Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Yasin Kaya, yıllarca eğitimini aldığı mesleği olan öğretmenlikten aldığı maaşla geçinemeyince marketçilik yapmaya karar verdi. “Kaç senemi eğitime verdim öğretmenliği bırakıp bakkal olmak beni çok düşündürdü” diyen Kaya'ya aldığı bu kararın nedenlerini sorduk.

yasin_kaya* Kaç yıllık öğretmensiniz, hangi üniversiteden mezun oldunuz?
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Coğrafya Bölümü mezunuyum. Mezun olmadan İçişleri Bakanlığı projesi Olan Mekansal Adres Kayıt Sistemi Projesinde bir buçuk sene görev yaptım. Proje bittikten sonra projeyi yürüten şirketin İstanbul ofisine geçtim bir buçuk yıl da haritalar ile ilgili çalışmalar yürüttüm. Daha sonra askerlik ve 2020 yılında da öğretmenlik yaptım. Bu seneye de başladım ancak karşıma bu iş çıktı.
* Mesleği bırakıp marketçiliğe başlama sürecinizde kararı alırken neler yaşadınız?
Öğretmenliği bırakmamın sebebi ücretlerin çok düşük olması. İstanbulda yaşayan evli biri için hayatını devam ettirebilmek çok zor. Meslek değiştirme kararını alırken çok düşündüm karar vermek hiç kolay değildi. Daha önce de girişimlerim oldu internetten satış ile alakalı. Ticaret yapmayı seviyordum ama ailem, çevrem ne der? Kaç senemi eğitime verdim öğretmenliği bırakıp bakkal olmak gibi sorular beni çok düşündürüyordu. Ancak ekonomik kıyaslama yaptığım zaman bu işin benim için daha doğru olduğunu gördüm. Bir buçuk aydır bu işi yürütüyorum.
* Öğretmenlik mesleğine başlarken hedefleriniz nelerdi? Neler yapmak isterdiniz?
Mesleğe başlarken tabiki çok heyecanıydım ancak biz öğrencilerimize meslek seçimi konusunda yol göstermeye çalışırken benim hala kafamın karışık olduğunu farkettim. Eğitimde sorunumuzun bu olduğunu düşünüyorum. Herkes öğretmen, herkes avukat, herkes doktor, mühendis olmamalı. Bu ülkenin farklı meslek gruplarından insanlara ihtiyacı var. Ben de dedim ben belki öğretmen olmamalıyım ve süreç buraya kadar geldi.

ÜNİVERSİTE HOCAMIZ TEDBİRİNİZİ ALIN DEDİ
* Genç meslektaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Tavsiye verecek tecrübede değilim ancak üniversiteden bir hocamız bir kaç sene sonra öğretmen alımları durma noktasına gelecek tedbirinizi alın demişti. Ben de onlara bunu söylemek istiyorum.

> Öğretmenliği bırakıp marketçi oldu

Yasin Kaya, yıllarca eğitimini aldığı mesleği olan öğretmenlikten aldığı maaşla geçinemeyince marketçilik yapmaya karar verdi. “Kaç senemi eğitime verdim öğretmenliği bırakıp bakkal olmak beni çok düşündürdü” diyen Kaya'ya aldığı bu kararın nedenlerini sorduk.

yasin_kaya* Kaç yıllık öğretmensiniz, hangi üniversiteden mezun oldunuz?
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Coğrafya Bölümü mezunuyum. Mezun olmadan İçişleri Bakanlığı projesi Olan Mekansal Adres Kayıt Sistemi Projesinde bir buçuk sene görev yaptım. Proje bittikten sonra projeyi yürüten şirketin İstanbul ofisine geçtim bir buçuk yıl da haritalar ile ilgili çalışmalar yürüttüm. Daha sonra askerlik ve 2020 yılında da öğretmenlik yaptım. Bu seneye de başladım ancak karşıma bu iş çıktı.
* Mesleği bırakıp marketçiliğe başlama sürecinizde kararı alırken neler yaşadınız?
Öğretmenliği bırakmamın sebebi ücretlerin çok düşük olması. İstanbulda yaşayan evli biri için hayatını devam ettirebilmek çok zor. Meslek değiştirme kararını alırken çok düşündüm karar vermek hiç kolay değildi. Daha önce de girişimlerim oldu internetten satış ile alakalı. Ticaret yapmayı seviyordum ama ailem, çevrem ne der? Kaç senemi eğitime verdim öğretmenliği bırakıp bakkal olmak gibi sorular beni çok düşündürüyordu. Ancak ekonomik kıyaslama yaptığım zaman bu işin benim için daha doğru olduğunu gördüm. Bir buçuk aydır bu işi yürütüyorum.
* Öğretmenlik mesleğine başlarken hedefleriniz nelerdi? Neler yapmak isterdiniz?
Mesleğe başlarken tabiki çok heyecanıydım ancak biz öğrencilerimize meslek seçimi konusunda yol göstermeye çalışırken benim hala kafamın karışık olduğunu farkettim. Eğitimde sorunumuzun bu olduğunu düşünüyorum. Herkes öğretmen, herkes avukat, herkes doktor, mühendis olmamalı. Bu ülkenin farklı meslek gruplarından insanlara ihtiyacı var. Ben de dedim ben belki öğretmen olmamalıyım ve süreç buraya kadar geldi.

ÜNİVERSİTE HOCAMIZ TEDBİRİNİZİ ALIN DEDİ
* Genç meslektaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Tavsiye verecek tecrübede değilim ancak üniversiteden bir hocamız bir kaç sene sonra öğretmen alımları durma noktasına gelecek tedbirinizi alın demişti. Ben de onlara bunu söylemek istiyorum.

