Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Muğla'daki özel bir okulda eğitim gören öğrenciler, ''Hayatı Okula Taşı Projesi'' kapsamında çamaşır yıkamayı, düğme dikmeyi, ayakkabı boyamayı, musluk tamir etmeyi ve çay demlemeyi öğreniyor.
Özel Piri Reis İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Ümit Tekin, okullarında eğitim-öğretim yılının başından itibaren ''Hayatı Okula Taşı Projesi''ni uygulamaya başladıklarını belirtti.
Proje kapsamında okulda eğitim gören birinci sınıftan 8'inci sınıfa kadar tüm öğrencilerin haftada bir gün uygulamalı eğitim aldığını ifade eden Tekin, ''Dersi haftada 1 saat uyguluyoruz. Projenin amacı çocukların yoğun olarak yaşadığı sınav ve derslerden kaynaklanan yorgunluğu atmalarını, bu sırada hayatın bazı zorluklarını öğrenmelerini sağlamak'' dedi.
Projeyle çocukların yaşamlarında ihtiyaç duyacakları çok sayıda beceriyi kazandığını söyleyen Tekin, ''Çocukların yaşları ve seviyesine göre çamaşır yıkama, düğme dikme, ayakkabı boyama, musluk tamir etme, çay demleme, ütü yapma, ampul değiştirme gibi etkinliklerimiz var. Projeyi hayata geçirdiğimizde öğrenci velilerimiz biraz temkinli yaklaştı. Bir derste meyve salatası yapmak istedik ama bazı veliler çocuklarının zarar göreceğini düşünüp dilimlenmiş meyve gönderdi ama zamanla çocuklarımıza cesurca bu uygulamaları hayata geçirmeyi öğrettik'' diye konuştu.
Tekin, projenin Türkiye ve Muğla'daki diğer okullara örnek olması dileğinde bulunarak, başlarda projeyi şaşkınlıkla takip eden velilerin bugün oldukça mutlu olduklarını söyledi.
Proje diğer okullarda yaygınlaştırılacak
Muğla Milli Eğitim Müdürü Zekeriya Çınar da söz konusu projenin çocukların özgüven ve sorumluluk duygusunu artırdığını belirtti.
Çınar, ''Proje, çocuğun anne babaya veya büyük kardeşe sürekli bağımlılık duygusu duymasını ortadan kaldırıyor. Çocuk birçok şeyi kendi başına yapma becerisi kazanıyor. Hayatın zorluklarını öğrenmesinin çocukların yaşamını kolaylaştıracağına inanıyorum. Projeye benzer örnekleri diğer okullarımızda hayata geçireceğiz'' dedi.
Proje kapsamında ayakkabı boyayan 4'üncü sınıf öğrencisi Turgut Can ise ''Bir gün babam hasta olsa onun ayakkabısını boyayabilir veya ona yardımcı olabilirim'' diye konuştu.
3'üncü sınıf öğrencisi Tuğra Yaşar da öğrencilerin çoğunun uygulamalı olarak haftada bir gün yapılan dersi sabırsızlıkla beklediğini kaydederek, ''Tırnaklarımızı kesmeyi, meyve salatası yapmayı, çamaşır yıkamayı ve asmayı öğreniyoruz. Ayakkabı boyamayı ve tost yapmayı öğrendik. Öğrendiğimiz beceriler sayesinde evde anne ve babamıza yardım edebiliyoruz'' dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Muğla'daki özel bir okulda eğitim gören öğrenciler, ''Hayatı Okula Taşı Projesi'' kapsamında çamaşır yıkamayı, düğme dikmeyi, ayakkabı boyamayı, musluk tamir etmeyi ve çay demlemeyi öğreniyor.
Özel Piri Reis İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Ümit Tekin, okullarında eğitim-öğretim yılının başından itibaren ''Hayatı Okula Taşı Projesi''ni uygulamaya başladıklarını belirtti.
