Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

MEB, özellikle Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı'na giren 8. sınıf öğrencilerinin mağdur olmaması için ders kitabı ihtiyacı belirlenirken sürecin iyi planlanması ve yürütülmesi konusunda yöneticileri uyardı

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), kitap ihtiyacı belirlenirken özellikle Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı'na (TEOG) giren 8. sınıf öğrencilerinin mağdur olmaması için sürecin iyi planlanması ve yürütülmesi konusunda okul yöneticilerini uyardı. 

Bakanlık, 2003-2004 eğitim öğretim yılından itibaren devlet okullarının ilköğretim öğrencilerine, 2006-2007 eğitim-öğretim yılından itibaren ortaöğretim öğrencilerine, 2009-2010 eğitim öğretim yılından itibaren de açıköğretim ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri ile okuma yazma bilmeyen yetişkinlere yönelik tüm ders kitaplarını ücretsiz dağıtıyor.

MEB, 2014-2015 eğitim öğretim yılından başlanmak üzere özel ilk ve ortaöğretim okul ve kurumlarında öğrenim gören öğrencilere de ders kitaplarını ücretsiz verecek. Bu kapsamda Bakanlık, ders kitabı ihtiyaçlarının tespit edilebilmesi için illere yazı gönderdi. Okullar, kitap ihtiyaçlarını 28 Şubat'a kadar Bakanlığa bildirecek. İhtiyaçların bildirilmesinin ardından Bakanlık ya kitapları satın alacak ya da baskısını yapacak.

Okullar açıldığında, kitaplar öğrencilerin önünde hazır olacak. Bu kapsamda Bakanlık, ihtiyaçlar belirlenirken sürecin sağlıklı şekilde yürütülmesi için illere yazı gönderdi. Yazıda, bu konuda bir gecikmeye meydan verilmemesi için sürecin iyi planması ve yürütülmesi gerektiğine dikkat çekildi. Özellikle ortaöğretime geçişe esas olan 1. dönem ortak sınavlarının, en geç kasım sonunda yapılıyor olmasının, ders kitaplarına zamanında sahip olamayan öğrenciler açısından mağduriyet yarattığı belirtildi.

Yazıda bu mağduriyetlerin yaşanmaması için kitap ihtiyacını "Kitap Seçim Modülüne" giren okul ve kurum yöneticilerinden, Bakanlığın ilgili birim amirlerine kadar bütün yetkili ve ilgililere önemli görev ve sorumluluklar düştüğü hatırlatıldı.

> MEB'den ders kitabı ihtiyacında ‘TEOG’ uyarısı

MEB, özellikle Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı'na giren 8. sınıf öğrencilerinin mağdur olmaması için ders kitabı ihtiyacı belirlenirken sürecin iyi planlanması ve yürütülmesi konusunda yöneticileri uyardı

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), kitap ihtiyacı belirlenirken özellikle Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı'na (TEOG) giren 8. sınıf öğrencilerinin mağdur olmaması için sürecin iyi planlanması ve yürütülmesi konusunda okul yöneticilerini uyardı. 

Bakanlık, 2003-2004 eğitim öğretim yılından itibaren devlet okullarının ilköğretim öğrencilerine, 2006-2007 eğitim-öğretim yılından itibaren ortaöğretim öğrencilerine, 2009-2010 eğitim öğretim yılından itibaren de açıköğretim ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri ile okuma yazma bilmeyen yetişkinlere yönelik tüm ders kitaplarını ücretsiz dağıtıyor.

MEB, 2014-2015 eğitim öğretim yılından başlanmak üzere özel ilk ve ortaöğretim okul ve kurumlarında öğrenim gören öğrencilere de ders kitaplarını ücretsiz verecek. Bu kapsamda Bakanlık, ders kitabı ihtiyaçlarının tespit edilebilmesi için illere yazı gönderdi. Okullar, kitap ihtiyaçlarını 28 Şubat'a kadar Bakanlığa bildirecek. İhtiyaçların bildirilmesinin ardından Bakanlık ya kitapları satın alacak ya da baskısını yapacak.

