Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Okul kurulumunda ihtiyaç olan arsa, bina, yatırımcı, kurum ve kuruluşları Okulkuran çatısı altında birleştirerek yeni bir model ortaya koyduklarını belirten Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı M. Özgür Boza, “İşte bu ihtiyaçları öngörmüş ve bu bağlantıları en güvenilir şekilde bir araya getirebilen Okulkuran olarak, üç yıldır bu sektöre öncülük ve rehberlik ediyoruz” diye konuştuk.

ozgur_bozaEğitim, son yıllarda ülkemizde en hızlı değişimlerin yaşandığı, beklentilerin giderek arttığı en önemli sektörlerden biri haline geldi. Bu sebeple özel okul kurmak, özellikle son dönemde yatırımcı güçlere cazip gelmekle birlikte özellikle bu alanda profesyonel hizmetlere ihtiyaç giderek artıyor. Alanda, profesyonel deneyim olmadan yatırım yapan birçok gücün çok kısa bir süre sonra geri çekilmek zorunda olduğuna son yıllarda sıkça karşılaşılıyor. Eğitimin sektördeki tüm alanları kapsadığı göz önünde bulundurulursa, deneyim ve takibin ve dolayısıyla öngörme kabiliyetinin en önemli kıstas olduğunu unutmamak gerekiyor.2017 Eğitimde Başarı Ödülleri törenimize ana sponsor olan Okulkuran Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Boza ile sektörde gerçekleştirdikleri projeleri ve hedeflerini konuştuk.

Sayın Boza, Okulkuran şirketini kurma fikriniz nasıl oluştu?
20 seneyi aşkın süredir eğitim sektörünün içindeyim. Bu süreçte gerek Milli eğitimde gerekse özel okullarda öğretmen ve yönetici olarak çeşitli kurum ve kademelerde, en son olarak da okul kurma süreçlerinde aktif olarak görev yaptım. Bir sektörde uzun yıllar görev alıp hemen hemen her kademeyi tanıdığınızda, ihtiyaçları daha iyi gözlemlemeye ve çözüm üretmeye başlıyorsunuz. Bizim şirketimizin hikayesi de aslında bu alandaki önemli ihtiyaçlardan birini karşılamak üzere kuruldu.

Okulkuran’ın 3. yaşını kutladığını biliyoruz, öncelikle başarılarınızın daim olmasını dileriz. Bu üç senelik süreçte hangi çalışma alanlarında faaliyet gösterdiniz?
Araziden, binadan, okul açılış törenine kadar özel okul açmak, özel okul kurmak profesyonellik ister. Okulkuran Kurumsal Danışmanlık Hizmetler A.Ş. olarak, bu bilinç ve güçle “Anahtar Teslimi Okul” projeleri sunuyoruz. Okulkuran, son yıllarda giderek büyüyen eğitim sektöründeki yatırımlara ve eğitim sektörüne yatırımcı olmak isteyen güçlere, yatırımın karar anından, okulların eğitim öğretim zili çalana kadar olan sürede profesyonel ekibiyle tam bir danışmanlık hizmeti, proje taahhüttü sunmayı hedef edinmiştir.

Sizce bu alanda ki en önemli farkınız nedir?
Özel okul açılışlarında başından sonuna kadar bu bağlantıları kurup proje üretebilen ilk ve tek isim olmamız diyebiliriz.

Okulkuran’ın amaç ve hedefleri nelerdir?
Okul açmak isteyenlere fikir danışmanlığı yapmak, yatırımcıyla eğitim kurumunu buluşturmak, ülkemize eğitim alanında yeni iş ve kariyer alanları sunabilmek, geleceğin çağdaş bireylerini yetiştirmede bir okulun başından sonuna kadar tüm detayıyla düşünülmesi gerektiğini gösterebilmek,özetle, okulların öğrencilerin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek donanımda kurulabilmesini sağlayabilmek diye sıralayabilirim.

Sizce bu alandaki en önemli değer ve temeller neler olmalıdır?
Aslında sadece bizim yaptığımız alan da değil tüm meslek alanlarında olması gereken ortak değerler vardır, bu değerlere sahip çıkabildiğiniz sürece sürdürülebilir bir yapı olursunuz. Dürüstlük, sorumluluklara sahip çıkma, şeffaflık, güvenilirlik, yol gösterebilme ve çeşitlilik sunabilme, kararlılık ve takip en hassas olmaya çalıştığımız özelliklerdir. Çünkü yapılan her yeni iş başka bir referanstan doğan zincirleme bir süreçtir.

ozgur_bozaZAMAN VE İŞ SIRALAMASI ÇOK ÖNEMLİ
Okul kurma sürecindeki aşamalar nelerdir?
Yatırımcıların eğitim sektörüne giriş kararıyla birlikte, Okulkuran Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. lokasyon ve bina tespiti hatta temini yaptıktan hemen sonra bir zaman tablosu oluşturur ve bina inşasına ve aynı zamanda okulun eğitim öğretime hazırlanmasına başlar. Bu sektördeki en önemli kıstas zamanı iyi kullanmak ve iş sıralamasını dikkatli yapmaktan geçer.
Süreçte, istenilen şehrin, semtin dinamikleri doğrultusunda okul açılabilir yerlerin belirlenmesi, alanda yatırım yapacak güçlerin buluşturulması, alanında deneyimli ve başarı gösteren isimlerle, akademik ve yönetsel hizmetlerin sunulması, projenin veya binanın dönüştürülmesi, okul ortamının istenilen kaliteye ulaştırılması verdiğimiz hizmetlerin başlıcalarıdır. Türkiye’nin her bölgesinde gerçekleştirdiğimiz onlarca projenin referansına sahibiz.

TÜRKİYE GENELİNE ULAŞABİLİYORUZ
Okulkuran sadece Marmara bölgesinde mi hizmet veriyor?
Hayır, tüm Marmara bölgesini kapsayan merkezimiz İstanbul’da ama Ege ve Akdeniz bölgelerindeki projeler için de İzmir ve Antalya’da 2 temsilciliğimiz daha bulunuyor. Bu noktalardaki şubelerimizle tüm Türkiye ye ulaşabilecek bir proje portföyüne sahibiz.

2018 HEDEFİ 10 OKUL PROJESİ
Şimdiye kadar yaptığınız projelerden de bahseder misiniz?
2017’de toplam 60 bin m2 okul projeleri teslim ettik. 2018 yılı için de şu ana kadar 50 bin m2 taahhüt ettik, bu da 5 okul demek. Hedefimiz 2018’e 10 okul projesiyle girmek.

İleriye dönük planların içinde neler bulunuyor?
Okulkuran'ın hedefi “Özel okul kurmak, özel okul açmak, okulunu büyütmek isteyen her kurumun ihtiyacını karşılayacağı bir yapı olmaktır. “Boza Grup” altında toplanan Okulkuran İnşaat, Boza Gayrimenkul, Okulkuran Tekstil, Okulkuran Yemek, Okulkuran Servis, Okulkuran Akademi Şirketleri eğitimin hazırlık kısmındaki en güçlü isim olmaktır.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Okul açmak, okul kurmak istiyorsanız;
Size sunacağımız lokasyonda, sizin projenizi inşa edip size kiralıyoruz.
Yatırım yapmak istiyorsanız;
Var olan binanızı ya da inşa edeceğiniz binanızı Türkiye'nin önder eğitim kurumları ile buluşturuyoruz.
Türkiye de yerli ve yabancı sermayenin en önemli yatırım alanlarında in biri de eğitim. Yapılan yatırım güvenli taraflarca yapıldığı sürece en emniyetli ekonomik kaynak olacaktır.
Başarıyla tamamlanan ve halen süren okul projeleri ile de başarımızı kanıtladık. Sektörde ilk ve tek isim olarak, ülke geneline ulaşabiliyoruz.

ANAHTAR TESLİMİ OKUL SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?
* Lokasyon belirlendikten sonra inşaatını, tadilatını üstleniyoruz. Okul inşaatı farklıdır. Bu çalışmayı tek işi okul yapıları olan ekiplerimiz yürütüyor.
* Kurumun tanıtım ve öğrenci kabulünü yürütüyoruz. Okul tanıtımı araba, şirket tanıtımından farklıdır. Bu çalışmayı tek işi okul tanıtımı olan ekiplerimiz yürütüyor.
* Resmi onay sürecini tamamlıyoruz. Resmi onay süreci takvim ve önceki saydığım basamaklara bağlıdır. Bu çalışmayı tek işi okul mevzuatı olan ekiplerimiz yürütüyor.
* Arsadan, öğrenci kabulüne kadar tek çatı altında, bu hizmeti veren profesyonel insanların birleşen güçlerini sunuyoruz.
* Unutulmamalıdır ki bu basamakların hepsi birbirine bağlıdır.
* Lokasyon doğru seçilmezse, öğrenci bulamazsınız.
* Bina doğru inşa edilemezse, ruhsat alamazsınız.
* Zamanı doğru kullanamazsanız, proje ölü doğar.
* Ölü doğan bir okul projesinin de canlanması çok zor hatta imkansızdır.
Tüm bu basamakları birbiriyle ilişkilendirmek ve ön görmek de deneyim ve profesyonellik gerektirir.

> OKULKURAN 3 YAŞINDA…

Okul kurulumunda ihtiyaç olan arsa, bina, yatırımcı, kurum ve kuruluşları Okulkuran çatısı altında birleştirerek yeni bir model ortaya koyduklarını belirten Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı M. Özgür Boza, “İşte bu ihtiyaçları öngörmüş ve bu bağlantıları en güvenilir şekilde bir araya getirebilen Okulkuran olarak, üç yıldır bu sektöre öncülük ve rehberlik ediyoruz” diye konuştuk.

ozgur_bozaEğitim, son yıllarda ülkemizde en hızlı değişimlerin yaşandığı, beklentilerin giderek arttığı en önemli sektörlerden biri haline geldi. Bu sebeple özel okul kurmak, özellikle son dönemde yatırımcı güçlere cazip gelmekle birlikte özellikle bu alanda profesyonel hizmetlere ihtiyaç giderek artıyor. Alanda, profesyonel deneyim olmadan yatırım yapan birçok gücün çok kısa bir süre sonra geri çekilmek zorunda olduğuna son yıllarda sıkça karşılaşılıyor. Eğitimin sektördeki tüm alanları kapsadığı göz önünde bulundurulursa, deneyim ve takibin ve dolayısıyla öngörme kabiliyetinin en önemli kıstas olduğunu unutmamak gerekiyor.2017 Eğitimde Başarı Ödülleri törenimize ana sponsor olan Okulkuran Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Boza ile sektörde gerçekleştirdikleri projeleri ve hedeflerini konuştuk.

Sayın Boza, Okulkuran şirketini kurma fikriniz nasıl oluştu?
20 seneyi aşkın süredir eğitim sektörünün içindeyim. Bu süreçte gerek Milli eğitimde gerekse özel okullarda öğretmen ve yönetici olarak çeşitli kurum ve kademelerde, en son olarak da okul kurma süreçlerinde aktif olarak görev yaptım. Bir sektörde uzun yıllar görev alıp hemen hemen her kademeyi tanıdığınızda, ihtiyaçları daha iyi gözlemlemeye ve çözüm üretmeye başlıyorsunuz. Bizim şirketimizin hikayesi de aslında bu alandaki önemli ihtiyaçlardan birini karşılamak üzere kuruldu.

Okulkuran’ın 3. yaşını kutladığını biliyoruz, öncelikle başarılarınızın daim olmasını dileriz. Bu üç senelik süreçte hangi çalışma alanlarında faaliyet gösterdiniz?
Araziden, binadan, okul açılış törenine kadar özel okul açmak, özel okul kurmak profesyonellik ister. Okulkuran Kurumsal Danışmanlık Hizmetler A.Ş. olarak, bu bilinç ve güçle “Anahtar Teslimi Okul” projeleri sunuyoruz. Okulkuran, son yıllarda giderek büyüyen eğitim sektöründeki yatırımlara ve eğitim sektörüne yatırımcı olmak isteyen güçlere, yatırımın karar anından, okulların eğitim öğretim zili çalana kadar olan sürede profesyonel ekibiyle tam bir danışmanlık hizmeti, proje taahhüttü sunmayı hedef edinmiştir.

Sizce bu alanda ki en önemli farkınız nedir?
Özel okul açılışlarında başından sonuna kadar bu bağlantıları kurup proje üretebilen ilk ve tek isim olmamız diyebiliriz.

Okulkuran’ın amaç ve hedefleri nelerdir?
Okul açmak isteyenlere fikir danışmanlığı yapmak, yatırımcıyla eğitim kurumunu buluşturmak, ülkemize eğitim alanında yeni iş ve kariyer alanları sunabilmek, geleceğin çağdaş bireylerini yetiştirmede bir okulun başından sonuna kadar tüm detayıyla düşünülmesi gerektiğini gösterebilmek,özetle, okulların öğrencilerin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek donanımda kurulabilmesini sağlayabilmek diye sıralayabilirim.

Sizce bu alandaki en önemli değer ve temeller neler olmalıdır?
Aslında sadece bizim yaptığımız alan da değil tüm meslek alanlarında olması gereken ortak değerler vardır, bu değerlere sahip çıkabildiğiniz sürece sürdürülebilir bir yapı olursunuz. Dürüstlük, sorumluluklara sahip çıkma, şeffaflık, güvenilirlik, yol gösterebilme ve çeşitlilik sunabilme, kararlılık ve takip en hassas olmaya çalıştığımız özelliklerdir. Çünkü yapılan her yeni iş başka bir referanstan doğan zincirleme bir süreçtir.

ozgur_bozaZAMAN VE İŞ SIRALAMASI ÇOK ÖNEMLİ
Okul kurma sürecindeki aşamalar nelerdir?
Yatırımcıların eğitim sektörüne giriş kararıyla birlikte, Okulkuran Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. lokasyon ve bina tespiti hatta temini yaptıktan hemen sonra bir zaman tablosu oluşturur ve bina inşasına ve aynı zamanda okulun eğitim öğretime hazırlanmasına başlar. Bu sektördeki en önemli kıstas zamanı iyi kullanmak ve iş sıralamasını dikkatli yapmaktan geçer.
Süreçte, istenilen şehrin, semtin dinamikleri doğrultusunda okul açılabilir yerlerin belirlenmesi, alanda yatırım yapacak güçlerin buluşturulması, alanında deneyimli ve başarı gösteren isimlerle, akademik ve yönetsel hizmetlerin sunulması, projenin veya binanın dönüştürülmesi, okul ortamının istenilen kaliteye ulaştırılması verdiğimiz hizmetlerin başlıcalarıdır. Türkiye’nin her bölgesinde gerçekleştirdiğimiz onlarca projenin referansına sahibiz.

TÜRKİYE GENELİNE ULAŞABİLİYORUZ
Okulkuran sadece Marmara bölgesinde mi hizmet veriyor?
Hayır, tüm Marmara bölgesini kapsayan merkezimiz İstanbul’da ama Ege ve Akdeniz bölgelerindeki projeler için de İzmir ve Antalya’da 2 temsilciliğimiz daha bulunuyor. Bu noktalardaki şubelerimizle tüm Türkiye ye ulaşabilecek bir proje portföyüne sahibiz.

2018 HEDEFİ 10 OKUL PROJESİ
Şimdiye kadar yaptığınız projelerden de bahseder misiniz?
2017’de toplam 60 bin m2 okul projeleri teslim ettik. 2018 yılı için de şu ana kadar 50 bin m2 taahhüt ettik, bu da 5 okul demek. Hedefimiz 2018’e 10 okul projesiyle girmek.

İleriye dönük planların içinde neler bulunuyor?
Okulkuran'ın hedefi “Özel okul kurmak, özel okul açmak, okulunu büyütmek isteyen her kurumun ihtiyacını karşılayacağı bir yapı olmaktır. “Boza Grup” altında toplanan Okulkuran İnşaat, Boza Gayrimenkul, Okulkuran Tekstil, Okulkuran Yemek, Okulkuran Servis, Okulkuran Akademi Şirketleri eğitimin hazırlık kısmındaki en güçlü isim olmaktır.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Okul açmak, okul kurmak istiyorsanız;
Size sunacağımız lokasyonda, sizin projenizi inşa edip size kiralıyoruz.
Yatırım yapmak istiyorsanız;
Var olan binanızı ya da inşa edeceğiniz binanızı Türkiye'nin önder eğitim kurumları ile buluşturuyoruz.
Türkiye de yerli ve yabancı sermayenin en önemli yatırım alanlarında in biri de eğitim. Yapılan yatırım güvenli taraflarca yapıldığı sürece en emniyetli ekonomik kaynak olacaktır.
Başarıyla tamamlanan ve halen süren okul projeleri ile de başarımızı kanıtladık. Sektörde ilk ve tek isim olarak, ülke geneline ulaşabiliyoruz.

