Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okul ve dershaneleri, "hem okul hem dershane", "üniversite sınavlarına hazırlık koleji" ve benzeri ifadeleri kullanarak reklam yapmamaları konusunda uyardı.
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünce illere gönderilen yazıda, Milli Eğitim Temel Kanunu, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında, özel dershanelerle gerekli dönüşümü tamamlamayan özel öğrenci etüt eğitim merkezlerinin eğitim ve öğretim faaliyetlerinin 1 Eylül 2015'te sona ereceği hatırlatıldı.
Yazıda, MEB'e, bazı özel okulların "hem okul hem dershane", "üniversite sınavlarına hazırlık koleji" ve benzeri ifadeleri kullanarak reklam ve ilan yaptıkları; bazı dershanelerin dershane olarak faaliyetlerini sürdürmelerine rağmen Bakanlıktan kurum açma izni olmadan 2015-2016 eğitim ve öğretim yılında üniversite sınavlarına hazırlık lisesi ve temel lise gibi adlar altında seviye tespit sınavları yaparak reklam ve ilan verdikleri ayrıca Bakanlıktan kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı almadan dershane faaliyetinde bulundukları yönünde bilgiler ulaştığı belirtildi.
Özel okulların, Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda, "Özel eğitim, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim ile Bakanlıkça dönüşüm programına alınan kurumlardan 2018-2019 eğitim-öğretim yılının sonuna kadar faaliyetleri devam eden ortaöğretim özel okulları" şeklinde tanımlandığı anımsatılan yazıda, kurumların, bu okul türleri dışında "hem okul hem dershane", "üniversite sınavlarına hazırlık koleji" ve benzeri adlarla faaliyet gösterilmesinin mümkün olmadığı vurgulandı.
Bu kapsamda, kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı almadan faaliyette bulunanların, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği kapsamında, gerçek ve tüzel kişiler tarafından kanun kapsamındaki faaliyetlerin, yetkili makamlardan kurum açma izni alınmadan veya her ne ad altında olursa olsun eğitim ve öğretim sunmak amacıyla yürütülen faaliyetlerin izinsiz yapıldığının tespiti halinde söz konusu yerlerin, İl İdaresi Kanunu hükümleri uyarınca valiliklerçe kapatılacağı hükmüne yer verildi.
Kurumlar reklamlarda gerçeğe aykırı beyanda bulunamaz
Yazıda, Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'da da "Kurumlar, ancak amaçlarına uygun tanıtıcı mahiyette reklam ve ilan verebilirler. Bu kurumlar reklam ve ilanlarında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunamazlar ve televizyonda reklam ve ilan yapamazlar" hükümün yer aldığı ifade edildi.
Bakanlık, bu hükümler doğrultusunda, kurumlar hakkında gerekli işlemlerin yapılacağını kaydetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okul ve dershaneleri, "hem okul hem dershane", "üniversite sınavlarına hazırlık koleji" ve benzeri ifadeleri kullanarak reklam yapmamaları konusunda uyardı.
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünce illere gönderilen yazıda, Milli Eğitim Temel Kanunu, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında, özel dershanelerle gerekli dönüşümü tamamlamayan özel öğrenci etüt eğitim merkezlerinin eğitim ve öğretim faaliyetlerinin 1 Eylül 2015'te sona ereceği hatırlatıldı.
Yazıda, MEB'e, bazı özel okulların "hem okul hem dershane", "üniversite sınavlarına hazırlık koleji" ve benzeri ifadeleri kullanarak reklam ve ilan yaptıkları; bazı dershanelerin dershane olarak faaliyetlerini sürdürmelerine rağmen Bakanlıktan kurum açma izni olmadan 2015-2016 eğitim ve öğretim yılında üniversite sınavlarına hazırlık lisesi ve temel lise gibi adlar altında seviye tespit sınavları yaparak reklam ve ilan verdikleri ayrıca Bakanlıktan kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı almadan dershane faaliyetinde bulundukları yönünde bilgiler ulaştığı belirtildi.
