Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Ünlü piyanist Fazıl Say, “4+4+4 ile Türkiye’deki eğitim sistemi-çocuklarımızın geleceği- mahvolmuştur. Büyük çoğunluğu muhafazakar olan memlekette, bazı tabuları eritmek, çok zor elbet, ama imkansız da değil” dedi.
Eğitimtercihi- Ünlü piyanist Fazıl Say, Twitter’dan Türkiye’de geçen yıl uygulamaya koyulan 4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili ilgili eleştirilerde bulundu.
Say, "Büyük çoğunluğu muhafazakar olan memlekette, bazı tabuları eritmek çok zor elbet, ancak imkansız da değil’’ dedi.
Ünlü Piyanist şu açıklamaları yaptı;
"Siyasette, ’kim gitmeli’ sorusunun cevabi çok açık. Çok daha çetrefili ’kim gelmeli’ sorusuna hala ’iyi bir cevap’ bulunamıyor olması. Benim için, ilk toparlanması gereken kurum eğitim sistemidir. 4+4+4 ile Türkiye’deki eğitim sistemi -çocuklarımızın geleceği- mahvolmuştur. Büyük çoğunluğu muhafazakar olan memlekette, bazı tabuları eritmek, çok zor elbet, ama imkansız da değil. Muhalefet konsantrasyon dönemidir." dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ünlü piyanist Fazıl Say, “4+4+4 ile Türkiye’deki eğitim sistemi-çocuklarımızın geleceği- mahvolmuştur. Büyük çoğunluğu muhafazakar olan memlekette, bazı tabuları eritmek, çok zor elbet, ama imkansız da değil” dedi.
Eğitimtercihi- Ünlü piyanist Fazıl Say, Twitter’dan Türkiye’de geçen yıl uygulamaya koyulan 4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili ilgili eleştirilerde bulundu.
Say, "Büyük çoğunluğu muhafazakar olan memlekette, bazı tabuları eritmek çok zor elbet, ancak imkansız da değil’’ dedi.
Ünlü Piyanist şu açıklamaları yaptı;
"Siyasette, ’kim gitmeli’ sorusunun cevabi çok açık. Çok daha çetrefili ’kim gelmeli’ sorusuna hala ’iyi bir cevap’ bulunamıyor olması. Benim için, ilk toparlanması gereken kurum eğitim sistemidir. 4+4+4 ile Türkiye’deki eğitim sistemi -çocuklarımızın geleceği- mahvolmuştur. Büyük çoğunluğu muhafazakar olan memlekette, bazı tabuları eritmek, çok zor elbet, ama imkansız da değil. Muhalefet konsantrasyon dönemidir." dedi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 24 Ağustos 2013 12:51
Gösterim: 1830
Yıllardır çözüm bekleyen Ruhban okulunun açılması için Hükümet üniversite modelini hayata geçirecek.
Başbakan Erdoğan tarafından önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen Demokratikleşme Paketi’ndeki sürprizler netleşti. Pakette başörtüsü sorunun çözümü ve Ruhban Okulu yer alıyor.
Star Gazetesi’nin haberine göre, Başbakan Erdoğan ve kurmaylarının uzun süredir zirveler ve toplantılar düzenleyerek üzerinde çalıştığı ve son hali verilen “Demokratikleşme Paketi”ndeki sürprizler netleşti. Erdoğan’ın “pakette sürprizler olabilir” diyerek vurguladığı sürprizlerden birinin kronik bir iç sorunu, diğerinin ise kronik bir dış sorunu çözecek iki radikal adım olduğu öğrenildi. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yapılacak değişiklik ve başörtüsü yasağının uygulama dayanağı olan mevcut yönetmelik değiştirilerek kamuda başörtüsü sorunu aşılacak Ruhban okulunun açılması için ise üniversite modeli hayata geçirilecek.
