Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, 6 Kasım'da yapılan okul sütü ihalesinin onaylandığı bildirildi
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, 6 Kasım'da yapılan okul sütü ihalesinin onaylandığı bildirildi.
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, program kapsamında özel okullar dahil, yaklaşık 34 bin bağımsız anaokulu, anasınıfı ve ilkokulda 5 milyon 800 bin öğrenciye haftada 3 gün, 378 milyon 145 bin 312 adet 200 mililitre sade, yağlı UHT süt dağıtılacak.
Okul sütü için 6 Kasım'da yapılan ihalede en düşük teklifi birinci kısım (Doğu Anadolu- Ege Bölgesi) için Yörükoğlu Süt, üçüncü kısım (Karadeniz- Marmara Bölgesi) için Ak Gıda, dördüncü kısım (Akdeniz Bölgesi) için Güney Süt vermişti. Bakanlık söz konusu tekliflerin onaylanmasına, ikinci kısım (Güneydoğu Anadolu-İç Anadolu Bölgesi) için verilen tekliflerin, yaklaşık maliyetin üzerinde olması nedeniyle ihalenin yenilenmesine karar verdi.
Eğitim-öğretim yılının ikinci döneminin ilk gününde okullarda sütlerin bulunmasını sağlayacak şekilde ikinci kısım için yeniden ihale yapılacak.
Okul sütü dağıtımı okulların açıldığı 9 Şubat 2015'te başlayacak ve 2014-2015 eğitim öğretim yılının ikinci dönemi boyunca devam edecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, 6 Kasım'da yapılan okul sütü ihalesinin onaylandığı bildirildi
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, 6 Kasım'da yapılan okul sütü ihalesinin onaylandığı bildirildi.
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, program kapsamında özel okullar dahil, yaklaşık 34 bin bağımsız anaokulu, anasınıfı ve ilkokulda 5 milyon 800 bin öğrenciye haftada 3 gün, 378 milyon 145 bin 312 adet 200 mililitre sade, yağlı UHT süt dağıtılacak.
Okul sütü için 6 Kasım'da yapılan ihalede en düşük teklifi birinci kısım (Doğu Anadolu- Ege Bölgesi) için Yörükoğlu Süt, üçüncü kısım (Karadeniz- Marmara Bölgesi) için Ak Gıda, dördüncü kısım (Akdeniz Bölgesi) için Güney Süt vermişti. Bakanlık söz konusu tekliflerin onaylanmasına, ikinci kısım (Güneydoğu Anadolu-İç Anadolu Bölgesi) için verilen tekliflerin, yaklaşık maliyetin üzerinde olması nedeniyle ihalenin yenilenmesine karar verdi.
Eğitim-öğretim yılının ikinci döneminin ilk gününde okullarda sütlerin bulunmasını sağlayacak şekilde ikinci kısım için yeniden ihale yapılacak.
Okul sütü dağıtımı okulların açıldığı 9 Şubat 2015'te başlayacak ve 2014-2015 eğitim öğretim yılının ikinci dönemi boyunca devam edecek.
Son Güncelleme: Cuma, 14 Kasım 2014 11:08
Gösterim: 1681
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Kamuran Karaca, müdürlerin görevden alınması ve bu alanda yapılan düzenlemeye ilişkin Danıştay'a açtıkları davaların bugünlerde sonuçlanmasını beklediklerini söyledi.
Karaca, sendikanın Trabzon Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısında, okul idarecilerinin belirlenmesinde yapılan uygulama sonrası Eğitim Sen üyesi müdürlerin neredeyse tamamının görevden alındığını savundu.
Puanlamalarda haksızlıklar yapıldığını belirten Karaca, "Birçok arkadaşımız sınavla müdürlük hakkı kazanmıştı. Yazılı sınavlar sonucu müdür ve idareci olmuştu. Bu hakları, yapılan düzenlemelerle ellerinden alındı" diye konuştu.
