Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dershanelerin kapatılmasının ne Bakanlar Kurulu ne de Meclis gündeminde olduğunu söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dün Zaman Gazetesi'nde çıkan ‘dershaneler kapatılacak’ tartışmalarını fırsat bilip öğrencileri dolandırmaya çalışan interaktif yayıncılar haberini ‘gazetecilik başarısı’ olarak niteledi. Kapatma kararının ne Bakanlar Kurulu ne de Meclis gündeminde olduğunu söyledi.
Zaman Gazetesi’nin haberine göre, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dün gazetede manşetten verilen ‘Merdivenaltı sanal eğitim furyası’ haberini ‘Önemli bir gazetecilik başarısı’ olarak niteledi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, “Dershaneleri kapatacağız.” çıkışına rağmen ortada bir yasal düzenleme olmadığına dikkat çeken Şahin, “Dolayısıyla dershaneler kapatılmış değildir. Fakat bazı istismarcılar, sanki dershaneler kapatılmış gibi bir hava vererek vatandaşı kandırabilir. Buna karşı dikkatli olmak gerekir. Zaman’ın bu haberi, halkı uyarmak adına yerinde bir haberdir. Vatandaşların bu tür haberlere kanmaması gerekir.” yorumunu yaptı.
Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifiyle AK Parti Genel Merkezi bünyesinde kurulan ‘Dershane Komisyonu’nun da başkanı idi. Komisyon, ‘dershanelerin kapatılmasının yol açacağı mahzurları’ anlatan raporunu, geçtiğimiz mayıs ayında Erdoğan’a sunmuştu. Bakan Avcı da 4 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında, “Dershaneler önümüzdeki yıl kapatılacak.” demiş ve velilere kayıt için acele etmeme çağrısında bulunmuştu. Şahin, bu karara bazı çekinceler getiriyor. “Sayın Bakan’ın böyle bir açıklama yapmasının sebebini ve gerekçesini bilemem. Fakat bizim hazırlamış olduğumuz o raporu da mutlaka incelemişlerdir.” diyen Şahin, dershaneleri oluşturan şartlar ortadan kaldırılmadan ya da kapatıldıktan sonra gün yüzüne çıkacak problemlerle ilgili tedbirler alınmadan adım atılmaması gerektiği görüşünde. Bu alanla ilgili mutlaka bir düzenleme yapılacağına işaret eden genel başkan yardımcısı, şu ifadeleri kullandı: “Dershaneler özel okullara dönüşecekse de kapatılacaksa da bir yasal düzenleme şart. Milli Eğitim Bakanlığı, dershaneler kapatılacak diye bir açıklama yaptığına göre herhalde bir yasal düzenleme üzerinde de çalışıyordur. Fakat ne Bakanlar Kurulu’nun gündeminde ne de Meclis gündeminde böyle bir konu yok şu anda. Dershaneler nasıl özel okullara dönüştürülecek, devlet kendilerine hangi katkıları sağlayacak, bütün bunların da ayrıca görüşülmesi, düşünülmesi ve yapılacak yasal düzenlemenin bunları da içermesi gerekir. Dolayısıyla sadece ‘dershaneleri kapattık’ demekle çözülecek ve ortadan kaldırılacak bir sorunla karşı karşıya değiliz. Birçok yönüyle incelenmesi, değerlendirilmesi gereken bir gerçekle karşı karşıyayız.”
Kendilerinin komisyon olarak çalışma yaparken dünya örneklerini de incelediklerini belirten Mehmet Ali Şahin, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bazı ülkeler, ki Güney Kore onlardan biridir. Bir zamanlar dershaneleri yasaklamış ama olumsuz sonuçlarını görünce daha sonra tekrar dershaneciliğe izin vermiş. Hatta yasaklamadan önceki durumla şimdiki durum kıyaslandığında, dershaneciliğin çok daha yaygın bir hale geldiğini görüyoruz. O bakımdan dünya örneklerini de göz önünde bulundurarak hareket edilmesinde yarar görüyorum. Mutlaka bakanlığımız bu çalışmaları yaparken dünya örneklerini de göz önünde bulundurmalıdır. Yani önümüzde bir örnek varken deneme yanılma yöntemiyle yol almaktansa bu örneklerden hareketle iş yapmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.”