Kıyafet yönetmeliğinde rötuş
28 Şubat sürecinde katı biçimde uygulanan ve kamu hizmetlerinde başörtüsünü yasaklayan, tüm başörtülü devlet görevlilerinin başlarını açmasına neden olan düzenlemeler ortadan kaldırılıyor. Kemikleşmiş bu sorunun tamamen ortadan kaldırılması için paket içerisinde yer alan yeni düzenlemelere göre, 657 sayılı devlet memuru kanunun 19. ve 125. Maddelerinde yapılacak değişikliklerle kanunun her halükarda ‘’memuriyetten atma’’ şeklinde yorumlanmasının önüne geçilmiş olunacak. Bunun yanı sıra, başörtüsü yasağına gerekçe olarak gösterilen ‘’25 Ekim 1982 tarih ve 17849 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’’ de ortadan kaldırılacak. 1965 den bu yana kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu için yasa değişikliğinin yeterli olacağı ve okulunu bir vakıf üniversitesi modeliyle açılacağı öğrenildi. Konuyu Fener Rum Patrikhanesi yetkilileriyle de görüşen AK Parti, düzenlemenin tüm kesimleri memnun etmesini istiyor. Vakıf üniversitesi şeklindeki yeni düzenleme sonrası eğitim dilinin ise Yunanca olması bekleniyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yıllardır çözüm bekleyen Ruhban okulunun açılması için Hükümet üniversite modelini hayata geçirecek.
Başbakan Erdoğan tarafından önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen Demokratikleşme Paketi’ndeki sürprizler netleşti. Pakette başörtüsü sorunun çözümü ve Ruhban Okulu yer alıyor.
Star Gazetesi’nin haberine göre, Başbakan Erdoğan ve kurmaylarının uzun süredir zirveler ve toplantılar düzenleyerek üzerinde çalıştığı ve son hali verilen “Demokratikleşme Paketi”ndeki sürprizler netleşti. Erdoğan’ın “pakette sürprizler olabilir” diyerek vurguladığı sürprizlerden birinin kronik bir iç sorunu, diğerinin ise kronik bir dış sorunu çözecek iki radikal adım olduğu öğrenildi. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yapılacak değişiklik ve başörtüsü yasağının uygulama dayanağı olan mevcut yönetmelik değiştirilerek kamuda başörtüsü sorunu aşılacak Ruhban okulunun açılması için ise üniversite modeli hayata geçirilecek.
Kıyafet yönetmeliğinde rötuş
28 Şubat sürecinde katı biçimde uygulanan ve kamu hizmetlerinde başörtüsünü yasaklayan, tüm başörtülü devlet görevlilerinin başlarını açmasına neden olan düzenlemeler ortadan kaldırılıyor. Kemikleşmiş bu sorunun tamamen ortadan kaldırılması için paket içerisinde yer alan yeni düzenlemelere göre, 657 sayılı devlet memuru kanunun 19. ve 125. Maddelerinde yapılacak değişikliklerle kanunun her halükarda ‘’memuriyetten atma’’ şeklinde yorumlanmasının önüne geçilmiş olunacak. Bunun yanı sıra, başörtüsü yasağına gerekçe olarak gösterilen ‘’25 Ekim 1982 tarih ve 17849 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’’ de ortadan kaldırılacak. 1965 den bu yana kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu için yasa değişikliğinin yeterli olacağı ve okulunu bir vakıf üniversitesi modeliyle açılacağı öğrenildi. Konuyu Fener Rum Patrikhanesi yetkilileriyle de görüşen AK Parti, düzenlemenin tüm kesimleri memnun etmesini istiyor. Vakıf üniversitesi şeklindeki yeni düzenleme sonrası eğitim dilinin ise Yunanca olması bekleniyor.
Son Güncelleme: Cumartesi, 24 Ağustos 2013 10:28
Gösterim: 1547
Seviye Belirleme Sınavı’nda tüm soruları doğru yaparak 16 öğrenci arasına giren Türkiye birincisi Çağlan Turgut'un Robert Koleji'nde okuma hayali gelir engeline takıldı.
