Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
YÖK Başkanvekili Kapıcıoğlu, "Tıp fakültelerinin kontenjanları 2008 yılında 4 bin 500 civarında iken, bugün 12 binlere ulaşmış durumda ancak bundan sonra artırmayı düşünmüyoruz" dedi.
Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanvekili Prof. Dr. Safa Kapıcıoğlu, "Tıp fakültelerinin kontenjanları 2008 yılında 4 bin 500 civarında iken, bugün 12 binlere ulaşmış durumda ancak bundan sonra artırmayı düşünmüyoruz" dedi.
Sinop Üniversitesince Ahmet Muhip Dranas Uygulama Otelinde düzenlenen söyleşiye katılan Kapıcıoğlu,YÖK'ün çalışmaları hakkında katılımcılara bilgi verdi ve öğrencilerin sorularını yanıtladı. Bir öğrencinin tıp fakültelerine öğrenci alımına ilişkin sorusu üzerine Kapıcıoğlu, üniversitelerdeki tüm programların meslek edinme programları olmadığını söyledi. Tıp doktoru olduğunu anımsatan Kapıcıoğlu, planlama yapılırken kişi başına düşen doktor, hemşire ve tekniker sayılarının hesaplandığını vurguladı.
Prof. Dr. Kapıcıoğlu, mezun kişinin yeterlilik durumunun planlama aşamasında önemli olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: "Bunlar yapılırken kontenjanlar da buna göre belirleniyor. Örneğin tıp fakültelerinin kontenjanları 2008 yılında 4 bin 500 civarında iken, bugün 12 binlere ulaşmış durumda ancak bundan sonra artırmayı düşünmüyoruz. Yapılan planlamalar çerçevesinde ve ülkemizin 2023 yılı hedefleri doğrultusunda bu sayının dondurulması, yıllar içerisinde belki azaltılması söz konusu olacak. YÖK Başkanımız da bahsetti, özellikle tıp fakültelerinin kontenjanları dondurulacak bu sene. Azaltılmayacak ama artırılmayacak da. Bunun gibi planlamalar mutlaka yapılıyor."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
YÖK Başkanvekili Kapıcıoğlu, "Tıp fakültelerinin kontenjanları 2008 yılında 4 bin 500 civarında iken, bugün 12 binlere ulaşmış durumda ancak bundan sonra artırmayı düşünmüyoruz" dedi.
Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanvekili Prof. Dr. Safa Kapıcıoğlu, "Tıp fakültelerinin kontenjanları 2008 yılında 4 bin 500 civarında iken, bugün 12 binlere ulaşmış durumda ancak bundan sonra artırmayı düşünmüyoruz" dedi.
Sinop Üniversitesince Ahmet Muhip Dranas Uygulama Otelinde düzenlenen söyleşiye katılan Kapıcıoğlu,YÖK'ün çalışmaları hakkında katılımcılara bilgi verdi ve öğrencilerin sorularını yanıtladı. Bir öğrencinin tıp fakültelerine öğrenci alımına ilişkin sorusu üzerine Kapıcıoğlu, üniversitelerdeki tüm programların meslek edinme programları olmadığını söyledi. Tıp doktoru olduğunu anımsatan Kapıcıoğlu, planlama yapılırken kişi başına düşen doktor, hemşire ve tekniker sayılarının hesaplandığını vurguladı.
Prof. Dr. Kapıcıoğlu, mezun kişinin yeterlilik durumunun planlama aşamasında önemli olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: "Bunlar yapılırken kontenjanlar da buna göre belirleniyor. Örneğin tıp fakültelerinin kontenjanları 2008 yılında 4 bin 500 civarında iken, bugün 12 binlere ulaşmış durumda ancak bundan sonra artırmayı düşünmüyoruz. Yapılan planlamalar çerçevesinde ve ülkemizin 2023 yılı hedefleri doğrultusunda bu sayının dondurulması, yıllar içerisinde belki azaltılması söz konusu olacak. YÖK Başkanımız da bahsetti, özellikle tıp fakültelerinin kontenjanları dondurulacak bu sene. Azaltılmayacak ama artırılmayacak da. Bunun gibi planlamalar mutlaka yapılıyor."
