Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Dinçer canlı yayında, Neden ücretli öğretmen alınıyor? sorusunu cevaplıyor.

İzlemek için tıklayın

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Habertürk’te canlı yayında neden ücretli öğretmen aldıklarını, 2012’de yapılacak öğretmen atamalarını ve bir çok konuda soruları cevaplıyor. İzlemek için linke tıklayın.

> Dinçer cevaplıyor: Neden ücretli öğretmen alınıyor?

Dinçer canlı yayında, Neden ücretli öğretmen alınıyor? sorusunu cevaplıyor.

İzlemek için tıklayın

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Habertürk’te canlı yayında neden ücretli öğretmen aldıklarını, 2012’de yapılacak öğretmen atamalarını ve bir çok konuda soruları cevaplıyor. İzlemek için linke tıklayın.

Son Güncelleme: Salı, 01 May 2012 14:16

Gösterim: 2412

YÖK Genel Kurulu'nun 3 Mayıs'ta yapacağı toplantıda formasyon ve fen-edebiyat fakültelerinin durumunun netlik kazanacağı tahmin ediliyor. Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Naci Cangül, YÖK'ün, lise eğitimine yönelik eğitimlerde fen edebiyat fakültelerini, ilköğretime yönelik eğitimlerde ise eğitim fakültelerine yönelik çalışma yapacağının öngörüldüğünü belirtti.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Naci Cangül, Fen Edebiyat, Dil Tarih Coğrafya ve İlahiyat fakültesi öğrencilerinin öğretmen olmalarını sağlayan pedagojik formasyonu kaldıran Yüksek Öğrenim Kurumu'nun (YÖK) 3 Mayıs ve sonrasındaki toplantılarda yasağı revize edeceğini söyledi. Türkiye genelinde 160 üniversitedeki fen edebiyat fakültelerinde öğrenim gören 400 bin öğrenci olduğunu belirten Cangül, "YÖK'le görüşmelerimiz sürüyor, fen edebiyat fakültelerinin de içinde olduğu bir çözüm bulunacak. YÖK'ün 3 Mayıs'taki toplantısını bekliyor. Lise eğitimine yönelik eğitimlerde fen edebiyat fakülteleri bünyesinde eğitim fakültelerinin desteğiyle öğretmen vermek, ilköğretime yönelik çalışmaları da eğitim fakültelerine yapmak bence uygundur. YÖK’ün bu doğrultuda çalışmalarla olduğunu biliyoruz." dedi.

Türkiye genelinde 180 üniversitenin 160'ında fen edebiyat fakültesi olduğunu belirten (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Naci Cangül, YÖK'ün öğretmen yetiştirme konusunda çalışmasının uzun süredir devam ettiğini kaydetti. Kamuoyunda ve ağırlıklı olarak eğitim fakültesi hocalarının 'fen edebiyat fakülteleri bilim adamı yetiştirmek için kuruldu' eleştirisine karşı çıkan Prof. Dr. Naci Cangül, şunları kaydetti: "Uzun yıllardır Türkiye’de öğretmenlik yetiştirme konusunda çeşitli değişiklikler yapıldı. Bu anlamda YÖK bazı kararlar almakta. Biz, 6 bin öğrenciyi okutan fakültenin dekanı olarak kendi sorumluluklarımızı biliyoruz. Kamuoyunu aydınlatmayı doğru buluyoruz. Maalesef çıkan haberlerin doğruluk yönü yok. Son dönemde çıkan haberlerde eğitim fakültelerinin ikinci öğretiminin kapatıldığı, milli eğitim bakanlığımızın doğru hareketle öğretmen planlamasına gidildiği gerektiğinin söylemesi basında yer almadı, direkt olarak 'fen edebiyat fakülteleri öğretmen yetiştiremeyecek' şeklinde haberler çıktı. Maalesef fen edebiyat fakültesi dekanları dahil bunu net olarak anlayamamışız. Bizde de kabahat var derdimizi YÖK'e anlatamamışız. Bundan sonra bunu duyurmak istiyoruz. Ülkemizde ilk üniversite 1933’te kurulan İstanbul Üniversitesi’dir. Oradaki fen fakültesinde öğretmen yetiştirilmeye başlanmıştır. 1980 yılların başında eğitim fakülteleri kurulmuş. Eğitim fakülteleri yaş itibariyle daha genç kökene sahip oldukları için yetişmiş kadroları bulunmadığı için fen edebiyat fakülteleri kadar geniş kadrolara sahip değildir. Buna rağmen Finlandiya’dan getirilen uzmanlarla proje yapılmış ve proje doğrultusunda fen edebiyat fakültesi öğretmen yetiştiremez sonucuna varılmıştır."