ANAHTAR TESLİMİ OKUL SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?
* Lokasyon belirlendikten sonra inşaatını, tadilatını üstleniyoruz. Okul inşaatı farklıdır. Bu çalışmayı tek işi okul yapıları olan ekiplerimiz yürütüyor.
* Kurumun tanıtım ve öğrenci kabulünü yürütüyoruz. Okul tanıtımı araba, şirket tanıtımından farklıdır. Bu çalışmayı tek işi okul tanıtımı olan ekiplerimiz yürütüyor.
* Resmi onay sürecini tamamlıyoruz. Resmi onay süreci takvim ve önceki saydığım basamaklara bağlıdır. Bu çalışmayı tek işi okul mevzuatı olan ekiplerimiz yürütüyor.
* Arsadan, öğrenci kabulüne kadar tek çatı altında, bu hizmeti veren profesyonel insanların birleşen güçlerini sunuyoruz.
* Unutulmamalıdır ki bu basamakların hepsi birbirine bağlıdır.
* Lokasyon doğru seçilmezse, öğrenci bulamazsınız.
* Bina doğru inşa edilemezse, ruhsat alamazsınız.
* Zamanı doğru kullanamazsanız, proje ölü doğar.
* Ölü doğan bir okul projesinin de canlanması çok zor hatta imkansızdır.
Tüm bu basamakları birbiriyle ilişkilendirmek ve ön görmek de deneyim ve profesyonellik gerektirir.

Son Güncelleme: Salı, 19 Eylül 2017 14:42

Gösterim: 2797

 “Özel okul kurmak istiyorum”, “Özel okul açarken nelere dikkat etmeliyim”, “Özel okulum var ama daha fazla öğrenciye ulaşmak istiyorum”, “Özel okul açarken resmi işlemlerle ilgili destek almak istiyorum”, “Okul olabilecek bina ve arsa temin edebilirim, eğitim yatırımcısı olmak istiyorum”. Bu soruların bir veya birkaç tanesi kafasında olanların yardımına Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. koşuyor. Okulkuran A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Boza, eğitim yatırımcısı olmak, okul açmak isteyenlere sundukları fırsatları anlattı.


ozgur_boza_okulkuran_11Okulkuran;

* 2016’da taahhüt ettiği 30 bin m2 okul binasını tamamlayarak teslim etti.

* 2017’de 40 bin m2 okul binası teslim edecek.

* Hedef 2018 yılında 100 Bin m2 Okul binası taahhüt etmek.


Eğitim sektöründe yatırımların ve yatırımcı sayısının giderek büyüdüğünü görüyoruz. Okulkuran da bu alanda hizmet veren bir kurum. Neler yapıyorsunuz, anlatır mısınız?

Neler yaptığımızı özet olarak şöyle anlatabilirim: 
Yatırımcı olmak istiyorsanız; arsanıza sizin yapacağınız ya da birlikte yapacağımız okul binasını, Türkiye’nin önder eğitim kurumlarına, uzun dönem kiralıyoruz.

Okul açmak, kurmak ya da okulunuzu büyütmek istiyorsanız; siz bütün enerjinizi eğitime verin, biz sizin için okulunuzu, sizin projenize göre inşa edip, “Anahtar Teslimi” size kiralıyoruz.

Ana eksenimizde bu bahsettiklerimiz yer alıyor. 16 Yıllık deneyimimizi kurumsallaştırdık. İki yılı aşkın süredir Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. olarak yatırımcı ile okul işi yapan şirketleri hızla buluşturuyoruz. Her okulun “Okul Operasyon Birimi”ne ihtiyacı yoktur ama har okulun bu hizmete ihtiyacı vardır. Okulların bu hizmeti bireysel yürütmesi zor ve boşadır. Bu hizmet tek çatı altında bir araya getirilmeliydi, getirdik.

Okul açmak; okul lokasyonu belirlemek, bulduğunuz lokasyonda bir okulun sadece binadan ibaret olmadığını, çok uzun vadede getirilerini ön görmekle başlar, bu ön görüde ancak çok ciddi okulculuk tecrübesiyle mümkündür.

Aslında bizim ilk olarak yaptığımız iş fikir üretmektir. Hangi lokasyonun ileri vadede okula ihtiyacı olduğunu, bu süreçte hangi tür okulun hangi bölge için uygun olacağını, çevre dinamiklerinin ihtiyacı gibi aslında çok da farkında olunmayan ama planlanan işin temelini ve çok büyük bir dilimini oluşturan bu fikir önderliği yaptığımız en önemli iştir. 

Okullaşma oranı yüksek hedeflerde olan yatırımcılar için aslında lokasyon avcılığı yapmak ve bu süreçte yine bu oranı yüksek tutmak isteyen ve yine tüm bunlar yapılırken mali boyutuna da dikkat etmek, yatırımcıların ölü yatırım yapmamasına ve sağlam adım atmasına yardımcı olur.

Şimdiye kadar, bu kadar kısa sürede yaklaşık 45 projede yatırımcılara doğru bölge, doğru dinamikler, doğru mali yönlendirme yaparak ilk ve sağlam adımlarını bizim firmamızla birlikte atmalarını sağladık.  

KAZAN KAZAN İLKESİYLE HAREKET EDİYORUZ

Okulkuran, eğitim hayatında nerede ve ne şekilde yatırımcıların yanında yer alıyor?

Ülke genelinde son yıllarda özel okullaşma oranının yüzde 45’lere varan artışıyla, en çok yatırım yapılan alanlardan biri ve belki de en önemlisi haline gelmesi, bu alanda yaratılan dilimin gün geçtikçe artmasına sebep oluyor.
Gerek ülke genelinde gerekse yurt dışından, küçük yatırımcı güçlerden, zincir okullar oluşturmayı ve büyük kaynaklar kullanmayı hedefleyen yatırımcılara veya yatırımını geliştirmeye karar verenlere kadar, Okulkuran, okul açma süreciyle buluşmak istediklerinde, Türkiye genelinde tek isim olmuştur. 

Bu süreçte danışmanlığımız birçok alanda aktif rol alsa da esas işimiz yatırımcı, mülk sahibi ve binayı inşa edecek firmaları ortak bir noktada buluşturmaktır. Kazan kazan mantığıyla bu üç bacakta herkesi kar edebilecek bir noktada buluştururuz.

YATIRIMDA KAR ETME ORANINA KATKIMIZ

Son yıllarda, bu sektöre yatırım yapmış ama mali tabloyu uzun vadede planlayamamış güçlerin bu sektörden hızla geri çekildiğini sıkça görmekteyiz. Bu durumda yatırımcıların en büyük tedirginlikleri haline gelmektedir. Bu sebeple aktif rol aldığımız diğer bir süreç ise; harcamayı kara dönüştürme sürecinde, iyi planlanmamış mali tablo nedeniyle yatırımcı güçlerin yetersiz kalabilme riskidir. Bu noktada da verdiğimiz danışmanlık hizmeti ve firmaları buluşturma süreci kısa vadede en az 3 senelik mali tablolarını onlara sunabiliyor olmamızdır.

Yatırımcıların eğitim sektörüne giriş kararıyla birlikte, Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.S. lokasyon ve bina tespiti hatta temini yaptıktan hemen sonra; bir zaman tablosu oluşturmakta ve bina inşasına ve aynı zamanda okulun eğitim öğretime hazırlanmasına başlamaktadır. Bu sektördeki en önemli kıstas zamanı iyi yönetmek ve is sıralamasını dikkatli yapmaktan geçmektedir.

ÖZEL OKULCULUK PROFESYONEL BİR ALAN
Genelde yerleşik ve tanınan marka okullar, okul kurma süreçleri için bünyelerinde bir birim oluşturur ve bunun için ciddi bir maliyet ayırması gerekmektedir. Okulkuran, verdiği danışmanlık hizmetiyle daha profesyonel ve yelpazesi daha geniş bir hizmet sunarak köklü kurumlarında işini kolaylaştırmıştır.

Özel okulculuk artık profesyonel anlayışların üstlendiği bir alan ve farklı bir işletmecilik haline dönüşmüştür. İşletmecilik tarafında amaç kar etmek ve bu kar ile yeni okullara bütçe oluşturmaktır.  Bu sebeple de yabancı ya da yerli yatırımcıların da pazara yatırım yapması ile Özel okul yatırımcılığı gün geçtikçe büyüme içine girmiştir.
Tanınan markaların finansal hedeflerinde yılda 10 – 12 okul açmak varken elbette bu operasyonları yürütecek bir birim kurmalı ya da ilk okulunu hatta ikinci okulunu açacak daha küçük ölçekli yeni kurumların da bu operasyonu yürütecek bir birime ihtiyacı bulunmaktadır.
Biz bu ihtiyacın her ikisini de karşılayacak profesyonel insanları ve kaynakları bir araya getiriyoruz. Büyük markaların da, yeni başlayanların da bu profesyonel hizmet için birim istihdam etmesi gerekmiyor. Okul kurmayı amaçlayan kurum ya da kişiler tüm ihtiyaçlarını aynı çatı altında, Okulkuran çatısı altında zaten bulabiliyor. Ayrı ekiplere ya da istihdamlara ihtiyaçları kalmıyor. Gerek deneyimlerimizle gerekse de çalışmalarımızla okul kurulumunda ihtiyaç olan arsa, bina, yatırımcı, kurum ve kuruluşları Okulkuran çatısı altında birleştiriyoruz.

Anahtar Teslimi Okul Süreci nasıl işliyor?

Okulkuran’ın yaptığı iş gayrimenkul işi olarak değerlendirilmemelidir. Portföyünde okul arsasından veya binasından başka bir alan bulunmaz. Aracı kurum veya kişilerle de çalışma yapmaz. Sadece talep eden kişi veya eğitim kurumu ve arz eden okul arsası, bina sahibi ve yatırımcıyı bir araya getiriyoruz.

* Lokasyon belirlenir, bina sağlanır; Portföydeki gayrimenkulün 3-5-10 sene sonraki okul hali düşünülerek planlama yapılır. Yatırımcıyla, okul buluşturulur. Ekonomik gücünü uzun dönem kiralamalara dönüştürmek isteyen yatırımcılarla, büyüyen ve büyümek isteyen eğitim kurumlarını buluşturuyoruz. Belirlediğimiz lokasyonda projenizi inşa ederek uzun dönem, size kiralıyoruz. Arsanızda, sizinle birlikte inşa edeceğimiz binanızı lider eğitim kurumlarına, uzun dönem kiralıyoruz.

Var olan binanızı okula dönüştürüyoruz; Binanız varsa Okulkuran, yönetmeliklere göre projelendirmesini ve tadilatını üstlenir. Çünkü, okul binansı farklıdır. Bu sebeple Okulkuran tek işi okul yapmak olan ekipler oluşturmuş, onlarla bu işi yürütmektedir.

* Tanıtım ve öğrenci kabulünü yapar; Kurumun tanıtımını planlar ve öğrenci kabulünü yürütür. Okul tanıtımı farklıdır. Yine bunun için ihtiyaca göre kurumsal tanıtım ekipleri oluşturarak süreci yönetir. Öğrenci sayınızı taahhüt eder.

* Resmi onay sürecini tamamlar; Resmi onay süreci takvim ve yukarıda belirttiğimiz basamaklara bağlıdır. Diğer basamakların tamamlanmasıyla bu iş yürütülür.

Bu basamakların her birinin birbirine bağlı olduğu unutulmamalıdır. Lokasyon doğru seçilemezse, öğrenci bulunmaz, bina doğru inşa edilemezse ruhsat alınamaz, zamanı doğru kullanamazsanız, proje yürümez, proje ölü doğar ve ölü doğan projenin de tekrar canlandırılması neredeyse imkânsız hale gelir. Tüm bu basamakları birbiriyle ilişkilendirmek ve ön görmek de deneyim ve profesyonellik gerektirir. Okulkuran; arsadan, öğrenci kabulüne kadar tek çatı altında, bu hizmeti veren profesyonel insanların birleşen güçlerini sunar. 
İstihdam edilmesi ihtiyaç olan bir birimden çok daha fazla kaynağa sahip olduğumuz için talep edene daha fazla seçenek sunabiliyoruz. Gayrimenkul Danışmanlığı gibi çalışmıyoruz. Aldığımız projeyi arsadan, inşaattan okul ruhsatına kadar hatta öğrenci kabulüne kadar “Anahtar Teslimi Okul” anlayışımızla bir proje olarak kabul ediyoruz. Referanslarımızda da görebileceğiniz gibi büyük ve güçlü markalarla çözüm ortaklıkları gerçekleştirdik.
Türkiye’nin lider eğitim kurumlarına bu hizmeti vermekten de gurur duyuyoruz. Belirttiğiniz gibi yerleşik markalar okul açma operasyonlarını kendileri yürütüyordu. Okulkuran da zaten o markaların operasyonlarını yürüten, deneyimli isimlerin bir araya geldiği rafine bir kuruluş haline gelmiştir.

 

OKULKURAN ŞİMDİ DE EGE BÖLGESİ’NDE 
Bu kadar kısa sürede imza attığımız her proje yeni bir yatırımcının ve yeni bir projenin referansı olduğu için İstanbul’da tüm Marmara bölgesini portföyünde tutan İstanbul Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.S., 2016 yılına da Ege Bölgesini portföyüne alarak İzmir’de şubesini açtı. Ege Bölgesinde de yeni yatırımcılarla buluşmaya, yeni projelere imza atmaya başlamıştır. 

 Ege Bölgesin de yeni bir iş sahası oluşturmaya karar veren gerek bu bölgede ki gerekse bu bölge dışındaki yatırımcılar, bu bölgedeki ihtiyaçların hızla büyüdüğünü fark etmeye başlamışlardır. Bir sonraki hedefi de Akdeniz Bölgesi’ni portföyüne koymak ve bu bölgeyi Antalya’dan yürütmeye başlamaktır.

 

OKULKURAN’IN VİTRİNİ: COUNTRY PROGRAMI
Yaptığımız işin temelinde eğitim olduğu için; güvenli okul ortamı oluşturmak ve sürekliliği sağlamak adına aynı zamanda sosyal bir sorumluluk üstlendiğimizin ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim hayatlarında zedelenmelere yol açmamanın da çok önem arz ettiğinin farkındayız.” diyen Okulkuran A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı M. Özgür Boza, eğitimin sektördeki tüm alanları kapsadığı göz önünde bulundurulursa, deneyim ve takibin ve dolayısıyla öngörme kabiliyetinin en önemli kıstas olduğunu unutmamak gerektiğine dikkat çekiyor. Yakında Country Programı ile eğitim öğretim sürecinde geleceğimiz olan çocuklarımıza yeni bir bakış açısı kazandıracak bir program oluşturma hazırlığında oldukları haberini veren Boza programla ilgili şu bilgileri verdi: “Country Programı, küçük yaşlarda tanıyarak, uygulayarak, çaba sarf ederek, sonuçlarını görerek ve yorumlayarak öğrenme temeline dayanıyor. Gerçek hayatla modern hayatın birleştirilmesiyle gerçek öğrenmeyi hedefliyor. 20 yıllık deneyimi ile tüm eğitim programlarını sentezleyen Okulkuran tam da öğrenci ve çocuk ihtiyaçlarına yönelik bir program hazırlıyor.”

M. Özgür BOZA Kimdir?
Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği mezunu olan M. Özgür BOZA 1974 yılında Elazığ’da doğdu. 7 yıl öğretmenlik görevinin ardından Darüşşafaka Vakfı Okulları, Terakki Vakfı Okulları gibi Türkiye’nin önemli kurumlarında yöneticilik görevi üstlendi. Son yılların hızla gelişen ve büyüyen kurumlarından Bahçeşehir Okulları’da Okul Operasyonları Direktörlüğü yaptı. 2014 yılında birçok kampüs projesine imza atan şirketimizi Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş.’yi kurarak, okul operasyonlarını tek çatı altında topladır. Okul yatırımcılığının ve işletmeciliğinin ayrı iki güç olduğunu savunarak, yatırımcı ve eğitimciyi bir araya getirmeyi başardı. 2016 yılında tüm Türkiye’de söz sahibi olmak amacı ile İstanbul merkezli şirketin Ege Bölge Temsilciliği’ni açtı.

 

> Eğitim yatırımında yeni bakış açısı: OKULKURAN

 “Özel okul kurmak istiyorum”, “Özel okul açarken nelere dikkat etmeliyim”, “Özel okulum var ama daha fazla öğrenciye ulaşmak istiyorum”, “Özel okul açarken resmi işlemlerle ilgili destek almak istiyorum”, “Okul olabilecek bina ve arsa temin edebilirim, eğitim yatırımcısı olmak istiyorum”. Bu soruların bir veya birkaç tanesi kafasında olanların yardımına Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. koşuyor. Okulkuran A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Boza, eğitim yatırımcısı olmak, okul açmak isteyenlere sundukları fırsatları anlattı.


ozgur_boza_okulkuran_11Okulkuran;

* 2016’da taahhüt ettiği 30 bin m2 okul binasını tamamlayarak teslim etti.

* 2017’de 40 bin m2 okul binası teslim edecek.

