Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Dershane öğretmenleri atama başvuru tarihi ne zaman? Hangi dershane öğretmenleri MEB'de kadro alabilecek? İşte yanıtı;
Dershane ve öğrenci etüt merkezlerinde çalışan öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı’nda kadroya geçmeleri için başvurular 1 Temmuz’da başlayacak. Peki, dershanelerde çalışan öğretmenlerden kadro için hangi kriterleri yerine getirmeleri isteniyor? İşte yanıtı;
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), dershanelerin özel okula dönüştürülmesine ilişkin esasların belirlendiği kılavuzu yayımladı.
Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi sürecinde başvurular, 2 Haziran 2014-31 Ağustos 2015 tarihleri arasındaki 7 dönemde alınacak. Dönüşüme alınmayan dershaneler ile gerekli şartları sağlayamayan öğrenci etüt eğitim merkezlerinin faaliyetleri, 1 Eylül 2015 itibariyle sonlandırılacak.
Dershane ve öğrenci etüt merkezlerinde 14 Mart 2014 tarihi itibariyle çalışmakta olan ve 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle bu işyerinde eğitim personeli olarak ödenmiş prim gün sayısı 6 yıl ve daha fazla olan eğitim personelinin devlet kadrolarına atanmalarına ilişkin başvuruları 1 Temmuz 2015 ile 1 Ağustos 2015 tarihleri arasında alınacak ve başvurularla ilgili kılavuz Mart 2015'te yayımlanacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Dershane öğretmenleri atama başvuru tarihi ne zaman? Hangi dershane öğretmenleri MEB'de kadro alabilecek? İşte yanıtı;
Dershane ve öğrenci etüt merkezlerinde çalışan öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı’nda kadroya geçmeleri için başvurular 1 Temmuz’da başlayacak. Peki, dershanelerde çalışan öğretmenlerden kadro için hangi kriterleri yerine getirmeleri isteniyor? İşte yanıtı;
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), dershanelerin özel okula dönüştürülmesine ilişkin esasların belirlendiği kılavuzu yayımladı.
Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi sürecinde başvurular, 2 Haziran 2014-31 Ağustos 2015 tarihleri arasındaki 7 dönemde alınacak. Dönüşüme alınmayan dershaneler ile gerekli şartları sağlayamayan öğrenci etüt eğitim merkezlerinin faaliyetleri, 1 Eylül 2015 itibariyle sonlandırılacak.
Dershane ve öğrenci etüt merkezlerinde 14 Mart 2014 tarihi itibariyle çalışmakta olan ve 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle bu işyerinde eğitim personeli olarak ödenmiş prim gün sayısı 6 yıl ve daha fazla olan eğitim personelinin devlet kadrolarına atanmalarına ilişkin başvuruları 1 Temmuz 2015 ile 1 Ağustos 2015 tarihleri arasında alınacak ve başvurularla ilgili kılavuz Mart 2015'te yayımlanacak.
Son Güncelleme: Pazartesi, 02 Haziran 2014 16:22
Gösterim: 5370
Türkiye ile Moldova ve Belarus arasında vizesiz seyahat anlaşması yürürlüğe girdi.
Dışişleri Bakanlığı, Moldova ile dün yürürlüğe giren karşılıklı vize anlaşmasının, ilişkilerin siyasi, ekonomik, beşeri ve kültürel boyutlarına da katkıda bulunacağını bildirdi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, 1 Kasım 2012'de Ankara'da imzalanan ve her iki ülke vatandaşlarının, pasaport türüne bakılmaksızın karşılıklı olarak 90 günlük vizesiz seyahat gerçekleştirebilmelerini öngören, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizelerin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına İlişkin Anlaşma”nın dün yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.
Anlaşmanın, Türkiye-Moldova işbirliğinin önemli bir simgesi olduğu vurgulanan açıklamada, "Komşumuz olarak gördüğümüz, tarihten gelen güçlü bağlara sahip olduğumuz Moldova ile ilişkilerimizin siyasi, ekonomik, beşeri ve kültürel boyutlarına da katkıda bulunacağına inanıyoruz" ifadesi kullanıldı.
