Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Vehbi Koç'un ölüm yıldönümü anısına yıllar önce kaleme aldığı nasihat ve tavsiyeleri yayınlandı. Koç, gençlere şu tavsiyelerde bulundu; "Ailenizi seviniz ve sayınız. Çok çalışınız. İyi okuyunuz. Ciddi ve bilgili olunuz. Sosyal sorunlarla ve politikayla zamanında ilgileniniz. Mesleğinize sevgi ve sabırla sarılınız. Her zaman dürüst ve saygılı olunuz. Olgun ve yararlı olunuz. Hesabınızı biliniz. Dostlarınızı iyi seçiniz. Yazılı bilgiler unutulmaz, not alınız. Zamanında evleniniz.”
Koç Topluluğu'nun Kurucusu Vehbi Koç, vefatının 18. yıldönümünde Koç Holding'in kurumsal yayını Bizden Haberler'in Şubat sayısında anılırken, duayen sanayicinin çeşitli tavsiye ve nasihatlarına yer verildi. Koç'un, "Hayatımda elde edebildiğim başarıyı Allah'a, yurduma, değerli çalışma arkadaşlarımın işbirliğine ve çalışma sevgime borçluydum" sözüne yer verilen yazıda, merhum işadamının iş hayatında başarı için verdiği tavsiyeler de aktarıldı.
Koç Holding'in kurumsal yayını Bizden Haberler'in Şubat sayısında, 25 Şubat 1996 yılında vefat eden Koç Topluluğu'nun Kurucusu Vehbi Koç anısına, "Vehbi Koç Geride Bıraktıklarıyla Yaşamaya Devam Ediyor" başlıklı bir dosya hazırlandı.
Kendisinin kaleme aldığı "Hayat Hikayem" kitabından alıntılarla Vehbi Koç'un yaşamından kesitler sunulan dergide, Vehbi Koç'un "Hayatımda elde edebildiğim başarıyı Allah’a, yurduma, değerli çalışma arkadaşlarımın işbirliğine ve çalışma sevgime borçluydum" sözlerine yer verildi.
Vehbi Koç'un geride bıraktığı değerler ve Türkiye'ye kazandırdıklarının anlatıldığı dergide, onun iş yaşamı, kurumsallaşma çabaları ve hayır faaliyetlerine ilişkin hatıralar aktarıldı.
Vehbi Koç'un nefis muhasebesi
Vehbi Koç'un, "Hayatım boyunca bana itibar sağlayacak, bana öncülük hissi verecek neler yaptım? "diyerek bir nefis muhasebesinde bulunduğu aktarılan dergide, bu iç hesaplaşma sonucunda onun genç nesillere şu listeyi sunduğu kaydedildi:
"Ben, kendi hayatımda, memleketimin ekonomisine aşağıdaki işleri yaparak faydalı olmaya çalıştım. Memleketteki bütün ihtiyaçlar ithal malları ile karşılanıyordu. İlk ampul fabrikasından başlayarak otomotiv sanayine kadar, imalat alanında kurduğum tesislerle büyük ölçüde döviz tasarrufu sağladım. Sanayinin yerleşmesine ve gelişmesine öncülük ettim. Müesseselerin şahıslara kaim olmaması için kurumlaşma yolunu açtım. Anonim şirket ve holding dönemini başlattım. Halka açık şirketler kurdum. Organizasyona önem verdim. Satış teşkilatı, bayiler teşkilatı kurdum. Bayiler toplantısı sistemini getirdim. Ekonomik kuruluşların devlete ödedikleri vergileri açıklamalarını teşvik ettim. Özel sektörde Vakıf konusunda sağlam örnekler verdim. Türk Eğitim Vakfı, Vehbi Koç Vakfı, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı gibi kuruluşlar meydana getirdim.
Sosyal yardım ve faaliyetleri kurumlaştırdım. İlk talebe yurdunu yaptım. Teşkilatımız dahilinde dergi ve gazete çıkartarak, bütün camiamızın işlerimiz hakkında bilgi sahibi olmasını sağladım. Yabancı sermaye ortaklığının iki tarafa da yararlı olabileceğini gösterdim. İhracat şirketleri kurdum. Ekonominin ve sanayinin dışa açılabilmesinin ancak böyle mümkün olabileceğini anladım ve öncülük ettim. Odalar Birliği Kanunu’nun çıkmasını sağladım. Sadece oğluma değil, kızlarıma da işlerimle ilgilenme fırsatı vererek, zengin aile kızlarının çalışma hayatına girmesine ve üretici işler yapmasına zemin hazırladım, kızlarımın örnek olmasını sağladım. İlk aile müzesini kurdum. Özel olarak toplanmış, sahip olunmuş Türk kültür ve sanat eserlerinin, çeşitli uygarlık ürünlerinin, aile vitrinlerinde halka açık özel müzelere intikaline öncülük ettim. Böylece onlardan herkesin istifade etmesini sağladım. Yaşlılığımda da kendime yeni faaliyet alanları seçerek, insanların, yaşadıkça ve sağlığı el verdikçe, ülkesine ve halkına yararlı işler yapabileceklerini göstermek istedim."