* Hedef 2018 yılında 100 Bin m2 Okul binası taahhüt etmek.


Eğitim sektöründe yatırımların ve yatırımcı sayısının giderek büyüdüğünü görüyoruz. Okulkuran da bu alanda hizmet veren bir kurum. Neler yapıyorsunuz, anlatır mısınız?

Neler yaptığımızı özet olarak şöyle anlatabilirim: 
Yatırımcı olmak istiyorsanız; arsanıza sizin yapacağınız ya da birlikte yapacağımız okul binasını, Türkiye’nin önder eğitim kurumlarına, uzun dönem kiralıyoruz.

Okul açmak, kurmak ya da okulunuzu büyütmek istiyorsanız; siz bütün enerjinizi eğitime verin, biz sizin için okulunuzu, sizin projenize göre inşa edip, “Anahtar Teslimi” size kiralıyoruz.

Ana eksenimizde bu bahsettiklerimiz yer alıyor. 16 Yıllık deneyimimizi kurumsallaştırdık. İki yılı aşkın süredir Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. olarak yatırımcı ile okul işi yapan şirketleri hızla buluşturuyoruz. Her okulun “Okul Operasyon Birimi”ne ihtiyacı yoktur ama har okulun bu hizmete ihtiyacı vardır. Okulların bu hizmeti bireysel yürütmesi zor ve boşadır. Bu hizmet tek çatı altında bir araya getirilmeliydi, getirdik.

Okul açmak; okul lokasyonu belirlemek, bulduğunuz lokasyonda bir okulun sadece binadan ibaret olmadığını, çok uzun vadede getirilerini ön görmekle başlar, bu ön görüde ancak çok ciddi okulculuk tecrübesiyle mümkündür.

Aslında bizim ilk olarak yaptığımız iş fikir üretmektir. Hangi lokasyonun ileri vadede okula ihtiyacı olduğunu, bu süreçte hangi tür okulun hangi bölge için uygun olacağını, çevre dinamiklerinin ihtiyacı gibi aslında çok da farkında olunmayan ama planlanan işin temelini ve çok büyük bir dilimini oluşturan bu fikir önderliği yaptığımız en önemli iştir. 

Okullaşma oranı yüksek hedeflerde olan yatırımcılar için aslında lokasyon avcılığı yapmak ve bu süreçte yine bu oranı yüksek tutmak isteyen ve yine tüm bunlar yapılırken mali boyutuna da dikkat etmek, yatırımcıların ölü yatırım yapmamasına ve sağlam adım atmasına yardımcı olur.

Şimdiye kadar, bu kadar kısa sürede yaklaşık 45 projede yatırımcılara doğru bölge, doğru dinamikler, doğru mali yönlendirme yaparak ilk ve sağlam adımlarını bizim firmamızla birlikte atmalarını sağladık.  

KAZAN KAZAN İLKESİYLE HAREKET EDİYORUZ

Okulkuran, eğitim hayatında nerede ve ne şekilde yatırımcıların yanında yer alıyor?

Ülke genelinde son yıllarda özel okullaşma oranının yüzde 45’lere varan artışıyla, en çok yatırım yapılan alanlardan biri ve belki de en önemlisi haline gelmesi, bu alanda yaratılan dilimin gün geçtikçe artmasına sebep oluyor.
Gerek ülke genelinde gerekse yurt dışından, küçük yatırımcı güçlerden, zincir okullar oluşturmayı ve büyük kaynaklar kullanmayı hedefleyen yatırımcılara veya yatırımını geliştirmeye karar verenlere kadar, Okulkuran, okul açma süreciyle buluşmak istediklerinde, Türkiye genelinde tek isim olmuştur. 

Bu süreçte danışmanlığımız birçok alanda aktif rol alsa da esas işimiz yatırımcı, mülk sahibi ve binayı inşa edecek firmaları ortak bir noktada buluşturmaktır. Kazan kazan mantığıyla bu üç bacakta herkesi kar edebilecek bir noktada buluştururuz.

YATIRIMDA KAR ETME ORANINA KATKIMIZ

Son yıllarda, bu sektöre yatırım yapmış ama mali tabloyu uzun vadede planlayamamış güçlerin bu sektörden hızla geri çekildiğini sıkça görmekteyiz. Bu durumda yatırımcıların en büyük tedirginlikleri haline gelmektedir. Bu sebeple aktif rol aldığımız diğer bir süreç ise; harcamayı kara dönüştürme sürecinde, iyi planlanmamış mali tablo nedeniyle yatırımcı güçlerin yetersiz kalabilme riskidir. Bu noktada da verdiğimiz danışmanlık hizmeti ve firmaları buluşturma süreci kısa vadede en az 3 senelik mali tablolarını onlara sunabiliyor olmamızdır.

Yatırımcıların eğitim sektörüne giriş kararıyla birlikte, Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.S. lokasyon ve bina tespiti hatta temini yaptıktan hemen sonra; bir zaman tablosu oluşturmakta ve bina inşasına ve aynı zamanda okulun eğitim öğretime hazırlanmasına başlamaktadır. Bu sektördeki en önemli kıstas zamanı iyi yönetmek ve is sıralamasını dikkatli yapmaktan geçmektedir.

ÖZEL OKULCULUK PROFESYONEL BİR ALAN
Genelde yerleşik ve tanınan marka okullar, okul kurma süreçleri için bünyelerinde bir birim oluşturur ve bunun için ciddi bir maliyet ayırması gerekmektedir. Okulkuran, verdiği danışmanlık hizmetiyle daha profesyonel ve yelpazesi daha geniş bir hizmet sunarak köklü kurumlarında işini kolaylaştırmıştır.

Özel okulculuk artık profesyonel anlayışların üstlendiği bir alan ve farklı bir işletmecilik haline dönüşmüştür. İşletmecilik tarafında amaç kar etmek ve bu kar ile yeni okullara bütçe oluşturmaktır.  Bu sebeple de yabancı ya da yerli yatırımcıların da pazara yatırım yapması ile Özel okul yatırımcılığı gün geçtikçe büyüme içine girmiştir.
Tanınan markaların finansal hedeflerinde yılda 10 – 12 okul açmak varken elbette bu operasyonları yürütecek bir birim kurmalı ya da ilk okulunu hatta ikinci okulunu açacak daha küçük ölçekli yeni kurumların da bu operasyonu yürütecek bir birime ihtiyacı bulunmaktadır.
Biz bu ihtiyacın her ikisini de karşılayacak profesyonel insanları ve kaynakları bir araya getiriyoruz. Büyük markaların da, yeni başlayanların da bu profesyonel hizmet için birim istihdam etmesi gerekmiyor. Okul kurmayı amaçlayan kurum ya da kişiler tüm ihtiyaçlarını aynı çatı altında, Okulkuran çatısı altında zaten bulabiliyor. Ayrı ekiplere ya da istihdamlara ihtiyaçları kalmıyor. Gerek deneyimlerimizle gerekse de çalışmalarımızla okul kurulumunda ihtiyaç olan arsa, bina, yatırımcı, kurum ve kuruluşları Okulkuran çatısı altında birleştiriyoruz.

Anahtar Teslimi Okul Süreci nasıl işliyor?

Okulkuran’ın yaptığı iş gayrimenkul işi olarak değerlendirilmemelidir. Portföyünde okul arsasından veya binasından başka bir alan bulunmaz. Aracı kurum veya kişilerle de çalışma yapmaz. Sadece talep eden kişi veya eğitim kurumu ve arz eden okul arsası, bina sahibi ve yatırımcıyı bir araya getiriyoruz.

* Lokasyon belirlenir, bina sağlanır; Portföydeki gayrimenkulün 3-5-10 sene sonraki okul hali düşünülerek planlama yapılır. Yatırımcıyla, okul buluşturulur. Ekonomik gücünü uzun dönem kiralamalara dönüştürmek isteyen yatırımcılarla, büyüyen ve büyümek isteyen eğitim kurumlarını buluşturuyoruz. Belirlediğimiz lokasyonda projenizi inşa ederek uzun dönem, size kiralıyoruz. Arsanızda, sizinle birlikte inşa edeceğimiz binanızı lider eğitim kurumlarına, uzun dönem kiralıyoruz.

Var olan binanızı okula dönüştürüyoruz; Binanız varsa Okulkuran, yönetmeliklere göre projelendirmesini ve tadilatını üstlenir. Çünkü, okul binansı farklıdır. Bu sebeple Okulkuran tek işi okul yapmak olan ekipler oluşturmuş, onlarla bu işi yürütmektedir.

* Tanıtım ve öğrenci kabulünü yapar; Kurumun tanıtımını planlar ve öğrenci kabulünü yürütür. Okul tanıtımı farklıdır. Yine bunun için ihtiyaca göre kurumsal tanıtım ekipleri oluşturarak süreci yönetir. Öğrenci sayınızı taahhüt eder.

* Resmi onay sürecini tamamlar; Resmi onay süreci takvim ve yukarıda belirttiğimiz basamaklara bağlıdır. Diğer basamakların tamamlanmasıyla bu iş yürütülür.

Bu basamakların her birinin birbirine bağlı olduğu unutulmamalıdır. Lokasyon doğru seçilemezse, öğrenci bulunmaz, bina doğru inşa edilemezse ruhsat alınamaz, zamanı doğru kullanamazsanız, proje yürümez, proje ölü doğar ve ölü doğan projenin de tekrar canlandırılması neredeyse imkânsız hale gelir. Tüm bu basamakları birbiriyle ilişkilendirmek ve ön görmek de deneyim ve profesyonellik gerektirir. Okulkuran; arsadan, öğrenci kabulüne kadar tek çatı altında, bu hizmeti veren profesyonel insanların birleşen güçlerini sunar. 
İstihdam edilmesi ihtiyaç olan bir birimden çok daha fazla kaynağa sahip olduğumuz için talep edene daha fazla seçenek sunabiliyoruz. Gayrimenkul Danışmanlığı gibi çalışmıyoruz. Aldığımız projeyi arsadan, inşaattan okul ruhsatına kadar hatta öğrenci kabulüne kadar “Anahtar Teslimi Okul” anlayışımızla bir proje olarak kabul ediyoruz. Referanslarımızda da görebileceğiniz gibi büyük ve güçlü markalarla çözüm ortaklıkları gerçekleştirdik.
Türkiye’nin lider eğitim kurumlarına bu hizmeti vermekten de gurur duyuyoruz. Belirttiğiniz gibi yerleşik markalar okul açma operasyonlarını kendileri yürütüyordu. Okulkuran da zaten o markaların operasyonlarını yürüten, deneyimli isimlerin bir araya geldiği rafine bir kuruluş haline gelmiştir.

 

OKULKURAN ŞİMDİ DE EGE BÖLGESİ’NDE 
Bu kadar kısa sürede imza attığımız her proje yeni bir yatırımcının ve yeni bir projenin referansı olduğu için İstanbul’da tüm Marmara bölgesini portföyünde tutan İstanbul Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.S., 2016 yılına da Ege Bölgesini portföyüne alarak İzmir’de şubesini açtı. Ege Bölgesinde de yeni yatırımcılarla buluşmaya, yeni projelere imza atmaya başlamıştır. 

 Ege Bölgesin de yeni bir iş sahası oluşturmaya karar veren gerek bu bölgede ki gerekse bu bölge dışındaki yatırımcılar, bu bölgedeki ihtiyaçların hızla büyüdüğünü fark etmeye başlamışlardır. Bir sonraki hedefi de Akdeniz Bölgesi’ni portföyüne koymak ve bu bölgeyi Antalya’dan yürütmeye başlamaktır.

 

OKULKURAN’IN VİTRİNİ: COUNTRY PROGRAMI
Yaptığımız işin temelinde eğitim olduğu için; güvenli okul ortamı oluşturmak ve sürekliliği sağlamak adına aynı zamanda sosyal bir sorumluluk üstlendiğimizin ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim hayatlarında zedelenmelere yol açmamanın da çok önem arz ettiğinin farkındayız.” diyen Okulkuran A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı M. Özgür Boza, eğitimin sektördeki tüm alanları kapsadığı göz önünde bulundurulursa, deneyim ve takibin ve dolayısıyla öngörme kabiliyetinin en önemli kıstas olduğunu unutmamak gerektiğine dikkat çekiyor. Yakında Country Programı ile eğitim öğretim sürecinde geleceğimiz olan çocuklarımıza yeni bir bakış açısı kazandıracak bir program oluşturma hazırlığında oldukları haberini veren Boza programla ilgili şu bilgileri verdi: “Country Programı, küçük yaşlarda tanıyarak, uygulayarak, çaba sarf ederek, sonuçlarını görerek ve yorumlayarak öğrenme temeline dayanıyor. Gerçek hayatla modern hayatın birleştirilmesiyle gerçek öğrenmeyi hedefliyor. 20 yıllık deneyimi ile tüm eğitim programlarını sentezleyen Okulkuran tam da öğrenci ve çocuk ihtiyaçlarına yönelik bir program hazırlıyor.”

M. Özgür BOZA Kimdir?
Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği mezunu olan M. Özgür BOZA 1974 yılında Elazığ’da doğdu. 7 yıl öğretmenlik görevinin ardından Darüşşafaka Vakfı Okulları, Terakki Vakfı Okulları gibi Türkiye’nin önemli kurumlarında yöneticilik görevi üstlendi. Son yılların hızla gelişen ve büyüyen kurumlarından Bahçeşehir Okulları’da Okul Operasyonları Direktörlüğü yaptı. 2014 yılında birçok kampüs projesine imza atan şirketimizi Okulkuran® Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri A.Ş.’yi kurarak, okul operasyonlarını tek çatı altında topladır. Okul yatırımcılığının ve işletmeciliğinin ayrı iki güç olduğunu savunarak, yatırımcı ve eğitimciyi bir araya getirmeyi başardı. 2016 yılında tüm Türkiye’de söz sahibi olmak amacı ile İstanbul merkezli şirketin Ege Bölge Temsilciliği’ni açtı.

 

Son Güncelleme: Pazar, 22 Ocak 2017 12:41

Gösterim: 7553

Amerika’da başlayan ve dünya çapında 150’den fazla noktada çocukların zihinsel ve bilişsel gelişimlerine destek olmayı hedefleyen Engineering For Kids (EFK), Türkiye’deki merkez ofisinde, farklı eğitim ve aktivite kurumlarında çocuklar ile buluşuyor.

esra_tuncok_kilyarÇocuklara eğlenerek öğrenme ve “neden” sorusunun deneysel yönden yanıtlayabilme fırsatı sunan EFK’da, 4-14 yaş arası çocuklara 6 farklı mühendislik dalında eğitimler sunuluyor. Çocukları doğal mühendisler olarak kabul eden EFK’da çocukların problem çözme yeteneklerinin gelişmesine yardımcı olunurken, çocukların nesnelerin nasıl çalıştıklarını keşfetmeleri, matematik ve bilim kavramlarını eğlenceli ve uygulamalı bir yöntem ile öğrenmeleri teşvik ediliyor. Türkiye’deki eğitim kurumları için de dünya çapında kabul görmüş yeni bir iş ortağı olan EFK’nın Türkiye Kurucusu Esra Tunçok Kilyar, “Her çocuk mühendis yetenekleri ile doğar. Eğitim kurumları, eğitmenler ve ailelerin desteği ile de bu yetenek gelişir. Biz STEM metodu ile çocuklara 21. yüzyıl becerilerini kazandırıyoruz” dedi.

Engineering For Kids’in amacı ve içeriği nedir?
Engineering for Kids (EFK), fen, matematik ve teknoloji eğitimi alanlarında yoğun bir eğitim geçmişine ve 20 yılı aşkın ders verme tecrübesine sahip olan eğitimci Dori Roberts'ın fikri olarak Amerika’da doğan bir eğitim merkezi. Engineering For Kids, ABD'de açıldığı 2009 yılından bu yana 150'yi aşkın merkezi aracılığı ile dünya çapında binlerce çocuğa ulaşmıştır. Kurum, okul sonrası etkinliklerinden yaz kamplarına ve doğum günü partilerine uzanan bir ürün ve hizmet yelpazesi ile çocukların zihinlerini işleyip şekillendirmektedir. Engineering for Kids olarak mottomuz; “Yeni Nesil Mühendislere İlham Veriyoruz”.
Amerika’da doğan ve 30 ülkede uygulanan EFK eğitimlerini, 2015 yılının sonunda ülkemize taşıdık. EFK merkez ofisimizde, eğitim kurumlarında ve özel aktivite merkezilerinde eğitimlerimize devam ediyoruz.
Farklı mühendislik alanlarındaki programlarımız sayesinde çocukların problem çözme yeteneğinin geliştirmesine yardımcı olurken, çocukları nesnelerin nasıl çalıştıklarını keşfetmeye de teşvik ediyoruz. Gerçek yaşamda karşılaşabilecekleri temel günlük problemleri bile aşabilmek için ihtiyaç duyacakları matematik ve bilim kavramlarını eğlenceli ve uygulamalı bir yöntem ile öğreterek onları motive etmeyi amaçlıyoruz.