Belarus'a da 30 gün vizesiz seyahat edilebilecek
Dışişleri Bakanlığı, dün yürürlüğe giren Belarus ile karşılıklı vize muafiyetinin ikili ilişkilerin ticari, beşeri ve kültürel boyutlarının gelişmesine katkıda bulunacağını bildirdi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, 29 Mart 2013 tarihinde Minsk’te imzalanan ve her iki ülke vatandaşlarının, pasaport türüne bakılmaksızın karşılıklı olarak 30 günlük vizesiz seyahat gerçekleştirebilmelerini öngören, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belarus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizelerin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına İlişkin Anlaşma”nın, dün yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.
Anlaşmanın Türkiye-Belarus ilişkilerinin gelişimine katkıda bulunacak önemli bir adım olduğu vurgulanan açıklamada, "Son yıllarda karşılıklı üst düzey ziyaretlerle ivme kazanan siyasi ilişkilerimizin somut bir yansıması olan karşılıklı vize muafiyetinin, Belarus ile ilişkilerimizin ticari, beşeri ve kültürel boyutlarının gelişmesine de katkıda bulunacağına inanıyoruz" ifadesine yer verildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye ile Moldova ve Belarus arasında vizesiz seyahat anlaşması yürürlüğe girdi.
Dışişleri Bakanlığı, Moldova ile dün yürürlüğe giren karşılıklı vize anlaşmasının, ilişkilerin siyasi, ekonomik, beşeri ve kültürel boyutlarına da katkıda bulunacağını bildirdi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, 1 Kasım 2012'de Ankara'da imzalanan ve her iki ülke vatandaşlarının, pasaport türüne bakılmaksızın karşılıklı olarak 90 günlük vizesiz seyahat gerçekleştirebilmelerini öngören, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizelerin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına İlişkin Anlaşma”nın dün yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.
Anlaşmanın, Türkiye-Moldova işbirliğinin önemli bir simgesi olduğu vurgulanan açıklamada, "Komşumuz olarak gördüğümüz, tarihten gelen güçlü bağlara sahip olduğumuz Moldova ile ilişkilerimizin siyasi, ekonomik, beşeri ve kültürel boyutlarına da katkıda bulunacağına inanıyoruz" ifadesi kullanıldı.
Belarus'a da 30 gün vizesiz seyahat edilebilecek
Dışişleri Bakanlığı, dün yürürlüğe giren Belarus ile karşılıklı vize muafiyetinin ikili ilişkilerin ticari, beşeri ve kültürel boyutlarının gelişmesine katkıda bulunacağını bildirdi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, 29 Mart 2013 tarihinde Minsk’te imzalanan ve her iki ülke vatandaşlarının, pasaport türüne bakılmaksızın karşılıklı olarak 30 günlük vizesiz seyahat gerçekleştirebilmelerini öngören, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belarus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizelerin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına İlişkin Anlaşma”nın, dün yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.
Anlaşmanın Türkiye-Belarus ilişkilerinin gelişimine katkıda bulunacak önemli bir adım olduğu vurgulanan açıklamada, "Son yıllarda karşılıklı üst düzey ziyaretlerle ivme kazanan siyasi ilişkilerimizin somut bir yansıması olan karşılıklı vize muafiyetinin, Belarus ile ilişkilerimizin ticari, beşeri ve kültürel boyutlarının gelişmesine de katkıda bulunacağına inanıyoruz" ifadesine yer verildi.
Son Güncelleme: Salı, 03 Haziran 2014 09:27
Gösterim: 1642
MEB tarafından illere gönderilen genelgeyle, güzel sanatlar liseleri ile spor liselerine öğrenci alınmasına ilişkin usul ve esaslarda yeni düzenlemelere gidilerek, öğrenci seçiminde yetenekle birlikte öğrencinin akademik başarısı belirleyici hale getirildi
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından illere gönderilen genelgeyle, güzel sanatlar liseleri ile spor liselerine öğrenci alınmasına ilişkin usul ve esaslarda yeni düzenlemelere gidilerek, öğrenci seçiminde yetenekle birlikte öğrencinin akademik başarısı belirleyici hale getirildi. Öğrenci seçiminde, yetenek sınavının yüzde 70'i ile ortaöğretime yerleştirme puanının yüzde 30’u esas alınacak.
