Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Türkiye’nin önde gelen eğitim sendikalarından Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim- İş üyeleri bugün derse girmeyerek alanlara inme kararı aldı.
Hürriyet Gazetesi’nden Gülseven Özkan’ın haberine göre, Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim- İş üyeleri bugün derse girmeyerek alanlara inme kararı aldı.
Amaç ise eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekmek olarak açıklandı. Torba yasada yer alan öğretmene rotasyon, 4 yıldan fazla müdürlük yapan ve 75 puanın altında kalan okul müdürlerinin görevden alınması, 5’inci sınıftan itibaren türban serbestliği, eğitimcilerin sosyal ve ekonomik hakları, akademisyenlerin özlük hakları ve yükseköğretim kurumlarının yapıları gibi başlıklar grevin nedenleri arasında. Sendika başkanları Türkiye genelinde 500 binin üzerinde eğitimcinin eyleme destek vermesini bekliyor.
Kamuran Karaca (Eğitim-Sen Genel Başkanı): Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’na yürüyeceğiz. Türkiye genelinde her ilde ayrı ayrı alanlarda 3 büyük sendika eylem yapacak. Ankara’da bütün okulların 1 tam gün boşalmasını bekliyoruz. Alanlara da kendi sendikamız için 4 bin eğitimciyi bekliyoruz. Rapor alma söz konusu değil. Bu grev yasal hakkımız.
İsmail Koncuk (Türk Eğitim-Sen Başkanı): 231 bin Türk Eğitim-Sen üyesi olmak üzere toplam 500 binin üzerinde eğitimci bu eyleme destek verecek, 1 gün iş bırakacak. Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmesinden doğan grev hakkımızı kullanıyoruz.
Veli Demir (Eğitim-İş Genel Başkanı): 12 yıllık süreçte Ak Parti en büyük tahribatı eğitim alanında yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatı yasası değiştirildi. 4+4+4 sistemi getirildi. 7 bin idarecinin görevine son verildi. Öğretmene rotasyon getirildi. Eğitim laik, bilimsel özünden koptu ve hızla dinselleştiriliyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye’nin önde gelen eğitim sendikalarından Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim- İş üyeleri bugün derse girmeyerek alanlara inme kararı aldı.
Hürriyet Gazetesi’nden Gülseven Özkan’ın haberine göre, Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim- İş üyeleri bugün derse girmeyerek alanlara inme kararı aldı.
Amaç ise eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekmek olarak açıklandı. Torba yasada yer alan öğretmene rotasyon, 4 yıldan fazla müdürlük yapan ve 75 puanın altında kalan okul müdürlerinin görevden alınması, 5’inci sınıftan itibaren türban serbestliği, eğitimcilerin sosyal ve ekonomik hakları, akademisyenlerin özlük hakları ve yükseköğretim kurumlarının yapıları gibi başlıklar grevin nedenleri arasında. Sendika başkanları Türkiye genelinde 500 binin üzerinde eğitimcinin eyleme destek vermesini bekliyor.
Kamuran Karaca (Eğitim-Sen Genel Başkanı): Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’na yürüyeceğiz. Türkiye genelinde her ilde ayrı ayrı alanlarda 3 büyük sendika eylem yapacak. Ankara’da bütün okulların 1 tam gün boşalmasını bekliyoruz. Alanlara da kendi sendikamız için 4 bin eğitimciyi bekliyoruz. Rapor alma söz konusu değil. Bu grev yasal hakkımız.
İsmail Koncuk (Türk Eğitim-Sen Başkanı): 231 bin Türk Eğitim-Sen üyesi olmak üzere toplam 500 binin üzerinde eğitimci bu eyleme destek verecek, 1 gün iş bırakacak. Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmesinden doğan grev hakkımızı kullanıyoruz.
Veli Demir (Eğitim-İş Genel Başkanı): 12 yıllık süreçte Ak Parti en büyük tahribatı eğitim alanında yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatı yasası değiştirildi. 4+4+4 sistemi getirildi. 7 bin idarecinin görevine son verildi. Öğretmene rotasyon getirildi. Eğitim laik, bilimsel özünden koptu ve hızla dinselleştiriliyor.
Son Güncelleme: Çarşamba, 24 Eylül 2014 08:06
Gösterim: 1874
Muhalefetten, öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişikliğe eleştiri
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, öğrencilerin kılık kıyafetine ilişkin yönetmelikte yapılan değişiklikle ilgili, "Milli eğitimde özellikle orta öğretimde yerleştirme aşamasından başlayarak yaşanan çeşitli sorunlar ortada iken, kılık kıyafetle ilgili böyle bir karar almak, hükumetin eğitimden ne kadar bihaber ve uzak olduğunu gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Tekin, yazılı açıklamasında, yapılan değişiklikle orta öğretimde başörtüsünün serbest bırakıldığını hatırlattı.
