Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Birinci basamak sağlık tesisleri, kurum ve işyerlerinde görev yapanlarınkiler hariç, 1 Ocak 2013'ten itibaren manuel reçeteler eczaneler tarafından karşılanmayacak.

SGK'dan yapılan yazılı açıklamada, kurum tarafından oluşturulan "e-reçete" uygulamasının, Sağlık Bakanlığı ile yapılan koordineli çalışmalar sonucunda 1 Temmuz 2012 tarihinde Türkiye çapında uygulamaya başlandığı hatırlatıldı.

Açıklamada, "SGK kurumsal hekim şifresi" ile yalnızca e-reçete yazılmadığı, hekimlerin ''medeczane.sgk.gov.tr/doktorweb" uygulaması üzerinden muayene ettikleri hastanın TC kimlik numaralarını girerek e-raporlarını (ilaç raporlarını), raporlu ve raporsuz ilaçlarını, BT-MR tetkik sonuçlarına ait raporlarını ve reçeteye yazmış olduğu ilaca ait bilgileri görebildiği kaydedildi.

"E-reçete" uygulamasına ilişkin analiz çalışmalarında, 24 bin 12 hekimin halen manuel reçete yazmasına rağmen ''SGK kurumsal hekim şifresi'' almadığının, 39 bin 208 hekimin şifre almasına karşı reçetelerin tamamını hala manuel olarak yazdıklarının görüldüğü belirtilen açıklamada, 1. basamak sağlık tesisleri hariç olmak üzere Ocak 2013 tarihi itibarıyla yazılan manuel reçetelerin eczaneler tarafından kesinlikle karşılanmayacağı bildirildi.

> SGK'dan e-reçete uyarısı

Birinci basamak sağlık tesisleri, kurum ve işyerlerinde görev yapanlarınkiler hariç, 1 Ocak 2013'ten itibaren manuel reçeteler eczaneler tarafından karşılanmayacak.

SGK'dan yapılan yazılı açıklamada, kurum tarafından oluşturulan "e-reçete" uygulamasının, Sağlık Bakanlığı ile yapılan koordineli çalışmalar sonucunda 1 Temmuz 2012 tarihinde Türkiye çapında uygulamaya başlandığı hatırlatıldı.

Açıklamada, "SGK kurumsal hekim şifresi" ile yalnızca e-reçete yazılmadığı, hekimlerin ''medeczane.sgk.gov.tr/doktorweb" uygulaması üzerinden muayene ettikleri hastanın TC kimlik numaralarını girerek e-raporlarını (ilaç raporlarını), raporlu ve raporsuz ilaçlarını, BT-MR tetkik sonuçlarına ait raporlarını ve reçeteye yazmış olduğu ilaca ait bilgileri görebildiği kaydedildi.

"E-reçete" uygulamasına ilişkin analiz çalışmalarında, 24 bin 12 hekimin halen manuel reçete yazmasına rağmen ''SGK kurumsal hekim şifresi'' almadığının, 39 bin 208 hekimin şifre almasına karşı reçetelerin tamamını hala manuel olarak yazdıklarının görüldüğü belirtilen açıklamada, 1. basamak sağlık tesisleri hariç olmak üzere Ocak 2013 tarihi itibarıyla yazılan manuel reçetelerin eczaneler tarafından kesinlikle karşılanmayacağı bildirildi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 24 Ekim 2012 09:26

Gösterim: 1793

KAYSERİ’de öğrencilerine cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan öğretmen 45 yaşındaki Resul E., toplam 41 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Duruşmaya tutuksuz gelen öğretmen Resul E., eline kelepçe takılarak polis eşliğinde cezaevine gönderildi.

Kayseri 2’nci ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmaya katılan tutuksuz sanık Resul E. suçsuz olduğunu öne sürerek, ”Ben öğrencilerime cinsel istismarda bulunmadım. Yukardaki Allah bunu biliyor” dedi.  

