Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Çöpe atılan Atatürk posteri okula ceza getirdi

Fethiye'de çöpte bulunan Atatürk posterleriyle ilgili başlatılan soruşturma sonunda, çöp bidonunun yakınındaki Fethiye Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Tevfik Engin, müdür yardımcısı İsa Güçlü ve okul hizmetlisi Mustafa Kılınç'a kınama ve maaş kesintisi cezası verildi

O okul yönetimine ceza yağdıFethiye’de geçen haziran ayında Atatürk portreleri, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve İstiklal Marşı’nın yazılı olduğu panolar, Fethiye Anadolu İmam Lisesi’nin giriş kapısının karşısında 561 Sokak’taki çöp konteyneri içinde ve çevresinde bulundu. Yoldan geçenler panoları çöpten çıkarırken, olaya tepki gösterdi. Konunun basına yansıması üzerine Fethiye Kaymakamlığı olayla ilgili soruşturma başlattı.

OKUL YÖNETİMİ ’KABAHATLİ’ BULUNDU

Soruşturma kapsamında görevlendirilen Milli Eğitim müfettişi, incelemesini tamamlayarak sonucu bir rapor halinde Fethiye Kaymakamlığı’na gönderdi. Atatürk portrelerinin çöpe atılmasında okul yönetiminin kabahati bulunduğuna yer verilen raporda, sorumluların cezalandırılması istendi. Rapor doğrultusunda Fethiye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından, Fethiye Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Tevfik Engin, Müdür Yardımcısı İsa Güçlü ve okul hizmetlisi Mustafa Kılınç’a kınama ve 2 aylık maaştan kesinti cezası verildi. (radikal)

> O okul yönetimine ceza yağdı

Çöpe atılan Atatürk posteri okula ceza getirdi

Fethiye'de çöpte bulunan Atatürk posterleriyle ilgili başlatılan soruşturma sonunda, çöp bidonunun yakınındaki Fethiye Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Tevfik Engin, müdür yardımcısı İsa Güçlü ve okul hizmetlisi Mustafa Kılınç'a kınama ve maaş kesintisi cezası verildi

O okul yönetimine ceza yağdıFethiye’de geçen haziran ayında Atatürk portreleri, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve İstiklal Marşı’nın yazılı olduğu panolar, Fethiye Anadolu İmam Lisesi’nin giriş kapısının karşısında 561 Sokak’taki çöp konteyneri içinde ve çevresinde bulundu. Yoldan geçenler panoları çöpten çıkarırken, olaya tepki gösterdi. Konunun basına yansıması üzerine Fethiye Kaymakamlığı olayla ilgili soruşturma başlattı.

OKUL YÖNETİMİ ’KABAHATLİ’ BULUNDU

Soruşturma kapsamında görevlendirilen Milli Eğitim müfettişi, incelemesini tamamlayarak sonucu bir rapor halinde Fethiye Kaymakamlığı’na gönderdi. Atatürk portrelerinin çöpe atılmasında okul yönetiminin kabahati bulunduğuna yer verilen raporda, sorumluların cezalandırılması istendi. Rapor doğrultusunda Fethiye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından, Fethiye Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Tevfik Engin, Müdür Yardımcısı İsa Güçlü ve okul hizmetlisi Mustafa Kılınç’a kınama ve 2 aylık maaştan kesinti cezası verildi. (radikal)

Son Güncelleme: Cuma, 03 Ağustos 2012 16:39

Gösterim: 1504

İmam Hatip Lisesi'ne kadın müdür atandı

Antalya'da geçen yıl eğitime açılan Demre Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Çok Programlı Lisesi Müdürlüğü’ne, 32 yaşındaki Hülya Konu atandı.