Son Güncelleme: Salı, 12 Ekim 2021 14:06

Gösterim: 1041

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, her geçen gün öğretmenlerin aşılanma oranlarının yükseldiğini dile getirdi. Tüm Türkiye'de ikinci doz aşısını tamamlamış öğretmen oranının yüzde 85'e ulaştığı bilgisini paylaştı.

mahmut_ozer_08Okullarda tam zamanlı devam eden yüz yüze eğitime ilişkin bilgiler paylaşan Özer, "Şu andaki süreç eylül ayındaki duruma göre çok daha rahat bir şekilde kısa süreli aralarla devam ediyor. Geçen hafta itibarıyla 71 bin 320 okulumuzun sadece ikisinde yüz yüze eğitime ara verilmişti. Bugün itibarıyla 71 bin 320 okulumuzdan yüz yüze eğitime ara veren okulumuz bulunmamaktadır." dedi.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Balıkesir ziyareti kapsamında ilk olarak Bigadiç ilçesinde yapımı devam eden okul inşaatlarında inceleme yaptı. Ardından Balıkesir Valiliğine geçti. Şeref defterini imzalayan Özer, 6 Eylül'de tüm Türkiye'de yüz yüze başlayan eğitim öğretim sürecinin Sağlık Bakanlığı ile koordineli şekilde yürütüldüğünü, vakaların görüldüğü sınıflarda yüz yüze eğitime ara verildiğini hatırlattı. Özer, güncel duruma ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Geçen hafta sonu itibarıyla Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bilim Kurulu, yüz yüze eğitime verilen arayı 14 günden 10 güne düşürdü. Yüz yüze eğitime ara verilen sınıflarda herhangi bir semptom göstermeyen öğrencilerimiz arasında 5 günün sonunda velinin rızası olması durumunda PCR testi sonucu negatif çıkanlara yüz yüze eğitime dönme imkânı getirildi. Şu andaki süreç eylül ayındaki duruma göre çok daha rahat, kısa süreli aralarla başarılı bir şekilde devam ediyor. Geçen hafta itibarıyla 71 bin 320 okulumuzun sadece ikisinde yüz yüze eğitime ara verilmişti. Bugün itibarıyla 71 bin 320 okulumuzdan yüz yüze eğitime ara veren okulumuz bulunmamaktadır."

"Sınıf öğretmenlerimizin birinci doz aşı oranı yüzde 98'e, ikinci doz aşı olma oranı ise yüzde 89'a ulaştı"

Özer, her geçen gün öğretmenlerin aşılanma oranlarının yükseldiğini dile getirdi. Tüm Türkiye'de ikinci doz aşısını tamamlamış öğretmen oranının yüzde 85'e ulaştığı bilgisini paylaşan Özer, şunları aktardı:

"Aşı olmadan hastalığı geçirip bağışıklık kazanan ve antikor oluşturan öğretmen oranımız da yüzde 5'ler seviyesinde. Şu an itibarıyla ikinci doz aşı olmuş veya antikor oluşturmuş öğretmen oranımız yüzde 90'a ulaşmış bulunmaktadır. Okulları açık tutmayla ilgili süreçteki en büyük avantajımız, öğretmenlerimizin aşılanma oranının çok yüksek olması. İlkokuldaki sınıf öğretmenlerimizin aşılanma oranı diğer öğretmenlerimize göre oldukça yüksek. Sınıf öğretmenlerimizin birinci doz aşı oranı yüzde 98'e, ikinci doz aşı olma oranı ise yüzde 89'a ulaştı. Millî Eğitim Bakanlığı olarak okullarımızı yüz yüze eğitime devam ettirmedeki kararlılığımız devam ediyor, herhangi bir sorun yok, süreç kontrollü bir şekilde devam etmekte."

Süreçteki desteklerinden dolayı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kuruluna teşekkür eden Mahmut Özer, sahayı yakından takip ettiklerini belirtti.

Bakan Özer, Balıkesir'deki il eğitim değerlendirme toplantısında 5 haftalık süreci ele alacaklarını, kentte eğitimin kalitesinin arttırılması için de görüşmeler yapacaklarını söyledi.

> Öğretmenlerin yüzde 85'i 2 doz aşılı

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, her geçen gün öğretmenlerin aşılanma oranlarının yükseldiğini dile getirdi. Tüm Türkiye'de ikinci doz aşısını tamamlamış öğretmen oranının yüzde 85'e ulaştığı bilgisini paylaştı.

mahmut_ozer_08Okullarda tam zamanlı devam eden yüz yüze eğitime ilişkin bilgiler paylaşan Özer, "Şu andaki süreç eylül ayındaki duruma göre çok daha rahat bir şekilde kısa süreli aralarla devam ediyor. Geçen hafta itibarıyla 71 bin 320 okulumuzun sadece ikisinde yüz yüze eğitime ara verilmişti. Bugün itibarıyla 71 bin 320 okulumuzdan yüz yüze eğitime ara veren okulumuz bulunmamaktadır." dedi.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Balıkesir ziyareti kapsamında ilk olarak Bigadiç ilçesinde yapımı devam eden okul inşaatlarında inceleme yaptı. Ardından Balıkesir Valiliğine geçti. Şeref defterini imzalayan Özer, 6 Eylül'de tüm Türkiye'de yüz yüze başlayan eğitim öğretim sürecinin Sağlık Bakanlığı ile koordineli şekilde yürütüldüğünü, vakaların görüldüğü sınıflarda yüz yüze eğitime ara verildiğini hatırlattı. Özer, güncel duruma ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Geçen hafta sonu itibarıyla Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bilim Kurulu, yüz yüze eğitime verilen arayı 14 günden 10 güne düşürdü. Yüz yüze eğitime ara verilen sınıflarda herhangi bir semptom göstermeyen öğrencilerimiz arasında 5 günün sonunda velinin rızası olması durumunda PCR testi sonucu negatif çıkanlara yüz yüze eğitime dönme imkânı getirildi. Şu andaki süreç eylül ayındaki duruma göre çok daha rahat, kısa süreli aralarla başarılı bir şekilde devam ediyor. Geçen hafta itibarıyla 71 bin 320 okulumuzun sadece ikisinde yüz yüze eğitime ara verilmişti. Bugün itibarıyla 71 bin 320 okulumuzdan yüz yüze eğitime ara veren okulumuz bulunmamaktadır."

