Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Eğitim araç ve gereç sektöründe en fazla ürün yelpazesine sahip şirket olan Sürat Eğitim Araçları, satış sonrası servisi ile de öne çıkıyor. Diğer firmalardan farklı olarak değer yaratmaya çalıştıklarını söyleyen Sürat Eğitim Araçları Genel Koordinatörü Rıdvan Durgut, “Yeni nesil daha sağlıklı ortamlarda eğitimle nasıl buluşabilir gibi öncelikli dertlerimiz var bizim” diye konuşuyor.
1996 yılında kurulan Sürat Eğitim Araçları, 7 binden fazla ürün çeşidi, alanında deneyimli personeli, satış sonrası servisi ile uluslararası standartlarda kurumsal hizmetler sunuyor. Dünyanın 60 ülkesine ihracat yapan şirket, %40 ihracat oranına sahip. “İhraç ettiğimiz ürünleri ciroya dahil etmediğimiz zaman %17 ile pazar lideriyiz” diyen Sürat Eğitim Araçları Genel Koordinatörü Rıdvan Durgut, eğitim teknolojisi grubunda iddialı olduklarını vurguluyor.
Sürat Eğitim Araçları A.Ş. hakkında bilgi alabilir miyiz? Şirketin bünyesinde hangi markalar yer alıyor? Eğitim teknolojilerine yönelik sunduğunuz hizmetler nelerdir?
Sürat Eğitim Araçları A.Ş. 1996 senesinde kuruldu. Şirket, ilk kurulduğunda okulların temel eğitim araçlarını karşılamak üzere kurulmuş, yıllar geçtikçe ürün çeşitliliğini artırmış. Sürat Eğitim Araçları, 7 binden fazla ürün çeşidi, alanında deneyimli personeli, satış sonrası servisi ile uluslararası standartlarda kurumsal hizmetler sunuyor.
Şirketimiz, bir okuldaki tüm mobilyaların (derslikler, amfiler, kütüphane, sinema salonu, öğretmenler odası, müdür odası, bilgisayar odası, konferans salonu, laboratuvar vb.) üretim ve tedariğini yapıyor. Dolayısıyla eğitim araç ve gereç sektöründe hem lider hem de en fazla ürün yelpazesine sahip şirketiz. Bünyemizde üç ana distribütörlük bulunduruyoruz. Bunlardan biri Alman markası VS-Möbel. Bu firmanın 2007 yılından beri Türkiye distribütörüyüz. Diğeri bir İngiliz markası olan Promethean. 2015 yılında Türkiye’de özel okullara satılan akıllı tahtaların %60’ı Promethean tarafından üretildi. Bu sene bu oranı artırmayı hedefliyoruz. Bir de e-learning alanında dünya pazarı lideri olan Amerika’lı Blackboard firmasının çözümlerini özellikle üniversite pazarına son 3 yıldan beri sunmaktayız. Bunların dışında Kaydırak markası ile okul öncesi ürünlerini eğitim sektörüne sunuyoruz. Macrol isimli %100 yerli, tescilli, patentli laboratuvar grubumuz, onun haricinde okul gruplarımız var.
Sizi diğer eğitim teknolojisi firmalarından ayıran özellikler nelerdir?
Biz değer yaratmaya çalışıyoruz. Yeni nesil daha nitelikli nasıl eğitim alabilir, daha sağlıklı ortamlarda eğitimle nasıl buluşabilir gibi öncelikli dertlerimiz var bizim.
YENİ NESLE UYGUN ÜRÜNLER SUNUYORUZ
Günümüzde öğrenciler klasik tarz eğitimle pek ilgilenmiyor. Bu yeni nesil öğrencilerin yaşam ve öğrenim tarzlarına uygun nasıl eğitim araçları sunuyorsunuz?
Bu anlamda eğitim teknolojisi grubumuzda iddialıyız. Yani bu akıllı tahtaların akıllı masaları, kum havuzları var. Sandalyeler sallanabilir özellikte. Çünkü yeni nesil çocuklar (Y ve Z kuşağı) hareketliler, çabuk sıkılıyorlar, dikkatleri çabuk dağılıyor. Bu sebeple kullandıkları eğitim gereçleri de onların bu özelliklerine uygun olması gerekiyor.
Sunduğunuz eğitim araçlarının öğretmenlere yönelik özelliklerinden bahsedebilir misiniz?
Öğretmenlerimiz akıllı tahtanın özelliklerini ne kadar fazla bilir, ne kadar fazla kullanabilirse o kadar çok öğrenci bundan istifade eder. Dolayısıyla bizim iki tane hizmetimiz var. Bunlardan biri sosyal sorumluluk anlamında akıllı tahtaların özelliklerinden daha fazla faydalandırabilmek. Burada çok ciddi eğitim teknolojisi ekibimiz var. Onlar eğitim veriyorlar öğretmenlerimize. İstanbul Üniversitesi’nin Sürekli Eğitim Merkezi ile ön görüşmemizi yaptık. Bunu sertifikalı hale getirmek istiyoruz.
Bir özel okulla çalışırken o okulun neye ihtiyacı olduğunu nasıl tespit ediyorsunuz? Onlara nasıl bir yönlendirme yapıyorsunuz?
Çok fazla saygın eğitim kurumu var sektörde. Neye ihtiyaçları olduğunu en iyi onlar biliyor. Dolayısıyla biz elimizdeki ürünü satmak amacıyla bir dayatma yapmıyoruz. Önceden o okula gidip ihtiyaçlarını tespit ediyoruz.
Bayileriniz var mı?
Tabi ki yetkili satıcılarımız var ama asıl olay bizim kendi personelimiz. Türkiye’nin her neresinden arayan olursa en geç ertesi gün orada olabiliyoruz. Ayrıca fuarlara katılıyoruz. Orada yeni ürünlerimizle tanıştırıyoruz müşterilerimizi. Mesela son gittiğimiz fuarda 500 yıllık bir Alman firmasıyla distribütörlük anlaşması yaptık. Biraz pahalı ürünleri ama bu ürünleri alacak, bu ürünlerin muhatabı olacak öğrenci kitlesine muhakkak ulaşmamız lazım. Çok heyecanlıyız bu konuda şimdiden.