Özel okulların, Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda, "Özel eğitim, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim ile Bakanlıkça dönüşüm programına alınan kurumlardan 2018-2019 eğitim-öğretim yılının sonuna kadar faaliyetleri devam eden ortaöğretim özel okulları" şeklinde tanımlandığı anımsatılan yazıda, kurumların, bu okul türleri dışında "hem okul hem dershane", "üniversite sınavlarına hazırlık koleji" ve benzeri adlarla faaliyet gösterilmesinin mümkün olmadığı vurgulandı.
Bu kapsamda, kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı almadan faaliyette bulunanların, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği kapsamında, gerçek ve tüzel kişiler tarafından kanun kapsamındaki faaliyetlerin, yetkili makamlardan kurum açma izni alınmadan veya her ne ad altında olursa olsun eğitim ve öğretim sunmak amacıyla yürütülen faaliyetlerin izinsiz yapıldığının tespiti halinde söz konusu yerlerin, İl İdaresi Kanunu hükümleri uyarınca valiliklerçe kapatılacağı hükmüne yer verildi.
Kurumlar reklamlarda gerçeğe aykırı beyanda bulunamaz
Yazıda, Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'da da "Kurumlar, ancak amaçlarına uygun tanıtıcı mahiyette reklam ve ilan verebilirler. Bu kurumlar reklam ve ilanlarında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunamazlar ve televizyonda reklam ve ilan yapamazlar" hükümün yer aldığı ifade edildi.
Bakanlık, bu hükümler doğrultusunda, kurumlar hakkında gerekli işlemlerin yapılacağını kaydetti.
Son Güncelleme: Salı, 13 Ocak 2015 11:20
Gösterim: 2341
YÖK, üniversitelerde, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde öğrencilere yatay geçiş hakkı verileceği bildirildi.
YÖK, 2014-2015 eğitim öğretim yılı bahar döneminde yatay geçiş hakkı verilmesine yönelik kararını açıkladı
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, 2014-2015 eğitim öğretim yılı bahar döneminde öğrencilere yatay geçiş hakkı verilmesi konusunun Genel Kurul'da görüşüldüğü ve bu hakkın verilmesi yönünde karar alındığı belirtildi.
Ara dönemde olunduğundan, geçmişte yaşanılan aksaklıkların tekrar yaşanmaması ve yükseköğretim kurumlarının planlamalarında bir zafiyet meydana gelmemesi için bu konudaki kararın yükseköğretim kurumlarının yetkili kurullarına bırakıldığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Türkiye'deki yükseköğretim kurumları, diledikleri takdirde, sadece yurt içindeki yükseköğretim programlarına kayıtlı öğrencilerin başvuru yapabilmesi için 2014 kontenjanının yüzde yirmisine kadar yatay geçiş kontenjanı ayırabileceklerdir.
Bundan sonra bu konuda eğitim-öğretim dönemi başlamadan YÖK olarak karar almayı, yıl ortasında ise bu kararı yükseköğretim kurumlarının kendilerine bırakmayı teamül haline getirmek istiyoruz.
Yükseköğretim kurumlarımızın bu gibi konularda tasarrufta bulunabilmelerinin yolunu tedrici olarak açmanın doğru olduğunu düşünmekteyiz."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK, üniversitelerde, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde öğrencilere yatay geçiş hakkı verileceği bildirildi.
YÖK, 2014-2015 eğitim öğretim yılı bahar döneminde yatay geçiş hakkı verilmesine yönelik kararını açıkladı
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, 2014-2015 eğitim öğretim yılı bahar döneminde öğrencilere yatay geçiş hakkı verilmesi konusunun Genel Kurul'da görüşüldüğü ve bu hakkın verilmesi yönünde karar alındığı belirtildi.