İmam Hatip Lisesi’ne şaşırtan atamaİlçe Milli Eğitim Müdürü Bülent Aldal, Konu'nun Türkiye tarihinde bir imam hatip lisesine müdür olarak atanan ilk kadın yönetici olduğunu söyledi. Köşkler Köyü'ndeki Demre Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Programlı Lisesi'ne müdür olarak atanan Hülya Konu, görevine başladı. Pamukkale Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği mezunu olan Hülya Konu, Isparta, Ağrı ve Antalya'da öğretmenlik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı'nın müdürlük sınavını kazandı. Konu, tercihi doğrultusunda Demre Anadolu İmam Hatip Lisesi'ne atandı.

'İLK OLDUĞU İÇİN ONUR DUYDUK'

Pamukkale Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği mezunu olan Hülya Konu, Isparta, Ağrı ve Antalya'da öğretmenlik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı'nın müdürlük sınavını kazandıDemre Milli Eğitim Müdürü Bülent Aldal, Hülya Konu'nun Türkiye tarihinde bir imam hatip lisesine müdür olarak atanan ilk kadın yönetici olduğunu söyledi. Bir ilkin onurunu yaşadıklarını kaydeden Aldal, Kendisinin eğitim yöneticiliği süresince Atatürk'ün çağdaş uygarlık seviyesinde kurmuş olduğu misyon ve vizyonlar ölçüsünde görevini en iyi şekilde yapacağına eminiz dedi.

'ATATÜRK'ÜN AÇTIĞI YOLDA NESİLLER YETİŞTİRMEK HEDEFİM'

Atamasının yapılmasından çok mutlu olduğunu kaydeden Hülya Konu ise Benden sonra da kadın yöneticilerin görev almasını dilerim. Atatürk'ün açmış olduğu çağdaş uygarlık yolunda aklın ve bilimin ışığında iyi nesiller yetiştirmek en büyük hedefim diye konuştu. Hülya Konu'nun atandığı imam hatip lisesinin 65 öğrencisi bulunuyor.

(kaynak haber7)

> İmam Hatip Lisesi'ne şaşırtan atama

İmam Hatip Lisesi'ne kadın müdür atandı

Antalya'da geçen yıl eğitime açılan Demre Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Çok Programlı Lisesi Müdürlüğü’ne, 32 yaşındaki Hülya Konu atandı.

İmam Hatip Lisesi’ne şaşırtan atamaİlçe Milli Eğitim Müdürü Bülent Aldal, Konu'nun Türkiye tarihinde bir imam hatip lisesine müdür olarak atanan ilk kadın yönetici olduğunu söyledi. Köşkler Köyü'ndeki Demre Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Programlı Lisesi'ne müdür olarak atanan Hülya Konu, görevine başladı. Pamukkale Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği mezunu olan Hülya Konu, Isparta, Ağrı ve Antalya'da öğretmenlik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı'nın müdürlük sınavını kazandı. Konu, tercihi doğrultusunda Demre Anadolu İmam Hatip Lisesi'ne atandı.

'İLK OLDUĞU İÇİN ONUR DUYDUK'

Pamukkale Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği mezunu olan Hülya Konu, Isparta, Ağrı ve Antalya'da öğretmenlik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı'nın müdürlük sınavını kazandıDemre Milli Eğitim Müdürü Bülent Aldal, Hülya Konu'nun Türkiye tarihinde bir imam hatip lisesine müdür olarak atanan ilk kadın yönetici olduğunu söyledi. Bir ilkin onurunu yaşadıklarını kaydeden Aldal, Kendisinin eğitim yöneticiliği süresince Atatürk'ün çağdaş uygarlık seviyesinde kurmuş olduğu misyon ve vizyonlar ölçüsünde görevini en iyi şekilde yapacağına eminiz dedi.

'ATATÜRK'ÜN AÇTIĞI YOLDA NESİLLER YETİŞTİRMEK HEDEFİM'

Atamasının yapılmasından çok mutlu olduğunu kaydeden Hülya Konu ise Benden sonra da kadın yöneticilerin görev almasını dilerim. Atatürk'ün açmış olduğu çağdaş uygarlık yolunda aklın ve bilimin ışığında iyi nesiller yetiştirmek en büyük hedefim diye konuştu. Hülya Konu'nun atandığı imam hatip lisesinin 65 öğrencisi bulunuyor.