Okullar açıldığında, kitaplar öğrencilerin önünde hazır olacak. Bu kapsamda Bakanlık, ihtiyaçlar belirlenirken sürecin sağlıklı şekilde yürütülmesi için illere yazı gönderdi. Yazıda, bu konuda bir gecikmeye meydan verilmemesi için sürecin iyi planması ve yürütülmesi gerektiğine dikkat çekildi. Özellikle ortaöğretime geçişe esas olan 1. dönem ortak sınavlarının, en geç kasım sonunda yapılıyor olmasının, ders kitaplarına zamanında sahip olamayan öğrenciler açısından mağduriyet yarattığı belirtildi.

Yazıda bu mağduriyetlerin yaşanmaması için kitap ihtiyacını "Kitap Seçim Modülüne" giren okul ve kurum yöneticilerinden, Bakanlığın ilgili birim amirlerine kadar bütün yetkili ve ilgililere önemli görev ve sorumluluklar düştüğü hatırlatıldı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 17 Şubat 2014 12:29

Gösterim: 1732

Çankırı İl Milli Eğitim Müdürü Yaşar Petek başka bir göreve atanmak üzere görevinden alındı.

Atama kararları Resmi Gazete’de yayınlandı. Karara göre, Çankırı İl Milli Eğitim Müdürü Yaşar Petek başka bir göreve atanmak üzere görevinden alındı.

 

 

 

 

 

 

> Çankırı İl Milli Eğitim Müdürü görevden alındı

Çankırı İl Milli Eğitim Müdürü Yaşar Petek başka bir göreve atanmak üzere görevinden alındı.

Atama kararları Resmi Gazete’de yayınlandı. Karara göre, Çankırı İl Milli Eğitim Müdürü Yaşar Petek başka bir göreve atanmak üzere görevinden alındı.

 

 

 

 

 

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 17 Şubat 2014 10:48

Gösterim: 1017

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, "PISA şokuna uğrayan ülkeler bunu bir fırsata çevirip eğitimde reform adımları atıyorlar. Maalesef Türkiye siyasi ve ekonomik gündemdeki şoklardan sıyrılıp, esas hissetmesi gereken PISA sonuçlarını ıskalıyor. Maalesef Türkiye PISA sonuçlarının kendi eğitim politikasına etki eden ülkelerden biri. Sözün özeti, en az ders çıkaran ülke" dedi.

2012 PISA sonuçlarında Türkiye'nin hem matematik hem de okuma becerileri açısından çok düşük seviyede olduğunu söyleyen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, "Ülkemiz ekonomisinin dünya ile entegrasyonu, sürdürülebilir kalkınma için itici gücün eğitim olduğuna hepimiz inanıyoruz. 21. yy ekonomisinde rekabetin küresel niteliğini göz önüne aldığımızda uluslar arası karşılaştırmadaki yerini inceleyerek ele almalıyız. OECD’nin üç yılda bir yaptığı PISA, kıyaslama için büyük önem taşıyor" dedi.

Ekonomik ve siyasi şoklardan sıyrılamıyoruz

'PISA 2012 Değerlendirmesi: Türkiye için Veriye Dayalı Eğitim Reformu Önerileri' toplantısında konuşan Muharrem Yılmaz, 2012 PISA sonuçlarında Türkiye'nin durumunu değerlendirdi. Yılmaz şunları söyledi:

