Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Ankara 18. İdare Mahkemesi'nin Seviye Belirleme Sınavı (SBS) kararı 15 Ocak 2014

Ankara 18. İdare Mahkemesi, 8 Haziran 2013'te 8. sınıf öğrencilerine yönelik yapılan Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle 1 milyon 112 bin 604 öğrencinin girdiği sınav sonuçlarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi.

CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, sınava katılan 718 adayın sonucunun yeniden değerlendirilmesinin puanlardaki standart sapmaları değiştireceği ve bunun da tüm öğrencilerin sıralamasına yansıyacağı gerekçesiyle sınav sonuçlarının, yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek, iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Ankara 18. İdare Mahkemesinde dava açmıştı.

Mahkeme, dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.

Kararda, sınav sonuçlarının nasıl hesaplanacağının, Milli Eğitim Bakanlığı Merkezi Sistemle Öğ Alan Ortaöğretim Kurumlarına Öğrenci Yerleştirme Yönergesi'nin 8. maddesinde düzenlendiği, yerleştirmelerin de yönergenin "Ortaöğretime yerleştirme" başlıklı 9. maddesi kapsamında yapıldığı anımsatıldı.

Sınav sonuçlarının 12 Temmuz 2013'te açıklandığı, aynı gün, söz konusu sınavda Almanca ve Fransızca testlerini cevaplayan 718 adayın yabancı dil testlerine ilişkin değerlendirmede yanlışlık yapıldığının tespit edilmesiyle bu adayların sonuçlarının yeniden değerlendirildiği anlatılan kararda, bu durumun tüm adayların sonuçlarına yansıyacağı gerekçesiyle dava açıldığı aktarıldı.

Sınavın, tüm ülke çapında yapılan ve özel okul ile devlet okullarının öğrencilerinin seviyelerini anayasal eşitlik çatısı altında eşit uygulamayla ölçmeyi amaçlayan bir sınav olduğu belirtilen kararda, "Bu sınava ilişkin düzenlemeler ve uygulanacak tüm kurallar, yönetmelik, yönerge ve kılavuz ile belirlenmiştir. Sınavın amacına uygun bir şekilde yapılarak sınav sonuçlarının ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde doğru hesaplanması ve yerleştirme işlemlerinin buna göre gerçekleştirilmesi idarenin sorumluluğu altındadır. Söz konusu sınava katılan 1 milyon 112 bin 604 öğrenci dikkate alındığında, sınav sonuçlarının değerlendirilmesinde gözardı edilen bir kuralın veya hesaplamada yapılacak en küçük bir hatanın bir çok öğrencinin hakkını etkileyebilecek potansiyele sahip olduğunun kabulü gerekmektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.

Yeniden değerlendirilmeli

Kararda, 718 adayın testlerinin yeniden değerlendirilmesinin yarattığı etkilere vurgu yapılarak, şu ifadelere yer verildi:

"Her bir öğrencinin sınavdaki doğruları ve yanlışlarının her aday için belirlenen ham puanları belirlediği, tüm adayların ham puanları toplamının, sınava giren öğrenci sayısına bölünerek her bir testin ortalamasının bulunduğu, ham puanların, test ortalamaları ile sınava giren öğrenci sayısı kullanılarak her testin standart sapmasının hesaplandığı anlaşılmıştır. Ayrıca, adayın her bir teste ait standart puanının; o teste ait ortalama ve standart sapma kullanılarak tüm adayların ham puanlarının ortalamasını 50'ye, standart sapmasını 10'a getiren bir dönüştürme işlemi sonunda elde edildiği, her test için hesaplanan standart puanların, Türkçe ve Matematik dersleri için dört, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler için üç, Yabancı Dil için iki katsayısı ile çarpılarak her bir testin ağırlıklı standart puanının bulunduğu görülmüştür. Testlerin ağırlıklı standart puanlarının da toplanarak, Toplam Ağırlıklı Standart Puan'ın (TASP) bulunduğu, hesaplanan toplam ağırlıklı standart puanın, kendi içinde en küçüğü 100 ve en büyüğü 700 olan bir puan dağılımına dönüştürüldüğü ve sonuç olarak test ortalamaları ile standart sapmalarının diğer tüm öğrencilerin puanını ve Türkiye geneli başarı sıralamasını, dolayısıyla yerleştirme işlemlerini etkilediği anlaşıldığından, yalnızca Almanca ve Fransızca testlerini yanıtlayan 718 adayın sınav sonuçlarının ve cevap anahtarının değil, sınava giren tüm adayların tamamının sınav sonuçlarının ve cevap anahtarlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır."

Kararda, Davalı idarenin, 718 adayın yabancı dil testlerinin yeniden değerlendirilmesi sonucunda yabancı dil testlerinde standart sapmada oluşan kaymanın binde 3, bunun ortaöğretime yerleştirme puanındaki etkisinin ise on binde bir düzeyinde bulunduğu ve söz konusu değişimin öğrenci yerleştirmedeki etkisinin yok denecek kadar az olduğu yönündeki savunmasına, muhtemel değişimin öğrenci yerleştirmesindeki etkisinin, puanların yeniden hesap edilerek yerleştirmenin buna göre yapılması ile ortaya çıkacağı gerekçesiyle itibar edilmediği anlatıldı.

Kararda, şunlar kaydedildi:

"Davalı idarenin iddia ettiği gibi, söz konusu değişimin öğrenci yerleştirmedeki etkisinin yok denecek kadar az olması hali dahi hukuken kabul edilebilir bir durum olmadığı cihetle dava konusu işlemi hukuka uygun hale getirmeyecektir. Bu durumda, 08 Haziran 2013 tarihinde yapılan SBS sonuçlarının, Milli Eğitim Bakanlığı Merkezi Sistemle Öğrenci Alan Ortaöğretim Kurumlarına Öğrenci Yerleştirme Yönergesi ve 2013 yılı Ortaögretim Kurumlarına Geçis Sistemi-Seviye Belirleme Sınavı Başvuru Kılavuzu'nun sınav sonuçlarının değerlendirilmesine ilişkin hükümlerine uygun olarak hesaplanmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Öte yandan, 08 Haziran 2013 tarihinde yapılan ve sonuçları doğru hesaplanmayan SBS'ye katılan 1 milyon 112 bin 604 öğrenci için dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların oluşabileceği tartışmasızdır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde Bölge İdare Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere, 10 Ocak 2014'te karar verildi."

