banner

Kriz dönemlerini şansa çevirmek YKS TERCİHLERİ




Salim Ünsal / Kültür Eğitim Kurumları Eğitim ve Rehberlik Direktörü

salim_unsalYine bir tercih dönemine daha tüm bilinmezlikleriyle yaklaşıyoruz. Her yıldan farklı olarak bir de değişen sistemin ağırlığı çöktü bu sürecin belirsizliğine. Adaylar açısından öyle veya böyle bu süreç de geçecek. Kimi şansını iyi kullanıp hatırla yadedecek, kimi de bir daha geri döndürmemek adına zihninin derinliklerine gömecek.
Öncelikle bu yıl tercih yapacak adayların ÖSYM tarafından ön bilgi amacıyla yayınlanan kontenjan ve tercih kılavuzunu dikkatle incelemelerini, sürecin nasıl ilerleyeceğine ilişkin kural ve açıklamaları iyi kavramalarını tavsiye ediyorum.
Sınav sisteminde kapsamlı değişim yapılmasına rağmen gerek tercih edilecek bölümlerde, gerekse tercih işlemleri akışında önemli bir değişiklik görmedik. Bu yıla en çok tercih edilecek bölümlere ilişkin önceki yıla ait verilerin yetersizliği damgasını vuracak. Adayları en çok zorlayacak, elde ettikleri puan ve sıraların kılavuzdaki programlara ne ölçüde denk gelebileceğini bilememeleri olacak. Sınav sonuçları 31 Temmuzda açıklandığında uzmanlar bir takım benzeşimler yaparak adayların işini bir miktar kolaylaştıracaklar ama iş o kadar da kolay olmayacak.
Kontenjan kılavuzlarını biz her yıl detaylı inceleriz. Sınava giren adaylar bizim kadar bakmazlar. Zira işimizin bir parçası. Bu yıl cazibesini kaybetmeye yüz tutmuş ve mezun yığılması yaşanıp istihdam olanakları kısıtlanan bazı bölümlerde kısmi kontenjan daraltmalarının yapıldığını gördük. Bu olumlu bir gelişme. Öte yandan öğrencilerin ilgisini çeken, son yıllarda tercih listelerine bolca giren programların da kontenjanları önemli oranlarda artırılmış. Özetle kılavuzdaki programlar beklentiye iyi gelecek şekilde güncellenmiş ve öğrenci yönelimi de dikkate alınarak kılavuz programları nitelikli bir pozisyona sokulmuş gibi duruyor.
Yıl içinde bölünerek çoğalan üniversitelerin de kılavuza yeni adıyla girdiğini gördük. Bu üniversiteler her ne kadar isim olarak yeni olsalar da köklü ve geleneği olan üniversitelerden bölünerek çoğaldıkları için eğitim niteliği ve öğrenci memnuniyeti konusunda büyük sorunlar yaşanmayacağını düşünüyoruz.
Açıköğretim lisans programlarının kontenjanlarının 18 bin daraltılmasını örgün, yüz yüze eğitim veren programlarda okuyan adaylar için olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Son yıllarda özellikle açıköğretim programlarının doluluk oranlarında önemli bir azalma yaşanmıştı.
Önlisans programlarının kontenjanlarının da daha rasyonel bölümlerde artırılıp az tercih alan bölümlerde azaltıldığını gördük. Bu da yine öğrenci açısından pozitif bir gelişme.

