşların görüşmeleri kayıt altına alınarak, uygulamanın fotoğraf ve video görüntüleri de Cumhurbaşkanlığı'nın resmi internet sitesinde yayımlanmıştı.

Cumhurbaşkanı Gül'e gelen sorular

Cumhurbaşkanı Gül'e emekli olunca ne yapacağı, kayıp çocuklar, Beşiktaş Stadı, bankaların kart aidatları, 2020 olimpiyatları ve başka konularda olmak üzere toplam 90 soru oylamaya sunuldu. Gül'e gelen bazı sorular şöyle:

-Sayın Cumhurbaşkanım, sizden kabul olunacağı garantisi ile dünyamız için bir, ülkemiz için iki, kendiniz için üç dilek dilemeniz istense ne dilerdiniz- Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

-Sayın Cumhurbaşkanım, ülkemizde son bir ayda akaryakıta üst üste üçüncü kez zam yapılması halkta tedirginlik meydana getirmiştir. Artan akaryakıt fiyatları bölgesel bir krizin habercisi midir- Devletin bu fiyat artışı konusunda bir müdahalesi söz konusu olamaz mı- Saygılarımla.

-Sayın Cumhurbaşkanımız. Emekli olduktan sonra bütün hayatınızı anlatacağınız bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz-

-Türkiye'de gazetecilerin özgürce haber yazabildikleri, fikirlerini özgürce dile getirebildikleri bir ortamın var olduğuna inanıyor musunuz- Sizce Türkiye'de gazeteciler yeteri kadar yıpranmıyor mu- Yıpranma hakkı gazetecilerin elinden neden alındı-

-Başarılı bir Cumhurbaşkanı olmak için bir insanda bulunması gereken en temel özellik ne olmalıdır- Kendinizi başarılı buluyor musunuz- Sizden sonra köşke çıkacak cumhurbaşkanına tavsiyeniz olacak mı-

-Sayın Cumhurbaşkanım; Cumhurbaşkanlığı görev süreniz dolduktan sonra ülkemize ve milletimize yapmış olduğunuz hayırlı ve başarılı hizmetlere devam etmek için yeniden AK Parti Genel Başkanı olarak siyasete atılıp, ikinci kez Başbakanlık yapmayı düşünüyor musunuz- Saygılar.

-Sayın Cumhurbaşkanım, sizin gülen yüzünüz içimize bir huzur veriyor. Size Türkiye'nin kayıp çocuklarını sormak istiyorum. Bugün ülkemizde kaybolmuş ve kendisinden haber alınamayan resmi rakamlara göre kaç çocuk var- Bu çocuklar günümüzde devlet imkanlarıyla, topyekün bir seferberlikle bulunamaz mı-

-Son seçimlerde millet yeni anayasa sözü aldı. Ancak partiler arası bir mutabakat sağlanamadı. Millet yeni bir anayasa yapılmasını sabırsızlıkla bekliyor. Sizce bu dönemde yeni bir anayasa yapılacak mı- Yeni Anayasadaki kırmızı çizgileriniz nelerdir-

-Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle saygılarımı iletmek isterim. Sorum şu; Beşiktaş İnönü Stadı'nın yenilenmesi için neden hala harekete geçilmiyor- Devletimiz neden bu konuda bize yardımcı olmuyor- Siz de Beşiktaş taraftarısınız bu konu sizi de ilgilendiriyor. Neden stadımız hala eski- Saygılarımla.

-Sayın Cumhurbaşkanım. Bankalara bağımlı yaşamaya alışmış ülke vatandaşları olarak, bankaların uygulamakta oldukları kart aidatları, komisyon ücretleri, işletim ücretleri, dosya açma ücretleri gibi neredeyse her kalemden alınan ücretler yüzünden mağdur edilmekteyiz. Derdimize çare olur musunuz-

-Yüzde 90-ı Müslüman olan Türkiye-de türban kullanan kadınlar temel hak ve özgürlüklerinden laiklik adı altında siyasi simge olması sebebiyle mahrum bırakılıyor. Atatürk-ün başta seçme-seçilme gibi haklar tanıdığı kadınlardan siyasi, sağlık, çalışma vb haklarının türbanı sebebiyle elinden alınması adalet midir-

-Sayın Cumhurbaşkanım, çoğu devlet kurumlarında eğitim seminerleri, kurslar tatil beldelerinde düzenleniyor. Hem bilgileniliyor hem de tatil yapma imkanı sunuluyor. Neden böyle bir uygulama öğretmenlerimiz içinde düzenlenmiyor-