Kaynak Zaman
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dershanelerin kapatılmasının ne Bakanlar Kurulu ne de Meclis gündeminde olduğunu söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dün Zaman Gazetesi'nde çıkan ‘dershaneler kapatılacak’ tartışmalarını fırsat bilip öğrencileri dolandırmaya çalışan interaktif yayıncılar haberini ‘gazetecilik başarısı’ olarak niteledi. Kapatma kararının ne Bakanlar Kurulu ne de Meclis gündeminde olduğunu söyledi.
Zaman Gazetesi’nin haberine göre, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dün gazetede manşetten verilen ‘Merdivenaltı sanal eğitim furyası’ haberini ‘Önemli bir gazetecilik başarısı’ olarak niteledi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, “Dershaneleri kapatacağız.” çıkışına rağmen ortada bir yasal düzenleme olmadığına dikkat çeken Şahin, “Dolayısıyla dershaneler kapatılmış değildir. Fakat bazı istismarcılar, sanki dershaneler kapatılmış gibi bir hava vererek vatandaşı kandırabilir. Buna karşı dikkatli olmak gerekir. Zaman’ın bu haberi, halkı uyarmak adına yerinde bir haberdir. Vatandaşların bu tür haberlere kanmaması gerekir.” yorumunu yaptı.
Mehmet Ali Şahin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifiyle AK Parti Genel Merkezi bünyesinde kurulan ‘Dershane Komisyonu’nun da başkanı idi. Komisyon, ‘dershanelerin kapatılmasının yol açacağı mahzurları’ anlatan raporunu, geçtiğimiz mayıs ayında Erdoğan’a sunmuştu. Bakan Avcı da 4 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında, “Dershaneler önümüzdeki yıl kapatılacak.” demiş ve velilere kayıt için acele etmeme çağrısında bulunmuştu. Şahin, bu karara bazı çekinceler getiriyor. “Sayın Bakan’ın böyle bir açıklama yapmasının sebebini ve gerekçesini bilemem. Fakat bizim hazırlamış olduğumuz o raporu da mutlaka incelemişlerdir.” diyen Şahin, dershaneleri oluşturan şartlar ortadan kaldırılmadan ya da kapatıldıktan sonra gün yüzüne çıkacak problemlerle ilgili tedbirler alınmadan adım atılmaması gerektiği görüşünde. Bu alanla ilgili mutlaka bir düzenleme yapılacağına işaret eden genel başkan yardımcısı, şu ifadeleri kullandı: “Dershaneler özel okullara dönüşecekse de kapatılacaksa da bir yasal düzenleme şart. Milli Eğitim Bakanlığı, dershaneler kapatılacak diye bir açıklama yaptığına göre herhalde bir yasal düzenleme üzerinde de çalışıyordur. Fakat ne Bakanlar Kurulu’nun gündeminde ne de Meclis gündeminde böyle bir konu yok şu anda. Dershaneler nasıl özel okullara dönüştürülecek, devlet kendilerine hangi katkıları sağlayacak, bütün bunların da ayrıca görüşülmesi, düşünülmesi ve yapılacak yasal düzenlemenin bunları da içermesi gerekir. Dolayısıyla sadece ‘dershaneleri kapattık’ demekle çözülecek ve ortadan kaldırılacak bir sorunla karşı karşıya değiliz. Birçok yönüyle incelenmesi, değerlendirilmesi gereken bir gerçekle karşı karşıyayız.”
