banner

Metaverse, eğitimde dönüşümün anahtarı mı?




Hami Koç – Eğitimci – Sosyolog / ÖZKURBİR Yönetim Kurulu Üyesi

 

hami_kocFacebook'un kurucusu Mark Zuckerberg şirketin adını "Meta" olarak değiştirdi. Ve internetteki iki boyutlu ara yüzlerin artık üç boyutlu olacağını duyurdu. O günden beri de Metaverse kavramı hayatımıza girdi. Uzun süre de çıkmayacak gibi duruyor. 
Aslında bu kavram daha eskiye dayanıyor. Ama popüler kültüre bulaşması bu şekilde oldu. Yani şimdiye kadar bu alanda yapılan çalışmalar, artık Metaverse çatısı altında birleşiyor. 
Bu arada yazının başlığı, Zepeta ismindeki bir firmanın sloganı. Bu firma metaverse teknolojileriyle ilgili önemli çalışmalar yapıyor. Ve aslında kullandığı slogan da önümüzdeki dönemde insan ilişkilerinin nasıl bir dönüşüm yaşayacağını açıkça gösteriyor. 
Başka bir evrende başka bir benlik oluşturmak, büyük ihtimalle çoğu insan için çok çekici geliyor. Sosyal medyada da aynı illüzyon var aslında. Yani sosyal medya platformunu işleten kişiler de bir anlamda insanlara yeni bir kimlik vadediyorlar. Çünkü modern insanın bu alanda bir zafiyeti olduğunu keşfettiler ve buradan devam ediyorlar. 
Yani modern hayatın getirdiği zorluklar içinde kimlik bunalımı yaşayan insanlar, farklı bir kimlik edinmek için uğraşıyor. Metaverse de işte bu arayışta olan insanlar için müthiş bir fırsat sunuyor.

NEDİR BU METAVERSE?

Metaverse hakkında çok şey duyduk ve okuduk. Özetlemek gerekirse şunu söyleyebiliriz. Metaverse insanla gerçeklik arasındaki yeni bir katman olarak tarif edilebilir. Yani artırılmış ve sanal gerçeklik ortamının kullanıldığı üç boyutlu sanal bir dünyanın sunulduğu ekosistem…
Metaverse teknolojisini televizyon ve internetten ayıran en belirgin fark, simüle edilmiş bir dünya sunmasından kaynaklanıyor. Yani bu evrende sanal nesneler gerçek dünyanın görüntüleri üzerine yerleştiriliyor. Böylece gerçek ve sanal dünya bir anlamda birleşmiş oluyor. 
Kafamız zaten karışıktı. Neyin gerçek, neyin sanal olduğu konusunda fikirlerimiz iyice bulanıklaşmıştı. Bir de üstüne Metaverse teknolojisi gelince işler iyice karışacak. Artık gerçekle hayal arasındaki çizgi iyice incelecek. 

Alan uzmanları önümüzdeki 20 yıl içinde bu yeni teknolojinin hayatımızın birçok alanında kullanılacağını öngörüyorlar. Özellikle dijital pazarlama ve eğitim sektörü çok iştahlı gözüküyor. Çünkü önümüzdeki yıllarda bu sektörlerde var olabilmek için, yeni sanal evrende olmak gerekiyor. 

METAVERSE ve EĞİTİM

Son bir yılda birçok büyük firma ve hatta devletler metaverse ile ilgili stratejilerini açıkladılar. Yapılan her açıklama, hayatımızın bundan sonraki döneminde büyük bir dönüşüm yaşanacağını ispatlar nitelikte. 
Eğitim dünyası artırılmış gerçeklik veya sanal gerçeklik kavramlarıyla zaten tanışmış durumda. Ama metaverse çatısı altında sunulan yeni ekosistem henüz tam olarak bilinmiyor. Özellikle belirli bir yaşın üzerindeki eğitimciler nasıl bir dönüşüm yaşanacağını tam olarak algılayamıyor. 
İnsanların arasına fiziksel mesafelerin girmesi, duygusal mesafeyi de artırıyor. Bu kesin. Bu yüzden biz eğitimciler, eğitimde sanal teknolojilerin kullanımı konusunda hep temkinli düşünüyoruz. Çünkü pandemi döneminde uzaktan eğitimin öğrencileri nasıl olumsuz etkilediğini hep birlikte tecrübe ettik. 
Metaverse ile birlikte bu nasıl değişir bilinmez. Uzmanlar öğrencilerin aynı gerçek hayattaymış gibi ders alabileceklerini, arkadaşlarıyla daha rahat iletişim kurabileceklerini ve iki boyutlu eğitim süreçlerinden çok daha farklı olacağını söylüyorlar. Yani metaverse teknolojisiyle, öğrenme, iletişim ve empati gibi farklı alanlarda yenilikler sunulacak. 
Uzaktan eğitimin en büyük dezavantajı öğrenenler arasında yeterli etkileşimin olmamasıydı. Metaverse ekosistemi etkileşime odaklandığı için bu problem çözülmüş olacak. Yani uzaktan da olsa öğrenciler birbirleriyle gerçek dünyaya en yakın şekilde iletişim kurabilecekler. Hatta okul sonrası sosyal kulüplerde bile yer alabilecekler. 
Özellikle yabancı dil eğitiminde üç boyutlu sanal ortamların çok verimli olması bekleniyor. Yabancı dilde iletişime dayalı bir öğretim yöntemi benimsendiği için, zamanı ve mekanı ortadan kaldıran bu teknoloji dil öğrenimini  kolaylaştıracak. 
Üniversiteler üç boyutlu sanal kampüsler oluşturmak için çalışıyor. Öğrenciler böylece sabah kalkıp gözlüğünü takacaklar. 

