Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Hatay'da zayıf dersleri yüzünden lise diplomasını güçlükle alan Abdo Tokgözoğlu (25), hocaları ve arkadaşlarının desteği sayesinde SAÜ'den birincilikle mezun oldu. Tokgözoğlu, “Üniversiteyi kazandım fakat mezun olamıyordum çünkü 10 zayıfım vardı. Diplomayı alamıyordum” dedi.

lisede zorlanan üniversiteliHatay'da zayıf dersleri yüzünden lise diplomasını güçlükle alan Abdo Tokgözoğlu (25), hocaları ve arkadaşlarının desteğiyle Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümü ile üniversiteyi birincilikle bitirdi.

Tokgözoğlu, daha önce iki üniversitede eğitim gördüğünü, sonrasında Cumhuriyet Üniversitesi'nde (CÜ) okurken yatay geçişle SAÜ'ye geldiğini anlattı.

Lise hayatında çok kötü dönem geçirdiğini vurgulayan Tokgözoğlu, "Üniversiteyi kazandım fakat mezun olamıyordum çünkü 10 zayıfım vardı. Diplomayı alamıyordum. Üniversiteyi kazandıktan sonra arkadaş çevrem değişti. Lisede dağınık çevrem vardı. Ondan kurtulduktan sonra buna karar verdim çünkü lise hayatımda ailem çok üzüldü, onun karşılığını vermem gerekiyordu" şeklinde konuştu.

Üniversitede ilk olarak diferansiyel denklemler dersine girdiğini, dersten sonra hocasına "Burada okul birincisi olacağım" dediğini belirten Abdo Tokgözoğlu, "Akşama gittim, bunu bir yere yazdım ve okul birincisi oldum. Okul birinciliği mükemmel bir duygu. Bu kadar mutlu olacağımı hiç düşünmemiştim. Ailemi bu kadar heyecanlandırmak, mutlu etmek çok büyük duygu" ifadesini kullandı.

SAÜ'ye 1,5 ay geç başladığını, açığı kapatmak için günde 16 saat ders çalıştığını dile getiren Tokgözoğlu, tatil yapamadığını söyledi.

Abdo Tokgözoğlu, hocalarının kendisine çok destek olduğunu ifade ederek, "Onlara çok çok teşekkür ediyorum.  Burada diri durabildiysem hocalarım ve bazı arkadaşlarım sayesinde, bana çok destek oldular" şeklinde konuştu.

Yüksek lisans yapmayı hedeflediğini vurgulayan Tokgözoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Amerika'da yüksek lisans bursu 'fulbright' için mülakata girdim, sonuçlanmasını bekliyorum. Eğer olumsuzluk olursa askere giderim. Olmazsa yüksek lisans için yine başvuru yapacağım. Amerika'dan yeni geldim, orada 7 ay kaldım. Üstten ders almıştım, dönem boşaltmıştım. Dil eğitimi dolayısıyla Amerika'da zaman geçirdim. Şimdi de TOEFL sınavına hazırlanacağım, kazanırsam tekrar Amerika'ya gedeceğim. Öğrencilere tavsiyem, hafta içinde hiç ders çalışmıyoruz. Sürekli dışarıda dolaşıyoruz. Sosyal aktivite tabii olacak ama derslerimize yoğunlaşmamız gerekiyor diye düşünüyorum."

> Lisede zorlanan öğrenci üniversiteyi birincilikle bitirdi

Hatay'da zayıf dersleri yüzünden lise diplomasını güçlükle alan Abdo Tokgözoğlu (25), hocaları ve arkadaşlarının desteği sayesinde SAÜ'den birincilikle mezun oldu. Tokgözoğlu, “Üniversiteyi kazandım fakat mezun olamıyordum çünkü 10 zayıfım vardı. Diplomayı alamıyordum” dedi.

lisede zorlanan üniversiteliHatay'da zayıf dersleri yüzünden lise diplomasını güçlükle alan Abdo Tokgözoğlu (25), hocaları ve arkadaşlarının desteğiyle Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümü ile üniversiteyi birincilikle bitirdi.

Tokgözoğlu, daha önce iki üniversitede eğitim gördüğünü, sonrasında Cumhuriyet Üniversitesi'nde (CÜ) okurken yatay geçişle SAÜ'ye geldiğini anlattı.

Lise hayatında çok kötü dönem geçirdiğini vurgulayan Tokgözoğlu, "Üniversiteyi kazandım fakat mezun olamıyordum çünkü 10 zayıfım vardı. Diplomayı alamıyordum. Üniversiteyi kazandıktan sonra arkadaş çevrem değişti. Lisede dağınık çevrem vardı. Ondan kurtulduktan sonra buna karar verdim çünkü lise hayatımda ailem çok üzüldü, onun karşılığını vermem gerekiyordu" şeklinde konuştu.

Üniversitede ilk olarak diferansiyel denklemler dersine girdiğini, dersten sonra hocasına "Burada okul birincisi olacağım" dediğini belirten Abdo Tokgözoğlu, "Akşama gittim, bunu bir yere yazdım ve okul birincisi oldum. Okul birinciliği mükemmel bir duygu. Bu kadar mutlu olacağımı hiç düşünmemiştim. Ailemi bu kadar heyecanlandırmak, mutlu etmek çok büyük duygu" ifadesini kullandı.

SAÜ'ye 1,5 ay geç başladığını, açığı kapatmak için günde 16 saat ders çalıştığını dile getiren Tokgözoğlu, tatil yapamadığını söyledi.