Eğitimleriniz hangi yaş grupları için?
Çocuklar içinde bulundukları yaş grubuna bağlı olarak farklı ihtiyaçlara ve öğrenme becerilerine sahip oluyorlar. Engineering For Kids olarak eğitimlerimizi her yaş grubunun ihtiyacını en iyi şekilde karşılamak üzere üç farklı seviye için kurguladık. Bu kapsamda 4-7 yaş arası çocuklar Acemi Mühendisler programına, 8-11 yaş çocuklar Çırak Mühendisler programına kayıt yaptırabiliyorken, 12-14 yaş gençler Usta Mühendisler programında eğitim alabiliyor.
Ayrıca, bilimsel temalı doğum günü partileri ile çocuklar eğlenirken öğrenirken, okullarda, yaz kamplarında ve EFK merkezinde çocuklar için eğlenceli bilimsel deneyleri bir araya getirip, çeşitli etkinlikler düzenliyoruz.

efkHEM TASARLAYIP HEM DE ÜRETİYORLAR
Hangi mühendislik alanlarında programlarınız bulunuyor?
Standart akademik kavramlarını gerçek yaşamda karşılaşılan problemlerle harmanlayan ve çocukları, bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği kullanarak çözüm ortaya koymaya teşvik eden bir merkez olarak, farklı mühendislik dallarında eğitimler sunuyoruz. Uzay ve havacılık, inşaat, elektrik, kimya, endüstri ve makine mühendisliği alanlarında uygulamalı eğitimlerimizi 6 haftalık programlar, hafta sonu atölyeleri, doğum günü kutlamaları gibi farklı konsept ve içeriklerde sunuyoruz.
Çocuklar her mühendislik branşında, mühendislik tasarım süreçlerini kullanarak tasarlamayı, üretmeyi, denemeyi, yanılmayı, hata bulmayı ve çözüm üretmeyi öğreniyorlar. Örneğin uzay ve havacılık dersinde ‘Mars’a inen roket’i kendileri yapıyorlar. Bunu yaparken yer çekimi ve kaldırma kuvvetini, havanın itme kuvvetini görmüş oluyorlar. Öte yandan inşaat dersinde yapı tasarlayıp deprem simülatöründe sağlamlığını test ediyorlar, kimya dersinde ise kendi maddelerini sentezleyerek moleküler bileşim, karışım, bileşik ve sıvı madde kavramlarını öğrenebiliyorlar.
Önümüzdeki dönemde, çevre mühendisliğinden, gemi mühendisliğine, lego robotik çalışmalarından donanım mühendisliğine kadar değişen programları da sistemimize ekliyor olacağız.

Sunduğunuz eğitim sadece mühendis olmayı düşünen çocuklar için mi uygun?
Aslında biz çocukların bilişsel ve zihinsel gelişimine destek olmayı, onların merak duygularını beslemeyi ve olaylar karşısında çözüm ortaya koyabilme becerisi kazandırmayı hedefliyoruz. EFK eğitimlerini Türkiye’deki sınav sistemine hazırlık olarak değerlendirmemek, çocukların tüm hayatına etki edecek kazanımları onlara erken yaşlarda aşılamak olarak bakmak çok daha doğru olacaktır. Öte yandan çocuğum mühendis olsun, doktor olsun diye onları daha ilkokulda kalıplara sokmaya başlayan ebeveynlerin tavırlarını da değiştirmek istiyoruz. Programların en temel amaçlarından biri de çocuklar arasında oluşturulmaya çalışılan rekabet duygusunu törpüleyip, yardımlaşmayı aşılamak. Her şeyi bir arada yapan çocuklar birbirlerinin yeteneklerinin de ortaya çıkmasına yardımcı oluyorlar.

EFK İLE SINIFLAR ÖĞRENME MERKEZLİ OLUYOR
STEM metodolojisinden bahseder misiniz? Farkı nedir?
Engineering for Kids’de eğitim, STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik ) felsefesini benimseyerek öğretmen merkezli sınıftan, problem çözme, keşif ve araştırmayla öğrenme merkezli bir sınıfa dönüşmektedir. STEM ile standart akademik kavramlar gerçek yaşamda karşılaşılan problemlerle harmanlanır ve öğrenciler çözümlerinde bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği uygulamaya teşvik edilir. Yapılan deneyler ve uygulamalar sayesinde çocuklar hem el becerilerini ve düşünce tarzını geliştirir hem de eğlenerek öğrenir. Böylece öğrenciler STEM bilgilerini geliştirirken okul, toplum ve gerçek yaşama ilişkin konu ve sorunlar arasında bağlantılar kurabilmektedir. ABD’de metodu uygulayan okullara yıllık 3 milyar dolar bütçe ayrılıyor ve geleceğin çocuklarının ancak bu yöntemle yetişebileceği savunuluyor. Metodun temel amacıysa sınıfın merkezini öğrenci olarak belirlemek ve onların problem çözmede bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği uygulayarak öğrenmelerini sağlamak. Çocuklar hata yaparak ve bu hataları kendi keşfettikleri yollarla telafi ederek öğreniyor.

efkMÜHENDİSLİK TASARIM SÜRECİNİN 6 KAVRAMI UYGULANIYOR
EFK, eğitim sistemi içerisinde tamamlayıcı, destek bir rol üstleniyor diyebilir miyiz?
Elbette. Engineering for Kids aracılığı ile birçok ülkenin eğitim sistemini inceleme şansımız oldu. Birçok ülkeye karşın, ülkemizde matematik ve fen bilimleri dersleri küçük yaşlarda başlıyor, bu sevindirici bir durum. Çocuklar 4-5 yaşında bu kavramları öğrenmeye başlıyorlar. Biz de EFK olarak bu dönemde devreye giriyoruz. Okul öncesi kurumlarda ve ilköğretim okullarımızda sunulan eğitimlere ek olarak 4-14 yaş arası çocuklara, mühendislik tasarım sürecini öğretip deneyimletirken, STEM metodolojisi ile çağın gerektirdiği 21. yüzyıl becerilerini kazandırıyoruz.
Eğitimlerimizi, mühendislik tasarım süreci olan 6 kavram odaklı gerçekleştiriyoruz: SOR, DÜŞÜN, TASARLA, YAP, TEST ET, GELİŞTİR. Çocuklar yaş gruplarına göre farklı sınıflarda, 6 farklı mühendislik dalında bu süreci tamamlıyorlar.
Mevcut eğitim sisteminde tamamlayıcı rol üstlenirken, veli ve eğitim kurumu ile iç içe çalışıyoruz. Eğitim kurumlarının mevcut eğitim politikasına entegre olarak öğrencilerine ayrıcalıklı bir fayda sağlıyoruz.
Velilerin de talebi olan, çocuklarının mevcut eğitimlerini sürdürürken, hem güzel vakit geçirecekleri, hem de eğlenirken öğrenecekleri, günü yakalayacakları 21. yüzyıl becerilerini öğreterek takdirlerini kazanıyoruz.

> EFK ile çocuklar eğlenerek öğreniyor

Amerika’da başlayan ve dünya çapında 150’den fazla noktada çocukların zihinsel ve bilişsel gelişimlerine destek olmayı hedefleyen Engineering For Kids (EFK), Türkiye’deki merkez ofisinde, farklı eğitim ve aktivite kurumlarında çocuklar ile buluşuyor.

esra_tuncok_kilyarÇocuklara eğlenerek öğrenme ve “neden” sorusunun deneysel yönden yanıtlayabilme fırsatı sunan EFK’da, 4-14 yaş arası çocuklara 6 farklı mühendislik dalında eğitimler sunuluyor. Çocukları doğal mühendisler olarak kabul eden EFK’da çocukların problem çözme yeteneklerinin gelişmesine yardımcı olunurken, çocukların nesnelerin nasıl çalıştıklarını keşfetmeleri, matematik ve bilim kavramlarını eğlenceli ve uygulamalı bir yöntem ile öğrenmeleri teşvik ediliyor. Türkiye’deki eğitim kurumları için de dünya çapında kabul görmüş yeni bir iş ortağı olan EFK’nın Türkiye Kurucusu Esra Tunçok Kilyar, “Her çocuk mühendis yetenekleri ile doğar. Eğitim kurumları, eğitmenler ve ailelerin desteği ile de bu yetenek gelişir. Biz STEM metodu ile çocuklara 21. yüzyıl becerilerini kazandırıyoruz” dedi.

Engineering For Kids’in amacı ve içeriği nedir?
Engineering for Kids (EFK), fen, matematik ve teknoloji eğitimi alanlarında yoğun bir eğitim geçmişine ve 20 yılı aşkın ders verme tecrübesine sahip olan eğitimci Dori Roberts'ın fikri olarak Amerika’da doğan bir eğitim merkezi. Engineering For Kids, ABD'de açıldığı 2009 yılından bu yana 150'yi aşkın merkezi aracılığı ile dünya çapında binlerce çocuğa ulaşmıştır. Kurum, okul sonrası etkinliklerinden yaz kamplarına ve doğum günü partilerine uzanan bir ürün ve hizmet yelpazesi ile çocukların zihinlerini işleyip şekillendirmektedir. Engineering for Kids olarak mottomuz; “Yeni Nesil Mühendislere İlham Veriyoruz”.
Amerika’da doğan ve 30 ülkede uygulanan EFK eğitimlerini, 2015 yılının sonunda ülkemize taşıdık. EFK merkez ofisimizde, eğitim kurumlarında ve özel aktivite merkezilerinde eğitimlerimize devam ediyoruz.
Farklı mühendislik alanlarındaki programlarımız sayesinde çocukların problem çözme yeteneğinin geliştirmesine yardımcı olurken, çocukları nesnelerin nasıl çalıştıklarını keşfetmeye de teşvik ediyoruz. Gerçek yaşamda karşılaşabilecekleri temel günlük problemleri bile aşabilmek için ihtiyaç duyacakları matematik ve bilim kavramlarını eğlenceli ve uygulamalı bir yöntem ile öğreterek onları motive etmeyi amaçlıyoruz.

Eğitimleriniz hangi yaş grupları için?
Çocuklar içinde bulundukları yaş grubuna bağlı olarak farklı ihtiyaçlara ve öğrenme becerilerine sahip oluyorlar. Engineering For Kids olarak eğitimlerimizi her yaş grubunun ihtiyacını en iyi şekilde karşılamak üzere üç farklı seviye için kurguladık. Bu kapsamda 4-7 yaş arası çocuklar Acemi Mühendisler programına, 8-11 yaş çocuklar Çırak Mühendisler programına kayıt yaptırabiliyorken, 12-14 yaş gençler Usta Mühendisler programında eğitim alabiliyor.
Ayrıca, bilimsel temalı doğum günü partileri ile çocuklar eğlenirken öğrenirken, okullarda, yaz kamplarında ve EFK merkezinde çocuklar için eğlenceli bilimsel deneyleri bir araya getirip, çeşitli etkinlikler düzenliyoruz.

efkHEM TASARLAYIP HEM DE ÜRETİYORLAR
Hangi mühendislik alanlarında programlarınız bulunuyor?
Standart akademik kavramlarını gerçek yaşamda karşılaşılan problemlerle harmanlayan ve çocukları, bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği kullanarak çözüm ortaya koymaya teşvik eden bir merkez olarak, farklı mühendislik dallarında eğitimler sunuyoruz. Uzay ve havacılık, inşaat, elektrik, kimya, endüstri ve makine mühendisliği alanlarında uygulamalı eğitimlerimizi 6 haftalık programlar, hafta sonu atölyeleri, doğum günü kutlamaları gibi farklı konsept ve içeriklerde sunuyoruz.
Çocuklar her mühendislik branşında, mühendislik tasarım süreçlerini kullanarak tasarlamayı, üretmeyi, denemeyi, yanılmayı, hata bulmayı ve çözüm üretmeyi öğreniyorlar. Örneğin uzay ve havacılık dersinde ‘Mars’a inen roket’i kendileri yapıyorlar. Bunu yaparken yer çekimi ve kaldırma kuvvetini, havanın itme kuvvetini görmüş oluyorlar. Öte yandan inşaat dersinde yapı tasarlayıp deprem simülatöründe sağlamlığını test ediyorlar, kimya dersinde ise kendi maddelerini sentezleyerek moleküler bileşim, karışım, bileşik ve sıvı madde kavramlarını öğrenebiliyorlar.
Önümüzdeki dönemde, çevre mühendisliğinden, gemi mühendisliğine, lego robotik çalışmalarından donanım mühendisliğine kadar değişen programları da sistemimize ekliyor olacağız.

Sunduğunuz eğitim sadece mühendis olmayı düşünen çocuklar için mi uygun?
Aslında biz çocukların bilişsel ve zihinsel gelişimine destek olmayı, onların merak duygularını beslemeyi ve olaylar karşısında çözüm ortaya koyabilme becerisi kazandırmayı hedefliyoruz. EFK eğitimlerini Türkiye’deki sınav sistemine hazırlık olarak değerlendirmemek, çocukların tüm hayatına etki edecek kazanımları onlara erken yaşlarda aşılamak olarak bakmak çok daha doğru olacaktır. Öte yandan çocuğum mühendis olsun, doktor olsun diye onları daha ilkokulda kalıplara sokmaya başlayan ebeveynlerin tavırlarını da değiştirmek istiyoruz. Programların en temel amaçlarından biri de çocuklar arasında oluşturulmaya çalışılan rekabet duygusunu törpüleyip, yardımlaşmayı aşılamak. Her şeyi bir arada yapan çocuklar birbirlerinin yeteneklerinin de ortaya çıkmasına yardımcı oluyorlar.

EFK İLE SINIFLAR ÖĞRENME MERKEZLİ OLUYOR
STEM metodolojisinden bahseder misiniz? Farkı nedir?
Engineering for Kids’de eğitim, STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik ) felsefesini benimseyerek öğretmen merkezli sınıftan, problem çözme, keşif ve araştırmayla öğrenme merkezli bir sınıfa dönüşmektedir. STEM ile standart akademik kavramlar gerçek yaşamda karşılaşılan problemlerle harmanlanır ve öğrenciler çözümlerinde bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği uygulamaya teşvik edilir. Yapılan deneyler ve uygulamalar sayesinde çocuklar hem el becerilerini ve düşünce tarzını geliştirir hem de eğlenerek öğrenir. Böylece öğrenciler STEM bilgilerini geliştirirken okul, toplum ve gerçek yaşama ilişkin konu ve sorunlar arasında bağlantılar kurabilmektedir. ABD’de metodu uygulayan okullara yıllık 3 milyar dolar bütçe ayrılıyor ve geleceğin çocuklarının ancak bu yöntemle yetişebileceği savunuluyor. Metodun temel amacıysa sınıfın merkezini öğrenci olarak belirlemek ve onların problem çözmede bilimi, teknolojiyi, mühendisliği ve matematiği uygulayarak öğrenmelerini sağlamak. Çocuklar hata yaparak ve bu hataları kendi keşfettikleri yollarla telafi ederek öğreniyor.

efkMÜHENDİSLİK TASARIM SÜRECİNİN 6 KAVRAMI UYGULANIYOR
EFK, eğitim sistemi içerisinde tamamlayıcı, destek bir rol üstleniyor diyebilir miyiz?
Elbette. Engineering for Kids aracılığı ile birçok ülkenin eğitim sistemini inceleme şansımız oldu. Birçok ülkeye karşın, ülkemizde matematik ve fen bilimleri dersleri küçük yaşlarda başlıyor, bu sevindirici bir durum. Çocuklar 4-5 yaşında bu kavramları öğrenmeye başlıyorlar. Biz de EFK olarak bu dönemde devreye giriyoruz. Okul öncesi kurumlarda ve ilköğretim okullarımızda sunulan eğitimlere ek olarak 4-14 yaş arası çocuklara, mühendislik tasarım sürecini öğretip deneyimletirken, STEM metodolojisi ile çağın gerektirdiği 21. yüzyıl becerilerini kazandırıyoruz.
Eğitimlerimizi, mühendislik tasarım süreci olan 6 kavram odaklı gerçekleştiriyoruz: SOR, DÜŞÜN, TASARLA, YAP, TEST ET, GELİŞTİR. Çocuklar yaş gruplarına göre farklı sınıflarda, 6 farklı mühendislik dalında bu süreci tamamlıyorlar.
Mevcut eğitim sisteminde tamamlayıcı rol üstlenirken, veli ve eğitim kurumu ile iç içe çalışıyoruz. Eğitim kurumlarının mevcut eğitim politikasına entegre olarak öğrencilerine ayrıcalıklı bir fayda sağlıyoruz.
Velilerin de talebi olan, çocuklarının mevcut eğitimlerini sürdürürken, hem güzel vakit geçirecekleri, hem de eğlenirken öğrenecekleri, günü yakalayacakları 21. yüzyıl becerilerini öğreterek takdirlerini kazanıyoruz.