Bakanlığın itiraz hakkı var

Bakanlığın bu karara karşı 15 gün içinde Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz hakkı bulunuyor.

> İşte mahkemenin gerekçeli SBS kararı

Ankara 18. İdare Mahkemesi'nin Seviye Belirleme Sınavı (SBS) kararı 15 Ocak 2014

Ankara 18. İdare Mahkemesi, 8 Haziran 2013'te 8. sınıf öğrencilerine yönelik yapılan Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle 1 milyon 112 bin 604 öğrencinin girdiği sınav sonuçlarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi.

CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, sınava katılan 718 adayın sonucunun yeniden değerlendirilmesinin puanlardaki standart sapmaları değiştireceği ve bunun da tüm öğrencilerin sıralamasına yansıyacağı gerekçesiyle sınav sonuçlarının, yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek, iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Ankara 18. İdare Mahkemesinde dava açmıştı.

Mahkeme, dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.

Kararda, sınav sonuçlarının nasıl hesaplanacağının, Milli Eğitim Bakanlığı Merkezi Sistemle Öğ Alan Ortaöğretim Kurumlarına Öğrenci Yerleştirme Yönergesi'nin 8. maddesinde düzenlendiği, yerleştirmelerin de yönergenin "Ortaöğretime yerleştirme" başlıklı 9. maddesi kapsamında yapıldığı anımsatıldı.

Sınav sonuçlarının 12 Temmuz 2013'te açıklandığı, aynı gün, söz konusu sınavda Almanca ve Fransızca testlerini cevaplayan 718 adayın yabancı dil testlerine ilişkin değerlendirmede yanlışlık yapıldığının tespit edilmesiyle bu adayların sonuçlarının yeniden değerlendirildiği anlatılan kararda, bu durumun tüm adayların sonuçlarına yansıyacağı gerekçesiyle dava açıldığı aktarıldı.

Sınavın, tüm ülke çapında yapılan ve özel okul ile devlet okullarının öğrencilerinin seviyelerini anayasal eşitlik çatısı altında eşit uygulamayla ölçmeyi amaçlayan bir sınav olduğu belirtilen kararda, "Bu sınava ilişkin düzenlemeler ve uygulanacak tüm kurallar, yönetmelik, yönerge ve kılavuz ile belirlenmiştir. Sınavın amacına uygun bir şekilde yapılarak sınav sonuçlarının ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde doğru hesaplanması ve yerleştirme işlemlerinin buna göre gerçekleştirilmesi idarenin sorumluluğu altındadır. Söz konusu sınava katılan 1 milyon 112 bin 604 öğrenci dikkate alındığında, sınav sonuçlarının değerlendirilmesinde gözardı edilen bir kuralın veya hesaplamada yapılacak en küçük bir hatanın bir çok öğrencinin hakkını etkileyebilecek potansiyele sahip olduğunun kabulü gerekmektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.

Yeniden değerlendirilmeli

Kararda, 718 adayın testlerinin yeniden değerlendirilmesinin yarattığı etkilere vurgu yapılarak, şu ifadelere yer verildi:

"Her bir öğrencinin sınavdaki doğruları ve yanlışlarının her aday için belirlenen ham puanları belirlediği, tüm adayların ham puanları toplamının, sınava giren öğrenci sayısına bölünerek her bir testin ortalamasının bulunduğu, ham puanların, test ortalamaları ile sınava giren öğrenci sayısı kullanılarak her testin standart sapmasının hesaplandığı anlaşılmıştır. Ayrıca, adayın her bir teste ait standart puanının; o teste ait ortalama ve standart sapma kullanılarak tüm adayların ham puanlarının ortalamasını 50'ye, standart sapmasını 10'a getiren bir dönüştürme işlemi sonunda elde edildiği, her test için hesaplanan standart puanların, Türkçe ve Matematik dersleri için dört, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler için üç, Yabancı Dil için iki katsayısı ile çarpılarak her bir testin ağırlıklı standart puanının bulunduğu görülmüştür. Testlerin ağırlıklı standart puanlarının da toplanarak, Toplam Ağırlıklı Standart Puan'ın (TASP) bulunduğu, hesaplanan toplam ağırlıklı standart puanın, kendi içinde en küçüğü 100 ve en büyüğü 700 olan bir puan dağılımına dönüştürüldüğü ve sonuç olarak test ortalamaları ile standart sapmalarının diğer tüm öğrencilerin puanını ve Türkiye geneli başarı sıralamasını, dolayısıyla yerleştirme işlemlerini etkilediği anlaşıldığından, yalnızca Almanca ve Fransızca testlerini yanıtlayan 718 adayın sınav sonuçlarının ve cevap anahtarının değil, sınava giren tüm adayların tamamının sınav sonuçlarının ve cevap anahtarlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır."

Kararda, Davalı idarenin, 718 adayın yabancı dil testlerinin yeniden değerlendirilmesi sonucunda yabancı dil testlerinde standart sapmada oluşan kaymanın binde 3, bunun ortaöğretime yerleştirme puanındaki etkisinin ise on binde bir düzeyinde bulunduğu ve söz konusu değişimin öğrenci yerleştirmedeki etkisinin yok denecek kadar az olduğu yönündeki savunmasına, muhtemel değişimin öğrenci yerleştirmesindeki etkisinin, puanların yeniden hesap edilerek yerleştirmenin buna göre yapılması ile ortaya çıkacağı gerekçesiyle itibar edilmediği anlatıldı.

Kararda, şunlar kaydedildi:

"Davalı idarenin iddia ettiği gibi, söz konusu değişimin öğrenci yerleştirmedeki etkisinin yok denecek kadar az olması hali dahi hukuken kabul edilebilir bir durum olmadığı cihetle dava konusu işlemi hukuka uygun hale getirmeyecektir. Bu durumda, 08 Haziran 2013 tarihinde yapılan SBS sonuçlarının, Milli Eğitim Bakanlığı Merkezi Sistemle Öğrenci Alan Ortaöğretim Kurumlarına Öğrenci Yerleştirme Yönergesi ve 2013 yılı Ortaögretim Kurumlarına Geçis Sistemi-Seviye Belirleme Sınavı Başvuru Kılavuzu'nun sınav sonuçlarının değerlendirilmesine ilişkin hükümlerine uygun olarak hesaplanmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Öte yandan, 08 Haziran 2013 tarihinde yapılan ve sonuçları doğru hesaplanmayan SBS'ye katılan 1 milyon 112 bin 604 öğrenci için dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların oluşabileceği tartışmasızdır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde Bölge İdare Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere, 10 Ocak 2014'te karar verildi."