Dekan Cangül, eğitim fakültesindeki arkadaşlarının ‘Eğitim fakülteleri mezunları zaten atanamıyor, öğretmen olarak açıkta kalıyorlar, fen edebiyat fakülteleri bilim adamı yetiştiren okullardır, niye bizim işimize karışıyorlar’ şeklindeki eleştirilerine de cevap verdi. Fen edebiyat ve eğitim fakültelerinin zaman içerisinde kanunla öğretmen yetiştirdiğine dikkat çeken Cangül, eğitim fakültelerinin desteğiyle fen edebiyat fakültelerinin bu işi yapmasını tavsiye ettiklerini dile getirdi. Türk Eğitim Derneği’nin 2010 raporunda durumun gayet açık bir şekilde belirtildiğine işaret eden Cangül, "Rapora göre; eğitim fakültelerinin bazılarında 800-900 öğrenciye bir öğretim elamanı, üyesi değil, elamanı düşüyor. Bu ortamda hoca öğrencinin adını bile öğrenemez ya da yüzünü bile tanıyamaz. Nasıl yetiştirsinler. Sonuç ortada. Benim oğlum da sınava girdi. YGS'ye giren bir milyon 800 bin kişiden 1 milyon 200 bini fen bilimlerinde sıfır çekti, bir net dahi çıkaramadı. Ana dilimiz olan Türkçe'de 32 bin kişi sıfır çekmiş, yani bir soru dahi yapamamış. Bunların 5-10 yıl sonra belirli işylerin başına geçecekler, bu arkadaşlarımızı kazanmamız gerek miyor mu?. Bu arkadaşlar Türkiye’ye hizmet etmesinler mi bizim de derdimiz bu" diye konuştu.

"YÖK SORUNU ÇÖZECEK"

YÖK’le görüşmeleri sürdürdüklerini dile getiren Prog. Dr. Naci Cangül, YÖK'ün 3 Mayıs ve devamındaki toplantılarda konuyu çözüme kavuşturacağını söyledi. Dekan İsmail Naci Cangül şöyle devam etti: "Değişik toplantılarla süreç devam edecek. Orta öğretimler daha lise eğitimine yönelik eğitimlerdir. Bunları fen edebiyat fakülteleri bünyesinde eğitim fakültelerinin desteğiyle vermek, ilköğretime yönelik çalışmaları da eğitim fakültelerine yapmak bence uygundur. YÖK’ün bu doğrultuda çalışmaları olduğunu biliyoruz. Çok kısa zamanda bu iş çözülecek endişe etmesin genç arkadaşlarımız doğrusu budur. Bu yapılmazsa Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kalıcı bir zarar, hasar verilmiş olacaktır. Fen edebiyat fakülteleri sadece bilim adamları yetiştiren fakülteler değil. Belki kuruluş amaçları düşünülebilir; ama fen edebiyat fakültelerinde çok yeni kontenjanlar söz konusu. Matematik dalında her sene 13 bin kişi sınava giriyor ve bölümü seçiyor. 10 bin kişi mezun oluyor. Bunu 180 üniversiteye bölerseniz her üniversitede 40-50 matematik bilim insanı katılır. Zaten mevcut kadrolar var bu arkadaşlarımız ne yapacak. Felsefede Sokretes mi yetiştiriyoruz biz. Türk dili edebiyatı mezunu ne yapacak? Devletimizin bu konuda çabalar göstermesi gerekiyor. Şu ana kadar olduğu gibi eğitim fakültelerini dinlemek değil, adında eğitim olmadığı için dışlanan fen edebiyat fakültelerinin paydaş olarak dinlenmesi gerekir. YÖK ile görüşmelerimizde işin içinde fen edebiyat fakültelerinin olacağı şekilde çözüm olacağı bilgisini alıyoruz.

(Personelmeb)

> Fen edebiyat fakülteleri liselere öğretmen yetiştirecek

YÖK Genel Kurulu'nun 3 Mayıs'ta yapacağı toplantıda formasyon ve fen-edebiyat fakültelerinin durumunun netlik kazanacağı tahmin ediliyor. Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Naci Cangül, YÖK'ün, lise eğitimine yönelik eğitimlerde fen edebiyat fakültelerini, ilköğretime yönelik eğitimlerde ise eğitim fakültelerine yönelik çalışma yapacağının öngörüldüğünü belirtti.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Naci Cangül, Fen Edebiyat, Dil Tarih Coğrafya ve İlahiyat fakültesi öğrencilerinin öğretmen olmalarını sağlayan pedagojik formasyonu kaldıran Yüksek Öğrenim Kurumu'nun (YÖK) 3 Mayıs ve sonrasındaki toplantılarda yasağı revize edeceğini söyledi. Türkiye genelinde 160 üniversitedeki fen edebiyat fakültelerinde öğrenim gören 400 bin öğrenci olduğunu belirten Cangül, "YÖK'le görüşmelerimiz sürüyor, fen edebiyat fakültelerinin de içinde olduğu bir çözüm bulunacak. YÖK'ün 3 Mayıs'taki toplantısını bekliyor. Lise eğitimine yönelik eğitimlerde fen edebiyat fakülteleri bünyesinde eğitim fakültelerinin desteğiyle öğretmen vermek, ilköğretime yönelik çalışmaları da eğitim fakültelerine yapmak bence uygundur. YÖK’ün bu doğrultuda çalışmalarla olduğunu biliyoruz." dedi.