(kaynak haber7)

Son Güncelleme: Cuma, 03 Ağustos 2012 12:10

Gösterim: 3051

Hürriyet Gazetesi Yazarı Sedat Ergin'in bugünkü yazısı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde eğitim konusunda yaptığı ilginç bir açıklamanın Türk kamuoyunda yeterli ölçüde tartışılmadığını düşünüyorum.

Başbakan’ın 29 Haziran tarihinde Erzurum’da Atatürk Üniversitesi’nde kendisine fahri doktora verilmesi dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmayı kastediyorum.

EĞİTİM YOKTU ÖĞRETİM VARDI

Erdoğan, büyük ölçüde eğitim politikalarına ayırdığı bu konuşmasında “Eğitime yaptığımız çok büyük yatırımlarla, eğitimin altyapısına olduğu kadar, kalitesine yönelik reformlarla, Türkiye’de eğitim anlayışını artık kökten değiştiriyor, küresel rekabette iddia sahibi olacak bir eğitim sistemini Türkiye’ye kazandırıyoruz” diye söze giriyor.

Ve ardından şu kritik cümleleri sarf ediyor:

“Son yıllara kadar aslında Türkiye’de eğitim yoktu. Olsa olsa öğretim vardı. Eğitime yeni yeni geçen bir Türkiye var. Şimdi eğitim ve öğretimi iç içe birlikte yürütür hale geliyoruz. Şimdi teori ile pratiği yakalayan bir yapıyı hayata geçiriyoruz.”

Başbakan’ın “Son yıllara kadar aslında Türkiye’de eğitim yoktu” şeklindeki sözlerinin maksadını aşan bir beyan olduğunu düşünüyorum.

Çünkü bu sözler, çıplak anlamıyla Cumhuriyet tarihinde AK Parti 2002’de iktidara gelene kadar geçen dönem içinde eğitim alanında bir şeyin olmadığı gibi gerçeklere tekabül etmeyen bir önermeye dayanıyor.

Ama daha önemlisi, bu önerme, eğitim alanında AK Parti’den önce elde edilen kazanımlara, ortaya çıkmış olan kurumlara, ülkenin eğitimli insan sermayesine ve bu alanda heyecanla, inançla çaba sarf etmiş insanların emeğine karşı büyük bir haksızlık içeriyor.

HAKKANİYETTEN UZAKLAŞMAK

AK Parti öncesi dönemin eğitim politikalarının olması gereken ölçülerde başarıyı sağlamadığı konusunda eleştirel bir tez pekâlâ ileri sürülebilir. Ancak böyle bir tezi öne sürmekle “eğitimin aslında hiç olmadığını” iddia etmek arasında bir uçurum var.

Aslında bu sözleri, Başbakan’ın başka başlıklara ilişkin açıklamalarında da sıkça karşımıza çıkan bir durumu tekrarlıyor. Erdoğan, Türkiye’nin tarihinde kendisinden önceki dönemde muhtelif alanlarda ortaya konmuş olan birikimi genelde küçümseyen, pek çok şeyi kendisiyle başlatan bir bakış açısı sergiliyor. Bu bakışı ne yazık ki, zaman zaman kendisini hakkaniyet ölçülerinden de uzaklaştırıyor.

Erdoğan’ın bu yaklaşımının çok tipik bir örneği geçenlerde Kanal 24’teki şu sözleridir: “Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde 79 senede yapılanlara bakın eğitimde, bir de bizim şu son 9 senede yaptığımıza bakın... Mukayesesi kabil değil.”