Eskiden sadece imam hatip ortaokullarında uygulanan bu yönetmeliğin şimdi tüm ortaöğretim için yaygınlaştırıldığını belirten Tekin, "Oysa imam hatip liseleri artık meslek lisesi olmaktan çıkarıldı, yaygınlaştı. Yani isteyen veli ve öğrencinin bu okulları tercih hakkı var" ifadesini kullandı.
Açıklamasında, "CHP olarak herkesin güzel dinimizin gereğini yaşamasının güvencesiyiz" açıklamasını yapan Tekin, şunları kaydetti:
"Fakat dinimiz de yapılan ibadetin, uyulan sünnetin, yaşam tarzının farkında olunmasını farz kılar. Beşinci sınıf öğrencisi, 10-11 yaşındaki bir kız çocuğu kendi isteğiyle mi örtünecek, yoksa aile ve mahalle baskısıyla mı başörtüsü takmak zorunda bırakılacak? CHP’nin peşinde olduğu, çocuğun üstün yararıdır. Herkes kendi iradesine göre yaşasın istiyoruz. Başkasının yaşamını yaşamasını değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, ağabeyi Hüseyin'in başını örtmesi için yaptığı baskılar üzerine günlerce ağladığını belirtmişti. Bu acı gerçeği en iyi bilen annelerin, kız kardeşlerin de 11-12 yaşındaki kızlarımızın başlarını örtme ile ilgili bu karara karşı çıkmasını bekliyorum. Milli eğitimde özellikle orta öğretimde yerleştirme aşamasından başlayarak yaşanan çeşitli sorunlar ortada iken, kılık kıyafetle ilgili böyle bir karar almak, hükumetin eğitimden ne kadar bihaber ve uzak olduğunu gösteriyor."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Muhalefetten, öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişikliğe eleştiri
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, öğrencilerin kılık kıyafetine ilişkin yönetmelikte yapılan değişiklikle ilgili, "Milli eğitimde özellikle orta öğretimde yerleştirme aşamasından başlayarak yaşanan çeşitli sorunlar ortada iken, kılık kıyafetle ilgili böyle bir karar almak, hükumetin eğitimden ne kadar bihaber ve uzak olduğunu gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Tekin, yazılı açıklamasında, yapılan değişiklikle orta öğretimde başörtüsünün serbest bırakıldığını hatırlattı.
Eskiden sadece imam hatip ortaokullarında uygulanan bu yönetmeliğin şimdi tüm ortaöğretim için yaygınlaştırıldığını belirten Tekin, "Oysa imam hatip liseleri artık meslek lisesi olmaktan çıkarıldı, yaygınlaştı. Yani isteyen veli ve öğrencinin bu okulları tercih hakkı var" ifadesini kullandı.
Açıklamasında, "CHP olarak herkesin güzel dinimizin gereğini yaşamasının güvencesiyiz" açıklamasını yapan Tekin, şunları kaydetti:
"Fakat dinimiz de yapılan ibadetin, uyulan sünnetin, yaşam tarzının farkında olunmasını farz kılar. Beşinci sınıf öğrencisi, 10-11 yaşındaki bir kız çocuğu kendi isteğiyle mi örtünecek, yoksa aile ve mahalle baskısıyla mı başörtüsü takmak zorunda bırakılacak? CHP’nin peşinde olduğu, çocuğun üstün yararıdır. Herkes kendi iradesine göre yaşasın istiyoruz. Başkasının yaşamını yaşamasını değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, ağabeyi Hüseyin'in başını örtmesi için yaptığı baskılar üzerine günlerce ağladığını belirtmişti. Bu acı gerçeği en iyi bilen annelerin, kız kardeşlerin de 11-12 yaşındaki kızlarımızın başlarını örtme ile ilgili bu karara karşı çıkmasını bekliyorum. Milli eğitimde özellikle orta öğretimde yerleştirme aşamasından başlayarak yaşanan çeşitli sorunlar ortada iken, kılık kıyafetle ilgili böyle bir karar almak, hükumetin eğitimden ne kadar bihaber ve uzak olduğunu gösteriyor."
Son Güncelleme: Salı, 23 Eylül 2014 15:12
Gösterim: 1071
İki yılda 7 öğretmeninin değiştiğini ve mağdur olduğunu belirterek KDK'ya başvuran ilkokul öğrencisi, en küçük şikayetçi oldu
Konya'da, ilkokul 3'üncü sınıf öğrencisi, tayini başka yere çıkan öğretmenlerinin ardından iki yılda 7 öğretmen değiştirince mağduriyetini Kamu Denetçiliği Kurumu'na (KDK) iletti. En küçük şikayetçi konumundaki öğrencinin başvurusunun incelenmesinin ardından Konya Valiliği'ne ve Konya Milli Eğitim Müdürlüğü'ne okula kadrolu öğretmen atanması için tavsiyede bulundu.