Kendilerinin komisyon olarak çalışma yaparken dünya örneklerini de incelediklerini belirten Mehmet Ali Şahin, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bazı ülkeler, ki Güney Kore onlardan biridir. Bir zamanlar dershaneleri yasaklamış ama olumsuz sonuçlarını görünce daha sonra tekrar dershaneciliğe izin vermiş. Hatta yasaklamadan önceki durumla şimdiki durum kıyaslandığında, dershaneciliğin çok daha yaygın bir hale geldiğini görüyoruz. O bakımdan dünya örneklerini de göz önünde bulundurarak hareket edilmesinde yarar görüyorum. Mutlaka bakanlığımız bu çalışmaları yaparken dünya örneklerini de göz önünde bulundurmalıdır. Yani önümüzde bir örnek varken deneme yanılma yöntemiyle yol almaktansa bu örneklerden hareketle iş yapmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.”
Kaynak Zaman
Son Güncelleme: Perşembe, 01 Ağustos 2013 14:00
Gösterim: 3196
Vakıf Üniversiteleri Birliği, 672 bin öğrencinin üniversitelere yerleştirilmesinin ardından, açıkta kalan 109 bin kişilik kontenjan için taban puanların düşürülmesini istedi
Sabah Gazetesi Eğitim Yazarı Yaşar Özay, binlerce üniversite adayını yakından ilgilendiren 109 bin boş kontenjanla ilgili üniversitelerin taban puanlarının düşürülmesi yönündeki taleplerini köşesine taşıdı.
Milyonlarca öğrencinin kaderini belirleyen üniversite sınavlarının ardından, 672 bin öğrenci üniversiteli oldu. Yapılan yerleştirmelerin ardından tam 109 bin kontenjanın açıkta kalması üzerine gözler, ek kayıt dönemine çevrildi. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, yaptığı açıklamada, ek kayıt döneminde taban puanların düşürülmesini talep etti. "Bir tarafta talep varken, bir tarafta üniversitelerde kontenjan açığı olması, anlaşılır bir durum" değil diyen Aydın, "Bu durum hem ekonomiye, hem de ülkenin geleceğine zarar veriyor" diyerek, şu görüşleri dile getirdi:
109 BİN AÇIK
"Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) sonuçlarına göre, 4 yıllık lisans ve 2 yıllık ön lisans programlarında toplam 109 bin kontenjan boş kaldı. Bu, sadece vakıf üniversitelerine has bir konu değil. Boş kontenjanlara baktığımızda, büyük bir kısmının devlet üniversitelerinde olduğunu da görüyoruz. Bu durum, anlaşılır bir durum değildir. Başarılı olan genç üniversite adayları, tercihlerini yaparak istedikleri üniversitelere yerleşmiş bulunmaktadır. Sonuçlara baktığımızda adayların birçoğu yanlış tercih nedeniyle yerleşemezken, bazıları da taban puan engeline takıldı. Boş kalan kontenjanlar, gençlerin ötelenen geleceğidir. Ülkemizde uygulanan taban puan sistemi, bu kontenjanların boş kalmasının en önemli sebebidir. Bu nedenle taban puanı uygulaması ÖSYM tarafından yeniden düzenlenmeli hatta kaldırılmalıdır. Taban puan uygulamamız katı olmamalı ve bizler öğrencilerimizi doğru yönlendirmeliyiz."
ARZ TALEP DENGELENDİ
Vakıf Üniversiteler Birliği Başkanı Prof. Dr. Rıfat Sarıcaoğlu da, "Geçen senelerde olduğu gibi yine üniversitelerin, YÖK'ün ve devletin yanlış seçimleri ile birlikte öğrencilerin belirli bölümlere ilgisizliği, yerleştirmede 109 bin kayıtta ise 150 bine kadar boş kalacak kontenjan oluşturdu. Arz talep artık dengelendi. Zira liseden mezun sayısı ile birlikte kontenjanlar eşitlendi. Normalde hedef, her 2 lise mezununda birinin üniversiteye devam edeceği yönünde olmalı" diye konuştu.
KAYITLAR EYLÜLDE
Yükseköğretim programına kayıtlar, 2-6 Eylül arasında yapılacak. Ardından, ek yerleştirme işlemleri başlayacak. Ek yerleştirme de, ilk yerleştirmede dolmayan bölümler, herkes tarafından tercih edilebilecek.