Türkiye genelinde 180 üniversitenin 160'ında fen edebiyat fakültesi olduğunu belirten (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Naci Cangül, YÖK'ün öğretmen yetiştirme konusunda çalışmasının uzun süredir devam ettiğini kaydetti. Kamuoyunda ve ağırlıklı olarak eğitim fakültesi hocalarının 'fen edebiyat fakülteleri bilim adamı yetiştirmek için kuruldu' eleştirisine karşı çıkan Prof. Dr. Naci Cangül, şunları kaydetti: "Uzun yıllardır Türkiye’de öğretmenlik yetiştirme konusunda çeşitli değişiklikler yapıldı. Bu anlamda YÖK bazı kararlar almakta. Biz, 6 bin öğrenciyi okutan fakültenin dekanı olarak kendi sorumluluklarımızı biliyoruz. Kamuoyunu aydınlatmayı doğru buluyoruz. Maalesef çıkan haberlerin doğruluk yönü yok. Son dönemde çıkan haberlerde eğitim fakültelerinin ikinci öğretiminin kapatıldığı, milli eğitim bakanlığımızın doğru hareketle öğretmen planlamasına gidildiği gerektiğinin söylemesi basında yer almadı, direkt olarak 'fen edebiyat fakülteleri öğretmen yetiştiremeyecek' şeklinde haberler çıktı. Maalesef fen edebiyat fakültesi dekanları dahil bunu net olarak anlayamamışız. Bizde de kabahat var derdimizi YÖK'e anlatamamışız. Bundan sonra bunu duyurmak istiyoruz. Ülkemizde ilk üniversite 1933’te kurulan İstanbul Üniversitesi’dir. Oradaki fen fakültesinde öğretmen yetiştirilmeye başlanmıştır. 1980 yılların başında eğitim fakülteleri kurulmuş. Eğitim fakülteleri yaş itibariyle daha genç kökene sahip oldukları için yetişmiş kadroları bulunmadığı için fen edebiyat fakülteleri kadar geniş kadrolara sahip değildir. Buna rağmen Finlandiya’dan getirilen uzmanlarla proje yapılmış ve proje doğrultusunda fen edebiyat fakültesi öğretmen yetiştiremez sonucuna varılmıştır."

Dekan Cangül, eğitim fakültesindeki arkadaşlarının ‘Eğitim fakülteleri mezunları zaten atanamıyor, öğretmen olarak açıkta kalıyorlar, fen edebiyat fakülteleri bilim adamı yetiştiren okullardır, niye bizim işimize karışıyorlar’ şeklindeki eleştirilerine de cevap verdi. Fen edebiyat ve eğitim fakültelerinin zaman içerisinde kanunla öğretmen yetiştirdiğine dikkat çeken Cangül, eğitim fakültelerinin desteğiyle fen edebiyat fakültelerinin bu işi yapmasını tavsiye ettiklerini dile getirdi. Türk Eğitim Derneği’nin 2010 raporunda durumun gayet açık bir şekilde belirtildiğine işaret eden Cangül, "Rapora göre; eğitim fakültelerinin bazılarında 800-900 öğrenciye bir öğretim elamanı, üyesi değil, elamanı düşüyor. Bu ortamda hoca öğrencinin adını bile öğrenemez ya da yüzünü bile tanıyamaz. Nasıl yetiştirsinler. Sonuç ortada. Benim oğlum da sınava girdi. YGS'ye giren bir milyon 800 bin kişiden 1 milyon 200 bini fen bilimlerinde sıfır çekti, bir net dahi çıkaramadı. Ana dilimiz olan Türkçe'de 32 bin kişi sıfır çekmiş, yani bir soru dahi yapamamış. Bunların 5-10 yıl sonra belirli işylerin başına geçecekler, bu arkadaşlarımızı kazanmamız gerek miyor mu?. Bu arkadaşlar Türkiye’ye hizmet etmesinler mi bizim de derdimiz bu" diye konuştu.

"YÖK SORUNU ÇÖZECEK"

YÖK’le görüşmeleri sürdürdüklerini dile getiren Prog. Dr. Naci Cangül, YÖK'ün 3 Mayıs ve devamındaki toplantılarda konuyu çözüme kavuşturacağını söyledi. Dekan İsmail Naci Cangül şöyle devam etti: "Değişik toplantılarla süreç devam edecek. Orta öğretimler daha lise eğitimine yönelik eğitimlerdir. Bunları fen edebiyat fakülteleri bünyesinde eğitim fakültelerinin desteğiyle vermek, ilköğretime yönelik çalışmaları da eğitim fakültelerine yapmak bence uygundur. YÖK’ün bu doğrultuda çalışmaları olduğunu biliyoruz. Çok kısa zamanda bu iş çözülecek endişe etmesin genç arkadaşlarımız doğrusu budur. Bu yapılmazsa Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kalıcı bir zarar, hasar verilmiş olacaktır. Fen edebiyat fakülteleri sadece bilim adamları yetiştiren fakülteler değil. Belki kuruluş amaçları düşünülebilir; ama fen edebiyat fakültelerinde çok yeni kontenjanlar söz konusu. Matematik dalında her sene 13 bin kişi sınava giriyor ve bölümü seçiyor. 10 bin kişi mezun oluyor. Bunu 180 üniversiteye bölerseniz her üniversitede 40-50 matematik bilim insanı katılır. Zaten mevcut kadrolar var bu arkadaşlarımız ne yapacak. Felsefede Sokretes mi yetiştiriyoruz biz. Türk dili edebiyatı mezunu ne yapacak? Devletimizin bu konuda çabalar göstermesi gerekiyor. Şu ana kadar olduğu gibi eğitim fakültelerini dinlemek değil, adında eğitim olmadığı için dışlanan fen edebiyat fakültelerinin paydaş olarak dinlenmesi gerekir. YÖK ile görüşmelerimizde işin içinde fen edebiyat fakültelerinin olacağı şekilde çözüm olacağı bilgisini alıyoruz.

