10 Mart 2013 tarihinde saat 10.00’da yapılacak Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Görevde Yükselme Sınavı sınava giriş belgeleri, MEB’in http://www.meb.gov.tr internet sitesinde yayımlandı
MEB, Türkiye İş Kurumu tarafından yapılacak Görevde Yükselme Sınav Giriş Belgelerini yayınladı.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavına gireceklerin beklediği açıklama MEB'in resmi sitesine eklendi.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavı Giriş Belgesi'nin almak için http://www.meb.gov.tr'deki duyurlar bölümünde yer alan linke tıklarayarak TC. Kimlik numarasını girmek gerekiyor.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavı 10 Mart 2013 tarihinde saat 10.00'da yapılacak.
Giriş Belgenizi Almak İçin Tıklayın
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
10 Mart 2013 tarihinde saat 10.00’da yapılacak Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Görevde Yükselme Sınavı sınava giriş belgeleri, MEB’in http://www.meb.gov.tr internet sitesinde yayımlandı
MEB, Türkiye İş Kurumu tarafından yapılacak Görevde Yükselme Sınav Giriş Belgelerini yayınladı.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavına gireceklerin beklediği açıklama MEB'in resmi sitesine eklendi.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavı Giriş Belgesi'nin almak için http://www.meb.gov.tr'deki duyurlar bölümünde yer alan linke tıklarayarak TC. Kimlik numarasını girmek gerekiyor.
Türkiye İş Kurumu Görevde Yükselme Sınavı 10 Mart 2013 tarihinde saat 10.00'da yapılacak.
Giriş Belgenizi Almak İçin Tıklayın
Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Mart 2013 08:30
Gösterim: 2836
Frankfurt'daki Geothe Üniversitesi'ndeki bir bölümde tıka basa dolu amfide saçları ağarmış, okuma gözlüğü takan öğrencilerin büyük çoğunluğu 60 yaşın üstündeki yetişkinlerden oluşuyor.
Frankfurt'daki Goethe Üniversitesi 'nin 60 yaş üstü öğrencileri için ayrı bir bölümü var. Üçüncü Bahar Üniversitesi adlı bu bölümün hâlihazırda ruhu genç tam 3 bin 500 öğrencisi bulunuyor.
Tıka basa dolu amfide saçları ağarmış, kel ya da okuma gözlüğü takan kişiler hemen göze çarpıyor. Ayrıca amfilerde alışık olunduğu gibi, profesör dersi anlatırken, birbiri ile fısıldaşan ya da akıllı telefonları ile meşgul olan kimse yok. Öğrencilerin hepsi, büyük bir dikkat ve itina ile dersi takip ediyor. Zira öğrencilerin büyük çoğunluğunu 60 yaş üstü yetişkinler oluşturuyor. Konu, Batı felsefesinin tarihi.
Hayat boyu öğrenmek
Almanya'da üniversiteye kayıt yaptıran yaşlıların sayısı, giderek artıyor. Frankfurt Goethe Üniversitesi'nde okuyan yaşlılar, Almanya'daki diğer üniversitelerde olduğu gibi derslere misafir öğrenci olarak iştirak etmiyor. Üniversite onlar için Üçüncü Bahar Üniversitesi adlı, ayrı bir bölüm tahsis etti. Yine Goethe Üniversitesi'nin profesörlerinin ders verdiği bu bölümde, seminer yelpazesi de üniversitenin tüm bölümlere sunduğu kadar geniş. Hayatının üçüncü baharındaki öğrenciler, bir sömestrde, arkeolojiden anatomiye 120 değişik seminer seçebiliyor. Bölümün Başkanı Silvia Dabo-Cruz, bu fikrin daha 1982 yılında ortaya çıktığını kaydediyor. Dabo-Cruz "O dönem üniversite kapılarını yaşlı yetişkinlere de açma fikri doğmuştu. Frankfurt Goethe Üniversitesi de Oldenburg, Dortmund ve Marburg üniversiteleri ile birlikte, bu hareketin öncülerinden oldu" diye konuşuyor.
Ancak o dönemde yaşlılar gençlerle birlikte derslere katılıyordu. Ama sadece onlara özel seminerler de vardı. Goethe Üniversitesi, 2005 yılından itibaren bu uygulamayı genişletti ve yaşlıların gençlerden ayrı ders görebilecekleri bir bölüm kurdu. Üniversite yönetimi genç ve yaşlı öğrencilerin ayrılmasında karar kıldı.