Bu ifadelerden Başbakan’ı Cumhuriyet’in kendi iktidarından önceki 79 yıllık dönemiyle sürekli bir rekabet içinde gördüğünü anlıyoruz. Vardığı noktada rekabet bir tarafa, eğitimde kendi dönemini 79 yılın toplamının üstünde bir mertebeye çıkardığını kendi sözlerine dayanarak söyleyebiliriz.

EĞİTİME AYRILAN KAYNAK ARTTI, ANCAK...

Tabii bu iddialı beyanlarda bulunurken yine Kanal 24 mülakatında “Bütçemizin yarısını eğitime ayırıyoruz...” gibi dil sürçmesi olduğunu zannettiğimiz ifadeler de duyabiliyoruz Başbakan’dan.

Geçen yıl kesinleşmiş olan kamu eğitim harcamalarının merkezi yönetim bütçesine oranı yüzde 16.3 düzeyindeydi. Bu oranın 2012’de yüzde 15.9 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. AK Parti 2002’de işbaşı yaparken bu oran yüzde 12.1 dolayındaydı. Bu anlamda önemli bir reel artış sağlanmıştır eğitim harcamalarında. Ayrıca bu yıl “FATİH Projesi”ne ayrılan bütçe dışı kaynakla birlikte bu oranın biraz daha yükselmesi beklenebilir. Ancak bütçenin yarısına gelebilmesi imkânsız gibi gözüküyor.

Her halükârda eğitim bütçesi Türkiye’nin son 10 yıl içindeki ekonomik büyümesinden payını doğru orantılı bir şekilde almıştır.

Gelgelelim, eğitim harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki oranı yüzde 3.8’in üzerine çıkamamıştır son 3 yıl içinde. OECD ülkelerinde bu oran norm olarak yüzde 5’tir. 

Başbakan, eğitimde gerçekten büyük bir iddia ortaya koymak istiyorsa, öncelikle OECD’nin bu hedeflerini yakalamak, bu çerçevede eğitim bütçesinde daha da büyük bir sıçrama yapmak durumundadır.

“Niceliğe” ilişkin veriler bir tarafa, geçen 10 yıl içinde eğitimin “niteliği”nde gerçek anlamda bir sıçrama olup olmadığı ise çok tartışmalıdır ve ayrı bir yazının konusudur.

Başbakan Erdoğan'ın yaptığı o konuşma haberi için tıklayın

(hürriyet)

> Türkiye’de eğitim Erdoğan’la mı başladı?

Hürriyet Gazetesi Yazarı Sedat Ergin'in bugünkü yazısı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde eğitim konusunda yaptığı ilginç bir açıklamanın Türk kamuoyunda yeterli ölçüde tartışılmadığını düşünüyorum.

Başbakan’ın 29 Haziran tarihinde Erzurum’da Atatürk Üniversitesi’nde kendisine fahri doktora verilmesi dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmayı kastediyorum.

EĞİTİM YOKTU ÖĞRETİM VARDI

Erdoğan, büyük ölçüde eğitim politikalarına ayırdığı bu konuşmasında “Eğitime yaptığımız çok büyük yatırımlarla, eğitimin altyapısına olduğu kadar, kalitesine yönelik reformlarla, Türkiye’de eğitim anlayışını artık kökten değiştiriyor, küresel rekabette iddia sahibi olacak bir eğitim sistemini Türkiye’ye kazandırıyoruz” diye söze giriyor.

Ve ardından şu kritik cümleleri sarf ediyor:

“Son yıllara kadar aslında Türkiye’de eğitim yoktu. Olsa olsa öğretim vardı. Eğitime yeni yeni geçen bir Türkiye var. Şimdi eğitim ve öğretimi iç içe birlikte yürütür hale geliyoruz. Şimdi teori ile pratiği yakalayan bir yapıyı hayata geçiriyoruz.”

Başbakan’ın “Son yıllara kadar aslında Türkiye’de eğitim yoktu” şeklindeki sözlerinin maksadını aşan bir beyan olduğunu düşünüyorum.