Ortaokul ve imam hatip ortaokulunun 8'inci sınıfını bitiren öğrenciler, 16-27 Haziran'da öğrenim görmek istediği alanın bulunduğu güzel sanatlar lisesi veya spor lisesi müdürlüklerinden sadece birine öğrenim belgesi, dilekçe ve bir fotoğrafla doğrudan veya posta yoluyla müracaat edecekler. Postadaki gecikmeler dikkate alınmayacağından zamanında ulaşmayan başvurular değerlendirmeye alınmayacak.
Müracaat eden öğrenciler için okul müdürlükleri, sınav giriş belgesi düzenleyecek ve alanlara göre sınava girecek öğrenci listeleri 30 Haziran-4 Temmuz'da başvurulan okulda ve okulun internet sayfasında ilan edilecek.
Öğrenci seçimine ilişkin yetenek sınavı, bölümler bazında 7-11 Temmuz'da tek aşamalı olarak komisyonlar tarafından yapılacak. Okul müdürünün başkanlığındaki komisyonlarda, alan öğretmenlerinin yanı sıra alan uzmanı akademisyenler de yer alacak. Alan uzmanı akademisyen bulunamadığı durumlarda il veya ilçe milli eğitim müdürlüğünce bir alan öğretmeni görevlendirmesi yapılacak.
Kayıtlar temmuzda yapılacak
Yetenek sınavında 50 puan barajını geçemeyen öğrenciler başarısız sayılarak değerlendirmeye alınmayacak. Değerlendirmeler, bölümler bazında sınav değerlendirme ölçütleri çizelgesi ve sınav değerlendirme çizelgesinde yer alan esas ve ölçütler doğrultusunda yapılacak.
En yüksek puandan aşağıya doğru yapılan sıralamaya göre, bölümler bazında belirlenen kontenjan kadar asil ve yedek liste 11 Temmuz 2014 mesai bitiminde okulda ve okulun internet sayfasında ilan edilecek, kesin kayıt hakkı kazanan öğrencilerin kayıtları, 14-18 Temmuz'da yapılacak.
Kesin kayıtlar sonucunda açık kontenjan bulunması durumunda, yedek listeden puan sırasına göre açık kontenjan kadar kesin kayıt yaptırmaya hak kazananlar tespit edilerek 18 Temmuz'da okulda ve okulun internet sayfasında ilan edilerek ayrıca öğrenci velilerine bildirilecek. Yedek listeden kesin kayıt hakkı kazanan öğrencilerin kayıtları 21-23 Temmuz'da yapılacak. Açık kontenjan kalması durumunda yedek listeden öğrenci kayıtları 24-25 Temmuz'da yapılacak.
Buna rağmen açık kontenjanı bulunan ancak yedek listesinde yeterli sayıda öğrencisi bulunmayan veya yedek listesi olmayan okullar, 31 Temmuz-6 Ağustos'ta valiliklerce belirlenecek takvim çerçevesinde, aynı usulle sınav yaparak öğrenci alacaklar. Yedek listesinde yeterli sayıda öğrencisi bulunmayan okullar, sadece yedek listenin dışında kalan açık öğrenci kontenjanı için sınav yapacaklar.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MEB tarafından illere gönderilen genelgeyle, güzel sanatlar liseleri ile spor liselerine öğrenci alınmasına ilişkin usul ve esaslarda yeni düzenlemelere gidilerek, öğrenci seçiminde yetenekle birlikte öğrencinin akademik başarısı belirleyici hale getirildi
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından illere gönderilen genelgeyle, güzel sanatlar liseleri ile spor liselerine öğrenci alınmasına ilişkin usul ve esaslarda yeni düzenlemelere gidilerek, öğrenci seçiminde yetenekle birlikte öğrencinin akademik başarısı belirleyici hale getirildi. Öğrenci seçiminde, yetenek sınavının yüzde 70'i ile ortaöğretime yerleştirme puanının yüzde 30’u esas alınacak.
Ortaokul ve imam hatip ortaokulunun 8'inci sınıfını bitiren öğrenciler, 16-27 Haziran'da öğrenim görmek istediği alanın bulunduğu güzel sanatlar lisesi veya spor lisesi müdürlüklerinden sadece birine öğrenim belgesi, dilekçe ve bir fotoğrafla doğrudan veya posta yoluyla müracaat edecekler. Postadaki gecikmeler dikkate alınmayacağından zamanında ulaşmayan başvurular değerlendirmeye alınmayacak.