Üçüncü baharda üniversite
Silvia Dabo-Cruz, AB'de üniversite eğitimine standartlar getirilmesini öngören Bologna Süreci ile üniversite yapısında birçok değişikliğe gidildiğini kaydediyor. Bazen yaşlıların izole edildiği suçlaması ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Dabo-Cruz, genç ve yaşlıların birlikteliğinin kimi zaman zor olduğunu söylüyor.
Dabo-Cruz, üniversitede bu ayrılığa üzülenlerin de olduğunu belirtiyor ve şu örneği veriyor: "Birçok profesör, beni aradı ve yaşlıların derse gelmemesinden duydukları üzüntüyü iletti. Çünkü özellikle az öğrencinin katıldığı seminerlerde yaşlıların büyük eksikliğini duydular. Örneğin 11 kişinin katıldığı Afrika Dil Bilimleri seminerinde, yıllarını Afrika'da geçirmiş yaşlı bir öğrenci de vardı. Ve tabii ki o derse büyük bir zenginlik katıyordu."
Amfilerde yer sorunu
Önceki sistemde yaşlılar sık sık kalabalık derslerde genç öğrencilerin yerini kapmakla suçlanıyordu. Goethe Üniversitesi'nin genç öğrencilerinden biri şunları söylüyor: "Prensipte onların bize çok faydası olabiliyor. Ama sorun, yaşlılar biz gençlerden farklı bakış açıları ile dersi takip ediyor ve derse katılımda bizden çok daha aktifler. Ancak bazen çok ilgisiz sorular soruyor ve bu da dersin gidişatını bozuyorlar."
Yaşlı öğrenciler de diğer yaşlılarla beraber ders görmeyi tercih ediyor. 67 yaşındaki Brigitte Remi, zaten tıka basa dolu amfilerde genç öğrencilerin yerini kapmak istemediğini söylüyor. Remi "Bence böyle daha rahat. Çünkü artık gençlerin yerini kapıyorum duygusu kayboldu. Karşılıklı paylaşım da önemli. O nedenle burada daha rahatım" diye konuşuyor.
Kaynak: Almanyanın Sesi
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Frankfurt'daki Geothe Üniversitesi'ndeki bir bölümde tıka basa dolu amfide saçları ağarmış, okuma gözlüğü takan öğrencilerin büyük çoğunluğu 60 yaşın üstündeki yetişkinlerden oluşuyor.
Frankfurt'daki Goethe Üniversitesi 'nin 60 yaş üstü öğrencileri için ayrı bir bölümü var. Üçüncü Bahar Üniversitesi adlı bu bölümün hâlihazırda ruhu genç tam 3 bin 500 öğrencisi bulunuyor.
Tıka basa dolu amfide saçları ağarmış, kel ya da okuma gözlüğü takan kişiler hemen göze çarpıyor. Ayrıca amfilerde alışık olunduğu gibi, profesör dersi anlatırken, birbiri ile fısıldaşan ya da akıllı telefonları ile meşgul olan kimse yok. Öğrencilerin hepsi, büyük bir dikkat ve itina ile dersi takip ediyor. Zira öğrencilerin büyük çoğunluğunu 60 yaş üstü yetişkinler oluşturuyor. Konu, Batı felsefesinin tarihi.
Hayat boyu öğrenmek
Almanya'da üniversiteye kayıt yaptıran yaşlıların sayısı, giderek artıyor. Frankfurt Goethe Üniversitesi'nde okuyan yaşlılar, Almanya'daki diğer üniversitelerde olduğu gibi derslere misafir öğrenci olarak iştirak etmiyor. Üniversite onlar için Üçüncü Bahar Üniversitesi adlı, ayrı bir bölüm tahsis etti. Yine Goethe Üniversitesi'nin profesörlerinin ders verdiği bu bölümde, seminer yelpazesi de üniversitenin tüm bölümlere sunduğu kadar geniş. Hayatının üçüncü baharındaki öğrenciler, bir sömestrde, arkeolojiden anatomiye 120 değişik seminer seçebiliyor. Bölümün Başkanı Silvia Dabo-Cruz, bu fikrin daha 1982 yılında ortaya çıktığını kaydediyor. Dabo-Cruz "O dönem üniversite kapılarını yaşlı yetişkinlere de açma fikri doğmuştu. Frankfurt Goethe Üniversitesi de Oldenburg, Dortmund ve Marburg üniversiteleri ile birlikte, bu hareketin öncülerinden oldu" diye konuşuyor.