Abdo Tokgözoğlu, hocalarının kendisine çok destek olduğunu ifade ederek, "Onlara çok çok teşekkür ediyorum.  Burada diri durabildiysem hocalarım ve bazı arkadaşlarım sayesinde, bana çok destek oldular" şeklinde konuştu.

Yüksek lisans yapmayı hedeflediğini vurgulayan Tokgözoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Amerika'da yüksek lisans bursu 'fulbright' için mülakata girdim, sonuçlanmasını bekliyorum. Eğer olumsuzluk olursa askere giderim. Olmazsa yüksek lisans için yine başvuru yapacağım. Amerika'dan yeni geldim, orada 7 ay kaldım. Üstten ders almıştım, dönem boşaltmıştım. Dil eğitimi dolayısıyla Amerika'da zaman geçirdim. Şimdi de TOEFL sınavına hazırlanacağım, kazanırsam tekrar Amerika'ya gedeceğim. Öğrencilere tavsiyem, hafta içinde hiç ders çalışmıyoruz. Sürekli dışarıda dolaşıyoruz. Sosyal aktivite tabii olacak ama derslerimize yoğunlaşmamız gerekiyor diye düşünüyorum."

Son Güncelleme: Salı, 30 Haziran 2015 15:02

Gösterim: 2430

Melsa Ararat Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı Yönetim Kurulu’nun ilk ve tek akademisyen üyesi oldu. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, görev süresince kurumun akademik dünyayla olan diyaloğunu daha da geliştirmeye ve kadının güçlendirilmesi ve iklim değişikliği risklerinin yatırımcıların radarında biraz daha öne çıkmasına gayret edeceğini belirtti.

melsa araratSabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, 26 trilyon $ varlığı yöneten  varlık yöneticilerini ve yatırımcılarını bir araya getiren Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı – ICGN (International Corporate Governance Network) yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Yayınladığı ilkeler, rehberler ve beyanlarla özellikle ABD ve İngiltere’de yatırım sektörünü ve finansal piyasaları etkileyen ICGN’in yönetim kurulunda yer alan ilk ve tek akademisyen Melsa Ararat oldu.

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi ve Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, 3 Haziran 2015 tarihinde Londra’da düzenlenen genel kurul toplantısında Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı - ICGN (International Corporate Governance Network) Yönetim Kurulu’na seçildi. Melsa Ararat, ICGN’in guvernörü olarak seçilen ilk ve tek akademisyen oldu. Böylece uluslararası yönetim kurullarında yer alan Türkiye kökenli kadınlara bir yenisi eklendi.

Melsa Ararat’ı, Aberdeen Asset Management, Deloitte ve Harvard Law School, HHL, Brezilya Kurumsal Yönetim derneği gibi önemli kurumlardan üyeler aday olarak gösterdi. Adaylığı kurumun kurucularından ve Kurumsal Yönetim reform hareketinin öncülerinden Ira Millstein tarafından da desteklenen Melsa Ararat, genel kurulun yüzde 90 oranında onayını alarak üyeliğe seçildi.

ICGN’in Ödül Komitesi ve İş Etiği Komitesi’nin de üyesi olan Melsa Ararat “Sabancı Üniversitesi’nin adının bu vesileyle tekrar uluslararası önemli bir platformda görünür olmasından mutlu oldum. Yönetim Kurulu’nda görev yaptığım sürece kurumun akademik dünyayla olan diyaloğunu daha da geliştirmeye ve kadının güçlendirilmesi ve iklim değişikliği risklerinin yatırımcıların radarında biraz daha öne çıkmasına gayret edeceğim” dedi. ICGN’in bu yılki konferansında insan hakları, yönetişim ve şirket modellerinde çeşitlilik ve entegre raporlama konularının öne çıktığına dikkate çeken Ararat, genel kurulun ardından toplanan yıllık konferansta küresel finans sektörünün önemli bir değişim süreci içinde olduğunun açıkça gözlemlendiğini belirtti.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin “Fakültemizin uluslararası platformlarda mevcut başarılarına eklenen bu başarı için Melsa Ararat’ı tüm içtenliğimle kutluyorum. Özellikle gelecek nesillerin daha iyi yaşam koşullarına sahip olabilmeleri için bugün büyük bir çaba sarfetmemiz gerektiğine inandığım iklim değişikliği, kadının güçlendirilmesi gibi konularda yoğun bir çaba sarfetmemiz gereken bu günlerde Melsa Ararat’ın Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı Yönetim Kurulu’nun ilk ve tek akademisyen üyesi olmasının gururunu yaşıyorum” dedi.

Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği Başkanı Özge Bulut Maraşlı "Kurumsal Yönetim, yatırımcılar ile ilişkileri güçlendiren, sermaye piyasalarında derinlik oluşması için gerek koşul. Dr. Melsa Ararat, ülkemizde kurumsal yönetimin geliştirilmesi adına başta  üniversiteler, düzenleyici kuruluşlar ve reel sektör temsilcileri olmak üzere yerli ve yabancı paydaşları biraraya getirmiş; yaptığı çalışmalar ile kalıcı çözümler üretmiştir ve ihtiyaçlar doğrultusunda üretmeye devam etmektedir. Bu kapsamda son yıllarda da Bağımsız Kadın Direktörler projesini hayata geçiren Dr. Ararat'ın Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı Yönetim Kurulu'nun ilk ve tek akademisyen üyesi, ayrıca ülkemizden uluslararası platformlarda yer alan Bağımsız Kadın Direktörlerden biri olmasını mutlulukla karşılıyor; kendisini içtenlikle tebrik ediyoruz” dedi.