"Günümüzde bilginin hızlı yayılımı, teknolojik gelişmeler, bireylerin geniş bir beceri setiyle donanmasını gerektiriyor. PISA’da farklı beceriler ölçülüyor. Bu becerilere bilgi ekonomisinde hararetle ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle PISA sonuçlarını iyi analiz etmeliyiz. Türkiye için sonuçlar çok parlak sayılmaz. Aldığımız puanların zaman içinde artış göstermesi olumlu karşılanmalı. Ama bu artışları rekabet ettiğimiz ülkeler de geliştirdi. Bizim PISA sonuçlarında fark yaratmaya ihtiyacımız var. Cumuhriyet’in 100. yılı yaklaşırken fark yaratmaya, sıçrama yapmaya ihtiyaç var. PISA’nın Türkiye açısından en yalın ikinci sonucu var. Türkiye matematik ve fen alanlarında 15 yaş grubunun yarısından fazlasına en temel yeterlilik seviyesinde bilgi ve beceri kazandırabiliyor. Matematik, fen ve okuma becerilerinde üstü düzey okuma becerileri çarpıcı derecede düşük. Bir nebze umut verici gelişme ise, dezavantajlı koşullara rağmen başarılı öğrenci ortalamamız OECD ortalamasının üzerinde. Dünya ile daha etkin rekabet edecek nesiller için PISA’da orta ve üst düzey gençlerin oranını arttırmalıyız. Bir sıçrama yapmalıyız. Bunu yapmadan toplumsal refahı ve rekabet gücünü arttırmak bir hayalden öteye gidemez. PISA şokuna uğrayan ülkeler bunu bir fırsata çevirip eğitimde reform adımları atıyorlar. Maalesef Türkiye siyasi ve ekonomik gündemdeki şoklardan sıyrılıp, esas hissetmesi gereken PISA sonuçlarını ıskalıyor. Maalesef Türkiye PISA sonuçlarının kendi eğitim politikasına etki eden ülkelerden biri. En az ders çıkaran ülke. Eğitim kendini yenilemesi gereken bir alan. Eğitimde veriye dayalı reform yapma alışkanlığı kazandırmaktan başka çıkar yolumuz yok. Eğitimin en temel ihtiyacı reform yöntemini gözden geçirmeli. Daha sonuçlar görülmeden, uygulama sonuçları görülmeden yapılan uygulamalar öğrencilerimizi kurban durumuna düşürüyor. Eğitimde süreklilik ve tutarlılık ancak böyle temin edilebilir. Orta gelir tuzağını aşmlak için genç nesli de çok iyi eğitmeye ve eğitimde reforma çok acil ihtiyacımız var. Sistemin işleyen taraflarının daha iyi, aksayanların da eldeki veriler yolunda yapılacak çalışmalar katkı sağlamasını diliyorum."

Eğitimde kalite tuğla, çimento, okul sayısı demek değil

Toplantının açılış konuşmasını yapan TÖDER Yönetim Kurulu ve TÜSİAD Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Enver Yücel de, toplantıda PISA sonuçları üzerinden Türkiye'nin neler yapabileceğini, bu sonuçların neyi gösterdiğinin tartışılacağını söyledi. Ekonominin kalkınmanın, sürdürülebilir olmanın temel şartının eğitim olduğunu belirtti. "OECD bir ekonomik topluluk. Eğitimle ne işi var, eğitimin çıktılarını anlayan, anlamak isteyen bu düşünce nereden çıktı? Biz TÜSİAD olarak buna neden gerek duyduk?" sorularını yanıtlayan Yücel, şöyle devam etti:

"Ekonominin kalkınmanın sürdürülebilir olmanın temel şartı kaliteli bir eğitim. OECD diyor ki, bir ülkeinn ekonomik kalkınmasının ve gelişiminin devamı için eğitim nerede? Bu nedenle PISA gibi bir sınav geliştirdi. Okulları ölçmüyor, öğrencileri bir yerlere yerleştirmiyor. Ama ülkeler bazında bir sıralama ve ülkelerdeki eğitimin nerede olduğu ile ilgili bir sıralama yapıyor. Türkiye’deki ulusal sınavlardan da farklı. Yapılan eğitimin ekonomiye girdisi açısından bir önemi olup olmadığını, yani eğitimin kalitesini ölçen bir sınav. Türkiye’de okullaşma oranı, derslik sayısı, öğretmen açığından bahsederiz, ama bunları yapınca da eğitim meselesinin bittiği ve geliştiği algısı yaratılıyor. Eğitim denince tuğla, çimenoto, okul sayısından bahsetmek yetmiyor. Eğitimin gelişmişliğe katkısına bakmakta yarar var. TÜSİAD olarak biz Türkiye’nin büyük çoğunluğunu temsil eden bir STK olarak eğitime çok önem verdik. Bundan sonra en önemli konularda eğitimin takipçisi olacağız. Karar vericilere, yol gösterici çalışmalar yapmak istiyoruz."