Müracaat eden öğrenciler için okul müdürlükleri, sınav giriş belgesi düzenleyecek ve alanlara göre sınava girecek öğrenci listeleri 30 Haziran-4 Temmuz'da başvurulan okulda ve okulun internet sayfasında ilan edilecek.
Öğrenci seçimine ilişkin yetenek sınavı, bölümler bazında 7-11 Temmuz'da tek aşamalı olarak komisyonlar tarafından yapılacak. Okul müdürünün başkanlığındaki komisyonlarda, alan öğretmenlerinin yanı sıra alan uzmanı akademisyenler de yer alacak. Alan uzmanı akademisyen bulunamadığı durumlarda il veya ilçe milli eğitim müdürlüğünce bir alan öğretmeni görevlendirmesi yapılacak.
Kayıtlar temmuzda yapılacak
Yetenek sınavında 50 puan barajını geçemeyen öğrenciler başarısız sayılarak değerlendirmeye alınmayacak. Değerlendirmeler, bölümler bazında sınav değerlendirme ölçütleri çizelgesi ve sınav değerlendirme çizelgesinde yer alan esas ve ölçütler doğrultusunda yapılacak.
En yüksek puandan aşağıya doğru yapılan sıralamaya göre, bölümler bazında belirlenen kontenjan kadar asil ve yedek liste 11 Temmuz 2014 mesai bitiminde okulda ve okulun internet sayfasında ilan edilecek, kesin kayıt hakkı kazanan öğrencilerin kayıtları, 14-18 Temmuz'da yapılacak.
Kesin kayıtlar sonucunda açık kontenjan bulunması durumunda, yedek listeden puan sırasına göre açık kontenjan kadar kesin kayıt yaptırmaya hak kazananlar tespit edilerek 18 Temmuz'da okulda ve okulun internet sayfasında ilan edilerek ayrıca öğrenci velilerine bildirilecek. Yedek listeden kesin kayıt hakkı kazanan öğrencilerin kayıtları 21-23 Temmuz'da yapılacak. Açık kontenjan kalması durumunda yedek listeden öğrenci kayıtları 24-25 Temmuz'da yapılacak.
Buna rağmen açık kontenjanı bulunan ancak yedek listesinde yeterli sayıda öğrencisi bulunmayan veya yedek listesi olmayan okullar, 31 Temmuz-6 Ağustos'ta valiliklerce belirlenecek takvim çerçevesinde, aynı usulle sınav yaparak öğrenci alacaklar. Yedek listesinde yeterli sayıda öğrencisi bulunmayan okullar, sadece yedek listenin dışında kalan açık öğrenci kontenjanı için sınav yapacaklar.
Son Güncelleme: Cumartesi, 31 May 2014 12:50
Gösterim: 2959
Hemen cevaplayayım: verilebilir. Sınav yönergesinin maddesi açıktır. MEB Merkezî Sistem Sınav Yönergesi’ nin 29/2 maddesinde ’’Görevli olduğu salonda toplu veya ikili kopya çekildiği belirlenen salon görevlileri ile bu yönergede belirtilen görevlerini yerine getirmeyen tüm görevliler hakkında gerekli işlem yapılır. Bu görevlilere 1 (bir) yıl süreyle, tekrarı hâlinde hiçbir şekilde sınav görevi verilmez.’’ denilmektedir. Ancak yönergede böyle bir madde olması, bilgisayar analizi sonucunda peynir ekmek gibi ceza dağıtmak anlamına gelmez. Hem okuttuğu dersin sınavında öğretmenleri görevlendirmeyerek inciteceksiniz hem 5 ek ders gibi komik ücrete sınav görevlisi yapacaksınız hem de çoğunluğunu sınıf öğretmenlerinden seçtiğiniz salon başkanı ve gözetmelerine sübûta erdiği bile belli olmayan suçtan ceza vereceksiniz. Sadece bence demiyorum galiba herkesçe de bu durum, yanlış… Çünkü Millî Eğitim Bakanlığı, ceza verme makamı değildir.