Son Güncelleme: Cumartesi, 05 Mart 2016 10:58
Gösterim: 1542
İspanya'da 2014 yılında kabul edilen ve "Lomce" olarak adlandırılan eğitim kalitesini yükseltme kanununa karşı çıkan üniversite öğrencileri dersleri boykot etti.
"El Frente de Estudiantes" (FeD) adlı öğrenci sendikasının çağrısıyla düzenlenen eylem sonucunda ülkedeki üniversitelerin çoğunda ders yapılmadı. Üniversitelere 4+1 (4 yıl yüksek öğrenim+ 1 yıl yüksek lisans) yerine 3+2'lik sistemin getirilmesine olanak sağlayan kanuna karşı çıkan FeD, yaklaşık 2 yıldır sürdürdüğü protestolara her seferinde daha fazla kişinin katıldığını savundu.
Üniversite öğrencileri, bu kanunla kamusal eğitimin kısıtlandığını, eğitimin daha da özelleştirilip pahalı hale getirildiğini öne sürüyor. Valencia, Barcelona, Leon, Valladolid, Granada, Salamanca, Malaga ve Burgos gibi kentlerde meydanlara çıkan üniversite öğrencileri, seslerini duyurmaya çalıştı.
Öğrencilerin başkent Madrid'de de gün içerisinde Eğitim Bakanlığı binası önünde toplanacağı duyuruldu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
İspanya'da 2014 yılında kabul edilen ve "Lomce" olarak adlandırılan eğitim kalitesini yükseltme kanununa karşı çıkan üniversite öğrencileri dersleri boykot etti.
"El Frente de Estudiantes" (FeD) adlı öğrenci sendikasının çağrısıyla düzenlenen eylem sonucunda ülkedeki üniversitelerin çoğunda ders yapılmadı. Üniversitelere 4+1 (4 yıl yüksek öğrenim+ 1 yıl yüksek lisans) yerine 3+2'lik sistemin getirilmesine olanak sağlayan kanuna karşı çıkan FeD, yaklaşık 2 yıldır sürdürdüğü protestolara her seferinde daha fazla kişinin katıldığını savundu.
Üniversite öğrencileri, bu kanunla kamusal eğitimin kısıtlandığını, eğitimin daha da özelleştirilip pahalı hale getirildiğini öne sürüyor. Valencia, Barcelona, Leon, Valladolid, Granada, Salamanca, Malaga ve Burgos gibi kentlerde meydanlara çıkan üniversite öğrencileri, seslerini duyurmaya çalıştı.
Öğrencilerin başkent Madrid'de de gün içerisinde Eğitim Bakanlığı binası önünde toplanacağı duyuruldu.
Son Güncelleme: Cuma, 04 Mart 2016 14:31
Gösterim: 1369
İzmir Üniversitesinde gerçekleşen ‘Farklı Bakış Açıları ile Cinayet Dosyaları’ isimli panelde, son yıllarda milyonlarca kişi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizilerinin adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağladığını söylendi.
İzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı koordinatörlüğünde, İzmir Üniversitesi Hukuk Kulübü ve Kariyer Hukuk Derneği işbirliği ile düzenlenen ‘Farklı Bakış Açıları ile Cinayet Dosyaları’ isimli panel İzmir Üniversitesinde, öğrencilerin yoğun katılımı ile gerçekleşti. Türkiye ve dünyadaki ilginç cinayet dosyalarının masaya yatırıldığı panelin açılış konuşmasını İzmir Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Merdan Hekimoğlu yaptı. İki oturumdan oluşan panelde, Prof. Dr. Nevzat Alkan, ‘Ölüm yerinin tıbbi açıdan değerlendirilmesi’, Avukat Ahmet Sinan Sürücü, ‘Cinayet dosyalarında müdafinin önemi’, Doç. Dr. Yusuf Yaşar, ‘Bir cinayet olgusuna kriminolojik bakış’, Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş, ‘Otopsi ve otopsi sonrası incelemeler’, Dr. Ekrem Malkoç, ‘Romanlarda ve TV Dizilerinde Kriminalistik İncelemeler’, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hâkim Ömer Faruk Ceylan ise ‘Hâkim bakış açısıyla cinayet dosyası’ konularındaki görüşlerini aktardı.