Müdürlerin görevden alınması ve bu alanda yapılan düzenlemeye ilişkin mahkemelere başvurduklarını ifade eden Karaca, "Bireysel davalar açtırdık. Danıştay'a başvuru yaptık. Süreci Anayasa Mahkemesi'ne taşıdık. Özellikle Danıştay'a açtığımız davaların bugünlerde sonuçlanmasını bekliyoruz" dedi.
Karaca, bireysel açılan davaların bir kısmının sonuçlanmaya ve mahkemeyi kazanan arkadaşlarının görevlerine dönme kararlarının çıkmaya başladığını dile getirerek, Anayasa Mahkemesi'nden hem yönetmeliğin hem de yasanın iptalini beklediklerini söyledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Kamuran Karaca, müdürlerin görevden alınması ve bu alanda yapılan düzenlemeye ilişkin Danıştay'a açtıkları davaların bugünlerde sonuçlanmasını beklediklerini söyledi.
Karaca, sendikanın Trabzon Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısında, okul idarecilerinin belirlenmesinde yapılan uygulama sonrası Eğitim Sen üyesi müdürlerin neredeyse tamamının görevden alındığını savundu.
Puanlamalarda haksızlıklar yapıldığını belirten Karaca, "Birçok arkadaşımız sınavla müdürlük hakkı kazanmıştı. Yazılı sınavlar sonucu müdür ve idareci olmuştu. Bu hakları, yapılan düzenlemelerle ellerinden alındı" diye konuştu.
Müdürlerin görevden alınması ve bu alanda yapılan düzenlemeye ilişkin mahkemelere başvurduklarını ifade eden Karaca, "Bireysel davalar açtırdık. Danıştay'a başvuru yaptık. Süreci Anayasa Mahkemesi'ne taşıdık. Özellikle Danıştay'a açtığımız davaların bugünlerde sonuçlanmasını bekliyoruz" dedi.
Karaca, bireysel açılan davaların bir kısmının sonuçlanmaya ve mahkemeyi kazanan arkadaşlarının görevlerine dönme kararlarının çıkmaya başladığını dile getirerek, Anayasa Mahkemesi'nden hem yönetmeliğin hem de yasanın iptalini beklediklerini söyledi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 12 Kasım 2014 16:05
Gösterim: 1543
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Japon ilk ve ortaokulunu ziyaret etti.
Milli Eğitim Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim UNESCO Dünya Konferansına katılmak üzere Japonya'da bulunan Nabi Avcı, resmi temaslar kapsamında başkent Tokyo'da incelemelerde bulundu.
Japon ilk ve ortaokulunu ziyaret eden Bakan Avcı, öğrencilerin yoğun sevgi gösterisiyle ve Türkçe "merhaba" ifadeleriyle karşılandı. Avcı, daha sonra okul yetkililerinden bilgi aldı.
Ellerinde Türk - Japon bayrağı taşıyan öğrenciler, Bakan Avcı ve heyetini Türkçe "elveda" diyerek uğurladı.
Bakan Avcı, daha sonra Tokyo Camisini ve Yunus Emre Enstitüsünü ziyaret etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Japon ilk ve ortaokulunu ziyaret etti.
Milli Eğitim Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim UNESCO Dünya Konferansına katılmak üzere Japonya'da bulunan Nabi Avcı, resmi temaslar kapsamında başkent Tokyo'da incelemelerde bulundu.
Japon ilk ve ortaokulunu ziyaret eden Bakan Avcı, öğrencilerin yoğun sevgi gösterisiyle ve Türkçe "merhaba" ifadeleriyle karşılandı. Avcı, daha sonra okul yetkililerinden bilgi aldı.
Ellerinde Türk - Japon bayrağı taşıyan öğrenciler, Bakan Avcı ve heyetini Türkçe "elveda" diyerek uğurladı.
Bakan Avcı, daha sonra Tokyo Camisini ve Yunus Emre Enstitüsünü ziyaret etti.
Son Güncelleme: Çarşamba, 12 Kasım 2014 11:13
Gösterim: 882
Anadolu Üniversitesi'nin (AÜ) 30 yıldır sürdürdüğü ve yaklaşık 2 milyon öğrenciye sahip Açıköğretim Fakültesi'ne ilişkin yapılan araştırma sonucuna göre, öğrenci ve mezunların yüzde 60'ı kendisini ekonomik güvence altında hissediyor.