Önce yasal anlamda ’’hak mahrûmiyeti’’ cezasının yanlışlığını ispat edelim:
1-) Her şeyden önce hak mahrûmiyeti cezasının 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’ a hem usûl hem de yöntem bakımından açıkça aykırıdır.
2-) Hak mahrûmiyeti cezası Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik’ te açık ifadesi bulunan ’’Hakkında disiplin soruşturması yürütülen devlet memurunun üyesi olduğu sendikanın temsilcisi de bu maddede belirtilen disiplin ve yüksek disiplin kurullarında yer alır. Her bir disiplin ve yüksek disiplin kurulunda görevlendirilen temsilci ilgili sendika tarafından önceden bildirilir.’’ şeklindeki 4. maddesine aykırıdır. Çünkü hak mahrûmiyeti cezasının vermek için bilgisayar analizi yeterli görülmektedir, ceza alan öğretmen arkadaşlarımızın sendika temsilcilerinin bulunduğu bir kurul oluşturulmamaktadır. (Ankara 5. İdare Mahkemesi’ nin 2012/2616 sayılı kararı da bu yöndedir.)
3-) Hak mahrûmiyeti, 657 sayılı DMK’ nin disiplin cezalarıyla ilgili 125. maddesinin üçüncü fıkrasına da aykırıdır. Devlet memuruna ceza verilirken geçmişteki olumlu çalışmaları nedeniyle bir alt ceza uygulanması, cezayı veren makamın inisiyatifinde olsa da genellikle geçmiş dönemdeki olumlu çalışmalar nedeniyle devlet memurlarına temayüller gereği bir alt ceza uygulanır. Ancak hak mahrûmiyeti, geçmişte çok başarılı çalışmalar yapmış arkadaşlarımızla geçmiş dönemlerde yeteri başarıyı yakalayamamış arkadaşlarımıza aynı şekilde uygulanmakta, yasayla çarpık bir durumu ortaya çıkarmaktadır.
Hak mahrûmiyeti, İdare Mahkemeleri’ nin verdiği çok sayıda karara da aykırıdır. Şöyle ki:
1-) Afyon İdare Mahkemesi 2012/730, Manisa İdare Mahkemesi 2010/1621 ve Ankara 12. İdare Mahkemesi 2010/1733 sayılı kararlarında soruşturmayı yürütenle ceza verenin tarafsızlık ilkesini zedelediği gerekçesiyle aynı kişi olamayacağına hükmetmiştir. Hak mahrûmiyeti cezası vermek için sadece bilgisayar analizi yapılmaktadır. Yani soruşturma yerine geçebilecek tek eylem, optik okuyucularda tespit edilen ikili kopyanın bilgisayar analizleriyle ortaya çıkarılmasıdır. Dolayısıyla bakanlık, soruşturmayı (bilgisayar analizini) kendi yürütüp cezayı kendi vermektedir; mahkeme kararına açıkça aykırıdır.
2-) Bursa İdare Mahkemesi’ nin 2010/166 sayılı kararında 657 sayılı DMK’ nin 130. maddesi uyarınca hiçbir devlet memuruna savunması alınmadan ceza verilemeyeceği öngörülmüştür. Nitekim mezkûr maddede ’’Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez.’’ denilmekte, hak mahrûmiyeti ise ifade alınmadan bir yazıyla öğretmen arkadaşlarımıza tebliğ edilmektedir.
3-) Erzurum 1. İdare Mahkemesi; 2009/1185 sayılı kararında soruşturmacı atanmadan, yöntemine uygun soruşturma yapılmadan disiplin cezası verilemeyeceğine; disiplin soruşturması açılmaksızın doğrudan disiplin amirince alınan savunmaya istinaden memurun disiplin cezasıyla cezalandırılamayacağına hükmetmiştir. Hatta Afyon İdare Mahkemesi, 2012/15 sayılı kararında eksik yapılan soruşturmadan bile disiplin cezasının verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varmıştır. Hâlbuki hak mahrûmiyeti, bırakın eksik soruşturmayı ya da disiplin amirince savunma alınmayı hiçbir soruşturma ve savunma olmadan arkadaşlarımıza verilmektedir.