Proje kapsamında okulda eğitim gören birinci sınıftan 8'inci sınıfa kadar tüm öğrencilerin haftada bir gün uygulamalı eğitim aldığını ifade eden Tekin, ''Dersi haftada 1 saat uyguluyoruz. Projenin amacı çocukların yoğun olarak yaşadığı sınav ve derslerden kaynaklanan yorgunluğu atmalarını, bu sırada hayatın bazı zorluklarını öğrenmelerini sağlamak'' dedi.
Projeyle çocukların yaşamlarında ihtiyaç duyacakları çok sayıda beceriyi kazandığını söyleyen Tekin, ''Çocukların yaşları ve seviyesine göre çamaşır yıkama, düğme dikme, ayakkabı boyama, musluk tamir etme, çay demleme, ütü yapma, ampul değiştirme gibi etkinliklerimiz var. Projeyi hayata geçirdiğimizde öğrenci velilerimiz biraz temkinli yaklaştı. Bir derste meyve salatası yapmak istedik ama bazı veliler çocuklarının zarar göreceğini düşünüp dilimlenmiş meyve gönderdi ama zamanla çocuklarımıza cesurca bu uygulamaları hayata geçirmeyi öğrettik'' diye konuştu.
Tekin, projenin Türkiye ve Muğla'daki diğer okullara örnek olması dileğinde bulunarak, başlarda projeyi şaşkınlıkla takip eden velilerin bugün oldukça mutlu olduklarını söyledi.
Proje diğer okullarda yaygınlaştırılacak
Muğla Milli Eğitim Müdürü Zekeriya Çınar da söz konusu projenin çocukların özgüven ve sorumluluk duygusunu artırdığını belirtti.
Çınar, ''Proje, çocuğun anne babaya veya büyük kardeşe sürekli bağımlılık duygusu duymasını ortadan kaldırıyor. Çocuk birçok şeyi kendi başına yapma becerisi kazanıyor. Hayatın zorluklarını öğrenmesinin çocukların yaşamını kolaylaştıracağına inanıyorum. Projeye benzer örnekleri diğer okullarımızda hayata geçireceğiz'' dedi.
Proje kapsamında ayakkabı boyayan 4'üncü sınıf öğrencisi Turgut Can ise ''Bir gün babam hasta olsa onun ayakkabısını boyayabilir veya ona yardımcı olabilirim'' diye konuştu.
3'üncü sınıf öğrencisi Tuğra Yaşar da öğrencilerin çoğunun uygulamalı olarak haftada bir gün yapılan dersi sabırsızlıkla beklediğini kaydederek, ''Tırnaklarımızı kesmeyi, meyve salatası yapmayı, çamaşır yıkamayı ve asmayı öğreniyoruz. Ayakkabı boyamayı ve tost yapmayı öğrendik. Öğrendiğimiz beceriler sayesinde evde anne ve babamıza yardım edebiliyoruz'' dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 May 2012 15:07
Gösterim: 2319
Diyarbakır il sınırları içinde bulunan Ziyaret Tepe arkeolojik kazı alanından iki yıl önce çıkarılan kil tabletteki yazının 2,500 yıl önceye dayanan unutulmuş bir dil olduğu bulundu.
Ziyaret Tepe höyüğündeki kazı çalışmaları sırasında çıkarılan kil tablet üzerindeki çalışmalar iki yıldır devam ediyordu.
Tabletin üzerinde Assurca çivi yazısı ile yazılmış 60 kadın ismi var.
Şimdiye kadar bilinmeyen bu dilin ve tabletin üzerindeki yazının sırrını kazı çalışmalarından sorumlu arkeologlardan biri olan Cambridge Universitesi’nden Dr. John Macginnis BBC Türkçe’ye anlattı.
Tabletteki Sır
Ziyaret Tepe’de yerleşim geç Neolitik dönemden İslamiyet dönemine kadar uzanıyor.