Yaşar Özay
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Vakıf Üniversiteleri Birliği, 672 bin öğrencinin üniversitelere yerleştirilmesinin ardından, açıkta kalan 109 bin kişilik kontenjan için taban puanların düşürülmesini istedi
Sabah Gazetesi Eğitim Yazarı Yaşar Özay, binlerce üniversite adayını yakından ilgilendiren 109 bin boş kontenjanla ilgili üniversitelerin taban puanlarının düşürülmesi yönündeki taleplerini köşesine taşıdı.
Milyonlarca öğrencinin kaderini belirleyen üniversite sınavlarının ardından, 672 bin öğrenci üniversiteli oldu. Yapılan yerleştirmelerin ardından tam 109 bin kontenjanın açıkta kalması üzerine gözler, ek kayıt dönemine çevrildi. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, yaptığı açıklamada, ek kayıt döneminde taban puanların düşürülmesini talep etti. "Bir tarafta talep varken, bir tarafta üniversitelerde kontenjan açığı olması, anlaşılır bir durum" değil diyen Aydın, "Bu durum hem ekonomiye, hem de ülkenin geleceğine zarar veriyor" diyerek, şu görüşleri dile getirdi:
109 BİN AÇIK
"Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) sonuçlarına göre, 4 yıllık lisans ve 2 yıllık ön lisans programlarında toplam 109 bin kontenjan boş kaldı. Bu, sadece vakıf üniversitelerine has bir konu değil. Boş kontenjanlara baktığımızda, büyük bir kısmının devlet üniversitelerinde olduğunu da görüyoruz. Bu durum, anlaşılır bir durum değildir. Başarılı olan genç üniversite adayları, tercihlerini yaparak istedikleri üniversitelere yerleşmiş bulunmaktadır. Sonuçlara baktığımızda adayların birçoğu yanlış tercih nedeniyle yerleşemezken, bazıları da taban puan engeline takıldı. Boş kalan kontenjanlar, gençlerin ötelenen geleceğidir. Ülkemizde uygulanan taban puan sistemi, bu kontenjanların boş kalmasının en önemli sebebidir. Bu nedenle taban puanı uygulaması ÖSYM tarafından yeniden düzenlenmeli hatta kaldırılmalıdır. Taban puan uygulamamız katı olmamalı ve bizler öğrencilerimizi doğru yönlendirmeliyiz."
ARZ TALEP DENGELENDİ
Vakıf Üniversiteler Birliği Başkanı Prof. Dr. Rıfat Sarıcaoğlu da, "Geçen senelerde olduğu gibi yine üniversitelerin, YÖK'ün ve devletin yanlış seçimleri ile birlikte öğrencilerin belirli bölümlere ilgisizliği, yerleştirmede 109 bin kayıtta ise 150 bine kadar boş kalacak kontenjan oluşturdu. Arz talep artık dengelendi. Zira liseden mezun sayısı ile birlikte kontenjanlar eşitlendi. Normalde hedef, her 2 lise mezununda birinin üniversiteye devam edeceği yönünde olmalı" diye konuştu.
KAYITLAR EYLÜLDE
Yükseköğretim programına kayıtlar, 2-6 Eylül arasında yapılacak. Ardından, ek yerleştirme işlemleri başlayacak. Ek yerleştirme de, ilk yerleştirmede dolmayan bölümler, herkes tarafından tercih edilebilecek.
Yaşar Özay
Son Güncelleme: Çarşamba, 31 Temmuz 2013 09:41
Gösterim: 1910
Kamu Denetleme Kurumu, kararın ÖSYM'ye alındığı gün ulaştırıldığını ve ÖSYM'nin şu an itibarıyla hak kaybı yaşayan bireylerin hak mağduriyetlerini giderme imkanına sahip bulunduğunu bildirdi
Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), ÖSYM ile ilgili alınan kararın geç ulaştığı iddialarının doğru olmadığını belirterek, ÖSYM'nin şu an itibarıyla hak kaybı yaşayan bireylerin hak mağduriyetlerini giderme imkanına sahip bulunduğunu bildirdi.