-Önünüze gelen atama kararnamelerini; ''Bu listelerde neden kadın adı yok, bu görevleri yürütebilecek kadın yönetici yok mu-'' deyip geri gönderiyor musunuz- Ülkemizde 2.3.4... kadın vali, müsteşar, il müdürlerini ne zaman görebileceğiz-

-Sayın Cumhurbaşkanım, 12 Eylül davasına müdahil olarak katılacak mısınız- Katılırsanız kişisel olarak mağdur olduğunuz durumlar var mıdır- 12 Eylül davasını müdahil olarak nasıl değerlendirirsiniz-

-Sayın Cumhurbaşkanım, çok öfkelenip sinirlendiğinizde ne yaparsınız- Sizi hep tebessümle görüyoruz ekranlarda. Bu pozitif halinizi neye borçlusunuz- Saygılarımla.

-Sayın Cumhurbaşkanım, görev süresi dolduktan sonra acaba üniversitelerde siyaset hakkında ders vermeyi düşünüyor mu-

-Sayın Cumhurbaşkanım, Cumhurbaşkanı olmanıza rağmen isteyip de yapamadığınız bir şey oldu mu- Oldu ise yapamama nedenleriniz nelerdir-

-Çalışan kadınların en büyük sıkıntısı çocuklarını güvenilir bir kreş veya yuvaya verememek. Resmi kurumlara ait kreşlerin açılması devlet denetiminde ve kurumlara bağlı olarak çalışması gerektiğini düşünüyorum. Ailelerin içini bu anlamda rahatlatacak bir uygulama başlatmak mümkün mü acaba-

-Sayın Cumhurbaşkanım, Ayasofya önceden ibadet mekanıydı ama çeşitli sebeplerden dolayı malumunuz ki, müze haline getirildi. İbadete açılması meselesi uzun yıllardır konuşuluyor ama hiç bir gelişme kaydedilemedi. Fatih Sultan Mehmet'in de bu konu üzerine beratı var. Acaba ibadete açılmamasında siyasi nedenler mi var-

-Sayın Cumhurbaşkanım, hayatınızın dönüm noktası diyebileceğiniz, hayatınızı değiştiren an, olay nedir ve bu olay neticesinde siyasete atılmayıp ya da Cumhurbaşkanı olmasaydınız, şu anda ne yapıyor olacaktınız. Hayatınızda keşke dediğiniz ya da pişmanlıklarınız olmuş mudur-

-Önümüzde ki dönemde Cumhurbaşkanlığı seçimi halk tarafından yapılacaktır. Yani yarı başkanlık sistemi gibi olacak. Lakin ileride Türkiye'ye tam Başkanlık sistemi gelir mi- Şayet gelirse de uygulanabilirliği ve algısı nasıl olur- Neleri değiştirir- Saygılarımla.

-Sayın Cumhurbaşkanım; üniversite öğrencilerinin belindeki yük olan harç dönemi kademeli olarak azaltılıp kaldırılmalı. Eğitim ücretsiz hale gelmeli. Sosyal devlet olmanın ilk adımı budur bence. Bununla ilgili YÖK'e verdiğiniz herhangi bir talimat var mı-

-Sayın Cumhurbaşkanım, Şahsınız Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil ediyor, yani Türk Devleti'nin başısınız. Acaba hiç rüyalarınızda eski Türk Devletlerinin liderlerini gördünüz mü- Yani Alparslan-ı, Osman Gazi-yi, Fatih-i, Yavuz-u, Kanuni-yi... Size rüyalarınızda telkinde ya da herhangi bir konuda fikir verdiler mi-

-Sayın Cumhurbaşkanım; Sayın Başbakanımızdan Türkiye'nin geleceğine dair birtakım hayaller, hedefler duyduk ve oldukça heyecanlandık. Çünkü Türkiye, belki de tarihinde ilk defa bu denli önündeki 10 yılların hedefine odaklanıyor ve hayaller kuruyordu. Peki sizin 2023-teki Türkiye hayaliniz nedir-

Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 16:00

Gösterim: 3640

Kiralık okul dönemi başlıyor Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni eğitim sistemi ardından ortaya çıkan derslik açığının kiralanma ve kamu özel ortaklığı yöntemi ile çözüleceğini söyledi.