Uzun bir süre köy yerleşimlerinin hakim olduğu Ziyaret Tepe, Orta ve Geç Assur dönemlerinde (M.Ö. 1300-600) çok önemli bölgesel bir kent.
Dolayısıyla imparatorluğun yönetimine dair önemli ipuçları barındırıyor.
Ziyaret Tepe’de yapılan kazılar sırasında birçok kil tablet çıkarılmış ancak bir tanesi hem tarihsel olarak hem de dilbilim açısından çok önemli bir yer teşkil ediyor.
Tablet, kazının yapıldığı höyükte bulunan sarayın alt kısmından çıkarılmış
Macginnis, tablette ismi geçen 60 kadının Assur İmparatorluğu, Zağros dağları etrafındaki bölgeyi istila ettiğinde oradan getirilen ve sarayda çalıştırılan kadınlar olduğunu düşünüyor.
Tablet iki yıl önce çıkarılmasına rağmen şifresinin çözülmesi zaman almış.
Assurca çivi yazısının şifresinin yüzyıldan fazla bir süre önce çözüldüğünü dolayısıyla tabletin üzerindeki yazıların okunabildiğini belirten Macginnis, kadın adlarının bir iki tanesi dışında geri kalanının bölgede bilinen dillerle hiçbir benzerlik taşımadığını ve bilinmeyen bir dil olduğunu söylüyor.
Macginnis'e göre, iki yıl boyunca üzerinde çalıştıkları bu dil, hakkında herhangi bir bilginin mevcut olmadığı Assur İmparatorluğu'nun doğu bölgesine ait olabilir.
Çalışmalar bu dilin 2,500 yıl öncesine ait unutulmuş bir dil olduğunu gösteriyor.
Tabletin bulunmuş olması ise bir felaketin bize hediyesi.
Macginnis, sarayın bu kısmında yangın çıktığını ve bu nedenle kil tabletin yanarak daha dayanıklı bir hale geldiğini söylüyor. Kil tabletler her ne kadar günümüze kadar kalabilseler de zaman içinde zarar görüyorlar. Ancak piştikleri zaman daha dayanıklı oluyorlar.
Tuşhan'dan Ziyaret Tepe'ye uzanan yol
Ziyaret Tepe, bölgedeki en büyük kazı alanlarından biri.
Geç Assur döneminin en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Ziyaret Tepe’nin bu dönemdeki adı Tuşhan.
Bu bölgede, 1997’den bu yana, Ilısu baraj gölünün bölgenin büyük bir kısmını sular altında bırakacak olması nedeniyle kurtarma kazı çalışmaları yapılıyor.
Kültür Bakanlığı’nın desteklediği proje, Dr. Macginnis dışında, Akron Üniversitesi'nden Doç. Dr. Timothy Matney, Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kemalettin Köroğlu ve Mainz Üniversitesi’nden Dr. Dirk Wicke tarafından yürütülüyor.
Uzun bir süredir devam eden kazılar, Ziyaret Tepe’nin yerleşim şemasını ortaya çıkarmak ve buradaki yapıların işlevlerini anlamak amacıyla sürdürülüyor.
İnsanlık tarihi için yeni bir kapı
Assur İmparatorluğu, dünyadaki en büyük çok uluslu imparatorluklardan biri. Assurlular, Suriye ve Irak’ın tamamı ve diğer komşu ülkelerin bir kısmını da kaplayacak şekilde ortadoğunun büyük bir bölgesini yönetiyordu.
İmparatorluğun merkezi olan Suriye ve kuzey Irak arasındaki bölgede Assurca dili konuşulurken çeperlerinde ise daha farklı diller konuşuluyordu.
O dönemde daha fazla dil olduğunu söyleyen Macginnis, daha sonra dillerin sayısında bir azalma olduğunu belirtiyor.
Macginnis, imparatorluğun bazı bölgeleri ile ilgili bilginin mevcut olduğunu, ancak İran’ın batısındaki bölge ile ilgili hiçbir bilginin olmadığını söylüyor.