KDK'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Kurumun ÖSYM ile ilgili 19 Temmuz 2013 tarihindeki kararının, sınavdan önce ÖSYM'ye ulaşmadığı şeklinde basın-yayın organlarında yer alan haberlere ilişkin bilgilendirme ihtiyacı duyulduğu belirtildi.
"10.06.2013 tarihinde alınan şikayet başvurusu, 17.07.2013 tarihinde ÖSYM ile yapılan görüşmelerin ardından çözüme kavuşturulamayınca rapor haline getirilerek, 19.07.2013 tarihinde şeffaflık ilkemiz gereği kamuoyuna açıklanmıştır" bilgisinin yer aldığı açıklamada, kararın aynı gün kurye yoluyla ÖSYM Başkanlığı İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığına ulaştırıldığı ve teyit alındığı aktarıldı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Zamanın kısa olmasından dolayı sınav değişikliği yapılamaması anlayışla karşılanabilir; ancak Kurumumuz tarafından verilen karar, 'İdarenin (YÖK ve ÖSYM) hatalı işleminin ivedilikle düzeltilmesi yahut iki sınava da girmeye hak kazanmış adayların giremeyecekleri sınavlara eş değerli yeni bir işlemin tesisi hususunda …' şeklinde opsiyonlu olmuştur. Yani ÖSYM şu an itibarıyla da hak kaybı yaşayan bireylerin hak mağduriyetini giderme imkanına sahiptir."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kamu Denetleme Kurumu, kararın ÖSYM'ye alındığı gün ulaştırıldığını ve ÖSYM'nin şu an itibarıyla hak kaybı yaşayan bireylerin hak mağduriyetlerini giderme imkanına sahip bulunduğunu bildirdi
Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), ÖSYM ile ilgili alınan kararın geç ulaştığı iddialarının doğru olmadığını belirterek, ÖSYM'nin şu an itibarıyla hak kaybı yaşayan bireylerin hak mağduriyetlerini giderme imkanına sahip bulunduğunu bildirdi.
KDK'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Kurumun ÖSYM ile ilgili 19 Temmuz 2013 tarihindeki kararının, sınavdan önce ÖSYM'ye ulaşmadığı şeklinde basın-yayın organlarında yer alan haberlere ilişkin bilgilendirme ihtiyacı duyulduğu belirtildi.
"10.06.2013 tarihinde alınan şikayet başvurusu, 17.07.2013 tarihinde ÖSYM ile yapılan görüşmelerin ardından çözüme kavuşturulamayınca rapor haline getirilerek, 19.07.2013 tarihinde şeffaflık ilkemiz gereği kamuoyuna açıklanmıştır" bilgisinin yer aldığı açıklamada, kararın aynı gün kurye yoluyla ÖSYM Başkanlığı İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığına ulaştırıldığı ve teyit alındığı aktarıldı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Zamanın kısa olmasından dolayı sınav değişikliği yapılamaması anlayışla karşılanabilir; ancak Kurumumuz tarafından verilen karar, 'İdarenin (YÖK ve ÖSYM) hatalı işleminin ivedilikle düzeltilmesi yahut iki sınava da girmeye hak kazanmış adayların giremeyecekleri sınavlara eş değerli yeni bir işlemin tesisi hususunda …' şeklinde opsiyonlu olmuştur. Yani ÖSYM şu an itibarıyla da hak kaybı yaşayan bireylerin hak mağduriyetini giderme imkanına sahiptir."