Ara dönemde olunduğundan, geçmişte yaşanılan aksaklıkların tekrar yaşanmaması ve yükseköğretim kurumlarının planlamalarında bir zafiyet meydana gelmemesi için bu konudaki kararın yükseköğretim kurumlarının yetkili kurullarına bırakıldığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Türkiye'deki yükseköğretim kurumları, diledikleri takdirde, sadece yurt içindeki yükseköğretim programlarına kayıtlı öğrencilerin başvuru yapabilmesi için 2014 kontenjanının yüzde yirmisine kadar yatay geçiş kontenjanı ayırabileceklerdir.
Bundan sonra bu konuda eğitim-öğretim dönemi başlamadan YÖK olarak karar almayı, yıl ortasında ise bu kararı yükseköğretim kurumlarının kendilerine bırakmayı teamül haline getirmek istiyoruz.
Yükseköğretim kurumlarımızın bu gibi konularda tasarrufta bulunabilmelerinin yolunu tedrici olarak açmanın doğru olduğunu düşünmekteyiz."
Son Güncelleme: Salı, 13 Ocak 2015 11:17
Gösterim: 1115
MEF Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, İTÜ öğretim üyeliği görevinden istifa etti.
Geçtiğimiz aylarda TBMM’de kabul edilen TÜSEB yasasındaki ‘kadrosu devlet üniversitesinde olup vakıf üniversitelerinde görev yapan öğretim üyelerinin, bu şekilde 2 yıldan fazla çalışamayacak’ şartı nedeniyle istifalar başladı. MEF Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, İTÜ öğretim üyeliği görevinden istifa etti. Şahin, istifasını Twitter üzerinden duyurdu;
'Değerli İTÜ’lüler,
Sevgili Öğrencilerim,
Sevgili Dostlarım,
İTÜ’deki öğretim üyeliği görevimden istifamı 15.01.2015 gününden itibaren geçerli olmak üzere bugün üzülerek bir dilekçe ile Bölüm Başkanlığıma sundum.
Bildiğiniz gibi 28 Mart 2013’den bu yana MEF Üniversitesi’nde kurucu rektör olarak görev yapmaktayım. Ancak, 26 Kasım 2014 tarihinde çıkan 6569 sayılı Kanun’un 27. Maddesi ile 2547 sayılı Kanun’un 40. Maddesinin (b) fıkrasına eklenen “Vakıf yükseköğretim kurumlarına yapılacak görevlendirmeler toplam iki yılı geçemez ve bu şekilde görevlendirilen öğretim üyelerine idari görev verilemez.” hükmü nedeni ile böyle bir karar vermek zorunda kaldım.
İTÜ ailesinin bir üyesi olmaktan her zaman büyük onur ve gurur duydum. Mezunu olduğum, yıllardır emek verdiğim ve 2008-2012 döneminde ise Rektör olarak bu büyük aileye hizmet etme onuruna eriştiğim kurumumdan ayrılma kararı almak ve istifa dilekçesini hazırlamak benim için oldukça güç oldu. Ancak yürüttüğüm MEF Üniversitesi Kurucu Rektörlüğü görevim ve MEF Üniversitesi öğrencilerine ve çalışanlarına karşı sorumluluklarım nedeniyle İTÜ’den yaş haddi nedeniyle emekli dahi olamadan istifa etmek zorunda kaldım. İTÜ’de görev yaptığım sure içinde bana destek veren tüm İTÜ’lülere, dostlarıma, öğrencilerime ve aileme çok teşekkür ediyorum.
İlgili kanun hükmü nedeniyle gerçekleştirmek zorunda olduğum bu istifa beni İTÜ’den ayırmıyor. İTÜ’lü olmaya, İTÜ’lü olarak yaşamaya devam edeceğim. Söz konusu kanun ya da şartlarımla ilgili herhangi bir değişiklik durumunda ise, kendi isteğiyle ayrılan veya yaş haddinden önce emekli olanların kurumlarına geri dönüşünü düzenleyen YÖK Kanunun 60b maddesi ile İTÜ’deki görevime dönmek için gerekeni yerine getireceğimi de bilmenizi isterim.'