Ancak o dönemde yaşlılar gençlerle birlikte derslere katılıyordu. Ama sadece onlara özel seminerler de vardı. Goethe Üniversitesi, 2005 yılından itibaren bu uygulamayı genişletti ve yaşlıların gençlerden ayrı ders görebilecekleri bir bölüm kurdu. Üniversite yönetimi genç ve yaşlı öğrencilerin ayrılmasında karar kıldı.
Üçüncü baharda üniversite
Silvia Dabo-Cruz, AB'de üniversite eğitimine standartlar getirilmesini öngören Bologna Süreci ile üniversite yapısında birçok değişikliğe gidildiğini kaydediyor. Bazen yaşlıların izole edildiği suçlaması ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Dabo-Cruz, genç ve yaşlıların birlikteliğinin kimi zaman zor olduğunu söylüyor.
Dabo-Cruz, üniversitede bu ayrılığa üzülenlerin de olduğunu belirtiyor ve şu örneği veriyor: "Birçok profesör, beni aradı ve yaşlıların derse gelmemesinden duydukları üzüntüyü iletti. Çünkü özellikle az öğrencinin katıldığı seminerlerde yaşlıların büyük eksikliğini duydular. Örneğin 11 kişinin katıldığı Afrika Dil Bilimleri seminerinde, yıllarını Afrika'da geçirmiş yaşlı bir öğrenci de vardı. Ve tabii ki o derse büyük bir zenginlik katıyordu."
Amfilerde yer sorunu
Önceki sistemde yaşlılar sık sık kalabalık derslerde genç öğrencilerin yerini kapmakla suçlanıyordu. Goethe Üniversitesi'nin genç öğrencilerinden biri şunları söylüyor: "Prensipte onların bize çok faydası olabiliyor. Ama sorun, yaşlılar biz gençlerden farklı bakış açıları ile dersi takip ediyor ve derse katılımda bizden çok daha aktifler. Ancak bazen çok ilgisiz sorular soruyor ve bu da dersin gidişatını bozuyorlar."
Yaşlı öğrenciler de diğer yaşlılarla beraber ders görmeyi tercih ediyor. 67 yaşındaki Brigitte Remi, zaten tıka basa dolu amfilerde genç öğrencilerin yerini kapmak istemediğini söylüyor. Remi "Bence böyle daha rahat. Çünkü artık gençlerin yerini kapıyorum duygusu kayboldu. Karşılıklı paylaşım da önemli. O nedenle burada daha rahatım" diye konuşuyor.
Kaynak: Almanyanın Sesi
Son Güncelleme: Salı, 05 Mart 2013 16:38
Gösterim: 1610
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, kız çocuklarının okula gitmemesi gerektiğini ve öğretmenlerin de derslere çarşafla girmelerini istedi
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, bugünkü köşe yazısında insanlık dışı ifadelerle kadına şiddeti savundu, feminizm hakkında ise “sapık ideoloji” ifadesini kullandı.
“Müslüman kadın dondurmayı inek gibi yalamaz" diyen Eygi, kız çocuklarının da okula gitmemesini, öğretmenlerin de çarşafla derse girmesini istedi.
Kız çocuklarının okula gönderilmesine de karşı çıkan yazar, “Kız çocuklarının eğitimi ve terbiyesi karma eğitimle olmaz. İlk iş laik eğitim vermeyen, İslamî eğitim veren “İslam Kız Mektepleri” açmaktır. Bu okullardaki bütün kızlar ve öğretmenler ya çarşaflı, ya bol başörtülü olmalıdır” dedi.
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, kız çocuklarının okula gitmemesi gerektiğini ve öğretmenlerin de derslere çarşafla girmelerini istedi
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, bugünkü köşe yazısında insanlık dışı ifadelerle kadına şiddeti savundu, feminizm hakkında ise “sapık ideoloji” ifadesini kullandı.