Çünkü bu sözler, çıplak anlamıyla Cumhuriyet tarihinde AK Parti 2002’de iktidara gelene kadar geçen dönem içinde eğitim alanında bir şeyin olmadığı gibi gerçeklere tekabül etmeyen bir önermeye dayanıyor.

Ama daha önemlisi, bu önerme, eğitim alanında AK Parti’den önce elde edilen kazanımlara, ortaya çıkmış olan kurumlara, ülkenin eğitimli insan sermayesine ve bu alanda heyecanla, inançla çaba sarf etmiş insanların emeğine karşı büyük bir haksızlık içeriyor.

HAKKANİYETTEN UZAKLAŞMAK

AK Parti öncesi dönemin eğitim politikalarının olması gereken ölçülerde başarıyı sağlamadığı konusunda eleştirel bir tez pekâlâ ileri sürülebilir. Ancak böyle bir tezi öne sürmekle “eğitimin aslında hiç olmadığını” iddia etmek arasında bir uçurum var.

Aslında bu sözleri, Başbakan’ın başka başlıklara ilişkin açıklamalarında da sıkça karşımıza çıkan bir durumu tekrarlıyor. Erdoğan, Türkiye’nin tarihinde kendisinden önceki dönemde muhtelif alanlarda ortaya konmuş olan birikimi genelde küçümseyen, pek çok şeyi kendisiyle başlatan bir bakış açısı sergiliyor. Bu bakışı ne yazık ki, zaman zaman kendisini hakkaniyet ölçülerinden de uzaklaştırıyor.

Erdoğan’ın bu yaklaşımının çok tipik bir örneği geçenlerde Kanal 24’teki şu sözleridir: “Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde 79 senede yapılanlara bakın eğitimde, bir de bizim şu son 9 senede yaptığımıza bakın... Mukayesesi kabil değil.”

Bu ifadelerden Başbakan’ı Cumhuriyet’in kendi iktidarından önceki 79 yıllık dönemiyle sürekli bir rekabet içinde gördüğünü anlıyoruz. Vardığı noktada rekabet bir tarafa, eğitimde kendi dönemini 79 yılın toplamının üstünde bir mertebeye çıkardığını kendi sözlerine dayanarak söyleyebiliriz.

EĞİTİME AYRILAN KAYNAK ARTTI, ANCAK...

Tabii bu iddialı beyanlarda bulunurken yine Kanal 24 mülakatında “Bütçemizin yarısını eğitime ayırıyoruz...” gibi dil sürçmesi olduğunu zannettiğimiz ifadeler de duyabiliyoruz Başbakan’dan.

Geçen yıl kesinleşmiş olan kamu eğitim harcamalarının merkezi yönetim bütçesine oranı yüzde 16.3 düzeyindeydi. Bu oranın 2012’de yüzde 15.9 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. AK Parti 2002’de işbaşı yaparken bu oran yüzde 12.1 dolayındaydı. Bu anlamda önemli bir reel artış sağlanmıştır eğitim harcamalarında. Ayrıca bu yıl “FATİH Projesi”ne ayrılan bütçe dışı kaynakla birlikte bu oranın biraz daha yükselmesi beklenebilir. Ancak bütçenin yarısına gelebilmesi imkânsız gibi gözüküyor.

Her halükârda eğitim bütçesi Türkiye’nin son 10 yıl içindeki ekonomik büyümesinden payını doğru orantılı bir şekilde almıştır.

Gelgelelim, eğitim harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki oranı yüzde 3.8’in üzerine çıkamamıştır son 3 yıl içinde. OECD ülkelerinde bu oran norm olarak yüzde 5’tir. 

Başbakan, eğitimde gerçekten büyük bir iddia ortaya koymak istiyorsa, öncelikle OECD’nin bu hedeflerini yakalamak, bu çerçevede eğitim bütçesinde daha da büyük bir sıçrama yapmak durumundadır.