Saygı ve Sevgilerimle,
Prof. Dr. Muhammed ŞAHİN
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MEF Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, İTÜ öğretim üyeliği görevinden istifa etti.
Geçtiğimiz aylarda TBMM’de kabul edilen TÜSEB yasasındaki ‘kadrosu devlet üniversitesinde olup vakıf üniversitelerinde görev yapan öğretim üyelerinin, bu şekilde 2 yıldan fazla çalışamayacak’ şartı nedeniyle istifalar başladı. MEF Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, İTÜ öğretim üyeliği görevinden istifa etti. Şahin, istifasını Twitter üzerinden duyurdu;
'Değerli İTÜ’lüler,
Sevgili Öğrencilerim,
Sevgili Dostlarım,
İTÜ’deki öğretim üyeliği görevimden istifamı 15.01.2015 gününden itibaren geçerli olmak üzere bugün üzülerek bir dilekçe ile Bölüm Başkanlığıma sundum.
Bildiğiniz gibi 28 Mart 2013’den bu yana MEF Üniversitesi’nde kurucu rektör olarak görev yapmaktayım. Ancak, 26 Kasım 2014 tarihinde çıkan 6569 sayılı Kanun’un 27. Maddesi ile 2547 sayılı Kanun’un 40. Maddesinin (b) fıkrasına eklenen “Vakıf yükseköğretim kurumlarına yapılacak görevlendirmeler toplam iki yılı geçemez ve bu şekilde görevlendirilen öğretim üyelerine idari görev verilemez.” hükmü nedeni ile böyle bir karar vermek zorunda kaldım.
İTÜ ailesinin bir üyesi olmaktan her zaman büyük onur ve gurur duydum. Mezunu olduğum, yıllardır emek verdiğim ve 2008-2012 döneminde ise Rektör olarak bu büyük aileye hizmet etme onuruna eriştiğim kurumumdan ayrılma kararı almak ve istifa dilekçesini hazırlamak benim için oldukça güç oldu. Ancak yürüttüğüm MEF Üniversitesi Kurucu Rektörlüğü görevim ve MEF Üniversitesi öğrencilerine ve çalışanlarına karşı sorumluluklarım nedeniyle İTÜ’den yaş haddi nedeniyle emekli dahi olamadan istifa etmek zorunda kaldım. İTÜ’de görev yaptığım sure içinde bana destek veren tüm İTÜ’lülere, dostlarıma, öğrencilerime ve aileme çok teşekkür ediyorum.
İlgili kanun hükmü nedeniyle gerçekleştirmek zorunda olduğum bu istifa beni İTÜ’den ayırmıyor. İTÜ’lü olmaya, İTÜ’lü olarak yaşamaya devam edeceğim. Söz konusu kanun ya da şartlarımla ilgili herhangi bir değişiklik durumunda ise, kendi isteğiyle ayrılan veya yaş haddinden önce emekli olanların kurumlarına geri dönüşünü düzenleyen YÖK Kanunun 60b maddesi ile İTÜ’deki görevime dönmek için gerekeni yerine getireceğimi de bilmenizi isterim.'
Saygı ve Sevgilerimle,
Prof. Dr. Muhammed ŞAHİN
Son Güncelleme: Salı, 13 Ocak 2015 10:34
Gösterim: 1829
YÖK, üniversiteye girişte tıp ve hukuk fakültelerine taban puan getiriyor.
Üniversite sınavı başvuruları devam ederken YÖK, tıp ve hukuk fakültelerine yönelik bir düzenlemeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. YÖK, üniversiteye girişte tıp ve hukuk fakültelerine taban puan getiriyor. Düzenlemenin gelecek yıldan itibaren diğer fakülteler için de uygulanması gündemde.
YÖK’ün tıp ve hukuk fakülteleri için yeni bir çalışma başlattığı ortaya çıktı. Buna göre YÖK bu fakülteler için baraj belirleyecek.