Egon Zehnder International İstanbul Ofisi Yönetici Ortağı Murat Yeşildere "Melsa Ararat'ın Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı Yönetim Kurulu'na ilk ve tek akademisyen üye olarak atanması gurur verici. Diğer yandan bir Türk kadın yöneticinin uluslararası yönetim kademesinde aldığı bu önemli rol, bizim gibi yönetim kademesinde cinsiyet eşitliği için mücadele edenler için özellikle ilham verici. Kanımca bu atamanın diğer önemli boyutu ICGN'in Yönetim Kurullarında çeşitliliği güçlendirme yönünde attığı adım. Melsa Ararat'ın, sadece bir akademisyen olarak değil, iş dünyası ile akademi arasında köprü görevi yapan bir sivil toplum gönüllüsü olarak ve bir Dünya vatandaşı olarak, ICGN'in Yönetim Kurulu mozaiğine farklı renkler katacağına eminim" dedi.

> Sabancı Üniversitesi öğretim üyesinin uluslararası başarısı

Melsa Ararat Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı Yönetim Kurulu’nun ilk ve tek akademisyen üyesi oldu. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, görev süresince kurumun akademik dünyayla olan diyaloğunu daha da geliştirmeye ve kadının güçlendirilmesi ve iklim değişikliği risklerinin yatırımcıların radarında biraz daha öne çıkmasına gayret edeceğini belirtti.

melsa araratSabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, 26 trilyon $ varlığı yöneten  varlık yöneticilerini ve yatırımcılarını bir araya getiren Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı – ICGN (International Corporate Governance Network) yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Yayınladığı ilkeler, rehberler ve beyanlarla özellikle ABD ve İngiltere’de yatırım sektörünü ve finansal piyasaları etkileyen ICGN’in yönetim kurulunda yer alan ilk ve tek akademisyen Melsa Ararat oldu.

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi ve Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, 3 Haziran 2015 tarihinde Londra’da düzenlenen genel kurul toplantısında Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı - ICGN (International Corporate Governance Network) Yönetim Kurulu’na seçildi. Melsa Ararat, ICGN’in guvernörü olarak seçilen ilk ve tek akademisyen oldu. Böylece uluslararası yönetim kurullarında yer alan Türkiye kökenli kadınlara bir yenisi eklendi.

Melsa Ararat’ı, Aberdeen Asset Management, Deloitte ve Harvard Law School, HHL, Brezilya Kurumsal Yönetim derneği gibi önemli kurumlardan üyeler aday olarak gösterdi. Adaylığı kurumun kurucularından ve Kurumsal Yönetim reform hareketinin öncülerinden Ira Millstein tarafından da desteklenen Melsa Ararat, genel kurulun yüzde 90 oranında onayını alarak üyeliğe seçildi.

ICGN’in Ödül Komitesi ve İş Etiği Komitesi’nin de üyesi olan Melsa Ararat “Sabancı Üniversitesi’nin adının bu vesileyle tekrar uluslararası önemli bir platformda görünür olmasından mutlu oldum. Yönetim Kurulu’nda görev yaptığım sürece kurumun akademik dünyayla olan diyaloğunu daha da geliştirmeye ve kadının güçlendirilmesi ve iklim değişikliği risklerinin yatırımcıların radarında biraz daha öne çıkmasına gayret edeceğim” dedi. ICGN’in bu yılki konferansında insan hakları, yönetişim ve şirket modellerinde çeşitlilik ve entegre raporlama konularının öne çıktığına dikkate çeken Ararat, genel kurulun ardından toplanan yıllık konferansta küresel finans sektörünün önemli bir değişim süreci içinde olduğunun açıkça gözlemlendiğini belirtti.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin “Fakültemizin uluslararası platformlarda mevcut başarılarına eklenen bu başarı için Melsa Ararat’ı tüm içtenliğimle kutluyorum. Özellikle gelecek nesillerin daha iyi yaşam koşullarına sahip olabilmeleri için bugün büyük bir çaba sarfetmemiz gerektiğine inandığım iklim değişikliği, kadının güçlendirilmesi gibi konularda yoğun bir çaba sarfetmemiz gereken bu günlerde Melsa Ararat’ın Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı Yönetim Kurulu’nun ilk ve tek akademisyen üyesi olmasının gururunu yaşıyorum” dedi.

Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği Başkanı Özge Bulut Maraşlı "Kurumsal Yönetim, yatırımcılar ile ilişkileri güçlendiren, sermaye piyasalarında derinlik oluşması için gerek koşul. Dr. Melsa Ararat, ülkemizde kurumsal yönetimin geliştirilmesi adına başta  üniversiteler, düzenleyici kuruluşlar ve reel sektör temsilcileri olmak üzere yerli ve yabancı paydaşları biraraya getirmiş; yaptığı çalışmalar ile kalıcı çözümler üretmiştir ve ihtiyaçlar doğrultusunda üretmeye devam etmektedir. Bu kapsamda son yıllarda da Bağımsız Kadın Direktörler projesini hayata geçiren Dr. Ararat'ın Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı Yönetim Kurulu'nun ilk ve tek akademisyen üyesi, ayrıca ülkemizden uluslararası platformlarda yer alan Bağımsız Kadın Direktörlerden biri olmasını mutlulukla karşılıyor; kendisini içtenlikle tebrik ediyoruz” dedi.