Bakanlığın itiraz hakkı var

Bakanlığın bu karara karşı 15 gün içinde Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz hakkı bulunuyor.

Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Ocak 2014 15:06

Gösterim: 3094

Geçen yıl liselerdeki 3 milyon 811 bin 767 öğrencinin 1 milyon 816 bin 159'ü Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı, 1 milyon 614 bin 837'si Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı, 380 bin 771'i ise Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bünyesindeki liselere gitti

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), liselerin 10 yılını değerlendirdiği bir rapor hazırladı.

MEB Orta Öğretim Genel Müdürlüğü Koordinasyonunda,  politika belirleyiciler ve uygulayıcılar için temel bir kaynak teşkil etmesi için hazırlanan Ortaöğretim İzleme ve Değerlendirme Raporunda, "Eğitime Katılım", "Eğitim Ortamları", "Öğrenci Destek Hizmetleri", "Eğitim Programları", "Öğretmenler", "Yönetişim ve Finansman", "Eğitimin Çıktıları" temel bileşenleri; il, bölge, ülke ve uluslararası bağlamda karşılaştırmalı bir yaklaşımla ve 2003-2013-2023 bakış açısıyla analiz edildi.

Raporda ortaöğretimin temel bileşenlerine dair son on yılda katedilen mesafe, mevcut durum analizleri ve 2023’e ışık tutacak veriler yer aldı.

Rapora göre, lise çağındakilerin (14-17)  toplam nüfus içindeki oranı yüzde 6,8. Bu oran yüzde 9 ile en yüksek Güneydoğu Anadolu bölgesinde, en düşük ise yüzde 5,5 ile Batı Marmara'da gerçekleşti. Lise çağında bulunan 14-17 yaşındaki gençlerin, en çok Siirt, Muş ve Batman'da, en az ise Tunceli, Çanakkale ve Edirne'de olduğu belirlendi.  

Ortaöğretimde hem brüt hem de net okullaşma oranı son on yıl içinde cinsiyet oranını da iyileştirerek önemli bir artış gösterdi.  2012-2013 itibarıyla brüt okullaşma oranı yüzde 96,8; net okullaşma oranı ise yüzde 70,1 olarak gerçekleşti. Cinsiyet oranı da yüzde 94,2’ye yükseldi.

Liselilerin yüzde 10'u imam hatiplerde

2012-2013 itibarıyla resmi örgün ortaöğretimde okullaşan 3 milyon 811 bin 767 öğrencinin yüzde 47,6’sı (1.816.159) Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, Anadolu liseleri, Anadolu öğretmen liseleri, güzel sanatlar liseleri ve spor liselerine, yüzde 42,4’ü (1.614.837) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı meslek liselerine, yüzde 10’u (380.771) ise Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bünyesindeki imam hatip liselerine ve buralardaki programlara devam etti.

Son yıllardaki trende göre Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne giden öğrenci sayısında sınırlı düzeyde artış, Ortaöğretim Genel Müdürlüğündeki öğrenci sayısında düşüş, Din Öğretimi Genel Müdürlüğündeki okullarda ise önemli bir artış gerçekleşti. Söz konusu durumun oluşmasında talep ve arz yönlü politikalar etkili oldu. 

Liselerde derslik artı

Ortaöğretimde son on yılda derslik sayısında önemli bir artış sağlandı. Bununla beraber ortaöğretimin süresinin 4 yıla çıkarılmış olması, bu kademenin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve okullaşma oranlarındaki artış derslik başına öğrenci sayısındaki iyileşmenin bazı bölgelerde sınırlı düzeyde kalmasına neden oldu. 2012-2013 yıllarında Türkiye genelinde öğrenci başına 31 olan derslik sayısı, Güneydoğu Anadolu'da 38, İstanbul'da 37 olarak gerçekleşti. 

Şartlı destek, burs, pansiyon ve taşımalı eğitim gibi öğrenci destek hizmetlerden yararlanmada kızlar lehine bir gelişme kaydedildi. Pansiyon ve taşımalı ortaöğretimden faydalanmada cinsiyet oranı düzenli bir artış göstererek sırasıyla yüzde 68,5 ve yüzde 83,7’ye ulaştı. Kızlar açısından taşımalı ortaöğretimin daha tercih edilebilir olduğu anlaşıldı. 

Kızlar daha başarılı 

Liselilerin yüzde 4'ü burs aldı. Burs oranı açısından ise kız öğrenciler kısmen erkek öğrencilere göre daha avantajlı bir konuma sahip. Bu duruma kızların başarı düzeyinin daha yüksek veya pansiyon yerine bursu tercih etmelerinin etkisi var.

Seçmeli dersler OECD ülkelerinden daha fazla 

Türkiye’de evrensel ölçütlere ulaşma noktasında önemli bir dönüşüm gerçekleştirildi. OECD ülkelerinde ortak derslerin türü ve sayısı daha fazla iken Türkiye’de seçmeli derslerin oranı belirgin bir şekilde yüksek oldu. Seçmeli ders oranı Türkiye'de yüzde 42 iken OECD'de yüzde 14'tür. Türkiye’de programlar ortak derslerin oranı açısından da OECD ülkelerinden farklılaşmaktadır. Yabancı dil dersinin, genel ortaöğretim 15 yaş grubu için, program içerisindeki oranı OECD’de yüzde 14 iken Türkiye’de söz konusu oran yüzde 7 oldu. 

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı azaldı

Liselerde öğrenci sayısındaki önemli artışa bağlı olarak ortaya çıkan öğretmen ihtiyacı büyük ölçüde karşılanıyor. Liselerde ülke genelinde öğretmen başına öğrenci sayısı 2011 yılında 18 iken 2013’te 16 oldu. Söz konusu oranın OECD ortalaması ise 14.

> MEB'den son 10 yılın lise raporu

Geçen yıl liselerdeki 3 milyon 811 bin 767 öğrencinin 1 milyon 816 bin 159'ü Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı, 1 milyon 614 bin 837'si Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı, 380 bin 771'i ise Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bünyesindeki liselere gitti

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), liselerin 10 yılını değerlendirdiği bir rapor hazırladı.