Klinikler belki üç boyutlu ortama taşınacak. Yani muayeneler uzaktan ve gözlükle yapılacak. Özellikle psikoloji alanında ve fobi tedavilerinde bu yöntemin çok etkili olması bekleniyor. Çünkü fobisi olan insanlar için bu yöntem çok daha konforlu. 
Üç boyutlu sanal ortamlar, eğitimde oyunlaştırma kavramını desteklemesi açısından önemli yenilikler sunuyor. Sınıf ortamında yapmakta zorlandığınız bazı etkinlikleri, teknoloji sayesinde yapabilmemiz daha rahat olacak. 
Ama bunların hepsi bir varsayım. Tecrübe etmeden net şeyler söylemek zor. 
Ama geçmiş tecrübelerden yola çıkarak çok çalışmamız lazım. Türkiye’nin bir tren daha kaçırmaya tahammülü yok. Eğitimde deneme yanılma yöntemini çok uyguladık. Her yanılma bize uzun yıllar kaybettirdi. Bu arada tecrübe kazandık belki. Ama bir yandan da tecrübenin çok pahalı bir öğretmen olduğunu öğrendik. 
Bu yüzden yanılmadan deneyebileceğimiz şekilde bir ortam hazırlamamız gerekiyor. Özellikle eğitim sektörü acilen bu konuya odaklanmalı. Çünkü dünya bu alanda inanılmaz çalışmalar yapıyor. 
Oyunu kurallarına göre oynamak gerekiyor ve kurallar inanılmaz bir hızla değişiyor. 

DEĞİŞEN DÜNYA VE DEĞİŞEN İHTİYAÇLAR TEMELİNDE METAVERSE

Metaverse evrenini yakından tanıyabilmek için ön çalışma yapmak gerekiyor. Yani önce blokzincir teknolojisini, yapay zekayı ve kripto paraları anlamak lazım. Bunları çalışmadan doğrudan metaverse evrenini anlamaya çalışmak zor. Ayrıca artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, karma gerçeklik ve sanal dünya kavramlarının aralarındaki farkları da öğrenmek gerekiyor. 

Yani eğitimcilerin yeni bir ödevi var. Şimdiye kadar genelde “Çocukları teknolojiden nasıl koruruz?” şeklinde konuşmalar yaptık. İnternetin zararlarından bahsettik. Gençler kitap okumayı unuttular diye yakındık. Ama artık yeni bir döneme giriyoruz. Yukarıda ifade ettiğim kavramlarla tanışmayan eğitimciler, maalesef yakın zamanda etkisiz kalacaklar. Çünkü gençleri anlamak ve onlara uygun bir öğrenme ortamı geliştirebilmek için, önce bu ortamın sunulacağı teknolojiyi ve bileşenlerini anlamak gerekiyor. Bunun için de oturup çalışmaktan başka yol yok. 