Sabah Gazetesi'nin haberine göre, SBS sınavında tüm soruları yapan 16 öğrenci arasına girerek Türkiye birincisi olan Çağlan Turgut'un Robert Koleji'nde okuma hayali yıllık brüt gelire takıldı. Ön kayıt yaptırarak burs başvurusu için gerekli belgeleri okula veren Turgut ailesi, yıllık gelirini gösteren çizelgeyi de sundu. Yıllık brüt geliri 100 bin lira olan ailenin burslu okutma talebi kabul edilmedi. Geliri aylık 2 bin liranın altında olanlara burs verildiğini belirten anne Çiğdem Turgut, "3 çocuğum ve 5 bin lira gelirim var. Gelirimin yarısını bir okul taksidine vereceğiz. Diğerlerine para ayıramayacağım" dedi. Yıllık ücreti 45 bin lira olan okula gönderme imkanları olmadığını kaydeden anne Çiğdem Turgut, "Türkiye birincisi olan bir çocuğa en azından jest yapılabilirdi" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Seviye Belirleme Sınavı’nda tüm soruları doğru yaparak 16 öğrenci arasına giren Türkiye birincisi Çağlan Turgut'un Robert Koleji'nde okuma hayali gelir engeline takıldı.
Sabah Gazetesi'nin haberine göre, SBS sınavında tüm soruları yapan 16 öğrenci arasına girerek Türkiye birincisi olan Çağlan Turgut'un Robert Koleji'nde okuma hayali yıllık brüt gelire takıldı. Ön kayıt yaptırarak burs başvurusu için gerekli belgeleri okula veren Turgut ailesi, yıllık gelirini gösteren çizelgeyi de sundu. Yıllık brüt geliri 100 bin lira olan ailenin burslu okutma talebi kabul edilmedi. Geliri aylık 2 bin liranın altında olanlara burs verildiğini belirten anne Çiğdem Turgut, "3 çocuğum ve 5 bin lira gelirim var. Gelirimin yarısını bir okul taksidine vereceğiz. Diğerlerine para ayıramayacağım" dedi. Yıllık ücreti 45 bin lira olan okula gönderme imkanları olmadığını kaydeden anne Çiğdem Turgut, "Türkiye birincisi olan bir çocuğa en azından jest yapılabilirdi" diye konuştu.
Son Güncelleme: Cuma, 23 Ağustos 2013 14:57
Gösterim: 4520
Türkiye'nin ilk ve tek Kuruyemiş Üretimi ve İşleme Teknolojisi Bölümü, 3 öğrenci daha bulunamazsa kapanma tehlikesiyle karşı karşıya...
Kuruyemiş sektörüne kalifiye eleman yetiştirilmesi amacıyla Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu bünyesinde 2010-2011 eğitim öğretim yılında Tüm Kuruyemiş Sanayicileri ve İş Adamları Derneği'nin (TÜKSİAD) desteğiyle kurulan Türkiye'nin ilk ve tek Kuruyemiş Üretimi ve İşleme Teknolojisi Bölümünün eğitim öğretim faaliyetine başlayabilmesi için en az 10 öğrencinin kayıt yaptırması gerekiyor. Sadece 7 öğrencinin tercih ettiği bölüme yeni öğrenciler aranıyor.
Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulu Gıda İşleme Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hatice Çatal, 30 öğrenci kapasiteli bölümde eğitim yapabilmek için yeterli öğrenci sayısına ulaşamadıklarını belirtti.
En az 10 öğrencinin kayıt yaptırması gereken bölümü 7 öğrencinin tercih ettiğini ifade eden Çatal, "En az 3 öğrenciye daha ihtiyacımız var. O yüzden de öğrencilere tanıtım yapıyoruz. Tanıtım amaçlı broşür ve afişler hazırlayarak meslek liselerine gönderdik. İnşallah bunun sonucunun ek kontenjanlarda görüleceğini düşünüyorum. Bu program Türkiye'de sadece Gaziantep Üniversitesi Naci Topçu Meslek Yüksek Okulunda var. Kontenjan sayısına ulaşılamazsa YÖK tarafından bu program kapatılmış olacak" diye konuştu.