"Patron, hangi işte, hangi tip personel gerekiyorsa, kişisel düşünceleri bırakıp, ona göre davranmalıdır"
Dergide, Vehbi Koç'un iş hayatında başarılı olmak isteyenlere şu tavsiyelerde bulunduğu kaydedildi:
"İş başında olan bir patronun yöneticilerle ilişkilerinde doğru kararlar alabilmesi için sinirlerinin çelik gibi güçlü, sağlığının yerinde olması lazımdır. Kilit mevkilerde bulunanlar yerlerine geçecek gençleri yetiştirmekten çoğu zaman kaçınmaktadırlar. Büyük firmalarda yedek eleman bir sigortadır. Alnınızın açık olmasını, rahat uyku uyumayı istiyorsanız, dürüst iş görmekten asla şaşmayın. Patronun veya en üst kademe yöneticilerin iş arkadaşlarıyla ailece ve özel dostluklar kurmakta çok dikkatli olmaları gerekir. Hangi işte, hangi tip personel gerekiyorsa, kişisel düşünceleri bırakıp, ona göre davranmalıdır.
Patron veya genel müdürlerin birinci sınıf elemanlarının özel hayatlarıyla yakından ilgilenmeleri gerekir. Müdürlerle konuşurken kelime ve cümleleri iyi tartarak kullanmak gerekir. Müdürlerle anlaşma yaparken gayet açık konuşmak, mukaveledeki hususları çok net, açık ve yanlış yoruma yol açmayacak biçimde ortaya koymak gerekir. Eğer çeşitli şirketleriniz varsa, bu şirketlerde çalışan aynı ayarlardaki müdürlerin aldıkları ücret ve primde son derece dikkatli olmak gerekir. Patronun ve müdürlerin, çalışma saatlerine çok dikkat etmeleri gerekir."
İşte Vehbi Koç’tan gençlere altın öğütler
Dergide, ayrıca Vehbi Koç'un "Ailenizi seviniz ve sayınız. Çok çalışınız. İyi okuyunuz. Ciddi ve bilgili olunuz. Sosyal sorunlarla ve politikayla zamanında ilgileniniz. Mesleğinize sevgi ve sabırla sarılınız. Her zaman dürüst ve saygılı olunuz. Olgun ve yararlı olunuz. Hesabınızı biliniz. Dostlarınızı iyi seçiniz. Yazılı bilgiler unutulmaz, not alınız. Zamanında evleniniz. Fotoğraf güzel şeydir, üzerine ne amaçla çekildiğini yazın ve güzel bir yerde saklayın. Duyguların etkisi önemlidir, güler yüzlü, tatlı dilli olunuz. Sağlığınıza dikkat ediniz. Çalışma, eğlence, dinlenme ve sporda dengeye dikkat ediniz. Dine önem veriniz" nasihatlerine de yer verildi.
"Türkiye'de iş dünyasının kurumsallaşmasının öncülüğünü yaptı"
Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç da dergideki yazısında, Vehbi Koç'un Avrupa ve Amerika'da kurumsallaşmış "profesyonel yönetim "sistemiyle yönetilen kuruluşların devamlılığını ve güvenirliğini 1940'lı yıllarda görerek kendi kurduğu şirketlerin kurumsallaşması için çalışmalar yaptığını anlattı.
Vehbi Koç'un yapmayı planladığı yardımların da kurumsallaşması yolunda özel vakıfların kurulmasına öncülük ettiğini vurgulayan Rahmi M. Koç, "O, tüm zorlu süreçlerde memleketine
olan inancından hiçbir zaman vazgeçmemiş, 'Ülkem varsa ben de varım' prensibiyle ülkesi için çalışmayı görev bilmiştir" ifadelerini kullandı.
Rahmi M. Koç, Türkiye'de iş dünyasının kurumsallaşmasının öncülüğünü yapan Vehbi Koç'u rahmetle andığını da sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Vehbi Koç'un ölüm yıldönümü anısına yıllar önce kaleme aldığı nasihat ve tavsiyeleri yayınlandı. Koç, gençlere şu tavsiyelerde bulundu; "Ailenizi seviniz ve sayınız. Çok çalışınız. İyi okuyunuz. Ciddi ve bilgili olunuz. Sosyal sorunlarla ve politikayla zamanında ilgileniniz. Mesleğinize sevgi ve sabırla sarılınız. Her zaman dürüst ve saygılı olunuz. Olgun ve yararlı olunuz. Hesabınızı biliniz. Dostlarınızı iyi seçiniz. Yazılı bilgiler unutulmaz, not alınız. Zamanında evleniniz.”
Koç Topluluğu'nun Kurucusu Vehbi Koç, vefatının 18. yıldönümünde Koç Holding'in kurumsal yayını Bizden Haberler'in Şubat sayısında anılırken, duayen sanayicinin çeşitli tavsiye ve nasihatlarına yer verildi. Koç'un, "Hayatımda elde edebildiğim başarıyı Allah'a, yurduma, değerli çalışma arkadaşlarımın işbirliğine ve çalışma sevgime borçluydum" sözüne yer verilen yazıda, merhum işadamının iş hayatında başarı için verdiği tavsiyeler de aktarıldı.