Ekonomik durumu ve eğitim seviyesi ortalamanın üzerinde
Türkiye ve dünyada pek çok insanın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan terör saldırıları, canlı bomba olan insanlar hakkında soru işaretlerini yeniden gündeme getirdi. Canlı bombaların, psikoza sokulmuş ya da ilaç etkisi altında beyinleri yıkanan kimseler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yusuf Yaşar, bu durumun gelecekte suç bilimi ile ilgilenenlerin üzerinde duracağı bir konu olduğunu belirtti. Yaşar, “Son dönemlerde ortaya çıkan vahşi hislerle adam öldürme vakalarında ve seri katillerin ortaya çıkma süreçlerinde, dış etkilerin varlığı ya da yokluğu konusunda araştırma yapılmasının zamanı geldi. Canlı bombalar da bu kapsamdadır” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nevzat Alkan ise 181 canlı bomba üzerinde yapılan bir araştırmaya göre canlı bombaların yüzde 50’den fazlasının ekonomik durumu ve eğitim seviyesinin ortalamanın oldukça üzerinde yer aldığını belirtti.
Programlar suçun tanınmasında etkili
Son dönemde toplumun büyük bir kesimi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizileri ve bazı televizyon programlarını değerlendiren Prof. Dr. Alkan, bu dizilerde yaratılan içeriğin yalnızca yüzde 40’ının doğru, yüzde 60’ının ise konunun çarpıcı hale gelmesi için oluşturulan senaryolardan ibaret olduğunu söyledi. Normal olaylar üzerinden yürütülen belgesellerin, daha doğru bir içeriği yansıttığını vurgulayan Alkan, “Mevcut dizi ve belgeseller, adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağlıyor. Bir de Müge Anlı örneği var. Bu programlara kötü ya da iyi diyen de var ama ben bu programları önemsiyorum” dedi. Dizi ve programlar sayesinde, yaşadıkları olayların suç unsuru taşıdığını fark edip, suç duyurusunda bulunan kişilerle karşılaştıklarına değinen Prof. Dr. Alkan “Müge Anlı’nın yaptığı tarzdaki programlar, toplumda kuşkucu bakış açısı yaratıyor. Olay yeri inceleme dizilerinde ortaya çıkanlar ise beklentiyi artırıyor. İnsanlar bir kıl ile her şeyin çözülmesini bekliyor” dedi.
CSI etkisi ortaya çıktı
Romanlarda ve televizyon dizilerinde kriminalistik incelemelerin ne şekilde yansıtıldığını anlatan Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği görevinden emekli İzmir Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Ekrem Malkoç da, bu tür dizilerin yaygınlaşmasının ardından ‘CSI etkisi’ denilen bir kavramın ortaya çıktığını söyledi. Malkoç, “Bu dizilerin, izleyici veya adli mekanizmalardaki karar vericiler üzerinde bırakmış oldukları ve bilimsel değeri bulunmayan, her türlü davada suçluları beraat ettirme ve hüküm kararı vermeme eğilimleri, CSI etkisi olarak tanımlanıyor. Bu, henüz akademik inceleme konusu olmuş değil. 2006 yılında bu dizilerin izlenme oranlarının incelendiği bir çalışmaya göre bir gecede 30 milyon kişinin CSI dizisi izlediği ortaya çıktı. 70 milyon kişi de yayınlanan üç CSI dizisinden en az bir tanesini izlemiş. Bir gecede bu kadar kişinin bu dizileri izlediği göz önüne alındığında bu etkinin ortaya çıkması çok doğal olarak görünüyor” açıklamasında bulundu.