Egon Zehnder International İstanbul Ofisi Yönetici Ortağı Murat Yeşildere "Melsa Ararat'ın Uluslararası Kurumsal Yönetim Ağı Yönetim Kurulu'na ilk ve tek akademisyen üye olarak atanması gurur verici. Diğer yandan bir Türk kadın yöneticinin uluslararası yönetim kademesinde aldığı bu önemli rol, bizim gibi yönetim kademesinde cinsiyet eşitliği için mücadele edenler için özellikle ilham verici. Kanımca bu atamanın diğer önemli boyutu ICGN'in Yönetim Kurullarında çeşitliliği güçlendirme yönünde attığı adım. Melsa Ararat'ın, sadece bir akademisyen olarak değil, iş dünyası ile akademi arasında köprü görevi yapan bir sivil toplum gönüllüsü olarak ve bir Dünya vatandaşı olarak, ICGN'in Yönetim Kurulu mozaiğine farklı renkler katacağına eminim" dedi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 29 Haziran 2015 15:28

Gösterim: 1861

Yapı Kredi, MEF Üniversitesi işbirliği ile Yapı Kredi Bankacılık ve Sigortacılık Ön Lisans Programını hayata geçirdi. 2015-2016 akademik yılında başlayacak program, bugünün küresel piyasasında rekabet edebilmek için gerekli bilgi, beceri ve deneyimleri kazandırarak geleceğin bankacılarını ve finans uzmanlarını yetiştirecek.

yapı kredi ve mefYapı Kredi, bir ilki daha gerçekleştirerek MEF Üniversitesi işbirliği ile Yapı Kredi Bankacılık ve Sigortacılık Ön Lisans Programını hayata geçirdi. 2015-2016 akademik yılında başlayacak program, bugünün küresel piyasasında rekabet edebilmek için gerekli bilgi, beceri ve deneyimleri kazandırarak geleceğin bankacılarını ve finans uzmanlarını yetiştirecek.  MEF Üniversitesi işbirliği ile hayata geçirilen 2 yıllık Bankacılık ve Sigortacılık Ön Lisans Programı süresince Yapı Kredi hem öğrencilere staj olanağı sağlayacak hem de mezunlara iş fırsatları sunacak.

 


Akademi ve iş dünyasını birleştiren en başarılı model

Yapı Kredi İnsan Kaynakları ve Organizasyon Genel Müdür Yardımcısı Cihangir Kavuncu, finans sektörüne değer yaratmak adına en büyük yatırımın insan kaynağına yapılması gerektiği vizyonuyla yola çıktıklarını belirterek, “Sektörün en iyi ve nitelikli bankacılarını yetiştirmek üzere kurduğumuz Yapı Kredi Bankacılık Akademisi’nin ardından hayata geçirdiğimiz bu program ile iş dünyası ve akademik hayat arasında köprü kurmayı hedefliyoruz. Bu model sektörümüzde bir ilki temsil ediyor.” 

Bankacılık sektörü için Yapı Kredi’nin köklü bir kurum olduğunu ve sektörün yetkin isimlerinin, kariyerinin bir noktasında mutlaka Yapı Kredi ile tanıştığını dile getiren Kavuncu, “71 yıllık tarihiyle başlı başına bir okula dönüşen Yapı Kredi, Bankacılık ve Sigortacılık Ön Lisans Programı ile geleceğin bankacılarını yetiştirecek. Staj, burs ve iş imkanlarını bir arada sunan program,  finans sektöründe bir bankanın gerçekleştirdiği ilk ve en kapsamlı çalışma olma özelliği taşıyor. Programı tamamlayan her öğrenci bankacılık ürün ve hizmetlerini iyi bilen, müşteri ile ilişkileri yönetme konusunda bilgi sahibi ve temel bankacılık işlemlerini gerçekleştirebilecek düzeyde yetkin bireyler olacak. Bu programı MEF Üniversitesi ile gerçekleştirmiş olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.

Bu yıl 50 öğrenci alınacak

Bu işbirliği ile ilgili görüşlerini dile getiren MEF Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin; “Bu program sayesinde iş dünyası ile üniversiteyi bir araya getirecek Türkiye’de örnek olacak model bir uygulama başlatıyoruz. Bu uygulamayı ileride farklı sektörlere de taşıyacağız. Yükseköğretimde farklılıklar yaratan duruşumuzu bu ortak program ile bir kez daha kanıtladık.”

MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut ise şu değerlendirmede bulundu; “Finans sektöründe öncü ve köklü bir kurum olan Yapı Kredi ile bu programı hayata geçirmek bizim için gurur verici. Programa, bu yıl 50 öğrenci alacağız. Öğrencilerin tamamı MEF ve Yapı Kredi iş birliği ile eğitimlerini yüzde 100 burslu tamamlayacak. Başarıyla mezun olan öğrencilerimiz ise Yapı Kredi’de çalışma fırsatı yakalama imkanına kavuşacaklar. Programın bir örnek teşkil edeceğini ve model olacağını düşünüyoruz’’ dedi. 