AÜ'nün, Açıköğretim Fakültesi, İktisat Fakültesi ve İşletme Fakültesi'nden 2000-2009'da mezun olan 8 bin kişiyle anket yöntemi kullanılarak, Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir, Trabzon, Gaziantep, Adana ve Antalya'da, aynı fakültelerden mezun, şu an çalışan veya işsiz 125 kişiyle de yüzyüze görüşme yöntemiyle yapılan, "Açık ve Uzaktan Eğitimin Ekonomik ve Sosyal Refaha Katkıları ile Yoksulluğu Azaltmadaki Rolü" konulu araştırması tamamlandı.
Proje yürütücüsü ve aynı zamanda AÜ Yaşamboyu Öğrenim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Günsoy, araştırmanın ekonomik sonuçlarına ilişkin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çalışmanın boyutu, kapsamı ve yöntemiyle Türkiye'de ilk defa yapıldığını belirterek, "Proje ile Açık ve Uzaktan Eğitim Sistemi'nin ekonomik ve sosyal refaha katkıları ile yoksulluğu azaltmadaki rolünü ilgili tarafların deneyimlerinden yararlanarak, analiz etmeyi amaçladık" dedi.
40 yaşın üzerinde 150 bin kişi Açıköğretim'de
Açıköğretim sistemi hakkında bilgi veren Günsoy, "Bu sistemin dünyada son dönemin en önemli kavramlarından biri olan 'yaşam boyu öğrenimi' hakkıyla yerine getirmekte olduğu görülmektedir. Çünkü 40 yaşın üzerinde 150 binin üzerinde öğrencisi var. İkinci üniversiteyi okuyanların sayısı da 250 bini geçmiştir. Binlerce engelli ve yine binlerce tutuklu ve hükümlü öğrencisi bulunuyor" diye konuştu.
Çalışma kapsamında 28 soruya yanıt aradıklarını anlatan Günsoy, şunları bildirdi:
"Açıköğretim öğrencilerine yapılan anket sonuçlarına göre öğrencilerin yüzde 72.3 gibi büyük bir oranı hem çalışıyor hem de okuyor. Bu durum açık ve uzaktan eğitimin avantajlı yönüne işaret etmekte, bir yandan eğitimde fırsat eşitliği sağlayan diğer yandan bireyleri gelir açısından destekleyen bir sistemin olumlu yönüne vurgu yapmaktadır. Araştırmada dikkati çeken sonuçlara göz attığımızda, 'Açıköğretim sistemi size ekonomik güvence sağladı mı?' sorusuna katılımcıların yüzde 60'ı, 'evet' yanıtı vermişlerdir. Bu açık ve uzaktan eğitim sisteminin ekonomik refahı sağladığının ispatı yönünde önemli bir sonuçtur."
İş başvurularında güveni arttırdı
Çalışmada, "İş başvurularında kendinize güveniniz arttı mı?' sorusunu katılımcıların yüzde 76.9'unun "güvenim arttı" şeklinde cevapladığını aktaran Günsoy, iş bulma yollarını yüzde 68.7 oranında kolaylaştırdığını da söyledi.
Sonuçlara göre açıköğretimden sağlanan kazanımların, iş hayatında yüzde 75 oranında yarar sağladığına da dikkati çeken Günsoy, açıköğretim sisteminin bilimsel anlamda yoksulluğun en önemli belirtilerinden biri olan "seçeneksizlik "ile de mücadele ettiğini dile getirdi. Günsoy, "Açıköğretim öğrencisi ve mezunu olmam hayatta karşıma çıkan seçenekleri artırdı" ifadesi hakkında da yüzde 38.4'ünün "kesinlikle katılıyorum" ve yüzde 27'sinin de "kısmen katılıyorum" diye yanıtladığını kaydetti.