Otopsiyi uzmanlar yapmalı
Panelde, otopsi ve otopsi sonrası incelemeler konusundaki değerlendirmelerini aktaran Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş ise kişilerin ölüm sebebini ortaya koyan otopsi işleminin hukuki süreci etkileyen hayati öneme sahip olduğunu belirtti ve şunları aktardı: “Ölü muayenesine kapalı otopsi deniliyor fakat bu doğru değil. Otopsi yapılıyorsa profesyonel ekipler tarafından yapılmasının zorunlu hale getirilmesini istiyoruz, bu amatör kişilerin yapabileceği bir işlem değil. Otopsi, yapılması zorunlu işlemlerden biri olmasına rağmen Türkiye’de çoğu zaman yapılamıyor. Bu yüzden de hukuk sürecinde ortaya atılan iddiaları kanıtlamak için yıllarca çaba harcanıyor.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
İzmir Üniversitesinde gerçekleşen ‘Farklı Bakış Açıları ile Cinayet Dosyaları’ isimli panelde, son yıllarda milyonlarca kişi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizilerinin adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağladığını söylendi.
İzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı koordinatörlüğünde, İzmir Üniversitesi Hukuk Kulübü ve Kariyer Hukuk Derneği işbirliği ile düzenlenen ‘Farklı Bakış Açıları ile Cinayet Dosyaları’ isimli panel İzmir Üniversitesinde, öğrencilerin yoğun katılımı ile gerçekleşti. Türkiye ve dünyadaki ilginç cinayet dosyalarının masaya yatırıldığı panelin açılış konuşmasını İzmir Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Merdan Hekimoğlu yaptı. İki oturumdan oluşan panelde, Prof. Dr. Nevzat Alkan, ‘Ölüm yerinin tıbbi açıdan değerlendirilmesi’, Avukat Ahmet Sinan Sürücü, ‘Cinayet dosyalarında müdafinin önemi’, Doç. Dr. Yusuf Yaşar, ‘Bir cinayet olgusuna kriminolojik bakış’, Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş, ‘Otopsi ve otopsi sonrası incelemeler’, Dr. Ekrem Malkoç, ‘Romanlarda ve TV Dizilerinde Kriminalistik İncelemeler’, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hâkim Ömer Faruk Ceylan ise ‘Hâkim bakış açısıyla cinayet dosyası’ konularındaki görüşlerini aktardı.
Ekonomik durumu ve eğitim seviyesi ortalamanın üzerinde
Türkiye ve dünyada pek çok insanın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan terör saldırıları, canlı bomba olan insanlar hakkında soru işaretlerini yeniden gündeme getirdi. Canlı bombaların, psikoza sokulmuş ya da ilaç etkisi altında beyinleri yıkanan kimseler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yusuf Yaşar, bu durumun gelecekte suç bilimi ile ilgilenenlerin üzerinde duracağı bir konu olduğunu belirtti. Yaşar, “Son dönemlerde ortaya çıkan vahşi hislerle adam öldürme vakalarında ve seri katillerin ortaya çıkma süreçlerinde, dış etkilerin varlığı ya da yokluğu konusunda araştırma yapılmasının zamanı geldi. Canlı bombalar da bu kapsamdadır” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nevzat Alkan ise 181 canlı bomba üzerinde yapılan bir araştırmaya göre canlı bombaların yüzde 50’den fazlasının ekonomik durumu ve eğitim seviyesinin ortalamanın oldukça üzerinde yer aldığını belirtti.