Mahkeme heyeti, İlköğretim Okulu öğretmeni olan Resul E.’nin, öğrenciler B.K.(13) ve M.Ü.’ye (12) cinsel istismarda bulunduğu iddialarının ispat edilemediği için bu suçlardan beraatine karar verdi. Öğrenciler G.K.’ye (13) cinsel istismardan 20 yıl, B.U.’ya (13) cinsel istismardan 16 yıl 6 ay, M.U.’ya (14) cinsel istismarda bulunduğu için de 4 yıl 6 ay olmak üzere toplam 41 yıl hapis cezasına çarptırdı.

KOLUNA KELEPÇE TAKILIP CEZAEVİNE GÖTÜRÜLDÜ

Duruşmayı izleyen öğretmen Resul E.’nin bazı yakınları, ceza kararından sonra gözyaşlarını tutamadı. Polis tarafından koluna kelepçe takılan Resul E. duruşma salonundan çıkartılırken, ”Allah biliyor, Allah biliyor” diye konuştu.

Öğretmen Resul E. önceki yıl kız öğrencilere sınıfta sıralarında yanlarına oturup cinsel istismarda bulunduğu iddialarından sonra gözaltına alınmış, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan inceleme sonucu da, sanık öğretmen görevden uzaklaştırılmıştı.(hürriyet)

Depremde ölen öğretmenin ailesine maaş bağlanmadı

> Tacizci öğretmene rekor ceza

KAYSERİ’de öğrencilerine cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan öğretmen 45 yaşındaki Resul E., toplam 41 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Duruşmaya tutuksuz gelen öğretmen Resul E., eline kelepçe takılarak polis eşliğinde cezaevine gönderildi.

Kayseri 2’nci ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmaya katılan tutuksuz sanık Resul E. suçsuz olduğunu öne sürerek, ”Ben öğrencilerime cinsel istismarda bulunmadım. Yukardaki Allah bunu biliyor” dedi.  

Mahkeme heyeti, İlköğretim Okulu öğretmeni olan Resul E.’nin, öğrenciler B.K.(13) ve M.Ü.’ye (12) cinsel istismarda bulunduğu iddialarının ispat edilemediği için bu suçlardan beraatine karar verdi. Öğrenciler G.K.’ye (13) cinsel istismardan 20 yıl, B.U.’ya (13) cinsel istismardan 16 yıl 6 ay, M.U.’ya (14) cinsel istismarda bulunduğu için de 4 yıl 6 ay olmak üzere toplam 41 yıl hapis cezasına çarptırdı.

KOLUNA KELEPÇE TAKILIP CEZAEVİNE GÖTÜRÜLDÜ

Duruşmayı izleyen öğretmen Resul E.’nin bazı yakınları, ceza kararından sonra gözyaşlarını tutamadı. Polis tarafından koluna kelepçe takılan Resul E. duruşma salonundan çıkartılırken, ”Allah biliyor, Allah biliyor” diye konuştu.

Öğretmen Resul E. önceki yıl kız öğrencilere sınıfta sıralarında yanlarına oturup cinsel istismarda bulunduğu iddialarından sonra gözaltına alınmış, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan inceleme sonucu da, sanık öğretmen görevden uzaklaştırılmıştı.(hürriyet)

Depremde ölen öğretmenin ailesine maaş bağlanmadı

Son Güncelleme: Salı, 23 Ekim 2012 13:16

Gösterim: 2040

YÖK'ün Bulgar üniversitelerinin denkliğini kaldırma kararı çok tartışılmıştı. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer rüşvetle diploma alındığı ve sahtecilik yapıldığı için YÖK'ün bu kararı aldığını söyledi

