banner

Özel öğretim kurumları ve sürdürülebilir eğitimin koşulları




Naci Atalay - ÖZDEBİR Yönetim Kurulu Başkanı

 

naci_atalay_ozdebir_ocak_2022Hep birlikte tanık olduğumuz gibi geçen iki yıl bütün dünyayı derinden etkileyen Kovid-19 salgının yarattığı olumsuzluklara karşı mücadele ile geçti. Bütün insanlık, adeta bir yaşam savaşı verdi, vermeye devam ediyor. Kovid-19 salgını yalnızca geçtiğimiz iki yıla değil yüz yıla damgasını vurarak hızla tüm dünyayı etkisi altına aldı. Bu olağanüstü süreçte ülkemiz de zaten mevcut ekonomik, sosyal, siyasal zorluklarla baş etmeye çalışırken salgınla yüzleşti ve her insan, her ev, her iş yeri, her sektör kendi payına düşeni yaşadı, yaşamaya devam ediyor.
Elbette eğitim alanı da şimdiye kadar yaşamamış olduğu tecrübeler biriktirdi ve biriktirmeye devam ediyor. Derneğimiz ve üye kurumlarımız, eğitim ve özel öğretim alanı da bu koşullardan etkilendi. Eğitim öğretimin uzaktan yapılmak zorunda kalınan zamanda bunun yarattığı etkiyle küçülen, faaliyetlerine ara veren veya son veren kurumlarımız oldu. Çocuklarımız eğitimin her kademesinde sınırlı eğitim olanaklarıyla yetinmek zorunda kaldı, bunun yarattığı sonuçlar da daha sonraki yıllarda gözlenebilecek.
Öte yandan yüz yüze eğitim yapılamadığı süreçte özel öğretim kurumlarımızdan eğitim öğretim ücretlerinin iade edilmesi taleplerinin yanı sıra devlet okullarına geçiş talepleri de artmış; özel okul ve öğrenci sayılarında uzun yıllar sonra kayda değer azalmalar yaşanmıştır. Özel öğretim kurslarımızla ilgili sayısal verilerde de benzer durum görülmektedir. 

KDV ORANI KALICI OLARAK DÜŞÜRÜLMELİ!
Özel okullara olan talep daralması; kurumların finans sorunlarını büyütmüş, ekonomik zorluklarını artırmış, hatta kapanmalarına neden oluşturmuştur. Özel öğretim kurumları, devletin yüklenmesi gereken eğitim öğretim hizmetlerindeki yükün bir bölümünü yüklenen kurumlardır. Bu bakımdan devletin bu eğitim kurumlarımızın hizmetlerini sürdürülebilirliğini güvence altına alması ve desteklemesi beklenmelidir. Bu bağlamda salgın sürecinde; özel öğretim kurumlarımızca verilen eğitim-öğretim hizmetlerinden alınan %8’lik KDV oranının 1 Eylül 2020 ve 30 Haziran 2021 tarihleri arasında verilecek hizmetler için %1’e düşürülmesi olumlu bir adımdı. Ancak bu düzenlemenin kalıcı olması ve başka mali düzenlemelerin de kalıcı olarak yapılması önem taşımaktadır.
Önem taşımaktadır; çünkü geçmişten bugüne eğitim sistemimizin ayrılmaz bir parçası olarak sistem içinde yer alan özel öğretim kurumları ve özel okullar, resmi kurumlarla farklılıkları olsa da sistemle bütünleşmiştir. Ve eğitimin, insan kaynağına değer katan, dünyada hep artmakta olan rekabet ve işbirliği olanaklarına hazır insan gücü yetiştiren, önemli bir kamu hizmeti olduğu düşünüldüğünde özel sektör tarafından sürdürülen eğitim hizmetlerinin de bir kamu hizmeti olduğu yadsınamaz. Devlet de temel görevlerini sürdürürken pek çok alanda özel sektörün birikimi ve enerjisinden yararlanmaktadır ve bu yolla devletin kamu olanakları ile tek başına ulaşamayacağı nitelikte hizmetler üretilmektedir.
Bununla birlikte girişimci, dinamik, esnek ve hızlı karar veren yapısı, varlığının sürdürülebilir olması için nitelikli iş yapma zorunluluğu, veli ve öğrencilere zamanın değişimlerine göre farklı ve örnek olabilecek seçenekler sunabilmesi, sunduğu hizmetlerde resmi eğitim kurumlarına göre ortalama olarak daha önde olabilmesi gibi özelliklerle özel öğretim sektörü ülkemiz eğitimine önemli katkılar vermektedir. Ayrıca, yarattığı istihdam, oluşturduğu ekonomik değer, çalışanlarının mesleki gelişimleri için verdiği fırsatlar yanında başarılı ve maddi imkânı olmayan öğrencilere burslar sunarak fırsat eşitliğine katkıda bulunması gibi onlarca unsur değerlendirildiğinde; eğitim hizmetinde özel sektörün varlığının çok önemli olduğu görülmektedir. Geçtiğimiz süreci değerlendirirken özel öğretim sektörünün ülkemiz eğitimi içinde sahip olduğu önem ve statüsünü bir kez daha yinelemek isterim.