Daha bilinçli oldular
Araştırmada katılımcıların yüzde 80'inin temel ihtiyaçları karşılarken Açıköğretim sisteminden alınan eğitim sayesinde daha "bilinçli" oldukları sonucuna ulaştıklarını belirten Günsoy, şöyle devam etti:
"Açıköğretim sistemiyle almış olduğum eğitim yoksulluğa düşme riskinden uzak kalmamı sağladı' ifadesine mezun ve öğrencilerin yüzde 21.3'ü kesinlikle katıldığını, yüzde 21.9'unun da kısmen katıldığını bildirdi. Bu oranlar yoksulluk oranı düşünüldüğünde oldukça anlamlıdır. Yine 'Yoksulluktan kurtulmamı sağladı' görüşüne de katılımcıların yüzde 14.2'si kesinlikle katıldığını belirtirken, yüzde 14.8'i de kısmen katıldığını aktardı. Açıköğretim Fakültesi eğitimi ve mezuniyetiyle gelirin, temel ihtiyaçları karşılayabilir hale gelip gelmediği sorusuna ise yüzde 44.3'ü 'evet' cevabını vermiştir. Sadece öğrenciyken eğitimin gelir durumuna etkisine ilişkin bir soruya ise yine katılımcıların yüzde 67.1'i olumlu olduğunu ifade etmişlerdir. Bu sonuçlardan görüldüğü üzere açıköğretimlilerin, öğrenciyken elde ettikleri gelir ile sonrasındaki gelir arasında anlamlı bir fark var. Bu durum açık ve uzaktan öğretim öğrencilerinin diploma sonrasında gelir düzeylerinin yükseldiğini ve dolayısıyla eğitim sürecinin etkin bir şekilde işlediğinin göstergesidir."
Prof. Dr. Günsoy, Açıköğretim sisteminin eğitimde fırsat eşitliği sağladığı, bireylere yaşam boyu öğrenme fırsatları sunduğu, ekonomik ve sosyal refahı, dolayısıyla mutluluğu artırdığı, yoksulluğu azaltmada önemli rol oynamasının araştırmanın genel sonuçları arasında yer aldığını sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Anadolu Üniversitesi'nin (AÜ) 30 yıldır sürdürdüğü ve yaklaşık 2 milyon öğrenciye sahip Açıköğretim Fakültesi'ne ilişkin yapılan araştırma sonucuna göre, öğrenci ve mezunların yüzde 60'ı kendisini ekonomik güvence altında hissediyor.
AÜ'nün, Açıköğretim Fakültesi, İktisat Fakültesi ve İşletme Fakültesi'nden 2000-2009'da mezun olan 8 bin kişiyle anket yöntemi kullanılarak, Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir, Trabzon, Gaziantep, Adana ve Antalya'da, aynı fakültelerden mezun, şu an çalışan veya işsiz 125 kişiyle de yüzyüze görüşme yöntemiyle yapılan, "Açık ve Uzaktan Eğitimin Ekonomik ve Sosyal Refaha Katkıları ile Yoksulluğu Azaltmadaki Rolü" konulu araştırması tamamlandı.
Proje yürütücüsü ve aynı zamanda AÜ Yaşamboyu Öğrenim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Günsoy, araştırmanın ekonomik sonuçlarına ilişkin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çalışmanın boyutu, kapsamı ve yöntemiyle Türkiye'de ilk defa yapıldığını belirterek, "Proje ile Açık ve Uzaktan Eğitim Sistemi'nin ekonomik ve sosyal refaha katkıları ile yoksulluğu azaltmadaki rolünü ilgili tarafların deneyimlerinden yararlanarak, analiz etmeyi amaçladık" dedi.
40 yaşın üzerinde 150 bin kişi Açıköğretim'de
Açıköğretim sistemi hakkında bilgi veren Günsoy, "Bu sistemin dünyada son dönemin en önemli kavramlarından biri olan 'yaşam boyu öğrenimi' hakkıyla yerine getirmekte olduğu görülmektedir. Çünkü 40 yaşın üzerinde 150 binin üzerinde öğrencisi var. İkinci üniversiteyi okuyanların sayısı da 250 bini geçmiştir. Binlerce engelli ve yine binlerce tutuklu ve hükümlü öğrencisi bulunuyor" diye konuştu.