> Yapı Kredi ile MEF geleceğin bankacılarını yetiştirecek

Yapı Kredi, MEF Üniversitesi işbirliği ile Yapı Kredi Bankacılık ve Sigortacılık Ön Lisans Programını hayata geçirdi. 2015-2016 akademik yılında başlayacak program, bugünün küresel piyasasında rekabet edebilmek için gerekli bilgi, beceri ve deneyimleri kazandırarak geleceğin bankacılarını ve finans uzmanlarını yetiştirecek.

yapı kredi ve mefYapı Kredi, bir ilki daha gerçekleştirerek MEF Üniversitesi işbirliği ile Yapı Kredi Bankacılık ve Sigortacılık Ön Lisans Programını hayata geçirdi. 2015-2016 akademik yılında başlayacak program, bugünün küresel piyasasında rekabet edebilmek için gerekli bilgi, beceri ve deneyimleri kazandırarak geleceğin bankacılarını ve finans uzmanlarını yetiştirecek.  MEF Üniversitesi işbirliği ile hayata geçirilen 2 yıllık Bankacılık ve Sigortacılık Ön Lisans Programı süresince Yapı Kredi hem öğrencilere staj olanağı sağlayacak hem de mezunlara iş fırsatları sunacak.

 


Akademi ve iş dünyasını birleştiren en başarılı model

Yapı Kredi İnsan Kaynakları ve Organizasyon Genel Müdür Yardımcısı Cihangir Kavuncu, finans sektörüne değer yaratmak adına en büyük yatırımın insan kaynağına yapılması gerektiği vizyonuyla yola çıktıklarını belirterek, “Sektörün en iyi ve nitelikli bankacılarını yetiştirmek üzere kurduğumuz Yapı Kredi Bankacılık Akademisi’nin ardından hayata geçirdiğimiz bu program ile iş dünyası ve akademik hayat arasında köprü kurmayı hedefliyoruz. Bu model sektörümüzde bir ilki temsil ediyor.” 

Bankacılık sektörü için Yapı Kredi’nin köklü bir kurum olduğunu ve sektörün yetkin isimlerinin, kariyerinin bir noktasında mutlaka Yapı Kredi ile tanıştığını dile getiren Kavuncu, “71 yıllık tarihiyle başlı başına bir okula dönüşen Yapı Kredi, Bankacılık ve Sigortacılık Ön Lisans Programı ile geleceğin bankacılarını yetiştirecek. Staj, burs ve iş imkanlarını bir arada sunan program,  finans sektöründe bir bankanın gerçekleştirdiği ilk ve en kapsamlı çalışma olma özelliği taşıyor. Programı tamamlayan her öğrenci bankacılık ürün ve hizmetlerini iyi bilen, müşteri ile ilişkileri yönetme konusunda bilgi sahibi ve temel bankacılık işlemlerini gerçekleştirebilecek düzeyde yetkin bireyler olacak. Bu programı MEF Üniversitesi ile gerçekleştirmiş olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.

Bu yıl 50 öğrenci alınacak

Bu işbirliği ile ilgili görüşlerini dile getiren MEF Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin; “Bu program sayesinde iş dünyası ile üniversiteyi bir araya getirecek Türkiye’de örnek olacak model bir uygulama başlatıyoruz. Bu uygulamayı ileride farklı sektörlere de taşıyacağız. Yükseköğretimde farklılıklar yaratan duruşumuzu bu ortak program ile bir kez daha kanıtladık.”

MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut ise şu değerlendirmede bulundu; “Finans sektöründe öncü ve köklü bir kurum olan Yapı Kredi ile bu programı hayata geçirmek bizim için gurur verici. Programa, bu yıl 50 öğrenci alacağız. Öğrencilerin tamamı MEF ve Yapı Kredi iş birliği ile eğitimlerini yüzde 100 burslu tamamlayacak. Başarıyla mezun olan öğrencilerimiz ise Yapı Kredi’de çalışma fırsatı yakalama imkanına kavuşacaklar. Programın bir örnek teşkil edeceğini ve model olacağını düşünüyoruz’’ dedi. 

Son Güncelleme: Pazartesi, 29 Haziran 2015 14:25

Gösterim: 1248

Elazığ'da, Fırat Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Bölümünde öğrenim gören 7 öğrenci, bitirme projesi kapsamında, 10 bin lira maliyetle "Fors" adını verdikleri elektrikli otomobil üretti.

öğrenci elektrikli otomobilFırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencisi 7 arkadaş, bitirme projesi kapsamında, TÜBİTAK desteği ve cep harçlıklarıyla, "Fors" adını verdikleri elektrikli otomobil üretti.

Otomotiv Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yasin Varol, öğrencilerinin 3 ay gibi kısa bir sürede 10 bin lira maliyetle elektrikli otomobil yaptıklarını belirterek, bunun kendileri için büyük bir başarı olduğunu söyledi.

Öğrencilerinin piyasadaki elektrikli otomobillerden farklı olarak herkesin binebileceği ekonomik bir araç ortaya koyduğunu ifade eden Varol, "Burada temel amaç, düşük maliyetli bir elektrikli araç üretimi gerçekleştirmekti ve bunu bu yıl içerisinde gerçekleştirdik" dedi.

Proje ortaklarından Otomotiv Mühendisliği Bölümü öğrencisi Yunus Emre Akay (23) da bitirme projesi kapsamında ürettikleri elektrikli otomobille amaçlarının çok hızlı giden veya çok lüks bir araç değil, herkesin binebileceği, ekonomik bir araç yapmak olduğunu vurguladı.

Piyasadaki diğer elektrikli araçların pahalı ve Türkiye'nin yol koşullarına uygunluğunun da tartışılabilir olduğunu aktaran Akay, "Piyasadaki araçların durumu hakkında yaptığımız araştırmalarda fabrikasyon araçların maliyetinin çok fazla olduğunu gördük. Bu yüzden daha düşük maliyetli bir araç yapma amacıyla yola çıktık. Aracımız 10 bin liraya mal oldu. Herhangi bir kişinin rahatlıkla sürebileceği, karmaşık şanzıman sistemi olmayan bir araç. Aracımız yol koşullarında çok güzel bir sürüşe sahip ve yokuşlardaki ivmelenmesi de çok iyi" dedi.