Kontenjanlar boş kalsa bile sıralaması bu barajın altında kalan öğrenci o bölüme giremeyecek. Gelecek yıl isteyen vakıf üniversitesi bu bölümler için kendi taban puanını koyacak ancak YÖK’ün koyduğu barajın altına düşemeyecek. Amaç, devlet ve vakıf üniversiteleri arasındaki dengeyi sağlamak. Uygulamanın önümüzdeki yıllarda mimarlık, mühendislik gibi bölümlerde de hayata geçirilmesi planlanıyor. Edinilen bilgiye göre, bu çalışma, YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç’ın göreve geldikten sonra vakıf üniversiteleri mütevelli heyet başkanlarıyla yaptığı toplantıda da gündeme geldi. Saraç, özellikle tıp ve hukuk fakülteleri için gelen şikâyetleri değerlendirerek uygulamaya geçti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
YÖK, üniversiteye girişte tıp ve hukuk fakültelerine taban puan getiriyor.
Üniversite sınavı başvuruları devam ederken YÖK, tıp ve hukuk fakültelerine yönelik bir düzenlemeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. YÖK, üniversiteye girişte tıp ve hukuk fakültelerine taban puan getiriyor. Düzenlemenin gelecek yıldan itibaren diğer fakülteler için de uygulanması gündemde.
YÖK’ün tıp ve hukuk fakülteleri için yeni bir çalışma başlattığı ortaya çıktı. Buna göre YÖK bu fakülteler için baraj belirleyecek.
Kontenjanlar boş kalsa bile sıralaması bu barajın altında kalan öğrenci o bölüme giremeyecek. Gelecek yıl isteyen vakıf üniversitesi bu bölümler için kendi taban puanını koyacak ancak YÖK’ün koyduğu barajın altına düşemeyecek. Amaç, devlet ve vakıf üniversiteleri arasındaki dengeyi sağlamak. Uygulamanın önümüzdeki yıllarda mimarlık, mühendislik gibi bölümlerde de hayata geçirilmesi planlanıyor. Edinilen bilgiye göre, bu çalışma, YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç’ın göreve geldikten sonra vakıf üniversiteleri mütevelli heyet başkanlarıyla yaptığı toplantıda da gündeme geldi. Saraç, özellikle tıp ve hukuk fakülteleri için gelen şikâyetleri değerlendirerek uygulamaya geçti.
Son Güncelleme: Salı, 13 Ocak 2015 10:04
Gösterim: 1999
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, özür durumuna bağlı yer değiştirmelere ilişkin, "Bir yıl sigortalı çalışma koşulunu yerine getiren eşler ve 'eşi bir yıl çalışmış olmak' koşulunu yerine getiren öğretmenler özür talebinde bulunabilecek" dedi.
Avcı, Eskişehir Valiliğinde gazetecilere yaptığı açıklamada, özür durumuna bağlı yer değiştirmelerle ilgili müracaatların 5-9 Ocak'ta alındığını hatırlattı.
Bu konuyla ilgili değerlendirme sonuçlanmadan hangi alanda ne kadar atama ve yer değiştirme talebi olacağına dair bilgi vermenin mümkün olmadığını belirten Avcı, yer değiştirme talebinde bulunacaklar için gerekli düzenlemelerin yapıldığını aktardı. Avcı, şunları kaydetti:
"Eşi özel sektörde çalışan öğretmenlerin yer değiştirme talebinde bulunabilmesi için Başbakanlık Çerçeve Yönetmeliğinin gereği olarak en az 3 yıl sigortalı olarak çalışma şartı vardı, hala da var fakat bu yıla mahsus olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığındaki öğretmenlerin özür durumu yer değiştirmelerinde, kendi eski yönetmeliğimizi henüz Başbakanlık Çerçeve Yönetmeliğine uyarlamadığımızdan eski yönetmeliği uyguluyoruz. Dolayısıyla bir yıl sigortalı çalışma koşulunu yerine getiren eşler ve 'eşi bir yıl çalışmış olmak' koşulunu yerine getiren öğretmenler özür talebinde bulunabilecek."