KDK'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Konya'da Başarakavak İlköğretim Okulunda öğrenim gören 3'üncü sınıf öğrencisi, öğretmeninin Konya'da başka bir yere görevlendirilmesi nedeniyle 2 yıldır sınıflarına vekil öğretmen geldiğini, şu ana kadar 7 öğretmen değiştirdiğini, bu nedenlerle mağdur olduğunu ve kadrolu öğretmen istediğini Kamu Denetçiliğine iletti.
KDK, velinin de iznini alarak konuyu incelemeye başladı. Öğrencinin kadrolu öğretmeninin başka bir görev için görevlendirilmesinden sonra derslere çeşitli öğretmenlerin girdiğini belirleyen Ombudsman, Başarakavak İlkokulunda sınıf öğretmeni ihtiyacı zaten varken ve bu ihtiyacı gidermeden, buradaki bir öğretmenin ihtiyaç olunan başka bir alanda görevlendirilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığına karar verdi.
2014-2015 eğitim öğretim yılından itibaren Başarakavak İlkokulu 4. sınıfında kadrolu bir sınıf öğretmenin sürekli görevlendirilmesi konusunda Konya Valiliği'ne ve Milli Eğitim Müdürlüğü'ne tavsiyede bulunan Başdenetçi Nihat Ömeroğlu, bu tavsiyeler yerine getirilemediğinde okula kadrolu bir öğretmenin atanması ve öğrencilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı'na tavsiye kararında bulunulmasına hükmetti.
Tavsiye kararında, Danıştay 5'inci Dairesinin önceki yıllarda aldığı örnek bir karara atıfta bulunan Ömeroğlu, kamu görevlerinin vekaleten yürütülmesinin, ancak hizmetin gerektirdiği durumlarda geçici olarak başvurulacak bir yol olduğunu bildirdi. Buradan hareketle vekaleten görevlendirmenin geçici ve istisnai durumlarda başvurulan bir yol olduğunu kaydeden Başdenetçi Ömeroğlu, kamu hizmetlerinin vekaleten yürütülmesini sürekli hale getirecek biçimde uygulama yapılamayacağını belirtti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İki yılda 7 öğretmeninin değiştiğini ve mağdur olduğunu belirterek KDK'ya başvuran ilkokul öğrencisi, en küçük şikayetçi oldu
Konya'da, ilkokul 3'üncü sınıf öğrencisi, tayini başka yere çıkan öğretmenlerinin ardından iki yılda 7 öğretmen değiştirince mağduriyetini Kamu Denetçiliği Kurumu'na (KDK) iletti. En küçük şikayetçi konumundaki öğrencinin başvurusunun incelenmesinin ardından Konya Valiliği'ne ve Konya Milli Eğitim Müdürlüğü'ne okula kadrolu öğretmen atanması için tavsiyede bulundu.
KDK'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Konya'da Başarakavak İlköğretim Okulunda öğrenim gören 3'üncü sınıf öğrencisi, öğretmeninin Konya'da başka bir yere görevlendirilmesi nedeniyle 2 yıldır sınıflarına vekil öğretmen geldiğini, şu ana kadar 7 öğretmen değiştirdiğini, bu nedenlerle mağdur olduğunu ve kadrolu öğretmen istediğini Kamu Denetçiliğine iletti.
KDK, velinin de iznini alarak konuyu incelemeye başladı. Öğrencinin kadrolu öğretmeninin başka bir görev için görevlendirilmesinden sonra derslere çeşitli öğretmenlerin girdiğini belirleyen Ombudsman, Başarakavak İlkokulunda sınıf öğretmeni ihtiyacı zaten varken ve bu ihtiyacı gidermeden, buradaki bir öğretmenin ihtiyaç olunan başka bir alanda görevlendirilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığına karar verdi.
2014-2015 eğitim öğretim yılından itibaren Başarakavak İlkokulu 4. sınıfında kadrolu bir sınıf öğretmenin sürekli görevlendirilmesi konusunda Konya Valiliği'ne ve Milli Eğitim Müdürlüğü'ne tavsiyede bulunan Başdenetçi Nihat Ömeroğlu, bu tavsiyeler yerine getirilemediğinde okula kadrolu bir öğretmenin atanması ve öğrencilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı'na tavsiye kararında bulunulmasına hükmetti.