Almanya Yeşiller Partisi Eğitim Sözçüsü Özcan Mutlu ise, 2001'de PISA sonuçlarını gören Almanya'nın çok büyük bir şok yaşadığını, çünkü sonuçların oldukça düşük çıktığını söyledi. Göçmen çocukları ve dezavantajlı çocuklar üzerinden, Türkiye'nin PISA'daki başarısını karşılaştırdı.

Hürriyet.com.tr

> TÜSİAD Başkanı Yılmaz: Türkiye PISA sonuçlarını ıskalıyor

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, "PISA şokuna uğrayan ülkeler bunu bir fırsata çevirip eğitimde reform adımları atıyorlar. Maalesef Türkiye siyasi ve ekonomik gündemdeki şoklardan sıyrılıp, esas hissetmesi gereken PISA sonuçlarını ıskalıyor. Maalesef Türkiye PISA sonuçlarının kendi eğitim politikasına etki eden ülkelerden biri. Sözün özeti, en az ders çıkaran ülke" dedi.

2012 PISA sonuçlarında Türkiye'nin hem matematik hem de okuma becerileri açısından çok düşük seviyede olduğunu söyleyen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, "Ülkemiz ekonomisinin dünya ile entegrasyonu, sürdürülebilir kalkınma için itici gücün eğitim olduğuna hepimiz inanıyoruz. 21. yy ekonomisinde rekabetin küresel niteliğini göz önüne aldığımızda uluslar arası karşılaştırmadaki yerini inceleyerek ele almalıyız. OECD’nin üç yılda bir yaptığı PISA, kıyaslama için büyük önem taşıyor" dedi.

Ekonomik ve siyasi şoklardan sıyrılamıyoruz

'PISA 2012 Değerlendirmesi: Türkiye için Veriye Dayalı Eğitim Reformu Önerileri' toplantısında konuşan Muharrem Yılmaz, 2012 PISA sonuçlarında Türkiye'nin durumunu değerlendirdi. Yılmaz şunları söyledi:

"Günümüzde bilginin hızlı yayılımı, teknolojik gelişmeler, bireylerin geniş bir beceri setiyle donanmasını gerektiriyor. PISA’da farklı beceriler ölçülüyor. Bu becerilere bilgi ekonomisinde hararetle ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle PISA sonuçlarını iyi analiz etmeliyiz. Türkiye için sonuçlar çok parlak sayılmaz. Aldığımız puanların zaman içinde artış göstermesi olumlu karşılanmalı. Ama bu artışları rekabet ettiğimiz ülkeler de geliştirdi. Bizim PISA sonuçlarında fark yaratmaya ihtiyacımız var. Cumuhriyet’in 100. yılı yaklaşırken fark yaratmaya, sıçrama yapmaya ihtiyaç var. PISA’nın Türkiye açısından en yalın ikinci sonucu var. Türkiye matematik ve fen alanlarında 15 yaş grubunun yarısından fazlasına en temel yeterlilik seviyesinde bilgi ve beceri kazandırabiliyor. Matematik, fen ve okuma becerilerinde üstü düzey okuma becerileri çarpıcı derecede düşük. Bir nebze umut verici gelişme ise, dezavantajlı koşullara rağmen başarılı öğrenci ortalamamız OECD ortalamasının üzerinde. Dünya ile daha etkin rekabet edecek nesiller için PISA’da orta ve üst düzey gençlerin oranını arttırmalıyız. Bir sıçrama yapmalıyız. Bunu yapmadan toplumsal refahı ve rekabet gücünü arttırmak bir hayalden öteye gidemez. PISA şokuna uğrayan ülkeler bunu bir fırsata çevirip eğitimde reform adımları atıyorlar. Maalesef Türkiye siyasi ve ekonomik gündemdeki şoklardan sıyrılıp, esas hissetmesi gereken PISA sonuçlarını ıskalıyor. Maalesef Türkiye PISA sonuçlarının kendi eğitim politikasına etki eden ülkelerden biri. En az ders çıkaran ülke. Eğitim kendini yenilemesi gereken bir alan. Eğitimde veriye dayalı reform yapma alışkanlığı kazandırmaktan başka çıkar yolumuz yok. Eğitimin en temel ihtiyacı reform yöntemini gözden geçirmeli. Daha sonuçlar görülmeden, uygulama sonuçları görülmeden yapılan uygulamalar öğrencilerimizi kurban durumuna düşürüyor. Eğitimde süreklilik ve tutarlılık ancak böyle temin edilebilir. Orta gelir tuzağını aşmlak için genç nesli de çok iyi eğitmeye ve eğitimde reforma çok acil ihtiyacımız var. Sistemin işleyen taraflarının daha iyi, aksayanların da eldeki veriler yolunda yapılacak çalışmalar katkı sağlamasını diliyorum."

Eğitimde kalite tuğla, çimento, okul sayısı demek değil

Toplantının açılış konuşmasını yapan TÖDER Yönetim Kurulu ve TÜSİAD Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Enver Yücel de, toplantıda PISA sonuçları üzerinden Türkiye'nin neler yapabileceğini, bu sonuçların neyi gösterdiğinin tartışılacağını söyledi. Ekonominin kalkınmanın, sürdürülebilir olmanın temel şartının eğitim olduğunu belirtti. "OECD bir ekonomik topluluk. Eğitimle ne işi var, eğitimin çıktılarını anlayan, anlamak isteyen bu düşünce nereden çıktı? Biz TÜSİAD olarak buna neden gerek duyduk?" sorularını yanıtlayan Yücel, şöyle devam etti:

"Ekonominin kalkınmanın sürdürülebilir olmanın temel şartı kaliteli bir eğitim. OECD diyor ki, bir ülkeinn ekonomik kalkınmasının ve gelişiminin devamı için eğitim nerede? Bu nedenle PISA gibi bir sınav geliştirdi. Okulları ölçmüyor, öğrencileri bir yerlere yerleştirmiyor. Ama ülkeler bazında bir sıralama ve ülkelerdeki eğitimin nerede olduğu ile ilgili bir sıralama yapıyor. Türkiye’deki ulusal sınavlardan da farklı. Yapılan eğitimin ekonomiye girdisi açısından bir önemi olup olmadığını, yani eğitimin kalitesini ölçen bir sınav. Türkiye’de okullaşma oranı, derslik sayısı, öğretmen açığından bahsederiz, ama bunları yapınca da eğitim meselesinin bittiği ve geliştiği algısı yaratılıyor. Eğitim denince tuğla, çimenoto, okul sayısından bahsetmek yetmiyor. Eğitimin gelişmişliğe katkısına bakmakta yarar var. TÜSİAD olarak biz Türkiye’nin büyük çoğunluğunu temsil eden bir STK olarak eğitime çok önem verdik. Bundan sonra en önemli konularda eğitimin takipçisi olacağız. Karar vericilere, yol gösterici çalışmalar yapmak istiyoruz."

Almanya Yeşiller Partisi Eğitim Sözçüsü Özcan Mutlu ise, 2001'de PISA sonuçlarını gören Almanya'nın çok büyük bir şok yaşadığını, çünkü sonuçların oldukça düşük çıktığını söyledi. Göçmen çocukları ve dezavantajlı çocuklar üzerinden, Türkiye'nin PISA'daki başarısını karşılaştırdı.