Koç Holding'in kurumsal yayını Bizden Haberler'in Şubat sayısında, 25 Şubat 1996 yılında vefat eden Koç Topluluğu'nun Kurucusu Vehbi Koç anısına, "Vehbi Koç Geride Bıraktıklarıyla Yaşamaya Devam Ediyor" başlıklı bir dosya hazırlandı.
Kendisinin kaleme aldığı "Hayat Hikayem" kitabından alıntılarla Vehbi Koç'un yaşamından kesitler sunulan dergide, Vehbi Koç'un "Hayatımda elde edebildiğim başarıyı Allah’a, yurduma, değerli çalışma arkadaşlarımın işbirliğine ve çalışma sevgime borçluydum" sözlerine yer verildi.
Vehbi Koç'un geride bıraktığı değerler ve Türkiye'ye kazandırdıklarının anlatıldığı dergide, onun iş yaşamı, kurumsallaşma çabaları ve hayır faaliyetlerine ilişkin hatıralar aktarıldı.
Vehbi Koç'un nefis muhasebesi
Vehbi Koç'un, "Hayatım boyunca bana itibar sağlayacak, bana öncülük hissi verecek neler yaptım? "diyerek bir nefis muhasebesinde bulunduğu aktarılan dergide, bu iç hesaplaşma sonucunda onun genç nesillere şu listeyi sunduğu kaydedildi:
"Ben, kendi hayatımda, memleketimin ekonomisine aşağıdaki işleri yaparak faydalı olmaya çalıştım. Memleketteki bütün ihtiyaçlar ithal malları ile karşılanıyordu. İlk ampul fabrikasından başlayarak otomotiv sanayine kadar, imalat alanında kurduğum tesislerle büyük ölçüde döviz tasarrufu sağladım. Sanayinin yerleşmesine ve gelişmesine öncülük ettim. Müesseselerin şahıslara kaim olmaması için kurumlaşma yolunu açtım. Anonim şirket ve holding dönemini başlattım. Halka açık şirketler kurdum. Organizasyona önem verdim. Satış teşkilatı, bayiler teşkilatı kurdum. Bayiler toplantısı sistemini getirdim. Ekonomik kuruluşların devlete ödedikleri vergileri açıklamalarını teşvik ettim. Özel sektörde Vakıf konusunda sağlam örnekler verdim. Türk Eğitim Vakfı, Vehbi Koç Vakfı, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı gibi kuruluşlar meydana getirdim.
Sosyal yardım ve faaliyetleri kurumlaştırdım. İlk talebe yurdunu yaptım. Teşkilatımız dahilinde dergi ve gazete çıkartarak, bütün camiamızın işlerimiz hakkında bilgi sahibi olmasını sağladım. Yabancı sermaye ortaklığının iki tarafa da yararlı olabileceğini gösterdim. İhracat şirketleri kurdum. Ekonominin ve sanayinin dışa açılabilmesinin ancak böyle mümkün olabileceğini anladım ve öncülük ettim. Odalar Birliği Kanunu’nun çıkmasını sağladım. Sadece oğluma değil, kızlarıma da işlerimle ilgilenme fırsatı vererek, zengin aile kızlarının çalışma hayatına girmesine ve üretici işler yapmasına zemin hazırladım, kızlarımın örnek olmasını sağladım. İlk aile müzesini kurdum. Özel olarak toplanmış, sahip olunmuş Türk kültür ve sanat eserlerinin, çeşitli uygarlık ürünlerinin, aile vitrinlerinde halka açık özel müzelere intikaline öncülük ettim. Böylece onlardan herkesin istifade etmesini sağladım. Yaşlılığımda da kendime yeni faaliyet alanları seçerek, insanların, yaşadıkça ve sağlığı el verdikçe, ülkesine ve halkına yararlı işler yapabileceklerini göstermek istedim."
"Patron, hangi işte, hangi tip personel gerekiyorsa, kişisel düşünceleri bırakıp, ona göre davranmalıdır"
Dergide, Vehbi Koç'un iş hayatında başarılı olmak isteyenlere şu tavsiyelerde bulunduğu kaydedildi:
"İş başında olan bir patronun yöneticilerle ilişkilerinde doğru kararlar alabilmesi için sinirlerinin çelik gibi güçlü, sağlığının yerinde olması lazımdır. Kilit mevkilerde bulunanlar yerlerine geçecek gençleri yetiştirmekten çoğu zaman kaçınmaktadırlar. Büyük firmalarda yedek eleman bir sigortadır. Alnınızın açık olmasını, rahat uyku uyumayı istiyorsanız, dürüst iş görmekten asla şaşmayın. Patronun veya en üst kademe yöneticilerin iş arkadaşlarıyla ailece ve özel dostluklar kurmakta çok dikkatli olmaları gerekir. Hangi işte, hangi tip personel gerekiyorsa, kişisel düşünceleri bırakıp, ona göre davranmalıdır.