Mevcut stadın yerinin değerlendirilmesi
Avcı, Eskişehir'deki mevcut stadyumun, yeni stadyumun yapılmasından sonra yerinin açılacağını bildirdi.
Söz konusu yerin herhangi bir rant teminine yönelik yapılaşmaya açılmayacağını, burasının Eskişehir halkının, çocuklarıyla yararlanabileceği bir meydan, bir büyük bahçe olarak değerlendirileceğini pek çok kez söylediklerini anımsatan Avcı, şöyle konuştu:
"Eskişehir'de bazı güdümlü gazetelerde, 'Biz de inandık' diye manşet atmışlar. Kinayeli bir biçimde bu söylediklerimizin inandırıcı olmadığına dair manşetler atıldı. Stat inşaatı başladı, inşallah müteahhitler 19 Mayıs'a yetiştirmeye çalışıyor. Önümüzdeki sezon Eskişehirspor, maçlarını yeni stadında oynayacak inşallah. Eski stadyumun yeri de başından beri söylediğimiz gibi yapılaşmaya açılmayacak. Bütün Eskişehir halkının 7'den 70'e istifade edeceği bir rekreasyon alanı olarak, bir meydan olarak, bir sosyal etkinlik alanı olarak değerlendirilecek."
"Herhangi bir ranta izin verilmeyecek"
Avcı, mevcut stadyumun işlevinin sona ermesinin ardından açılacak yer için 2013 yılında çalıştay yapıldığını dile getirdi.
Konuya ilişkin vatandaşlarla anket de gerçekleştirildiğini söyleyen Avcı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Eskişehirli hemşehrilerimize, 'Böyle bir alanın nasıl değerlendirilmesini istersiniz?' diye sorular soruldu. Bu sorulardan çıkan sonuçlar bir rapor haline getirildi. Bütün görüşmelerin ve anket çalışmalarının sonucu olarak Eskişehirlilerin nasıl bir alan düzenlenmesini istediklerine ilişkin bir çerçeve ortaya çıkmış oldu. Biz bu raporu, genel çerçeveyi anlatan raporu bir çalıştayla tekrar tartışmaya açtık. Çalıştay sonucunda yapılaşmaya açılmayacak, herhangi bir ranta izin verilmeyecek. Burası Eskişehirlilerin gönül rahatlığıyla toplanabilecekleri, eğlenebilecekleri, yürüyüş yapabilecekleri bir alan olarak, bir millet bahçesi olarak değerlendirilecek. Maket çalışmasında yer alan unsurlar, sözünü ettiğim çalıştayda dile getirilen unsurların bir şekilde oraya yansıtılması. O, nihai bir proje değildir. Bütün bu beklentilerin buraya yansıması halinde nasıl bir çerçeve çıkabilir, bunun Eskişehirlilerin bilgisine sunulan bir çalışma o."
Bakan Avcı, Süleyman Çakır Anadolu Lisesinin imam hatip lisesine dönüştürülmeyeceğini sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, özür durumuna bağlı yer değiştirmelere ilişkin, "Bir yıl sigortalı çalışma koşulunu yerine getiren eşler ve 'eşi bir yıl çalışmış olmak' koşulunu yerine getiren öğretmenler özür talebinde bulunabilecek" dedi.
Avcı, Eskişehir Valiliğinde gazetecilere yaptığı açıklamada, özür durumuna bağlı yer değiştirmelerle ilgili müracaatların 5-9 Ocak'ta alındığını hatırlattı.