MEB Orta Öğretim Genel Müdürlüğü Koordinasyonunda,  politika belirleyiciler ve uygulayıcılar için temel bir kaynak teşkil etmesi için hazırlanan Ortaöğretim İzleme ve Değerlendirme Raporunda, "Eğitime Katılım", "Eğitim Ortamları", "Öğrenci Destek Hizmetleri", "Eğitim Programları", "Öğretmenler", "Yönetişim ve Finansman", "Eğitimin Çıktıları" temel bileşenleri; il, bölge, ülke ve uluslararası bağlamda karşılaştırmalı bir yaklaşımla ve 2003-2013-2023 bakış açısıyla analiz edildi.

Raporda ortaöğretimin temel bileşenlerine dair son on yılda katedilen mesafe, mevcut durum analizleri ve 2023’e ışık tutacak veriler yer aldı.

Rapora göre, lise çağındakilerin (14-17)  toplam nüfus içindeki oranı yüzde 6,8. Bu oran yüzde 9 ile en yüksek Güneydoğu Anadolu bölgesinde, en düşük ise yüzde 5,5 ile Batı Marmara'da gerçekleşti. Lise çağında bulunan 14-17 yaşındaki gençlerin, en çok Siirt, Muş ve Batman'da, en az ise Tunceli, Çanakkale ve Edirne'de olduğu belirlendi.  

Ortaöğretimde hem brüt hem de net okullaşma oranı son on yıl içinde cinsiyet oranını da iyileştirerek önemli bir artış gösterdi.  2012-2013 itibarıyla brüt okullaşma oranı yüzde 96,8; net okullaşma oranı ise yüzde 70,1 olarak gerçekleşti. Cinsiyet oranı da yüzde 94,2’ye yükseldi.

Liselilerin yüzde 10'u imam hatiplerde

2012-2013 itibarıyla resmi örgün ortaöğretimde okullaşan 3 milyon 811 bin 767 öğrencinin yüzde 47,6’sı (1.816.159) Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne bağlı fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, Anadolu liseleri, Anadolu öğretmen liseleri, güzel sanatlar liseleri ve spor liselerine, yüzde 42,4’ü (1.614.837) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı meslek liselerine, yüzde 10’u (380.771) ise Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bünyesindeki imam hatip liselerine ve buralardaki programlara devam etti.

Son yıllardaki trende göre Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne giden öğrenci sayısında sınırlı düzeyde artış, Ortaöğretim Genel Müdürlüğündeki öğrenci sayısında düşüş, Din Öğretimi Genel Müdürlüğündeki okullarda ise önemli bir artış gerçekleşti. Söz konusu durumun oluşmasında talep ve arz yönlü politikalar etkili oldu. 

Liselerde derslik artı

Ortaöğretimde son on yılda derslik sayısında önemli bir artış sağlandı. Bununla beraber ortaöğretimin süresinin 4 yıla çıkarılmış olması, bu kademenin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve okullaşma oranlarındaki artış derslik başına öğrenci sayısındaki iyileşmenin bazı bölgelerde sınırlı düzeyde kalmasına neden oldu. 2012-2013 yıllarında Türkiye genelinde öğrenci başına 31 olan derslik sayısı, Güneydoğu Anadolu'da 38, İstanbul'da 37 olarak gerçekleşti. 

Şartlı destek, burs, pansiyon ve taşımalı eğitim gibi öğrenci destek hizmetlerden yararlanmada kızlar lehine bir gelişme kaydedildi. Pansiyon ve taşımalı ortaöğretimden faydalanmada cinsiyet oranı düzenli bir artış göstererek sırasıyla yüzde 68,5 ve yüzde 83,7’ye ulaştı. Kızlar açısından taşımalı ortaöğretimin daha tercih edilebilir olduğu anlaşıldı. 

Kızlar daha başarılı 

Liselilerin yüzde 4'ü burs aldı. Burs oranı açısından ise kız öğrenciler kısmen erkek öğrencilere göre daha avantajlı bir konuma sahip. Bu duruma kızların başarı düzeyinin daha yüksek veya pansiyon yerine bursu tercih etmelerinin etkisi var.

Seçmeli dersler OECD ülkelerinden daha fazla 

Türkiye’de evrensel ölçütlere ulaşma noktasında önemli bir dönüşüm gerçekleştirildi. OECD ülkelerinde ortak derslerin türü ve sayısı daha fazla iken Türkiye’de seçmeli derslerin oranı belirgin bir şekilde yüksek oldu. Seçmeli ders oranı Türkiye'de yüzde 42 iken OECD'de yüzde 14'tür. Türkiye’de programlar ortak derslerin oranı açısından da OECD ülkelerinden farklılaşmaktadır. Yabancı dil dersinin, genel ortaöğretim 15 yaş grubu için, program içerisindeki oranı OECD’de yüzde 14 iken Türkiye’de söz konusu oran yüzde 7 oldu. 

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı azaldı

Liselerde öğrenci sayısındaki önemli artışa bağlı olarak ortaya çıkan öğretmen ihtiyacı büyük ölçüde karşılanıyor. Liselerde ülke genelinde öğretmen başına öğrenci sayısı 2011 yılında 18 iken 2013’te 16 oldu. Söz konusu oranın OECD ortalaması ise 14.

Son Güncelleme: Pazar, 12 Ocak 2014 11:57

Gösterim: 3684

Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz, "Mesleki ve teknik eğitim AB standartları ve kriterleri çerçevesinde yeniden yapılandırılıyor" dedi.

Açıkgöz,  AA muhabirine yaptığı açıklamada, mesleki eğitimde Avrupa Birliği ülkelerinde kalite süreçleri ne ise onu Türkiye’de oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, bu kapsamda Mesleki ve Teknik Eğitimin Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi (METEK) geliştirdiklerini söyledi.

Proje kapsamında, ölçülebilir ve sürdürülebilir bir kalite sistemi oluşturulmasının hedeflendiğini aktaran Açıkgöz, projenin gelecek yıl sona ereceğinin altını çizdi.

AB tarafından desteklenen projenin kapsamında Bakanlık bünyesinde Kalite Geliştirme Merkezleri oluşturduklarını anlatan Açıkgöz, "Aynı zamanda pilot okullarda da Öz Değerlendirme Birimleri kuruldu. Birimler, ikinci bir göz olarak, düzenlemelerini ve kalitelerini ne kadar yükselttiklerini izleyecek. Bunun çıktılarını da elde ettikten sonra tüm okullarda yaygınlaştıracağız. Mesleki ve teknik eğitim AB standartları ve kriterleri çerçevesinde yeniden yapılandırılıyor. Bu konuda şu anda AB ülkelerinde en gelişmiş ülkelerinin tasarımı hangi düzeyde ise biz de gerek müfredatımızla gerek oluşturulan standart ve kriterlerimizle o seviyede olduğumuzu söyleyebiliriz" diye konuştu. 