Programlar suçun tanınmasında etkili
Son dönemde toplumun büyük bir kesimi tarafından ilgi ile izlenen olay yeri inceleme dizileri ve bazı televizyon programlarını değerlendiren Prof. Dr. Alkan, bu dizilerde yaratılan içeriğin yalnızca yüzde 40’ının doğru, yüzde 60’ının ise konunun çarpıcı hale gelmesi için oluşturulan senaryolardan ibaret olduğunu söyledi. Normal olaylar üzerinden yürütülen belgesellerin, daha doğru bir içeriği yansıttığını vurgulayan Alkan, “Mevcut dizi ve belgeseller, adli tıp ve adli bilimler alanlarının toplum tarafından tanınmasını sağlıyor. Bir de Müge Anlı örneği var. Bu programlara kötü ya da iyi diyen de var ama ben bu programları önemsiyorum” dedi. Dizi ve programlar sayesinde, yaşadıkları olayların suç unsuru taşıdığını fark edip, suç duyurusunda bulunan kişilerle karşılaştıklarına değinen Prof. Dr. Alkan “Müge Anlı’nın yaptığı tarzdaki programlar, toplumda kuşkucu bakış açısı yaratıyor. Olay yeri inceleme dizilerinde ortaya çıkanlar ise beklentiyi artırıyor. İnsanlar bir kıl ile her şeyin çözülmesini bekliyor” dedi.
CSI etkisi ortaya çıktı
Romanlarda ve televizyon dizilerinde kriminalistik incelemelerin ne şekilde yansıtıldığını anlatan Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği görevinden emekli İzmir Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Ekrem Malkoç da, bu tür dizilerin yaygınlaşmasının ardından ‘CSI etkisi’ denilen bir kavramın ortaya çıktığını söyledi. Malkoç, “Bu dizilerin, izleyici veya adli mekanizmalardaki karar vericiler üzerinde bırakmış oldukları ve bilimsel değeri bulunmayan, her türlü davada suçluları beraat ettirme ve hüküm kararı vermeme eğilimleri, CSI etkisi olarak tanımlanıyor. Bu, henüz akademik inceleme konusu olmuş değil. 2006 yılında bu dizilerin izlenme oranlarının incelendiği bir çalışmaya göre bir gecede 30 milyon kişinin CSI dizisi izlediği ortaya çıktı. 70 milyon kişi de yayınlanan üç CSI dizisinden en az bir tanesini izlemiş. Bir gecede bu kadar kişinin bu dizileri izlediği göz önüne alındığında bu etkinin ortaya çıkması çok doğal olarak görünüyor” açıklamasında bulundu.
Otopsiyi uzmanlar yapmalı
Panelde, otopsi ve otopsi sonrası incelemeler konusundaki değerlendirmelerini aktaran Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş ise kişilerin ölüm sebebini ortaya koyan otopsi işleminin hukuki süreci etkileyen hayati öneme sahip olduğunu belirtti ve şunları aktardı: “Ölü muayenesine kapalı otopsi deniliyor fakat bu doğru değil. Otopsi yapılıyorsa profesyonel ekipler tarafından yapılmasının zorunlu hale getirilmesini istiyoruz, bu amatör kişilerin yapabileceği bir işlem değil. Otopsi, yapılması zorunlu işlemlerden biri olmasına rağmen Türkiye’de çoğu zaman yapılamıyor. Bu yüzden de hukuk sürecinde ortaya atılan iddiaları kanıtlamak için yıllarca çaba harcanıyor.”
Son Güncelleme: Pazartesi, 29 Şubat 2016 12:50
Gösterim: 2732
YÖK Başkanı Saraç,"Bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz" dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç, akademisyenlerin bilimsel faaliyetlerine erişilmesine imkan tanıyacak Yükseköğretim Akademik Arama (YÖKAkademik) sisteminin büyük fayda sağlayacağını belirterek "Bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz" dedi.