(Personelmeb)

Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Nisan 2012 17:36

Gösterim: 3098

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, AK Parti ile birlikte ''millilik vasfını ve vasiyetini temerküz etmiş'' ne kadar değer varsa açıktan saldırı ve tacize uğradığını savundu.

mhp lideri devlet bahçeliAçıklamasında, ''Bununla birlikte, milli kimliğimize hayat ve yön veren, milletimizin samimiyetle benimsediği milli gün ya da bayramların gözden düşürülme ve hırpalanma çabaları tüm vahametiyle ortaya çıkmıştır'' görüşünü ileri süren Bahçeli, şunları kaydetti:

''23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim tarihleri iktidar hıncına ve kirli emellerine maruz kalmıştır. Hali hazırda, yaklaşan 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı üzerindeki tartışma ve çekişmelerde bir hayli artış olduğu gözlenmiştir. İsminin başındaki milli sıfatını yalnızca usulen taşıyan Eğitim Bakanlığı'nın, 11 Ocak 2012 tarihinde yayınladığı bir genelgeyle, 19 Mayıs'ın başkent dışındaki stadyum ve meydanlarda kutlanması yasaklanmıştır. Bu Genelge'nin Danıştay 10'ncu Dairesi tarafından iptal edilmesi ise gelişmelerin seyrini ve hızını doğal olarak değiştirmiş, farklı bir mecraya taşımıştır.''

Bahçeli, Danıştay'ın konuyla ilgili kararının ardından hükümetten yapılan açıklamalar doğrultusunda ''19 Mayıs başta olmak üzere, diğer milli bayramlar için tekrar suikast hazırlığı içinde olunduğunun'' anlaşıldığını ileri sürdü.

Devlet Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

''Hükümet bu gidişle, dini bayramlarla ilgili bir düzenlemenin de niyetine girerek, Ramazan ve Kurban Bayramlarının içeriği ve süresiyle ilgili fetvalar vermesi, hatta dinler arası kardeşlik bağları kurduğu yabancı dostları hatırına bu aziz ve mübarek günlerin derin manasına kast etmeye cüret etmesi sürpriz sayılmayacaktır.

Milli bayramların kaşınmasındaki ve üzerinde oynanmasındaki maksat Cumhuriyet'in yapı taşlarını kırmak, taşıyıcı sütunlarını yıkmak ve son tahlil de hayâsızca planlanan rejim değişikliğini hayata geçirmektir.''

Mürebbiye parmağı

Açıklamasında Başbakan Erdoğan'a da seslenen Bahçeli, 19 Mayıs üzerinden hiç kimsenin ''mürebbiye gibi parmağını sallayarak kendilerini tehdit veya tedip etmeyi aklından geçirmediğini'' bildirdi. Bahçeli, ''Ancak bizzat kendi zihniyetinin, başta 19 Mayıs kutlamaları olmak üzere, diğer milli bayramları mübayaa memurları gibi pazarlık malzemesi yapmasına milletimiz asla izin vermeyecektir'' görüşünü savundu.

Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

''Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmayı, devletin adını ve yönetim şeklini değiştirmeyi aklından geçiren AKP zihniyeti; parmak sallayarak değil, sandığa mühür vuracak muhteşem millet iradesiyle eninde sonunda geldiği gibi gidecektir.

19 Mayıs'da Karadeniz'den Samsun'a çıkarak, Cumhuriyet'e giden mücadele dolu çileli yıllara meydan okuyan kurucu kahramanlar gönüllerimizde her zaman heyecan ve hürmetle anılacaktır.

Buna karşılık, AKP iktidarının bugünkü faillerinin, tıpkı teslimiyetçi İstanbul hükümetinin mensupları gibi, bir denizaltıyla okyanus ötesine gün gelip ricat etmeleri de tekerrür eden tarihin acı bir cilvesi olarak hatırlanacak ve böyle değerlendirilecektir.''

> MHP Lideri Bahçeli’nin 19 Mayıs açıklaması

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, AK Parti ile birlikte ''millilik vasfını ve vasiyetini temerküz etmiş'' ne kadar değer varsa açıktan saldırı ve tacize uğradığını savundu.

mhp lideri devlet bahçeliAçıklamasında, ''Bununla birlikte, milli kimliğimize hayat ve yön veren, milletimizin samimiyetle benimsediği milli gün ya da bayramların gözden düşürülme ve hırpalanma çabaları tüm vahametiyle ortaya çıkmıştır'' görüşünü ileri süren Bahçeli, şunları kaydetti:

''23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim tarihleri iktidar hıncına ve kirli emellerine maruz kalmıştır. Hali hazırda, yaklaşan 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı üzerindeki tartışma ve çekişmelerde bir hayli artış olduğu gözlenmiştir. İsminin başındaki milli sıfatını yalnızca usulen taşıyan Eğitim Bakanlığı'nın, 11 Ocak 2012 tarihinde yayınladığı bir genelgeyle, 19 Mayıs'ın başkent dışındaki stadyum ve meydanlarda kutlanması yasaklanmıştır. Bu Genelge'nin Danıştay 10'ncu Dairesi tarafından iptal edilmesi ise gelişmelerin seyrini ve hızını doğal olarak değiştirmiş, farklı bir mecraya taşımıştır.''

Bahçeli, Danıştay'ın konuyla ilgili kararının ardından hükümetten yapılan açıklamalar doğrultusunda ''19 Mayıs başta olmak üzere, diğer milli bayramlar için tekrar suikast hazırlığı içinde olunduğunun'' anlaşıldığını ileri sürdü.