Cep harçlıklarıyla yaptılar

Otomobili yapmaya başlamadan önce projelerine destek olabilecek sponsor firma ve kurumlarla temasa geçtiklerini dile getiren Akay, sadece TÜBİTAK'tan destek bulabildiklerini kaydetti.

Akay, maddi imkansızlıkların aracın mümkün olabilecek en düşük maliyetle ortaya çıkmasında etkili olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"TÜBİTAK'tan aldığımız destekle, öğrenci harçlıklarımızı birleştirerek bu aracı ortaya çıkardık. 400 kilogram ağırlığındaki 2 kişilik aracımızda, 4 ileri 1 geri şanzıman var. Bu şanzıman herhangi bir şekilde debriyaj sistemi gerektirmeden otomatik olarak kavrıyor. Ayrıca üzerinde 26 beygir güce sahip elektrik motorumuz var. Bu motorun üzerinde iki ayrı sarım mevcut. Bu sarımlar hızlı ve yavaş olmak üzere ikiye ayrılmış durumda. Yavaş sarımda elde ettiğimiz hız maksimum 60 kilometre. Hızlı sarımda ise 100 kilometre hıza ulaşmakta."

> 7 üniversiteli harçlıklarıyla elektrikli otomobil üretti

Elazığ'da, Fırat Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Bölümünde öğrenim gören 7 öğrenci, bitirme projesi kapsamında, 10 bin lira maliyetle "Fors" adını verdikleri elektrikli otomobil üretti.

öğrenci elektrikli otomobilFırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencisi 7 arkadaş, bitirme projesi kapsamında, TÜBİTAK desteği ve cep harçlıklarıyla, "Fors" adını verdikleri elektrikli otomobil üretti.

Otomotiv Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yasin Varol, öğrencilerinin 3 ay gibi kısa bir sürede 10 bin lira maliyetle elektrikli otomobil yaptıklarını belirterek, bunun kendileri için büyük bir başarı olduğunu söyledi.

Öğrencilerinin piyasadaki elektrikli otomobillerden farklı olarak herkesin binebileceği ekonomik bir araç ortaya koyduğunu ifade eden Varol, "Burada temel amaç, düşük maliyetli bir elektrikli araç üretimi gerçekleştirmekti ve bunu bu yıl içerisinde gerçekleştirdik" dedi.

Proje ortaklarından Otomotiv Mühendisliği Bölümü öğrencisi Yunus Emre Akay (23) da bitirme projesi kapsamında ürettikleri elektrikli otomobille amaçlarının çok hızlı giden veya çok lüks bir araç değil, herkesin binebileceği, ekonomik bir araç yapmak olduğunu vurguladı.

Piyasadaki diğer elektrikli araçların pahalı ve Türkiye'nin yol koşullarına uygunluğunun da tartışılabilir olduğunu aktaran Akay, "Piyasadaki araçların durumu hakkında yaptığımız araştırmalarda fabrikasyon araçların maliyetinin çok fazla olduğunu gördük. Bu yüzden daha düşük maliyetli bir araç yapma amacıyla yola çıktık. Aracımız 10 bin liraya mal oldu. Herhangi bir kişinin rahatlıkla sürebileceği, karmaşık şanzıman sistemi olmayan bir araç. Aracımız yol koşullarında çok güzel bir sürüşe sahip ve yokuşlardaki ivmelenmesi de çok iyi" dedi.

Cep harçlıklarıyla yaptılar

Otomobili yapmaya başlamadan önce projelerine destek olabilecek sponsor firma ve kurumlarla temasa geçtiklerini dile getiren Akay, sadece TÜBİTAK'tan destek bulabildiklerini kaydetti.

Akay, maddi imkansızlıkların aracın mümkün olabilecek en düşük maliyetle ortaya çıkmasında etkili olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"TÜBİTAK'tan aldığımız destekle, öğrenci harçlıklarımızı birleştirerek bu aracı ortaya çıkardık. 400 kilogram ağırlığındaki 2 kişilik aracımızda, 4 ileri 1 geri şanzıman var. Bu şanzıman herhangi bir şekilde debriyaj sistemi gerektirmeden otomatik olarak kavrıyor. Ayrıca üzerinde 26 beygir güce sahip elektrik motorumuz var. Bu motorun üzerinde iki ayrı sarım mevcut. Bu sarımlar hızlı ve yavaş olmak üzere ikiye ayrılmış durumda. Yavaş sarımda elde ettiğimiz hız maksimum 60 kilometre. Hızlı sarımda ise 100 kilometre hıza ulaşmakta."

Son Güncelleme: Pazartesi, 29 Haziran 2015 15:01

Gösterim: 1373

Sakarya'da iki çocuk ve üç torunu bulunan 71 yaşındaki emekli öğretmen Gülöz Serin, eğitim gördüğü Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü ve fakülteden birinci, üniversiteden de ikincilikle mezun oldu.

71 yaşında başarı öyküsüSakarya'da 71 yaşındaki emekli öğretmen Gülöz Serin, eğitim gördüğü Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü ve fakülteden birinci, üniversiteden de ikincilikle mezun oldu.

İki çocuk ve üç torun sahibi Serin, küçük yaştan beri resme ilgisi olduğunu, 46 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra kendisini denemek için girdiği üniversite sınavından 288 puan aldığını ve  sonra yetenek sınavlarına girmeye karar verdiğini söyledi.