Son Güncelleme: Salı, 30 Temmuz 2013 12:35
Gösterim: 1183
Bir zamanlar üniversite adaylarının en çok tercih ettiği bölümler arasında yer alan sınıf öğretmenliği, 4+4+4 kurbanı oldu ve puanları dibe vurdu
Üniversite yerleştirme sonuçları, bu sene ilginç bir tablo ortaya çıkardı. Taban puanlar, geçen yıla göre 15-20 puan düşerken, Eğitim Fakültelerinin sınıf öğretmenliği bölümü ise deyim yerindeyse çakıldı. Daha az atanma problemi yaşandığı için en çok tercih edilen bölümler arasında yer alan sınıf öğretmenliğinin taban puanları bazı üniversitelerde neredeyse yarı yarıya düştü. Mesela, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde geçen yıl 367 olan taban puan 204'e, Kastamonu Üniversitesi'nde 361 olan taban puan ise 206'ya kadar geriledi. Yani LYS'de, Matematik, edebiyat, coğrafya, felfese grubundan 10'ar net çıkaran bir aday, öğretmenlik yolunu araladı. Yüksek puanlılar tercih etmediği için, düşük puanlılara piyango vurdu ve az bir netle sınıf öğretmenliğini kazandı.Peki yakın döneme kadar en cazip bölümler arasında bulunan sınıf öğretmenliğinin taban puanları bu sene niye yerlerde süründü? Zambak Yayın Grubu Rehberlik Grup Başkanı Hakan Baykal, bu düşüşte 4+4+4'lük eğitim sisteminin etkili olduğunu söyledi. Yeni sistemle birlikte 24 bine yakın sınıf öğretmeni norm kadro dışı kaldı. Baykal, bu yüzden sınıf öğretmenliği alımlarının azaldığını belirterek şöyle dedi: “Önceki yıllarda atamaların neredeyse 3'te birini sınıf öğretmenliği alıyordu. Bu sene 300 kişi aldılar. Sınıf öğretmenliği gözden düştü. Fen Edebiyatlara öğretmenlik hakkı getirildiği için özellikle edebiyatta yükselmeler görüldü.”
Kaynak Türkiye
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bir zamanlar üniversite adaylarının en çok tercih ettiği bölümler arasında yer alan sınıf öğretmenliği, 4+4+4 kurbanı oldu ve puanları dibe vurdu
Üniversite yerleştirme sonuçları, bu sene ilginç bir tablo ortaya çıkardı. Taban puanlar, geçen yıla göre 15-20 puan düşerken, Eğitim Fakültelerinin sınıf öğretmenliği bölümü ise deyim yerindeyse çakıldı. Daha az atanma problemi yaşandığı için en çok tercih edilen bölümler arasında yer alan sınıf öğretmenliğinin taban puanları bazı üniversitelerde neredeyse yarı yarıya düştü. Mesela, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde geçen yıl 367 olan taban puan 204'e, Kastamonu Üniversitesi'nde 361 olan taban puan ise 206'ya kadar geriledi. Yani LYS'de, Matematik, edebiyat, coğrafya, felfese grubundan 10'ar net çıkaran bir aday, öğretmenlik yolunu araladı. Yüksek puanlılar tercih etmediği için, düşük puanlılara piyango vurdu ve az bir netle sınıf öğretmenliğini kazandı.Peki yakın döneme kadar en cazip bölümler arasında bulunan sınıf öğretmenliğinin taban puanları bu sene niye yerlerde süründü? Zambak Yayın Grubu Rehberlik Grup Başkanı Hakan Baykal, bu düşüşte 4+4+4'lük eğitim sisteminin etkili olduğunu söyledi. Yeni sistemle birlikte 24 bine yakın sınıf öğretmeni norm kadro dışı kaldı. Baykal, bu yüzden sınıf öğretmenliği alımlarının azaldığını belirterek şöyle dedi: “Önceki yıllarda atamaların neredeyse 3'te birini sınıf öğretmenliği alıyordu. Bu sene 300 kişi aldılar. Sınıf öğretmenliği gözden düştü. Fen Edebiyatlara öğretmenlik hakkı getirildiği için özellikle edebiyatta yükselmeler görüldü.”
Kaynak Türkiye
Son Güncelleme: Salı, 30 Temmuz 2013 13:46
Gösterim: 1835
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü, Gezi Parkı direnişi ardından açıklanan öğrenim bursu ve kredi yardımı şartlarını açıkladı. Açıklamada direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma” gibi eylemlerde bulunan öğrencilere öğrenim kredisi ve burs verilmeyeceği belirtiliyor.