Bu anlamda Ziyaret Tepe’den çıkarılan bu tablet tarihsel olarak büyük bir öneme sahip.
Bu bulgu dilbilimi açısından da büyük bir gelişme. Dünya dilleri çok hızlı bir şekilde yok oluyor. Dolayısıyla dillerin gelişimi ile ilgili bilgimizi ve anlayışımızı derinleştirecek her türlü bilgi çok önemli.
Daha önceki kazılarda da geç Assur dönemine ait (yaklaşık M.Ö. 614 – 611) çivi yazılı tabletler bulunmuş. Bu tabletler, Assur imparatorluğunun başkenti Ninova’nın düştüğü, imparatorluğun yıkılış dönemine ait.
Ziyaret Tepe Ilısu barajı tehdidi altında
Macginnis, kazı çalışmalarının devam ettiği bu bölgenin alt taraflarının Ilısu barajının tamamlanmasının ardından sular altında kalacağını söylüyor.
Türkiye’nin bu bölgede kazı yapmalarına izin verdiğini ve bunun çok mühim bir adım olduğunu belirten Macginnis, yıllardır sürdürdükleri çalışmada alanın büyük bir kısmını incelediklerini ama hala incelenecek çok şey olduğunu söylüyor.
Her ne kadar modern bilimsel teknikler kullanılsa da bu oldukça sınırlı ve muhtemelen alanın sadece yüzde biri kazılmış.
Macginnis'e göre Ziyaret Tepe büyük bir imparatorluğun önemli bir kenti; buradan başka tabletlerin çıkma olasılığı da oldukça yüksek.
Ilısu Barajı, binlerce insanı yerinden etmenin yanısıra bölgedeki tarihi kalıntıları yok edecek ve ekolojik dengeyi ciddi bir hasara uğratacak olması nedeniyle tepki görüyor.
2009 yılında Almanya, İsviçre ve Avusturya Ilısu barajının toplumsal ve çevresel sonuçları nedeniyle projeyi finanse etmeyi bırakacaklarını açıklamışlardı. Ancak baraj yapımı, yerel kredilerle sürdürülmeye devam ediliyor.
Ilısu Barajına karşı kampanya yapan gruplar, Hasankeyf ve Dicle Vadisini’nin UNESCO tarafından belirlenmiş 10 kriterin 9’unu doldurduğunu ve UNESCO Doğal ve Kültürel Miras listesine dâhil edilmesini talep ediyor.
(bbctürkçe
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Diyarbakır il sınırları içinde bulunan Ziyaret Tepe arkeolojik kazı alanından iki yıl önce çıkarılan kil tabletteki yazının 2,500 yıl önceye dayanan unutulmuş bir dil olduğu bulundu.
Ziyaret Tepe höyüğündeki kazı çalışmaları sırasında çıkarılan kil tablet üzerindeki çalışmalar iki yıldır devam ediyordu.
Tabletin üzerinde Assurca çivi yazısı ile yazılmış 60 kadın ismi var.
Şimdiye kadar bilinmeyen bu dilin ve tabletin üzerindeki yazının sırrını kazı çalışmalarından sorumlu arkeologlardan biri olan Cambridge Universitesi’nden Dr. John Macginnis BBC Türkçe’ye anlattı.
Tabletteki Sır
Ziyaret Tepe’de yerleşim geç Neolitik dönemden İslamiyet dönemine kadar uzanıyor.
Uzun bir süre köy yerleşimlerinin hakim olduğu Ziyaret Tepe, Orta ve Geç Assur dönemlerinde (M.Ö. 1300-600) çok önemli bölgesel bir kent.
Dolayısıyla imparatorluğun yönetimine dair önemli ipuçları barındırıyor.
Ziyaret Tepe’de yapılan kazılar sırasında birçok kil tablet çıkarılmış ancak bir tanesi hem tarihsel olarak hem de dilbilim açısından çok önemli bir yer teşkil ediyor.
