CEO Gökhan Öğüt: Hem okulda hem sporda başarılıydım
- Ayrıntılar
- Kategori: Röportaj
- Çarşamba, 25 Kasım 2015 12:10 tarihinde oluşturuldu
Sporla iç içe geçen, başarılı bir öğrencilik hayatının olduğunu söyleyen Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt, özellikle Bornova Anadolu Lisesi’nde okuduğu 4 sene boyunca bir yandan okulun dönem birincisi olduğunu, bir yandan da voleybol takımında Ortaokullararası Şampiyona’da Türkiye ikinciliğini kazandığını belirtiyor.
Eğitim hayatınızı anlatabilir misiniz? Hangi okullarda okudunuz? Nasıl bir öğrenciydiniz?
İzmir doğumluyum. İlkokulu Murat Reis İlkokulu’nda annemin öğrencisi olarak okudum. Annemin 5 yıl boyunca ilk öğretmenim olması, hem güzel hem de zorluydu. Ardından, sınavlarda başarılı olarak Bornova Anadolu Lisesi’nde okumaya hak kazandım. Buradaki 4 sene boyunca bir yandan okulun dönem birincisi oldum, bir yandan da voleybol takımında Ortaokullararası Şampiyona’da Türkiye ikinciliğini kazandım ve son sınıfta da takım kaptanlığı yaptım.
15 yaşındayken, Ankara Fen Lisesi’ni kazanarak İzmir’i ve ailemi geride bıraktım. Lise yıllarımı yatılı okuyarak Ankara Fen Lisesi’nde tamamladım. Bir taraftan okudum, diğer taraftan da TÜBİTAK Kimya Bilgi Yarışması, Biyoloji Proje Yarışması ve Matematik Olimpiyat takımlarında dereceler aldım. Ankara Fen Lisesi’ni bitirdikten sonra AFS ile değişim öğrencisi olarak ABD’ye gittim. Chicago yakınlarında Naperville North High School isimli lisede 1 yıl okudum. Liseyi hem orada ABD’de, hem burada Türkiye’de iki kez bitirdim aslında. Daha sonra Türkiye’ye dönünce, Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümüne girdim. 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Procter & Gamble Türkiye’den iş teklifi aldım; ama, MBA yapmak için ABD’ye dönmeye karar verdim. İki yıl University of Illinois at Chicago’da Pazarlama ve Finans Yüksek Lisans eğitimi aldım. Her şeyden önce, genel olarak Endüstri Mühendisliği derslerinin mesleki formasyonumda önemli rol oynadığını ifade etmeliyim. Özellikle “Operasyon Araştırması”, “Olasılık” ve “Ergonomi” gibi dersler, analitik düşünme ve problem çözme becerilerimin gelişmesinde etkili oldu. Diğer yandan, kariyerime endüstri mühendisliği okusam da pazarlamacı olarak başladım.
İLKOKULDA ÖĞRETMENİM ANNEMDİ
Eğitim hayatınızda unutmadığınız, hayatınıza yön veren bir öğretmeniniz var mıydı?
Tabii ki ilkokulda 5 yıl boyunca annemin sınıfında eğitim görmem, annemi eğitim hayatım boyunca karşılaştığım diğer tüm öğretmenlerimden daha ayrıcalıklı bir yere koyuyor. Annemin bana sadece evde bir ebeveyn olarak değil, okulda da tüm eğitim ve kariyer hayatımın temeli olan ilköğretimi en iyi şekilde verdiğini düşünüyorum. Kendisine çok şey borçluyum.
Çocukluğunuz nasıl geçti? Nasıl bir ailede büyüdünüz?
Mutlu bir çocukluğum oldu. Annem ilkokul öğretmeni, babam da muhasebe müdürü olarak yoğun bir iş temposu içindeydiler. Bu yoğun tempodan dolayı bana İzmir’de bakmakta zorlandıkları için, 3 yaşımdan 6 yaşıma, ilkokula başlayıncaya kadar, anneannemlerle beraber Torbalı İlçesi’nin Yazıbaşı Köyü’nde yaşadım. En güzel çocukluk anılarım, köyde, tarlada ve sokakta yaşıtlarımla çok eğlenerek geçirdiğim bu üç yıla aittir.
Çocukken kariyer planlarınız nasıldı? Hangi mesleğin hayalini kuruyordunuz?