Mesleki ve teknik eğitimde okullar düzeyinde kalite uygulamalarını izlemek, değerlendirmek ve desteklemek için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Açıkgöz, müfredatları geliştirdiklerini, öğretmen ve yönetici eğitimleri düzenlediklerini ve kamuoyunda mesleki ve teknik eğitimde kalite kültürünün oluşması için farkındalık yaratmaya yönelik etkinlikler yürüttüklerini belirtti.

Çalışmalar kapsamında 12-13 Aralık'ta İstanbul'da "İş Dünyası ile Mesleki Eğitim Arasında Karşılıklı Güvenin İnşası" konulu uluslararası bir konferans düzenleyeceklerini bildiren Açıkgöz, mesleki teknik eğitimde kalite sisteminin önemine dikkati çekerek iş dünyası ve mesleki eğitim arasında karşılıklı güvenin ve işbirliğinin geliştirilmesine katkıda bulunmayı amaçladıklarını söyledi. 

İşverenin istedikleri dikkate alınıyor

Konferansta, AB ve dünya ülkelerinden uygulama örneklerinin yerli ve yabancı uzmanlar tarafından tartışılacağını dile getiren Açıkgöz, şunları kaydetti:

"Konferansta iş piyasasının mesleki ve teknik eğitime bakışı, kalite odaklı mesleki ve teknik eğitim, mesleki ve teknik eğitimde kilit aktör olarak öğretmenler ve kalifiye mezun gereksiniminin karşılanmasına yönelik öğrenci kalitesinin iyileştirilmesi gibi oturumlar gerçekleştirilecek. Çok sayıda akademisyen, meslek odaları, işçi ve işveren konfederasyonları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve mesleki ve teknik eğitim veren lise ve yüksekokulların yöneticileriyle öğretmenler katılacak. Proje, eğitim camiasıyla işverenler arasında güveni tesis etmek amacıyla geliştirilmişti. İşveren ne istiyor, eğitim camiası arz ediyor. Bu arz ve talep uyuşmasını sağlamak amacıyla bu kalite standartlarını geliştiriyoruz. Eskiden Milli Eğitim Bakanlığı kendi planlamasını yapıyordu. İş dünyasında bunun karşılığı var mı yok mu buna bakmıyordu. Şimdi talep odaklı gitmek istiyoruz. İşveren ne istiyor, onu dikkate alıp ona göre proje yapacağız."

> Mesleki eğitim AB ile uyumlu hale getiriliyor

Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz, "Mesleki ve teknik eğitim AB standartları ve kriterleri çerçevesinde yeniden yapılandırılıyor" dedi.

Açıkgöz,  AA muhabirine yaptığı açıklamada, mesleki eğitimde Avrupa Birliği ülkelerinde kalite süreçleri ne ise onu Türkiye’de oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, bu kapsamda Mesleki ve Teknik Eğitimin Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi (METEK) geliştirdiklerini söyledi.

Proje kapsamında, ölçülebilir ve sürdürülebilir bir kalite sistemi oluşturulmasının hedeflendiğini aktaran Açıkgöz, projenin gelecek yıl sona ereceğinin altını çizdi.

AB tarafından desteklenen projenin kapsamında Bakanlık bünyesinde Kalite Geliştirme Merkezleri oluşturduklarını anlatan Açıkgöz, "Aynı zamanda pilot okullarda da Öz Değerlendirme Birimleri kuruldu. Birimler, ikinci bir göz olarak, düzenlemelerini ve kalitelerini ne kadar yükselttiklerini izleyecek. Bunun çıktılarını da elde ettikten sonra tüm okullarda yaygınlaştıracağız. Mesleki ve teknik eğitim AB standartları ve kriterleri çerçevesinde yeniden yapılandırılıyor. Bu konuda şu anda AB ülkelerinde en gelişmiş ülkelerinin tasarımı hangi düzeyde ise biz de gerek müfredatımızla gerek oluşturulan standart ve kriterlerimizle o seviyede olduğumuzu söyleyebiliriz" diye konuştu. 

Mesleki ve teknik eğitimde okullar düzeyinde kalite uygulamalarını izlemek, değerlendirmek ve desteklemek için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Açıkgöz, müfredatları geliştirdiklerini, öğretmen ve yönetici eğitimleri düzenlediklerini ve kamuoyunda mesleki ve teknik eğitimde kalite kültürünün oluşması için farkındalık yaratmaya yönelik etkinlikler yürüttüklerini belirtti.

Çalışmalar kapsamında 12-13 Aralık'ta İstanbul'da "İş Dünyası ile Mesleki Eğitim Arasında Karşılıklı Güvenin İnşası" konulu uluslararası bir konferans düzenleyeceklerini bildiren Açıkgöz, mesleki teknik eğitimde kalite sisteminin önemine dikkati çekerek iş dünyası ve mesleki eğitim arasında karşılıklı güvenin ve işbirliğinin geliştirilmesine katkıda bulunmayı amaçladıklarını söyledi. 

İşverenin istedikleri dikkate alınıyor

Konferansta, AB ve dünya ülkelerinden uygulama örneklerinin yerli ve yabancı uzmanlar tarafından tartışılacağını dile getiren Açıkgöz, şunları kaydetti:

"Konferansta iş piyasasının mesleki ve teknik eğitime bakışı, kalite odaklı mesleki ve teknik eğitim, mesleki ve teknik eğitimde kilit aktör olarak öğretmenler ve kalifiye mezun gereksiniminin karşılanmasına yönelik öğrenci kalitesinin iyileştirilmesi gibi oturumlar gerçekleştirilecek. Çok sayıda akademisyen, meslek odaları, işçi ve işveren konfederasyonları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve mesleki ve teknik eğitim veren lise ve yüksekokulların yöneticileriyle öğretmenler katılacak. Proje, eğitim camiasıyla işverenler arasında güveni tesis etmek amacıyla geliştirilmişti. İşveren ne istiyor, eğitim camiası arz ediyor. Bu arz ve talep uyuşmasını sağlamak amacıyla bu kalite standartlarını geliştiriyoruz. Eskiden Milli Eğitim Bakanlığı kendi planlamasını yapıyordu. İş dünyasında bunun karşılığı var mı yok mu buna bakmıyordu. Şimdi talep odaklı gitmek istiyoruz. İşveren ne istiyor, onu dikkate alıp ona göre proje yapacağız."