Bulgaristan Üniversiteleri gerek ülkenin yakın oluşu gerekse sınav gerektirmeden okunma imkanları ile bir çok Türk öğrenci için umut olmuştu. Aralarında Halis Toprak'ın eski eşi Nazlıcan Tağızade'nin de bulunduğu binlerce öğrenci Sofya ve Varna üniversiteleri başta olmak üzere birçok Bulgar okuluna kayıt yaptırdı. Ama geçtiğimiz aylarda YÖK, Bulgar üniversitelerinin denkliğini kaldırdı. CHP milletvekili Faik Tunay bir süre önce bir önergeyle bu konuyu gündeme taşıdı. Bu önergeye YÖK'ün kararının bir örneğini de ekleyerek cevaplayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Bulgaristan'daki üniversite öğrencilerinin yaptığı 'Sahteciliğe' dikkat çekti. Bu sahtecilğin ise bazı öğrencilerin sahte damga kullanarak transkript düzenlemeleri, bazı öğrencilerin rüşvet verip sınıf geçmeleri olduğu ortaya çıktı. YÖK'ün bu nedenle Bulgar üniversitelerinin denkliğinin iptal ettiği ve Türkiye'de ya da KKTC'deki üniversitelere yatay geçişi de durdurduğu belirtildi.

 

SGK’dan öğrencilere 'prim borcu' açıklaması


HER GELENİ ALDILAR

YÖK yürütme kurulu üyesi Durmuş Günay ise "Bulgar makamlarına, kriterlerimize uymalarını defalarca söyledik ama ısrarla uymadılar. Biz diyoruz ki, 140 öğrenci alın ve aldığınız öğrenciler belirli niteliklerde olsunlar. Her başvuranı almayın. Ama her okula 400-500 öğrenci almışlar. Bunun önüne geçemiyoruz ve bunun için denklik kaldırıldı" açıklamasını yaptı. YÖK bu sorun için kendi internet sitesinde bir forum açarken, öğrenciler de farklı platformlarda problemlerini gile getirdi ve YÖK'ü suçladı. Ama forumlarda bazı öğrenciler "Alın işte yaptığınızı gördünüz mü? Parayla diploma alma hevesiyle bizim de geleceğimizi yaktınız" diyerek rüşvet iddialarını güçlendirdi.

(takvim)

> Rüşvetle üniversite diploması

YÖK'ün Bulgar üniversitelerinin denkliğini kaldırma kararı çok tartışılmıştı. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer rüşvetle diploma alındığı ve sahtecilik yapıldığı için YÖK'ün bu kararı aldığını söyledi

Bulgaristan Üniversiteleri gerek ülkenin yakın oluşu gerekse sınav gerektirmeden okunma imkanları ile bir çok Türk öğrenci için umut olmuştu. Aralarında Halis Toprak'ın eski eşi Nazlıcan Tağızade'nin de bulunduğu binlerce öğrenci Sofya ve Varna üniversiteleri başta olmak üzere birçok Bulgar okuluna kayıt yaptırdı. Ama geçtiğimiz aylarda YÖK, Bulgar üniversitelerinin denkliğini kaldırdı. CHP milletvekili Faik Tunay bir süre önce bir önergeyle bu konuyu gündeme taşıdı. Bu önergeye YÖK'ün kararının bir örneğini de ekleyerek cevaplayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Bulgaristan'daki üniversite öğrencilerinin yaptığı 'Sahteciliğe' dikkat çekti. Bu sahtecilğin ise bazı öğrencilerin sahte damga kullanarak transkript düzenlemeleri, bazı öğrencilerin rüşvet verip sınıf geçmeleri olduğu ortaya çıktı. YÖK'ün bu nedenle Bulgar üniversitelerinin denkliğinin iptal ettiği ve Türkiye'de ya da KKTC'deki üniversitelere yatay geçişi de durdurduğu belirtildi.