Bu konuyla ilgili değerlendirme sonuçlanmadan hangi alanda ne kadar atama ve yer değiştirme talebi olacağına dair bilgi vermenin mümkün olmadığını belirten Avcı, yer değiştirme talebinde bulunacaklar için gerekli düzenlemelerin yapıldığını aktardı. Avcı, şunları kaydetti:
"Eşi özel sektörde çalışan öğretmenlerin yer değiştirme talebinde bulunabilmesi için Başbakanlık Çerçeve Yönetmeliğinin gereği olarak en az 3 yıl sigortalı olarak çalışma şartı vardı, hala da var fakat bu yıla mahsus olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığındaki öğretmenlerin özür durumu yer değiştirmelerinde, kendi eski yönetmeliğimizi henüz Başbakanlık Çerçeve Yönetmeliğine uyarlamadığımızdan eski yönetmeliği uyguluyoruz. Dolayısıyla bir yıl sigortalı çalışma koşulunu yerine getiren eşler ve 'eşi bir yıl çalışmış olmak' koşulunu yerine getiren öğretmenler özür talebinde bulunabilecek."
Mevcut stadın yerinin değerlendirilmesi
Avcı, Eskişehir'deki mevcut stadyumun, yeni stadyumun yapılmasından sonra yerinin açılacağını bildirdi.
Söz konusu yerin herhangi bir rant teminine yönelik yapılaşmaya açılmayacağını, burasının Eskişehir halkının, çocuklarıyla yararlanabileceği bir meydan, bir büyük bahçe olarak değerlendirileceğini pek çok kez söylediklerini anımsatan Avcı, şöyle konuştu:
"Eskişehir'de bazı güdümlü gazetelerde, 'Biz de inandık' diye manşet atmışlar. Kinayeli bir biçimde bu söylediklerimizin inandırıcı olmadığına dair manşetler atıldı. Stat inşaatı başladı, inşallah müteahhitler 19 Mayıs'a yetiştirmeye çalışıyor. Önümüzdeki sezon Eskişehirspor, maçlarını yeni stadında oynayacak inşallah. Eski stadyumun yeri de başından beri söylediğimiz gibi yapılaşmaya açılmayacak. Bütün Eskişehir halkının 7'den 70'e istifade edeceği bir rekreasyon alanı olarak, bir meydan olarak, bir sosyal etkinlik alanı olarak değerlendirilecek."
"Herhangi bir ranta izin verilmeyecek"
Avcı, mevcut stadyumun işlevinin sona ermesinin ardından açılacak yer için 2013 yılında çalıştay yapıldığını dile getirdi.
Konuya ilişkin vatandaşlarla anket de gerçekleştirildiğini söyleyen Avcı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Eskişehirli hemşehrilerimize, 'Böyle bir alanın nasıl değerlendirilmesini istersiniz?' diye sorular soruldu. Bu sorulardan çıkan sonuçlar bir rapor haline getirildi. Bütün görüşmelerin ve anket çalışmalarının sonucu olarak Eskişehirlilerin nasıl bir alan düzenlenmesini istediklerine ilişkin bir çerçeve ortaya çıkmış oldu. Biz bu raporu, genel çerçeveyi anlatan raporu bir çalıştayla tekrar tartışmaya açtık. Çalıştay sonucunda yapılaşmaya açılmayacak, herhangi bir ranta izin verilmeyecek. Burası Eskişehirlilerin gönül rahatlığıyla toplanabilecekleri, eğlenebilecekleri, yürüyüş yapabilecekleri bir alan olarak, bir millet bahçesi olarak değerlendirilecek. Maket çalışmasında yer alan unsurlar, sözünü ettiğim çalıştayda dile getirilen unsurların bir şekilde oraya yansıtılması. O, nihai bir proje değildir. Bütün bu beklentilerin buraya yansıması halinde nasıl bir çerçeve çıkabilir, bunun Eskişehirlilerin bilgisine sunulan bir çalışma o."
Bakan Avcı, Süleyman Çakır Anadolu Lisesinin imam hatip lisesine dönüştürülmeyeceğini sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Ocak 2015 18:11
Gösterim: 1669