Son Güncelleme: Çarşamba, 11 Aralık 2013 12:46

Gösterim: 2868

Lisede okuyan binlerce öğrenciye memur olma fırsatı! 2014'te yapılacak KPSS ortaöğretime girerek memur olabilirsiniz nasıl mı? İşte yanıtı...

Eğitimtercihi- Mezun olamayacak durumda olan lise öğrencileri 2014’te yapılacak KPSS ortaöğretime (lise düzeyi) başvuru yapabilir mi? İşte 2014 KPSS başvuru şartları ve sınav tarihleri…

En son 2012 yılında ortaöğretim (lise) düzeyinde yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) 28 Eylül 2014’te yapılacak. KPSS ortaöğretim (lise mezunları ve lise son sınıf öğrencileri) düzeyi için başvurular Haziran ayı içinde ÖSYM tarafından alınmaya başlanacak. Peki ortaöğretim mezunları (lise) için KPSS'ye kimler başvuru yapabilecek ve yerleştirmelerden kimler nasıl yararlanacak? İşte detaylar...

KPSS B grubu kadrolar için (normal memurluk için) sınav 2 yılda bir yapılmaktadır ve KPSS ortaöğretim/önlisans puanları 2 yıl süresince geçerlidir. Bu iki yıllık süreç içinde kurumsal alımlar haricinde 4 tane merkezi yerleştirme yapılmakta ve bunlar Kasım ile Haziran aylarının sonunda olmaktadır.

Ortaöğretim mezunları (Lise mezunları)  KPSS'de Türkçe Matematik sorularından oluşan Genel Yetenek ile beraber Tarih, Coğrafya ve vatandaşlık sorularından oluşan Genel Kültür sorularını cevaplamakta ve KPSS 94 puanı ile tercih yapmaktadırlar.

KPSS ortaöğretim (lise düzeyi) için mezuniyet şartı aranıyor mu?

2 yılda bir yapılan KPSS ortaöğretim lise düzeyi için mezun ve sınavın geçerlilik süresi içerisinde (iki yıl) mezun olabilecek durumda bulunan adaylar bu sınava başvuru yapabilir. ÖSYM’nin KPSS ortaöğretim kılavuzunda yaptığı açıklama şöyle;

"Bu sınava liselerden mezun olanlar ile sınava başvuru sırasında mezun olamayıp ancak sınavın geçerlilik süresi olan 2 yıl içinde mezun olabilecek durumda olan adaylar başvurabilecektir. Adayların, B Grubu Kadrolar için ÖSYM’ce gerçekleştirilecek yerleştirme işlemlerine son başvuru tarihi itibariyle sınava girdikleri öğrenim düzeyinde mezun durumda olmaları şarttır." ifadesi yer almaktadır.

KPSS ortaöğretimde (lise düzeyi) kimler tercih yapabilir?

KPSS 2014 ortaöğretim sınavına giren adayların, “B Grubu Kadrolar için ÖSYM’ce gerçekleştirilecek yerleştirme işlemlerine son başvuru tarihi itibariyle sınava girdikleri öğrenim düzeyinden mezun durumda olmaları şarttır.” İfadesi yer almaktadır. Bu açıklamaya göre, mezun olmayan adaylar sınava girebilir ancak yerleştirme tercih işlemlerinin yapıldığı son tarih itibariyle mezuniyetlerini belgelemeleri gerekmektedir. Kısacası yerleştirmeler için tercih yapacak adaylar mezuniyetlerine hak kazanmış olmaları zorunludur.

ÖSYM’nin yerleştirme tercihi ile ilgili yaptığı açıklama şöyle;

 "Tercihlerin geçerli olabilmesi için tercihlerin ÖSYM'ye İnternet'le gönderildiği son gün itibariyle, sınava girilen öğrenim düzeyindeki bir okuldan veya programdan mezun olunması zorunludur. Tercihlerin İnternet'le ÖSYM'ye gönderilmesinin son günü itibariyle mezun durumda bulunmayan adayların, yerleştirilmeleri yapılmış olsa bile, atamaları yapılmayacaktır."

Diğer KPSS başvuru ve sınav tarihleri şöyle;

2014 KPSS Önlisans (2 yıllık mezunlar için) Düzeyi Sınav tarihi ise 27 Eylül 2014 tarihinde yapılacak.

2014 KPSS Lisans düzeyinde 5-6 Temmuz 2014 tarihlerinde hafta sonu gerçekleştirilecek.

2014 KPSS Öğretmenlik Alan Bilgisi (ÖABT) 20 Temmuz 2014’te yapılacak.

ÖSYM, KPSS Ortaöğretim ile Önlisans Düzeyinde en son 2012 yılında sınav düzenlemişti. ÖSYM Başkanı Ali Demir, KPSS Ortaöğretim yani lise mezunlar için artık sınav yapılmayacağını duyurmuş lise mezunları için KPSS memurluk kaldırılmıştı ancak bu yıl yayınlanan ÖSYM 2014 Sınav Takvimi’nde KPSS Ortaöğretim (LİSE) Düzeyi Sınav tarihi açıklandı. 28 Eylül 2014 olarak belirtilen KPSS 2014 Ortaöğretim (Lise Düzeyi) başvuruları henüz açıklanmadı. ÖSYM önceki yıllarda Eylül’de yapacağı sınav için başvuruları genelde Haziran ayı içinde ilan ediyor. Memur adayları Haziran ayını KPSS Ortaöğretim için beklemek durumunda. KPSS ile ilgili son dakika ve en güncel en doğru haberlere Eğitimtercihi’nden ulaşabilirsiniz. 2013-2014 KPSS Ortaöğretim Başvuru Kılavuzu yayınlandığı andan itibaren burada erişime açılacak. Eğitimtercihi’ni Twitter ve Facebook adresimizden de takip edebilirsiniz.