Burslu ve istihdam garantili bölüm
Bölümü tercih eden öğrencilere öğrenimleri süresince burs verileceğini, mezun öğrencilere iş garantisi sunduklarını vurgulayan Çatal, "Bu programı tercih eden ilk 10 öğrenciye öğrenim süresince aylık 200 lira burs veriliyor. Ayrıca TÜKSİAD istihdam sağlıyor. Bizden mezun olan öğrencilerin iş bulmak gibi bir sorunu olmayacak. Kuruyemiş teknikeri olarak çalışacaklar" dedi.
Geçen yıl ilk mezunlarını verdiklerini kaydeden Çatal, tercih yapacak öğrencilere seslenerek, "Burası özel bir meslek yüksekokulu, üniversite ve sanayinin işbirliği yaptığı bir meslek yüksekokulu. Bölüm olarak da oldukça özel bir alan, bu sektörün yetişmiş elemana ihtiyacı var" çağrısında bulundu.
''Bölümün tüketici açısından önemi''
Çatal, bölümden mezun olan öğrencilerin tüketici açısından önemine de değindi.
Mezun olan öğrencilerin kuruyemişte kullanılan hammaddenin alımı, depolanma şartları ve kuruyemiş üretimi konularında bilgi sahibi olacağını anlatan Çatal, şöyle devam etti:
"Kuruyemiş sanayisinde büyük bir yetişmiş kalifiye eleman açığı var. Bunu karşılamak için böyle bir program açılma gereği duyuldu. Gaziantep kuruyemiş sanayisinde ileri bir şehir, o yüzden burada böyle bir bölüm açılması uygun görüldü. Mezun öğrencilerimiz sayesinde tüketici daha denetimli, daha kaliteli, daha temiz kuruyemiş tüketmiş olacak. Ara eleman açığını mezun olan öğrenciler kapatmış olacak."
Gaziantep Üniversitesi Naci Topçu Meslek Yüksek Okulu'nun Türkiye'de "trimester" yöntemi uygulayan ilk üniversite olduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Hatice Çatal, bu uygulamayla öğrencilerin 4 dönem teorik, 2 dönem iş yeri eğitimi aldığını sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye'nin ilk ve tek Kuruyemiş Üretimi ve İşleme Teknolojisi Bölümü, 3 öğrenci daha bulunamazsa kapanma tehlikesiyle karşı karşıya...
Kuruyemiş sektörüne kalifiye eleman yetiştirilmesi amacıyla Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu bünyesinde 2010-2011 eğitim öğretim yılında Tüm Kuruyemiş Sanayicileri ve İş Adamları Derneği'nin (TÜKSİAD) desteğiyle kurulan Türkiye'nin ilk ve tek Kuruyemiş Üretimi ve İşleme Teknolojisi Bölümünün eğitim öğretim faaliyetine başlayabilmesi için en az 10 öğrencinin kayıt yaptırması gerekiyor. Sadece 7 öğrencinin tercih ettiği bölüme yeni öğrenciler aranıyor.
Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulu Gıda İşleme Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hatice Çatal, 30 öğrenci kapasiteli bölümde eğitim yapabilmek için yeterli öğrenci sayısına ulaşamadıklarını belirtti.
En az 10 öğrencinin kayıt yaptırması gereken bölümü 7 öğrencinin tercih ettiğini ifade eden Çatal, "En az 3 öğrenciye daha ihtiyacımız var. O yüzden de öğrencilere tanıtım yapıyoruz. Tanıtım amaçlı broşür ve afişler hazırlayarak meslek liselerine gönderdik. İnşallah bunun sonucunun ek kontenjanlarda görüleceğini düşünüyorum. Bu program Türkiye'de sadece Gaziantep Üniversitesi Naci Topçu Meslek Yüksek Okulunda var. Kontenjan sayısına ulaşılamazsa YÖK tarafından bu program kapatılmış olacak" diye konuştu.