derslil_acigiMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Şişli'de açılışı gerçekleştirilen okulların toplu açılış törenine katıldı. Selahaddin Eyyubi İlköğretim Okulu'nda gerçekleştirilen törene Bakan Dinçer'in yanı sıra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve diğer yetkililer de katıldı. Okullarla canlı bağlantılar yapılarak gerçekleştirilen ortak açılış töreninde öğrenciler Bakan Dinçer ile Vali Mutlu'yu çiçeklerle karşıladı. Törende konuşan Bakan Dinçer, yeni eğitim sisteminin derslik açığına yol açacağı iddialarına değindi. Bu sorunun çözümü için iki proje üzerinde çalıştıklarını anlatan Dinçer, "Artık derslik yapma ile ilgili konularda farklı ve çok daha modern yöntemler kullanmaya başlıyoruz. Bugüne kadar bütçe imkanlarını kullandık. İkincisi hayırseverlerimizin katkıları oldu. Üçüncü olarak da özel idarelerimiz ve belediyelerimizin katkıları ile derslikler yaptık. Bütün bunlara rağmen biz eğitimle ilgili kaynağa biz her zaman ihtiyaç duyuyoruz. İki yeni yöntemi kullanmak üzere uygulamaya koyacağız. Çok kısa zaman sonra kamuoyu ile bunu paylaşıyoruz. Bir tanesi bir tanesi kiralama yöntemi olacak. Özellikle İstanbul,Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerimizde okul yapabilmek için arsa bulma konusunda sıkıntılar oluyordu. Arsa var kamulaştırma maliyetler çok yüksek. Belediyeler birçok yerde okul alanı olarak göstermesine rağmen kamulaştırma bedellerini ödeyemediğimiz için okul yapma arazimiz olmayan birçok arazimiz var. Dolayısıyla bu tip yerlerin okula dönüştürülmesiyle ilgili kiralama yöntemi kullanmaya çalışacağız. Şayet herhangi bir özel arazi varsa burası belediye tarafından imar planında tahsis edilmişse, biz de kamulaştıramıyorsak, o zaman o arazilerin sahiplerine önceden protokol yapmak suretiyle oraya bina yapmaları halinde onları kiralama imkanına sahip olacağız. Bu tip yerler varsa arazi sahipleri kendileri yaptırabilirler. Bir müteahitle anlaşıp bize kiralayabilirler." dedi. Derslik ihtiyacının çözümü ile ilgili bir diğer projenin kamu ve özel ortaklığı olduğunu söyleyen Dinçer, "İstanbul gibi eğitim açısından sınırlı imkanlara sahip olan büyük illerimizde eğer büyük araziler bulabileceksek eğitim kampüsleri tasarlamaya başlıyoruz. Geniş bir alanda birden çok sayıda özellikle lise binası yapmayı, çok sayıda okulu bir arada yapabileceğimiz ama aynı zamanda orada sosyal tesislerin olduğu, çocuklarımızın eğitim açısından yararlanabileceği tesislerin bulunduğu kampüsler tasarlıyoruz. Bu kampüsleri mütahhitler yapabilecekler, işadamları yapabilecekler, aynı zamanda donanımını sağlayabilecek ve yıllık bakım onarımını yapabilecekler. Sadece eğitim yapacaklar. Bunun karşılığı olarak da bize mal ve hizmetlerini kiralayabilecekler. Onlara aylık ve yıllık olarak bedellerini ödeyeceğiz. Uzun süreli kiralama ve ihale yöntemi ile bu hizmeti alma imkanına sahip olacağız" ifadelerini kullandı. Eğitime desteklerinin devam edeceğini belirten Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, "Şişli bölgesindeki bütün okullarımızı yeniliyoruz. Okullarımızın tamamının depreme dayanıklı olmasını istedik. Tam donanımlı olmasını istiyoruz. Fen laboratuarları, bilgisayar laboratuarıyla, kütüphaneleriyle, spor merkezleriyle okullarımızın tamamını yeniledik. Buradaki amacımız örfüne, töresine, geleneklerine bağlı, kendi değerlerine önem veren, son derece geleceğine önem veren evlatlarımızı yetiştirmek. Gördüğünüz okul 12 derslik mütevazi bir okul ve bunu 48 dersliğe çıkardık" dedi.

> Bakan Dinçer derslik açığını nasıl kapatacak?