Eşinin rızasını aldıktan sonra son sınava ayın 13'ünde girdiğini anlatan Serin, "13 numaralı soru çıktı, 13 numaralı masada oturuyordum ve resim bölümünü 13. olarak kazandım. Geçen yıl da 13. Ekim Geçidi sergisine katıldım. Ben uğura inanmam ama 13'ün bende bir etkisi olmuştur" ifadelerini kullandı.

Kendisinin okuması için daha çok gelinlerinin destek verdiğini belirten Serin, 4 yıllık eğitim sürecinde eşinin çok büyük katkısının olduğunu ifade ederek, "Kocaeli'nin Eşme Mahallesi'nde oturuyorum. Beni her sabah okula götürdü, akşam da eve getirdi. Bir eksiğim olduğunda gitti evden getirdi. O nedenle eşime çok şey borçluyum" diye konuştu.

Üniversiteyi kazandığının ilk yılında fakültedeki öğrencilerin bazılarının okumasını gereksiz görüldüğünü ancak zamanla tanıştıkça hepsiyle dost olduğunu anlatan Serin, şöyle konuştu:

"Onlar benim torunlarım yaşındaydı. Hepsine torun gözüyle baktım. Hepsiyle çok iyi arkadaşlıklar kurdum. Hepsi iyi insanlardı, hepsine hayatta başarılar diliyorum. Hocalarımdan, arkadaşlarımdan büyük saygı gördüm. Ben de öğrenci olmayı başarabildim. Çok çaba gösterdim. İyi duygularla ayrılıyorum okuldan. Bundan sonra resim yapacağım. Resim yapmayı çok seviyorum. Hocalarımın derslerine misafir öğrenci olarak katılabilirim. Bol bol kitap okuyacağım. Elimde 85 sulu boya resmi, 10 yağlı boya tablom var. Bunlarla bir sergi açmayı düşünüyorum. Çini ve minyatür gibi ilgi alanlarım var, bunlarla ilgilenmeye devam edeceğim."

Gençlere tavsiyelerde bulunan Serin, öncelikle disiplinli çalışmanın önemli olduğunu vurgulayarak, "Eğlenceyi, çalışmayı ve dinlenmeyi dengelemeleri gerekir. Onlar okurken ailelerinin çalıştığını ve katkısını düşünmeliler. Düzenli bir çalışmayla zamanında okullarını bitirmeliler. Hedeflerini iyi belirlemeliler. O hedefe göre planlı bir çalışma uygulamalılar" şeklinde konuştu.

Serin, astım rahatsızlığını okulda unutmaya çalıştığını belirterek, atölyede bazen rahatsızlandığını ancak arkadaşlarının da desteği ile rahatsızlığını unuttuğunu ifade etti.

Gülöz Serin'in eşi Ali Serin ise gelinlerinin ısrarı üzerine eşinin okuma talebini kabul ettiğini belirtti. Eşinin astım rahatsızlığı bulunduğunu anlatan Serin, "Okulun konumunun yüksek olması ve gençlerle belli bir hedef için uğraşmasının rahatsızlığı için iyi geleceğini düşündüm. Neticede eşim hem hastalığını yenmeyi bildi hem de aile yaşamında hiçbir şeyi eksik bırakmadı. Evinin temizliğini yemeğini her zaman hazır etti, ihmal etmedi. Kendisini kutluyorum. Demek ki zor başarabiliyormuş. Ben elimden gelen desteği kendisine vermeye çalıştım ama esas başarı onun" ifadelerine yer verdi.

Bölüm ve fakülte birincisi üniversite ikincisi

SAÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Besim Dellaloğlu da 71 yaşındaki Serin'in çok başarılı bir öğrenci olduğunu ve kendisine hep tam not verdiğini vurguladı.

Serin'in, dirayetli, çalışkan ve iyi odaklanmış bir öğrenci olduğunu ifade eden Dellaloğlu, "Ben 22 yıllık hocayım Güloz hanımın okuması meslek hayatımın çok ilginç bir tecrübesi oldu. Eşi de her sabah Güloz hanımı okula getiriyor, her akşam da alıp götürüyordu. Bu nedenle ona da sembolik bir hediye takdim ettik" dedi.

Dellaloğlu, öğrencisi Serin'in, resim bölümü ve güzel sanatlar fakültesi birincisi ve aynı zamanda üniversite ikincisi olduğunu anımsatarak, "Güloz hanımın 3,99 ortalaması var, yani bütün derslerden 'A' almış, bir tek dersten 'BA' almış. Bu da çok özel bir durum. Üniversite eğitimi 18 ila 24 yaş arası alınır diye bir kural yok. İnsan üniversite okumaya 40 yaşında da karar verebilir. Hayatının koşullarını düzene koyabiliyorsa insan her yaşta eğitim almalıdır. Gülöz hanımın öyküsünü çok büyük örnek olarak görüyorum. Sınıfta Güloz hanım 100 tam not alıyor, ondan sonra gelen not 85. Güloz hanım derste not alıyor, kitap özetleri çıkartıyor ve sistematik çalışıyordu" şeklinde konuştu.

> Başarımda eşimin çok katkısı var

Sakarya'da iki çocuk ve üç torunu bulunan 71 yaşındaki emekli öğretmen Gülöz Serin, eğitim gördüğü Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü ve fakülteden birinci, üniversiteden de ikincilikle mezun oldu.

71 yaşında başarı öyküsüSakarya'da 71 yaşındaki emekli öğretmen Gülöz Serin, eğitim gördüğü Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü ve fakülteden birinci, üniversiteden de ikincilikle mezun oldu.