 

SGK’dan öğrencilere 'prim borcu' açıklaması


HER GELENİ ALDILAR

YÖK yürütme kurulu üyesi Durmuş Günay ise "Bulgar makamlarına, kriterlerimize uymalarını defalarca söyledik ama ısrarla uymadılar. Biz diyoruz ki, 140 öğrenci alın ve aldığınız öğrenciler belirli niteliklerde olsunlar. Her başvuranı almayın. Ama her okula 400-500 öğrenci almışlar. Bunun önüne geçemiyoruz ve bunun için denklik kaldırıldı" açıklamasını yaptı. YÖK bu sorun için kendi internet sitesinde bir forum açarken, öğrenciler de farklı platformlarda problemlerini gile getirdi ve YÖK'ü suçladı. Ama forumlarda bazı öğrenciler "Alın işte yaptığınızı gördünüz mü? Parayla diploma alma hevesiyle bizim de geleceğimizi yaktınız" diyerek rüşvet iddialarını güçlendirdi.

(takvim)

Son Güncelleme: Salı, 23 Ekim 2012 10:26

Gösterim: 3761

Atanamayan öğretmenler diploma yaktı

Denizli'de bir grup atanamayan öğretmen, eylem yapıp diplomalarının fotokopilerini yaktı. Öğretmen adayları, Şubat ayında Milli Eğitim Bakanlığı'nın 30 bin atama yapmasını istedi.

Candoğan Parkı önünde toplanan atanamayan 20'ye yakın öğretmen, yaptıkları eylemde atanamamalarını protesto etti. Grup adına açıklama yapan öğretmen adayı Fikriye Gümüş, Şubat ayında 30 bin atama istediklerini belirtip, "Burada ataması yapılmayan öğretmenler, Şubatçılar grubu olarak tepkimizi göstermek için toplandık. Zor koşullar altında okuyup öğretmen olduk. Mesleğimizi yaparken de birçok zor koşulla karşılaşacağımızın bilincindeyiz. Biz öğretmen olmayı seçtik. Biliyoruz ki öğretmenlik fedakarlık ister. Biz bu fedakarlığı göstermeye de hazırız. Biz ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmeniz. Hepimiz gece gündüz çalışarak bin bir zorluklarla eğitimimizi tamamlayarak öğretmen olduk" dedi. Açıklamanın ardından öğretmen adayları diploma fotokopilerini yaktı. Eylem daha sonra sona erdi.

(star)

> Madem atanamıyoruz biz de bu diplomaları yakarız!

Atanamayan öğretmenler diploma yaktı

Denizli'de bir grup atanamayan öğretmen, eylem yapıp diplomalarının fotokopilerini yaktı. Öğretmen adayları, Şubat ayında Milli Eğitim Bakanlığı'nın 30 bin atama yapmasını istedi.

Candoğan Parkı önünde toplanan atanamayan 20'ye yakın öğretmen, yaptıkları eylemde atanamamalarını protesto etti. Grup adına açıklama yapan öğretmen adayı Fikriye Gümüş, Şubat ayında 30 bin atama istediklerini belirtip, "Burada ataması yapılmayan öğretmenler, Şubatçılar grubu olarak tepkimizi göstermek için toplandık. Zor koşullar altında okuyup öğretmen olduk. Mesleğimizi yaparken de birçok zor koşulla karşılaşacağımızın bilincindeyiz. Biz öğretmen olmayı seçtik. Biliyoruz ki öğretmenlik fedakarlık ister. Biz bu fedakarlığı göstermeye de hazırız. Biz ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmeniz. Hepimiz gece gündüz çalışarak bin bir zorluklarla eğitimimizi tamamlayarak öğretmen olduk" dedi. Açıklamanın ardından öğretmen adayları diploma fotokopilerini yaktı. Eylem daha sonra sona erdi.