Kiralık okul dönemi başlıyor Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni eğitim sistemi ardından ortaya çıkan derslik açığının kiralanma ve kamu özel ortaklığı yöntemi ile çözüleceğini söyledi.

derslil_acigiMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Şişli'de açılışı gerçekleştirilen okulların toplu açılış törenine katıldı. Selahaddin Eyyubi İlköğretim Okulu'nda gerçekleştirilen törene Bakan Dinçer'in yanı sıra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve diğer yetkililer de katıldı. Okullarla canlı bağlantılar yapılarak gerçekleştirilen ortak açılış töreninde öğrenciler Bakan Dinçer ile Vali Mutlu'yu çiçeklerle karşıladı. Törende konuşan Bakan Dinçer, yeni eğitim sisteminin derslik açığına yol açacağı iddialarına değindi. Bu sorunun çözümü için iki proje üzerinde çalıştıklarını anlatan Dinçer, "Artık derslik yapma ile ilgili konularda farklı ve çok daha modern yöntemler kullanmaya başlıyoruz. Bugüne kadar bütçe imkanlarını kullandık. İkincisi hayırseverlerimizin katkıları oldu. Üçüncü olarak da özel idarelerimiz ve belediyelerimizin katkıları ile derslikler yaptık. Bütün bunlara rağmen biz eğitimle ilgili kaynağa biz her zaman ihtiyaç duyuyoruz. İki yeni yöntemi kullanmak üzere uygulamaya koyacağız. Çok kısa zaman sonra kamuoyu ile bunu paylaşıyoruz. Bir tanesi bir tanesi kiralama yöntemi olacak. Özellikle İstanbul,Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerimizde okul yapabilmek için arsa bulma konusunda sıkıntılar oluyordu. Arsa var kamulaştırma maliyetler çok yüksek. Belediyeler birçok yerde okul alanı olarak göstermesine rağmen kamulaştırma bedellerini ödeyemediğimiz için okul yapma arazimiz olmayan birçok arazimiz var. Dolayısıyla bu tip yerlerin okula dönüştürülmesiyle ilgili kiralama yöntemi kullanmaya çalışacağız. Şayet herhangi bir özel arazi varsa burası belediye tarafından imar planında tahsis edilmişse, biz de kamulaştıramıyorsak, o zaman o arazilerin sahiplerine önceden protokol yapmak suretiyle oraya bina yapmaları halinde onları kiralama imkanına sahip olacağız. Bu tip yerler varsa arazi sahipleri kendileri yaptırabilirler. Bir müteahitle anlaşıp bize kiralayabilirler." dedi. Derslik ihtiyacının çözümü ile ilgili bir diğer projenin kamu ve özel ortaklığı olduğunu söyleyen Dinçer, "İstanbul gibi eğitim açısından sınırlı imkanlara sahip olan büyük illerimizde eğer büyük araziler bulabileceksek eğitim kampüsleri tasarlamaya başlıyoruz. Geniş bir alanda birden çok sayıda özellikle lise binası yapmayı, çok sayıda okulu bir arada yapabileceğimiz ama aynı zamanda orada sosyal tesislerin olduğu, çocuklarımızın eğitim açısından yararlanabileceği tesislerin bulunduğu kampüsler tasarlıyoruz. Bu kampüsleri mütahhitler yapabilecekler, işadamları yapabilecekler, aynı zamanda donanımını sağlayabilecek ve yıllık bakım onarımını yapabilecekler. Sadece eğitim yapacaklar. Bunun karşılığı olarak da bize mal ve hizmetlerini kiralayabilecekler. Onlara aylık ve yıllık olarak bedellerini ödeyeceğiz. Uzun süreli kiralama ve ihale yöntemi ile bu hizmeti alma imkanına sahip olacağız" ifadelerini kullandı. Eğitime desteklerinin devam edeceğini belirten Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, "Şişli bölgesindeki bütün okullarımızı yeniliyoruz. Okullarımızın tamamının depreme dayanıklı olmasını istedik. Tam donanımlı olmasını istiyoruz. Fen laboratuarları, bilgisayar laboratuarıyla, kütüphaneleriyle, spor merkezleriyle okullarımızın tamamını yeniledik. Buradaki amacımız örfüne, töresine, geleneklerine bağlı, kendi değerlerine önem veren, son derece geleceğine önem veren evlatlarımızı yetiştirmek. Gördüğünüz okul 12 derslik mütevazi bir okul ve bunu 48 dersliğe çıkardık" dedi.

Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 15:48

Gösterim: 1667

Okulda otomatik kapıya sıkışarak ölen Anıl'ın davası sonuçlandı. Müdür suçlu bulundu, ama 3 yıl hapis cezası paraya çevrilip 24'e bölündü.