Devlet Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

''Hükümet bu gidişle, dini bayramlarla ilgili bir düzenlemenin de niyetine girerek, Ramazan ve Kurban Bayramlarının içeriği ve süresiyle ilgili fetvalar vermesi, hatta dinler arası kardeşlik bağları kurduğu yabancı dostları hatırına bu aziz ve mübarek günlerin derin manasına kast etmeye cüret etmesi sürpriz sayılmayacaktır.

Milli bayramların kaşınmasındaki ve üzerinde oynanmasındaki maksat Cumhuriyet'in yapı taşlarını kırmak, taşıyıcı sütunlarını yıkmak ve son tahlil de hayâsızca planlanan rejim değişikliğini hayata geçirmektir.''

Mürebbiye parmağı

Açıklamasında Başbakan Erdoğan'a da seslenen Bahçeli, 19 Mayıs üzerinden hiç kimsenin ''mürebbiye gibi parmağını sallayarak kendilerini tehdit veya tedip etmeyi aklından geçirmediğini'' bildirdi. Bahçeli, ''Ancak bizzat kendi zihniyetinin, başta 19 Mayıs kutlamaları olmak üzere, diğer milli bayramları mübayaa memurları gibi pazarlık malzemesi yapmasına milletimiz asla izin vermeyecektir'' görüşünü savundu.

Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

''Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmayı, devletin adını ve yönetim şeklini değiştirmeyi aklından geçiren AKP zihniyeti; parmak sallayarak değil, sandığa mühür vuracak muhteşem millet iradesiyle eninde sonunda geldiği gibi gidecektir.

19 Mayıs'da Karadeniz'den Samsun'a çıkarak, Cumhuriyet'e giden mücadele dolu çileli yıllara meydan okuyan kurucu kahramanlar gönüllerimizde her zaman heyecan ve hürmetle anılacaktır.

Buna karşılık, AKP iktidarının bugünkü faillerinin, tıpkı teslimiyetçi İstanbul hükümetinin mensupları gibi, bir denizaltıyla okyanus ötesine gün gelip ricat etmeleri de tekerrür eden tarihin acı bir cilvesi olarak hatırlanacak ve böyle değerlendirilecektir.''

Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Nisan 2012 16:02

Gösterim: 1701

Türk Eğitim-Sen öğretmenlere uygulanan şiddeti protesto etmek amacıyla Ankara’da eylem yaptı.

eğitimbir sen eylemiTürk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Musa Akkaş ve beraberindeki sendika üyeleri Yenimahalle Endüstri Meslek Lisesi önünde öğretmenlere yönelik şiddeti protesto etti. Protestocu grup adına açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Ankara 5 Nolu Şube Başkanı Sevgi Yalav, İstanbul ve Kütahya’da yaşanan olaylarda öğretmenlerin öğrenci ve veli şiddetine maruz kaldığını ve saldırıların hız kazandığını söyledi.

Öğretmenlere yapılan saldırılar karşısında Milli Eğitim Bakanlığı’nın sessiz kalmasının eğitimcilerde büyük hayal kırıklığı yarattığını belirten Yalav, öğretmenlerin Bakan Dinçer’den kendilerine sahip çıkmalarını ve öğretmene şiddete karşı tedbir almasını istediklerini kaydederek, ”Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenleri ve eğitim çalışanlarını sahiplenen, onları koruyup kollayan bir bakanlık haline gelmelidir” dedi.Yalav, öğretmenlerin öğrenci üzerindeki etkisinin azaltıldığını ve dizi ve filmlerin de öğrencileri şiddete yönelttiğini öne sürerek ”Milli Eğitim Bakanlığı ödenek ayırmadığından okullarda alınan güvenlik önlemleri yetersizdir. Okullarımızın büyük bölümünde hiçbir güvenlik önlemi yoktur. Okullarda rehberlik hizmetleri yetersizdir. Okullarda çeteleşme vardır. Tüm bu hususlar ciddi bir şekilde ele alınmalıdır” diye konuştu.

Öğretmenlere uygulanan şiddet olaylarını kınadıklarını belirten Yalav, öğretmenlerin can güvenliğinin sağlaması, şiddetin bir an önce durdurulması ve öğretmenlere kaybettikleri itibarın yeniden kazandırılması gerektiğini kaydetti.

KAYSERİ'DE DE PROTESTO

KAYSERİ’de Eğitim Bir-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-Sen, öğretmenlere yönelik şiddetin artmasını ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’i ortak basın açıklaması ile protesto etti.

Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Aydın Kalkan, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Mimarsinan Parkı önünde yaptığı konuşmada, öğretmenlere karşı düzenlenen saldırıların son günlerde giderek arttığını ancak Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in kendilerine sahip çıkmadığını söyledi. Kalkan, şöyle dedi:

”Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmenlere yönelik şiddete karşı nezaman harekete geçecek? Milli Eğitim Bakanı sustuğu için biz konuşmak üzere toplandık. Susması gereken yerde konuşan ama konuşması gereken yerde susanları uyarıyoruz. Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in öğretmenlere yapılan saldırılar karşısında sessiz kalması ’Bakan Dinçer kimin bakanı’ sorusunu akla getirmektedir. Öğretmenlere yönelik şiddetin sorumluları, Milli Eğitim Bakanlığı’nı yönetenlerdir. Öğretmenler okulda yetkisiz ve etkisiz hale getirilmişlerdir.”

Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Ali Benli de Kütahya’da bir öğretmenin öğrencisi tarafından bıçaklanarak yaralandığını, İstanbul Esenyurt’ta bir öğretmenin öğrencisi tarafından diğer öğrencilerin gözleri önünde bıçaklı saldırıya uğradığını, Sakarya’da da bir velinin öğretmeni tekme ve yumrukla dövdüğünü, öğretmenlere yönelik saldırıların giderek arttığını hatırlattı. Benli, ”Öğrenci ve velilerin öğretmenlere karşı uyguladığı şiddete karşı Milli Eğitim Bakanlığı’nın üç maymunu oynaması, biz eğitimcilerde büyük bir hayak kırıklığı yaratmıştır” diye konuştu.

Eğitim Sen Şube Başkanı Sedat Ünsal’da öğretmenlere karşı uygulanan şiddetin son bulmasını istediklerini belirterek, ”Ülkemizin kilometre taşı olan eğitimcilerimiz baştacı edilmelidir. Milil Eğitim Bakanı öğretmene sahip çıkmalıdır” dedi.

(gazetevatan)

> Öğretmenlerden Dinçer'e protesto!

Türk Eğitim-Sen öğretmenlere uygulanan şiddeti protesto etmek amacıyla Ankara’da eylem yaptı.

eğitimbir sen eylemiTürk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Musa Akkaş ve beraberindeki sendika üyeleri Yenimahalle Endüstri Meslek Lisesi önünde öğretmenlere yönelik şiddeti protesto etti. Protestocu grup adına açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Ankara 5 Nolu Şube Başkanı Sevgi Yalav, İstanbul ve Kütahya’da yaşanan olaylarda öğretmenlerin öğrenci ve veli şiddetine maruz kaldığını ve saldırıların hız kazandığını söyledi.

Öğretmenlere yapılan saldırılar karşısında Milli Eğitim Bakanlığı’nın sessiz kalmasının eğitimcilerde büyük hayal kırıklığı yarattığını belirten Yalav, öğretmenlerin Bakan Dinçer’den kendilerine sahip çıkmalarını ve öğretmene şiddete karşı tedbir almasını istediklerini kaydederek, ”Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenleri ve eğitim çalışanlarını sahiplenen, onları koruyup kollayan bir bakanlık haline gelmelidir” dedi.Yalav, öğretmenlerin öğrenci üzerindeki etkisinin azaltıldığını ve dizi ve filmlerin de öğrencileri şiddete yönelttiğini öne sürerek ”Milli Eğitim Bakanlığı ödenek ayırmadığından okullarda alınan güvenlik önlemleri yetersizdir. Okullarımızın büyük bölümünde hiçbir güvenlik önlemi yoktur. Okullarda rehberlik hizmetleri yetersizdir. Okullarda çeteleşme vardır. Tüm bu hususlar ciddi bir şekilde ele alınmalıdır” diye konuştu.

Öğretmenlere uygulanan şiddet olaylarını kınadıklarını belirten Yalav, öğretmenlerin can güvenliğinin sağlaması, şiddetin bir an önce durdurulması ve öğretmenlere kaybettikleri itibarın yeniden kazandırılması gerektiğini kaydetti.

KAYSERİ'DE DE PROTESTO

KAYSERİ’de Eğitim Bir-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-Sen, öğretmenlere yönelik şiddetin artmasını ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’i ortak basın açıklaması ile protesto etti.

Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Aydın Kalkan, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Mimarsinan Parkı önünde yaptığı konuşmada, öğretmenlere karşı düzenlenen saldırıların son günlerde giderek arttığını ancak Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in kendilerine sahip çıkmadığını söyledi. Kalkan, şöyle dedi:

”Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmenlere yönelik şiddete karşı nezaman harekete geçecek? Milli Eğitim Bakanı sustuğu için biz konuşmak üzere toplandık. Susması gereken yerde konuşan ama konuşması gereken yerde susanları uyarıyoruz. Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in öğretmenlere yapılan saldırılar karşısında sessiz kalması ’Bakan Dinçer kimin bakanı’ sorusunu akla getirmektedir. Öğretmenlere yönelik şiddetin sorumluları, Milli Eğitim Bakanlığı’nı yönetenlerdir. Öğretmenler okulda yetkisiz ve etkisiz hale getirilmişlerdir.”

Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Ali Benli de Kütahya’da bir öğretmenin öğrencisi tarafından bıçaklanarak yaralandığını, İstanbul Esenyurt’ta bir öğretmenin öğrencisi tarafından diğer öğrencilerin gözleri önünde bıçaklı saldırıya uğradığını, Sakarya’da da bir velinin öğretmeni tekme ve yumrukla dövdüğünü, öğretmenlere yönelik saldırıların giderek arttığını hatırlattı. Benli, ”Öğrenci ve velilerin öğretmenlere karşı uyguladığı şiddete karşı Milli Eğitim Bakanlığı’nın üç maymunu oynaması, biz eğitimcilerde büyük bir hayak kırıklığı yaratmıştır” diye konuştu.

Eğitim Sen Şube Başkanı Sedat Ünsal’da öğretmenlere karşı uygulanan şiddetin son bulmasını istediklerini belirterek, ”Ülkemizin kilometre taşı olan eğitimcilerimiz baştacı edilmelidir. Milil Eğitim Bakanı öğretmene sahip çıkmalıdır” dedi.