Patron veya genel müdürlerin birinci sınıf elemanlarının özel hayatlarıyla yakından ilgilenmeleri gerekir. Müdürlerle konuşurken kelime ve cümleleri iyi tartarak kullanmak gerekir. Müdürlerle anlaşma yaparken gayet açık konuşmak, mukaveledeki hususları çok net, açık ve yanlış yoruma yol açmayacak biçimde ortaya koymak gerekir. Eğer çeşitli şirketleriniz varsa, bu şirketlerde çalışan aynı ayarlardaki müdürlerin aldıkları ücret ve primde son derece dikkatli olmak gerekir. Patronun ve müdürlerin, çalışma saatlerine çok dikkat etmeleri gerekir."
İşte Vehbi Koç’tan gençlere altın öğütler
Dergide, ayrıca Vehbi Koç'un "Ailenizi seviniz ve sayınız. Çok çalışınız. İyi okuyunuz. Ciddi ve bilgili olunuz. Sosyal sorunlarla ve politikayla zamanında ilgileniniz. Mesleğinize sevgi ve sabırla sarılınız. Her zaman dürüst ve saygılı olunuz. Olgun ve yararlı olunuz. Hesabınızı biliniz. Dostlarınızı iyi seçiniz. Yazılı bilgiler unutulmaz, not alınız. Zamanında evleniniz. Fotoğraf güzel şeydir, üzerine ne amaçla çekildiğini yazın ve güzel bir yerde saklayın. Duyguların etkisi önemlidir, güler yüzlü, tatlı dilli olunuz. Sağlığınıza dikkat ediniz. Çalışma, eğlence, dinlenme ve sporda dengeye dikkat ediniz. Dine önem veriniz" nasihatlerine de yer verildi.
"Türkiye'de iş dünyasının kurumsallaşmasının öncülüğünü yaptı"
Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç da dergideki yazısında, Vehbi Koç'un Avrupa ve Amerika'da kurumsallaşmış "profesyonel yönetim "sistemiyle yönetilen kuruluşların devamlılığını ve güvenirliğini 1940'lı yıllarda görerek kendi kurduğu şirketlerin kurumsallaşması için çalışmalar yaptığını anlattı.
Vehbi Koç'un yapmayı planladığı yardımların da kurumsallaşması yolunda özel vakıfların kurulmasına öncülük ettiğini vurgulayan Rahmi M. Koç, "O, tüm zorlu süreçlerde memleketine
olan inancından hiçbir zaman vazgeçmemiş, 'Ülkem varsa ben de varım' prensibiyle ülkesi için çalışmayı görev bilmiştir" ifadelerini kullandı.
Rahmi M. Koç, Türkiye'de iş dünyasının kurumsallaşmasının öncülüğünü yapan Vehbi Koç'u rahmetle andığını da sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Cuma, 14 Şubat 2014 16:37
Gösterim: 9077
Gediz Üniversitesi Teknoloji Takımı, motordaki atıl ısıl enerjisini kullanarak 1 litre benzinle bin kilometre giden araç tasarladı
Gediz Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, Gedizli öğrenciler, tasarladıkları araçla Hollanda’daki uluslararası yarışa Türkiye'den katılmaya hak kazanan tek ekip oldu.
Otomotiv teknolojileri üzerine araştırmalarını sürdüren, Gediz Teknoloji Takımı (G-TECH), yakıt tüketimi azaltılmış, performansı ise artırılmış seri hibrit araçlar üzerinde çalışıyor. Makine ve elektrik-elektronik mühendisliği öğrencileri, danışman hocalarıyla 1 litre benzinle bin kilometre gidebilen otomobil tasarladı.
Benzinin önce elektriğe, ardından da mekanik enerjiye çevrildiği, yakıt kaybının en aza çekilip, yüksek verimliliğin elde edildiği sistem, yurt dışında yankı buldu. Gedizli gençler, 15-18 Mayıs tarihleri arasında Hollanda’da yapılacak Shell Eco-Maraton’a prototip benzinli araçlar kategorisinde Türkiye'den katılmaya hak kazanan tek ekip oldu.
G-TECH, montajına başladıkları Gediz Gasoline Car 2 (GGC2) adını taşıyacak otomobilleriyle, 26 Avrupa ülkesinden 229 takım arasında Türkiye’yi temsil edecek.
Açıklamada ifadelerine yer verilen Gediz Üniversitesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Solmaz, GGC2’nin kategorisinde seri hibrit mimarisini taşıyan tek araç olarak dikkatleri çektiğini açıklayarak, şunları kaydetti:
"Bu sene benzin motorunun atıl ısıl enerjisini geri kazandıran ve enerji verimliliği sağlama özelliği bulunan daha gelişmiş bir araç tasarladık. Aerodinamiği, yürüyen aksamı ve direksiyon sistemiyle üstün özelliklere sahip. Otomotiv sektörünün yakından takip ettiği, önümüzdeki süreçte yaygın kullanıma başlanması planlanan hibrit araçlar teknolojisine katkımızı daha yukarıya taşımak istiyoruz. Bu amaçla tamamen bizim üretimimiz olacak, yeni ve yüksek verimli bir benzinli motor yapıp, bir litre benzinle 5 bin kilometreye varan menzile ulaşmayı hedefliyoruz. Otomotiv teknolojilerine meraklı öğrencilerimizle beraber buna da başaracağımıza inanıyoruz."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Gediz Üniversitesi Teknoloji Takımı, motordaki atıl ısıl enerjisini kullanarak 1 litre benzinle bin kilometre giden araç tasarladı
Gediz Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, Gedizli öğrenciler, tasarladıkları araçla Hollanda’daki uluslararası yarışa Türkiye'den katılmaya hak kazanan tek ekip oldu.