Tavsiye kararında, Danıştay 5'inci Dairesinin önceki yıllarda aldığı örnek bir karara atıfta bulunan Ömeroğlu, kamu görevlerinin vekaleten yürütülmesinin, ancak hizmetin gerektirdiği durumlarda geçici olarak başvurulacak bir yol olduğunu bildirdi. Buradan hareketle vekaleten görevlendirmenin geçici ve istisnai durumlarda başvurulan bir yol olduğunu kaydeden Başdenetçi Ömeroğlu, kamu hizmetlerinin vekaleten yürütülmesini sürekli hale getirecek biçimde uygulama yapılamayacağını belirtti.
Son Güncelleme: Salı, 23 Eylül 2014 15:20
Gösterim: 1080
Alevi dernekleri, zorunlu din derslerini protesto etmek ve yeni öğretim yılındaki sorunları dile getirmek için İstanbul'da İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne gelerek binaya siyah çelenk bırakarak basın açıklaması yaptı.
Alevi Dernekleri Federasyonu üyesi bir grup, zorunlu din derslerini protesto etmek ve yeni öğretim yılındaki sorunları dile getirmek için Cağaloğlu'ndaki İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü binası önüne siyah çelenk bıraktı.
Saat 11.00 sıralarında İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan yaklaşık 50 kişi, "Mezhepçi eğitime karşı demokratik mücadele" yazılı pankart açtı. "Zorunlu din dersi istemiyoruz" sloganları da atan grup, daha sonra Milli Eğitim Müdürlüğü girişine siyah çelenk bıraktı.
"Tekçi yaklaşımların karşısında tavizsiz duracağız"
Basın açıklamasını okuyan Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Rıza Eroğlu, yeni öğretim yılının birtakım dayatmalarla toplumu rahatsız ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Eğitim emekçilerinin çağ dışı yaşam koşullarını çağa uydurmak, okullarımızın fiziki yapısını düzeltmek, bilimsel eğitim önündeki engelleri kaldırmak ve daha bir dizi öncelikli sorunlar varken, iktidarın tüm bu sorumluluklardan kaçıp, yeni bir ötekileştirici politikası hepimizin bilgisi dahilindedir. İktidar, zorunlu din derslerinin ardından, 4+4+4 sistemini uygulamaya sokan ve adım adım, bu ülkenin değişik inançlarını bitirmeye çalışan bir politikayı bize reva görmektedir. Ancak, tekçi eğitimi okul müfredatına yerleştirmekle tatmin olmayan AKP iktidarı, giderek orta öğretimin tümünü imam hatip okulları haline getirmeye çalışmak gibi bir tehlikeli ortamın yaratılmasına ve ayrıca Alevi-Sünni kardeşliğine de ciddi bir biçimde balta vurmaktadır. Biz Alevi kurumları ve bireyleri olarak, bu tekçi, ırkçı, mezhepçi yaklaşımların karşısında tavizsiz duracağımızı bildirmek için burada toplandık."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Alevi dernekleri, zorunlu din derslerini protesto etmek ve yeni öğretim yılındaki sorunları dile getirmek için İstanbul'da İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne gelerek binaya siyah çelenk bırakarak basın açıklaması yaptı.
Alevi Dernekleri Federasyonu üyesi bir grup, zorunlu din derslerini protesto etmek ve yeni öğretim yılındaki sorunları dile getirmek için Cağaloğlu'ndaki İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü binası önüne siyah çelenk bıraktı.
Saat 11.00 sıralarında İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan yaklaşık 50 kişi, "Mezhepçi eğitime karşı demokratik mücadele" yazılı pankart açtı. "Zorunlu din dersi istemiyoruz" sloganları da atan grup, daha sonra Milli Eğitim Müdürlüğü girişine siyah çelenk bıraktı.
"Tekçi yaklaşımların karşısında tavizsiz duracağız"
Basın açıklamasını okuyan Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Rıza Eroğlu, yeni öğretim yılının birtakım dayatmalarla toplumu rahatsız ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Eğitim emekçilerinin çağ dışı yaşam koşullarını çağa uydurmak, okullarımızın fiziki yapısını düzeltmek, bilimsel eğitim önündeki engelleri kaldırmak ve daha bir dizi öncelikli sorunlar varken, iktidarın tüm bu sorumluluklardan kaçıp, yeni bir ötekileştirici politikası hepimizin bilgisi dahilindedir. İktidar, zorunlu din derslerinin ardından, 4+4+4 sistemini uygulamaya sokan ve adım adım, bu ülkenin değişik inançlarını bitirmeye çalışan bir politikayı bize reva görmektedir. Ancak, tekçi eğitimi okul müfredatına yerleştirmekle tatmin olmayan AKP iktidarı, giderek orta öğretimin tümünü imam hatip okulları haline getirmeye çalışmak gibi bir tehlikeli ortamın yaratılmasına ve ayrıca Alevi-Sünni kardeşliğine de ciddi bir biçimde balta vurmaktadır. Biz Alevi kurumları ve bireyleri olarak, bu tekçi, ırkçı, mezhepçi yaklaşımların karşısında tavizsiz duracağımızı bildirmek için burada toplandık."