Çalışma kapsamında 28 soruya yanıt aradıklarını anlatan Günsoy, şunları bildirdi:
"Açıköğretim öğrencilerine yapılan anket sonuçlarına göre öğrencilerin yüzde 72.3 gibi büyük bir oranı hem çalışıyor hem de okuyor. Bu durum açık ve uzaktan eğitimin avantajlı yönüne işaret etmekte, bir yandan eğitimde fırsat eşitliği sağlayan diğer yandan bireyleri gelir açısından destekleyen bir sistemin olumlu yönüne vurgu yapmaktadır. Araştırmada dikkati çeken sonuçlara göz attığımızda, 'Açıköğretim sistemi size ekonomik güvence sağladı mı?' sorusuna katılımcıların yüzde 60'ı, 'evet' yanıtı vermişlerdir. Bu açık ve uzaktan eğitim sisteminin ekonomik refahı sağladığının ispatı yönünde önemli bir sonuçtur."
İş başvurularında güveni arttırdı
Çalışmada, "İş başvurularında kendinize güveniniz arttı mı?' sorusunu katılımcıların yüzde 76.9'unun "güvenim arttı" şeklinde cevapladığını aktaran Günsoy, iş bulma yollarını yüzde 68.7 oranında kolaylaştırdığını da söyledi.
Sonuçlara göre açıköğretimden sağlanan kazanımların, iş hayatında yüzde 75 oranında yarar sağladığına da dikkati çeken Günsoy, açıköğretim sisteminin bilimsel anlamda yoksulluğun en önemli belirtilerinden biri olan "seçeneksizlik "ile de mücadele ettiğini dile getirdi. Günsoy, "Açıköğretim öğrencisi ve mezunu olmam hayatta karşıma çıkan seçenekleri artırdı" ifadesi hakkında da yüzde 38.4'ünün "kesinlikle katılıyorum" ve yüzde 27'sinin de "kısmen katılıyorum" diye yanıtladığını kaydetti.
Daha bilinçli oldular
Araştırmada katılımcıların yüzde 80'inin temel ihtiyaçları karşılarken Açıköğretim sisteminden alınan eğitim sayesinde daha "bilinçli" oldukları sonucuna ulaştıklarını belirten Günsoy, şöyle devam etti:
"Açıköğretim sistemiyle almış olduğum eğitim yoksulluğa düşme riskinden uzak kalmamı sağladı' ifadesine mezun ve öğrencilerin yüzde 21.3'ü kesinlikle katıldığını, yüzde 21.9'unun da kısmen katıldığını bildirdi. Bu oranlar yoksulluk oranı düşünüldüğünde oldukça anlamlıdır. Yine 'Yoksulluktan kurtulmamı sağladı' görüşüne de katılımcıların yüzde 14.2'si kesinlikle katıldığını belirtirken, yüzde 14.8'i de kısmen katıldığını aktardı. Açıköğretim Fakültesi eğitimi ve mezuniyetiyle gelirin, temel ihtiyaçları karşılayabilir hale gelip gelmediği sorusuna ise yüzde 44.3'ü 'evet' cevabını vermiştir. Sadece öğrenciyken eğitimin gelir durumuna etkisine ilişkin bir soruya ise yine katılımcıların yüzde 67.1'i olumlu olduğunu ifade etmişlerdir. Bu sonuçlardan görüldüğü üzere açıköğretimlilerin, öğrenciyken elde ettikleri gelir ile sonrasındaki gelir arasında anlamlı bir fark var. Bu durum açık ve uzaktan öğretim öğrencilerinin diploma sonrasında gelir düzeylerinin yükseldiğini ve dolayısıyla eğitim sürecinin etkin bir şekilde işlediğinin göstergesidir."