“Niceliğe” ilişkin veriler bir tarafa, geçen 10 yıl içinde eğitimin “niteliği”nde gerçek anlamda bir sıçrama olup olmadığı ise çok tartışmalıdır ve ayrı bir yazının konusudur.

Başbakan Erdoğan'ın yaptığı o konuşma haberi için tıklayın

(hürriyet)

Son Güncelleme: Cuma, 03 Ağustos 2012 09:53

Gösterim: 1729

‘Maaşı enflasyon karşısında eriyen sadece 2 kesim var’

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "2002 ile 2011 arası maaşı enflasyon karşısında eriyen sadece 2 kesim var, bunlardan biri müsteşarlar, diğeri ise milletvekilleri" diye konuştu.

Batman'ın Koçaklar köyünde kurulan iftar sofrasında Kral TV ve Kral FM'de "Mehmet'in Gezegeni" adlı programa konuk olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, soruları yanıtladı.

Vergilerin daha makul seviyelere çekilerek Türkiye'nin tamamına yaymanın mümkün olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine Şimşek, vergi konusunda algının tersine mesafe katedildiğini söyledi.

Herkesten geliri ölçüsünde vergi almayı şiar edindiklerini dile getiren Şimşek, Türkiye'de vergilerin oranını başka ülkelerle ya da Türkiye'nin geçmiş dönemdeki oranlarla karşılaştırılması gerektiğini kaydetti.

Bakan Şimşek, Türkiye'de toplanan bütün harç, prim ve vergilerin milli gelire oranının yüzde 26 seviyelerinde olduğunu ifade etti.

Şimşek, asgari ücretli için vergiyi sıfıra kadar indirdiklerini dile getirerek, "Bugün birçok Avrupa ülkesinde gelir vergisinin üst dilimi yüzde 50. Bizde yüzde 35. Açık ve net" diye konuştu.

Milletvekili maaşları

Vatandaşların sesli mesaj yoluyla ilettikleri soruları da yanıtlayan Şimşek, asgari ücretle çalışan bir işçinin "Milletvekillerinin bir gecede aldığı maaş zammı işçileri rahatsız ediyor" değerlendirmesi üzerine bunun istismar edilen bir konu olduğunu savundu.

2002 ile 2011 arası maaşı enflasyon karşısında eriyen sadece 2 kesim bulunduğunu belirten Şimşek, bunlardan birinin müsteşarlar diğerinin milletvekilleri olduğunu söyledi.

Şimşek, son yapılan artışla zam oranlarının tekrar enflasyon düzeyinin biraz üzerine çıktığını ifade ederek, "Dolayısıyla iddia edildiği gibi aslında bu anlamda bir kıyak yok" dedi. Türkiye'de 550 milletvekili olduğunu, emeklililer de katıldığı zaman bu rakamın 2 bin 300 olarak belirlendiğini kaydeden Şimşek, "10 milyon emeklimiz var şu anda. Birer lira verdiğiniz zaman 10 milyon lira yapıyor. 550 kişiye birer lira verdiğiniz zaman 550 yapıyor. Ama şu anlama gelmiyor. Kamu vicdanını zedeleyecek farklar oluşmadı" diye konuştu.

(kaynak milliyet)

> Maliye Bakan’ından tüm çalışanları kızdıracak açıklama

‘Maaşı enflasyon karşısında eriyen sadece 2 kesim var’

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "2002 ile 2011 arası maaşı enflasyon karşısında eriyen sadece 2 kesim var, bunlardan biri müsteşarlar, diğeri ise milletvekilleri" diye konuştu.

Batman'ın Koçaklar köyünde kurulan iftar sofrasında Kral TV ve Kral FM'de "Mehmet'in Gezegeni" adlı programa konuk olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, soruları yanıtladı.

Vergilerin daha makul seviyelere çekilerek Türkiye'nin tamamına yaymanın mümkün olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine Şimşek, vergi konusunda algının tersine mesafe katedildiğini söyledi.