Son Güncelleme: Salı, 23 Eylül 2014 14:28
Gösterim: 1030
Okullarda başörtüsü serbestliğinden hangi öğrenciler yararlanacak? Başörtüsü serbestliği kaçıncı sınıftan itibaren başlayacak? Peçe ile de okula gelinebilecek mi? Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’dan başörtüsü açıklaması
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikteki başı açık ibaresinin kaldırılmasına ilişkin bir soru üzerine, "5. sınıf itibarıyla isteyen öğrenciler bu uygulamadan yararlanabilir" dedi.
Peçe ile de okula gelinebilecek mi?
Bazı provokasyonlar olur mu? Olabilir. Birileri bazı mizansenler kurgularlar. Ama işin doğal akışı içinde böyle şeyler olmaz.
İşin doğrusu bunu arzu eden öğrencilerin önünden bu engellerin kaldırılmasıdır.
Avcı, Bilkent Oteldeki "Medya Okuryazarlığı Dersi Tanıtım Toplantısı ve Yenilikler Paneli" sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Öğrencilerin kılık kıyafetlerine ilişkin yönetmelikte yapılacak değişikliğe ilişkin soru üzerine Avcı, başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayan her özgürlük genişlemesinin, özgürleşmenin iyi olduğunu dile getirdi.
Yönetmelikte yapılacak değişikliğin daha önceki bir uygulamanın genişletilmesi olduğuna işaret eden Avcı, "Ortaokullarda ve liselerde zaten belli okullarda bu uygulama vardı" dedi.
Bazı öğrenci ve velilerinden gelen yoğun taleplerle doğrultusunda bu uygulamanın kapsamının genişletildiğini dile getiren Avcı, "Anaokulu, ilkokul söz konusu değil. Bazı medya organlarında öyle şeyler de vardı. Ortaokullarda ve liselerde zaten bazı okullarda uygulanıyordu. Dolayısıyla kapsam o çerçevede. Ama daha çok lise öğrencilerini ilgilendiren bir uygulama. Çünkü özellikle oradan geliyordu. İmam hatip ortaokullarında oralarda zaten uygulanıyordu. Dolayısıyla ortaokul ve liselerde" diye konuştu.
"5. sınıf itibarıyla diye biliyoruz mu?" diye sorulması üzerine Avcı, "5. sınıf itibarıyla isteyen öğrenciler bu uygulamadan yararlanabilir" ifadelerini kullandı.
"Başı açık ibaresi kaldırıldı ama kapalılığın da nasıl olacağı tanımlanmadı. Peçeyle de öğrenciler gelebilecek mi?" şeklindeki soru üzerine Avcı, şunları söyledi:
"Yok öyle şeyler. Böyle provokasyonlar olur mu? Bugünlerde bekliyorum, olur. Evet, birileri bu tür fotoğraflar çekmek için mizansenleri kurgularlar. Geçmişte bunun örneklerini yaşadık. İşin doğal akışı içerisinde böyle şeyler olmaz. Ama dediğim gibi anaokullarına bile çarşaflı öğrenciler sokarak fotoğraf çektirenler olur. Bunu biliyorum. Böyle provokasyonların da yapılabilineceğini biliyorum. İşin doğrusu belli bir düzeydeki öğrenciler için, bunu arzu eden öğrencilerin önündeki engellerin kaldırılmasıdır."
Avcı, "Zaten bakın ortaokullarda bu uygulama vardı. Ve bazı derslerde de vardı. Dolayısıyla oradaki genişleme ortaokullarda da. Evet" dedi.
"Okul yakmak terördür"
Diyarbakır'da Kürtçe eğitim vereceği öne sürülen "okul" ile ilgili Valiliğe başvuru yapıldığının anımsatılması üzerine Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tür başvuruların yapılması için okul yakmak gerekmez. Okul yakmak terördür ve bununla bir sonuç almak da mümkün değildir. Bunun da apaçık bir provokasyon olduğunu özellikle bölgede yaşayan halkımız çok iyi biliyor. Bu halk düşmanlığıdır. Okul yakmak doğrudan doğruya o bölgedeki halka düşmanlık etmektir ve oraya çocuklarını gönderen vatandaşlarımızın haklarını gasp etmektir. Dediğim gibi halk düşmanlığıdır. Bununla sonuç almak da mümkün değildir. Bu işin yolu yordamı yasalarda belirlenmiştir. O yasal prosedürler içinde müracaat eden herkesin müracaatlarını biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak değerlendiririz."