Otomotiv teknolojileri üzerine araştırmalarını sürdüren, Gediz Teknoloji Takımı (G-TECH), yakıt tüketimi azaltılmış, performansı ise artırılmış seri hibrit araçlar üzerinde çalışıyor. Makine ve elektrik-elektronik mühendisliği öğrencileri, danışman hocalarıyla 1 litre benzinle bin kilometre gidebilen otomobil tasarladı.
Benzinin önce elektriğe, ardından da mekanik enerjiye çevrildiği, yakıt kaybının en aza çekilip, yüksek verimliliğin elde edildiği sistem, yurt dışında yankı buldu. Gedizli gençler, 15-18 Mayıs tarihleri arasında Hollanda’da yapılacak Shell Eco-Maraton’a prototip benzinli araçlar kategorisinde Türkiye'den katılmaya hak kazanan tek ekip oldu.
G-TECH, montajına başladıkları Gediz Gasoline Car 2 (GGC2) adını taşıyacak otomobilleriyle, 26 Avrupa ülkesinden 229 takım arasında Türkiye’yi temsil edecek.
Açıklamada ifadelerine yer verilen Gediz Üniversitesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Solmaz, GGC2’nin kategorisinde seri hibrit mimarisini taşıyan tek araç olarak dikkatleri çektiğini açıklayarak, şunları kaydetti:
"Bu sene benzin motorunun atıl ısıl enerjisini geri kazandıran ve enerji verimliliği sağlama özelliği bulunan daha gelişmiş bir araç tasarladık. Aerodinamiği, yürüyen aksamı ve direksiyon sistemiyle üstün özelliklere sahip. Otomotiv sektörünün yakından takip ettiği, önümüzdeki süreçte yaygın kullanıma başlanması planlanan hibrit araçlar teknolojisine katkımızı daha yukarıya taşımak istiyoruz. Bu amaçla tamamen bizim üretimimiz olacak, yeni ve yüksek verimli bir benzinli motor yapıp, bir litre benzinle 5 bin kilometreye varan menzile ulaşmayı hedefliyoruz. Otomotiv teknolojilerine meraklı öğrencilerimizle beraber buna da başaracağımıza inanıyoruz."
Son Güncelleme: Salı, 04 Şubat 2014 17:04
Gösterim: 2157
İstanbul Aydın ve Marmara üniversitelerinde okuyan bir grup öğrenci, Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Irak sınırında bulunan Çığlı köyündeki Şehit Binbaşı Erdoğan Özdemir İlk ve Orta Okulu'nda başlattıkları onarım çalışmalarını tamamladı.
İstanbul Aydın ve Marmara üniversitelerinde okuyan bir grup öğrenci, Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Çığlı köyündeki Şehit Binbaşı Erdoğan Özdemir İlk ve Orta Okulu'nda başlattıkları onarım çalışmalarını tamamladı.
Irak sınırındaki okulda öğrencilerin daha sağlıklı bir ortamda eğitim görmesi için "Anadolu ile El Ele" projesi kapsamında Hakkari'ye gelen İstanbul Aydın ve Marmara üniversitesinden bir grup öğrenci, Çukurca ilçesi Çığlı köyüne giderek 10 derslikli Şehit Binbaşı Erdoğan Özdemir İlk ve Orta Okulu'da onarım çalışması başlattı.
Hafta sonu boyunca köylüler ve öğretmenlerle okulun boya, badana ve tamirat işlerini yapan öğrenciler, okul duvarlarını da çizdikleri resimlerle süsledi.
Okulun fotokopi makinesi, projeksiyon cihazı ve yazıcı gibi eksikliklerini de gideren öğrenciler, köydeki 600 öğrenciye kışlık giyecek, kırtasiye malzemesi ve oyuncak yardımda bulundu.
Öğrenciler çalışmalarının tamamlanmasının ardından köylülerle dilek balonları da uçurdu.
Marmara Üniversitesi AKUT Öğrenci Topluluğu üyesi Yusuf Uyan, gazetecilere yaptığı açıklamada, sınıra okulun Matematik öğretmeni Duygu Karaduman'ın çağrısı üzerine geldiklerini belirtti.
Öğrenciler, "Okulumuzun tamamını boyadık. Öğrencilere bazı hediyeler verdik. Bütün herkesin bu bölgeye yardımlarını bekliyoruz. Okula yapılan yardımlarda katkısı bulunan Beşiktaş Belediyesi ile Bahçeşehir Üniversitesine teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Öğrencilere duyarlı davranışlarından dolayı teşekkür eden Çığlı köyü muhtarı Abdurrahman Ecer de Türkiye'nin sıfır noktasında bulunan okullarına herkesin destek sunmasını istedi.