Son Güncelleme: Perşembe, 18 Ağustos 2016 14:31

Gösterim: 2787

Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü’nde, Genel Müdür Hamza Aydoğdu ve ekibi yeni bir gelenek oluşturmuş… Haftanın bir günü genel müdürlük bünyesindeki tüm daire başkanları ve Genel Müdür Aydoğdu kahvaltıda bir araya geliyor; sıcak bir atmosfer içinde birim gündemindeki konuları değerlendirip atılacak adımlarla ilgili fikir alışverişinde bulunuyorlar.

meb_insan_kaynaklariGeçtiğimiz günlerde davet üzerine bu kahvaltıların birinde artı eğitim dergisi olarak biz de hazır bulunduk… İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanı Cevdet Vural, Öğretmen Atama Daire Başkanı Bekir Erdoğan, Özlük ve Kadro Daire Başkanı Ömer İnan, Veri Analizi ve Politikalar Daire Başkanı Şerafettin Cankurt, Merkez Atama Daire Başkanı Fethi Fahri Kaya, İdari İşler ve Sosyal Ortaklar Daire Başkanı Ahmet Aytaç, Disiplin Daire Başkanı Ali Göncü ve Genel Müdürlük Özel Büro’dan Feyzullah Çiftçi’nin katıldığı kahvaltılı buluşmada Genel Müdür Hamza Aydoğdu, bizlere çalışma arkadaşlarını tanıttı ve hep birlikte yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Buluşmanın sohbet kısmında, güncel konularla ilgili sorularımızı Genel Müdür Aydoğdu, yer yer ilgili daire başkanlarının da katkısıyla yanıtladı... 15 Temmuz sonrası Bakanlıkta yaşanan yoğun mesai, görevden almalar, yeni atamalar gibi merak edilen konularda aydınlatıcı bilgiler edindik bu uzun sohbette…
“CUMHURİYET TARİHİNİN EN YOĞUN GÜNLERİNİ YAŞADIK”
15 Temmuz darbe girişimi sonrası açılan soruşturmalar ve yeni atamalar dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nda yoğun günler yaşandı. İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü olarak bu zorlu süreci sizler nasıl yaşadınız?
Hamza Aydoğdu: Olağan zamanlarda bile iş yoğunluğu çok yüksek olan bir birimiz... Bunun üstüne son üç ayda Cumhuriyet tarihinin belki de en yoğun günlerini yaşadık arkadaşlarımızla… İhraçlar, açığa almalar, bunların illere tebliğ edilmesi, geri dönüşler, devredilen okulların normları, sözleşmeli öğretmen alımları, bunların ilana çıkılması, tercihleri, yerleştirilmesi yanında, il içi ve iller arası özür grubu atamaları, memur atamaları, şube müdürü rotasyonları, memurların yer değişikliği derken gerçekten de inanılmaz bir yoğunluk yaşadık. Beraber çalıştığımız ekip arkadaşlarımızla bu sıkıntılı günleri aşmak için birbirimize kenetlenmekten başka çaremiz yok. Yani duvardaki taşlar gibiyiz adeta. Alttaki taş yukardaki taşa hem mahkûm, hem mecbur. Biz de bugünleri aşabilmek için birbirimize böyle kenetlendik, sıcak bir ortam oldu burada... Ve bu süreçte Sayın Bakanımız ve Sayın Müsteşarımız da bize çok ciddi destek verdiler. Ve üç aylık süre içerisinde yaşanan bu yoğunluktan dolayı Sayın Bakanımız tüm arkadaşlarımızı başarı belgesiyle onurlandırdı. Şu sıralar gerçekleştireceğimiz hizmet içi eğitim toplantılarımızda Bakanımızın tüm arkadaşlarımıza verdiği o başarı belgelerini biz de kendilerine tek tek takdim edeceğiz.
Ekip içi uyum ve motivasyonu sağlamak amacıyla neler yaptınız ve yapıyorsunuz?
Hamza Aydoğdu: Her hafta, iş yoğunluğumuza göre salı veya perşembe sabahı burada, toplantı salonumuzda Genel Müdürlüğümüz bünyesinde görev yapan tüm daire başkanı arkadaşlarımızla kahvaltıda bir araya geliyoruz. Geleneksel hale getirdiğimiz ve ücretini her seferinde içimizden bir yönetici arkadaşın sırayla ödediği bu kahvaltılara zaman zaman Bakanlığımızdan katılımlar da oluyor. Kurum içi kahvaltı buluşmalarını Bakanlıkta ilk başlatan birimiz… Başlatmamızın maksadı da şu: Daha sıcak bir ortam oluyor ve problemlerimizi daha nezih ve informal bir ortamda konuşma fırsatı buluyoruz. Böylece sorunlarımızı müşterek olarak, birbirimizin görüşlerini de almak suretiyle görüşme şansı yakalıyor, aynı zamanda bilgilendirmiş de oluyoruz. Genel müdür ve ekip arkadaşlarımız olarak hep birlikte başka gelenekleri de birlikte yürütüyoruz: Örneğin, dairelerimizdeki tüm personelin doğum günlerini birlikte kutlar, onlara bir kart göndeririz. Daire başkanlarımızın doğum günlerinde muhakkak bir araya gelir, pasta keser, kendi aramızda aldığımız küçük bir hediyeyi o arkadaşımıza takdim ederiz. Aynı zamanda her ayın son haftası genel müdürlüğümüz bünyesindeki yedi birimimizde akşamüstü çayı yaparız… Bütün yönetici arkadaşlarla beraber o birime gider, çay ortamı sıcaklığında oradaki arkadaşlarımızın problemlerini dinler, muhabbet ederiz. Bu da arkadaşlarımızın birbirine verdiği değer açısından çok çok önemlidir.
MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu, bu noktada kahvaltı masasında hazır bulunan tüm daire başkanlarını tek tek tanıtıyor ve şöyle sürdürüyor: “İşte biz böyle bir ekip olarak burada, kahvaltılarda bir araya gelip problemlerimizi konuşan, sorunlara çözüm arayışında bir ekibiz. Hakikaten nitelikli, işini yapan, işinin dışında hiçbir şeyle ilgilenmeyen, dedikoduya, boş işlere bulaşmayan bir ekip…”

meb_hamzaSÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ATAMALARI

Daha sonra sohbet, soru ve cevaplarla devam ediyor. Ekim ayının son haftası içinde, 27 Ekim günü gerçekleşen görüşmemiz, ağırlıklı olarak güncel konulara ilişkin merak edilen konular etrafında gelişiyor… FETÖ soruşturması kapsamında yürütülen açığa almalarla ortaya çıkmış öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere Eylül ayında 20 bin sözleşmeli öğretmenin atama işlemleri gerçekleştirilmiş, Kasım ayında 15 bin sözleşmeli öğretmen daha alınacağı haberleri basında yer almıştı... MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu’ya bu konuyu da soruyoruz. Öğretmen atamalarıyla ilgili açıklamaların Bakanlıkça yapıldığını anımsatarak, bu konuda genel müdürlük olarak kendilerine intikal etmiş bir konu olmadığını söylüyor ve şöyle sürdürüyor: Bizim yaptığımız tek şey şu: Biz ihtiyaçlarımızı bildiriyoruz. Ve bize bununla ilgili “Çalışma yapın” diye talimat geldiği anda çalışma yapıyoruz.

15 bin sözleşmeli öğretmenle ilgili ihtiyaç bildirildiği, atama işlemlerinin Kasım ayında yapılacağı haberleri yer aldı basında…
Hamza Aydoğdu: Sayının ne olacağını bilmiyorum ama bu konuda politika belirleyici Bakanımız olduğu için, eğer bir atama olacaksa, Sn. Bakanımız kamuoyuna “Şubat’ta şu kadar” veya “Ağustos’ta şu kadar atama olacak” diye gerekli bilgilendirmeyi yapacaktır.
FETÖ Soruşturması kapsamında açığa alınan öğretmen ve diğer personel sayısı hakkında medyada farklı rakamlar yer aldı. Konuya netlik getirebilir misiniz?
Hamza Aydoğdu: Aslında rakamlar net. Farklılık var gibi görünmesinin nedeni şu: Özel okullardan ilişiği kesilen 21 bin civarında öğretmen var. Diğer tarafta, bizden, yani devlet okullarından ihraç edilenler var. Bugüne kadar 30.382 personelimiz hakkında ihraç kararı verildi. 7.063 personel hakkında inceleme devam etmektedir. Bu arada hakkında görevden uzaklaştırma kararı verilen personelden 5.553’ü görevlerine iade edilmiştir. Bütün bu çalışmaları Rehberlik Denetim Başkanlığımız titiz bir şekilde yürütüyor. Yani rakamlar net bir şekilde ortada… Sonuca gelecek olursak, terör olaylarından dolayı görevden alınmış, henüz iade edilmemiş kişiler hakkında önümüzdeki günlerde bir karar verilerek gerekli ayıklama yapılacak… Milli Eğitim Bakanlığı kurumsal kimliğiyle, organizasyon yeteneğiyle inanılmaz derecede duruma hakim ve süreci sıkıntısız olarak götürmektedir. Biz Milli Eğitim camiası olarak çalışanları, öğretmenleri ve yöneticileriyle 1 milyon civarında insanı bir araya getiren büyük bir aileyiz. Bu aile içerisinde bu kadar sıkıntılar yaşanmasına rağmen, bu sürecin hakikaten sayın bakanımız ve müsteşarımız liderliğinde sıkıntısız olarak aşıldığını görebiliyoruz.

Yapılan atamalar, görevden almalarla oluşan açığı tam olarak kapatabilecek mi?
Hamza Aydoğdu: Öğretmen atamalarında bizim en büyük sıkıntı yaşadığımız alanlar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriydi. Onun için de biliyorsunuz sözleşmeli öğretmenlik ihdas edildi. Çakılı kadro şeklinde… Oraya giden arkadaşlarımız sözleşme kapsamında dört yıl çakılı kalacak, ondan sonra kadroya geçip iki yıl daha çalıştıktan sonra tayin isteyebilecekler. Bizim büyük şehirlerde çok ciddi öğretmen ihtiyacımız yok. Bakın, Doğu ve Güneydoğu ile ilgili kamuoyunda farklı algılar var ama biz lise branşlarında 15 bin öğretmeni Doğu ve Güneydoğu’ya verdiğimizde bazı branşlarda yer bulamadık; doluluk oranı o kadar yüksekti. Onun için bazı branşlarda birinci öncelikten sonra ikinci öncelikli bölgelere aktarma yapmak zorunda kaldık. Bizim aynı zamanda çok sayıda norm fazlası öğretmenimiz var. Bunları da şu anda bütün illerimiz dağıtıyor. Ayrıca biliyorsunuz adaylığı kaldırılan 30 bin kişi vardı, onlar da Eylül ayında tekrar öğretmenliğe başladı. Dolayısıyla, bu 30 bin kişi, artı norm fazlası öğretmenlerin okullara dağıtımı ve 20 bin öğretmen alımıyla ihraç edilenlerin dengelendiğini ve şu anda okullarımızda çok ciddi anlamda bir öğretmen açığı olmadığını görüyoruz.
20 bin sözleşmeli öğretmen kadrosuyla ilgili 28 Eylül’de tamamlanan mülakat sınavları sonrası gelen itirazlar hakkında bilgi verir misiniz? İtirazların sayısı nedir ve bunlarla ilgili süreç nasıl işliyor?
Hamza Aydoğdu: Şöyle ilginç bir şey söyleyeyim: Mülakata giren 50 binin üzerinde arkadaşımız var, itiraz eden 3 bin 700 kişi… Biliyorsunuz, mülakat sürecini Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz yönetiyor. Biz de o genel müdürlüğümüze lojistik destek verdik. Şunu samimiyetle söylememiz gerekiyor: İnsanın olduğu her yerde hatalar, eksiklikler, kusurlar olabilir, ama iki ay gibi kısa bir sürede 50 bin kişiyi mülakata almak, bunların sorularını objektif olarak hazırlamak, güvenli bir şekilde illere yollamak, komisyonları kurmak, bunların hızlı / düzenli / objektif şekilde çalışmasını sağlamak gerçekten çok zor bir iş... Bu hiç görülmüyor… En çok üzüldüğüm nokta inanılmaz derecede takdir edilmesi gereken bir iş yapıyorsunuz, fakat bir ilde insan hatasından kaynaklanan bir kusur olunca, o hata bütün işi kapatıyor gibi gösteriliyor… Burada insanların emeğine de çok ciddi bir haksızlık var diye düşünüyorum. Bizim yapmamız gereken mülakatları doğru, objektif ve düzenli bir şekilde yapmak ve öğretmenlerimizi hızlı bir şekilde öğrencilerle buluşturmak… Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden aldığımız bilgiye göre, 3700 civarında itiraz oldu, bu itirazlar değerlendirildi ve sanırım yedi kişinin mülakatında maddi hata olduğundan dolayı değişiklik oldu. Diğerlerinde herhangi bir değişiklik olmadı. Daha sonra biz öğretmenlerimizin mülakatta aldığı puanlara göre ilana çıktık, kontenjanları belirledik, illere bu kontenjanların dağılımını yaptık. Puan üstünlüğüne göre bilgisayar ortamında bu 20 bin arkadaşımızın hepsinin atamasını gerçekleştirdik. Süreç böyle işledi…
PROJE OKULLAR KONUSU…
Proje okullar da, başka okullara atanan öğretmenleri ve yeni görevlendirmeler dolayısıyla gündemde geniş yer tuttu; öğrencilerin birçok okulda eylemleri var. Bu olayları nasıl değerlendiriyorsunuz? Hem ortaya çıkış sebepleri, hem de sonuçlandırılmasına yönelik arayışlar konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Hamza Aydoğdu: Aslında proje okullarındaki sayısal verilerle ilgili Eğitim Daire Başkanımız Cevdet Vural Bey, birazdan size bilgi verir. Ancak benim proje okullarıyla ilgili çok enteresan bir şey söylemem gerekiyor: Biz “Proje Okulları” diye bir twitter hesabı açtık. Türkiye’de sayısı 150’yi aşan Proje Okullarındaki güzellikleri orada paylaşalım diye… Birkaç okulda problem olduğunda medya hep orayı gösteriyor, oysa bizim proje okullarının twitter hesaplarında mesela “Eski öğretmenlerimizi uğurladık”, “Yeni gelen öğretmenlerimizi ağırladık” gibi mesajlar dikkat çekiyor... Yani öğretmenlerimiz arasında böyle bir şey çok fazla yok. Herkes aslında olaya bir görev devir teslimi şeklinde bakıyor. Biz, proje okul müdürleriyle Ayaş’ta iki hafta önce iki günlük bir hizmet içi eğitim toplantısı yaptık. Arkadaşlarımızla orada da bir araya geldik. Bizim oradaki öğretmenleri göndermek gibi bir derdimiz kesinlikle yok… Oradaki olay şudur: Biz mesela yönetici atamada şunu yapıyoruz: Bir müdür veya müdür yardımcısı herhangi bir okulda dört yıl kalacak, ikinci bir dört yıl uzatacağız; yani aynı okulda sekiz yıl kalabiliyor. Dolayısıyla, yönetmelik çerçevesinde daha önce planlanmış bir şeydi bu. Fakat bazı yerlerde sıkıntılar çıktı, olay siyasi bir boyuta taşındı. Bizler bu olayı planlarken, böyle bir siyasi boyuta çekileceğini düşünerek adım atmadık. Proje okullarının amacı, bir proje üretmek, uluslararası eğitim kurumlarıyla entegre olmak, bununla ilgili çalışma yürütmek, öğrencilerle, öğretmenlerle bunu başarmak diye düşünmüştük… Şu anda bizim Türkiye genelindeki proje okullarımıza baktığımız zaman, hakikaten o illerin güzide okulları olduğunu söyleyebiliriz ve hakikaten güzel işler yapıyorlar. Bizim proje okullarındaki bütün öğretmenleri değiştirdiğimiz şeklinde çok yanlış bir algı var… Şu anda zaten proje okullarında eskiden beri çalışan öğretmenlerin %18’i değişti, yani bütün fırtına bunun için kopuyor…
MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanı Cevdet Vural, bu noktada söz alarak konuyla ilgili sayısal veriler aktarıyor:
Proje okullardaki gelişmeleri, bu okulların amacından hareketle konuşmak lazım. Yani bu okulların ulusal veya uluslararası bir işbirliği çerçevesinde kurulmuş olmaları ve yine bu çerçevede yürütülmeleri, ya da Bakanlıkça geliştirilecek bir programın, ya da bir projenin ilk defa uygulanıyor olması, bir yeniliğin denendiği okullar olması önemli… O açıdan bakıldığında proje okulları arasında ağırlıklı iki grup var: Biri, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan okullar, bir de Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı okullar… Ayrıca Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı altı proje okulumuz daha var. Dolayısıyla bunların hepsi bir araya geldiğinde, toplamda 155’i bulan bir okul sayısından söz ediyoruz… Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı proje okullarda hafız yetiştiriliyor. Dolayısıyla öğretmenlerin buna uygun olması lazım. Veya Arapça dilinde eğitim yapılan proje okullarımız var. Dolayısıyla kültür öğretmeni dahil herkesin belli bir dil becerisinin olması lazım. Veya uluslararası imam hatipler var; yani farklı ülkelerin çocuklarının eğitildiği imam hatip liseleri… Dolayısıyla burada farklı bir dizayn gerekiyordu. Meslek liselerine baktığımızda ise, daha çok sanayiyle işbirliğinden söz edebiliriz. Yani mesela Ayakkabıcılar Federasyonu, “Bu sektör ölüyor, gelin birlikte bir program geliştirelim. Ayakkabıcılık sektöründe çalışacak yeni özelliklere sahip öğrencileri birlikte yetiştirelim” demiş, bu doğrultuda bir protokol imzalamışsınız ve beraber bir proje yürütüyorsunuz. Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğümüze bağlı söz konusu altı okulun tamamında böyle protokoller var. Asıl sıkıntı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı okullarda. Sanki bunlarda bir amaç yokmuş gibi görünüyor, ama bunların içerisinde mesela Güzel Sanatlar Liseleri var, Spor Liseleri var, Fen Liseleri var… Yani akademik kaygı güttüğünüz, akademik anlamda bir şeyler deneyeceğiniz, test edeceğiniz okullar var… O nedenle bir bütün olarak bakıldığında proje okullarına ilişkin konuyu, bunların ihtiyaçlarına yönelik farklı bir dizayn gerekliliği olarak okumak gerekir diye düşünüyoruz. Eğer öğretmen, uygulanan projenin niteliklerine uygunsa devamı yönünde karar veriliyor, değilse daha uygun öğretmenler görevlendiriliyor. Zaten bakılırsa, proje okullarında biz sekiz-on örnek inceledik; giden öğretmenlerin yerine gelenlerin %20’si, %30’u alanında yüksek lisans, doktora yapmış kişiler. Yani bu alanda belli bir birikimi olan öğretmenler. Bu tür öğretmenleri o proje süresince orada öğrencilerle buluşturmaya amaçlayan bir çalışma yani… 5802 norm kadrosu var bu konuştuğumuz okulların… 4086 öğretmen mevcudu var. Bu öğretmenlerin sadece 1663’ü 4-8 yıldır bu okullarda görev yapıyor… Bu 1663 öğretmenin tamamı da alınmadı; sadece 950’sini nitelikleri uymadığı için alınmış ve 667 yeni görevlendirme yapılmış… Ayrıca şöyle bir şey de var: O okulda yürütülen projeyle uyumlu değildir öğretmen, ama doğrudan normal bir okula değil, sahip olduğu nitelikler sebebiyle bir başka proje okula gönderilmiştir. Böyle örnekler de var.
“ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİRMEK GEREK”
MEB İnsan Kaynakları Öğretmen Atama Daire Başkanı Bekir Erdoğan ise bu konuda şunları söylüyor: Bir de bizim öğretmenlerimizde şöyle bir kültür hakim: 15-20 yıl gibi uzun sürelerle aynı okulda kalmak alışkanlık haline gelmiş. Bunu biraz değiştirmek gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü uzun süre bir insanın aynı mekânda, aynı okulda kalmasının eğitim yönünden birtakım eksileri de var. Hele bunlar özel program uygulayan proje okullarıysa, öğretmen niteliğinin de projeye uygun olması gerekiyor. Tabii öğretmeni alışkın olduğu mekândan, semtten koparmak kolay değil. Medyaya yansıyan şeyin, birazcık da konunun bu yönü olduğunu düşünüyoruz. Yoksa maksat gerçekten de öğretmeni oradan sürmek asla değil. Projeye ve programa uygun bir şekilde insan niteliğini oluşturma yönünde bir politikadır bu.
Özlük ve Kadro Daire Başkanı Ömer İnan da ilave bir bilgi veriyor: Bir de, ortaöğretim kurumlarında uluslararası bakalorya eğitim programını uygulayan liselerde mevcut öğretmenler bunu kaldıracak kapasitede olmayabiliyor. O yüzden yüksek lisansı, doktorası, uluslararası bakalorya eğitimine uygun öğretmenlerin buraya gelmesi gerekiyor. Dolayısıyla proje okullarda buna bağlı bir hareketlilik de söz konusu.
Veri Analizi ve Politikalar Daire Başkanı Şerafettin Cankurt söz alıyor: Proje okullarında program geliştirme, müfredat, dokümantasyon geliştirme çalışmaları yapılıyor ve hakikaten zaman olarak oradaki öğretmenlerin normal çalışan öğretmenden çok daha fedakâr olması gerekiyor. Belli bir yaşın üzerindeki öğretmenlerden artık bu tür fedakârlıklar beklemek, yılların verdiği alışkanlıklardan sonra artık çok zor oluyor. O yüzden proje okullarında amaçlardan biri de öğretmenlerin yaş ortalamasını düşürmekti. O da çok başarılı şekilde düştü; 50’lerden 40’lara, 38’lere kadar düştü, çoğu okulda…