Tablet, kazının yapıldığı höyükte bulunan sarayın alt kısmından çıkarılmış
Macginnis, tablette ismi geçen 60 kadının Assur İmparatorluğu, Zağros dağları etrafındaki bölgeyi istila ettiğinde oradan getirilen ve sarayda çalıştırılan kadınlar olduğunu düşünüyor.
Tablet iki yıl önce çıkarılmasına rağmen şifresinin çözülmesi zaman almış.
Assurca çivi yazısının şifresinin yüzyıldan fazla bir süre önce çözüldüğünü dolayısıyla tabletin üzerindeki yazıların okunabildiğini belirten Macginnis, kadın adlarının bir iki tanesi dışında geri kalanının bölgede bilinen dillerle hiçbir benzerlik taşımadığını ve bilinmeyen bir dil olduğunu söylüyor.
Macginnis'e göre, iki yıl boyunca üzerinde çalıştıkları bu dil, hakkında herhangi bir bilginin mevcut olmadığı Assur İmparatorluğu'nun doğu bölgesine ait olabilir.
Çalışmalar bu dilin 2,500 yıl öncesine ait unutulmuş bir dil olduğunu gösteriyor.
Tabletin bulunmuş olması ise bir felaketin bize hediyesi.
Macginnis, sarayın bu kısmında yangın çıktığını ve bu nedenle kil tabletin yanarak daha dayanıklı bir hale geldiğini söylüyor. Kil tabletler her ne kadar günümüze kadar kalabilseler de zaman içinde zarar görüyorlar. Ancak piştikleri zaman daha dayanıklı oluyorlar.
Tuşhan'dan Ziyaret Tepe'ye uzanan yol
Ziyaret Tepe, bölgedeki en büyük kazı alanlarından biri.
Geç Assur döneminin en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Ziyaret Tepe’nin bu dönemdeki adı Tuşhan.
Bu bölgede, 1997’den bu yana, Ilısu baraj gölünün bölgenin büyük bir kısmını sular altında bırakacak olması nedeniyle kurtarma kazı çalışmaları yapılıyor.
Kültür Bakanlığı’nın desteklediği proje, Dr. Macginnis dışında, Akron Üniversitesi'nden Doç. Dr. Timothy Matney, Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kemalettin Köroğlu ve Mainz Üniversitesi’nden Dr. Dirk Wicke tarafından yürütülüyor.
Uzun bir süredir devam eden kazılar, Ziyaret Tepe’nin yerleşim şemasını ortaya çıkarmak ve buradaki yapıların işlevlerini anlamak amacıyla sürdürülüyor.
İnsanlık tarihi için yeni bir kapı
Assur İmparatorluğu, dünyadaki en büyük çok uluslu imparatorluklardan biri. Assurlular, Suriye ve Irak’ın tamamı ve diğer komşu ülkelerin bir kısmını da kaplayacak şekilde ortadoğunun büyük bir bölgesini yönetiyordu.
İmparatorluğun merkezi olan Suriye ve kuzey Irak arasındaki bölgede Assurca dili konuşulurken çeperlerinde ise daha farklı diller konuşuluyordu.
O dönemde daha fazla dil olduğunu söyleyen Macginnis, daha sonra dillerin sayısında bir azalma olduğunu belirtiyor.
Macginnis, imparatorluğun bazı bölgeleri ile ilgili bilginin mevcut olduğunu, ancak İran’ın batısındaki bölge ile ilgili hiçbir bilginin olmadığını söylüyor.
Bu anlamda Ziyaret Tepe’den çıkarılan bu tablet tarihsel olarak büyük bir öneme sahip.
Bu bulgu dilbilimi açısından da büyük bir gelişme. Dünya dilleri çok hızlı bir şekilde yok oluyor. Dolayısıyla dillerin gelişimi ile ilgili bilgimizi ve anlayışımızı derinleştirecek her türlü bilgi çok önemli.