TEOG, yirmişer soruluk testlerden oluşuyor ve öğrencilerin zorlanmadan çözebiliyor. Eminim ki böyle sınavlarda farklı öğrenciler, aynı soruları doğru veya yanlış cevaplamış olabilirler; matematiksel anlamda da mümkündür.
İzah etmeye çalıştığım mahkeme kararları, yönetmelik ve kanun maddeleri doğrultusunda sadece yönergeye dayanarak öğretmenlere ceza vermek doğru değildir. Zaten ekonomik anlamda zor süreç geçiren öğretmenleri sınav görevlerinden mahrûm etmek, Millî Eğitim Bakanlığı’ na yakışmaz.
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hemen cevaplayayım: verilebilir. Sınav yönergesinin maddesi açıktır. MEB Merkezî Sistem Sınav Yönergesi’ nin 29/2 maddesinde ’’Görevli olduğu salonda toplu veya ikili kopya çekildiği belirlenen salon görevlileri ile bu yönergede belirtilen görevlerini yerine getirmeyen tüm görevliler hakkında gerekli işlem yapılır. Bu görevlilere 1 (bir) yıl süreyle, tekrarı hâlinde hiçbir şekilde sınav görevi verilmez.’’ denilmektedir. Ancak yönergede böyle bir madde olması, bilgisayar analizi sonucunda peynir ekmek gibi ceza dağıtmak anlamına gelmez. Hem okuttuğu dersin sınavında öğretmenleri görevlendirmeyerek inciteceksiniz hem 5 ek ders gibi komik ücrete sınav görevlisi yapacaksınız hem de çoğunluğunu sınıf öğretmenlerinden seçtiğiniz salon başkanı ve gözetmelerine sübûta erdiği bile belli olmayan suçtan ceza vereceksiniz. Sadece bence demiyorum galiba herkesçe de bu durum, yanlış… Çünkü Millî Eğitim Bakanlığı, ceza verme makamı değildir.
Önce yasal anlamda ’’hak mahrûmiyeti’’ cezasının yanlışlığını ispat edelim:
1-) Her şeyden önce hak mahrûmiyeti cezasının 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’ a hem usûl hem de yöntem bakımından açıkça aykırıdır.
2-) Hak mahrûmiyeti cezası Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik’ te açık ifadesi bulunan ’’Hakkında disiplin soruşturması yürütülen devlet memurunun üyesi olduğu sendikanın temsilcisi de bu maddede belirtilen disiplin ve yüksek disiplin kurullarında yer alır. Her bir disiplin ve yüksek disiplin kurulunda görevlendirilen temsilci ilgili sendika tarafından önceden bildirilir.’’ şeklindeki 4. maddesine aykırıdır. Çünkü hak mahrûmiyeti cezasının vermek için bilgisayar analizi yeterli görülmektedir, ceza alan öğretmen arkadaşlarımızın sendika temsilcilerinin bulunduğu bir kurul oluşturulmamaktadır. (Ankara 5. İdare Mahkemesi’ nin 2012/2616 sayılı kararı da bu yöndedir.)
3-) Hak mahrûmiyeti, 657 sayılı DMK’ nin disiplin cezalarıyla ilgili 125. maddesinin üçüncü fıkrasına da aykırıdır. Devlet memuruna ceza verilirken geçmişteki olumlu çalışmaları nedeniyle bir alt ceza uygulanması, cezayı veren makamın inisiyatifinde olsa da genellikle geçmiş dönemdeki olumlu çalışmalar nedeniyle devlet memurlarına temayüller gereği bir alt ceza uygulanır. Ancak hak mahrûmiyeti, geçmişte çok başarılı çalışmalar yapmış arkadaşlarımızla geçmiş dönemlerde yeteri başarıyı yakalayamamış arkadaşlarımıza aynı şekilde uygulanmakta, yasayla çarpık bir durumu ortaya çıkarmaktadır.
Hak mahrûmiyeti, İdare Mahkemeleri’ nin verdiği çok sayıda karara da aykırıdır. Şöyle ki:
1-) Afyon İdare Mahkemesi 2012/730, Manisa İdare Mahkemesi 2010/1621 ve Ankara 12. İdare Mahkemesi 2010/1733 sayılı kararlarında soruşturmayı yürütenle ceza verenin tarafsızlık ilkesini zedelediği gerekçesiyle aynı kişi olamayacağına hükmetmiştir. Hak mahrûmiyeti cezası vermek için sadece bilgisayar analizi yapılmaktadır. Yani soruşturma yerine geçebilecek tek eylem, optik okuyucularda tespit edilen ikili kopyanın bilgisayar analizleriyle ortaya çıkarılmasıdır. Dolayısıyla bakanlık, soruşturmayı (bilgisayar analizini) kendi yürütüp cezayı kendi vermektedir; mahkeme kararına açıkça aykırıdır.