(gazetevatan)

Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Nisan 2012 17:19

Gösterim: 2414

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin sadece okullarda yapılmasını isteyen genelgeye Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Okullarda kutlama hazırlıkları sürse de kutlamaların nerede yapılacağı belli değil. Gözler Bakanlıktan çıkacak genelgede.

19 mayıs kutlamalarıEğitim Bakanlığı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü'nün 81 ilin milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği yazı ile 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinde, yönetmelikte yer almayan senaryo, değişik renk ve nitelikte gösteri ve fon çalışmaları gibi etkinliklere yer verilmemesini, kutlamaların sadece okullarda yapılmasını istemişti. Genelgede kararın gerekçesi ise şöyle açıklanmıştı: "Kutlama törenlerini hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açmasına, çalışma süresinin uzun olması sebebiyle öğrencilerin derslere ilgisinin azalmasına, motivasyonlarının düşmesine, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu yönünde duyumlar alınıyor. Ayrıca kutlamaların Kanun ve Yönetmelikte olmayan bazı içeriklerle gerçekleştirildiği de görülüyor. Bu kapsamda il ve ilçe kutlama komiteleri tarafından gerekli tedbirler alınarak, çalışmalarını anılan Yönetmelik hükümleri uyarınca yürütülmesi hususunda..."

Karar tepkilere neden oldu. Sendikalar ve öğretmenler kararı protesto ederken, Twitter'da da '19 Mayıs'ıma Dokunma' kampanyası başlatılmıştı. Konya'da Milli Eğitim Bakanlığı'nın 19 Mayıs kutlamaları ile ilgili valiliklere gönderdiği genelgenin 'yürütmenin durdurulması ve iptali' için 25 yaşındaki bilgisayar programcısı Alper Ayhan, Danıştay'a başvurmuştu. Genelge ile 19 Mayıs kutlamaları coşkusu hakkının elinden alınacağını öne süren Alper Ayhan, şunları söylemişti: "Hakkımı her ortamda arayacağım. Hukuk mücadelesinin yanı sıra bir de sosyal paylaşık sitesinde grup kurdum. İki gün içinde yaklaşık 300 kişi üye oldu. Bu genelgenin kaldırılması için sadece benim çabam yetmez. Herkesin desteğine ihtiyacımız var. Amacımız benim gibi düşünen herkesin, hiç olmazsa sosyal paylaşım sitelerinden seslerini duyarabilmesidir. İnşallah amacımıza ulaşırız. Biri bizimde sesimizi duyar."

Son olarak Danıştay, 19 Mayıs genelgesiyle ilgili yürütmeyi durdurdu. Okullarda kutlama hazırlıkları sürüyor. Ama etkinliklerin nerede yapılacağı belli değil. Gözler Bakanlıktan çıkacak genelgede.

Okullar hazırlıklarına devam ediyor

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, "Bakanlıktan çıkacak genelgeyi bekliyoruz. Okullarda hazırlıklar devam ediyor. Stadyumda değil de, Vatan Caddesi'nde yapılacaktı. Şu durumda programımızı stadyuma alacağız. Ama Bakanlık nasıl bir karar alacak bilemiyoruz. Okullarda hazırlıklar dönem başındaki gibi devam ediyor" dedi.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın kutlamalarına yönelik komite toplantısı yapacaklarını belirten Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Ferşat Ayar, şunları söyledi: "Bakanlık kararına göre hareket edeceğiz. Okullar şu anda hazırlıklarını yapıyor. Hatta Caddebostan'da yürüyüş yapacağız. Sadece saha gösterilerine yönelik bir hazırlık yok."

Şehremini Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Osman Kırgız ise "19 Mayıs kutlamalarını okulumuzda kutlayacağız. Ama statta düzenlenecek bir gösteri çalışmamız yok" diye konuştu.

Kutlamaları yeniden düzenleyeceğiz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs'ı ruhuna uygun törenlerle kutlama taraftarı olduklarını söyleyerek, "Biz gençleri sıkıcı törenlerle değil, 19 Mayıs'ın ruhuna uygun törenlerle kutlama taraftarıyız. Kendilerini 19 Mayıs'ın yegane sahibi görenlere istismar fırsatı tanımayacağız" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ise şöyle konuştu: "19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili genelgenin yürütmesinin durdurulması meselesi, bence hukuki bir garabet. Biz 19 Mayıs'larımızı, 23 Nisan'larımızı, 29 Ekim'lerimizi bu halkın da benimsediği bir tarzda daha coşkulu bir şekilde kutlayacağız. Çünkü inanıyoruz ki 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim bizim ortak değerlerimizdir. Bu ortak değerleri bütün toplumu birleştirecek şekilde kutlayacağız" dedi.

Dinçer, şöyle devam etti: "Şimdi yönetmelik değişecek, yönetmelik için gerekli hazırlıklar yapılıyor. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı makamı kutlama şekilleriyle alakalı ortak bir çalışma yürütüyordu. O çalışma neticelendi. Onunla ilgili yeni bir yönetmelik çıkacak. Bu kez biz sadece 19 Mayıs'ı değil, 23 Nisan'ı, 30 Ağustos'u ve 29 Ekim'i kutlama yöntemini hep birlikte yeniden düzenleyeceğiz."