Artırılmış gerçeklik deyince genelde aklımıza gözlüğünü takmış, oyun oynayan gençler geliyor. Artık zihnimizdeki bu resimleri yenileriyle değiştirmemiz lazım. Çünkü yapılan araştırmalar artırılmış gerçeklik uygulamalarının, öğrencilerin analitik düşünme becerilerini geliştirdiğini ortaya koydu. Hatta bu teknoloji, öğrencilerin motive edilmesinde de büyük rol oynuyor. Yani yeni teknolojiler aslında eğitim süreçlerini daha nitelikli hale getiriyor. 
Tabii doğru bir yöntemle kullanılırsa…

DEĞİŞİME AYAK UYDURMAK ZORUNDAYIZ

Dünya nüfusu hızla artıyor. Meslekler çeşitleniyor. Yakın zamanda üniversitelerin mevcut bölümleri, yeni nesilleri eğitmek için yeterli olmayacak. Daha doğrusu bilginin bu kadar arttığı ve çeşitlendiği bir dünyada, eğitimi sadece üniversitelere havale etmek mümkün olmayacak. Bunu yapanlar da havale masraflarına katlanacak. 

Bu yüzden mutlaka alternatif yolların ve ortamların bulunması lazımdı. Ve bulundu gibi gözüküyor. 

Tıp eğitiminde bazı uygulamaların sanal gerçeklik teknolojileriyle yapılması işleri çok kolaylaştırdı mesela. Önümüzdeki yıllarda belki kadavra kullanmaya ihtiyaç kalmayacak. Ehliyet kurslarında büyük ihtimalle öğrenciler trafiğe çıkmadan önce, gözlüklerini takıp belli modülleri tamamlamak zorunda kalacaklar. 

Okul derslerinde de yeni teknolojinin çok etkin bir şekilde kullanılabileceği birçok alan var. Mesela her okul güçlü bir teleskop alamıyor. Ama bu teknoloji sayesinde öğrenciler açık bir havada uzaya teleskopla bakıyormuş gibi bir tecrübe yaşayabilecekler. Böylece imkansızlıklardan dolayı müfredata dahil edilemeyen astronomi dersi, belki ortaokullardan itibaren öğretim programına dahil olacak. Çünkü öğrenciler gözlüklerini takıp uzay yolculuğu yapabilecekler. Farklı oyunlarla gezegenler arasındaki etkileşimi öğrenecekler. 

Kimya ve biyoloji dersleri de benzer şekilde araç-gereç eksikliğinden dolayı bazı okullarda aksıyor. Ama bu teknoloji eğitim hayatımıza girdiğinde, her şey daha farklı olacak. Öğrenciler sanal bir laboratuvarda istedikleri deneyi yapabilecekler. 

Eskiden okul reklamlarında, “Her öğrenciye bir mikroskop” yazardı. Yani mikroskop sahibi olmak okullar için bir gurur vesilesiydi. Ama şu anda bile böyle bir reklam hazırlasanız, gülerler. 

Bundan sonra okullar hangi yazılımları kullandıklarını duyurarak reklam yapacaklar. Veliler kayıt görüşmelerinde yüzme havuzu yerine, okulun Metaverse evreninde olup olmadığını sorgulayacak. 

Bu yeni dünyada var olmak isteyen eğitim kurumları, bu önemin farkına varmak zorundadır. Çünkü çok yakın zamanda deneyime dayalı eğitim, senaryoya bağlı öğrenme veya kullanıcı etkileşimli uygulamalar önem kazanacak. Ayrıca kullanılan teknolojiler sayesinde mekan ve bütçe avantajları oluşacak. Özellikle ölçme değerlendirme süreçleri, yapay zeka teknolojileri sayesinde sıfır hatayla yapılacak ve bu da bireysel gelişim için inanılmaz güzel bir fırsat oluşturacak. 

Ancak daha önce de belirttiğim gibi öncelikle Metaverse kavramının eğitimcilerin zihninde olgunlaşması gerekir. Üniversitelerin eğitim fakülteleri bu konuyla ilgili araştırmalara ağırlık vermeli, yetişen öğretmenlerin yeni döneme hazır olması sağlanmalıdır. Türkiye bu büyük dönemecin eşiğinde yeniliklere hazır olmalı ve güçlenmelidir. Güney Kore’nin bu konuyu önemseyerek, 500 firmaya bu alanda çalışma yapmaları için büyük teşvikler sağlaması bizim için de örnek olmalıdır. Ülkelerin bu konuya bu kadar odaklanması, sanal dünyayla birlikte sanal bir ekonominin de geliştiğinin farkında olmalarıdır. 

Bundan elli yıl sonra bir öğrenci, dünyanın en iyi hocasını bulup kendi dünyası için satın alabilecek duruma gelecektir. Yani oyunun kuralları değişecek ve rekabet çok daha farklı olacaktır. 

İlk sorumuz “Bu değişime hazır mıyız?” olursa, sonraki sorular ve cevaplar zaten kendiliğinden gelecektir. 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.