“Müslüman kadın dondurmayı inek gibi yalamaz" diyen Eygi, kız çocuklarının da okula gitmemesini, öğretmenlerin de çarşafla derse girmesini istedi.
Kız çocuklarının okula gönderilmesine de karşı çıkan yazar, “Kız çocuklarının eğitimi ve terbiyesi karma eğitimle olmaz. İlk iş laik eğitim vermeyen, İslamî eğitim veren “İslam Kız Mektepleri” açmaktır. Bu okullardaki bütün kızlar ve öğretmenler ya çarşaflı, ya bol başörtülü olmalıdır” dedi.
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Son Güncelleme: Salı, 05 Mart 2013 08:34
Gösterim: 2057
Eğitimli ve sağlıklı nesiller yetiştirmek için ihtiyaç sahibi ailelere yapılan yardımlar için 4 milyar 400 milyon lira kaynak kullanıldı. Destekten faydalanan ilk üç il ise Şanlıurfa, Diyarbakır ve Van oldu. Geçen yıl Eylül ayı itibarıyla 1 milyon 877 bin 276 öğrenci için 410 milyon 93 bin lira, çocuk başına 30 lira ödenen Şartlı Sağlık Yardımı çerçevesinde ise aynı dönem itibarıyla 828 bin 953 çocuk için 162,8 milyon lira ödendi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın verilerine göre, yoksul ailelerin çocuklarını okula devam ettirmeleri şartıyla verilen Şartlı Eğitim Yardımı ve 0-6 yaş arasındaki çocukların düzenli sağlık kontrollerini yaptırmaları şartıyla da verilen Şartlı Sağlık Yardımı'ndan oluşan Şartlı Eğitim ve Sağlık Yardımı Programı (ŞESY), 2003 yılından beri uygulanıyor.
Yoksul ailelerde davranış değişikliği oluşturmayı amaçlayan programda, yardımlar toplumsal rolünün güçlendirilmesi amacıyla anneler adına açılan hesaplara yatırılıyor. Okullaşmalarını artırmak için kız çocuklarına erkek çocuklara göre daha fazla yardım aktarılan program kapsamında, ilköğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 30 lira, kız öğrenci için aylık 35 lira, ortaöğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 45 lira, ortaöğretime devam eden kız öğrenci için aylık 55 lira ödeniyor.
ŞESY kapsamında programın başladığı 2003 yılından Eylül 2012'ye kadar 2 milyar 821 milyonu eğitim desteği olmak üzere 3 milyar 877 milyon lira kaynak aktarıldı. Geçen yıl Eylül ayı itibarıyla 1 milyon 877 bin 276 öğrenci için 410 milyon 93 bin lira, çocuk başına 30 lira ödenen Şartlı Sağlık Yardımı çerçevesinde ise aynı dönem itibarıyla 828 bin 953 çocuk için 162,8 milyon lira ödendi.
Şartlı Eğitim ve Sağlık Yardımı Programı'ndan yararlanan iller arasında ilk sırada Şanlıurfa yer aldı. Bu ili Diyarbakır, Van, Şırnak, Ağrı, Mardin, Gaziantep, Adana, Batman ve İstanbul izledi.
Kırsal alanda en fazla etki Batı Anadolu'da
Bakanlık ile Gazi Üniversitesi'nce yapılan ve programın etkisini ortaya koyan araştırmaya göre, ŞESY programları Türkiye genelinde her bölgede etkili oldu. ŞESY programının en fazla etkili olduğu kırsal alanın Batı Anadolu, kentsel alanın ise Güneydoğu Anadolu olduğu görüldü.
Araştırma bulgularına göre, 2011 yılında sağlık yardımı almadan önce çocuklarını düzenli sağlık kontrolüne götürdüklerini söyleyen anne oranı yurt genelinde yüzde 63,25 iken, yardım almaya başladıktan sonra bu oran yüzde 74,13'e çıktı.