Prof. Dr. Günsoy, Açıköğretim sisteminin eğitimde fırsat eşitliği sağladığı, bireylere yaşam boyu öğrenme fırsatları sunduğu, ekonomik ve sosyal refahı, dolayısıyla mutluluğu artırdığı, yoksulluğu azaltmada önemli rol oynamasının araştırmanın genel sonuçları arasında yer aldığını sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 12 Kasım 2014 12:45
Gösterim: 1237
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bir gazetedeki iddia üzerine yapılan açıklamada, Bakan Nabi Avcı'nın kişisel hiçbir tanışıklığı bulunmayan bir kişi tarafından özel olarak ağırlanmasının söz konusu olmadığını bildirdi.
MEB Basın Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, "Bugün Sözcü gazetesinde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın da adının karıştırılarak 'Bakanlar Reza Zarrap'ın uçağını dolmuş gibi kullanmış' başlığıyla verilen haber, tamamen hayal ürünü olup hiçbir surette gerçeklerle bağdaşmamaktadır" ifadesine yer verildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bakan Nabi Avcı, 27 Ekim 2013 tarihinde eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından yaptırılan Malazgirt Çağlayan Meslek Yüksek Okulunun açılışı için yine eski Bakan Çağlayan tarafından organize edilen bir uçakla Muş'a gitmiş, Muş'tan polis helikopteri ile Malazgirt'e geçerek okulun açılışını gerçekleştirmiştir.
Okulun açılış törenini takiben aynı helikopterle Muş'a geçen Sayın Bakanımız dönüşünü aynı gün Türk Hava Yollarına ait tarifeli bir uçakla yapmıştır. Dolayısıyla, Sayın Bakanımızın kişisel hiçbir tanışıklığı bulunmayan bir şahıs tarafından özel olarak ağırlanması söz konusu değildir."
Açıklamada ayrıca, aynı gazetenin dünkü sayısında "MEB'den Skandal Genelge" başlığıyla verilen haberde de MEB'in "yetimlere destek" bağlamında uluslararası faaliyetler yürüten bir sivil toplum kuruluşu olan İHH'ya verdiği destek konusunda yanlış bir algı yaratılmak istendiği ifade edildi. Bakanlığın, yetimlere destek amaçlı proje üreten bütün sivil toplum kuruluşlarına desteği bundan sonra da artarak devam edeceği belirtildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bir gazetedeki iddia üzerine yapılan açıklamada, Bakan Nabi Avcı'nın kişisel hiçbir tanışıklığı bulunmayan bir kişi tarafından özel olarak ağırlanmasının söz konusu olmadığını bildirdi.
MEB Basın Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, "Bugün Sözcü gazetesinde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın da adının karıştırılarak 'Bakanlar Reza Zarrap'ın uçağını dolmuş gibi kullanmış' başlığıyla verilen haber, tamamen hayal ürünü olup hiçbir surette gerçeklerle bağdaşmamaktadır" ifadesine yer verildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bakan Nabi Avcı, 27 Ekim 2013 tarihinde eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından yaptırılan Malazgirt Çağlayan Meslek Yüksek Okulunun açılışı için yine eski Bakan Çağlayan tarafından organize edilen bir uçakla Muş'a gitmiş, Muş'tan polis helikopteri ile Malazgirt'e geçerek okulun açılışını gerçekleştirmiştir.
Okulun açılış törenini takiben aynı helikopterle Muş'a geçen Sayın Bakanımız dönüşünü aynı gün Türk Hava Yollarına ait tarifeli bir uçakla yapmıştır. Dolayısıyla, Sayın Bakanımızın kişisel hiçbir tanışıklığı bulunmayan bir şahıs tarafından özel olarak ağırlanması söz konusu değildir."
Açıklamada ayrıca, aynı gazetenin dünkü sayısında "MEB'den Skandal Genelge" başlığıyla verilen haberde de MEB'in "yetimlere destek" bağlamında uluslararası faaliyetler yürüten bir sivil toplum kuruluşu olan İHH'ya verdiği destek konusunda yanlış bir algı yaratılmak istendiği ifade edildi. Bakanlığın, yetimlere destek amaçlı proje üreten bütün sivil toplum kuruluşlarına desteği bundan sonra da artarak devam edeceği belirtildi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 12 Kasım 2014 10:45
Gösterim: 981