Benim hayatımda da beni bugünlere, büyük bir şirketin yöneticiliğine hazırlayan kritik dönüm noktaları oldu. İlkokul ve ortaokulu İzmir’de okuduktan sonra, liseyi okumak üzere Ankara Fen Lisesi’ne gittim ve Ankara’da yatılı okudum. Orada beni yöneticiliğe hazırlayan özelliklerimin şekillenmeye başladığını söyleyebilirim. Çok iyi bir eğitimin yanında, kendi başıma yaşamanın, ayaklarımın üzerinde durmanın inceliklerini öğrendim. Bir önemli dönüm noktası da, Ankara Fen Lisesi’ni bitirdikten sonra AFS ile değişim öğrencisi olarak ABD’ye gitmem oldu. Orada da farklı kültürleri, adaptasyonu çok iyi öğrendiğim. ABD’de yaşadığım bu bir yıl vizyonumu genişletti. Boğaziçi Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği okurken, Spor Kurulu’nda önce Üye, sonra Sayman, son olarak da Başkan olarak görev yaptım. Kariyerimi şekillendiren bir diğer kritik nokta da, Spor Kurulu’nda yaptığım çalışmalar oldu. Orada da takım arkadaşlığını ve liderliği biraz daha perçinledim.
O dönemler için oldukça da büyük bütçeli bir kulüptü. O kulübün bütçesinin yönetimi, hedeflerinin ve vizyonunun belirlenmesi, bunun için ekiplerin kurulmasından sorumluydum. Herhangi bir para karşılığı olmadan çalışan, bu işi gerçekten gönlüyle yapan, iyi bir şeyler yapmaya çalışan öğrencilerdik. Bu öğrencilerin liderliğini yapmak da bana çok şey öğretti. Mesela, alt komitelerin kurulması, her bir iş için ayrı hedeflerin belirlenmesinin yanı sıra o dönemde birçok şirketle de görüşme imkânı buldum. Tüm bu deneyimlerin aslında beni mühendisliğe değil de, pazarlama ve yöneticilik alanında bir kariyere yönlendirdiğini söyleyebilirim.
Endüstri Mühendisliği’ni seçmenizdeki nedenler nelerdi? İsteyerek tercih ettiğiniz bir bölüm müydü?
Endüstri Mühendisliği’ni çok da bilinçli olarak seçmedim. Ankara Fen Lisesi’nde okuyan iyi bir öğrenciydim. Üniversiteye giriş sınavlarında o yıllarda en yüksek puan ile alım yapan mühendislik bölümlerini önce Elektrik Elektronik ardından da Endüstri Mühendisliği olarak sıraladım. Ancak, Boğaziçi Üniversitesi tercihim bilinçliydi; İzmir ve Ankara’dan sonra İstanbul’da okumak istediğime karar vermiştim. Şimdi bu seçimlerimin ne kadar isabetli olduğunu görüyorum. Tekrar yapma şansım olsaydı, yine Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’ni seçerdim. Üniversite hayatımın beni analitik düşünme, problem çözme ve liderlik yetkinlikleri anlamında geliştirdiğini düşünüyorum.
BAŞARI İÇİN “BEN” DEĞİL “BİZ” DUYGUSU GÜÇLÜ OLMALI
Başarınızın sırrı nedir? Başarıya nasıl ulaştınız? Sizin konumunuza ulaşmak isteyen gençlere neler önerirsiniz?
İş dünyasında başarının anahtarının, öncelikle doğru hedefi belirlemek, bu hedef için doğru yol haritası oluşturmak ve odağı kaybetmemek olduğuna inanıyorum. Ardından, her adımda müşterilerimize yakın ve onların ihtiyaçlarına odaklanan; adanmış, yenilikçi, donanımlı ve tutkulu takım oyuncularıyla çalışmayla, başarının mutlaka geleceğini düşünüyorum. Doğru yol haritası ve güçlü takım ruhundan yoksun bir çalışma anlayışı, başarısızlığı da beraberinde getiriyor. Günümüz iş dünyasında, başarı için “ben” değil “biz” duygusunun güçlü olması gerekiyor. Takım ruhuna ve birlikte başarmaya inanmak şart. Ortak bir vizyon etrafında kenetlenmiş insanlar, başarıyı mutlaka yakalıyor. Dolayısıyla, hem lider hem de ekip başarıda eşit rol oynuyor ve birbirini bütünlüyor. Bu noktada, özellikle katılımcı yönetim anlayışı, takım ruhunu besleyen güçlü bir kültürün oluşmasına izin veriyor. Bu anlayış, Vodafone Türkiye’nin de çalışma prensibinin temelini oluşturuyor ve kurumsal başarılarımızda belirleyici oluyor. Hedef belirlerken bir işi asla tek boyutuyla değerlendirmez, 360 derece bakış açısıyla geliştirmeye ve takımımın da her zaman bu mottoyla hareket etmesine önem veririm. Bu durumun başarıyı da getirdiğine inanıyorum.