Daha önceki kazılarda da geç Assur dönemine ait (yaklaşık M.Ö. 614 – 611) çivi yazılı tabletler bulunmuş. Bu tabletler, Assur imparatorluğunun başkenti Ninova’nın düştüğü, imparatorluğun yıkılış dönemine ait.
Ziyaret Tepe Ilısu barajı tehdidi altında
Macginnis, kazı çalışmalarının devam ettiği bu bölgenin alt taraflarının Ilısu barajının tamamlanmasının ardından sular altında kalacağını söylüyor.
Türkiye’nin bu bölgede kazı yapmalarına izin verdiğini ve bunun çok mühim bir adım olduğunu belirten Macginnis, yıllardır sürdürdükleri çalışmada alanın büyük bir kısmını incelediklerini ama hala incelenecek çok şey olduğunu söylüyor.
Her ne kadar modern bilimsel teknikler kullanılsa da bu oldukça sınırlı ve muhtemelen alanın sadece yüzde biri kazılmış.
Macginnis'e göre Ziyaret Tepe büyük bir imparatorluğun önemli bir kenti; buradan başka tabletlerin çıkma olasılığı da oldukça yüksek.
Ilısu Barajı, binlerce insanı yerinden etmenin yanısıra bölgedeki tarihi kalıntıları yok edecek ve ekolojik dengeyi ciddi bir hasara uğratacak olması nedeniyle tepki görüyor.
2009 yılında Almanya, İsviçre ve Avusturya Ilısu barajının toplumsal ve çevresel sonuçları nedeniyle projeyi finanse etmeyi bırakacaklarını açıklamışlardı. Ancak baraj yapımı, yerel kredilerle sürdürülmeye devam ediliyor.
Ilısu Barajına karşı kampanya yapan gruplar, Hasankeyf ve Dicle Vadisini’nin UNESCO tarafından belirlenmiş 10 kriterin 9’unu doldurduğunu ve UNESCO Doğal ve Kültürel Miras listesine dâhil edilmesini talep ediyor.
(bbctürkçe
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 May 2012 14:58
Gösterim: 2193
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla harekete geçen Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR), bu yılın Ekim ayında tamamlanacak 1 ve 3 kişilik odaları olan 4 yıldızlı 52 yeni yurdu öğrencilerin hizmetine açacak.
YURTKUR Genel Müdürü Hasan Albayrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni yurtlarda odaların Başbakan Erdoğan'ın verdiği talimatlar doğrultusunda 1 ve 3 kişilik olacağını, bundan asla taviz vermeyeceklerini kaydetti.
Öğrencilerin rahat edecekleri yurtlar için AR-GE çalışmaları yaptıklarını belirten Albayrak, ''Yaşam alanlarını genişleteceğiz, öğrenciler çok daha rahat edecek. Çok daha modern yurtlar yapıyoruz. Her gün kendimizi geliştiriyoruz'' dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla harekete geçen Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR), bu yılın Ekim ayında tamamlanacak 1 ve 3 kişilik odaları olan 4 yıldızlı 52 yeni yurdu öğrencilerin hizmetine açacak.
YURTKUR Genel Müdürü Hasan Albayrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni yurtlarda odaların Başbakan Erdoğan'ın verdiği talimatlar doğrultusunda 1 ve 3 kişilik olacağını, bundan asla taviz vermeyeceklerini kaydetti.
Öğrencilerin rahat edecekleri yurtlar için AR-GE çalışmaları yaptıklarını belirten Albayrak, ''Yaşam alanlarını genişleteceğiz, öğrenciler çok daha rahat edecek. Çok daha modern yurtlar yapıyoruz. Her gün kendimizi geliştiriyoruz'' dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 May 2012 13:53
Gösterim: 1924
Devrek ilçesinde bir kız öğrenci okul bahçesinde pompalı tüfekle öldürüldü.