2-) Bursa İdare Mahkemesi’ nin 2010/166 sayılı kararında 657 sayılı DMK’ nin 130. maddesi uyarınca hiçbir devlet memuruna savunması alınmadan ceza verilemeyeceği öngörülmüştür. Nitekim mezkûr maddede ’’Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez.’’ denilmekte, hak mahrûmiyeti ise ifade alınmadan bir yazıyla öğretmen arkadaşlarımıza tebliğ edilmektedir.
3-) Erzurum 1. İdare Mahkemesi; 2009/1185 sayılı kararında soruşturmacı atanmadan, yöntemine uygun soruşturma yapılmadan disiplin cezası verilemeyeceğine; disiplin soruşturması açılmaksızın doğrudan disiplin amirince alınan savunmaya istinaden memurun disiplin cezasıyla cezalandırılamayacağına hükmetmiştir. Hatta Afyon İdare Mahkemesi, 2012/15 sayılı kararında eksik yapılan soruşturmadan bile disiplin cezasının verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varmıştır. Hâlbuki hak mahrûmiyeti, bırakın eksik soruşturmayı ya da disiplin amirince savunma alınmayı hiçbir soruşturma ve savunma olmadan arkadaşlarımıza verilmektedir.
TEOG, yirmişer soruluk testlerden oluşuyor ve öğrencilerin zorlanmadan çözebiliyor. Eminim ki böyle sınavlarda farklı öğrenciler, aynı soruları doğru veya yanlış cevaplamış olabilirler; matematiksel anlamda da mümkündür.
İzah etmeye çalıştığım mahkeme kararları, yönetmelik ve kanun maddeleri doğrultusunda sadece yönergeye dayanarak öğretmenlere ceza vermek doğru değildir. Zaten ekonomik anlamda zor süreç geçiren öğretmenleri sınav görevlerinden mahrûm etmek, Millî Eğitim Bakanlığı’ na yakışmaz.
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
Son Güncelleme: Pazartesi, 02 Haziran 2014 10:18
Gösterim: 3809
Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Abdullah Kıran, Kürtçe Sosyal Bilimler Sözlüğü'nü tamamladı. Kıran, yaklaşık bir yıl süren çalışma sonucunda hazırlanan sözlüğün basımını gerçekleştirdi.
Kıran, AA muhabirine, Kürtçe'de pek çok sözlük çalışması yapıldığını belirterek, sosyal bilimlerde yapılacak çalışmaya acil ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Hazırladıkları sözlüğe Kürtçe'de ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Kıran, Kürtçe terminoloji anlamında ciddi problemler olduğunu ifade etti.
Bu ihtiyacın halen devam ettiğini dile getiren Kıran, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla eğitim ve öğretim alanında kullanılmayan veya kullanma şansı bulamayan pek çok dillerde olduğu gibi çağdaş terminoloji sorunu, Kürtçe'nin de önündeki en büyük sorunlardan biri. Kürtçe yazım konusundaki çalışmalara 5 yıl önce başladım. Son bir yıldır kavramlar sözlüğü üzerine çalışma yaptık. Bir yıl gece gündüz bu sözlük üzerinde çalıştım."
"Öğrenci ve akademisyenlerden görüş alındı"
Anadolu Ajansı ve TRT'nin Kürtçe yayına başladığına ve Kürtçe'nin basında gittikçe yaygınlaştığına dikkati çeken Kıran, çalışmalarının kavramlar anlamındaki sıkıntıyı gidermeye ciddi katkı sunacağını söyledi.