"Sınıf öğretmenlerimizin birinci doz aşı oranı yüzde 98'e, ikinci doz aşı olma oranı ise yüzde 89'a ulaştı"

Özer, her geçen gün öğretmenlerin aşılanma oranlarının yükseldiğini dile getirdi. Tüm Türkiye'de ikinci doz aşısını tamamlamış öğretmen oranının yüzde 85'e ulaştığı bilgisini paylaşan Özer, şunları aktardı:

"Aşı olmadan hastalığı geçirip bağışıklık kazanan ve antikor oluşturan öğretmen oranımız da yüzde 5'ler seviyesinde. Şu an itibarıyla ikinci doz aşı olmuş veya antikor oluşturmuş öğretmen oranımız yüzde 90'a ulaşmış bulunmaktadır. Okulları açık tutmayla ilgili süreçteki en büyük avantajımız, öğretmenlerimizin aşılanma oranının çok yüksek olması. İlkokuldaki sınıf öğretmenlerimizin aşılanma oranı diğer öğretmenlerimize göre oldukça yüksek. Sınıf öğretmenlerimizin birinci doz aşı oranı yüzde 98'e, ikinci doz aşı olma oranı ise yüzde 89'a ulaştı. Millî Eğitim Bakanlığı olarak okullarımızı yüz yüze eğitime devam ettirmedeki kararlılığımız devam ediyor, herhangi bir sorun yok, süreç kontrollü bir şekilde devam etmekte."

Süreçteki desteklerinden dolayı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kuruluna teşekkür eden Mahmut Özer, sahayı yakından takip ettiklerini belirtti.

Bakan Özer, Balıkesir'deki il eğitim değerlendirme toplantısında 5 haftalık süreci ele alacaklarını, kentte eğitimin kalitesinin arttırılması için de görüşmeler yapacaklarını söyledi.

Son Güncelleme: Cuma, 08 Ekim 2021 13:36

Gösterim: 1155

Cartoon Network, çocukların iklim değişikliği konusunda bilinçlendirilmesi ve sürdürülebilir bir gelecek için atabilecekleri adımları öğrenebilmeleri adına İklim Koruyucuları projesini başlattı.

cnCartoon Network’ün geniş çaplı bir araştırmayla desteklediği İklim Koruyucuları Projesi, dünya çapında 1,2 milyon öğrenciye ulaşan İklim Eylem Projesi’yle de güçlerini birleştirdi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 13 ülkede yapılan araştırmada çocuklar, iklim değişikliğine karşı yeterli önlem alınmadığını ifade etti.

Çocukların doğayı koruma konusundaki hassasiyetleri ve heveslerinden ilham alan Cartoon Network, Türkiye’nin de arasında bulunduğu 18 ülkede İklim Koruyucuları projesini hayata geçirdi.

“İklim Koruyucusu ol ve bir dünya fark yarat!”

Cartoon Network İklim Koruyucuları Projesi ile 6-12 yaş arasındaki çocukların iklim değişikliği konusunda farkındalık kazanması amacıyla çıktığı yolda sürdürülebilir bir gelecek için çocukların günlük hayatlarında yapabilecekleri değişiklikleri eğlenceli bir dille anlatıyor.

“İklim Koruyucusu ol ve bir dünya fark yarat” mesajıyla yola çıkarak hazırlanan internet sitesinde çocuklarla hem bilgi paylaşılıyor hem de çocukların basit görevleri yerine getirerek iklim değişikliği ile mücadelenin bir parçası olması sağlanıyor. Cartoon Network, seyahat, su, enerji, hayvanlar, gıda, yaratıcılık gibi kategorilerdeki görevlerde çocukları; bazen evde bekleme modundaki cihazları kapamaya bazen alışveriş poşetlerini ikinci kez kullanmaya bazen de artık yiyeceklerden toprak için kompost yapmaya davet ediyor.

600 binden fazla çocuk projeye dahil oldu

WarnerMedia Çocuk Kanallarından Sorumlu Başkan’ı Vanessa Brookman; “Bu araştırmanın ışığında çocuklara iklim değişikliği farkındalığını kazandıran ve günlük hayatta küçük oyunlarla çevreyi korumalarına yardım eden İklim Koruyucuları projesini hazırladık. 1 Haziran’da hayata geçen bu projede çocukların 600.000’den fazla kez çeşitli iklim görevlerini yerine getirmesi ile onların iklim değişikliği farkındalığı konusunda ne kadar hevesli olduklarını gördük. Çocukların dünyanın geleceğini etkileyen bu önemli konuda yarattığı fark bizi çok etkiliyor.” dedi.

İklim Koruyucuları ve İklim Eylem Projesi güçlerini birleştirdi

Cartoon Network İklim Koruyucuları projesi; öğretmenlerin ve öğrencilerin iklim değişikliği konularında iş birliği yapmalarına olanak tanıyan öğrenci odaklı bir girişim olan İklim Eylem Projesi ile güçlerini birleştirdi. WWF ve NASA, Royal Foundation tarafından Earthshot Ödülü ve Jane Goodall Vakfı gibi kuruluşlar tarafından da desteklenen İklim Eylem Projesi; dersler ve etkinlik şablonları ile öğrencileri iklim konularına yönlendiriyor. İklim Eylem Projesi, Eş Yönetici Direktörü Dr. Jennifer Williams, “Cartoon Network İklim Koruyucuları ortaklığımız ile iklim değişikliği nedeniyle karşılaştığımız sorunlara yaratıcı çözümler geliştirmeleri ve harekete geçmeleri için çocuklara yol gösteriyor ve günümüzde karşılaştığımız iklim sorunlarına da odaklanmalarını sağlıyoruz. Gezegenimiz için hep birlikte iklim koruyucusu olmak için harekete geçme zamanı.” dedi.