Araştırma, ŞESY programı kapsamında yapılan yardımlardan en büyük payı Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nin aldığını ortaya koydu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitimli ve sağlıklı nesiller yetiştirmek için ihtiyaç sahibi ailelere yapılan yardımlar için 4 milyar 400 milyon lira kaynak kullanıldı. Destekten faydalanan ilk üç il ise Şanlıurfa, Diyarbakır ve Van oldu. Geçen yıl Eylül ayı itibarıyla 1 milyon 877 bin 276 öğrenci için 410 milyon 93 bin lira, çocuk başına 30 lira ödenen Şartlı Sağlık Yardımı çerçevesinde ise aynı dönem itibarıyla 828 bin 953 çocuk için 162,8 milyon lira ödendi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın verilerine göre, yoksul ailelerin çocuklarını okula devam ettirmeleri şartıyla verilen Şartlı Eğitim Yardımı ve 0-6 yaş arasındaki çocukların düzenli sağlık kontrollerini yaptırmaları şartıyla da verilen Şartlı Sağlık Yardımı'ndan oluşan Şartlı Eğitim ve Sağlık Yardımı Programı (ŞESY), 2003 yılından beri uygulanıyor.
Yoksul ailelerde davranış değişikliği oluşturmayı amaçlayan programda, yardımlar toplumsal rolünün güçlendirilmesi amacıyla anneler adına açılan hesaplara yatırılıyor. Okullaşmalarını artırmak için kız çocuklarına erkek çocuklara göre daha fazla yardım aktarılan program kapsamında, ilköğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 30 lira, kız öğrenci için aylık 35 lira, ortaöğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 45 lira, ortaöğretime devam eden kız öğrenci için aylık 55 lira ödeniyor.
ŞESY kapsamında programın başladığı 2003 yılından Eylül 2012'ye kadar 2 milyar 821 milyonu eğitim desteği olmak üzere 3 milyar 877 milyon lira kaynak aktarıldı. Geçen yıl Eylül ayı itibarıyla 1 milyon 877 bin 276 öğrenci için 410 milyon 93 bin lira, çocuk başına 30 lira ödenen Şartlı Sağlık Yardımı çerçevesinde ise aynı dönem itibarıyla 828 bin 953 çocuk için 162,8 milyon lira ödendi.
Şartlı Eğitim ve Sağlık Yardımı Programı'ndan yararlanan iller arasında ilk sırada Şanlıurfa yer aldı. Bu ili Diyarbakır, Van, Şırnak, Ağrı, Mardin, Gaziantep, Adana, Batman ve İstanbul izledi.
Kırsal alanda en fazla etki Batı Anadolu'da
Bakanlık ile Gazi Üniversitesi'nce yapılan ve programın etkisini ortaya koyan araştırmaya göre, ŞESY programları Türkiye genelinde her bölgede etkili oldu. ŞESY programının en fazla etkili olduğu kırsal alanın Batı Anadolu, kentsel alanın ise Güneydoğu Anadolu olduğu görüldü.
Araştırma bulgularına göre, 2011 yılında sağlık yardımı almadan önce çocuklarını düzenli sağlık kontrolüne götürdüklerini söyleyen anne oranı yurt genelinde yüzde 63,25 iken, yardım almaya başladıktan sonra bu oran yüzde 74,13'e çıktı.
Araştırma, ŞESY programı kapsamında yapılan yardımlardan en büyük payı Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nin aldığını ortaya koydu.
Son Güncelleme: Salı, 05 Mart 2013 11:25
Gösterim: 1727
Google, tüm kullanıcılar tarafından ilgi gören Doodle adlı özel logoları için Türkiye çapında, 1. sınıftan 8. sınıfa kadar tüm öğrencilerin katılabileceği ‘Doodle 4 Logo: Türkiye’nin Harikaları’ adlı bir yarışma düzenliyor
Google'ın kullanıcılar tarafından büyük ilgi gören Doodle adlı özel logoları, bu kez Türkiye genelinde tüm ilköğretim okullarının katılımına açık olan "Türkiye'nin Harikaları" temalı Doodle 4 Google logo yarışmasıyla gündeme oturmaya hazırlanıyor. Başvuru süreci 1 Mart-1 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli yarışmada Doodle'lar 1-4 ve 5-8. Sınıflar olmak üzere iki ayrı grup kategorisinde değerlendirilecek.