300’E YAKIN GENCİ BÜNYEMİZE KATTIK
Şirketinizde iş deneyimi olmayan gençleri neye göre ve hangi pozisyonlarda işe alıyorsunuz, onlara hangi fırsatları tanıyorsunuz?
Potansiyeli yüksek olan yeni mezun genç yetenekleri bünyemize katmak amacıyla oluşturduğumuz Discover Genç Yetenek Programı’nı 2008’den bu yana aralıksız sürdürüyoruz. Telekomünikasyon alanında kariyer yapmak isteyen genç adayların, sektörün dinamizmine uygun şekilde kendini iyi ifade edebilen, girişimci, hızlı, analitik düşünen, aksiyon alabilen ve gelişime açık olması gerektiğine inanıyoruz. Eğitim, yabancı dil, iş tecrübesi gibi özelliklerin yanında yeniliğe açık olmak da, Dijital Dönüşüm’e öncülük etme vizyonumuz doğrultusunda, işe alımlarda öne çıkan bir özellik. Bununla birlikte, adayın kişilik özelliklerini de son derece önemsiyoruz. Kurum olarak değerlerimiz ve davranış şekillerimiz olan hız, güven ve sadelik konusunda örnek davranışlar gösteren, hırslı, rekabetçi ve müşteri odaklı, aynı zamanda öğrenmeye açık, yüksek enerjili arkadaşlarla çalışmak istiyoruz. Liderlik özelliğini de çok önemsiyoruz, onları geleceğin liderleri olarak yetiştirmek istiyoruz. Bu doğrultuda, Discover Genç Yetenek Programı’na başvurmak isteyen adayların, üniversite son sınıf öğrencisi ya da maksimum bir yıl tam zamanlı iş tecrübesine sahip olması ve iyi derecede İngilizce bilmesi gerekiyor. Vodafone’da çalışmaya istekli ve azimli olmak; öğrenmeye hevesli, enerjik, eğlenceli, yenilikçi olmak da adaylarda aradığımız özellikler... Yine, bu adaylarımızın, Vodafone’un online sınavlarını, değerlendirme merkezi süreçlerini ve mülakatlarını başarıyla tamamlamış olması da gerekiyor. 5 aşamalı bir değerlendirme ve seçme sürecini geride bırakan adaylar, Vodafone Ailesi’nin bir parçası oluyor. Her yıl yaklaşık 5.000 gencimizin başvurduğu bu programı ile 300’e yakın genci bünyemize kattık.
VOLEYBOL TAKIMIMIZLA SAHAYA ÇIKIYORUM
Çok uzun yıllar spor yaptım ve hâlâ yapıyorum. Özellikle takım sporlarının, liderliği pekiştirdiğini, disiplini geliştirdiğini ve belirlediği hedeflere ulaşacağına dair insanın kendine duyduğu inancı sağlamlaştırdığını düşünüyorum. Vodafone içinde kurduğumuz şirket voleybol takımımızla şirketlerarası turnuvalara katılıyoruz. Ben de takımımızla sahaya çıkıyorum. Bu benim için önemli bir motivasyon kaynağı oluyor. Diğer yandan, eşim ve kızlarımla farklı ülkelere seyahat etmek de bana büyük keyif veriyor.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
İLGİLİ HABERLER
-
DAS Akademie Yeni Eğitim Öğretim Yılına Hazır
-
Yabancı Dil Eğitiminde Yükselen Trend: Almanca
-
Kandilli Koleji Kariyer alanında öğrencilerine yol gösteriyor
-
EN ÇOK İZLENEN İLK 10 SİNEMA FİLMİ BELLİ OLDU
-
YABANCI DİL ÖĞRENİMİNDE 50 KRİTİK SORU
-
Burundan uygulanan sprey aşının insan deneylerine başlanıyor
-
23 yıldır öğrenci ve öğretmenlerin yanında Sadık Uygun Yayınları
-
Okul Tasarımcısı okul duvarlarını yeniden canlandırıyor
-
Uzay Kampı Türkiye, çocukların kendilerini ve dünyayı tanımalarını sağlıyor
-
Boş duvarlar Okul Tasarımcısı ile hayat buluyor