Başvuru en geç o yılın 1 Eylül'e kadar yapılmalı
Bugünlerde muhtemelen "Müracaat ettik, Milli Eğitim Bakanlığı bahane üretiyor" şeklinde tartışmaların başlayacağını dile getiren Avcı, "Bahane değil, yasal bir zorunluluğu hatırlatıyorum. Özel okul açmak için Milli Eğitim Bakanlığına yapılacak müracaatların en geç o yılın 1 Eylül'üne kadar yapılması gerektiği konusu yasada yazıyor" diye konuştu.
Bu nedenle Bakanlık olarak pek çok okul müracaatını kabul edemediklerini kaydeden Avcı, İstanbul'da, Urfa'da başka illerde özel okul açmak için müracaat eden bazı girişimcilere, yasada yazan tarihi geçirdikleri için bu yıl için bunlara okul açma izni veremediklerini kaydetti.
Bunlardan bir tanesinin de İstanbul Başakşehir'deki Tayyip Erdoğan Spor Lisesi olduğunu bildiren Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece ve sadece başvuru süresini geçirdiği için ona da izin vermedik. Bu yasal düzenlemedir. Bakanın yetkisinde, yönetmelikte falan olsa yine düşünülebilirdi. Ama yasa diyor ki 'Özel okul açmak için müracaatlar o yılın 1 Eylül'üne kadar yapılır. 1 Eylül'den sonra yapılacak müracaatlar bir sonraki ders yılında değerlendirilir.' Bu tarihte, 23 Eylül'de yapmışsanız müracaatınızı, 1 Eylül'ü 23 gün geçmiş demektir."
Bir gazetecinin "Bir sonraki yıla kaldı otomatik olarak" demesi üzerine Avcı, "Evet. Dolayısıyla 1 Eylülden itibaren yapılacak her müracaatı, tıpkı o spor lisesi için olduğu gibi tıpkı Urfa'daki diğer bir özel okul gibi, onlarca örneği var bunun. 1 Eylül tarihini geçirdikleri için yasal olarak 1 Eylülden sonra izin vermiyoruz, hiçbir okula. Çünkü o tarihten sonra açılış işlemlerine başlayan bir okul en az 2 ay açılış şeyi sürüyor. 1 sömestri geçmiş oluyor."
Avcı, özel okul açmak isteyen girişimcilerin, 1 Eylül tarihine kadar müracaatlarını yapmak zorunda olduklarını vurguladı.
Konuyla ilgili ders kitabı gibi altyapı hazırlığı olup olmadığının sorulması üzerine Avcı, özel okullarda, müracaat sahiplerinin zaten müfredat, program ve ek ders önerisinde bulunduğunu dile getirdi.
Avcı, önerilerin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygun bulunduğu takdirde bu programlara, derslere izin verildiğini söyledi.
Farklı dillerde ve farklı içerikli ders okutmak isteyen özel okulların, bunlarla ilgili program önerileri ve öğretim materyalleri hazırlıklarını Talim Terbiye Kurulu'na sunmaları gerektiğini hatırlatan Avcı, Kurul'un da ölçütlerine göre konuyu değerlendirip, izin verip ya da vermeyeceğini anlattı.
Avcı, bunun bütün özel okullarda okutulan farklı dersler için geçerli olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bir de tabii bütün okullarda okutulması zorunlu olan özel olsun resmi olsun Türkçe okutulması zorunlu derslerimiz var. Onlar da zaten belli. Dolayısıyla her yeni müracaat, önce altyapı imkanları, fiziki imkanları sonra beşeri imkanları sonra programları itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından değerlendirilir."
Panele ilişkin "Niye onu sormuyorsunuz? Sizinle çok ilgili, sizin mesleğinizle ilgili" diyen Avcı, medya okuryazarlığı dersine çok önem verdiklerini belirterek, dersi seçen öğrencilere ve onları yönlendiren velilere teşekkür etti.
Medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olup olmayacağı şeklindeki soruyu da Avcı, zorunlu derslerin sayısını olabildiğince azaltmak istediklerini söyledi.