T24 haber sitesinin haberine göre, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü (KYK), “direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma” gibi eylemlerde bulunan öğrencilere öğrenim kredisi verilmeyeceğini açıkladı.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından isteyen her üniversite öğrencisine verilecek kredi ve bursların şartları açıklandı.
www.kyk.gov.tr internet sitesinde açıklanan başvuru şartlarında “Öğrenim kredisi verilmeyecek öğrenciler” başlığı altındaki bir madde dikkat çekti.
Üniversite öğrencilerinin de katıldığı Gezi Parkı direnişi sonrası açıklanan öğrenim kredisi başvurusunda, “Öğrenim görmekte olduğu öğretim kurumlarında, eklentilerinde, kalmakta olduğu yurtta, öğretim kurumu veya barındığı yurdun dışında, münferiden veya topluca her ne şekilde olur ise olsun anarşi ve terör olaylarına karışan, öğrenim özgürlüğünü ihlal edici (direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma vs.) davranışlarda bulunan bu fiillere eksik veya tam teşebbüste bulunan, üzerinde veya kendi kullanımına bırakılmış yerlerde ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, bıçaklar vs. tüm kesici, delici, yakıcı, boğucu, ezici, parçalayıcı, eza ve cefa verici olarak salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere, özel nitelikte yapılmış olan her türlü suç aletlerinden birini veya bir kaçını bulunduran öğrencilere kredi verilmez” maddesi yer aldı.
Başka kimlere burs verilmiyor?
KYK tarafından açıklanan başvuru şartlarında “öğrenim kredisi verilmeyecek öğrenciler” şöyle sıralandı:
“Kurumdan burs alan öğrencilere,
Yetim maaşı ve nafaka alanlar dışında, asgari ücret düzeyinde aylık veya ücretle sürekli bir işte çalışan veya gelire sahip öğrencilere,
Bir yükseköğretim kurumundan mezun olan öğrencilere, (Yüksek lisans öğrencileri hariç)
Sağlık sebebi dışında ön lisans mezunlarından ara vermek suretiyle DGS ile lisans öğretimine başlayan öğrencilere,
Önlisans'tan lisans öğrenimine geçmek için intibak eğitimi yapan öğrencilere, (intibak programı süresince)
Kredi isteğinde bulunduğu tarihte kayıtlı olduğu öğretim kurumunda bir öğretim yılından fazla başarısız olan öğrencilere,
Kurumdan daha önce kredi almış olan öğrencilere, (Yüksek lisans öğrencileri hariç).
Öğrenim görmekte olduğu öğretim kurumlarında, eklentilerinde, kalmakta olduğu yurtta, öğretim kurumu veya barındığı yurdun dışında, münferiden veya topluca her ne şekilde olur ise olsun anarşi ve terör olaylarına karışan, öğrenim özgürlüğünü ihlal edici (Direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma vs.) davranışlarda bulunan bu fiillere eksik veya tam teşebbüste bulunan, üzerinde veya kendi kullanımına bırakılmış yerlerde ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, bıçaklar vs. tüm kesici, delici, yakıcı, boğucu, ezici, parçalayıcı, eza ve cefa verici olarak salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere, özel nitelikte yapılmış olan her türlü suç aletlerinden birini veya bir kaçını bulunduran öğrencilere,
(h) bendinde belirtilen fiillere istinaden öğretim kurumlarının disiplin kurullarınca herhangi bir ceza verilmiş olan öğrencilere,
Gerçeğe aykırı beyanda bulunan öğrencilere,
Yabancı uyruklu öğrencilere,
Bu Yönetmelik hükümlerine göre, kredi almaya yeterli bulunmayan öğrencilere,
Kredi verilmez.”
Kredi ve burs başvuruları 29 Temmuz 2013 tarihinden itibaren yapılabilmekte.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü, Gezi Parkı direnişi ardından açıklanan öğrenim bursu ve kredi yardımı şartlarını açıkladı. Açıklamada direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma” gibi eylemlerde bulunan öğrencilere öğrenim kredisi ve burs verilmeyeceği belirtiliyor.