İklim değişikliği Türkiye’deki çocukları korkutuyor

Cartoon Network, çocukların iklim değişikliği ile ilgili fikirlerini öğrenebilmek için de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 13 ülkede araştırma gerçekleştirdi. Türkiye’den 350 çocuğun katıldığı araştırmada öne çıkan noktalar şöyle:

Türkiye’de çocuklar arasında iklim değişikliğine yönelik farkındalık ve bilinirlik oldukça yüksek (%95). 5 çocuktan 2’si bunun ne anlama geldiğine dair ayrıntılı bilgiye sahip.
* Araştırmaya katılan çocukların yüzde 95’i iklim değişikliği ile ilgili daha çok şey bilmek ve öğrenmek istediğini belirtti.
Türkiye’deki çocuklar iklim değişikliği ile ilgili endişeli, üzgün ve korkmuş hissediyor.
* Araştırmaya katılan çocukların yüzde 43’ü Türkiye’de iklim değişikliğine karşı yeterli önlem alınmadığına inandığını söyledi.
* Araştırmaya katılan çocukların yüzde 90’ından fazlası iklim değişikliği ile ilgili kendilerini sorumlu hissettiklerini ve bu konuyla ilgili belirleyici bir rol/görev üstlenmek istediklerini dile getirdi.
* Araştırmanın yapıldığı 13 ülke arasında Türkiye, iklim değişikliği konusunda farkındalık ve bilgi birikiminin yüksek olmasının yanı sıra harekete geçmek ve fark yaratmak isteyen çocukların oranı açısından da lider ülkeler arasında yer aldı.
* Türkiye’deki çocuklar iklim değişikliğiyle mücadele konusunda en büyük rol modeli olarak annelerini görüyorlar ve ayrıca Cartoon Network’ü iklim değişikliği/küresel ısınmaya karşı mücadelede yanlarında görmek istiyorlar.
* Türkiye’de ankete katılan tüm çocuklar, en az bir tane iklim değişikliğine yönelik etkinlikte bulunduğunu belirtti. Bu etkinlikler arasında çocuklar en çok; sokak hayvanlarına göz kulak olduğunu, daha az su kullandığını ve doğaya karşı sorumlu olduğunu söylüyor.

> Çocuklar iklim değişikliğine nasıl bakıyor?

Cartoon Network, çocukların iklim değişikliği konusunda bilinçlendirilmesi ve sürdürülebilir bir gelecek için atabilecekleri adımları öğrenebilmeleri adına İklim Koruyucuları projesini başlattı.

cnCartoon Network’ün geniş çaplı bir araştırmayla desteklediği İklim Koruyucuları Projesi, dünya çapında 1,2 milyon öğrenciye ulaşan İklim Eylem Projesi’yle de güçlerini birleştirdi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 13 ülkede yapılan araştırmada çocuklar, iklim değişikliğine karşı yeterli önlem alınmadığını ifade etti.

Çocukların doğayı koruma konusundaki hassasiyetleri ve heveslerinden ilham alan Cartoon Network, Türkiye’nin de arasında bulunduğu 18 ülkede İklim Koruyucuları projesini hayata geçirdi.

“İklim Koruyucusu ol ve bir dünya fark yarat!”

Cartoon Network İklim Koruyucuları Projesi ile 6-12 yaş arasındaki çocukların iklim değişikliği konusunda farkındalık kazanması amacıyla çıktığı yolda sürdürülebilir bir gelecek için çocukların günlük hayatlarında yapabilecekleri değişiklikleri eğlenceli bir dille anlatıyor.

“İklim Koruyucusu ol ve bir dünya fark yarat” mesajıyla yola çıkarak hazırlanan internet sitesinde çocuklarla hem bilgi paylaşılıyor hem de çocukların basit görevleri yerine getirerek iklim değişikliği ile mücadelenin bir parçası olması sağlanıyor. Cartoon Network, seyahat, su, enerji, hayvanlar, gıda, yaratıcılık gibi kategorilerdeki görevlerde çocukları; bazen evde bekleme modundaki cihazları kapamaya bazen alışveriş poşetlerini ikinci kez kullanmaya bazen de artık yiyeceklerden toprak için kompost yapmaya davet ediyor.

600 binden fazla çocuk projeye dahil oldu

WarnerMedia Çocuk Kanallarından Sorumlu Başkan’ı Vanessa Brookman; “Bu araştırmanın ışığında çocuklara iklim değişikliği farkındalığını kazandıran ve günlük hayatta küçük oyunlarla çevreyi korumalarına yardım eden İklim Koruyucuları projesini hazırladık. 1 Haziran’da hayata geçen bu projede çocukların 600.000’den fazla kez çeşitli iklim görevlerini yerine getirmesi ile onların iklim değişikliği farkındalığı konusunda ne kadar hevesli olduklarını gördük. Çocukların dünyanın geleceğini etkileyen bu önemli konuda yarattığı fark bizi çok etkiliyor.” dedi.

İklim Koruyucuları ve İklim Eylem Projesi güçlerini birleştirdi

Cartoon Network İklim Koruyucuları projesi; öğretmenlerin ve öğrencilerin iklim değişikliği konularında iş birliği yapmalarına olanak tanıyan öğrenci odaklı bir girişim olan İklim Eylem Projesi ile güçlerini birleştirdi. WWF ve NASA, Royal Foundation tarafından Earthshot Ödülü ve Jane Goodall Vakfı gibi kuruluşlar tarafından da desteklenen İklim Eylem Projesi; dersler ve etkinlik şablonları ile öğrencileri iklim konularına yönlendiriyor. İklim Eylem Projesi, Eş Yönetici Direktörü Dr. Jennifer Williams, “Cartoon Network İklim Koruyucuları ortaklığımız ile iklim değişikliği nedeniyle karşılaştığımız sorunlara yaratıcı çözümler geliştirmeleri ve harekete geçmeleri için çocuklara yol gösteriyor ve günümüzde karşılaştığımız iklim sorunlarına da odaklanmalarını sağlıyoruz. Gezegenimiz için hep birlikte iklim koruyucusu olmak için harekete geçme zamanı.” dedi.