Burslu ve istihdam garantili bölüm
Bölümü tercih eden öğrencilere öğrenimleri süresince burs verileceğini, mezun öğrencilere iş garantisi sunduklarını vurgulayan Çatal, "Bu programı tercih eden ilk 10 öğrenciye öğrenim süresince aylık 200 lira burs veriliyor. Ayrıca TÜKSİAD istihdam sağlıyor. Bizden mezun olan öğrencilerin iş bulmak gibi bir sorunu olmayacak. Kuruyemiş teknikeri olarak çalışacaklar" dedi.
Geçen yıl ilk mezunlarını verdiklerini kaydeden Çatal, tercih yapacak öğrencilere seslenerek, "Burası özel bir meslek yüksekokulu, üniversite ve sanayinin işbirliği yaptığı bir meslek yüksekokulu. Bölüm olarak da oldukça özel bir alan, bu sektörün yetişmiş elemana ihtiyacı var" çağrısında bulundu.
''Bölümün tüketici açısından önemi''
Çatal, bölümden mezun olan öğrencilerin tüketici açısından önemine de değindi.
Mezun olan öğrencilerin kuruyemişte kullanılan hammaddenin alımı, depolanma şartları ve kuruyemiş üretimi konularında bilgi sahibi olacağını anlatan Çatal, şöyle devam etti:
"Kuruyemiş sanayisinde büyük bir yetişmiş kalifiye eleman açığı var. Bunu karşılamak için böyle bir program açılma gereği duyuldu. Gaziantep kuruyemiş sanayisinde ileri bir şehir, o yüzden burada böyle bir bölüm açılması uygun görüldü. Mezun öğrencilerimiz sayesinde tüketici daha denetimli, daha kaliteli, daha temiz kuruyemiş tüketmiş olacak. Ara eleman açığını mezun olan öğrenciler kapatmış olacak."
Gaziantep Üniversitesi Naci Topçu Meslek Yüksek Okulu'nun Türkiye'de "trimester" yöntemi uygulayan ilk üniversite olduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Hatice Çatal, bu uygulamayla öğrencilerin 4 dönem teorik, 2 dönem iş yeri eğitimi aldığını sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 24 Ağustos 2013 10:47
Gösterim: 1918
Gezi Parkı eylemleri sonrası Özyeğin Üniversitesi Rektörlüğü görevinden sürpriz bir şekilde istifa eden Prof. Dr. Erhan Erkut’un tweeti YÖK’ün üniversitelere açılış uyarısı yaptığı yönünde bir iddiayı gündeme getirdi
Özyeğin Üniversitesi Rektörlüğü görevinden kısa süre önce ayrılan Prof. Dr. Erhan Erkut’un dün gece attığı bir tweet dikkatleri çekti. “Üniversite rektörlerine tavsiye” başlığıyla yayınladığı mesajda, “Üniversite açılışlarında öğrenci eylemleri olması bekleniyor. Bu konuda YÖK’ün de rektörlere, açılış töreni yapmamaları için uyardığı konusunda duyumlar alıyorum. Üniversitenizde açılış töreni yapmayın. Yaparsanız da küçük tutun, bayram öncesine denk getirin. Malum, her yer Taksim” ifadeleri yer aldı.
Mesajda yer alan “Malum, her yer Taksim” vurgusu, ‘Üniversiteler açılışlarda olması beklenen öğrenci eylemlerine karşı hazırlık içinde mi?’ sorusunu akıllara getirdi.
Mesajın nedenini Hürriyet’ten Gönül Koca’ya anlatan Prof. Erkut, YÖK’ün rektörlere bu yönde tavsiyelerde bulunduğu duyumları aldığını söyledi.