İzmir’deki Seyit Şanlı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde otomatik kapının sıkıştırması sonucu hayatını kaybeden 17 yaşındaki lise öğrencisi Anıl Erdem’in davası sonuçlandı. İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘taksirle ve asli kusurlu olarak bir kişinin ölümüne neden olduğu’ için okul müdürü Hüseyin Toptaş’a 3 yıl hapis cezası verilmesine, cezanın duruşmadaki iyi hal nedeniyle 2 yıl 6 aya indirilerek 18.200 TL para cezasına çevrilmesine karar verdi. Kararda ‘Hapis cezasının bir günü 20 TL üzerinden paraya çevrilerek…birer ay ara ile 24 eşit taksitte sanıktan alınması’ ifadeleri yer aldı.

Bilirkişi raporunda, okul müdürü Hüseyin Toptaş’ın güvenlik elemanını işten çıkarmak, yayaların girişi için yapılmış olan kapıyı kilitli tutmak, otomatik kapıya sensör taktırmamak, otomatik kapının kilitli olarak bulunmasını sağlamamak, kapıda nöbetçi olan öğrencilere kumanda butonlarının kullanımı konusunda eğitim vermemek, izinli olan nöbetçi öğretmen ve müdür yardımcılarının yerine görevlendirme yapmamak gibi ihmalleri sebebiyle Anıl’ın ölümünde ‘asli kusurlu’ olduğunu belirtti.

Mağdur ailenin avukatı Barış Kaşka, Anıl’ın ailenin geçimine yardımcı olmak için görme engelli annesinin yaptığı börekleri babasıyla beraber sattığını, Anıl’ın ölümüyle ailenin umutlarının darmadağın olduğunu anlattı. Kaşka, “Mahkeme verdiği bu karar ile sanığa, bu ölümün tek sorumlusu sensin demiştir. Diğer yandan da ağırlaştırılmış olarak verilen 3 yıllık cezayı paraya çevirmiştir. Gencecik bir insanın hayatının değeri 18.200 TL midir? Bu Türkiye’ye yakışmayan bir karardır. Kararı bu haliyle kabul etmiyor ve içimize sindiremiyoruz” diyerek kararın temyiz sürecinde bozulacağını ve okul müdürüne daha ağır bir ceza verileceğini düşündüğünü belirtti. Kaşka, “Bu ülkede yaşayan her anne ve baba çocuklarını gönül rahatlığı ile okullara teslim edebilmeli. Çocuklarımızın güvenliğini sağlamayanların da en ağır cezayı almaları gerekir. Türkiye’de insana verilen değerin arttığını düşünüyorsak bunun mutlaka mahkeme kararlarına yansıması lazım” diye konuştu.

‘Artık beni kimse adalete inandıramaz’

Anıl’ın anne ve babası, 17 yaşındaki oğullarının ölümüne sebep olan müdürün 18 bin lira para cezasına çarptırılmasına isyan etti. Anne Ayşe Erdem, “Yalnızca Anıl gitmedi, biz üç kişi daha öldük burada. Biz müebbet aldık, ömür boyu hapse mahkûm olduk. Bunun karşılığı bu olmamalıydı. Artık beni kimse adalet olduğuna inandıramaz. Adalet insanına göre var. Ben şurada en ufak bir suç işlesem hapis cezası alırım. Gencecik bir çocuğun ölümüne sebep olan adam, bütün raporlarda yüzde yüz suçlu bulunuyor, bunun karşılığı 18 bin lira mı? Kimse veremez bunun hesabını bana” dedi. Her sabah oğlunu görmek için yatağına baktığını, her yerde oğlunu gördüğünü anlatan anne, “Benim acım asla hafiflemez, ama en azından o ihmallerin karşılığı olsaydı belki bundan sonra gelecek insanlar sorumluluğunu bilirdi” diye konuştu.

Baba Doğan Erdem de “Bizim tek isteğimiz oğlumuzun ölümünden sorumlu müdüre verilecek hapis cezasının caydırıcı olmasıydı. Tek tesellimiz bu olacaktı. Başka çocukların başına gelmesin, herkes sorumluluğunu bilsin diye mücadele ettik” dedi. Erdem, “Eşimin gözleri görmüyor. O gözleriyle yaptığı börekleri oğlumla satardık. Durumumuzu biliyordu, çok sorumluluk sahibi bir çocuktu. Onu her gün parkta arıyorum, arkadaşlarıyla oturuyorum, onların içinde oğlumu yaşıyorum. Tek bir bisikleti kaldı. Onu kimseye veremiyorum, evde asılı duruyor. Diğer her şeyi dağıttım, arkadaşlarına verdim. Kokusu üzerinde diye kıyafetlerini yıkamadan giyen arkadaşları var… İşte böyle bir evlattı, geriye böyle bir sevgi bırakmış. Allah kimsenin bu şekilde canını yakmasın” dedi.