Genç yetenekler ülkemizin benzersiz doğal güzelliklerini anlatan veya tarihi ve turistik yerlerini konu alan Doodle'larını tasarlayarak yarışmaya katılabilecekler. Google çalışanlarından oluşan bir jüri tarafından elenerek yarı finalist olmaya hak kazanan her iki kategoride toplam 200 Doodle tasarımı belirlendikten sonra, 3-5 Nisan tarihleri arasında özel jürinin (Prof. Dr. Ferhan Odabaşı, Tan Sağtürk, Yalvaç Ural, Funda Kocabıyık (MEB Temel Eğitimler Genel Müdürü), Doç Dr. Ahmet Arı (Kültür ve Turizm Bakanlığı) yapacağı değerlendirme sonucunda 8-12 Nisan döneminde halk oylamasına sunulacak 10 finalist seçilecek. Halk oylaması sonucunda birinci seçilen Doodle, 18 Nisan günü "Türkiye'nin Harikaları"nı milyonlarla paylaşmak üzere Google Türkiye anasayfasında yerini alacak.
"Türkiye'nin Harikaları" temasıyla ülkemizin benzersiz doğal güzellikleri ile tarihi ve turistik yerlerini anlatan en iyi Doodle'ın sahibi olan öğrenci 10.000 TL tutarında burs almaya hak kazanırken, öğrencinin okuluna da 15.000 TL değerinde ayni teknoloji teşviki sağlanacak.
Katılımcıların çeşitli aşamalarında tablet bilgisayar, Google hediye paketi, kendi tasarımları olan Doodle baskılı tişörtler ve Google Doodle katılım sertifikası kazanacağı Doodle 4 Google "Türkiye'nin Harikaları" yarışmasıyla ilgili ayrıntılı bilgi için:
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Google, tüm kullanıcılar tarafından ilgi gören Doodle adlı özel logoları için Türkiye çapında, 1. sınıftan 8. sınıfa kadar tüm öğrencilerin katılabileceği ‘Doodle 4 Logo: Türkiye’nin Harikaları’ adlı bir yarışma düzenliyor
Google'ın kullanıcılar tarafından büyük ilgi gören Doodle adlı özel logoları, bu kez Türkiye genelinde tüm ilköğretim okullarının katılımına açık olan "Türkiye'nin Harikaları" temalı Doodle 4 Google logo yarışmasıyla gündeme oturmaya hazırlanıyor. Başvuru süreci 1 Mart-1 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli yarışmada Doodle'lar 1-4 ve 5-8. Sınıflar olmak üzere iki ayrı grup kategorisinde değerlendirilecek.
Genç yetenekler ülkemizin benzersiz doğal güzelliklerini anlatan veya tarihi ve turistik yerlerini konu alan Doodle'larını tasarlayarak yarışmaya katılabilecekler. Google çalışanlarından oluşan bir jüri tarafından elenerek yarı finalist olmaya hak kazanan her iki kategoride toplam 200 Doodle tasarımı belirlendikten sonra, 3-5 Nisan tarihleri arasında özel jürinin (Prof. Dr. Ferhan Odabaşı, Tan Sağtürk, Yalvaç Ural, Funda Kocabıyık (MEB Temel Eğitimler Genel Müdürü), Doç Dr. Ahmet Arı (Kültür ve Turizm Bakanlığı) yapacağı değerlendirme sonucunda 8-12 Nisan döneminde halk oylamasına sunulacak 10 finalist seçilecek. Halk oylaması sonucunda birinci seçilen Doodle, 18 Nisan günü "Türkiye'nin Harikaları"nı milyonlarla paylaşmak üzere Google Türkiye anasayfasında yerini alacak.
"Türkiye'nin Harikaları" temasıyla ülkemizin benzersiz doğal güzellikleri ile tarihi ve turistik yerlerini anlatan en iyi Doodle'ın sahibi olan öğrenci 10.000 TL tutarında burs almaya hak kazanırken, öğrencinin okuluna da 15.000 TL değerinde ayni teknoloji teşviki sağlanacak.
Katılımcıların çeşitli aşamalarında tablet bilgisayar, Google hediye paketi, kendi tasarımları olan Doodle baskılı tişörtler ve Google Doodle katılım sertifikası kazanacağı Doodle 4 Google "Türkiye'nin Harikaları" yarışmasıyla ilgili ayrıntılı bilgi için:
Son Güncelleme: Pazartesi, 04 Mart 2013 17:51
Gösterim: 2127