Detayları çok bilmediğini anlatan Erkut, açılış törenlerinde olması muhtemel öğrenci eylemlerinden duyulan korkunun buna neden olabileceğini söyledi. Erkut, şöyle devam etti:
“Açılışlarda öğrenci eylemi olması yönünde benim bir beklentim var. Bu sadece benim beklentim değil, herkes böyle düşünüyor. YÖK’ün de, rektörlere böyle bir tavsiye yaptığı yolunda duyum aldım. Ben rektör olmadığım için tam olarak bilmiyorum ama bu yönde söylentiler var. Açılışların, öğrencilerin olmadığı Kurban Bayramı’ndan önceki haftaya denk getirilmesi, siyasetçi çağırılmaması, küçük küçük törenler yapılması yönünde tavsiyelerde bulunulduğu duyumları alıyorum. Üniversiteler açıldığında hepimiz göreceğiz. Muhtemelen, öğrencilerin olmadığı Kurban Bayramı’ndan önceki hafta, küçük küçük törenler yapılacaktır.”
“Hükümetin imajını zedeleyen, protestoların yanlış yönetimi”
Bu uyarının öğrenci eylemlerinden duyulan korkudan kaynaklandığını belirten Erkut, bu korkuyu yersiz bulduğunu anlattı:
“Bunu çok yersiz bir korku olarak görüyorum. Bizim mezuniyet töreninde hiçbir şey olmadı. Öğrenciler bence yeterince sağduyulu. Öğrenci düşündüğünü söylemeyecekse bu çok yersiz olur. Öğrenci eylemlerinin şiddete dönüşme ihtimalini görmüyorum, eğer müdahale olmazsa. Kapanışlarda da öyle oldu. Boğaziçi’nin mezuniyetinde bütün stat inledi, sonra herkes dağıldı. Olsa olsa bu olur. Bunda da korkulacak bir şey yok. Öğrenciden şiddet beklentim yok. Hükümetin imajı zedelenir korkusu vardır. Oysa hükümetin imajını zedeleyen, Gezi protestolarının yanlış yönetilmesidir. Kriz yönetiminin kötü yapılmasıdır. Barışçı protesto hakkını kullanmak isteyenlerin üzerine polis şiddetiyle gidildi, bu da demokrasiyle ilgisi olmayan bir duruş. Protesto, konuşmak, eylem yapmak bir haktır.”
“Akademik özerklik eksik”
Gezi Parkı olaylarındaki tavırları nedeniyle işten çıkarıldıkları iddia edilen öğretim üyelerinin durumuna da değinen Erkut, üniversitelerden ses çıkmamasını baskılara bağladı:
“Medyada 75 kişinin işini kaybettiği bir ortamda, akademisyenlere baskı yapılmamasını ben mümkün görmüyorum. Şu anda Türkiye’de 165 üniversite var, kaç tanesinden ne kadar ses çıktığına bakın. Türkiye son derece hassas bir zamandan geçiyor fakat, topluma yol gösterecek olan üniversitelerden ses çıkmıyor. Çünkü, Türkiye’de akademik özgürlükler ve özerklik eksikli.”
Kaynak Hürriyet
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Gezi Parkı eylemleri sonrası Özyeğin Üniversitesi Rektörlüğü görevinden sürpriz bir şekilde istifa eden Prof. Dr. Erhan Erkut’un tweeti YÖK’ün üniversitelere açılış uyarısı yaptığı yönünde bir iddiayı gündeme getirdi
Özyeğin Üniversitesi Rektörlüğü görevinden kısa süre önce ayrılan Prof. Dr. Erhan Erkut’un dün gece attığı bir tweet dikkatleri çekti. “Üniversite rektörlerine tavsiye” başlığıyla yayınladığı mesajda, “Üniversite açılışlarında öğrenci eylemleri olması bekleniyor. Bu konuda YÖK’ün de rektörlere, açılış töreni yapmamaları için uyardığı konusunda duyumlar alıyorum. Üniversitenizde açılış töreni yapmayın. Yaparsanız da küçük tutun, bayram öncesine denk getirin. Malum, her yer Taksim” ifadeleri yer aldı.