İklim değişikliği Türkiye’deki çocukları korkutuyor

Cartoon Network, çocukların iklim değişikliği ile ilgili fikirlerini öğrenebilmek için de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 13 ülkede araştırma gerçekleştirdi. Türkiye’den 350 çocuğun katıldığı araştırmada öne çıkan noktalar şöyle:

Türkiye’de çocuklar arasında iklim değişikliğine yönelik farkındalık ve bilinirlik oldukça yüksek (%95). 5 çocuktan 2’si bunun ne anlama geldiğine dair ayrıntılı bilgiye sahip.
* Araştırmaya katılan çocukların yüzde 95’i iklim değişikliği ile ilgili daha çok şey bilmek ve öğrenmek istediğini belirtti.
Türkiye’deki çocuklar iklim değişikliği ile ilgili endişeli, üzgün ve korkmuş hissediyor.
* Araştırmaya katılan çocukların yüzde 43’ü Türkiye’de iklim değişikliğine karşı yeterli önlem alınmadığına inandığını söyledi.
* Araştırmaya katılan çocukların yüzde 90’ından fazlası iklim değişikliği ile ilgili kendilerini sorumlu hissettiklerini ve bu konuyla ilgili belirleyici bir rol/görev üstlenmek istediklerini dile getirdi.
* Araştırmanın yapıldığı 13 ülke arasında Türkiye, iklim değişikliği konusunda farkındalık ve bilgi birikiminin yüksek olmasının yanı sıra harekete geçmek ve fark yaratmak isteyen çocukların oranı açısından da lider ülkeler arasında yer aldı.
* Türkiye’deki çocuklar iklim değişikliğiyle mücadele konusunda en büyük rol modeli olarak annelerini görüyorlar ve ayrıca Cartoon Network’ü iklim değişikliği/küresel ısınmaya karşı mücadelede yanlarında görmek istiyorlar.
* Türkiye’de ankete katılan tüm çocuklar, en az bir tane iklim değişikliğine yönelik etkinlikte bulunduğunu belirtti. Bu etkinlikler arasında çocuklar en çok; sokak hayvanlarına göz kulak olduğunu, daha az su kullandığını ve doğaya karşı sorumlu olduğunu söylüyor.

Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Ekim 2021 14:10

Gösterim: 837

DEVA Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen, üniversiteye girişte ölçme ve değerlendirme sistemi için partisinin önerilerini tartışmaya açtı. Tek tip sınav sisteminin pozitif işlevi kalmadığını söyleyen Ergen, yılda bir kez yapılan sınavın öğrencilerde stres yarattığını ve sınavın daha yüksek puanlı olanın sayılacağı şekilde yılda en az iki kez yapılmasının ve öğretmen notlarının etkisinin yeni teknolojileri de kullanarak artırılmasının tartışılması gerektiğini söyledi.

mustafa_ergen_deva‘Nitelikli eğitim nitelikli ölçme ve değerlendirmeyi zorunlu kılar’

“Nitelikli bir eğitim nitelikli bir ölçme ve değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır. Öğrenciler, merkezi sınav sistemleri ve klasik soru teknikleriyle değerlendirilmektedir. Bazı derslerdeki başarı ile oluşan okul başarı puanının merkezi sınav puanına eklenmesi değerlendirmeyi kısıtlamaktadır. Birçok ülke okul başarısını, öğretmen kanaatini ve farklı yetkinlikleri ölçme ve değerlendirme sistemine dahil etmektedir. Örneğin ABD’de üniversiteye girişte not ortalaması, okul dışı aktiviteler ve referans ağırlıklıdır, merkezi sınav sadece destekleyicidir. Türkiye’de ise fırsat eşitliğini sağlamak için, not ortalamasının düşük rol oynadığı, referansın ve “tüm şahsın” dikkate alınmadığı, merkezi sınav temelli, kısıtlı ve tek boyutlu bir üniversiteye giriş sistemi vardır.”

‘Şu anki sistem öğrenciyi yeteneklerine ve ilgi alanlarına uygun bölüme yerleştirmekte sorunlu’

“Öğretmenin verdiği not veya referansın güvenilir görülmemesi, öğrencilerimizin birkaç saatlik sınavlarla kariyerlerini seçmelerine yol açmaktadır. Bu sistem, doğru öğrenciyi doğru bölüme yerleştirmekte de sorunludur. Okul sistemi ve öğretmenlerin toplumdaki statülerinin negatifleşmesinin önünü açan bu sistem, kişiyi bütünüyle yetiştirmekten yoksun, sınav merkezli, sığ bir boyuttadır.”

‘Tek tip sınav sisteminin pozitif işlevi kalmadı’

“Fırsat eşitliği, ek eğitim imkânlarıyla ekonomik güç ile esnetildiğinden, tek tip sınav sisteminin pozitif bir işlevi kalmamıştır. Üniversiteye giriş sınavında ekonomik, sosyal engeller veya öğrenim stili farkı gibi sebeplerle iyi performans gösterememiş öğrencilerin durumlarının hesaba katıldığı esnek ve çok kriterli bir sistem, fırsat eşitliğine daha uygun olacaktır. Gelişmiş şehirlere göre imkanları kısıtlı bölgedeki öğrencilerin, üniversite sınavında aldığı puandan çok derslerindeki başarı, genel tutum ve azmi, öğretmenlerinin referansıyla fırsat eşitliği için pozitif bir adım olacaktır.”

‘Geri beslemeli sistemle, fırsat eşitliği yolunda bir adım daha atarak, tüm çocuklarımıza parlak bir gelecek sunacağız.’

“Yeni ölçme ve değerlendirme geri beslemeli bir sistem olmalıdır. Öğrencilerin ileriki aşamalardaki başarısında öğretmenlerin de bir nevi referans etki ağırlıkları etkilenmelidir. Bu şekilde, kısıtlı imkânlara sahip bir köy okulunda öğrenci yetiştiren bir öğretmenin öğrencisinin başarısı, daha iyi şartlarda okuyan ve yüksek başarı sağlayan bir öğrencinin öğretmenine getireceği etki ağırlığı ile eş değer olabilecektir. Bu uygulama, fırsat eşitliği temelinde bölgesel farklılıkları gidermek ve ülkemizin insan kapasitesini verimli bir şekilde kullanmak için etkili olacaktır.”