DEVLET DESTEĞİ NEDEN ÖNEMLİ?
Ülkemizin içinden geçtiği ekonomik süreç malumdur. 2021 yılı, özel öğretim alanına yatırım yapan eğitimciler açısından oldukça zor bir yıl olmuşken 2022 yılından beklentiler de artmıştır. Dileğimiz tüm iyimserliğimizle geleceğin ülkemiz ve eğitimimiz için hayırlı olmasıdır.
Kurumlarımızda önceliğimiz öğretmenlerimizin ve çalışanlarımızın hak ettiği ücreti almasıdır elbette. Bütün çalışanlarımızın mutlu olması, kurum içi huzurun ve olumlu iklimin öğrencilerimize yansıması en önemli gayemizdir. Ancak içinden geçtiğimiz sürecin getirdiği zorluklar, en önemli gider kalemi personel ücretleri olan kurumlarımızın yıllık bütçe plan ve uygulamalarını zora sokmuş, kılı kırk yarma noktasına getirmiştir.
2021-2022 eğitim öğretim yılı için belirlediğimiz kayıt ücretlerimizle yılı tamamlamak neredeyse olanaksız hale gelmiş olmasına karşın yasa gereği eğitim öğretim yılı boyunca velilerimize yansıyacak herhangi bir ücret değişikliği söz konusu olmayacaktır. Kurumlarımız Özel Öğretim Kurumları Yasası’na göre öğrenci ücretlerini yılda bir kez belirlemekte ve bunu da Ocak-Mayıs ayları arasında ilan etmektedir. Bunu yaparken eğitimin niteliğini ve çalışanlarımızın yaşam koşullarını düşürmeden yapmak, tercih edilebilir eğitim kurumları olmak hepimizin önceliğidir. Ancak personel giderleri önemli bir gider kalemi olmakla birlikte söz gelimi elektrik, doğalgaz, kırtasiye ürünleri, temizlik malzemeleri gibi pek çok girdideki fiyat artışlarının çok yüksek düzeylerde olması ayrı bir gerçeğimizdir.
Sürdürülebilir bir eğitim öğretim hizmeti için kurumlarımızın mevcut koşullara uygun ücret politikaları belirlemeleri kaçınılmazdır. Özel öğretim sektörü, devletin desteği olduğunda; gücünü, devamlılığını, eğitim kalitesini daha ilerilere taşıyabilir. 2022’de en azından yazımın başında da belirttiğim KDV oranının kalıcı olarak %1’e düşürülmesinin gerçekleşmesi öğrenci ve çalışanlarımızın ücretlerini bir nebze de olsa olumlu etkileyecektir. 

KAÇAK KURSLAR YASAL ZEMİNE ÇEKİLMELİ
Bu yazıda dile getirilmesi gereken bir konu da yıllardır mücadele ettiğimiz kaçak kurslar sorunudur. Sınavlara hazırlanma ihtiyacının artarak devam etmesi bu alanda geçmişte de var olan “merdiven altı” diye de tabir edilen, yasal olmayan yapıların daha da çoğalmasına yol açmıştır. Bu kaçak yapılar çok sıkı denetlenmeli ve yasal zemine çekilmelidir. Kaçak eğitim faaliyetlerine karşı hapis cezalarının da yer aldığı yasal düzenlemeler yapılmalı, ülkemizi siyasi, mali ve eğitsel açıdan büyük sıkıntılara sokan bu oluşumlara karşı topyekûn bir mücadele yürütülmelidir. Sınava hazırlanma ihtiyacı devam ettiği sürece bu ihtiyacın yasal kurumlarla karşılanması, yasal özel kurslara konulan kısıtlamaların da kaldırılması gerekmektedir. 2022’den önemli bir beklentimiz de budur.
Yeni yıl, kutlu olsun; ülkemize, eğitimimize, insanımıza dair sorunların çözümünde yeni fırsatlar sunsun; geleceğe dair umutlarımızı yükseltsin.

 

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.