Herkesten geliri ölçüsünde vergi almayı şiar edindiklerini dile getiren Şimşek, Türkiye'de vergilerin oranını başka ülkelerle ya da Türkiye'nin geçmiş dönemdeki oranlarla karşılaştırılması gerektiğini kaydetti.

Bakan Şimşek, Türkiye'de toplanan bütün harç, prim ve vergilerin milli gelire oranının yüzde 26 seviyelerinde olduğunu ifade etti.

Şimşek, asgari ücretli için vergiyi sıfıra kadar indirdiklerini dile getirerek, "Bugün birçok Avrupa ülkesinde gelir vergisinin üst dilimi yüzde 50. Bizde yüzde 35. Açık ve net" diye konuştu.

Milletvekili maaşları

Vatandaşların sesli mesaj yoluyla ilettikleri soruları da yanıtlayan Şimşek, asgari ücretle çalışan bir işçinin "Milletvekillerinin bir gecede aldığı maaş zammı işçileri rahatsız ediyor" değerlendirmesi üzerine bunun istismar edilen bir konu olduğunu savundu.

2002 ile 2011 arası maaşı enflasyon karşısında eriyen sadece 2 kesim bulunduğunu belirten Şimşek, bunlardan birinin müsteşarlar diğerinin milletvekilleri olduğunu söyledi.

Şimşek, son yapılan artışla zam oranlarının tekrar enflasyon düzeyinin biraz üzerine çıktığını ifade ederek, "Dolayısıyla iddia edildiği gibi aslında bu anlamda bir kıyak yok" dedi. Türkiye'de 550 milletvekili olduğunu, emeklililer de katıldığı zaman bu rakamın 2 bin 300 olarak belirlendiğini kaydeden Şimşek, "10 milyon emeklimiz var şu anda. Birer lira verdiğiniz zaman 10 milyon lira yapıyor. 550 kişiye birer lira verdiğiniz zaman 550 yapıyor. Ama şu anlama gelmiyor. Kamu vicdanını zedeleyecek farklar oluşmadı" diye konuştu.

(kaynak milliyet)

Son Güncelleme: Cuma, 03 Ağustos 2012 10:46

Gösterim: 1965

Lisans Yerleştirme Sınavları’nın (LYS) tercih işlemleri bugün sona eriyor.

23 Temmuz’da başlayan 2012-ÖSYS tercih işlemleri,"3 Ağustos 2012 tarihinde Başvuru Merkezlerinde saat 17.00’ye kadar, internet üzerinden bireysel olarak tercih yapacaklar için 23.59’da sona erecek.

Tercih işlemlerini tamamlayan adayların tercih bilgilerini, ÖSYM’nin “http://ais.osym.gov.tr” adresinden tercih süresi içinde kontrol etmeleri ve yerleştirme işleminin diğer aşamalarında gerekebileceğinden yazıcıdan tercih kayıt bilgilerinin bir dökümünü alarak saklamaları gerekecek.

> Üniversite tercihleri bugün sona eriyor

Lisans Yerleştirme Sınavları’nın (LYS) tercih işlemleri bugün sona eriyor.

23 Temmuz’da başlayan 2012-ÖSYS tercih işlemleri,"3 Ağustos 2012 tarihinde Başvuru Merkezlerinde saat 17.00’ye kadar, internet üzerinden bireysel olarak tercih yapacaklar için 23.59’da sona erecek.

Tercih işlemlerini tamamlayan adayların tercih bilgilerini, ÖSYM’nin “http://ais.osym.gov.tr” adresinden tercih süresi içinde kontrol etmeleri ve yerleştirme işleminin diğer aşamalarında gerekebileceğinden yazıcıdan tercih kayıt bilgilerinin bir dökümünü alarak saklamaları gerekecek.

Son Güncelleme: Cuma, 03 Ağustos 2012 09:13

Gösterim: 1817


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.