‘Yeni ölçme sistemleri yeni teknolojilerle yapılandırılmalı’

“Günümüzde okul notları konsolide olarak değerlendirilmeye tutulurken, blokzincir teknolojisi ile granüler olmasına imkân sağlanacaktır. En genel ifadeyle, blokzincir okullarda verilen karnenin ve değerlendirmelerin dijital ortamda, dağıtık veri merkezlerinde güvenli bir şekilde saklanmasını, gerektiğinde de istenilen detayda öğrenci ve öğretmen özelinde çekilebilmesini sağlayacaktır. Böyle bir sistem sayesinde öğrenci ve öğretmenin gelişmesi ve takibi daha adil ve düzenli yapılabilecektir. Öğrencinin okulda aldığı notlar, okul dışında yaptığı aktiviteler, aldığı referanslar, vb. tek tek blok olarak blokzincir içinde notu verenlerin etki ağırlıklarıyla beraber kaydedilmelidir. Örneğin, bir okulun matematik ağırlıklı bölümü, öğrencilerin hayatı boyunca matematik notlarını ve o dalı destekleyen diğer alanlardaki başarısına göre, o bölüme girmek isteyen öğrencileri blokzinciri arayarak sıralayabilir.

‘Bütünsel bakışlı eğitim sistemini öneriyoruz’

Ergen, DEVA Partisi olarak, önerdikleri yeni ölçme değerlendirme sisteminin faydalarını şöyle açıkladı:

Ulaşılması gereken amaç güvene dayalı, fırsat eşitliğini tesis eden bir eğitim sistemi kurulmasıdır. Merkezi sınavların etkisi azaltılmalı, okul başarısı, ölçme değerlendirmede daha büyük bir paya sahip olmalıdır.
Şu andaki sistem akademik ve kişisel/sosyal gelişim arasında, “ya biri ya diğeri” gibi bir ikilem yaratmaktadır. Bütünsel bakışlı, sınav merkezli olmayan bir sistem, bu ikilemi ortadan kaldırmakla kalmayıp, öğrencilerin gelişimlerine yatırım yapmaları için zaman sağlayacaktır.
Yılda bir kez yapılan merkezi sınavlar stres yaratmaktadır. Sınav, daha yüksek puanlı olanın sayılacağı şekilde yılda en az iki kez yapılmalıdır ama tek sınav ücreti alınmalıdır. Önceki senelere kademeli olarak dönem sonu sınavları şeklinde yayılarak yapılan bir sistem de söz konusu olabilir.
Sınavların içeriği de değiştirilerek, test sınavları yerine anlama ve kavrama sorularıyla, farklı ölçme teknikleri ile bunlara ilaveten, sunum, proje gibi vd. sınava dayanmayan ölçme ve değerlendirme yöntemleri de kullanılmalıdır.

DEVA partisi, daha önce paylaştığı üniversite reformu, uzun vadeli telafi eğitimi planı, tematik liseler ve eğitim destek kartı gibi girişimleri ile eğitimde fırsat eşitliğini yakalamak için çok yönlü plan ve program hazırlığı içerisindedir. Burada sunduğumuz Yeni Nesil Ölçme ve Değerlendirme Sistemini, fırsat eşitliği sağlama yolunda atacağımız diğer bir devasa adım olarak kamuoyunda tartışmaya açmaktan mutluluk duyarız.

> DEVA'dan üniversiteye giriş sistemi önerisi

DEVA Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen, üniversiteye girişte ölçme ve değerlendirme sistemi için partisinin önerilerini tartışmaya açtı. Tek tip sınav sisteminin pozitif işlevi kalmadığını söyleyen Ergen, yılda bir kez yapılan sınavın öğrencilerde stres yarattığını ve sınavın daha yüksek puanlı olanın sayılacağı şekilde yılda en az iki kez yapılmasının ve öğretmen notlarının etkisinin yeni teknolojileri de kullanarak artırılmasının tartışılması gerektiğini söyledi.

mustafa_ergen_deva‘Nitelikli eğitim nitelikli ölçme ve değerlendirmeyi zorunlu kılar’

“Nitelikli bir eğitim nitelikli bir ölçme ve değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır. Öğrenciler, merkezi sınav sistemleri ve klasik soru teknikleriyle değerlendirilmektedir. Bazı derslerdeki başarı ile oluşan okul başarı puanının merkezi sınav puanına eklenmesi değerlendirmeyi kısıtlamaktadır. Birçok ülke okul başarısını, öğretmen kanaatini ve farklı yetkinlikleri ölçme ve değerlendirme sistemine dahil etmektedir. Örneğin ABD’de üniversiteye girişte not ortalaması, okul dışı aktiviteler ve referans ağırlıklıdır, merkezi sınav sadece destekleyicidir. Türkiye’de ise fırsat eşitliğini sağlamak için, not ortalamasının düşük rol oynadığı, referansın ve “tüm şahsın” dikkate alınmadığı, merkezi sınav temelli, kısıtlı ve tek boyutlu bir üniversiteye giriş sistemi vardır.”

‘Şu anki sistem öğrenciyi yeteneklerine ve ilgi alanlarına uygun bölüme yerleştirmekte sorunlu’

“Öğretmenin verdiği not veya referansın güvenilir görülmemesi, öğrencilerimizin birkaç saatlik sınavlarla kariyerlerini seçmelerine yol açmaktadır. Bu sistem, doğru öğrenciyi doğru bölüme yerleştirmekte de sorunludur. Okul sistemi ve öğretmenlerin toplumdaki statülerinin negatifleşmesinin önünü açan bu sistem, kişiyi bütünüyle yetiştirmekten yoksun, sınav merkezli, sığ bir boyuttadır.”