Ecer, "İstanbul'dan buraya gelen tüm öğrencilerimize köyüm adına teşekkür ediyorum" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
İstanbul Aydın ve Marmara üniversitelerinde okuyan bir grup öğrenci, Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Irak sınırında bulunan Çığlı köyündeki Şehit Binbaşı Erdoğan Özdemir İlk ve Orta Okulu'nda başlattıkları onarım çalışmalarını tamamladı.
İstanbul Aydın ve Marmara üniversitelerinde okuyan bir grup öğrenci, Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Çığlı köyündeki Şehit Binbaşı Erdoğan Özdemir İlk ve Orta Okulu'nda başlattıkları onarım çalışmalarını tamamladı.
Irak sınırındaki okulda öğrencilerin daha sağlıklı bir ortamda eğitim görmesi için "Anadolu ile El Ele" projesi kapsamında Hakkari'ye gelen İstanbul Aydın ve Marmara üniversitesinden bir grup öğrenci, Çukurca ilçesi Çığlı köyüne giderek 10 derslikli Şehit Binbaşı Erdoğan Özdemir İlk ve Orta Okulu'da onarım çalışması başlattı.
Hafta sonu boyunca köylüler ve öğretmenlerle okulun boya, badana ve tamirat işlerini yapan öğrenciler, okul duvarlarını da çizdikleri resimlerle süsledi.
Okulun fotokopi makinesi, projeksiyon cihazı ve yazıcı gibi eksikliklerini de gideren öğrenciler, köydeki 600 öğrenciye kışlık giyecek, kırtasiye malzemesi ve oyuncak yardımda bulundu.
Öğrenciler çalışmalarının tamamlanmasının ardından köylülerle dilek balonları da uçurdu.
Marmara Üniversitesi AKUT Öğrenci Topluluğu üyesi Yusuf Uyan, gazetecilere yaptığı açıklamada, sınıra okulun Matematik öğretmeni Duygu Karaduman'ın çağrısı üzerine geldiklerini belirtti.
Öğrenciler, "Okulumuzun tamamını boyadık. Öğrencilere bazı hediyeler verdik. Bütün herkesin bu bölgeye yardımlarını bekliyoruz. Okula yapılan yardımlarda katkısı bulunan Beşiktaş Belediyesi ile Bahçeşehir Üniversitesine teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Öğrencilere duyarlı davranışlarından dolayı teşekkür eden Çığlı köyü muhtarı Abdurrahman Ecer de Türkiye'nin sıfır noktasında bulunan okullarına herkesin destek sunmasını istedi.
Ecer, "İstanbul'dan buraya gelen tüm öğrencilerimize köyüm adına teşekkür ediyorum" dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 06 Ocak 2014 17:32
Gösterim: 2370
TÜBİTAK’ın matematik yarışmasında sunduğu proje ‘seviye üstü’ bulunarak reddedilen Paksoy’a, Almanya’nın önde gelen üniversitelerinden biri burs verdi.
Milliyet Gazetesi’nden Gökhan Karakaş’ın haberine göre, matematiğe büyük ilgi duyan ve sürekli kendini geliştiren İstanbul Erkek Lisesi öğrencisi Barış Paksoy, 2011’de Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) liseler arasında düzenlediği matematik projesi yarışmasına katılmıştı. Tek başına hazırladığı ‘Ramanujan Asalların Genelleştirilmesi’ projesiyle derece almak isteyen Paksoy, TÜBİTAK İstanbul Bölgesi Koordinatörü Prof. Dr. Ulvi Avcıata tarafından ‘Seviye üstü çalışma olduğu, tek başına hazırlanmadığı’ gerekçesiyle reddedildi.
Paksoy projesini jüri önünde savunmak ve kendisine ait olduğunu kanıtlamak istemiş ancak talebi reddedilmişti. Bunun üzerine Paksoy ve ailesi, yürütmeyi durdurma, maddi tazminat ve projeler arasında yapılan seçimin iptal edilmesi talebiyle yargıya başvurdu. Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı aldı, atanan bilirkişi de Barış’ın projeyi tek başına hazırlayabileceğini belirtti.
Matematik dersi veriyor
15 yaşındayken TÜBİTAK’ın ilköğretim okulları için düzenlediği Ulusal Matematik Olimpiyatları’nda bronz madalya kazanan Paksoy, İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra geçen yıl bursla Berlin Humbold Üniversitesi’ne kabul edildi. Paksoy, ilköğretim ve lise öğrencilerine ücretsiz matematik dersleri veriyor.
‘Yeni sonuçlara ulaştım’
Ali Nesin’in başında olduğu Nesin Matematik Köyü’nün öğrencisi olan Paksoy, projesini şöyle özetlemişti; “Amerika’nın meşhur matematik dergilerinden American Mathematical Monthly’de Ramanujan asallarına dair literatürde yazılan ilk makaleyi okudum. Kendi problemlerimi ürettim, kimisini çözdüm, kimisini çözemedim. Uğraşılmamış problemlerle uğraştığım için özgün, yeni sonuçlara ulaşabildim.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
TÜBİTAK’ın matematik yarışmasında sunduğu proje ‘seviye üstü’ bulunarak reddedilen Paksoy’a, Almanya’nın önde gelen üniversitelerinden biri burs verdi.