> Aydoğdu: Sorunlara çözüm arayan uyumlu bir ekibiz

Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü’nde, Genel Müdür Hamza Aydoğdu ve ekibi yeni bir gelenek oluşturmuş… Haftanın bir günü genel müdürlük bünyesindeki tüm daire başkanları ve Genel Müdür Aydoğdu kahvaltıda bir araya geliyor; sıcak bir atmosfer içinde birim gündemindeki konuları değerlendirip atılacak adımlarla ilgili fikir alışverişinde bulunuyorlar.

meb_insan_kaynaklariGeçtiğimiz günlerde davet üzerine bu kahvaltıların birinde artı eğitim dergisi olarak biz de hazır bulunduk… İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanı Cevdet Vural, Öğretmen Atama Daire Başkanı Bekir Erdoğan, Özlük ve Kadro Daire Başkanı Ömer İnan, Veri Analizi ve Politikalar Daire Başkanı Şerafettin Cankurt, Merkez Atama Daire Başkanı Fethi Fahri Kaya, İdari İşler ve Sosyal Ortaklar Daire Başkanı Ahmet Aytaç, Disiplin Daire Başkanı Ali Göncü ve Genel Müdürlük Özel Büro’dan Feyzullah Çiftçi’nin katıldığı kahvaltılı buluşmada Genel Müdür Hamza Aydoğdu, bizlere çalışma arkadaşlarını tanıttı ve hep birlikte yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Buluşmanın sohbet kısmında, güncel konularla ilgili sorularımızı Genel Müdür Aydoğdu, yer yer ilgili daire başkanlarının da katkısıyla yanıtladı... 15 Temmuz sonrası Bakanlıkta yaşanan yoğun mesai, görevden almalar, yeni atamalar gibi merak edilen konularda aydınlatıcı bilgiler edindik bu uzun sohbette…
“CUMHURİYET TARİHİNİN EN YOĞUN GÜNLERİNİ YAŞADIK”
15 Temmuz darbe girişimi sonrası açılan soruşturmalar ve yeni atamalar dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nda yoğun günler yaşandı. İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü olarak bu zorlu süreci sizler nasıl yaşadınız?
Hamza Aydoğdu: Olağan zamanlarda bile iş yoğunluğu çok yüksek olan bir birimiz... Bunun üstüne son üç ayda Cumhuriyet tarihinin belki de en yoğun günlerini yaşadık arkadaşlarımızla… İhraçlar, açığa almalar, bunların illere tebliğ edilmesi, geri dönüşler, devredilen okulların normları, sözleşmeli öğretmen alımları, bunların ilana çıkılması, tercihleri, yerleştirilmesi yanında, il içi ve iller arası özür grubu atamaları, memur atamaları, şube müdürü rotasyonları, memurların yer değişikliği derken gerçekten de inanılmaz bir yoğunluk yaşadık. Beraber çalıştığımız ekip arkadaşlarımızla bu sıkıntılı günleri aşmak için birbirimize kenetlenmekten başka çaremiz yok. Yani duvardaki taşlar gibiyiz adeta. Alttaki taş yukardaki taşa hem mahkûm, hem mecbur. Biz de bugünleri aşabilmek için birbirimize böyle kenetlendik, sıcak bir ortam oldu burada... Ve bu süreçte Sayın Bakanımız ve Sayın Müsteşarımız da bize çok ciddi destek verdiler. Ve üç aylık süre içerisinde yaşanan bu yoğunluktan dolayı Sayın Bakanımız tüm arkadaşlarımızı başarı belgesiyle onurlandırdı. Şu sıralar gerçekleştireceğimiz hizmet içi eğitim toplantılarımızda Bakanımızın tüm arkadaşlarımıza verdiği o başarı belgelerini biz de kendilerine tek tek takdim edeceğiz.
Ekip içi uyum ve motivasyonu sağlamak amacıyla neler yaptınız ve yapıyorsunuz?
Hamza Aydoğdu: Her hafta, iş yoğunluğumuza göre salı veya perşembe sabahı burada, toplantı salonumuzda Genel Müdürlüğümüz bünyesinde görev yapan tüm daire başkanı arkadaşlarımızla kahvaltıda bir araya geliyoruz. Geleneksel hale getirdiğimiz ve ücretini her seferinde içimizden bir yönetici arkadaşın sırayla ödediği bu kahvaltılara zaman zaman Bakanlığımızdan katılımlar da oluyor. Kurum içi kahvaltı buluşmalarını Bakanlıkta ilk başlatan birimiz… Başlatmamızın maksadı da şu: Daha sıcak bir ortam oluyor ve problemlerimizi daha nezih ve informal bir ortamda konuşma fırsatı buluyoruz. Böylece sorunlarımızı müşterek olarak, birbirimizin görüşlerini de almak suretiyle görüşme şansı yakalıyor, aynı zamanda bilgilendirmiş de oluyoruz. Genel müdür ve ekip arkadaşlarımız olarak hep birlikte başka gelenekleri de birlikte yürütüyoruz: Örneğin, dairelerimizdeki tüm personelin doğum günlerini birlikte kutlar, onlara bir kart göndeririz. Daire başkanlarımızın doğum günlerinde muhakkak bir araya gelir, pasta keser, kendi aramızda aldığımız küçük bir hediyeyi o arkadaşımıza takdim ederiz. Aynı zamanda her ayın son haftası genel müdürlüğümüz bünyesindeki yedi birimimizde akşamüstü çayı yaparız… Bütün yönetici arkadaşlarla beraber o birime gider, çay ortamı sıcaklığında oradaki arkadaşlarımızın problemlerini dinler, muhabbet ederiz. Bu da arkadaşlarımızın birbirine verdiği değer açısından çok çok önemlidir.
MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu, bu noktada kahvaltı masasında hazır bulunan tüm daire başkanlarını tek tek tanıtıyor ve şöyle sürdürüyor: “İşte biz böyle bir ekip olarak burada, kahvaltılarda bir araya gelip problemlerimizi konuşan, sorunlara çözüm arayışında bir ekibiz. Hakikaten nitelikli, işini yapan, işinin dışında hiçbir şeyle ilgilenmeyen, dedikoduya, boş işlere bulaşmayan bir ekip…”

meb_hamzaSÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ATAMALARI

Daha sonra sohbet, soru ve cevaplarla devam ediyor. Ekim ayının son haftası içinde, 27 Ekim günü gerçekleşen görüşmemiz, ağırlıklı olarak güncel konulara ilişkin merak edilen konular etrafında gelişiyor… FETÖ soruşturması kapsamında yürütülen açığa almalarla ortaya çıkmış öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere Eylül ayında 20 bin sözleşmeli öğretmenin atama işlemleri gerçekleştirilmiş, Kasım ayında 15 bin sözleşmeli öğretmen daha alınacağı haberleri basında yer almıştı... MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu’ya bu konuyu da soruyoruz. Öğretmen atamalarıyla ilgili açıklamaların Bakanlıkça yapıldığını anımsatarak, bu konuda genel müdürlük olarak kendilerine intikal etmiş bir konu olmadığını söylüyor ve şöyle sürdürüyor: Bizim yaptığımız tek şey şu: Biz ihtiyaçlarımızı bildiriyoruz. Ve bize bununla ilgili “Çalışma yapın” diye talimat geldiği anda çalışma yapıyoruz.

15 bin sözleşmeli öğretmenle ilgili ihtiyaç bildirildiği, atama işlemlerinin Kasım ayında yapılacağı haberleri yer aldı basında…
Hamza Aydoğdu: Sayının ne olacağını bilmiyorum ama bu konuda politika belirleyici Bakanımız olduğu için, eğer bir atama olacaksa, Sn. Bakanımız kamuoyuna “Şubat’ta şu kadar” veya “Ağustos’ta şu kadar atama olacak” diye gerekli bilgilendirmeyi yapacaktır.
FETÖ Soruşturması kapsamında açığa alınan öğretmen ve diğer personel sayısı hakkında medyada farklı rakamlar yer aldı. Konuya netlik getirebilir misiniz?
Hamza Aydoğdu: Aslında rakamlar net. Farklılık var gibi görünmesinin nedeni şu: Özel okullardan ilişiği kesilen 21 bin civarında öğretmen var. Diğer tarafta, bizden, yani devlet okullarından ihraç edilenler var. Bugüne kadar 30.382 personelimiz hakkında ihraç kararı verildi. 7.063 personel hakkında inceleme devam etmektedir. Bu arada hakkında görevden uzaklaştırma kararı verilen personelden 5.553’ü görevlerine iade edilmiştir. Bütün bu çalışmaları Rehberlik Denetim Başkanlığımız titiz bir şekilde yürütüyor. Yani rakamlar net bir şekilde ortada… Sonuca gelecek olursak, terör olaylarından dolayı görevden alınmış, henüz iade edilmemiş kişiler hakkında önümüzdeki günlerde bir karar verilerek gerekli ayıklama yapılacak… Milli Eğitim Bakanlığı kurumsal kimliğiyle, organizasyon yeteneğiyle inanılmaz derecede duruma hakim ve süreci sıkıntısız olarak götürmektedir. Biz Milli Eğitim camiası olarak çalışanları, öğretmenleri ve yöneticileriyle 1 milyon civarında insanı bir araya getiren büyük bir aileyiz. Bu aile içerisinde bu kadar sıkıntılar yaşanmasına rağmen, bu sürecin hakikaten sayın bakanımız ve müsteşarımız liderliğinde sıkıntısız olarak aşıldığını görebiliyoruz.