Zonguldak'ın Devrek ilçesinde teneffüste pompalı tüfekle vurulan bir kız öğrenci, hayatını kaybetti. Polis kaçan zanlının yakalanması için geniş çaplı soruşturma başlattı. 
Devrek Fatih İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi Kader Demiroğlu (14)'na, teneffüste okulun yakınındaki Millet Bahçesi Parkı mevkisinde bulunduğu sırada, kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi tarafından pompalı tüfekle ateş edildi. Ağır yaralanan öğrencinin olay yerinde öldüğü belirtildi.
Polis, olay yerinde geniş güvenlik önlemi alırken, kaçan zanlıyı arama çalışması başlattı. Cumhuriyet savcısının olay yerinde yaptığı incelemenin ardından Demiroğlu'nun cesedi, Devrek Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Vurulduktan hemen sonra olay yerinde bir vatandaşın cep telefonuyla fotoğrafladığı Demiroğlu'nun yakınları ve ailesi, okula akın ederken, sınıf arkadaşları gözyaşlarına boğuldu.
Otomobille gelen ve 50-60 yaşlarında olduğu ifade edilen zanlının, öğrenciye ateş ederek hızla olay yerinde uzaklaştığı, vatandaşların peşinden koşmasına rağmen şahsın izini kaybettirdiği öğrenildi.
(Haber7)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Devrek ilçesinde bir kız öğrenci okul bahçesinde pompalı tüfekle öldürüldü.
Zonguldak'ın Devrek ilçesinde teneffüste pompalı tüfekle vurulan bir kız öğrenci, hayatını kaybetti. Polis kaçan zanlının yakalanması için geniş çaplı soruşturma başlattı. 
Devrek Fatih İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi Kader Demiroğlu (14)'na, teneffüste okulun yakınındaki Millet Bahçesi Parkı mevkisinde bulunduğu sırada, kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi tarafından pompalı tüfekle ateş edildi. Ağır yaralanan öğrencinin olay yerinde öldüğü belirtildi.
Polis, olay yerinde geniş güvenlik önlemi alırken, kaçan zanlıyı arama çalışması başlattı. Cumhuriyet savcısının olay yerinde yaptığı incelemenin ardından Demiroğlu'nun cesedi, Devrek Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Vurulduktan hemen sonra olay yerinde bir vatandaşın cep telefonuyla fotoğrafladığı Demiroğlu'nun yakınları ve ailesi, okula akın ederken, sınıf arkadaşları gözyaşlarına boğuldu.
Otomobille gelen ve 50-60 yaşlarında olduğu ifade edilen zanlının, öğrenciye ateş ederek hızla olay yerinde uzaklaştığı, vatandaşların peşinden koşmasına rağmen şahsın izini kaybettirdiği öğrenildi.
(Haber7)
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 May 2012 14:32
Gösterim: 1771
''KPSS sınavında yanındakilere baktığını itiraf ederek ''Atanırsam kul hakkına girer miyim?'' diye soran vatandaş, ''Girersin'' yanıtını alınca, atanma şansı olmasına karşın işe müracaat etmedi.
Erzincan Müftülüğü'nün ''Alo Fetva'' hattını arayarak ''KPSS sınavında yanındakilere baktığını'' beyan ederek, ''Atanırsam kul hakkına girer miyim?'' diye soran vatandaş, ''Girersin'' yanıtını alınca, yüksek puanıyla atanma şansı olmasına karşın işe müracaat etmedi.
İl Müftüsü Burhan İşliyen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığı'na ait ''190 Alo Fetva'' hattına ve bizzat kendisine çok ilginç sorular yöneltildiğini söyledi. İşliyen, bunların bir kısmının kendilerini düşündüren, bir kısmının ise sevindiren sorular olduğunu dile getirdi.