Hürriyet.com.tr

Son Güncelleme: Cumartesi, 15 Şubat 2014 11:56

Gösterim: 1496

TUS, DUS ile Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denkliği İçin Seviye Tespit Sınavı (STS) başvuruları başladı. TUS, DUS ve denklik sınavı başvuru kılavuzu için Tıklayın

Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS), Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (DUS) ile Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denkliği İçin Seviye Tespit Sınavı (STS) başvuruları bugün başladı. 

ÖSYM'den yapılan açıklamaya göre, 2014-TUS, DUS ile STS ilkbahar dönemi sınavları 13 Nisan'da yapılacak. Sınavlara başvurular, 17-26 Şubat 2014 tarihleri arasında alınacak.

Sınavlara başvurular, sınavın uygulanması ve değerlendirilmesi ile yerleştirme işlemlerine ilişkin bilgiler, kılavuzlarda yer alıyor.

Kılavuz ile aday başvuru formuna başvuru süresi içinde ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden ulaşabilecek. Kılavuzların dağıtımı ve satışı yapılmayacak. Sınavlara başvuracak adayların kılavuzu dikkatle incelemeleri gerekiyor.

> TUS ve DUS başvuruları başladı

TUS, DUS ile Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denkliği İçin Seviye Tespit Sınavı (STS) başvuruları başladı. TUS, DUS ve denklik sınavı başvuru kılavuzu için Tıklayın

Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS), Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (DUS) ile Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denkliği İçin Seviye Tespit Sınavı (STS) başvuruları bugün başladı. 

ÖSYM'den yapılan açıklamaya göre, 2014-TUS, DUS ile STS ilkbahar dönemi sınavları 13 Nisan'da yapılacak. Sınavlara başvurular, 17-26 Şubat 2014 tarihleri arasında alınacak.

Sınavlara başvurular, sınavın uygulanması ve değerlendirilmesi ile yerleştirme işlemlerine ilişkin bilgiler, kılavuzlarda yer alıyor.

Kılavuz ile aday başvuru formuna başvuru süresi içinde ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden ulaşabilecek. Kılavuzların dağıtımı ve satışı yapılmayacak. Sınavlara başvuracak adayların kılavuzu dikkatle incelemeleri gerekiyor.

Son Güncelleme: Salı, 18 Şubat 2014 10:05

Gösterim: 1270

MEB Komisyon Üyesi Hülya Ertürk Koç,  MEB şube müdürlüğü sınavı ile ilgili "Hesap makinesi kullanılması sorun yapılmış. Günde 40 kişi sınava giriyor. Hesap makinesi olmadan biz bunu nasıl hesaplayacağız. Hata olmaması için kullanılıyor" dedi. 

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), şube müdürlerini belirlemek için 5 bin 913 adayı sözlü sınava alıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı Taşra Teşkilatı Şube Müdürlüğü Görevde Yükselme Sınavı'nda 70 puan barajını aşan 5 bin 913 aday, Başkent Öğretmenevinde "Sözlü Sınav ve Değerlendirme Kurulu" tarafından yapılan sınavlara giriyor. Sınavlar için 5’er üyeden oluşan 10 komisyon oluşturuldu.

Komisyon üyeleri, sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi, bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme, liyakati, temsil kabiliyeti, tutum ve davranışlarının göreve uygunluğu, özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, genel kültürü ve genel yeteneği, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı gibi konularda adayları, değerlendirerek yönetmelikle belirlenen ağırlıklara göre puan veriyor. Her komisyon üyesinin verdiği puanların aritmetik ortalamasının alınmasıyla sözlü sınav puanı tespit ediliyor. Buna göre 100 üzerinden 70 alan adaylar başarılı sayılacak.

Konuya ilişkin AA muhabirine bilgi veren Komisyon Üyesi Hülya Ertürk Koç, sınavların 4 gündür devam ettiğini ve yaklaşık 3 hafta süreceğini söyledi.