Mesajda yer alan “Malum, her yer Taksim” vurgusu, ‘Üniversiteler açılışlarda olması beklenen öğrenci eylemlerine karşı hazırlık içinde mi?’ sorusunu akıllara getirdi.
Mesajın nedenini Hürriyet’ten Gönül Koca’ya anlatan Prof. Erkut, YÖK’ün rektörlere bu yönde tavsiyelerde bulunduğu duyumları aldığını söyledi.
Detayları çok bilmediğini anlatan Erkut, açılış törenlerinde olması muhtemel öğrenci eylemlerinden duyulan korkunun buna neden olabileceğini söyledi. Erkut, şöyle devam etti:
“Açılışlarda öğrenci eylemi olması yönünde benim bir beklentim var. Bu sadece benim beklentim değil, herkes böyle düşünüyor. YÖK’ün de, rektörlere böyle bir tavsiye yaptığı yolunda duyum aldım. Ben rektör olmadığım için tam olarak bilmiyorum ama bu yönde söylentiler var. Açılışların, öğrencilerin olmadığı Kurban Bayramı’ndan önceki haftaya denk getirilmesi, siyasetçi çağırılmaması, küçük küçük törenler yapılması yönünde tavsiyelerde bulunulduğu duyumları alıyorum. Üniversiteler açıldığında hepimiz göreceğiz. Muhtemelen, öğrencilerin olmadığı Kurban Bayramı’ndan önceki hafta, küçük küçük törenler yapılacaktır.”
“Hükümetin imajını zedeleyen, protestoların yanlış yönetimi”
Bu uyarının öğrenci eylemlerinden duyulan korkudan kaynaklandığını belirten Erkut, bu korkuyu yersiz bulduğunu anlattı:
“Bunu çok yersiz bir korku olarak görüyorum. Bizim mezuniyet töreninde hiçbir şey olmadı. Öğrenciler bence yeterince sağduyulu. Öğrenci düşündüğünü söylemeyecekse bu çok yersiz olur. Öğrenci eylemlerinin şiddete dönüşme ihtimalini görmüyorum, eğer müdahale olmazsa. Kapanışlarda da öyle oldu. Boğaziçi’nin mezuniyetinde bütün stat inledi, sonra herkes dağıldı. Olsa olsa bu olur. Bunda da korkulacak bir şey yok. Öğrenciden şiddet beklentim yok. Hükümetin imajı zedelenir korkusu vardır. Oysa hükümetin imajını zedeleyen, Gezi protestolarının yanlış yönetilmesidir. Kriz yönetiminin kötü yapılmasıdır. Barışçı protesto hakkını kullanmak isteyenlerin üzerine polis şiddetiyle gidildi, bu da demokrasiyle ilgisi olmayan bir duruş. Protesto, konuşmak, eylem yapmak bir haktır.”
“Akademik özerklik eksik”
Gezi Parkı olaylarındaki tavırları nedeniyle işten çıkarıldıkları iddia edilen öğretim üyelerinin durumuna da değinen Erkut, üniversitelerden ses çıkmamasını baskılara bağladı:
“Medyada 75 kişinin işini kaybettiği bir ortamda, akademisyenlere baskı yapılmamasını ben mümkün görmüyorum. Şu anda Türkiye’de 165 üniversite var, kaç tanesinden ne kadar ses çıktığına bakın. Türkiye son derece hassas bir zamandan geçiyor fakat, topluma yol gösterecek olan üniversitelerden ses çıkmıyor. Çünkü, Türkiye’de akademik özgürlükler ve özerklik eksikli.”
Kaynak Hürriyet
Son Güncelleme: Cuma, 23 Ağustos 2013 13:19
Gösterim: 1598