Milliyet Gazetesi’nden Gökhan Karakaş’ın haberine göre, matematiğe büyük ilgi duyan ve sürekli kendini geliştiren İstanbul Erkek Lisesi öğrencisi Barış Paksoy, 2011’de Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) liseler arasında düzenlediği matematik projesi yarışmasına katılmıştı. Tek başına hazırladığı ‘Ramanujan Asalların Genelleştirilmesi’ projesiyle derece almak isteyen Paksoy, TÜBİTAK İstanbul Bölgesi Koordinatörü Prof. Dr. Ulvi Avcıata tarafından ‘Seviye üstü çalışma olduğu, tek başına hazırlanmadığı’ gerekçesiyle reddedildi.
Paksoy projesini jüri önünde savunmak ve kendisine ait olduğunu kanıtlamak istemiş ancak talebi reddedilmişti. Bunun üzerine Paksoy ve ailesi, yürütmeyi durdurma, maddi tazminat ve projeler arasında yapılan seçimin iptal edilmesi talebiyle yargıya başvurdu. Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı aldı, atanan bilirkişi de Barış’ın projeyi tek başına hazırlayabileceğini belirtti.
Matematik dersi veriyor
15 yaşındayken TÜBİTAK’ın ilköğretim okulları için düzenlediği Ulusal Matematik Olimpiyatları’nda bronz madalya kazanan Paksoy, İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra geçen yıl bursla Berlin Humbold Üniversitesi’ne kabul edildi. Paksoy, ilköğretim ve lise öğrencilerine ücretsiz matematik dersleri veriyor.
‘Yeni sonuçlara ulaştım’
Ali Nesin’in başında olduğu Nesin Matematik Köyü’nün öğrencisi olan Paksoy, projesini şöyle özetlemişti; “Amerika’nın meşhur matematik dergilerinden American Mathematical Monthly’de Ramanujan asallarına dair literatürde yazılan ilk makaleyi okudum. Kendi problemlerimi ürettim, kimisini çözdüm, kimisini çözemedim. Uğraşılmamış problemlerle uğraştığım için özgün, yeni sonuçlara ulaşabildim.”
Son Güncelleme: Çarşamba, 08 Ocak 2014 11:33
Gösterim: 3113
İki Türk öğrenci, hastane mikrobunu öldüren kimyasal geliştirdi
İki Türk öğrenci, hastane mikroplarının en bilineni 'pseudomonas aeruginosa” bakterisinin tamamını öldürücü etkisi bulunan antibakteriyel bir ürün geliştirildi.
İTÜ Kimya Bölümü doktora öğrencisi Ahmet İnce ve Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi Tuğrul Cem Bıçak tarafından geliştirilen antibakteriyel polimer, Türkiye'nin farklı alanlarda dışı bağımlılığını ortadan kaldırmaya yönelik projelerin gelişmesini teşvik eden İTÜ Arı Çekirdek Proje yarışmasında ikinci oldu.
Cem Bıçak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada artan çevre kirliliği ve dönemsel olarak ortaya çıkan domuz gribi gibi salgın hastalıklar göz önüne alındığında, toplumsal hijyenin öneminin daha da arttığını belirtti.
Antibakteriyel ürünlerin öneminden yola çıkarak böyle bir ürün geliştirmeye karar verdiklerini anlatan Bıçak, Türkiye'deki antibakteriyel ürünlerin kimyasal bileşiğinin yurt dışından satın alındığını söyledi.
Dünyada bilinen mevcut antibakteriyel madde sayısı sınırlı olduğuna işaret eden Bıçak, bu maddelerin de dünyanın önde gelen şirketlerince patentlendiğini söyledi. Bunların haricinde üretim yapabilmenin neredeyse imkansız olduğunu ifade eden Bıçak, ''Geliştirdiğimiz madde, şu an dünyada kullanılan mevcut anti-bakteriyel maddelerden farklı olup, patentlenebilir özelliğe sahiptir ve üretim maliyeti düşüktür. Dahası, bu maddenin mevcut antibakteriyel kimyasallardan daha etkili olduğu, Uludağ Üniversitesinde yapılan standart testler sonucunda belgelenmiştir''dedi.
"Deri yoluyla vücuda geçişi yok"
Yapılan bir araştırmaya göre, Amerikada yılda 100 binden fazla hastanın enfeksiyon kaparak hayatını kaybetmesinden büyük ölçüde hastane mikrobu olarak da bilinen pseudomonas aeruginosa bakterisinin sorumlu olduğuna işaret eden Bıçak, şunları kaydetti:
''Günümüzde mevcut sterilizasyon işlemleri kusursuz uygulansa dahi yüzde 30 enfeksiyon bulaşma riskinin önüne geçilememektedir. Geliştirdiğimiz antibakteriyel ürünün çok düşük konsantrasyonlarda dahi pseudomonas aeruginosa bakterisinin tamamını öldürücü etkisi rapor edilmiştir.