Kendilerini arayan bir vatandaşın, KPSS sınavında yanındakilerin sınav kağıtlarına bakarak 6-7 soruyu işaretlediğini belirtip, ''Aldığım puanla da atanma imkanı yakaladım. Eğer ben aldığım puanlarla atanırsam kul hakkına girer miyim, aldığım kazanç bana helal olur mu?'' diye sorduğunu aktaran İşliyen, o kişiye ''Evet, bununla bin kişinin önüne geçmiş isen, o bin kişinin hakkını yersin'' cevabını verdiklerini açıkladı.
İşliyen, ''Bunun üzerine, (peki hocam) dedi ve o işe başlamadığını ve başka bir iş yaptığını biliyoruz'' diye konuştu.
Müftü İşliyen, Giresun'dan arayan bir vatandaşın, ''Ben üniversite birinci sınıfta İngilizce dersinde kopya çekmiştim. Şimdi 10 yıldır öğretmenim, kopya çekerek geçtiğim bu dersten dolayı bir vebal altında kaldım mı, mesleğimden ayrılmalı mıyım?'', butik iş yeri açacak bir kişinin, ''Hanımların dinimize göre giyinmesi uygun olmayan kıyafetleri satmam uygun mudur değil midir?'' diye sorduğunu anımsatarak, ''Bu tür sorular hem düşündürüyor, hem de dini ve ahlaki duyarlılığın gelişmiş olması bakımından da gayet memnun ediyor'' ifadelerini kullandı.
(haber7)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
''KPSS sınavında yanındakilere baktığını itiraf ederek ''Atanırsam kul hakkına girer miyim?'' diye soran vatandaş, ''Girersin'' yanıtını alınca, atanma şansı olmasına karşın işe müracaat etmedi.
Erzincan Müftülüğü'nün ''Alo Fetva'' hattını arayarak ''KPSS sınavında yanındakilere baktığını'' beyan ederek, ''Atanırsam kul hakkına girer miyim?'' diye soran vatandaş, ''Girersin'' yanıtını alınca, yüksek puanıyla atanma şansı olmasına karşın işe müracaat etmedi.
İl Müftüsü Burhan İşliyen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığı'na ait ''190 Alo Fetva'' hattına ve bizzat kendisine çok ilginç sorular yöneltildiğini söyledi. İşliyen, bunların bir kısmının kendilerini düşündüren, bir kısmının ise sevindiren sorular olduğunu dile getirdi.
Kendilerini arayan bir vatandaşın, KPSS sınavında yanındakilerin sınav kağıtlarına bakarak 6-7 soruyu işaretlediğini belirtip, ''Aldığım puanla da atanma imkanı yakaladım. Eğer ben aldığım puanlarla atanırsam kul hakkına girer miyim, aldığım kazanç bana helal olur mu?'' diye sorduğunu aktaran İşliyen, o kişiye ''Evet, bununla bin kişinin önüne geçmiş isen, o bin kişinin hakkını yersin'' cevabını verdiklerini açıkladı.
İşliyen, ''Bunun üzerine, (peki hocam) dedi ve o işe başlamadığını ve başka bir iş yaptığını biliyoruz'' diye konuştu.
Müftü İşliyen, Giresun'dan arayan bir vatandaşın, ''Ben üniversite birinci sınıfta İngilizce dersinde kopya çekmiştim. Şimdi 10 yıldır öğretmenim, kopya çekerek geçtiğim bu dersten dolayı bir vebal altında kaldım mı, mesleğimden ayrılmalı mıyım?'', butik iş yeri açacak bir kişinin, ''Hanımların dinimize göre giyinmesi uygun olmayan kıyafetleri satmam uygun mudur değil midir?'' diye sorduğunu anımsatarak, ''Bu tür sorular hem düşündürüyor, hem de dini ve ahlaki duyarlılığın gelişmiş olması bakımından da gayet memnun ediyor'' ifadelerini kullandı.
(haber7)
Son Güncelleme: Pazartesi, 14 May 2012 13:19
Gösterim: 2050
          
	        