Yapılan atamalar, görevden almalarla oluşan açığı tam olarak kapatabilecek mi?
Hamza Aydoğdu: Öğretmen atamalarında bizim en büyük sıkıntı yaşadığımız alanlar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriydi. Onun için de biliyorsunuz sözleşmeli öğretmenlik ihdas edildi. Çakılı kadro şeklinde… Oraya giden arkadaşlarımız sözleşme kapsamında dört yıl çakılı kalacak, ondan sonra kadroya geçip iki yıl daha çalıştıktan sonra tayin isteyebilecekler. Bizim büyük şehirlerde çok ciddi öğretmen ihtiyacımız yok. Bakın, Doğu ve Güneydoğu ile ilgili kamuoyunda farklı algılar var ama biz lise branşlarında 15 bin öğretmeni Doğu ve Güneydoğu’ya verdiğimizde bazı branşlarda yer bulamadık; doluluk oranı o kadar yüksekti. Onun için bazı branşlarda birinci öncelikten sonra ikinci öncelikli bölgelere aktarma yapmak zorunda kaldık. Bizim aynı zamanda çok sayıda norm fazlası öğretmenimiz var. Bunları da şu anda bütün illerimiz dağıtıyor. Ayrıca biliyorsunuz adaylığı kaldırılan 30 bin kişi vardı, onlar da Eylül ayında tekrar öğretmenliğe başladı. Dolayısıyla, bu 30 bin kişi, artı norm fazlası öğretmenlerin okullara dağıtımı ve 20 bin öğretmen alımıyla ihraç edilenlerin dengelendiğini ve şu anda okullarımızda çok ciddi anlamda bir öğretmen açığı olmadığını görüyoruz.
20 bin sözleşmeli öğretmen kadrosuyla ilgili 28 Eylül’de tamamlanan mülakat sınavları sonrası gelen itirazlar hakkında bilgi verir misiniz? İtirazların sayısı nedir ve bunlarla ilgili süreç nasıl işliyor?
Hamza Aydoğdu: Şöyle ilginç bir şey söyleyeyim: Mülakata giren 50 binin üzerinde arkadaşımız var, itiraz eden 3 bin 700 kişi… Biliyorsunuz, mülakat sürecini Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz yönetiyor. Biz de o genel müdürlüğümüze lojistik destek verdik. Şunu samimiyetle söylememiz gerekiyor: İnsanın olduğu her yerde hatalar, eksiklikler, kusurlar olabilir, ama iki ay gibi kısa bir sürede 50 bin kişiyi mülakata almak, bunların sorularını objektif olarak hazırlamak, güvenli bir şekilde illere yollamak, komisyonları kurmak, bunların hızlı / düzenli / objektif şekilde çalışmasını sağlamak gerçekten çok zor bir iş... Bu hiç görülmüyor… En çok üzüldüğüm nokta inanılmaz derecede takdir edilmesi gereken bir iş yapıyorsunuz, fakat bir ilde insan hatasından kaynaklanan bir kusur olunca, o hata bütün işi kapatıyor gibi gösteriliyor… Burada insanların emeğine de çok ciddi bir haksızlık var diye düşünüyorum. Bizim yapmamız gereken mülakatları doğru, objektif ve düzenli bir şekilde yapmak ve öğretmenlerimizi hızlı bir şekilde öğrencilerle buluşturmak… Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden aldığımız bilgiye göre, 3700 civarında itiraz oldu, bu itirazlar değerlendirildi ve sanırım yedi kişinin mülakatında maddi hata olduğundan dolayı değişiklik oldu. Diğerlerinde herhangi bir değişiklik olmadı. Daha sonra biz öğretmenlerimizin mülakatta aldığı puanlara göre ilana çıktık, kontenjanları belirledik, illere bu kontenjanların dağılımını yaptık. Puan üstünlüğüne göre bilgisayar ortamında bu 20 bin arkadaşımızın hepsinin atamasını gerçekleştirdik. Süreç böyle işledi…
PROJE OKULLAR KONUSU…
Proje okullar da, başka okullara atanan öğretmenleri ve yeni görevlendirmeler dolayısıyla gündemde geniş yer tuttu; öğrencilerin birçok okulda eylemleri var. Bu olayları nasıl değerlendiriyorsunuz? Hem ortaya çıkış sebepleri, hem de sonuçlandırılmasına yönelik arayışlar konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Hamza Aydoğdu: Aslında proje okullarındaki sayısal verilerle ilgili Eğitim Daire Başkanımız Cevdet Vural Bey, birazdan size bilgi verir. Ancak benim proje okullarıyla ilgili çok enteresan bir şey söylemem gerekiyor: Biz “Proje Okulları” diye bir twitter hesabı açtık. Türkiye’de sayısı 150’yi aşan Proje Okullarındaki güzellikleri orada paylaşalım diye… Birkaç okulda problem olduğunda medya hep orayı gösteriyor, oysa bizim proje okullarının twitter hesaplarında mesela “Eski öğretmenlerimizi uğurladık”, “Yeni gelen öğretmenlerimizi ağırladık” gibi mesajlar dikkat çekiyor... Yani öğretmenlerimiz arasında böyle bir şey çok fazla yok. Herkes aslında olaya bir görev devir teslimi şeklinde bakıyor. Biz, proje okul müdürleriyle Ayaş’ta iki hafta önce iki günlük bir hizmet içi eğitim toplantısı yaptık. Arkadaşlarımızla orada da bir araya geldik. Bizim oradaki öğretmenleri göndermek gibi bir derdimiz kesinlikle yok… Oradaki olay şudur: Biz mesela yönetici atamada şunu yapıyoruz: Bir müdür veya müdür yardımcısı herhangi bir okulda dört yıl kalacak, ikinci bir dört yıl uzatacağız; yani aynı okulda sekiz yıl kalabiliyor. Dolayısıyla, yönetmelik çerçevesinde daha önce planlanmış bir şeydi bu. Fakat bazı yerlerde sıkıntılar çıktı, olay siyasi bir boyuta taşındı. Bizler bu olayı planlarken, böyle bir siyasi boyuta çekileceğini düşünerek adım atmadık. Proje okullarının amacı, bir proje üretmek, uluslararası eğitim kurumlarıyla entegre olmak, bununla ilgili çalışma yürütmek, öğrencilerle, öğretmenlerle bunu başarmak diye düşünmüştük… Şu anda bizim Türkiye genelindeki proje okullarımıza baktığımız zaman, hakikaten o illerin güzide okulları olduğunu söyleyebiliriz ve hakikaten güzel işler yapıyorlar. Bizim proje okullarındaki bütün öğretmenleri değiştirdiğimiz şeklinde çok yanlış bir algı var… Şu anda zaten proje okullarında eskiden beri çalışan öğretmenlerin %18’i değişti, yani bütün fırtına bunun için kopuyor…
MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanı Cevdet Vural, bu noktada söz alarak konuyla ilgili sayısal veriler aktarıyor:
Proje okullardaki gelişmeleri, bu okulların amacından hareketle konuşmak lazım. Yani bu okulların ulusal veya uluslararası bir işbirliği çerçevesinde kurulmuş olmaları ve yine bu çerçevede yürütülmeleri, ya da Bakanlıkça geliştirilecek bir programın, ya da bir projenin ilk defa uygulanıyor olması, bir yeniliğin denendiği okullar olması önemli… O açıdan bakıldığında proje okulları arasında ağırlıklı iki grup var: Biri, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan okullar, bir de Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı okullar… Ayrıca Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı altı proje okulumuz daha var. Dolayısıyla bunların hepsi bir araya geldiğinde, toplamda 155’i bulan bir okul sayısından söz ediyoruz… Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı proje okullarda hafız yetiştiriliyor. Dolayısıyla öğretmenlerin buna uygun olması lazım. Veya Arapça dilinde eğitim yapılan proje okullarımız var. Dolayısıyla kültür öğretmeni dahil herkesin belli bir dil becerisinin olması lazım. Veya uluslararası imam hatipler var; yani farklı ülkelerin çocuklarının eğitildiği imam hatip liseleri… Dolayısıyla burada farklı bir dizayn gerekiyordu. Meslek liselerine baktığımızda ise, daha çok sanayiyle işbirliğinden söz edebiliriz. Yani mesela Ayakkabıcılar Federasyonu, “Bu sektör ölüyor, gelin birlikte bir program geliştirelim. Ayakkabıcılık sektöründe çalışacak yeni özelliklere sahip öğrencileri birlikte yetiştirelim” demiş, bu doğrultuda bir protokol imzalamışsınız ve beraber bir proje yürütüyorsunuz. Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğümüze bağlı söz konusu altı okulun tamamında böyle protokoller var. Asıl sıkıntı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı okullarda. Sanki bunlarda bir amaç yokmuş gibi görünüyor, ama bunların içerisinde mesela Güzel Sanatlar Liseleri var, Spor Liseleri var, Fen Liseleri var… Yani akademik kaygı güttüğünüz, akademik anlamda bir şeyler deneyeceğiniz, test edeceğiniz okullar var… O nedenle bir bütün olarak bakıldığında proje okullarına ilişkin konuyu, bunların ihtiyaçlarına yönelik farklı bir dizayn gerekliliği olarak okumak gerekir diye düşünüyoruz. Eğer öğretmen, uygulanan projenin niteliklerine uygunsa devamı yönünde karar veriliyor, değilse daha uygun öğretmenler görevlendiriliyor. Zaten bakılırsa, proje okullarında biz sekiz-on örnek inceledik; giden öğretmenlerin yerine gelenlerin %20’si, %30’u alanında yüksek lisans, doktora yapmış kişiler. Yani bu alanda belli bir birikimi olan öğretmenler. Bu tür öğretmenleri o proje süresince orada öğrencilerle buluşturmaya amaçlayan bir çalışma yani… 5802 norm kadrosu var bu konuştuğumuz okulların… 4086 öğretmen mevcudu var. Bu öğretmenlerin sadece 1663’ü 4-8 yıldır bu okullarda görev yapıyor… Bu 1663 öğretmenin tamamı da alınmadı; sadece 950’sini nitelikleri uymadığı için alınmış ve 667 yeni görevlendirme yapılmış… Ayrıca şöyle bir şey de var: O okulda yürütülen projeyle uyumlu değildir öğretmen, ama doğrudan normal bir okula değil, sahip olduğu nitelikler sebebiyle bir başka proje okula gönderilmiştir. Böyle örnekler de var.
“ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİRMEK GEREK”
MEB İnsan Kaynakları Öğretmen Atama Daire Başkanı Bekir Erdoğan ise bu konuda şunları söylüyor: Bir de bizim öğretmenlerimizde şöyle bir kültür hakim: 15-20 yıl gibi uzun sürelerle aynı okulda kalmak alışkanlık haline gelmiş. Bunu biraz değiştirmek gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü uzun süre bir insanın aynı mekânda, aynı okulda kalmasının eğitim yönünden birtakım eksileri de var. Hele bunlar özel program uygulayan proje okullarıysa, öğretmen niteliğinin de projeye uygun olması gerekiyor. Tabii öğretmeni alışkın olduğu mekândan, semtten koparmak kolay değil. Medyaya yansıyan şeyin, birazcık da konunun bu yönü olduğunu düşünüyoruz. Yoksa maksat gerçekten de öğretmeni oradan sürmek asla değil. Projeye ve programa uygun bir şekilde insan niteliğini oluşturma yönünde bir politikadır bu.
Özlük ve Kadro Daire Başkanı Ömer İnan da ilave bir bilgi veriyor: Bir de, ortaöğretim kurumlarında uluslararası bakalorya eğitim programını uygulayan liselerde mevcut öğretmenler bunu kaldıracak kapasitede olmayabiliyor. O yüzden yüksek lisansı, doktorası, uluslararası bakalorya eğitimine uygun öğretmenlerin buraya gelmesi gerekiyor. Dolayısıyla proje okullarda buna bağlı bir hareketlilik de söz konusu.
Veri Analizi ve Politikalar Daire Başkanı Şerafettin Cankurt söz alıyor: Proje okullarında program geliştirme, müfredat, dokümantasyon geliştirme çalışmaları yapılıyor ve hakikaten zaman olarak oradaki öğretmenlerin normal çalışan öğretmenden çok daha fedakâr olması gerekiyor. Belli bir yaşın üzerindeki öğretmenlerden artık bu tür fedakârlıklar beklemek, yılların verdiği alışkanlıklardan sonra artık çok zor oluyor. O yüzden proje okullarında amaçlardan biri de öğretmenlerin yaş ortalamasını düşürmekti. O da çok başarılı şekilde düştü; 50’lerden 40’lara, 38’lere kadar düştü, çoğu okulda…

Son Güncelleme: Perşembe, 24 Kasım 2016 13:44

Gösterim: 6628

7 yıldan beri Türkiye’deki 12 ilde, 460'dan fazla özel ve devlet okulunda 3000'den fazla öğretmene, veliye ve yöneticiye uygulanan Lions Quest Yaşam Becerileri Programı, %100 oranında olumlu tutumu ve iyi iletişimi desteklerken; %90 oranında gruba ve kurallara uyumu artırıyor, %11 oranında ise akademik başarıyı yükseltiyor. Lions Quest Avrupa Koordinatörü Nilgün Erdem Niord, programın ayrıca, akran baskısını %80 oranında azalttığını da vurguluyor.

lions1970'li yıllarda Stanford Üniversitesi bünyesinde akademik bir program haline getirilen ve Dünya Gençlik Vakfı tarafından dünyaya sunulan Lions Quest, öğretmenleri, okul yönetimlerini, spor antrenörlerini ve velileri, çocukların sosyal duygusal gelişimlerini nasıl arttırabilecekleri konusunda eğiten bir program… 96 ülkede ve 41 dilde başarıyla uygulanan Lions Quest, sosyal ve duygusal zekanın kuramcısı Daniel Goleman'ın kurduğu CASEL (Collaborative for Academic, Social and Emotional Learning) tarafından 2015 yılında yeniden dünyanın SEL (Social Emotional Learning - Sosyal Duygusal Eğitim) alanında en başarılı üç programından biri. 2002 yılında Uluslararası Lions Kulüpleri Vakfı'nın satın aldığı program, Birleşmiş Milletler ile Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) eğitim gereklerine göre, uygulayan ülkelerin de katkıları ile, devamlı olarak güncelleniyor. Lions Quest'in okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik dört farklı kitabı, 2008 yılında Amerika ve Avrupa örnekleri temel alınarak akademik bir çalışma ile Türkiye'ye uyarlandığını söyleyen Lions Quest Avrupa Koordinatörü Nilgün Erdem Niord, söz konusu kitapların, aile ve okul ortamlarında, çocukların yetiştirilmelerinden sorumlu olan bireylere ve kurumlara yönelik bir "rehber" ve "eğitim kaynağı" özelliğini taşıdığını belirtiyor. Ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda ulusal adaptasyonu tamamlanmış, K12'nin tüm kademeleri için Türkçeleştirilmiş, denenmiş, ölçmeleri ve değerlendirilmeleri gerçekleştirilmiş olan programın, son 7 yılda toplam 12 ilimizde, 460'dan fazla özel ve devlet okulunda 3000'den fazla öğretmene, veliye ve yöneticiye ulaştığını ifade eden Nilgün Erdem Niord ile programın detaylarını konuştuk.

lionsPROGRAM, 3-18 YAŞ ARASI ÇOCUKLARA VE GENÇLERE UYGULANIYOR
Peki hangi yaş grubundakilere uygulanıyor bu program?
Ülkemizde yapılandırılmış ve değerlendirilmiş geniş kapsamlı ilk ve tek Sosyal Duygusal Eğitim programı olan Lions Quest, okullarda yalnızca sertifikalı öğretmenler tarafından 3-18 yaş arası çocuklara ve gençlere uygulanabiliyor.

İnteraktif, eğlenceli, uygulamalı bir çalıştay şeklinde tasarlanan eğitim programımız, okul öncesi öğretmenlerimiz için 1 tam gün, diğer öğretmenlerimiz için ise için 2 tam gün sürüyor. Programımız esnasında ve sonrasında farklı yaş aralıkları için rehber öğretmen kılavuzları dağıtılıyor ve altı ayda bir gerçekleşen takip toplantıları ile öğrenilenler pekiştiriliyor. Eğitim programının sonucunda en önemlisi ise katılımcılarımız, deneyimlerini paylaşabildikleri uluslararası bir network’e dahil edilmiş oluyorlar.

Okul öncesi, ilköğrenim, orta öğrenim ve lise düzeyinde program nasıl uygulanıyor? Bahsedebilir misiniz?
Okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve lise öğretmenleri için dört farklı rehber kitabımız var. Bu kitaplarda işlenen konular, alıştırmalar ve oyunlar da birbirinden ayrılıyor. Örneğin, okul öncesi 3 yaş ve üzeri çocuklarımıza enerji verici oyunlarla ve öykülerle, programın kahramanı olan ayıcık üzerinden öğretilen sosyal ve duygusal beceriler, 15-17 yaşlarında rol model oyunları ve egzersizlerle devam ediyor. Lise rehber kitaplarında, diğer yaş gruplarından farklı olarak öğrencilere bağımlılık yapıcı maddelerden ve kötü alışkanlıklardan nasıl korunabilecekleri veya ergenlik dönemini nasıl daha kolay geçirebileceklerine ilişkin farklı konular da işleniyor.

lionsProgramın ana konu başlıkları arasında, olumlu dil, duygu kontrolü, etkin dinleme, takım içinde çalışma, empati, diyalogla çözüm, çatışma çözme, akran baskısı, olumsuzluklara karşı direnç ve sağlıklı yaşam bilinci yer alıyor. Programımız öncelikle, çocuklarımızın kazanmalarını hedeflediğimiz yeni becerileri kolaylıkla öğrenebilecekleri ve özgürce deneyip, geliştirebilecekleri duygusal açıdan güvenli ve olumlu bir sınıf ortamı yaratmayı amaçlıyor. Lions Quest eğitimlerindeki ve rehber kitaplarındaki eğlenceli alıştırmalar sayesinde, öğrenenin kendisini güvende hissettiği, içinde bulunduğu topluluk tarafından kabul gördüğü, arkadaşlarıyla benzer-ortak noktalardan hareket ederek daha çok işbirliği yaptığı bir öğrenme ortamı yaratılıyor. Toplumsal sorumluluk ve gönüllük anlayışı da Lions Quest’in önemli kazanımlarından.

Hedeflenen sınıf ortamının oluşturulmasından sonraki aşamada ise programımızda, grup çalışmaları, paylaşma, yardım etme ve yardım isteme, duygularını tanıma, duygularını ifade etme/vücut dili ile gösterme ve onları kontrol etme (özellikle öfke kontrolü), seçme ve karar verme, başkalarına saygı duyma ve takdir etme becerilerinin geliştirilmesi ile vücudumuzu tanıyarak sağlıklı yaşam bilinci oluşturulması gibi konular yer alıyor.

Sosyal duygusal zekayı geliştiren uygulamaların öneminden bahsedebilir misiniz? Bu kapsamda Lions Quest duygusal zekayı nasıl geliştiriyor?

2004 yılında bu konuda gerçekleştirilen araştırmalara göre sosyal duygusal becerileri gelişmiş öğrenciler; okula ve öğretmenlerine karşı daha güçlü bir aidiyet duygusu hissediyorlar, öğrenmeye daha açık ve daha motive oluyorlar. Ayrıca problemli ve olumsuz davranışlar yerine olumlu davranışlara eğilimleri artıyor, daha az kaygı, tedirginlik ve stres taşıyorlar. Sınavlarda daha başarılı oluyorlar ve daha yüksek sonuçlar elde ediyorlar.