(hürriyeteğitim)

> 19 Mayıs törenleri nerede ve nasıl kutlanacak?

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin sadece okullarda yapılmasını isteyen genelgeye Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Okullarda kutlama hazırlıkları sürse de kutlamaların nerede yapılacağı belli değil. Gözler Bakanlıktan çıkacak genelgede.

19 mayıs kutlamalarıEğitim Bakanlığı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü'nün 81 ilin milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği yazı ile 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinde, yönetmelikte yer almayan senaryo, değişik renk ve nitelikte gösteri ve fon çalışmaları gibi etkinliklere yer verilmemesini, kutlamaların sadece okullarda yapılmasını istemişti. Genelgede kararın gerekçesi ise şöyle açıklanmıştı: "Kutlama törenlerini hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açmasına, çalışma süresinin uzun olması sebebiyle öğrencilerin derslere ilgisinin azalmasına, motivasyonlarının düşmesine, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu yönünde duyumlar alınıyor. Ayrıca kutlamaların Kanun ve Yönetmelikte olmayan bazı içeriklerle gerçekleştirildiği de görülüyor. Bu kapsamda il ve ilçe kutlama komiteleri tarafından gerekli tedbirler alınarak, çalışmalarını anılan Yönetmelik hükümleri uyarınca yürütülmesi hususunda..."

Karar tepkilere neden oldu. Sendikalar ve öğretmenler kararı protesto ederken, Twitter'da da '19 Mayıs'ıma Dokunma' kampanyası başlatılmıştı. Konya'da Milli Eğitim Bakanlığı'nın 19 Mayıs kutlamaları ile ilgili valiliklere gönderdiği genelgenin 'yürütmenin durdurulması ve iptali' için 25 yaşındaki bilgisayar programcısı Alper Ayhan, Danıştay'a başvurmuştu. Genelge ile 19 Mayıs kutlamaları coşkusu hakkının elinden alınacağını öne süren Alper Ayhan, şunları söylemişti: "Hakkımı her ortamda arayacağım. Hukuk mücadelesinin yanı sıra bir de sosyal paylaşık sitesinde grup kurdum. İki gün içinde yaklaşık 300 kişi üye oldu. Bu genelgenin kaldırılması için sadece benim çabam yetmez. Herkesin desteğine ihtiyacımız var. Amacımız benim gibi düşünen herkesin, hiç olmazsa sosyal paylaşım sitelerinden seslerini duyarabilmesidir. İnşallah amacımıza ulaşırız. Biri bizimde sesimizi duyar."

Son olarak Danıştay, 19 Mayıs genelgesiyle ilgili yürütmeyi durdurdu. Okullarda kutlama hazırlıkları sürüyor. Ama etkinliklerin nerede yapılacağı belli değil. Gözler Bakanlıktan çıkacak genelgede.

Okullar hazırlıklarına devam ediyor

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, "Bakanlıktan çıkacak genelgeyi bekliyoruz. Okullarda hazırlıklar devam ediyor. Stadyumda değil de, Vatan Caddesi'nde yapılacaktı. Şu durumda programımızı stadyuma alacağız. Ama Bakanlık nasıl bir karar alacak bilemiyoruz. Okullarda hazırlıklar dönem başındaki gibi devam ediyor" dedi.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın kutlamalarına yönelik komite toplantısı yapacaklarını belirten Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Ferşat Ayar, şunları söyledi: "Bakanlık kararına göre hareket edeceğiz. Okullar şu anda hazırlıklarını yapıyor. Hatta Caddebostan'da yürüyüş yapacağız. Sadece saha gösterilerine yönelik bir hazırlık yok."

Şehremini Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Osman Kırgız ise "19 Mayıs kutlamalarını okulumuzda kutlayacağız. Ama statta düzenlenecek bir gösteri çalışmamız yok" diye konuştu.

Kutlamaları yeniden düzenleyeceğiz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs'ı ruhuna uygun törenlerle kutlama taraftarı olduklarını söyleyerek, "Biz gençleri sıkıcı törenlerle değil, 19 Mayıs'ın ruhuna uygun törenlerle kutlama taraftarıyız. Kendilerini 19 Mayıs'ın yegane sahibi görenlere istismar fırsatı tanımayacağız" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ise şöyle konuştu: "19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili genelgenin yürütmesinin durdurulması meselesi, bence hukuki bir garabet. Biz 19 Mayıs'larımızı, 23 Nisan'larımızı, 29 Ekim'lerimizi bu halkın da benimsediği bir tarzda daha coşkulu bir şekilde kutlayacağız. Çünkü inanıyoruz ki 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim bizim ortak değerlerimizdir. Bu ortak değerleri bütün toplumu birleştirecek şekilde kutlayacağız" dedi.

Dinçer, şöyle devam etti: "Şimdi yönetmelik değişecek, yönetmelik için gerekli hazırlıklar yapılıyor. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı makamı kutlama şekilleriyle alakalı ortak bir çalışma yürütüyordu. O çalışma neticelendi. Onunla ilgili yeni bir yönetmelik çıkacak. Bu kez biz sadece 19 Mayıs'ı değil, 23 Nisan'ı, 30 Ağustos'u ve 29 Ekim'i kutlama yöntemini hep birlikte yeniden düzenleyeceğiz."

(hürriyeteğitim)

Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Nisan 2012 14:26

Gösterim: 6242


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.