Her yere her zaman çok hızlı bir şekilde ulaşabildiğinizden bahsettiniz. Bu satış sonrası hizmetlerinizin de güçlü olduğunu gösteriyor.
Gerçekten de öyle. Zaten satış sonrası servisiniz güçlü olmadığı zaman ağzınızla kuş tutsanız faydası yok. Bizim öne çıktığımız taraflardan birisi de satış sonrası hizmetlerimiz.
Aslında biraz önce bahsettiğiniz fuarlarla ilgili kısımda okulların önünde birçok seçenek olduğunu görüyoruz. Peki, okulların en doğru tercihi yaparken nelere dikkat etmeleri lazım?
Öncelikle en önemlisi sağlık... Ürünlerimizin çocuklarımızın sağlıklarını etkilemeyecek özellikte olması gerekiyor. Okullar da bunu olmazsa olmaz olarak görüyorlar. Bunun dışında okullar, çocukların öğrenme ufkunu daha da geliştirebilecek eğitim gereçlerini ortaya koymalılar.
PAZAR LİDERİYİZ
İhracatta da geldiğiniz noktayı anlatabilir misiniz?
Dünyanın 60 ülkesine ihracat yapıyoruz. %40 ihracat rakamımız var. İhraç ettiğimiz ürünleri ciroya dahil etmediğimiz zaman %17 ile pazar lideriyiz. İhraç ettiğimiz ürünlerimizin yarısını yurt dışındaki Türk okullarına, diğer yarısını da Türk olmayan okullara gönderiyoruz. Türk olan okullarda genel anlamda Türkiye’nin milli politikasına muhalefetleriyle ilgili durumlarını gözden geçirdikleri takdirde satış konusunda onlarla çalışmaya devam edeceğiz. Ama onun haricinde ihracatımızı da artırma arzusundayız. Dubai’deki GESS Fuarı’na gideceğiz. Ayrıca DEİK’e en kısa zamanda üye oluyoruz. Ülkemizin güçlü olduğu bütün ülkelerde biz de Sürat Eğitim Araçları olarak aynı güçte orada bulunmak istiyoruz.
Ar-Ge çalışmalarınızdan da bahseder misiniz? Bütçenizin ne kadarını Ar-Ge’ye ayırıyorsunuz? Ar-Ge’deki hedefleriniz nelerdir?
Maalesef Ar-Ge bütçemiz çok sınırlı, bu büyük bir sorun. Ayrıca Türkiye’de akıllı tahta ile tabletin aynı anda entegre olduğu bir platform yok. Ancak distiribütörü olduğumuz Promethean firması bunu yaptı. Bu, Türkiye’deki devlet okulları da dahil olmak üzere bizim sorumluluğumuz. Bunu göstereceğiz ve paylaşacağız. Özellikle Güneydoğu’daki okullarda bunu şirket olarak yapacağız. Güneydoğu’da biliyorsunuz çok talihsiz olaylar yaşandı. Bu sebeple oradaki eğitim aksadı. Şimdi yeni bir yapılanmaya gidiyor, yeniden okul tadilatı yapılacak. Biz Sürat Eğitim Araçları olarak elimizdeki bütün imkanları orada seferber etmek için hazır hale geldik şu anda. İnşallah oradaki okulların yapımının tamamında üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.
LABORATUVAR KONUSUNDA ÇOK İDDİALIYIZ
Laboratuvar araçlarınız hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Evet, Macrol diye bir markamız var. A’dan Z’ye laboratuvar yapıyoruz. AirBlade diye bir markamız var. AirBlade kanalları ile H düzeninde kurulmuş servis kanatlı laboratuvar sistemidir. % 100 yerli imalat laboratuvarı yapıyoruz. O açıdan çok iddialıyız laboratuvar konusunda.
Okulların reklamlarında eğitim teknolojilerine dair her şeyin olduğu belirtiliyor. Ancak veli okula gittiğinde bunları göremiyor. Göremediği zaman da hayal kırıklığı yaşıyor. Bu noktada okullara düşen nedir?
Ekol farkı ortaya çıkıyor aslında. Bazı okullar akıllı tahta kullanmamakta ısrarcı. Mesela biz böyle okullarla da karşılaşıyoruz. Teknoloji ürünlerini asgari düzeyde kullanınca öğrenci daha çok şey öğreniyor anlamına gelmiyor. Bu sebeple veliler hayal kırıklığına uğramamalı. Öğretmenlerine, okullarına güvenmeliler.
Şirketin önümüzdeki dönemdeki hedefleri nelerdir?
Bizim hedefimiz pazar payımızı %30’un üstüne çıkarmak. Bunu yapmamız için ise öncelikle ürün çeşitliliğimizi artırmalıyız. Ayrıca Fatih Projesi’nin 17-25 Aralık süreci başlamadan önceki temel ayaklarından birisi şirketimizdi. Biz şimdi Fatih Projesi’nin kalan son kısmına dahil olmayı planlıyoruz.
Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşma yolculuğunu aynı şekilde eşlik etmek istiyoruz.
UCUZ OLAN PAHALIDIR
Özel okul sektöründe bir büyüme söz konusu. Özellikle dönüşüm süreciyle birlikte özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyonu geçti. Özel okul pazarındaki bu hareketlilik sizin sektörünüze nasıl yansıyor?
Dershanelerin dönüşümüyle birlikte bizim öncelediğimiz şeyleri kendi gündemlerine alamayan ufak tefek firmaların özellikle Anadolu’daki girişimcileri yanıltmaları gibi bir endişe taşıyoruz. Çok profesyonel çalışsanız dahi işletme maliyetini her zaman göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Dolayısıyla ucuz olan pahalıdır.