Haftada 40 saat ders yapıldığını, eğer her dersi zorunlu yaparlarsa haftada 150 saate ihtiyaç duyulacağını belirten Avcı, medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olmasına ilişkin iletişim fakültesi mezunlarının ciddi talepleri olduğunu anımsattı. Avcı, "Ama başka alanlarda da pek çok seçmeli dersin zorunlu olması yönünde o dersin ilgili kamuoyu tarafından kampanyalar yapılıyor. Biz bunu bir dengede tutmak zorundayız. Zorunlu derslerle seçmeli dersleri bir denge içerisinde yürütmek zorundayız. Çünkü netice itibarıyla elimizde sadece haftada 40 saat var" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Okullarda başörtüsü serbestliğinden hangi öğrenciler yararlanacak? Başörtüsü serbestliği kaçıncı sınıftan itibaren başlayacak? Peçe ile de okula gelinebilecek mi? Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’dan başörtüsü açıklaması
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikteki başı açık ibaresinin kaldırılmasına ilişkin bir soru üzerine, "5. sınıf itibarıyla isteyen öğrenciler bu uygulamadan yararlanabilir" dedi.
Peçe ile de okula gelinebilecek mi?
Bazı provokasyonlar olur mu? Olabilir. Birileri bazı mizansenler kurgularlar. Ama işin doğal akışı içinde böyle şeyler olmaz.
İşin doğrusu bunu arzu eden öğrencilerin önünden bu engellerin kaldırılmasıdır.
Avcı, Bilkent Oteldeki "Medya Okuryazarlığı Dersi Tanıtım Toplantısı ve Yenilikler Paneli" sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Öğrencilerin kılık kıyafetlerine ilişkin yönetmelikte yapılacak değişikliğe ilişkin soru üzerine Avcı, başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayan her özgürlük genişlemesinin, özgürleşmenin iyi olduğunu dile getirdi.
Yönetmelikte yapılacak değişikliğin daha önceki bir uygulamanın genişletilmesi olduğuna işaret eden Avcı, "Ortaokullarda ve liselerde zaten belli okullarda bu uygulama vardı" dedi.
Bazı öğrenci ve velilerinden gelen yoğun taleplerle doğrultusunda bu uygulamanın kapsamının genişletildiğini dile getiren Avcı, "Anaokulu, ilkokul söz konusu değil. Bazı medya organlarında öyle şeyler de vardı. Ortaokullarda ve liselerde zaten bazı okullarda uygulanıyordu. Dolayısıyla kapsam o çerçevede. Ama daha çok lise öğrencilerini ilgilendiren bir uygulama. Çünkü özellikle oradan geliyordu. İmam hatip ortaokullarında oralarda zaten uygulanıyordu. Dolayısıyla ortaokul ve liselerde" diye konuştu.
"5. sınıf itibarıyla diye biliyoruz mu?" diye sorulması üzerine Avcı, "5. sınıf itibarıyla isteyen öğrenciler bu uygulamadan yararlanabilir" ifadelerini kullandı.
"Başı açık ibaresi kaldırıldı ama kapalılığın da nasıl olacağı tanımlanmadı. Peçeyle de öğrenciler gelebilecek mi?" şeklindeki soru üzerine Avcı, şunları söyledi:
"Yok öyle şeyler. Böyle provokasyonlar olur mu? Bugünlerde bekliyorum, olur. Evet, birileri bu tür fotoğraflar çekmek için mizansenleri kurgularlar. Geçmişte bunun örneklerini yaşadık. İşin doğal akışı içerisinde böyle şeyler olmaz. Ama dediğim gibi anaokullarına bile çarşaflı öğrenciler sokarak fotoğraf çektirenler olur. Bunu biliyorum. Böyle provokasyonların da yapılabilineceğini biliyorum. İşin doğrusu belli bir düzeydeki öğrenciler için, bunu arzu eden öğrencilerin önündeki engellerin kaldırılmasıdır."
Avcı, "Zaten bakın ortaokullarda bu uygulama vardı. Ve bazı derslerde de vardı. Dolayısıyla oradaki genişleme ortaokullarda da. Evet" dedi.
"Okul yakmak terördür"
Diyarbakır'da Kürtçe eğitim vereceği öne sürülen "okul" ile ilgili Valiliğe başvuru yapıldığının anımsatılması üzerine Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tür başvuruların yapılması için okul yakmak gerekmez. Okul yakmak terördür ve bununla bir sonuç almak da mümkün değildir. Bunun da apaçık bir provokasyon olduğunu özellikle bölgede yaşayan halkımız çok iyi biliyor. Bu halk düşmanlığıdır. Okul yakmak doğrudan doğruya o bölgedeki halka düşmanlık etmektir ve oraya çocuklarını gönderen vatandaşlarımızın haklarını gasp etmektir. Dediğim gibi halk düşmanlığıdır. Bununla sonuç almak da mümkün değildir. Bu işin yolu yordamı yasalarda belirlenmiştir. O yasal prosedürler içinde müracaat eden herkesin müracaatlarını biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak değerlendiririz."