(star)

Son Güncelleme: Salı, 23 Ekim 2012 11:45

Gösterim: 1703

Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ücretli öğretmenlikle öğretmenleri mağdur ettiğini ve Bakanlık tarafından bu uygulamaya bir an önce son verilmesini istiyor

Bizler yıllarca bin bir emekle okuyan, üniversite eğitimi sonrasında açıkta bırakılan görmezlikten gelinen genç öğretmenleriz. KPSS gibi zorla dayatılan hiçbir bilgimizi becerimizi ölçmeyen bir sınavdan yeterli puan alamadı diye yetersiz görülen fakat ücretli öğretmenlik yapınca kısacası Milli Eğitim Bakanlığının mali yükünü azaltınca öğretmenlik yapmak için yeterli görülen, ölüm gösterilip sıtmaya razı edilen, emeğinin karşılığını alamayan ataması yapılmayan öğretmenleriz. Her ne kadar bu duruma karşı olsak da çeşitli sebeplerle bu uygulamaların içinde yer almaktayız ve izlenen plansız programsız eğitim politikaları sebebiyle her geçen gün sayımız artmakta, kutsal bir meslek olan ÖĞRETMENLİK gün geçtikçe itibar kaybetmektedir. Öğretmenlik mesleğine yapılan en büyük aşağılama ise ücretli öğretmenlik uygulamasıdır.

Peki nedir ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI?Kimdir ÜCRETLİ ÖĞRETMEN?

Ücretli öğretmen Milli Eğitim Bakanlığının okullara kadrolu öğretmen atamak yerine daha az maaşla çalıştırdığı, kadrolu meslektaşlarıyla aynı işi yaptığı halde aynı haklara sahip olamayan girdiği ders başına ücret alan 4 yıl öğretmenlik eğitimi almış kişilerin yaptığı gibi öğretmenlik mesleğiyle alakası olmayan 2 yıllık ve 4 yıllık üniversite mezunu herkesin yapabileceği okula devam zorunluluğu olmayan yani istediği zaman çalışmayı bırakabilen veya bırakmaya mecbur bırakılan öğretmendir. Bu uygulama sebebiyle hem buna mecbur bırakılan haklarını alamayan öğretmenlerin hem de öğrencilerin psikolojileri bozulmaktadır. Hangi anne baba çocuğu yılda 3-4 öğretmen değiştirsin ister ya da hangi çocuk 1. sınıftan 3. sınıfa gelene kadar 7- 8 öğretmen değiştirmek ister ki. Öğrenciler öğretmenleriyle tanışıyor zamanla ona alışıyor onu bir anne bir baba gibi görüp bağlanıyorlar derken öğretmen görevinden ücretli öğretmen olduğu için alınıyor veya kendi isteğiyle çeşitli sebeplerden bırakmak mecburiyetinde kalıyor öğrencilerini. Öğretmeninden ayrılan öğrenci belli bir süre kendine gelemiyor ders notlarında, okul hevesinde bir düzensizlik meydana geliyor. Bir de bu durum sanki öğrencinin suçuymuş gibi onların notlarına, psikolojilerine yansıyor. Olan yine biz öğretmenlere bizlerin ve sizlerin evlatlarına geleceğimize oluyor. Bizler artık diktiğimiz fidanlar yeşermeden kurusun istemiyoruz. Gölgesinde dinlenebileceğimiz ağaçlar yetiştirmek istiyoruz ve bunun için sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Siz de diktiğimiz fidanların kurumasını istemiyorsanız, çocuklarınızın yılda 2, 3 öğretmen değiştirmesini, psikolojilerinin bozulmasını istemiyorsanız LÜTFEN en yakın il ilçe milli eğitim müdürlüklerine giderek veya Milli Eğitim Bakanlığı şikayet hattı ALO 147’ yi arayarak ücretli öğretmen istemediğinizi kadrolu öğretmen istediğinizi söyleyerek bizlere geleceğimize sahip çıkın. HAYDİ TÜRKİYE ÖĞRETMENİNE ÖĞRENCİNE GELECEĞİNE SAHİP ÇIK.

Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu(AYÖP)

> AYÖP'ten ücretli öğretmenlik tepkisi

Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ücretli öğretmenlikle öğretmenleri mağdur ettiğini ve Bakanlık tarafından bu uygulamaya bir an önce son verilmesini istiyor

Bizler yıllarca bin bir emekle okuyan, üniversite eğitimi sonrasında açıkta bırakılan görmezlikten gelinen genç öğretmenleriz. KPSS gibi zorla dayatılan hiçbir bilgimizi becerimizi ölçmeyen bir sınavdan yeterli puan alamadı diye yetersiz görülen fakat ücretli öğretmenlik yapınca kısacası Milli Eğitim Bakanlığının mali yükünü azaltınca öğretmenlik yapmak için yeterli görülen, ölüm gösterilip sıtmaya razı edilen, emeğinin karşılığını alamayan ataması yapılmayan öğretmenleriz. Her ne kadar bu duruma karşı olsak da çeşitli sebeplerle bu uygulamaların içinde yer almaktayız ve izlenen plansız programsız eğitim politikaları sebebiyle her geçen gün sayımız artmakta, kutsal bir meslek olan ÖĞRETMENLİK gün geçtikçe itibar kaybetmektedir. Öğretmenlik mesleğine yapılan en büyük aşağılama ise ücretli öğretmenlik uygulamasıdır.

Peki nedir ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI?Kimdir ÜCRETLİ ÖĞRETMEN?

Ücretli öğretmen Milli Eğitim Bakanlığının okullara kadrolu öğretmen atamak yerine daha az maaşla çalıştırdığı, kadrolu meslektaşlarıyla aynı işi yaptığı halde aynı haklara sahip olamayan girdiği ders başına ücret alan 4 yıl öğretmenlik eğitimi almış kişilerin yaptığı gibi öğretmenlik mesleğiyle alakası olmayan 2 yıllık ve 4 yıllık üniversite mezunu herkesin yapabileceği okula devam zorunluluğu olmayan yani istediği zaman çalışmayı bırakabilen veya bırakmaya mecbur bırakılan öğretmendir. Bu uygulama sebebiyle hem buna mecbur bırakılan haklarını alamayan öğretmenlerin hem de öğrencilerin psikolojileri bozulmaktadır. Hangi anne baba çocuğu yılda 3-4 öğretmen değiştirsin ister ya da hangi çocuk 1. sınıftan 3. sınıfa gelene kadar 7- 8 öğretmen değiştirmek ister ki. Öğrenciler öğretmenleriyle tanışıyor zamanla ona alışıyor onu bir anne bir baba gibi görüp bağlanıyorlar derken öğretmen görevinden ücretli öğretmen olduğu için alınıyor veya kendi isteğiyle çeşitli sebeplerden bırakmak mecburiyetinde kalıyor öğrencilerini. Öğretmeninden ayrılan öğrenci belli bir süre kendine gelemiyor ders notlarında, okul hevesinde bir düzensizlik meydana geliyor. Bir de bu durum sanki öğrencinin suçuymuş gibi onların notlarına, psikolojilerine yansıyor. Olan yine biz öğretmenlere bizlerin ve sizlerin evlatlarına geleceğimize oluyor. Bizler artık diktiğimiz fidanlar yeşermeden kurusun istemiyoruz. Gölgesinde dinlenebileceğimiz ağaçlar yetiştirmek istiyoruz ve bunun için sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Siz de diktiğimiz fidanların kurumasını istemiyorsanız, çocuklarınızın yılda 2, 3 öğretmen değiştirmesini, psikolojilerinin bozulmasını istemiyorsanız LÜTFEN en yakın il ilçe milli eğitim müdürlüklerine giderek veya Milli Eğitim Bakanlığı şikayet hattı ALO 147’ yi arayarak ücretli öğretmen istemediğinizi kadrolu öğretmen istediğinizi söyleyerek bizlere geleceğimize sahip çıkın. HAYDİ TÜRKİYE ÖĞRETMENİNE ÖĞRENCİNE GELECEĞİNE SAHİP ÇIK.

Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu(AYÖP)

Son Güncelleme: Salı, 23 Ekim 2012 09:35

Gösterim: 2461


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.