Boğaziçi Üniversitesi tarafından Türkiye’de gerçekleştirilen araştırmalara göre, Lions Quest programı, %100 oranında olumlu tutumu ve iyi iletişimi desteklerken; %90 oranında gruba ve kurallara uyumu artırmakta, %11 oranında ise akademik başarıyı yükseltmektedir. Lions Quest’in okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve lise düzeyindeki rehber kitaplarında öğrencilerin günlük hayatta sıklıkla karşılaştıkları durumlar, olaylar ve çatışmalar, öğrencilerin eğlendikleri, akışta kaldıkları ve meraklarının tetiklendiği bir sınıf ortamında ele alınıyor. Sınıfta oynanan farklı oyunlar ve aktivitelerde öğrenciler, arkadaşlarıyla daha olumlu ve daha yakın ilişkiler kurarken, aynı zamanda bu konuları günlük hayatlarında başlarına gelen durumlarla ilişkilendirerek, duygularını daha iyi nasıl yönetebileceklerini ve karşılarındaki bireylere saygılı, çözüm odaklı bir bakış açısıyla nasıl yaklaşabileceklerini öğreniyorlar.

Program akran baskısına karşı çocukları nasıl koruyor?

Bu programın en önemli amaçlarından bir tanesi de öğrencileri olumsuz akran baskısından korumaktır. Bu amaçla öğrencilere ilk olarak kendilerine zarar verebilecek davranışları tanıma ve ayırt etme çalışmaları yaptırılmakta; sonrasında ise arkadaşlıklarını bozmadan istemedikleri ya da yapılmasında sakınca gördükleri durumlarda arkadaşlarına “HAYIR” diyebilme becerileri kazandırılmaktadır. Programın basamak basamak ilerleyen bir sistemi olduğundan, bu aşamaya gelindiğinde öğrencinin kendini tanıma, kendini kontrol etme, özgüven oluşturma, empati kurma gibi becerileri zaten gelişmiş olacaktır ki; bu da bahsi geçen kazanımın verilmesini kolaylaştıracaktır. Akran baskısına maruz kalmadan karar verme becerileri de diğer kazanımlarda olduğu gibi öykü, rol model, oyun ve ekip çalışmaları ile verilmektedir. Boğaziçi Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre Lions Quest Yaşam Becerileri Programı, akran baskısını %80 oranında azaltmaktadır.

SPOR ANTRENÖRLERİ EĞİTİMLERDEN FAYDALANABİLİYORLAR

Bireysel olarak eğitimler de veriyorsunuz. Bu eğitimlerinizden bahsedebilir misiniz?
Öğrenciler okullarında yalnızca kendi sınıf öğretmenlerinin değil, branş öğretmenlerinin, yan sınıftaki farklı bir öğretmenin veya okul yönetiminin yaklaşımından da sıklıkla etkilenebiliyorlar. Bir okulun en az iki öğretmeninin veya tüm öğretmenlerinin toplu şekilde Lions Quest eğitimini almaları ise sosyal duygusal öğrenme ile ilgili rehber kitaplarda bulunan uygulamaların daha hızlı hayata geçirilmesini sağlıyor. Bu nedenle önerimiz, eğitimlerin okul bazında sunulması yönünde. Ancak, bireysel olarak bu programa katılmak isteyen öğretmenlerimizi de kendilerine en uygun, bir sonraki eğitime dahil edebiliyoruz.

Branş ve sınıf öğretmenleri ile velilerin yanı sıra spor antrenörleri de Lions Quest’in bireysel eğitimlerinden faydalanabiliyorlar. Antrenörler günümüzde sporcuların fiziksel kondisyonlarını yüceltmenin yanı sıra gençlerin temel karakter oluşumuna da katkıda bulunuyor, takım üyelerinin duygusal motivasyonlarını ve mutluluklarını da gözetiyorlar. Takım ruhunun güçlenmesi ise grup içinde güvenli ve olumlu bir iklimin oluşmasını, gerek grup üyelerinin kendi aralarında ve gerekse antrenörlerle etkin bir iletişim içinde olmalarını gerektiriyor. Lions Quest’in rehber kitaplarında bulunan alıştırmalar, antrenörlere bu konularda büyük fayda sağlıyor.

İÇ SPOT: “İnteraktif, eğlenceli, uygulamalı bir çalıştay şeklinde tasarlanan eğitim programımız, okul öncesi öğretmenlerimiz için 1 tam gün, diğer öğretmenlerimiz için ise için 2 tam gün sürüyor. Programımız esnasında ve sonrasında farklı yaş aralıkları için rehber öğretmen kılavuzları dağıtılıyor ve altı ayda bir gerçekleşen takip toplantıları ile öğrenilenler pekiştiriliyor. Eğitim programının sonucunda en önemlisi ise katılımcılarımız, deneyimlerini paylaşabildikleri uluslararası bir network’e dahil edilmiş oluyorlar.”

> Lions Quest’ten akran baskısını azaltan program

7 yıldan beri Türkiye’deki 12 ilde, 460'dan fazla özel ve devlet okulunda 3000'den fazla öğretmene, veliye ve yöneticiye uygulanan Lions Quest Yaşam Becerileri Programı, %100 oranında olumlu tutumu ve iyi iletişimi desteklerken; %90 oranında gruba ve kurallara uyumu artırıyor, %11 oranında ise akademik başarıyı yükseltiyor. Lions Quest Avrupa Koordinatörü Nilgün Erdem Niord, programın ayrıca, akran baskısını %80 oranında azalttığını da vurguluyor.

lions1970'li yıllarda Stanford Üniversitesi bünyesinde akademik bir program haline getirilen ve Dünya Gençlik Vakfı tarafından dünyaya sunulan Lions Quest, öğretmenleri, okul yönetimlerini, spor antrenörlerini ve velileri, çocukların sosyal duygusal gelişimlerini nasıl arttırabilecekleri konusunda eğiten bir program… 96 ülkede ve 41 dilde başarıyla uygulanan Lions Quest, sosyal ve duygusal zekanın kuramcısı Daniel Goleman'ın kurduğu CASEL (Collaborative for Academic, Social and Emotional Learning) tarafından 2015 yılında yeniden dünyanın SEL (Social Emotional Learning - Sosyal Duygusal Eğitim) alanında en başarılı üç programından biri. 2002 yılında Uluslararası Lions Kulüpleri Vakfı'nın satın aldığı program, Birleşmiş Milletler ile Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) eğitim gereklerine göre, uygulayan ülkelerin de katkıları ile, devamlı olarak güncelleniyor. Lions Quest'in okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik dört farklı kitabı, 2008 yılında Amerika ve Avrupa örnekleri temel alınarak akademik bir çalışma ile Türkiye'ye uyarlandığını söyleyen Lions Quest Avrupa Koordinatörü Nilgün Erdem Niord, söz konusu kitapların, aile ve okul ortamlarında, çocukların yetiştirilmelerinden sorumlu olan bireylere ve kurumlara yönelik bir "rehber" ve "eğitim kaynağı" özelliğini taşıdığını belirtiyor. Ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda ulusal adaptasyonu tamamlanmış, K12'nin tüm kademeleri için Türkçeleştirilmiş, denenmiş, ölçmeleri ve değerlendirilmeleri gerçekleştirilmiş olan programın, son 7 yılda toplam 12 ilimizde, 460'dan fazla özel ve devlet okulunda 3000'den fazla öğretmene, veliye ve yöneticiye ulaştığını ifade eden Nilgün Erdem Niord ile programın detaylarını konuştuk.

lionsPROGRAM, 3-18 YAŞ ARASI ÇOCUKLARA VE GENÇLERE UYGULANIYOR
Peki hangi yaş grubundakilere uygulanıyor bu program?
Ülkemizde yapılandırılmış ve değerlendirilmiş geniş kapsamlı ilk ve tek Sosyal Duygusal Eğitim programı olan Lions Quest, okullarda yalnızca sertifikalı öğretmenler tarafından 3-18 yaş arası çocuklara ve gençlere uygulanabiliyor.

İnteraktif, eğlenceli, uygulamalı bir çalıştay şeklinde tasarlanan eğitim programımız, okul öncesi öğretmenlerimiz için 1 tam gün, diğer öğretmenlerimiz için ise için 2 tam gün sürüyor. Programımız esnasında ve sonrasında farklı yaş aralıkları için rehber öğretmen kılavuzları dağıtılıyor ve altı ayda bir gerçekleşen takip toplantıları ile öğrenilenler pekiştiriliyor. Eğitim programının sonucunda en önemlisi ise katılımcılarımız, deneyimlerini paylaşabildikleri uluslararası bir network’e dahil edilmiş oluyorlar.

Okul öncesi, ilköğrenim, orta öğrenim ve lise düzeyinde program nasıl uygulanıyor? Bahsedebilir misiniz?
Okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve lise öğretmenleri için dört farklı rehber kitabımız var. Bu kitaplarda işlenen konular, alıştırmalar ve oyunlar da birbirinden ayrılıyor. Örneğin, okul öncesi 3 yaş ve üzeri çocuklarımıza enerji verici oyunlarla ve öykülerle, programın kahramanı olan ayıcık üzerinden öğretilen sosyal ve duygusal beceriler, 15-17 yaşlarında rol model oyunları ve egzersizlerle devam ediyor. Lise rehber kitaplarında, diğer yaş gruplarından farklı olarak öğrencilere bağımlılık yapıcı maddelerden ve kötü alışkanlıklardan nasıl korunabilecekleri veya ergenlik dönemini nasıl daha kolay geçirebileceklerine ilişkin farklı konular da işleniyor.

lionsProgramın ana konu başlıkları arasında, olumlu dil, duygu kontrolü, etkin dinleme, takım içinde çalışma, empati, diyalogla çözüm, çatışma çözme, akran baskısı, olumsuzluklara karşı direnç ve sağlıklı yaşam bilinci yer alıyor. Programımız öncelikle, çocuklarımızın kazanmalarını hedeflediğimiz yeni becerileri kolaylıkla öğrenebilecekleri ve özgürce deneyip, geliştirebilecekleri duygusal açıdan güvenli ve olumlu bir sınıf ortamı yaratmayı amaçlıyor. Lions Quest eğitimlerindeki ve rehber kitaplarındaki eğlenceli alıştırmalar sayesinde, öğrenenin kendisini güvende hissettiği, içinde bulunduğu topluluk tarafından kabul gördüğü, arkadaşlarıyla benzer-ortak noktalardan hareket ederek daha çok işbirliği yaptığı bir öğrenme ortamı yaratılıyor. Toplumsal sorumluluk ve gönüllük anlayışı da Lions Quest’in önemli kazanımlarından.

Hedeflenen sınıf ortamının oluşturulmasından sonraki aşamada ise programımızda, grup çalışmaları, paylaşma, yardım etme ve yardım isteme, duygularını tanıma, duygularını ifade etme/vücut dili ile gösterme ve onları kontrol etme (özellikle öfke kontrolü), seçme ve karar verme, başkalarına saygı duyma ve takdir etme becerilerinin geliştirilmesi ile vücudumuzu tanıyarak sağlıklı yaşam bilinci oluşturulması gibi konular yer alıyor.

Sosyal duygusal zekayı geliştiren uygulamaların öneminden bahsedebilir misiniz? Bu kapsamda Lions Quest duygusal zekayı nasıl geliştiriyor?

2004 yılında bu konuda gerçekleştirilen araştırmalara göre sosyal duygusal becerileri gelişmiş öğrenciler; okula ve öğretmenlerine karşı daha güçlü bir aidiyet duygusu hissediyorlar, öğrenmeye daha açık ve daha motive oluyorlar. Ayrıca problemli ve olumsuz davranışlar yerine olumlu davranışlara eğilimleri artıyor, daha az kaygı, tedirginlik ve stres taşıyorlar. Sınavlarda daha başarılı oluyorlar ve daha yüksek sonuçlar elde ediyorlar.

Boğaziçi Üniversitesi tarafından Türkiye’de gerçekleştirilen araştırmalara göre, Lions Quest programı, %100 oranında olumlu tutumu ve iyi iletişimi desteklerken; %90 oranında gruba ve kurallara uyumu artırmakta, %11 oranında ise akademik başarıyı yükseltmektedir. Lions Quest’in okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve lise düzeyindeki rehber kitaplarında öğrencilerin günlük hayatta sıklıkla karşılaştıkları durumlar, olaylar ve çatışmalar, öğrencilerin eğlendikleri, akışta kaldıkları ve meraklarının tetiklendiği bir sınıf ortamında ele alınıyor. Sınıfta oynanan farklı oyunlar ve aktivitelerde öğrenciler, arkadaşlarıyla daha olumlu ve daha yakın ilişkiler kurarken, aynı zamanda bu konuları günlük hayatlarında başlarına gelen durumlarla ilişkilendirerek, duygularını daha iyi nasıl yönetebileceklerini ve karşılarındaki bireylere saygılı, çözüm odaklı bir bakış açısıyla nasıl yaklaşabileceklerini öğreniyorlar.

Program akran baskısına karşı çocukları nasıl koruyor?

Bu programın en önemli amaçlarından bir tanesi de öğrencileri olumsuz akran baskısından korumaktır. Bu amaçla öğrencilere ilk olarak kendilerine zarar verebilecek davranışları tanıma ve ayırt etme çalışmaları yaptırılmakta; sonrasında ise arkadaşlıklarını bozmadan istemedikleri ya da yapılmasında sakınca gördükleri durumlarda arkadaşlarına “HAYIR” diyebilme becerileri kazandırılmaktadır. Programın basamak basamak ilerleyen bir sistemi olduğundan, bu aşamaya gelindiğinde öğrencinin kendini tanıma, kendini kontrol etme, özgüven oluşturma, empati kurma gibi becerileri zaten gelişmiş olacaktır ki; bu da bahsi geçen kazanımın verilmesini kolaylaştıracaktır. Akran baskısına maruz kalmadan karar verme becerileri de diğer kazanımlarda olduğu gibi öykü, rol model, oyun ve ekip çalışmaları ile verilmektedir. Boğaziçi Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre Lions Quest Yaşam Becerileri Programı, akran baskısını %80 oranında azaltmaktadır.

SPOR ANTRENÖRLERİ EĞİTİMLERDEN FAYDALANABİLİYORLAR

Bireysel olarak eğitimler de veriyorsunuz. Bu eğitimlerinizden bahsedebilir misiniz?
Öğrenciler okullarında yalnızca kendi sınıf öğretmenlerinin değil, branş öğretmenlerinin, yan sınıftaki farklı bir öğretmenin veya okul yönetiminin yaklaşımından da sıklıkla etkilenebiliyorlar. Bir okulun en az iki öğretmeninin veya tüm öğretmenlerinin toplu şekilde Lions Quest eğitimini almaları ise sosyal duygusal öğrenme ile ilgili rehber kitaplarda bulunan uygulamaların daha hızlı hayata geçirilmesini sağlıyor. Bu nedenle önerimiz, eğitimlerin okul bazında sunulması yönünde. Ancak, bireysel olarak bu programa katılmak isteyen öğretmenlerimizi de kendilerine en uygun, bir sonraki eğitime dahil edebiliyoruz.

Branş ve sınıf öğretmenleri ile velilerin yanı sıra spor antrenörleri de Lions Quest’in bireysel eğitimlerinden faydalanabiliyorlar. Antrenörler günümüzde sporcuların fiziksel kondisyonlarını yüceltmenin yanı sıra gençlerin temel karakter oluşumuna da katkıda bulunuyor, takım üyelerinin duygusal motivasyonlarını ve mutluluklarını da gözetiyorlar. Takım ruhunun güçlenmesi ise grup içinde güvenli ve olumlu bir iklimin oluşmasını, gerek grup üyelerinin kendi aralarında ve gerekse antrenörlerle etkin bir iletişim içinde olmalarını gerektiriyor. Lions Quest’in rehber kitaplarında bulunan alıştırmalar, antrenörlere bu konularda büyük fayda sağlıyor.

İÇ SPOT: “İnteraktif, eğlenceli, uygulamalı bir çalıştay şeklinde tasarlanan eğitim programımız, okul öncesi öğretmenlerimiz için 1 tam gün, diğer öğretmenlerimiz için ise için 2 tam gün sürüyor. Programımız esnasında ve sonrasında farklı yaş aralıkları için rehber öğretmen kılavuzları dağıtılıyor ve altı ayda bir gerçekleşen takip toplantıları ile öğrenilenler pekiştiriliyor. Eğitim programının sonucunda en önemlisi ise katılımcılarımız, deneyimlerini paylaşabildikleri uluslararası bir network’e dahil edilmiş oluyorlar.”

Son Güncelleme: Perşembe, 21 Nisan 2016 18:39

Gösterim: 2749


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.