Ne olmuştu?

3 Haziran 2010’da meydana gelen olayda, teneffüste dışarı çıkan 11. sınıf öğrencisi Anıl okula dönerken, kapanan otomatik kapıda sıkışmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Arkadaşları, Anıl’ın ölümünden okul yönetimini sorumlu tutmuş, arızalı olduğu bilinen kapının tamir ettirilmediğini, para yüzünden güvenlik görevlisinin işine son verildiğini söylemişlerdi.

(radikal)

.

> Öğrencinin hayatına karşı 24 ay vadeli para cezası!

Okulda otomatik kapıya sıkışarak ölen Anıl'ın davası sonuçlandı. Müdür suçlu bulundu, ama 3 yıl hapis cezası paraya çevrilip 24'e bölündü.

İzmir’deki Seyit Şanlı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde otomatik kapının sıkıştırması sonucu hayatını kaybeden 17 yaşındaki lise öğrencisi Anıl Erdem’in davası sonuçlandı. İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘taksirle ve asli kusurlu olarak bir kişinin ölümüne neden olduğu’ için okul müdürü Hüseyin Toptaş’a 3 yıl hapis cezası verilmesine, cezanın duruşmadaki iyi hal nedeniyle 2 yıl 6 aya indirilerek 18.200 TL para cezasına çevrilmesine karar verdi. Kararda ‘Hapis cezasının bir günü 20 TL üzerinden paraya çevrilerek…birer ay ara ile 24 eşit taksitte sanıktan alınması’ ifadeleri yer aldı.

Bilirkişi raporunda, okul müdürü Hüseyin Toptaş’ın güvenlik elemanını işten çıkarmak, yayaların girişi için yapılmış olan kapıyı kilitli tutmak, otomatik kapıya sensör taktırmamak, otomatik kapının kilitli olarak bulunmasını sağlamamak, kapıda nöbetçi olan öğrencilere kumanda butonlarının kullanımı konusunda eğitim vermemek, izinli olan nöbetçi öğretmen ve müdür yardımcılarının yerine görevlendirme yapmamak gibi ihmalleri sebebiyle Anıl’ın ölümünde ‘asli kusurlu’ olduğunu belirtti.

Mağdur ailenin avukatı Barış Kaşka, Anıl’ın ailenin geçimine yardımcı olmak için görme engelli annesinin yaptığı börekleri babasıyla beraber sattığını, Anıl’ın ölümüyle ailenin umutlarının darmadağın olduğunu anlattı. Kaşka, “Mahkeme verdiği bu karar ile sanığa, bu ölümün tek sorumlusu sensin demiştir. Diğer yandan da ağırlaştırılmış olarak verilen 3 yıllık cezayı paraya çevirmiştir. Gencecik bir insanın hayatının değeri 18.200 TL midir? Bu Türkiye’ye yakışmayan bir karardır. Kararı bu haliyle kabul etmiyor ve içimize sindiremiyoruz” diyerek kararın temyiz sürecinde bozulacağını ve okul müdürüne daha ağır bir ceza verileceğini düşündüğünü belirtti. Kaşka, “Bu ülkede yaşayan her anne ve baba çocuklarını gönül rahatlığı ile okullara teslim edebilmeli. Çocuklarımızın güvenliğini sağlamayanların da en ağır cezayı almaları gerekir. Türkiye’de insana verilen değerin arttığını düşünüyorsak bunun mutlaka mahkeme kararlarına yansıması lazım” diye konuştu.

‘Artık beni kimse adalete inandıramaz’

Anıl’ın anne ve babası, 17 yaşındaki oğullarının ölümüne sebep olan müdürün 18 bin lira para cezasına çarptırılmasına isyan etti. Anne Ayşe Erdem, “Yalnızca Anıl gitmedi, biz üç kişi daha öldük burada. Biz müebbet aldık, ömür boyu hapse mahkûm olduk. Bunun karşılığı bu olmamalıydı. Artık beni kimse adalet olduğuna inandıramaz. Adalet insanına göre var. Ben şurada en ufak bir suç işlesem hapis cezası alırım. Gencecik bir çocuğun ölümüne sebep olan adam, bütün raporlarda yüzde yüz suçlu bulunuyor, bunun karşılığı 18 bin lira mı? Kimse veremez bunun hesabını bana” dedi. Her sabah oğlunu görmek için yatağına baktığını, her yerde oğlunu gördüğünü anlatan anne, “Benim acım asla hafiflemez, ama en azından o ihmallerin karşılığı olsaydı belki bundan sonra gelecek insanlar sorumluluğunu bilirdi” diye konuştu.