Biz A’dan Z’ye anahtar teslim çalışıyoruz. Onların emrindeyiz tüm imkanlarımızla… Bizden alışveriş yapmak zorunda değiller ama danışsınlar lütfen. Biz o danışmanlık kısmını gönüllü yapıyoruz zaten.
FOTOĞRAF YARIŞMASI DÜZENLEYECEĞİZ
Sosyal sorumluluk anlamında yakında yazışmaları başlayacak bir fotoğraf yarışması başlatıyoruz. Türkiye’de özel okullarda okuyan öğrenciler arasında olacak bu yarışma. Öğrencilerin kendi okul ortamlarını fotoğraflamasını isteyeceğiz. Yarışma sonucunda kazanan fotoğraflar seçildikten sonra bir sergi açacağız. 2017’de de seçilen fotoğraflardan oluşan bir takvim oluşturacağız.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Dershaneler
Eğitim araç ve gereç sektöründe en fazla ürün yelpazesine sahip şirket olan Sürat Eğitim Araçları, satış sonrası servisi ile de öne çıkıyor. Diğer firmalardan farklı olarak değer yaratmaya çalıştıklarını söyleyen Sürat Eğitim Araçları Genel Koordinatörü Rıdvan Durgut, “Yeni nesil daha sağlıklı ortamlarda eğitimle nasıl buluşabilir gibi öncelikli dertlerimiz var bizim” diye konuşuyor.
1996 yılında kurulan Sürat Eğitim Araçları, 7 binden fazla ürün çeşidi, alanında deneyimli personeli, satış sonrası servisi ile uluslararası standartlarda kurumsal hizmetler sunuyor. Dünyanın 60 ülkesine ihracat yapan şirket, %40 ihracat oranına sahip. “İhraç ettiğimiz ürünleri ciroya dahil etmediğimiz zaman %17 ile pazar lideriyiz” diyen Sürat Eğitim Araçları Genel Koordinatörü Rıdvan Durgut, eğitim teknolojisi grubunda iddialı olduklarını vurguluyor.
Sürat Eğitim Araçları A.Ş. hakkında bilgi alabilir miyiz? Şirketin bünyesinde hangi markalar yer alıyor? Eğitim teknolojilerine yönelik sunduğunuz hizmetler nelerdir?
Sürat Eğitim Araçları A.Ş. 1996 senesinde kuruldu. Şirket, ilk kurulduğunda okulların temel eğitim araçlarını karşılamak üzere kurulmuş, yıllar geçtikçe ürün çeşitliliğini artırmış. Sürat Eğitim Araçları, 7 binden fazla ürün çeşidi, alanında deneyimli personeli, satış sonrası servisi ile uluslararası standartlarda kurumsal hizmetler sunuyor.
Şirketimiz, bir okuldaki tüm mobilyaların (derslikler, amfiler, kütüphane, sinema salonu, öğretmenler odası, müdür odası, bilgisayar odası, konferans salonu, laboratuvar vb.) üretim ve tedariğini yapıyor. Dolayısıyla eğitim araç ve gereç sektöründe hem lider hem de en fazla ürün yelpazesine sahip şirketiz. Bünyemizde üç ana distribütörlük bulunduruyoruz. Bunlardan biri Alman markası VS-Möbel. Bu firmanın 2007 yılından beri Türkiye distribütörüyüz. Diğeri bir İngiliz markası olan Promethean. 2015 yılında Türkiye’de özel okullara satılan akıllı tahtaların %60’ı Promethean tarafından üretildi. Bu sene bu oranı artırmayı hedefliyoruz. Bir de e-learning alanında dünya pazarı lideri olan Amerika’lı Blackboard firmasının çözümlerini özellikle üniversite pazarına son 3 yıldan beri sunmaktayız. Bunların dışında Kaydırak markası ile okul öncesi ürünlerini eğitim sektörüne sunuyoruz. Macrol isimli %100 yerli, tescilli, patentli laboratuvar grubumuz, onun haricinde okul gruplarımız var.
Sizi diğer eğitim teknolojisi firmalarından ayıran özellikler nelerdir?
Biz değer yaratmaya çalışıyoruz. Yeni nesil daha nitelikli nasıl eğitim alabilir, daha sağlıklı ortamlarda eğitimle nasıl buluşabilir gibi öncelikli dertlerimiz var bizim.
YENİ NESLE UYGUN ÜRÜNLER SUNUYORUZ
Günümüzde öğrenciler klasik tarz eğitimle pek ilgilenmiyor. Bu yeni nesil öğrencilerin yaşam ve öğrenim tarzlarına uygun nasıl eğitim araçları sunuyorsunuz?
Bu anlamda eğitim teknolojisi grubumuzda iddialıyız. Yani bu akıllı tahtaların akıllı masaları, kum havuzları var. Sandalyeler sallanabilir özellikte. Çünkü yeni nesil çocuklar (Y ve Z kuşağı) hareketliler, çabuk sıkılıyorlar, dikkatleri çabuk dağılıyor. Bu sebeple kullandıkları eğitim gereçleri de onların bu özelliklerine uygun olması gerekiyor.
Sunduğunuz eğitim araçlarının öğretmenlere yönelik özelliklerinden bahsedebilir misiniz?
Öğretmenlerimiz akıllı tahtanın özelliklerini ne kadar fazla bilir, ne kadar fazla kullanabilirse o kadar çok öğrenci bundan istifade eder. Dolayısıyla bizim iki tane hizmetimiz var. Bunlardan biri sosyal sorumluluk anlamında akıllı tahtaların özelliklerinden daha fazla faydalandırabilmek. Burada çok ciddi eğitim teknolojisi ekibimiz var. Onlar eğitim veriyorlar öğretmenlerimize. İstanbul Üniversitesi’nin Sürekli Eğitim Merkezi ile ön görüşmemizi yaptık. Bunu sertifikalı hale getirmek istiyoruz.