T24 haber sitesinin haberine göre, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü (KYK), “direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma” gibi eylemlerde bulunan öğrencilere öğrenim kredisi verilmeyeceğini açıkladı.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından isteyen her üniversite öğrencisine verilecek kredi ve bursların şartları açıklandı.
www.kyk.gov.tr internet sitesinde açıklanan başvuru şartlarında “Öğrenim kredisi verilmeyecek öğrenciler” başlığı altındaki bir madde dikkat çekti.
Üniversite öğrencilerinin de katıldığı Gezi Parkı direnişi sonrası açıklanan öğrenim kredisi başvurusunda, “Öğrenim görmekte olduğu öğretim kurumlarında, eklentilerinde, kalmakta olduğu yurtta, öğretim kurumu veya barındığı yurdun dışında, münferiden veya topluca her ne şekilde olur ise olsun anarşi ve terör olaylarına karışan, öğrenim özgürlüğünü ihlal edici (direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma vs.) davranışlarda bulunan bu fiillere eksik veya tam teşebbüste bulunan, üzerinde veya kendi kullanımına bırakılmış yerlerde ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, bıçaklar vs. tüm kesici, delici, yakıcı, boğucu, ezici, parçalayıcı, eza ve cefa verici olarak salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere, özel nitelikte yapılmış olan her türlü suç aletlerinden birini veya bir kaçını bulunduran öğrencilere kredi verilmez” maddesi yer aldı.
Başka kimlere burs verilmiyor?
KYK tarafından açıklanan başvuru şartlarında “öğrenim kredisi verilmeyecek öğrenciler” şöyle sıralandı:
“Kurumdan burs alan öğrencilere,
Yetim maaşı ve nafaka alanlar dışında, asgari ücret düzeyinde aylık veya ücretle sürekli bir işte çalışan veya gelire sahip öğrencilere,
Bir yükseköğretim kurumundan mezun olan öğrencilere, (Yüksek lisans öğrencileri hariç)
Sağlık sebebi dışında ön lisans mezunlarından ara vermek suretiyle DGS ile lisans öğretimine başlayan öğrencilere,
Önlisans'tan lisans öğrenimine geçmek için intibak eğitimi yapan öğrencilere, (intibak programı süresince)
Kredi isteğinde bulunduğu tarihte kayıtlı olduğu öğretim kurumunda bir öğretim yılından fazla başarısız olan öğrencilere,
Kurumdan daha önce kredi almış olan öğrencilere, (Yüksek lisans öğrencileri hariç).
Öğrenim görmekte olduğu öğretim kurumlarında, eklentilerinde, kalmakta olduğu yurtta, öğretim kurumu veya barındığı yurdun dışında, münferiden veya topluca her ne şekilde olur ise olsun anarşi ve terör olaylarına karışan, öğrenim özgürlüğünü ihlal edici (Direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma vs.) davranışlarda bulunan bu fiillere eksik veya tam teşebbüste bulunan, üzerinde veya kendi kullanımına bırakılmış yerlerde ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, bıçaklar vs. tüm kesici, delici, yakıcı, boğucu, ezici, parçalayıcı, eza ve cefa verici olarak salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere, özel nitelikte yapılmış olan her türlü suç aletlerinden birini veya bir kaçını bulunduran öğrencilere,
(h) bendinde belirtilen fiillere istinaden öğretim kurumlarının disiplin kurullarınca herhangi bir ceza verilmiş olan öğrencilere,
Gerçeğe aykırı beyanda bulunan öğrencilere,
Yabancı uyruklu öğrencilere,
Bu Yönetmelik hükümlerine göre, kredi almaya yeterli bulunmayan öğrencilere,
Kredi verilmez.”
Kredi ve burs başvuruları 29 Temmuz 2013 tarihinden itibaren yapılabilmekte.
Son Güncelleme: Salı, 30 Temmuz 2013 12:11
Gösterim: 1606