Baba Doğan Erdem de “Bizim tek isteğimiz oğlumuzun ölümünden sorumlu müdüre verilecek hapis cezasının caydırıcı olmasıydı. Tek tesellimiz bu olacaktı. Başka çocukların başına gelmesin, herkes sorumluluğunu bilsin diye mücadele ettik” dedi. Erdem, “Eşimin gözleri görmüyor. O gözleriyle yaptığı börekleri oğlumla satardık. Durumumuzu biliyordu, çok sorumluluk sahibi bir çocuktu. Onu her gün parkta arıyorum, arkadaşlarıyla oturuyorum, onların içinde oğlumu yaşıyorum. Tek bir bisikleti kaldı. Onu kimseye veremiyorum, evde asılı duruyor. Diğer her şeyi dağıttım, arkadaşlarına verdim. Kokusu üzerinde diye kıyafetlerini yıkamadan giyen arkadaşları var… İşte böyle bir evlattı, geriye böyle bir sevgi bırakmış. Allah kimsenin bu şekilde canını yakmasın” dedi.

Ne olmuştu?

3 Haziran 2010’da meydana gelen olayda, teneffüste dışarı çıkan 11. sınıf öğrencisi Anıl okula dönerken, kapanan otomatik kapıda sıkışmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Arkadaşları, Anıl’ın ölümünden okul yönetimini sorumlu tutmuş, arızalı olduğu bilinen kapının tamir ettirilmediğini, para yüzünden güvenlik görevlisinin işine son verildiğini söylemişlerdi.

(radikal)

.

Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 12:15

Gösterim: 2111

İzmir'in Bayraklı ilçesi Özkanlar semtinde 7 yaşındaki Ece Uslu, bakıcısının eşi tarafından yastıkla boğularak öldürüldü.
bakici_dehsetiOlay cumartesi günü saat 07.00 sıralarında Özkanlar 274/5 sokaktaki Doğan Güneş Sitesi'ndeki apartmanda meydana geldi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan Yasemin Uslu, olay günü saat 07.00 sıralarında Açıköğretim Fakültesi sınavına gitmek için evden ayrıldı. Uyuyan kızı Ece Uslu'yu ise bakıcılık yapan emekli öğretmen Saliha Ak'a bıraktı. Baba Emin Uslu ise işe gitmek üzere evden ayrıldı.

Uslu çifti evden ayrıldıktan sonra Saliha Ak, yan apartmandaki evlerinde bulunan eşi Salih Ak'ı çağırdı. Uyuyan kızı eşi Salih Ak'a bırakan Saliha Ak dışarı çıktı https://gutepotenz.de/. Eve döndüğünde yatakta yatan Ece Uslu'nun durumundan şüphelenen Saliha Ak çığlık atarak komşularından yardım istedi. Bu sırada komşularının yardımıyla özel bir tıp merkezine götürülen Ece Uslu, hayatını kaybetti. Kalp masajıyla yeniden hayata döndürülen talihsiz çocuk, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu sırada komşularının durumu haber vermesi üzerine tıp merkezine gelen Uslu çifti ise sinir krizleri geçirdi. Ölümünün ardından Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırılan Ece Uslu, yapılan otopsisinde boğularak öldürüldüğü belirlendi. Ölümüyle ailesi ve yakınlarını yasa boğan minik Ece'nin cenazesi Özkanlar Çolakoğlu Camii'nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Yeni Bornova Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Olayın ardından şüpheli olarak gözaltına alınan emekli öğretmen S. A.'nın ise psikolojik tedavi gördüğü ileri sürüldü. Zanlı S.A.'nın ifadesinde kızı yastıkla boğarak öldürdüğünü belirterek cinayeti itiraf ettiği öğrenildi. S.A.'nın emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi. Emekli öğretmen çiftin Uslu ailesiyle aynı zamanda yan apartmanda oturdukları için komşu oldukları ve kredi kartı borçları nedeniyle de çocuk bakıcılığı yaptıkları öğrenildi.

> İzmir'de bakıcı dehşeti!