Bir özel okulla çalışırken o okulun neye ihtiyacı olduğunu nasıl tespit ediyorsunuz? Onlara nasıl bir yönlendirme yapıyorsunuz?
Çok fazla saygın eğitim kurumu var sektörde. Neye ihtiyaçları olduğunu en iyi onlar biliyor. Dolayısıyla biz elimizdeki ürünü satmak amacıyla bir dayatma yapmıyoruz. Önceden o okula gidip ihtiyaçlarını tespit ediyoruz.
Bayileriniz var mı?
Tabi ki yetkili satıcılarımız var ama asıl olay bizim kendi personelimiz. Türkiye’nin her neresinden arayan olursa en geç ertesi gün orada olabiliyoruz. Ayrıca fuarlara katılıyoruz. Orada yeni ürünlerimizle tanıştırıyoruz müşterilerimizi. Mesela son gittiğimiz fuarda 500 yıllık bir Alman firmasıyla distribütörlük anlaşması yaptık. Biraz pahalı ürünleri ama bu ürünleri alacak, bu ürünlerin muhatabı olacak öğrenci kitlesine muhakkak ulaşmamız lazım. Çok heyecanlıyız bu konuda şimdiden.
Her yere her zaman çok hızlı bir şekilde ulaşabildiğinizden bahsettiniz. Bu satış sonrası hizmetlerinizin de güçlü olduğunu gösteriyor.
Gerçekten de öyle. Zaten satış sonrası servisiniz güçlü olmadığı zaman ağzınızla kuş tutsanız faydası yok. Bizim öne çıktığımız taraflardan birisi de satış sonrası hizmetlerimiz.
Aslında biraz önce bahsettiğiniz fuarlarla ilgili kısımda okulların önünde birçok seçenek olduğunu görüyoruz. Peki, okulların en doğru tercihi yaparken nelere dikkat etmeleri lazım?
Öncelikle en önemlisi sağlık... Ürünlerimizin çocuklarımızın sağlıklarını etkilemeyecek özellikte olması gerekiyor. Okullar da bunu olmazsa olmaz olarak görüyorlar. Bunun dışında okullar, çocukların öğrenme ufkunu daha da geliştirebilecek eğitim gereçlerini ortaya koymalılar.
PAZAR LİDERİYİZ
İhracatta da geldiğiniz noktayı anlatabilir misiniz?
Dünyanın 60 ülkesine ihracat yapıyoruz. %40 ihracat rakamımız var. İhraç ettiğimiz ürünleri ciroya dahil etmediğimiz zaman %17 ile pazar lideriyiz. İhraç ettiğimiz ürünlerimizin yarısını yurt dışındaki Türk okullarına, diğer yarısını da Türk olmayan okullara gönderiyoruz. Türk olan okullarda genel anlamda Türkiye’nin milli politikasına muhalefetleriyle ilgili durumlarını gözden geçirdikleri takdirde satış konusunda onlarla çalışmaya devam edeceğiz. Ama onun haricinde ihracatımızı da artırma arzusundayız. Dubai’deki GESS Fuarı’na gideceğiz. Ayrıca DEİK’e en kısa zamanda üye oluyoruz. Ülkemizin güçlü olduğu bütün ülkelerde biz de Sürat Eğitim Araçları olarak aynı güçte orada bulunmak istiyoruz.
Ar-Ge çalışmalarınızdan da bahseder misiniz? Bütçenizin ne kadarını Ar-Ge’ye ayırıyorsunuz? Ar-Ge’deki hedefleriniz nelerdir?
Maalesef Ar-Ge bütçemiz çok sınırlı, bu büyük bir sorun. Ayrıca Türkiye’de akıllı tahta ile tabletin aynı anda entegre olduğu bir platform yok. Ancak distiribütörü olduğumuz Promethean firması bunu yaptı. Bu, Türkiye’deki devlet okulları da dahil olmak üzere bizim sorumluluğumuz. Bunu göstereceğiz ve paylaşacağız. Özellikle Güneydoğu’daki okullarda bunu şirket olarak yapacağız. Güneydoğu’da biliyorsunuz çok talihsiz olaylar yaşandı. Bu sebeple oradaki eğitim aksadı. Şimdi yeni bir yapılanmaya gidiyor, yeniden okul tadilatı yapılacak. Biz Sürat Eğitim Araçları olarak elimizdeki bütün imkanları orada seferber etmek için hazır hale geldik şu anda. İnşallah oradaki okulların yapımının tamamında üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.
LABORATUVAR KONUSUNDA ÇOK İDDİALIYIZ
Laboratuvar araçlarınız hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Evet, Macrol diye bir markamız var. A’dan Z’ye laboratuvar yapıyoruz. AirBlade diye bir markamız var. AirBlade kanalları ile H düzeninde kurulmuş servis kanatlı laboratuvar sistemidir. % 100 yerli imalat laboratuvarı yapıyoruz. O açıdan çok iddialıyız laboratuvar konusunda.
Okulların reklamlarında eğitim teknolojilerine dair her şeyin olduğu belirtiliyor. Ancak veli okula gittiğinde bunları göremiyor. Göremediği zaman da hayal kırıklığı yaşıyor. Bu noktada okullara düşen nedir?
Ekol farkı ortaya çıkıyor aslında. Bazı okullar akıllı tahta kullanmamakta ısrarcı. Mesela biz böyle okullarla da karşılaşıyoruz. Teknoloji ürünlerini asgari düzeyde kullanınca öğrenci daha çok şey öğreniyor anlamına gelmiyor. Bu sebeple veliler hayal kırıklığına uğramamalı. Öğretmenlerine, okullarına güvenmeliler.
Şirketin önümüzdeki dönemdeki hedefleri nelerdir?