Eğitimtercihi.com Twitter adresimiz;

@egitimtercihi

Facebook adresimiz;

https://www.facebook.com/Egitimtercihi

> Lise öğrencileri KPSS’ye girebilir mi? 2014 KPSS başvuru şartları

Lisede okuyan binlerce öğrenciye memur olma fırsatı! 2014'te yapılacak KPSS ortaöğretime girerek memur olabilirsiniz nasıl mı? İşte yanıtı...

Eğitimtercihi- Mezun olamayacak durumda olan lise öğrencileri 2014’te yapılacak KPSS ortaöğretime (lise düzeyi) başvuru yapabilir mi? İşte 2014 KPSS başvuru şartları ve sınav tarihleri…

En son 2012 yılında ortaöğretim (lise) düzeyinde yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) 28 Eylül 2014’te yapılacak. KPSS ortaöğretim (lise mezunları ve lise son sınıf öğrencileri) düzeyi için başvurular Haziran ayı içinde ÖSYM tarafından alınmaya başlanacak. Peki ortaöğretim mezunları (lise) için KPSS'ye kimler başvuru yapabilecek ve yerleştirmelerden kimler nasıl yararlanacak? İşte detaylar...

KPSS B grubu kadrolar için (normal memurluk için) sınav 2 yılda bir yapılmaktadır ve KPSS ortaöğretim/önlisans puanları 2 yıl süresince geçerlidir. Bu iki yıllık süreç içinde kurumsal alımlar haricinde 4 tane merkezi yerleştirme yapılmakta ve bunlar Kasım ile Haziran aylarının sonunda olmaktadır.

Ortaöğretim mezunları (Lise mezunları)  KPSS'de Türkçe Matematik sorularından oluşan Genel Yetenek ile beraber Tarih, Coğrafya ve vatandaşlık sorularından oluşan Genel Kültür sorularını cevaplamakta ve KPSS 94 puanı ile tercih yapmaktadırlar.

KPSS ortaöğretim (lise düzeyi) için mezuniyet şartı aranıyor mu?

2 yılda bir yapılan KPSS ortaöğretim lise düzeyi için mezun ve sınavın geçerlilik süresi içerisinde (iki yıl) mezun olabilecek durumda bulunan adaylar bu sınava başvuru yapabilir. ÖSYM’nin KPSS ortaöğretim kılavuzunda yaptığı açıklama şöyle;

"Bu sınava liselerden mezun olanlar ile sınava başvuru sırasında mezun olamayıp ancak sınavın geçerlilik süresi olan 2 yıl içinde mezun olabilecek durumda olan adaylar başvurabilecektir. Adayların, B Grubu Kadrolar için ÖSYM’ce gerçekleştirilecek yerleştirme işlemlerine son başvuru tarihi itibariyle sınava girdikleri öğrenim düzeyinde mezun durumda olmaları şarttır." ifadesi yer almaktadır.

KPSS ortaöğretimde (lise düzeyi) kimler tercih yapabilir?

KPSS 2014 ortaöğretim sınavına giren adayların, “B Grubu Kadrolar için ÖSYM’ce gerçekleştirilecek yerleştirme işlemlerine son başvuru tarihi itibariyle sınava girdikleri öğrenim düzeyinden mezun durumda olmaları şarttır.” İfadesi yer almaktadır. Bu açıklamaya göre, mezun olmayan adaylar sınava girebilir ancak yerleştirme tercih işlemlerinin yapıldığı son tarih itibariyle mezuniyetlerini belgelemeleri gerekmektedir. Kısacası yerleştirmeler için tercih yapacak adaylar mezuniyetlerine hak kazanmış olmaları zorunludur.

ÖSYM’nin yerleştirme tercihi ile ilgili yaptığı açıklama şöyle;

 "Tercihlerin geçerli olabilmesi için tercihlerin ÖSYM'ye İnternet'le gönderildiği son gün itibariyle, sınava girilen öğrenim düzeyindeki bir okuldan veya programdan mezun olunması zorunludur. Tercihlerin İnternet'le ÖSYM'ye gönderilmesinin son günü itibariyle mezun durumda bulunmayan adayların, yerleştirilmeleri yapılmış olsa bile, atamaları yapılmayacaktır."

Diğer KPSS başvuru ve sınav tarihleri şöyle;

2014 KPSS Önlisans (2 yıllık mezunlar için) Düzeyi Sınav tarihi ise 27 Eylül 2014 tarihinde yapılacak.

2014 KPSS Lisans düzeyinde 5-6 Temmuz 2014 tarihlerinde hafta sonu gerçekleştirilecek.

2014 KPSS Öğretmenlik Alan Bilgisi (ÖABT) 20 Temmuz 2014’te yapılacak.

ÖSYM, KPSS Ortaöğretim ile Önlisans Düzeyinde en son 2012 yılında sınav düzenlemişti. ÖSYM Başkanı Ali Demir, KPSS Ortaöğretim yani lise mezunlar için artık sınav yapılmayacağını duyurmuş lise mezunları için KPSS memurluk kaldırılmıştı ancak bu yıl yayınlanan ÖSYM 2014 Sınav Takvimi’nde KPSS Ortaöğretim (LİSE) Düzeyi Sınav tarihi açıklandı. 28 Eylül 2014 olarak belirtilen KPSS 2014 Ortaöğretim (Lise Düzeyi) başvuruları henüz açıklanmadı. ÖSYM önceki yıllarda Eylül’de yapacağı sınav için başvuruları genelde Haziran ayı içinde ilan ediyor. Memur adayları Haziran ayını KPSS Ortaöğretim için beklemek durumunda. KPSS ile ilgili son dakika ve en güncel en doğru haberlere Eğitimtercihi’nden ulaşabilirsiniz. 2013-2014 KPSS Ortaöğretim Başvuru Kılavuzu yayınlandığı andan itibaren burada erişime açılacak. Eğitimtercihi’ni Twitter ve Facebook adresimizden de takip edebilirsiniz.

Eğitimtercihi.com Twitter adresimiz;

@egitimtercihi

Facebook adresimiz;

https://www.facebook.com/Egitimtercihi

Son Güncelleme: Çarşamba, 12 Mart 2014 12:11

Gösterim: 14549

Lise öğrencileri arasında hızla yaygınlaşan yurt dışı eğitim sayesinde liseliler, 1 yıl başka bir ülkede okuyarak çift diploma sahibi oluyor. 

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel Okulları Genel Koordinatörü Çağlayan Dinçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yurt dışında eğitimin özellikle üniversite düzeyinde çok yaygın olduğunu ifade etti.