Komisyon olarak günde 40 adayı sınava aldıklarını ifade eden Koç, adaylarla önce rahatlamaları için sohbet ettiklerini, daha sonra ise içinde soruların bulunduğu zarfları verdiklerini kaydetti.

Zarflarda genel kültür ve mevzuatla ilgi  2 soru bulunduğunu belirten Koç, adayların soru zarflarını aldıktan sonra adlarını ve soyadlarını yazarak, imzaladıklarını belirtti.

Adaylara komisyon üyelerinin sorular yönelttiğini kaydeden Koç, cevapların komisyon üyeleri tarafından not edildiğini dile getirdi.

Sınavın objektifliğine ilişkin bazı iddiaların olduğunu anımsatan Koç, "Hesap makinesi kullanılması sorun yapılmış. Günde 40 kişi sınava giriyor. Hesap makinesi olmadan biz bunu nasıl hesaplayacağız. Hata olmaması için kullanılıyor" dedi.

Puanlamada kurul üyelerinin etkisinin fazla olduğu yönündeki eleştirileri de yanıtlayan Koç, yönetmelikte hangi alanda, ne kadar soru sorulacağının ve puanlamanın belirlendiğini dile getirdi.

"Liyakatiyle ilgili sorular soruyoruz"

Zarftan çıkan sorulara adaylar cevap veremediği zaman sözlü soruların etkisinin daha da arttığını anlatan Koç, "Onun için adayın sorulara doğru cevap vermesi birinci derecede öncelikli. Bunun dışında biz şunlara da bakıyoruz, temsil yeteneği. Tamam sorulara doğru cevap verebilir ama yönetim her şeyden önce bilgi beceri, yetenekleri, kişilik özelliklerinin yanında temsil yeteneği de beraberinde getirir. O işe layıklığı, liyakatiyle ilgili de sorular soruyoruz.  Kendini ifadesini de ölçüyoruz. Daha önceki  yönetim tecrübelerini de sorguluyoruz” diye konuştu.

Sınava ilişkin bütün bir değerlendirme yaptıklarının altını çizen Koç,  puanlamanın bundan sonra oluşturulduğunu vurguladı. Her komisyon üyesinin verdiği puanın aynı olmadığına işaret eden Koç, 5 komisyon üyesinin verdiği puanının ortalamasının alındığını kaydetti.

"Yaptığımız işten eminiz"

Koç, "Bizim yazdığımız her şey tutanaklarda belli. Herhangi bir sıkıntı olduğu zaman da yargı yolu açık. Kişi, gidip şikayet edebilir. Buradaki belgelerde, mahkemenin huzuruna gidecektir. Biz, yaptığımız işten eminiz” dedi.

Zarflardan çıkan soruların aynı olmasının mümkün olmadığını kaydeden Koç, komisyon üyelerinin sorduğu sorularda benzerlik olabileceğini dile getirdi.

Koç, sınavlarda kurşun kalemin toplama yaparken kullanıldığını, daha sonra icmal yaparken tükenmez kalem kullanıldığını da sözlerine ekledi.

> MEB, şube müdürlüğü sınavı iddialarına cevap verdi

MEB Komisyon Üyesi Hülya Ertürk Koç,  MEB şube müdürlüğü sınavı ile ilgili "Hesap makinesi kullanılması sorun yapılmış. Günde 40 kişi sınava giriyor. Hesap makinesi olmadan biz bunu nasıl hesaplayacağız. Hata olmaması için kullanılıyor" dedi. 

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), şube müdürlerini belirlemek için 5 bin 913 adayı sözlü sınava alıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı Taşra Teşkilatı Şube Müdürlüğü Görevde Yükselme Sınavı'nda 70 puan barajını aşan 5 bin 913 aday, Başkent Öğretmenevinde "Sözlü Sınav ve Değerlendirme Kurulu" tarafından yapılan sınavlara giriyor. Sınavlar için 5’er üyeden oluşan 10 komisyon oluşturuldu.