İzmir'in Bayraklı ilçesi Özkanlar semtinde 7 yaşındaki Ece Uslu, bakıcısının eşi tarafından yastıkla boğularak öldürüldü.
bakici_dehsetiOlay cumartesi günü saat 07.00 sıralarında Özkanlar 274/5 sokaktaki Doğan Güneş Sitesi'ndeki apartmanda meydana geldi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan Yasemin Uslu, olay günü saat 07.00 sıralarında Açıköğretim Fakültesi sınavına gitmek için evden ayrıldı. Uyuyan kızı Ece Uslu'yu ise bakıcılık yapan emekli öğretmen Saliha Ak'a bıraktı. Baba Emin Uslu ise işe gitmek üzere evden ayrıldı.

Uslu çifti evden ayrıldıktan sonra Saliha Ak, yan apartmandaki evlerinde bulunan eşi Salih Ak'ı çağırdı. Uyuyan kızı eşi Salih Ak'a bırakan Saliha Ak dışarı çıktı https://gutepotenz.de/. Eve döndüğünde yatakta yatan Ece Uslu'nun durumundan şüphelenen Saliha Ak çığlık atarak komşularından yardım istedi. Bu sırada komşularının yardımıyla özel bir tıp merkezine götürülen Ece Uslu, hayatını kaybetti. Kalp masajıyla yeniden hayata döndürülen talihsiz çocuk, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu sırada komşularının durumu haber vermesi üzerine tıp merkezine gelen Uslu çifti ise sinir krizleri geçirdi. Ölümünün ardından Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırılan Ece Uslu, yapılan otopsisinde boğularak öldürüldüğü belirlendi. Ölümüyle ailesi ve yakınlarını yasa boğan minik Ece'nin cenazesi Özkanlar Çolakoğlu Camii'nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Yeni Bornova Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Olayın ardından şüpheli olarak gözaltına alınan emekli öğretmen S. A.'nın ise psikolojik tedavi gördüğü ileri sürüldü. Zanlı S.A.'nın ifadesinde kızı yastıkla boğarak öldürdüğünü belirterek cinayeti itiraf ettiği öğrenildi. S.A.'nın emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi. Emekli öğretmen çiftin Uslu ailesiyle aynı zamanda yan apartmanda oturdukları için komşu oldukları ve kredi kartı borçları nedeniyle de çocuk bakıcılığı yaptıkları öğrenildi.

Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 14:26

Gösterim: 3354

Tekirdağ’ın Hayrabolu İlçesi’nde 14 yaşındaki kızları F.R.’yi evlendirme kararı alan D.Y. ve G.Y. adlı karı koca, notere gidip, rıza ve muvaffak ettiklerini yani onayları olduğunu bildiren noter senedi düzenletti.

Küçük kız bu senetle kendisinden 11 yaş büyük E.D. adlı genç adamla evlendirildi. Evlendikten bir süre sonra çocuk gelin hamile kaldı. Hamilelikle birlikte ortaya çıkan skandal yargıya taşındı.

Hayrabolu Cumhuriyet Savcılığı, kızlarının çocuk gelin olmasına noter senediyle onay veren anne ve baba hakkında cinsel istismar suçundan soruşturma başlattı. Ancak savcılık anne ve babayla yetinmedi.

Çocuk gelin skandalına resmi görevini kullanarak yol açan noter hakkında da inceleme başlattı. Noter hakkında cinsel istismar suçu işlenmeden önce durumu ihbar etmediği için, TCK’nın 279.maddesinde düzenlenen “kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçundan dava açılabileceği öğrenildi.

(milliyet)

> Okul çağındaki kızını noter aracılığıyla evlendirdi

Tekirdağ’ın Hayrabolu İlçesi’nde 14 yaşındaki kızları F.R.’yi evlendirme kararı alan D.Y. ve G.Y. adlı karı koca, notere gidip, rıza ve muvaffak ettiklerini yani onayları olduğunu bildiren noter senedi düzenletti.

Küçük kız bu senetle kendisinden 11 yaş büyük E.D. adlı genç adamla evlendirildi. Evlendikten bir süre sonra çocuk gelin hamile kaldı. Hamilelikle birlikte ortaya çıkan skandal yargıya taşındı.

Hayrabolu Cumhuriyet Savcılığı, kızlarının çocuk gelin olmasına noter senediyle onay veren anne ve baba hakkında cinsel istismar suçundan soruşturma başlattı. Ancak savcılık anne ve babayla yetinmedi.

Çocuk gelin skandalına resmi görevini kullanarak yol açan noter hakkında da inceleme başlattı. Noter hakkında cinsel istismar suçu işlenmeden önce durumu ihbar etmediği için, TCK’nın 279.maddesinde düzenlenen “kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçundan dava açılabileceği öğrenildi.

(milliyet)

Son Güncelleme: Pazar, 08 Nisan 2012 10:44

Gösterim: 1844


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.