Saraç, YÖK'teki "YÖKAkademik Sistemi Tanıtım Toplantısı"nda, akademisyenlerin bilimsel faaliyet, kitap, makale, patent ve dersleri ile üniversitelerin performanslarını gösteren verilere kolay ve güvenilir şekilde ulaşabilmenin, başta akademisyenler olmak üzere devlet kurumları, özel sektör ve araştırmacıların ihtiyacı haline geldiğini anlattı. Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ihtiyacı karşılamak üzere bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık bir şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz. Akademisyenlerin bizzat kendilerinin sisteme girdiği bilgileri temel alması dolayısıyla sistemin sunduğu verilerin güvenlik düzeyi yüksektir. YÖKAkademik'in, akademik boyutunun yanı sıra başta bakanlıklar olmak üzere kamu kurumları ve kuruluşlarının, hatta sanayi kuruluşları ve bütünü ile özel sektörün, YÖKAkademik üzerinden üniversitelerle işbirliği yapması daha kolay olacak, nitelikli bilgiye ve nitelikli beyin gücüne daha rahat ulaşabilecek. Sistem İngilizce arama seçeneği ile yurt dışı akademik çevrelerin de arama yapmasını mümkün kılıyor. Bunun yükseköğretimin uluslararasılaşmasına katkı sağlayacağı aşikardır."
Bilgilere tek noktadan erişilecek
Sistemle üniversitelerde görevli akademisyenlerin kişisel akademik bilgileri ve faaliyet çıktılarına tek bir noktadan elektronik ortamda erişilebilecek. "akademik.yok.gov.tr" adresinde hizmet veren sisteme kullanıcılar, bilgisayarlarından veya cep telefonlarından ulaşabilecek.
Sistem üzerinden yayınlanan bilgiler, YÖKSİS akademik özgeçmiş sistemi ve tez merkezi uygulamalarına YÖK, üniversiteler veya akademisyenler tarafından girilen verilerden oluşuyor. Verilerin güvenilirliği için mümkün olduğunca kaynağından alınması hedeflendi. Yabancı dil bilgisinin ÖSYM, proje bilgilerinin Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, KOSGEB ve üniversiteler, yayın bilgilerinin ulusal ve uluslararası yayın veri tabanlarından, patent bilgisinin ise Türk Patent Enstitüsünden alınmasına yönelik protokoller de imza aşamasında.
Sistemde, akademisyenlerin adı, soyadı, bilim ve faaliyet alanlarını içeren anahtar kelimeler ile kitap, makale, tez, patent, proje, bildiri ve sanatsal faaliyetler gibi alt başlıklarda arama yapılabilecek.
YÖKAkademik sisteminde, profil sayfasında yayınlanan bilgilerin tamamı ilgili akademisyenin kontrolü altında olacak ve tüm güncellemeler yine akademisyenler tarafından yapılacak.
Sisteme, akademisyenlerden 74 bin 384'ü makale, 42 bin 441'i kitap, 66 bin 196'sı bildiri, 61 bin 636'sı ders, 129 bin 352'si akademik görev, 51 bin 980'i idari görev, 135 bin 974'ü öğrenim bilgisi, 85 bin 209'u üniversite dışı deneyim, bin 292'si patent bilgisi, 57 bin 587'si proje bilgisi, 60 bin 969'u Üniversiteler Arası Kurul temel alan verisi, 118 bin 153'ü yabancı dil bilgisi, 412 bin 804'ü de tez bilgisi girişi yaptı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
YÖK Başkanı Saraç,"Bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz" dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç, akademisyenlerin bilimsel faaliyetlerine erişilmesine imkan tanıyacak Yükseköğretim Akademik Arama (YÖKAkademik) sisteminin büyük fayda sağlayacağını belirterek "Bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz" dedi.
Saraç, YÖK'teki "YÖKAkademik Sistemi Tanıtım Toplantısı"nda, akademisyenlerin bilimsel faaliyet, kitap, makale, patent ve dersleri ile üniversitelerin performanslarını gösteren verilere kolay ve güvenilir şekilde ulaşabilmenin, başta akademisyenler olmak üzere devlet kurumları, özel sektör ve araştırmacıların ihtiyacı haline geldiğini anlattı. Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ihtiyacı karşılamak üzere bütün topluma, her türlü araştırma ve araştırmacıya açık bir şekilde hizmet sunan bir arama moturunu kurguladık, YÖKAkademik adını verdik ve bugün kullanıma açıyoruz. Akademisyenlerin bizzat kendilerinin sisteme girdiği bilgileri temel alması dolayısıyla sistemin sunduğu verilerin güvenlik düzeyi yüksektir. YÖKAkademik'in, akademik boyutunun yanı sıra başta bakanlıklar olmak üzere kamu kurumları ve kuruluşlarının, hatta sanayi kuruluşları ve bütünü ile özel sektörün, YÖKAkademik üzerinden üniversitelerle işbirliği yapması daha kolay olacak, nitelikli bilgiye ve nitelikli beyin gücüne daha rahat ulaşabilecek. Sistem İngilizce arama seçeneği ile yurt dışı akademik çevrelerin de arama yapmasını mümkün kılıyor. Bunun yükseköğretimin uluslararasılaşmasına katkı sağlayacağı aşikardır."