Komisyon üyeleri, sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi, bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme, liyakati, temsil kabiliyeti, tutum ve davranışlarının göreve uygunluğu, özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, genel kültürü ve genel yeteneği, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı gibi konularda adayları, değerlendirerek yönetmelikle belirlenen ağırlıklara göre puan veriyor. Her komisyon üyesinin verdiği puanların aritmetik ortalamasının alınmasıyla sözlü sınav puanı tespit ediliyor. Buna göre 100 üzerinden 70 alan adaylar başarılı sayılacak.

Konuya ilişkin AA muhabirine bilgi veren Komisyon Üyesi Hülya Ertürk Koç, sınavların 4 gündür devam ettiğini ve yaklaşık 3 hafta süreceğini söyledi.

Komisyon olarak günde 40 adayı sınava aldıklarını ifade eden Koç, adaylarla önce rahatlamaları için sohbet ettiklerini, daha sonra ise içinde soruların bulunduğu zarfları verdiklerini kaydetti.

Zarflarda genel kültür ve mevzuatla ilgi  2 soru bulunduğunu belirten Koç, adayların soru zarflarını aldıktan sonra adlarını ve soyadlarını yazarak, imzaladıklarını belirtti.

Adaylara komisyon üyelerinin sorular yönelttiğini kaydeden Koç, cevapların komisyon üyeleri tarafından not edildiğini dile getirdi.

Sınavın objektifliğine ilişkin bazı iddiaların olduğunu anımsatan Koç, "Hesap makinesi kullanılması sorun yapılmış. Günde 40 kişi sınava giriyor. Hesap makinesi olmadan biz bunu nasıl hesaplayacağız. Hata olmaması için kullanılıyor" dedi.

Puanlamada kurul üyelerinin etkisinin fazla olduğu yönündeki eleştirileri de yanıtlayan Koç, yönetmelikte hangi alanda, ne kadar soru sorulacağının ve puanlamanın belirlendiğini dile getirdi.

"Liyakatiyle ilgili sorular soruyoruz"

Zarftan çıkan sorulara adaylar cevap veremediği zaman sözlü soruların etkisinin daha da arttığını anlatan Koç, "Onun için adayın sorulara doğru cevap vermesi birinci derecede öncelikli. Bunun dışında biz şunlara da bakıyoruz, temsil yeteneği. Tamam sorulara doğru cevap verebilir ama yönetim her şeyden önce bilgi beceri, yetenekleri, kişilik özelliklerinin yanında temsil yeteneği de beraberinde getirir. O işe layıklığı, liyakatiyle ilgili de sorular soruyoruz.  Kendini ifadesini de ölçüyoruz. Daha önceki  yönetim tecrübelerini de sorguluyoruz” diye konuştu.

Sınava ilişkin bütün bir değerlendirme yaptıklarının altını çizen Koç,  puanlamanın bundan sonra oluşturulduğunu vurguladı. Her komisyon üyesinin verdiği puanın aynı olmadığına işaret eden Koç, 5 komisyon üyesinin verdiği puanının ortalamasının alındığını kaydetti.

"Yaptığımız işten eminiz"

Koç, "Bizim yazdığımız her şey tutanaklarda belli. Herhangi bir sıkıntı olduğu zaman da yargı yolu açık. Kişi, gidip şikayet edebilir. Buradaki belgelerde, mahkemenin huzuruna gidecektir. Biz, yaptığımız işten eminiz” dedi.

Zarflardan çıkan soruların aynı olmasının mümkün olmadığını kaydeden Koç, komisyon üyelerinin sorduğu sorularda benzerlik olabileceğini dile getirdi.

Koç, sınavlarda kurşun kalemin toplama yaparken kullanıldığını, daha sonra icmal yaparken tükenmez kalem kullanıldığını da sözlerine ekledi.

Son Güncelleme: Cuma, 14 Şubat 2014 11:32

Gösterim: 1826


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.