Bizim hedefimiz pazar payımızı %30’un üstüne çıkarmak. Bunu yapmamız için ise öncelikle ürün çeşitliliğimizi artırmalıyız. Ayrıca Fatih Projesi’nin 17-25 Aralık süreci başlamadan önceki temel ayaklarından birisi şirketimizdi. Biz şimdi Fatih Projesi’nin kalan son kısmına dahil olmayı planlıyoruz.
Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşma yolculuğunu aynı şekilde eşlik etmek istiyoruz.
UCUZ OLAN PAHALIDIR
Özel okul sektöründe bir büyüme söz konusu. Özellikle dönüşüm süreciyle birlikte özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyonu geçti. Özel okul pazarındaki bu hareketlilik sizin sektörünüze nasıl yansıyor?
Dershanelerin dönüşümüyle birlikte bizim öncelediğimiz şeyleri kendi gündemlerine alamayan ufak tefek firmaların özellikle Anadolu’daki girişimcileri yanıltmaları gibi bir endişe taşıyoruz. Çok profesyonel çalışsanız dahi işletme maliyetini her zaman göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Dolayısıyla ucuz olan pahalıdır.
Biz A’dan Z’ye anahtar teslim çalışıyoruz. Onların emrindeyiz tüm imkanlarımızla… Bizden alışveriş yapmak zorunda değiller ama danışsınlar lütfen. Biz o danışmanlık kısmını gönüllü yapıyoruz zaten.
FOTOĞRAF YARIŞMASI DÜZENLEYECEĞİZ
Sosyal sorumluluk anlamında yakında yazışmaları başlayacak bir fotoğraf yarışması başlatıyoruz. Türkiye’de özel okullarda okuyan öğrenciler arasında olacak bu yarışma. Öğrencilerin kendi okul ortamlarını fotoğraflamasını isteyeceğiz. Yarışma sonucunda kazanan fotoğraflar seçildikten sonra bir sergi açacağız. 2017’de de seçilen fotoğraflardan oluşan bir takvim oluşturacağız.
Son Güncelleme: Cumartesi, 26 Mart 2016 10:57
Gösterim: 4222
Amerika’da başlayan ve dünya çapında 150’den fazla noktada çocukların zihinsel ve bilişsel gelişimlerine destek olmayı hedefleyen Engineering For Kids (EFK) workshop eğitimlerine devam ediyor.
Bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği kullanarak çözüm ortaya koymaya teşvik eden EFK, çocukları bu kez Cadde Playground’da ağırlıyor. Uzay ve Havacılık Mühendisliği kapsamında 10 Mart Perşembe günü 17:00 - 18:00 saatleri arasında gerçekleşecek etkinlikte
5-8 yaş arası çocuklar kendi roketlerini tasarlayarak kullanma heyecanını yaşayacak.
Amerika’da açıldığı 2009 yılından itibaren dünya çapında 150’den fazla noktada binlerce çocuğa ulaşan Engineering For Kids (EFK), çocukları doğuştan mühendis olarak kabul ederek zihinsel ve bilişsel gelişimlerini bu doğrultuda geliştirmeyi amaçlıyor. EFK’da eğitimler, hafta içi sınıflarının yanı sıra hafta sonu workshoplarıyla da devam ediyor. Workshop eğitimini bu kez Cadde Playground’a taşıyan EFK, 10 Mart günü düzenlenecek atölye çalışmasıyla çocuklara yaparak öğrenme ve “neden” sorusunu deneysel yönden yanıtlayabilme fırsatı sunacak.
Pipet Roket Heyecanı Caddede
EFK’da verilen Uzay ve Havacılık Mühendisliği eğitimi kapsamında yapılacak workshop, 5-8 yaş arası çocuklar için 17:00 - 18:00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Cadde Playground’daki workshopta çocuklar kendi pipet roketlerini sıfırdan tasarlayıp üreterek kullanma heyecanını yaşayacak. Çocuklar aynı zamanda uçuş mantığını anlayarak mesafe algısını da gözlemlemiş olacak.
STEM Metodu ile Eğitim
Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik kelimelerinin İngilizce karşılıklarının kısaltılmış hali olan STEM, öğrencileri problem çözmede bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği uygulamaya teşvik ediyor. STEM metodu ile öğrenciler temel bilgilerini geliştirirken, okul, toplum ve gerçek yaşama ilişkin konu ve sorunlar arasında bağlantı kurabiliyorlar. STEM metodunu uygulayan EFK, öğretmen merkezli sınıf yerine problem çözme, keşif ve araştırmayla öğrenme merkezli bir sınıfta çocuklara yaparak öğrenme fırsatı sunuyor. Yapılan deneyler ve uygulamalar sayesinde çocuklar hem el becerilerini ve düşünce tarzını geliştiriyor hem de eğlenerek öğreniyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Dershaneler
Amerika’da başlayan ve dünya çapında 150’den fazla noktada çocukların zihinsel ve bilişsel gelişimlerine destek olmayı hedefleyen Engineering For Kids (EFK) workshop eğitimlerine devam ediyor.
Bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği kullanarak çözüm ortaya koymaya teşvik eden EFK, çocukları bu kez Cadde Playground’da ağırlıyor. Uzay ve Havacılık Mühendisliği kapsamında 10 Mart Perşembe günü 17:00 - 18:00 saatleri arasında gerçekleşecek etkinlikte
5-8 yaş arası çocuklar kendi roketlerini tasarlayarak kullanma heyecanını yaşayacak.
Amerika’da açıldığı 2009 yılından itibaren dünya çapında 150’den fazla noktada binlerce çocuğa ulaşan Engineering For Kids (EFK), çocukları doğuştan mühendis olarak kabul ederek zihinsel ve bilişsel gelişimlerini bu doğrultuda geliştirmeyi amaçlıyor. EFK’da eğitimler, hafta içi sınıflarının yanı sıra hafta sonu workshoplarıyla da devam ediyor. Workshop eğitimini bu kez Cadde Playground’a taşıyan EFK, 10 Mart günü düzenlenecek atölye çalışmasıyla çocuklara yaparak öğrenme ve “neden” sorusunu deneysel yönden yanıtlayabilme fırsatı sunacak.