‘Tek tip sınav sisteminin pozitif işlevi kalmadı’

“Fırsat eşitliği, ek eğitim imkânlarıyla ekonomik güç ile esnetildiğinden, tek tip sınav sisteminin pozitif bir işlevi kalmamıştır. Üniversiteye giriş sınavında ekonomik, sosyal engeller veya öğrenim stili farkı gibi sebeplerle iyi performans gösterememiş öğrencilerin durumlarının hesaba katıldığı esnek ve çok kriterli bir sistem, fırsat eşitliğine daha uygun olacaktır. Gelişmiş şehirlere göre imkanları kısıtlı bölgedeki öğrencilerin, üniversite sınavında aldığı puandan çok derslerindeki başarı, genel tutum ve azmi, öğretmenlerinin referansıyla fırsat eşitliği için pozitif bir adım olacaktır.”

‘Geri beslemeli sistemle, fırsat eşitliği yolunda bir adım daha atarak, tüm çocuklarımıza parlak bir gelecek sunacağız.’

“Yeni ölçme ve değerlendirme geri beslemeli bir sistem olmalıdır. Öğrencilerin ileriki aşamalardaki başarısında öğretmenlerin de bir nevi referans etki ağırlıkları etkilenmelidir. Bu şekilde, kısıtlı imkânlara sahip bir köy okulunda öğrenci yetiştiren bir öğretmenin öğrencisinin başarısı, daha iyi şartlarda okuyan ve yüksek başarı sağlayan bir öğrencinin öğretmenine getireceği etki ağırlığı ile eş değer olabilecektir. Bu uygulama, fırsat eşitliği temelinde bölgesel farklılıkları gidermek ve ülkemizin insan kapasitesini verimli bir şekilde kullanmak için etkili olacaktır.”

‘Yeni ölçme sistemleri yeni teknolojilerle yapılandırılmalı’

“Günümüzde okul notları konsolide olarak değerlendirilmeye tutulurken, blokzincir teknolojisi ile granüler olmasına imkân sağlanacaktır. En genel ifadeyle, blokzincir okullarda verilen karnenin ve değerlendirmelerin dijital ortamda, dağıtık veri merkezlerinde güvenli bir şekilde saklanmasını, gerektiğinde de istenilen detayda öğrenci ve öğretmen özelinde çekilebilmesini sağlayacaktır. Böyle bir sistem sayesinde öğrenci ve öğretmenin gelişmesi ve takibi daha adil ve düzenli yapılabilecektir. Öğrencinin okulda aldığı notlar, okul dışında yaptığı aktiviteler, aldığı referanslar, vb. tek tek blok olarak blokzincir içinde notu verenlerin etki ağırlıklarıyla beraber kaydedilmelidir. Örneğin, bir okulun matematik ağırlıklı bölümü, öğrencilerin hayatı boyunca matematik notlarını ve o dalı destekleyen diğer alanlardaki başarısına göre, o bölüme girmek isteyen öğrencileri blokzinciri arayarak sıralayabilir.

‘Bütünsel bakışlı eğitim sistemini öneriyoruz’

Ergen, DEVA Partisi olarak, önerdikleri yeni ölçme değerlendirme sisteminin faydalarını şöyle açıkladı:

Ulaşılması gereken amaç güvene dayalı, fırsat eşitliğini tesis eden bir eğitim sistemi kurulmasıdır. Merkezi sınavların etkisi azaltılmalı, okul başarısı, ölçme değerlendirmede daha büyük bir paya sahip olmalıdır.
Şu andaki sistem akademik ve kişisel/sosyal gelişim arasında, “ya biri ya diğeri” gibi bir ikilem yaratmaktadır. Bütünsel bakışlı, sınav merkezli olmayan bir sistem, bu ikilemi ortadan kaldırmakla kalmayıp, öğrencilerin gelişimlerine yatırım yapmaları için zaman sağlayacaktır.
Yılda bir kez yapılan merkezi sınavlar stres yaratmaktadır. Sınav, daha yüksek puanlı olanın sayılacağı şekilde yılda en az iki kez yapılmalıdır ama tek sınav ücreti alınmalıdır. Önceki senelere kademeli olarak dönem sonu sınavları şeklinde yayılarak yapılan bir sistem de söz konusu olabilir.
Sınavların içeriği de değiştirilerek, test sınavları yerine anlama ve kavrama sorularıyla, farklı ölçme teknikleri ile bunlara ilaveten, sunum, proje gibi vd. sınava dayanmayan ölçme ve değerlendirme yöntemleri de kullanılmalıdır.

DEVA partisi, daha önce paylaştığı üniversite reformu, uzun vadeli telafi eğitimi planı, tematik liseler ve eğitim destek kartı gibi girişimleri ile eğitimde fırsat eşitliğini yakalamak için çok yönlü plan ve program hazırlığı içerisindedir. Burada sunduğumuz Yeni Nesil Ölçme ve Değerlendirme Sistemini, fırsat eşitliği sağlama yolunda atacağımız diğer bir devasa adım olarak kamuoyunda tartışmaya açmaktan mutluluk duyarız.

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Ekim 2021 14:43

Gösterim: 726

8 ve 12. sınıf öğrencilerinden sonra 7 ve 11. sınıf öğrencileri de ücretsiz verilen Destekleme ve Yetiştirme Kursları (DYK) kapsamına alındı. 16 Ekim itibarıyla kursların başlayacağını kaydeden Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "2. sınıftan 12. sınıfa tüm düzeylerde her ay yayımlamaya başladığımız yardımcı kaynak paketi ve 7, 8, 11 ve 12. sınıflarımıza yönelik DYK'ler ile öğrencilerimizin her türlü taleplerinde yanlarında olmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