İki çocuk ve üç torun sahibi Serin, küçük yaştan beri resme ilgisi olduğunu, 46 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra kendisini denemek için girdiği üniversite sınavından 288 puan aldığını ve  sonra yetenek sınavlarına girmeye karar verdiğini söyledi.

Eşinin rızasını aldıktan sonra son sınava ayın 13'ünde girdiğini anlatan Serin, "13 numaralı soru çıktı, 13 numaralı masada oturuyordum ve resim bölümünü 13. olarak kazandım. Geçen yıl da 13. Ekim Geçidi sergisine katıldım. Ben uğura inanmam ama 13'ün bende bir etkisi olmuştur" ifadelerini kullandı.

Kendisinin okuması için daha çok gelinlerinin destek verdiğini belirten Serin, 4 yıllık eğitim sürecinde eşinin çok büyük katkısının olduğunu ifade ederek, "Kocaeli'nin Eşme Mahallesi'nde oturuyorum. Beni her sabah okula götürdü, akşam da eve getirdi. Bir eksiğim olduğunda gitti evden getirdi. O nedenle eşime çok şey borçluyum" diye konuştu.

Üniversiteyi kazandığının ilk yılında fakültedeki öğrencilerin bazılarının okumasını gereksiz görüldüğünü ancak zamanla tanıştıkça hepsiyle dost olduğunu anlatan Serin, şöyle konuştu:

"Onlar benim torunlarım yaşındaydı. Hepsine torun gözüyle baktım. Hepsiyle çok iyi arkadaşlıklar kurdum. Hepsi iyi insanlardı, hepsine hayatta başarılar diliyorum. Hocalarımdan, arkadaşlarımdan büyük saygı gördüm. Ben de öğrenci olmayı başarabildim. Çok çaba gösterdim. İyi duygularla ayrılıyorum okuldan. Bundan sonra resim yapacağım. Resim yapmayı çok seviyorum. Hocalarımın derslerine misafir öğrenci olarak katılabilirim. Bol bol kitap okuyacağım. Elimde 85 sulu boya resmi, 10 yağlı boya tablom var. Bunlarla bir sergi açmayı düşünüyorum. Çini ve minyatür gibi ilgi alanlarım var, bunlarla ilgilenmeye devam edeceğim."

Gençlere tavsiyelerde bulunan Serin, öncelikle disiplinli çalışmanın önemli olduğunu vurgulayarak, "Eğlenceyi, çalışmayı ve dinlenmeyi dengelemeleri gerekir. Onlar okurken ailelerinin çalıştığını ve katkısını düşünmeliler. Düzenli bir çalışmayla zamanında okullarını bitirmeliler. Hedeflerini iyi belirlemeliler. O hedefe göre planlı bir çalışma uygulamalılar" şeklinde konuştu.

Serin, astım rahatsızlığını okulda unutmaya çalıştığını belirterek, atölyede bazen rahatsızlandığını ancak arkadaşlarının da desteği ile rahatsızlığını unuttuğunu ifade etti.

Gülöz Serin'in eşi Ali Serin ise gelinlerinin ısrarı üzerine eşinin okuma talebini kabul ettiğini belirtti. Eşinin astım rahatsızlığı bulunduğunu anlatan Serin, "Okulun konumunun yüksek olması ve gençlerle belli bir hedef için uğraşmasının rahatsızlığı için iyi geleceğini düşündüm. Neticede eşim hem hastalığını yenmeyi bildi hem de aile yaşamında hiçbir şeyi eksik bırakmadı. Evinin temizliğini yemeğini her zaman hazır etti, ihmal etmedi. Kendisini kutluyorum. Demek ki zor başarabiliyormuş. Ben elimden gelen desteği kendisine vermeye çalıştım ama esas başarı onun" ifadelerine yer verdi.

Bölüm ve fakülte birincisi üniversite ikincisi

SAÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Besim Dellaloğlu da 71 yaşındaki Serin'in çok başarılı bir öğrenci olduğunu ve kendisine hep tam not verdiğini vurguladı.

Serin'in, dirayetli, çalışkan ve iyi odaklanmış bir öğrenci olduğunu ifade eden Dellaloğlu, "Ben 22 yıllık hocayım Güloz hanımın okuması meslek hayatımın çok ilginç bir tecrübesi oldu. Eşi de her sabah Güloz hanımı okula getiriyor, her akşam da alıp götürüyordu. Bu nedenle ona da sembolik bir hediye takdim ettik" dedi.

Dellaloğlu, öğrencisi Serin'in, resim bölümü ve güzel sanatlar fakültesi birincisi ve aynı zamanda üniversite ikincisi olduğunu anımsatarak, "Güloz hanımın 3,99 ortalaması var, yani bütün derslerden 'A' almış, bir tek dersten 'BA' almış. Bu da çok özel bir durum. Üniversite eğitimi 18 ila 24 yaş arası alınır diye bir kural yok. İnsan üniversite okumaya 40 yaşında da karar verebilir. Hayatının koşullarını düzene koyabiliyorsa insan her yaşta eğitim almalıdır. Gülöz hanımın öyküsünü çok büyük örnek olarak görüyorum. Sınıfta Güloz hanım 100 tam not alıyor, ondan sonra gelen not 85. Güloz hanım derste not alıyor, kitap özetleri çıkartıyor ve sistematik çalışıyordu" şeklinde konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 25 Haziran 2015 10:42

Gösterim: 1116


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.