Yurt dışında eğitim alanların arasına artık lise öğrencilerinin de girdiğini anlatan Dinçer, yabancı dilini geliştirmek isteyen öğrencilerden yurt dışı eğitimle ilgili çok fazla talep geldiğini söyledi.

"Lise öğrencileri artık işlerini üniversiteye bırakmadan son sınıfta halletmeye çalışıyor ve bu tür arayışlara giriyor" ifadesini kullanan Dinçer, "Liseliler daha çok Amerika, Kanada, İngiltere gibi ülkelerdeki okumayı tercih ediyor. Böylece İngilizcelerini de geliştirme imkan buluyorlar. Kanada'daki okullarla öğrenci değişimini içeren bir protokol imzaladık. Bu kapsamda bu yıldan itibaren lise mezunu öğrencilerimizi Kanada'ya göndereceğiz" dedi.

Programla Türkiye'de liseden mezun olanların yurt dışında anlaşmalı okullara giderek bir yıl eğitim aldıklarını anlatan Dinçer, bunun aileler için de daha ekonomik olduğuna dikkati çekti.

Bir yıl lise eğitiminin sağladığı avantajların öğrencileri cezbettiğini ifade eden Dinçer, "Kanada'da öğrencilerin liseden mezun olması için 18 kredi alması gerekiyor. Bizim buradaki müfredatla oradaki müfredat çok uyumlu. Öğrenci, burada aldığı İngilizce, sosyal bilimler, coğrafya, matematik ve fen bilimleri gibi dersleri orada saydırıyor. Geriye kalan dersleri de alıp mezun oluyor ve 1 yıl içinde ikinci diplomasını da alıyor. Böylece hem dilini geliştiriyor hem üniversite için yeni kapılar açılıyor hem de iki diplomalı oluyor" diye konuştu.

Üniversitede burs imkanı

Öğrencilerin yurt dışında aldıkları diplomaların ilerideki  eğitimlerinde de avantajlar sağladığını aktaran Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer iki okulun not ortalaması 70'i bulursa TOFEL'a dahi girmeden isterse üniversiteye orada devam edebiliyor. 85 not ortalamasını tutturursa üniversitelerde yüzde 100'e kadar burslu okuma imkanına sahip oluyor. Burada ki bir özel üniversiteye göndermekten çok daha ucuza gelebiliyor. Liseden sonra üniversiteye girecek öğrencilerin bu şekilde yurt dışına gitmesi onların daha fazla iş imkanına sahip olmasını sağlıyor. Yurt dışından lise diploması almak onları diğer arkadaşlarından bir adım öne geçiriyor."

Yurt dışından çifte diploma alan kişi sayısına ilişkin genel bir sayı vermenin zor olduğuna dikkati çeken Dinçer, "Kanada Eğitim Bakanlığı bu programları şu ana kadar 14 ülkede başarıyla uyguluyor. Türkiye'den Amerika ve Kanada'ya yılda en az bin öğrenci gönderen firmalar var" şeklinde konuştu.

> Çifte lise diploması yaygınlaşıyor

Lise öğrencileri arasında hızla yaygınlaşan yurt dışı eğitim sayesinde liseliler, 1 yıl başka bir ülkede okuyarak çift diploma sahibi oluyor. 

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel Okulları Genel Koordinatörü Çağlayan Dinçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yurt dışında eğitimin özellikle üniversite düzeyinde çok yaygın olduğunu ifade etti.

Yurt dışında eğitim alanların arasına artık lise öğrencilerinin de girdiğini anlatan Dinçer, yabancı dilini geliştirmek isteyen öğrencilerden yurt dışı eğitimle ilgili çok fazla talep geldiğini söyledi.

"Lise öğrencileri artık işlerini üniversiteye bırakmadan son sınıfta halletmeye çalışıyor ve bu tür arayışlara giriyor" ifadesini kullanan Dinçer, "Liseliler daha çok Amerika, Kanada, İngiltere gibi ülkelerdeki okumayı tercih ediyor. Böylece İngilizcelerini de geliştirme imkan buluyorlar. Kanada'daki okullarla öğrenci değişimini içeren bir protokol imzaladık. Bu kapsamda bu yıldan itibaren lise mezunu öğrencilerimizi Kanada'ya göndereceğiz" dedi.

Programla Türkiye'de liseden mezun olanların yurt dışında anlaşmalı okullara giderek bir yıl eğitim aldıklarını anlatan Dinçer, bunun aileler için de daha ekonomik olduğuna dikkati çekti.

Bir yıl lise eğitiminin sağladığı avantajların öğrencileri cezbettiğini ifade eden Dinçer, "Kanada'da öğrencilerin liseden mezun olması için 18 kredi alması gerekiyor. Bizim buradaki müfredatla oradaki müfredat çok uyumlu. Öğrenci, burada aldığı İngilizce, sosyal bilimler, coğrafya, matematik ve fen bilimleri gibi dersleri orada saydırıyor. Geriye kalan dersleri de alıp mezun oluyor ve 1 yıl içinde ikinci diplomasını da alıyor. Böylece hem dilini geliştiriyor hem üniversite için yeni kapılar açılıyor hem de iki diplomalı oluyor" diye konuştu.

Üniversitede burs imkanı

Öğrencilerin yurt dışında aldıkları diplomaların ilerideki  eğitimlerinde de avantajlar sağladığını aktaran Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer iki okulun not ortalaması 70'i bulursa TOFEL'a dahi girmeden isterse üniversiteye orada devam edebiliyor. 85 not ortalamasını tutturursa üniversitelerde yüzde 100'e kadar burslu okuma imkanına sahip oluyor. Burada ki bir özel üniversiteye göndermekten çok daha ucuza gelebiliyor. Liseden sonra üniversiteye girecek öğrencilerin bu şekilde yurt dışına gitmesi onların daha fazla iş imkanına sahip olmasını sağlıyor. Yurt dışından lise diploması almak onları diğer arkadaşlarından bir adım öne geçiriyor."

Yurt dışından çifte diploma alan kişi sayısına ilişkin genel bir sayı vermenin zor olduğuna dikkati çeken Dinçer, "Kanada Eğitim Bakanlığı bu programları şu ana kadar 14 ülkede başarıyla uyguluyor. Türkiye'den Amerika ve Kanada'ya yılda en az bin öğrenci gönderen firmalar var" şeklinde konuştu.

Son Güncelleme: Salı, 10 Aralık 2013 10:10

Gösterim: 3609


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.