Pipet Roket Heyecanı Caddede
EFK’da verilen Uzay ve Havacılık Mühendisliği eğitimi kapsamında yapılacak workshop, 5-8 yaş arası çocuklar için 17:00 - 18:00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Cadde Playground’daki workshopta çocuklar kendi pipet roketlerini sıfırdan tasarlayıp üreterek kullanma heyecanını yaşayacak. Çocuklar aynı zamanda uçuş mantığını anlayarak mesafe algısını da gözlemlemiş olacak.
STEM Metodu ile Eğitim
Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik kelimelerinin İngilizce karşılıklarının kısaltılmış hali olan STEM, öğrencileri problem çözmede bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği uygulamaya teşvik ediyor. STEM metodu ile öğrenciler temel bilgilerini geliştirirken, okul, toplum ve gerçek yaşama ilişkin konu ve sorunlar arasında bağlantı kurabiliyorlar. STEM metodunu uygulayan EFK, öğretmen merkezli sınıf yerine problem çözme, keşif ve araştırmayla öğrenme merkezli bir sınıfta çocuklara yaparak öğrenme fırsatı sunuyor. Yapılan deneyler ve uygulamalar sayesinde çocuklar hem el becerilerini ve düşünce tarzını geliştiriyor hem de eğlenerek öğreniyor.
Son Güncelleme: Pazartesi, 29 Şubat 2016 12:47
Gösterim: 2123
Ülke genelinde yasa dışı olarak "dershane" adıyla izinsiz faaliyetlerini sürdüren 337 kurumun ruhsatı, soruşturmaların ardından iptal edildi.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, dershanelerin özel okula dönüşümünü içeren Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlüğe girdiği 14 Mart 2014'te faal olan dershane sayısı 3 bin 530 iken bu sayı bu hafta itibarıyla 743'e düştü.
Bu kapsamda, 4 Şubat'a kadar 2 bin 787 dershane dönüşüm programına başvurdu ya da kurucusu tarafından kendiliğinden dershanecilik faaliyetine son verdi. Bu süre içerisinde, ülke genelinde kanunda dayanağı bulunmadığı halde izinsiz faaliyet yürüttüğü tespit edilen 337 dershanenin ruhsatı ise soruşturmaların ardından MEB tarafından iptal edildi.
2 bin 380 dershanenin başvurusu kabul edildi
Dönüşüm programına başvuran 2 bin 787 dershaneden 2 bin 380'inin başvurusu kabul edildi. Bu kurumlardan bin 225’i temel lise, 5’i Anadolu lisesi, 212’si ortaokul, 14’ü ilkokul ve 16’sı okul öncesi eğitim kurumu olarak faaliyetine devam ediyor. Özel öğretim kursu olmak için de 390 dershane başvurdu. Programa başvuran kurumlardan 518'inin de özel öğretim kursu ve etüt merkezine dönüşüm işlemleri sürüyor. Dershaneden dönüşen ve ilk defa açılmak üzere müracaat eden 600 kurumun özel öğretim kurs programları onaylandı, 255 özel öğretim kursunun açılış işlemleri de tamamlandı. Ayrıca 750 temel liseye ait kurs programlarına da onay verildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Dershaneler
Ülke genelinde yasa dışı olarak "dershane" adıyla izinsiz faaliyetlerini sürdüren 337 kurumun ruhsatı, soruşturmaların ardından iptal edildi.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, dershanelerin özel okula dönüşümünü içeren Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlüğe girdiği 14 Mart 2014'te faal olan dershane sayısı 3 bin 530 iken bu sayı bu hafta itibarıyla 743'e düştü.
Bu kapsamda, 4 Şubat'a kadar 2 bin 787 dershane dönüşüm programına başvurdu ya da kurucusu tarafından kendiliğinden dershanecilik faaliyetine son verdi. Bu süre içerisinde, ülke genelinde kanunda dayanağı bulunmadığı halde izinsiz faaliyet yürüttüğü tespit edilen 337 dershanenin ruhsatı ise soruşturmaların ardından MEB tarafından iptal edildi.
2 bin 380 dershanenin başvurusu kabul edildi
Dönüşüm programına başvuran 2 bin 787 dershaneden 2 bin 380'inin başvurusu kabul edildi. Bu kurumlardan bin 225’i temel lise, 5’i Anadolu lisesi, 212’si ortaokul, 14’ü ilkokul ve 16’sı okul öncesi eğitim kurumu olarak faaliyetine devam ediyor. Özel öğretim kursu olmak için de 390 dershane başvurdu. Programa başvuran kurumlardan 518'inin de özel öğretim kursu ve etüt merkezine dönüşüm işlemleri sürüyor. Dershaneden dönüşen ve ilk defa açılmak üzere müracaat eden 600 kurumun özel öğretim kurs programları onaylandı, 255 özel öğretim kursunun açılış işlemleri de tamamlandı. Ayrıca 750 temel liseye ait kurs programlarına da onay verildi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 10 Şubat 2016 12:26
Gösterim: 2181
Macar Türkolog Ignacz Kunos'un Osmanlı Devleti döneminde topladığı masalların yer aldığı "44 Türk Masalı" kitabı, ABD'deki orijinal kopyasından çevrilerek, çizimleriyle birlikte Türkçe yayımlandı.
Ünlü Macar Türkolog Ignacz Kunos’un, Osmanlı Devleti döneminde İstanbul'a gelerek topladığı ve orijinal kopyası ABD'deki Northwestern Üniversitesi'nde bulunan 1913 basımlı "Forty-four Turkish Fairy Tales" (Kırk Dört Türk Masalı) kitabındaki masallar Türkçe'ye kazandırıldı.