Geliştirdiğimiz ürünümüzün bir diğer önemli özelliği polimerik olmasıdır: Günümüzde antibakteriyel adı altında satılan birçok üründe bol miktarda bulunan, başta triklosan olmak üzere diğer küçük yapılı bileşikler, deri yoluyla vücuda girip zararlı etkiler bırakmaktadır ve bu yüzden kullanımları yavaş yavaş tüm dünyada yasaklanmaktadır. Bunların yerini deriden geçişi mümkün olmayan polimerik malzemeler almaktadır ki yapılan çalışmalar günümüzde bu tür ürünlerin geliştirilmesine yöneliktir.''
"Patent başvurusunda bulunduk''
Patent başvurusunda bulunduklarını bildiren Bıçak, projenin hayata geçmesi durumunda, öncelikle hastane kaynaklı enfeksiyonların ve buna bağlı ölümlerin büyük ölçüde azaltılacağını, şu an tamamı yurt dışından ithal edilen bu antibakteriyel maddelerin daha iyisinin Türkiye'de üretilip, yurt dışına ihraç edilebileceğini sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
İki Türk öğrenci, hastane mikrobunu öldüren kimyasal geliştirdi
İki Türk öğrenci, hastane mikroplarının en bilineni 'pseudomonas aeruginosa” bakterisinin tamamını öldürücü etkisi bulunan antibakteriyel bir ürün geliştirildi.
İTÜ Kimya Bölümü doktora öğrencisi Ahmet İnce ve Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi Tuğrul Cem Bıçak tarafından geliştirilen antibakteriyel polimer, Türkiye'nin farklı alanlarda dışı bağımlılığını ortadan kaldırmaya yönelik projelerin gelişmesini teşvik eden İTÜ Arı Çekirdek Proje yarışmasında ikinci oldu.
Cem Bıçak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada artan çevre kirliliği ve dönemsel olarak ortaya çıkan domuz gribi gibi salgın hastalıklar göz önüne alındığında, toplumsal hijyenin öneminin daha da arttığını belirtti.
Antibakteriyel ürünlerin öneminden yola çıkarak böyle bir ürün geliştirmeye karar verdiklerini anlatan Bıçak, Türkiye'deki antibakteriyel ürünlerin kimyasal bileşiğinin yurt dışından satın alındığını söyledi.
Dünyada bilinen mevcut antibakteriyel madde sayısı sınırlı olduğuna işaret eden Bıçak, bu maddelerin de dünyanın önde gelen şirketlerince patentlendiğini söyledi. Bunların haricinde üretim yapabilmenin neredeyse imkansız olduğunu ifade eden Bıçak, ''Geliştirdiğimiz madde, şu an dünyada kullanılan mevcut anti-bakteriyel maddelerden farklı olup, patentlenebilir özelliğe sahiptir ve üretim maliyeti düşüktür. Dahası, bu maddenin mevcut antibakteriyel kimyasallardan daha etkili olduğu, Uludağ Üniversitesinde yapılan standart testler sonucunda belgelenmiştir''dedi.
"Deri yoluyla vücuda geçişi yok"
Yapılan bir araştırmaya göre, Amerikada yılda 100 binden fazla hastanın enfeksiyon kaparak hayatını kaybetmesinden büyük ölçüde hastane mikrobu olarak da bilinen pseudomonas aeruginosa bakterisinin sorumlu olduğuna işaret eden Bıçak, şunları kaydetti:
''Günümüzde mevcut sterilizasyon işlemleri kusursuz uygulansa dahi yüzde 30 enfeksiyon bulaşma riskinin önüne geçilememektedir. Geliştirdiğimiz antibakteriyel ürünün çok düşük konsantrasyonlarda dahi pseudomonas aeruginosa bakterisinin tamamını öldürücü etkisi rapor edilmiştir.
Geliştirdiğimiz ürünümüzün bir diğer önemli özelliği polimerik olmasıdır: Günümüzde antibakteriyel adı altında satılan birçok üründe bol miktarda bulunan, başta triklosan olmak üzere diğer küçük yapılı bileşikler, deri yoluyla vücuda girip zararlı etkiler bırakmaktadır ve bu yüzden kullanımları yavaş yavaş tüm dünyada yasaklanmaktadır. Bunların yerini deriden geçişi mümkün olmayan polimerik malzemeler almaktadır ki yapılan çalışmalar günümüzde bu tür ürünlerin geliştirilmesine yöneliktir.''
"Patent başvurusunda bulunduk''
Patent başvurusunda bulunduklarını bildiren Bıçak, projenin hayata geçmesi durumunda, öncelikle hastane kaynaklı enfeksiyonların ve buna bağlı ölümlerin büyük ölçüde azaltılacağını, şu an tamamı yurt dışından ithal edilen bu antibakteriyel maddelerin daha iyisinin Türkiye'de üretilip, yurt dışına ihraç edilebileceğini sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Perşembe, 26 Aralık 2013 13:55
Gösterim: 1955