Bilgilere tek noktadan erişilecek
Sistemle üniversitelerde görevli akademisyenlerin kişisel akademik bilgileri ve faaliyet çıktılarına tek bir noktadan elektronik ortamda erişilebilecek. "akademik.yok.gov.tr" adresinde hizmet veren sisteme kullanıcılar, bilgisayarlarından veya cep telefonlarından ulaşabilecek.
Sistem üzerinden yayınlanan bilgiler, YÖKSİS akademik özgeçmiş sistemi ve tez merkezi uygulamalarına YÖK, üniversiteler veya akademisyenler tarafından girilen verilerden oluşuyor. Verilerin güvenilirliği için mümkün olduğunca kaynağından alınması hedeflendi. Yabancı dil bilgisinin ÖSYM, proje bilgilerinin Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, KOSGEB ve üniversiteler, yayın bilgilerinin ulusal ve uluslararası yayın veri tabanlarından, patent bilgisinin ise Türk Patent Enstitüsünden alınmasına yönelik protokoller de imza aşamasında.
Sistemde, akademisyenlerin adı, soyadı, bilim ve faaliyet alanlarını içeren anahtar kelimeler ile kitap, makale, tez, patent, proje, bildiri ve sanatsal faaliyetler gibi alt başlıklarda arama yapılabilecek.
YÖKAkademik sisteminde, profil sayfasında yayınlanan bilgilerin tamamı ilgili akademisyenin kontrolü altında olacak ve tüm güncellemeler yine akademisyenler tarafından yapılacak.
Sisteme, akademisyenlerden 74 bin 384'ü makale, 42 bin 441'i kitap, 66 bin 196'sı bildiri, 61 bin 636'sı ders, 129 bin 352'si akademik görev, 51 bin 980'i idari görev, 135 bin 974'ü öğrenim bilgisi, 85 bin 209'u üniversite dışı deneyim, bin 292'si patent bilgisi, 57 bin 587'si proje bilgisi, 60 bin 969'u Üniversiteler Arası Kurul temel alan verisi, 118 bin 153'ü yabancı dil bilgisi, 412 bin 804'ü de tez bilgisi girişi yaptı.
Son Güncelleme: Perşembe, 03 Mart 2016 13:50
Gösterim: 1393
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu üyeliklerine Prof. Dr. Hayati Develi ile Prof. Dr. Mehmet Şişman'ı atadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyeliklerine Prof. Dr. Hayati Develi ile Prof. Dr. Mehmet Şişman'ı atadı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Erdoğan'ın, YÖK üyeliklerine Prof. Dr. Develi ile yeniden Prof. Dr. Şişman'ın Üniversitelerarası Kurulca yapılan seçimlerini, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 6'ncı maddesinin b/5 bendi gereğince onayladığı bildirildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu üyeliklerine Prof. Dr. Hayati Develi ile Prof. Dr. Mehmet Şişman'ı atadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyeliklerine Prof. Dr. Hayati Develi ile Prof. Dr. Mehmet Şişman'ı atadı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Erdoğan'ın, YÖK üyeliklerine Prof. Dr. Develi ile yeniden Prof. Dr. Şişman'ın Üniversitelerarası Kurulca yapılan seçimlerini, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 6'ncı maddesinin b/5 bendi gereğince onayladığı bildirildi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 27 Şubat 2016 13:25
Gösterim: 1149