Tuti Kitap Genel Yayın Yönetmeni Muvaffak Erman Yılmaz, "Ünlü Macar Türkolog Ignacz Kunos, Bulgaristan'da bir süre Türkler arasında yaşamış, sonra da Türkçe öğrenmiş ve Osmanlı devrinde, 1885 yılından sonra Anadolu'da bulunmuş. Macaristan'a döndüğünde de Türk halkbiliminin önemli isimlerinden biri olmuş" dedi. Yılmaz, Kunos'un Osmanlı Türkçesi, Türk dili ve edebiyatına yönelik yaptığı çalışmaların yanı sıra, Nasrettin Hoca, Hacivat ve Karagöz, Ortaoyunu üzerine de çalışmalar yaptığını, ziyaretlerinde topladığı masalları da kitaplaştırdığını kaydetti.
"Ağızdan ağıza aktarılan 44 masal kayıt altında"
"1993 yılında yayımlanan '44 Türk Masalı' kitabının orijinal kopyası İngilizce olarak Amerika'daki Northwestern Üniversitesi’nde bulunuyor" diyen Yılmaz, "Bu kitap, sözlü kültür geleneğinde olan masalları Macar Türkolog Ignacz Kunos'un İstanbul'a gelerek toplamasıyla oluşmuş. O dönem Anadolu'dan gelen insanların evlerine giderek, ağızdan ağıza anlatılagelen 44 masalı kayıt altına almış. Eser, bu yönüyle bizim için büyük önem arz ediyor" diye konuştu. Yılmaz, kitabı Ozan Mızrak'ın Türkçe çevirisiyle Tuti Kitap'tan yayımladıklarını ifade ederek, şunları söyledi: "Ünlü Macar masal ressamı Willy Pagany'in çizimlerini de aynen kitaba taşıdık. Eseri hazırlarken aslına uygun olması için titizlikle çalıştık, tam anlamıyla orijinalinin birebiri oldu. Anadolu'da, özellikle ninelerin anlattığı masallar olması hasebiyle, o dönemki masalların günümüze aktarılmasını çok önemsiyoruz. Ayrıca bu kitaptaki masallarda, Fars ve Arap geleneğinin etkileri de görülüyor."
Yılmaz, kitabın iki farklı kapak tasarımıyla okuyucuya sunulduğunu sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Dershaneler
Macar Türkolog Ignacz Kunos'un Osmanlı Devleti döneminde topladığı masalların yer aldığı "44 Türk Masalı" kitabı, ABD'deki orijinal kopyasından çevrilerek, çizimleriyle birlikte Türkçe yayımlandı.
Ünlü Macar Türkolog Ignacz Kunos’un, Osmanlı Devleti döneminde İstanbul'a gelerek topladığı ve orijinal kopyası ABD'deki Northwestern Üniversitesi'nde bulunan 1913 basımlı "Forty-four Turkish Fairy Tales" (Kırk Dört Türk Masalı) kitabındaki masallar Türkçe'ye kazandırıldı.
Tuti Kitap Genel Yayın Yönetmeni Muvaffak Erman Yılmaz, "Ünlü Macar Türkolog Ignacz Kunos, Bulgaristan'da bir süre Türkler arasında yaşamış, sonra da Türkçe öğrenmiş ve Osmanlı devrinde, 1885 yılından sonra Anadolu'da bulunmuş. Macaristan'a döndüğünde de Türk halkbiliminin önemli isimlerinden biri olmuş" dedi. Yılmaz, Kunos'un Osmanlı Türkçesi, Türk dili ve edebiyatına yönelik yaptığı çalışmaların yanı sıra, Nasrettin Hoca, Hacivat ve Karagöz, Ortaoyunu üzerine de çalışmalar yaptığını, ziyaretlerinde topladığı masalları da kitaplaştırdığını kaydetti.
"Ağızdan ağıza aktarılan 44 masal kayıt altında"
"1993 yılında yayımlanan '44 Türk Masalı' kitabının orijinal kopyası İngilizce olarak Amerika'daki Northwestern Üniversitesi’nde bulunuyor" diyen Yılmaz, "Bu kitap, sözlü kültür geleneğinde olan masalları Macar Türkolog Ignacz Kunos'un İstanbul'a gelerek toplamasıyla oluşmuş. O dönem Anadolu'dan gelen insanların evlerine giderek, ağızdan ağıza anlatılagelen 44 masalı kayıt altına almış. Eser, bu yönüyle bizim için büyük önem arz ediyor" diye konuştu. Yılmaz, kitabı Ozan Mızrak'ın Türkçe çevirisiyle Tuti Kitap'tan yayımladıklarını ifade ederek, şunları söyledi: "Ünlü Macar masal ressamı Willy Pagany'in çizimlerini de aynen kitaba taşıdık. Eseri hazırlarken aslına uygun olması için titizlikle çalıştık, tam anlamıyla orijinalinin birebiri oldu. Anadolu'da, özellikle ninelerin anlattığı masallar olması hasebiyle, o dönemki masalların günümüze aktarılmasını çok önemsiyoruz. Ayrıca bu kitaptaki masallarda, Fars ve Arap geleneğinin etkileri de görülüyor."
Yılmaz, kitabın iki farklı kapak tasarımıyla okuyucuya sunulduğunu sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 17 Şubat 2016 12:37
Gösterim: 2065
Fransız asıllı ünlü yazar Guenon'un oğlu Yusuf Guenon, "Babama Einsten'in öğrencisinin yazdığı bir mektup var. Öğrenci, babamın görüşlerini Einstein'den duyduğunu ve çok etkilendiğini yazıyor" dedi.
Babası Rene Guenon'a verilen özel “Dost", "İslâm’a Hizmet Ödülü”nü almak üzere Türkiye'ye gelen Abdülvahit Yahya Guenon, babasının dünyaca tanınan bir yazar olduğunu belirterek, "Einstein'in öğrencisi babamın görüşlerini Einstein'den duyduğunu ve çok etkilendiğini yazıyor" dedi.
Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) bu yıl Fransız asıllı Müslüman yazar, düşünür Rene Guenon'a verdiği özel ödülü almak için Mısır'dan Türkiye'ye gelen oğlu Abdülvahit Yahya Guenon, babasına ödül verilmesinden aile olarak onur duyduklarını ifade etti.
Guenon, babası hakkında bilgi toplamaya başlayınca geçmişini incelemeye ve babasını daha iyi tanımaya başladığını vurgulayarak, şunları söyledi:
'İsveçli John Gustaf Agueli diye bir ressam, Müslüman olduktan sonra Abdulhadi adını alıyor. Babam şeyhle mürşit arasındaki ilk ilişkiyi Abdulhadi ile kuruyor. Bu ressam Mısır'da yaşamış, Müslüman olmuş ve Fransa'ya dönmüş. O, babamın ilk şeyhi gibidir, ilk mürid bağını onunla yaşıyor. Babamı Fransa'daki ünlü şeyh Muhammed Ali'ye taşıyan da Abdulhadi. Babam Mısır'a gelince de burada kalıyor." Babasının Fransa'da 'Hindu Doktrinlerine Giriş' adlı doktora tezinin reddedildiğine işaret eden Guenon, "Tez sonradan kabul ediliyor ve meşhur bir eser oluyor. Reddediliş sebebi de, üniversite ve akademi ile ilgili ciddi eleştirilerde bulunması. Genon'un bilimden yüksek seviyede bir hakikatten bahsetmesi tezin reddedilmesine neden oluyor" diye konuştu. pharmaciepourhomme.fr
Babası hakkında çalışmalar yaptıkça sürekli yeni şeyler öğrendiğine dikkati çeken Guenon, babasının dünyanın her yerinden birçok düşünür ve sanatçı ile yazıştığını vurguladı. Guenon, babasının mektupları arasında dikkatini çeken ve kamuoyunun bilmediği bir mektubu şu sözlerle paylaştı: "Babama Einsten'in bir öğrencisinin yazdığı bir mektup var. Öğrenci, babamın görüşlerini Einstein'den duyduğunu ve çok etkilendiğini yazıyor. Fakat ben henüz babamın yazdığı cevabı bulamadım."
15 eseri henüz Türkçeye çevrilmedi
Guenon, babasının eserlerinin bir kısmının çevrildiğinin altını çizerek, şu bilgileri verdi:"Türkiye'nin şu anki Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı babamın eserlerlerini ilk kez Türkçeye çeviren isim. Rene Guenon'un toplam 28 eseri var, Türkçeye bu kitapların 15'i henüz çevrilmedi."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Dershaneler
Fransız asıllı ünlü yazar Guenon'un oğlu Yusuf Guenon, "Babama Einsten'in öğrencisinin yazdığı bir mektup var. Öğrenci, babamın görüşlerini Einstein'den duyduğunu ve çok etkilendiğini yazıyor" dedi.
Babası Rene Guenon'a verilen özel “Dost", "İslâm’a Hizmet Ödülü”nü almak üzere Türkiye'ye gelen Abdülvahit Yahya Guenon, babasının dünyaca tanınan bir yazar olduğunu belirterek, "Einstein'in öğrencisi babamın görüşlerini Einstein'den duyduğunu ve çok etkilendiğini yazıyor" dedi.
Türk Kadınları Kültür Derneği'nin (TÜRKKAD) bu yıl Fransız asıllı Müslüman yazar, düşünür Rene Guenon'a verdiği özel ödülü almak için Mısır'dan Türkiye'ye gelen oğlu Abdülvahit Yahya Guenon, babasına ödül verilmesinden aile olarak onur duyduklarını ifade etti.
Guenon, babası hakkında bilgi toplamaya başlayınca geçmişini incelemeye ve babasını daha iyi tanımaya başladığını vurgulayarak, şunları söyledi:
'İsveçli John Gustaf Agueli diye bir ressam, Müslüman olduktan sonra Abdulhadi adını alıyor. Babam şeyhle mürşit arasındaki ilk ilişkiyi Abdulhadi ile kuruyor. Bu ressam Mısır'da yaşamış, Müslüman olmuş ve Fransa'ya dönmüş. O, babamın ilk şeyhi gibidir, ilk mürid bağını onunla yaşıyor. Babamı Fransa'daki ünlü şeyh Muhammed Ali'ye taşıyan da Abdulhadi. Babam Mısır'a gelince de burada kalıyor." Babasının Fransa'da 'Hindu Doktrinlerine Giriş' adlı doktora tezinin reddedildiğine işaret eden Guenon, "Tez sonradan kabul ediliyor ve meşhur bir eser oluyor. Reddediliş sebebi de, üniversite ve akademi ile ilgili ciddi eleştirilerde bulunması. Genon'un bilimden yüksek seviyede bir hakikatten bahsetmesi tezin reddedilmesine neden oluyor" diye konuştu. pharmaciepourhomme.fr
Babası hakkında çalışmalar yaptıkça sürekli yeni şeyler öğrendiğine dikkati çeken Guenon, babasının dünyanın her yerinden birçok düşünür ve sanatçı ile yazıştığını vurguladı. Guenon, babasının mektupları arasında dikkatini çeken ve kamuoyunun bilmediği bir mektubu şu sözlerle paylaştı: "Babama Einsten'in bir öğrencisinin yazdığı bir mektup var. Öğrenci, babamın görüşlerini Einstein'den duyduğunu ve çok etkilendiğini yazıyor. Fakat ben henüz babamın yazdığı cevabı bulamadım."
15 eseri henüz Türkçeye çevrilmedi
Guenon, babasının eserlerinin bir kısmının çevrildiğinin altını çizerek, şu bilgileri verdi:"Türkiye'nin şu anki Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı babamın eserlerlerini ilk kez Türkçeye çeviren isim. Rene Guenon'un toplam 28 eseri var, Türkçeye bu kitapların 15'i henüz çevrilmedi."
Son Güncelleme: Cumartesi, 26 Aralık 2015 14:19
Gösterim: 2114