SIRALAMA BARAJLARINDA DEĞİŞİKLİK YOK
Tıp, Hukuk, Mühendislik, Mimarlık ve Öğretmenlik programları için belirlenen sıralama barajlarında ise bir değişikliğe gidilmemiş. En büyük sıkıntının burada yaşanacağını düşünüyoruz. Zira geçen yıl sistemin yönlendirmesi ile puan türlerinde daha homojen bir kitle bulunuyorken, bu yılki sistem gereği sıralama dağılımları fazlasıyla heterojen olacak. Aynı puan türünde sıralamaya dahil olmasına rağmen o puan türü ile işi olmayan, tercih yapmayacak olan binlerce öğrenciyi göreceğiz. Bu da o puan türünde tercih yapacak ve alt sıralarda kalmış adayları zorlayacak. Özellikle taşradaki devlet üniversiteleri ile Vakıf üniversitesinin kısmi ücretli ve ücretli programlarını etkileme riski var. Sıralama barajından en fazla mühendisliklerin ve öğretmenliklerin etkileneceğini bekliyoruz.
Sınav sonuçlarının açıklanmasına biraz zaman var. Belki dergi yayınlandığında açıklanmış olacak. Bu sonuç öncesi zaman adaylar için çileli bir bekleyiş gibi gelebilir ama aynı zamanda adaylar için bir fırsat anı da… Zira bu zaman diliminde bölümler ve meslekler hakkında fazlasıyla bilgi alabilme şansı olacak. Yeter ki bu aralığı adaylar verimli değerlendirebilsinler.
Sonuçlar açıklanmadan harekete geçmeyen bir aday profiline de sahibiz maalesef. Sınava gecesini gündüzünü ayıran ama iş tercihe gelince sudan çıkmış balığa dönen, ne yapacağını bilmeyen binlerce adayın olduğunu biliyor ve gözlemliyoruz. Tercihler de en az sınavlar kadar önemli, hatta sınavdan dahi daha önemli. Zira elde edilen başarıyı etkin ve verimli değerlendirmek gerekiyor. Buradaki etkinlik ve verimlilikten kastım puanın dengini bulmak değil, tam tersine adayın ilgi ve yeteneklerinin dengini bulmak. Adayların tercihe kafa yormaları, bölümlerin eğitim ve iş koşullarını öğrenmeleri, kendi ilgi, istek ve yeteneklerinin de farkına varmaları gerekiyor.
Bu yılki sistem değişikliğinin yarattığı belirsizlikler nedeniyle tercihleri her yıl olduğundan daha fazla geniş yelpaze içinden seçmek yararlı olacak. Bu nedenle adayların mesleki önyargıları bir kenara bırakarak bölüm ismi bazında tercih spektrumunun en üst ve alt sınırlarını daha geniş tutması yararlı olacak.

TELAŞ ETMEYELİM AMA SON DAKİKAYA DA BIRAKMAYALIM
7-14 Ağustos tarihleri arasında tercih girişleri ÖSYM’nin aday işlemleri sistemine giriliyor olacak. Ancak sonuçlar açıklanır açıklanmaz adayların tercih telaşı fazlasıyla hızlanacak. Acele etmemelerini öneriyorum. Aynı zamanda sürenin de son dakikasına bırakmamalarını öneriyorum. Hem acelecilik, hem de son dakikaya bırakma alışkanlıkları hatalı ve yanlış kararlar alma riskini artırır. Her yıl hatırı sayılır üniversiteli bir kitlenin yeniden sınava girmesinde bu aceleciliğin ve son dakikacılığın büyük payı olduğunu sanıyorum.
Ülke sathındaki üniversiteler arasında uçurumsal farklar yok. Elbette geleneği oluşmuş köklü üniversitelerimiz var ve bunlar öğrencilere iyi bir eğitim olanağı vaadediyorlar. Ancak yeni üniversitelerin de tercih edilirken pek çok önyargıdan uzak karar verilmesi gerekiyor. Son yıllarda Vakıf üniversiteleri de oldukça arttı. Bu üniversiteler de kontenjan dağılımında önemli bir yükü devlet üniversitelerinin sırtından alıyorlar. Öte yandan nispi olarak daha düşük puan ve sıralarla girebilme olasılığı nedeniyle başarısızlık yaşadığını düşünen adaylar için aynı zamanda sağlam bir alternatif olarak karşımızda duruyorlar. Adayın ekonomik çekinceleri yoksa ya da bütçesini uydurabiliyorsa bu üniversiteler de bir çıkış noktası olabiliyor. Sonuçta mezuniyet sonrası kazanımlar tüm üniversitelerde aynı.
Bu yılki tercih döneminin zorluğu biliniyor ve uzman desteğine fazlasıyla ihtiyaç duyulan bir süreç olacak. Ancak adayların her uzmanım diyenin fikrine de koşulsuz inanmaması gerekiyor. Çünkü böyle kriz anlarını fırsata çeviren fırsatçı bir kitlenin de olduğu aşikar. Çocuklarımızın geleceği bizim geleceğimiz ve bu konuda gerçekten işini bilen uzmanlara çok iş ve sorumluluk düşüyor.
Adaylara son olarak şunu diyebilirim. Kılavuz yayınlandı. Kılavuzda çok az bilgi gördüler. Sonuçların açıklanmasına zaman var. Hiç panik yapmasınlar. 50 yıllık merkezi sınavlar tarihimizde biz buna benzer yılları çok olmasa da yaşadık. O yıllarda da bütün üniversiteler öğrencilerini almış kontenjanlar doldurulmuştu. Bu yıl da hak eden hak ettiği bölüme yerleşecek. Panik yok. Süreci soğukkanlılıkla, duygularımızın ve mağlubiyet hissimizin perdelemesine izin vermeden rasyonel çözümler üreterek geçirmeniz gerekiyor. Şans faktörü hiç bu kadar ayağınıza gelmemişti, bir de o taraftan bakın!

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.