dyk_mebTüm sınıf ve kademelerde haftada 5 gün yüz yüze eğitim devam ederken Millî Eğitim Bakanlığı, öğrenci ve öğretmenlere destek olmak için yeni adımlar atmayı sürdürüyor.
Her ay yayımlanacak kaynak paketinin 5 bin sorudan oluşan ilki, "yardimcikaynaklar.meb.gov.tr" adresinden öğrenci ve öğretmenlerin hizmetine sunuldu.
2. sınıftan 12. sınıfa her sınıf düzeyindeki öğrencilerin öğrenme kayıplarının giderilmesi için hazırlanan kaynak desteğinin ardından yeni bir destekleme uygulaması daha hayata geçirildi.
Daha önce Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında yapılacak merkezî sınava hazırlanan 8. sınıf öğrencileriyle Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) girecek 12. sınıf öğrencilerinin katıldığı DYK'lerden, 7 ve 11. sınıf öğrencilerinin de faydalanmasına imkân sağlandı.
"16 Ekim itibarıyla 7 ve 11. sınıflar için de DYK açıyoruz"
Tüm öğrencilerin yüz yüze eğitimle okullarıyla buluşturulmasının ardından öğrenme kayıplarının giderilmesi için her ay yardımcı kaynak destek paketi hazırlayacaklarını ve bu paketlerden ilkini dün yayımladıklarını belirten Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, şunları kaydetti:
"Bir taraftan yüz yüze eğitim devam ederken diğer taraftan öğrencilerimizi hem yardımcı kaynak destek paketleriyle hem de DYK'ler ile destekleyeceğiz. 8 ve 12. sınıflardan sonra 7 ve 11. sınıf öğrencilerimiz de DYK'lerden ücretsiz olarak faydalanabilecek. 16 Ekim itibarıyla 7 ve 11. sınıflar için de DYK açıyoruz.
Öğrencilerimizin başvurularını 12-15 Ekim'de alacağız. Bu kurslarda Türkçe, matematik, fen bilimleri derslerine yönelik destekleme programları uygulanacak. Diğer taraftan her ay destek paketi yayımlayacağız. Buna ilave olarak 7, 8, 11 ve 12. sınıflar içinde isteyen öğrencilerimizi Türkçe, matematik, fen bilimleri derslerinden destekleyeceğiz."
Ayrıca, DYK'ler aracılığıyla öğrenme kayıplarını öncelikli olarak ölçeceklerinin ve sunulacak destekleri bu ölçme bulgularına göre belirleyeceklerinin altını çizen Özer, "2. sınıftan 12. sınıfa tüm düzeylerde her ay yayımlamaya başladığımız yardımcı kaynak paketi ile 7, 8, 11 ve 12. sınıflarımıza yönelik DYK'lerle öğrencilerimizin her türlü taleplerinde yanlarında olmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

> DYK kursları 7 ve 11. sınıf öğrencilerine de açıldı

8 ve 12. sınıf öğrencilerinden sonra 7 ve 11. sınıf öğrencileri de ücretsiz verilen Destekleme ve Yetiştirme Kursları (DYK) kapsamına alındı. 16 Ekim itibarıyla kursların başlayacağını kaydeden Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "2. sınıftan 12. sınıfa tüm düzeylerde her ay yayımlamaya başladığımız yardımcı kaynak paketi ve 7, 8, 11 ve 12. sınıflarımıza yönelik DYK'ler ile öğrencilerimizin her türlü taleplerinde yanlarında olmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

dyk_mebTüm sınıf ve kademelerde haftada 5 gün yüz yüze eğitim devam ederken Millî Eğitim Bakanlığı, öğrenci ve öğretmenlere destek olmak için yeni adımlar atmayı sürdürüyor.
Her ay yayımlanacak kaynak paketinin 5 bin sorudan oluşan ilki, "yardimcikaynaklar.meb.gov.tr" adresinden öğrenci ve öğretmenlerin hizmetine sunuldu.
2. sınıftan 12. sınıfa her sınıf düzeyindeki öğrencilerin öğrenme kayıplarının giderilmesi için hazırlanan kaynak desteğinin ardından yeni bir destekleme uygulaması daha hayata geçirildi.
Daha önce Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında yapılacak merkezî sınava hazırlanan 8. sınıf öğrencileriyle Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) girecek 12. sınıf öğrencilerinin katıldığı DYK'lerden, 7 ve 11. sınıf öğrencilerinin de faydalanmasına imkân sağlandı.
"16 Ekim itibarıyla 7 ve 11. sınıflar için de DYK açıyoruz"
Tüm öğrencilerin yüz yüze eğitimle okullarıyla buluşturulmasının ardından öğrenme kayıplarının giderilmesi için her ay yardımcı kaynak destek paketi hazırlayacaklarını ve bu paketlerden ilkini dün yayımladıklarını belirten Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, şunları kaydetti:
"Bir taraftan yüz yüze eğitim devam ederken diğer taraftan öğrencilerimizi hem yardımcı kaynak destek paketleriyle hem de DYK'ler ile destekleyeceğiz. 8 ve 12. sınıflardan sonra 7 ve 11. sınıf öğrencilerimiz de DYK'lerden ücretsiz olarak faydalanabilecek. 16 Ekim itibarıyla 7 ve 11. sınıflar için de DYK açıyoruz.
Öğrencilerimizin başvurularını 12-15 Ekim'de alacağız. Bu kurslarda Türkçe, matematik, fen bilimleri derslerine yönelik destekleme programları uygulanacak. Diğer taraftan her ay destek paketi yayımlayacağız. Buna ilave olarak 7, 8, 11 ve 12. sınıflar içinde isteyen öğrencilerimizi Türkçe, matematik, fen bilimleri derslerinden destekleyeceğiz."
Ayrıca, DYK'ler aracılığıyla öğrenme kayıplarını öncelikli olarak ölçeceklerinin ve sunulacak destekleri bu ölçme bulgularına göre belirleyeceklerinin altını çizen Özer, "2. sınıftan 12. sınıfa tüm düzeylerde her ay yayımlamaya başladığımız yardımcı kaynak paketi ile 7, 8, 11 ve 12. sınıflarımıza yönelik DYK'lerle öğrencilerimizin her türlü taleplerinde yanlarında olmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Son Güncelleme: Salı, 05 Ekim 2021 15:08

Gösterim: 1079


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.