Başvuru en geç o yılın 1 Eylül'e kadar yapılmalı
Bugünlerde muhtemelen "Müracaat ettik, Milli Eğitim Bakanlığı bahane üretiyor" şeklinde tartışmaların başlayacağını dile getiren Avcı, "Bahane değil, yasal bir zorunluluğu hatırlatıyorum. Özel okul açmak için Milli Eğitim Bakanlığına yapılacak müracaatların en geç o yılın 1 Eylül'üne kadar yapılması gerektiği konusu yasada yazıyor" diye konuştu.
Bu nedenle Bakanlık olarak pek çok okul müracaatını kabul edemediklerini kaydeden Avcı, İstanbul'da, Urfa'da başka illerde özel okul açmak için müracaat eden bazı girişimcilere, yasada yazan tarihi geçirdikleri için bu yıl için bunlara okul açma izni veremediklerini kaydetti.
Bunlardan bir tanesinin de İstanbul Başakşehir'deki Tayyip Erdoğan Spor Lisesi olduğunu bildiren Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece ve sadece başvuru süresini geçirdiği için ona da izin vermedik. Bu yasal düzenlemedir. Bakanın yetkisinde, yönetmelikte falan olsa yine düşünülebilirdi. Ama yasa diyor ki 'Özel okul açmak için müracaatlar o yılın 1 Eylül'üne kadar yapılır. 1 Eylül'den sonra yapılacak müracaatlar bir sonraki ders yılında değerlendirilir.' Bu tarihte, 23 Eylül'de yapmışsanız müracaatınızı, 1 Eylül'ü 23 gün geçmiş demektir."
Bir gazetecinin "Bir sonraki yıla kaldı otomatik olarak" demesi üzerine Avcı, "Evet. Dolayısıyla 1 Eylülden itibaren yapılacak her müracaatı, tıpkı o spor lisesi için olduğu gibi tıpkı Urfa'daki diğer bir özel okul gibi, onlarca örneği var bunun. 1 Eylül tarihini geçirdikleri için yasal olarak 1 Eylülden sonra izin vermiyoruz, hiçbir okula. Çünkü o tarihten sonra açılış işlemlerine başlayan bir okul en az 2 ay açılış şeyi sürüyor. 1 sömestri geçmiş oluyor."
Avcı, özel okul açmak isteyen girişimcilerin, 1 Eylül tarihine kadar müracaatlarını yapmak zorunda olduklarını vurguladı.
Konuyla ilgili ders kitabı gibi altyapı hazırlığı olup olmadığının sorulması üzerine Avcı, özel okullarda, müracaat sahiplerinin zaten müfredat, program ve ek ders önerisinde bulunduğunu dile getirdi.
Avcı, önerilerin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygun bulunduğu takdirde bu programlara, derslere izin verildiğini söyledi.
Farklı dillerde ve farklı içerikli ders okutmak isteyen özel okulların, bunlarla ilgili program önerileri ve öğretim materyalleri hazırlıklarını Talim Terbiye Kurulu'na sunmaları gerektiğini hatırlatan Avcı, Kurul'un da ölçütlerine göre konuyu değerlendirip, izin verip ya da vermeyeceğini anlattı.
Avcı, bunun bütün özel okullarda okutulan farklı dersler için geçerli olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bir de tabii bütün okullarda okutulması zorunlu olan özel olsun resmi olsun Türkçe okutulması zorunlu derslerimiz var. Onlar da zaten belli. Dolayısıyla her yeni müracaat, önce altyapı imkanları, fiziki imkanları sonra beşeri imkanları sonra programları itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından değerlendirilir."
Panele ilişkin "Niye onu sormuyorsunuz? Sizinle çok ilgili, sizin mesleğinizle ilgili" diyen Avcı, medya okuryazarlığı dersine çok önem verdiklerini belirterek, dersi seçen öğrencilere ve onları yönlendiren velilere teşekkür etti.
Medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olup olmayacağı şeklindeki soruyu da Avcı, zorunlu derslerin sayısını olabildiğince azaltmak istediklerini söyledi.
Haftada 40 saat ders yapıldığını, eğer her dersi zorunlu yaparlarsa haftada 150 saate ihtiyaç duyulacağını belirten Avcı, medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olmasına ilişkin iletişim fakültesi mezunlarının ciddi talepleri olduğunu anımsattı. Avcı, "Ama başka alanlarda da pek çok seçmeli dersin zorunlu olması yönünde o dersin ilgili kamuoyu tarafından kampanyalar yapılıyor. Biz bunu bir dengede tutmak zorundayız. Zorunlu derslerle seçmeli dersleri bir denge içerisinde yürütmek zorundayız. Çünkü netice itibarıyla elimizde sadece haftada 40 saat var" diye konuştu.
Son Güncelleme: Salı, 23 Eylül 2014 13:12
Gösterim: 1949