MŞÜ bünyesinde akademik bir çalışma yaptığını aktaran Kıran, şunları ifade etti:
"2 yıldan beri üniversitenin Kürdoloji alanında yüksek lisans bölümü bulunmakta. Bu yıl bir de lisans düzeyinde öğrenci kabul ettik. Dolayısıyla bu çalışmanın üniversitede çalışan bir akademisyen tarafından yapılması ayrıca önemlidir. Üniversitelerde Kürdoloji alanında çalışmalar ve Kürtçenin eğitim alanında kullanımı daha da ivme kazanacak. Daha ileriye gidecek. Bu tür çalışmalar bu sürece ciddi anlamda katkı sağlayacak ve eksiği giderecek. Kavramlar üzerine hazırladığımız bu sözlük bir ilk. Bu çalışmayı farklı üniversitelerden bir ekiple yapmayı isterdik ama imkanlar göz önünde alındığında bunun uzun zaman alacağını gördük. Zamanımız ve imkanlarımız el vermediği için çalışmayı biz yaptık."
Kıran, "Üniversitemizde yüksek lisans derslerinde 100'ün üzerinde öğrenci var. Temel kavramları Kürt dili üzerine yüksek lisans yapan öğrencilerle tartışarak hazırlamaya çalıştık" diye konuştu.
Okuyucunun bu çalışmayı sahiplenmesini beklediklerini kaydeden Kıran, kavramların Kürtçe, İngilizce ve Türkçe sözlükte yer aldığını sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Abdullah Kıran, Kürtçe Sosyal Bilimler Sözlüğü'nü tamamladı. Kıran, yaklaşık bir yıl süren çalışma sonucunda hazırlanan sözlüğün basımını gerçekleştirdi.
Kıran, AA muhabirine, Kürtçe'de pek çok sözlük çalışması yapıldığını belirterek, sosyal bilimlerde yapılacak çalışmaya acil ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Hazırladıkları sözlüğe Kürtçe'de ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Kıran, Kürtçe terminoloji anlamında ciddi problemler olduğunu ifade etti.
Bu ihtiyacın halen devam ettiğini dile getiren Kıran, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla eğitim ve öğretim alanında kullanılmayan veya kullanma şansı bulamayan pek çok dillerde olduğu gibi çağdaş terminoloji sorunu, Kürtçe'nin de önündeki en büyük sorunlardan biri. Kürtçe yazım konusundaki çalışmalara 5 yıl önce başladım. Son bir yıldır kavramlar sözlüğü üzerine çalışma yaptık. Bir yıl gece gündüz bu sözlük üzerinde çalıştım."
"Öğrenci ve akademisyenlerden görüş alındı"
Anadolu Ajansı ve TRT'nin Kürtçe yayına başladığına ve Kürtçe'nin basında gittikçe yaygınlaştığına dikkati çeken Kıran, çalışmalarının kavramlar anlamındaki sıkıntıyı gidermeye ciddi katkı sunacağını söyledi.
MŞÜ bünyesinde akademik bir çalışma yaptığını aktaran Kıran, şunları ifade etti:
"2 yıldan beri üniversitenin Kürdoloji alanında yüksek lisans bölümü bulunmakta. Bu yıl bir de lisans düzeyinde öğrenci kabul ettik. Dolayısıyla bu çalışmanın üniversitede çalışan bir akademisyen tarafından yapılması ayrıca önemlidir. Üniversitelerde Kürdoloji alanında çalışmalar ve Kürtçenin eğitim alanında kullanımı daha da ivme kazanacak. Daha ileriye gidecek. Bu tür çalışmalar bu sürece ciddi anlamda katkı sağlayacak ve eksiği giderecek. Kavramlar üzerine hazırladığımız bu sözlük bir ilk. Bu çalışmayı farklı üniversitelerden bir ekiple yapmayı isterdik ama imkanlar göz önünde alındığında bunun uzun zaman alacağını gördük. Zamanımız ve imkanlarımız el vermediği için çalışmayı biz yaptık."
Kıran, "Üniversitemizde yüksek lisans derslerinde 100'ün üzerinde öğrenci var. Temel kavramları Kürt dili üzerine yüksek lisans yapan öğrencilerle tartışarak hazırlamaya çalıştık" diye konuştu.
Okuyucunun bu çalışmayı sahiplenmesini beklediklerini kaydeden Kıran, kavramların Kürtçe, İngilizce ve Türkçe sözlükte yer aldığını sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 28 May 2014 13:11
Gösterim: 1187