Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Atatürk'ün hayatı bize ezberletilenden çok farklı olabilir mi? Malatya'daki bir tapu davasından çıkan belgeler bu soruyu gündeme getirdi.

atatürk malatyaMustafa Kemal Atatürk ’ün hayatını ezbere biliriz. Anaokulundaki çocuğa sorsanız, “1881 yılında Selanik’te doğdu, annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Bey” diye saymaya başlar. Bu bizim resmi ezberimizdir. Aksi de şu ana kadar ispat edilemedi. Bunca yıl sonra birileri çıkar da, “ Atatürk hakkında bütün bildiklerinizi unutun” derse, ne yaparsınız? Kimse inanmaz değil mi? Ya da şaşırırsınız pharmaciepourhomme.fr. Peki, Atatürk gerçekten farklı bir hayat öyküsüne sahipse? Memleketi, hatta annesi ve babası bile farklı biriyse? Bu gerçekleri bildiği halde ‘devletin bekası’ adına bizzat kendisi göz yumduysa?

Atatürk ’ün büyük sırrı

Bu günlerde hummalı bir kitap çalışması var. Kitabın adı,”Mustafa’dan Kemal’e, Atatürk ’ün Büyük Sırrı”. Yazarı genç bir isim. Fatih Bayhan. Yıllardır bu işle uğraşıyor; belge, bilgi topluyor. Uğraşı alanı ‘kozmik’ olunca isminin yazılmasını istemiyor. Çalışmalarını gizlilik üzerine yürütüyor. Atatürk ’ün gizli kalmış hayat öyküsünü kaleme alıyor. Ama ne öykü? Hollywood senaristleri duysa filme çeker. O derece ilginç ve şaşırtıcı. Masasının üzerini dolduran belgeler bize bambaşka bir Atatürk anlatıyor. Ezberi bozduğu gibi hayretler içinde bırakıyor. Eğer, bu kitapta yer alacak belgeler doğru ise en başta bütün ders kitapları değişir. Atatürk ’ün hayatı yeniden yazılır.

O yazarla buluştum. Bana inanmakta güçlük çektiğim şeyler anlattı, kimi Osmanlıca belgeler gösterdi. Elinde tapu, nüfus kayıtları, mahkeme tutanakları ve ses kayıtları olduğunu söyledi. Ve anlatmaya başladı: ”Mustafa Kemal, Malatya Akçadağ’da doğdu. Ailesi Çakıroğulları diye biliniyor. Babası Mamo lakaplı Mehmet Reşat Bey. Türkmen kökenli, Teşkilat-ı Mahsusa üyesi. Annesi Ayşe Hanım. Akçadağ’da çiftlikleri var. Halası Zübeyde Hanım, çeteler tarafından kaçırılıp, bir süre alıkonuyor. Aile, laf-söz olmasın diye O’nu çiftliklerinde çalışan Ali Rıza Efendi ile evlendirip, Selanik’e gönderiyor. Atatürk 5 yaşındayken babası, çeteler tarafından şehit ediliyor. Ayşe Hanım, oğlunu alıp Selanik’e gidiyor.O da vefat edince Ali Rıza Bey ve Zübeyde Hanım, küçük Mustafa’yı nüfusuna geçiriyor.” Hepsi bu kadar değil. Devamı da var. “ Atatürk , 1931 yılında Malatya ’ya gidince aileyi belediye hoparlöründen anons ettirmiş. Daha sonra da maaş bağlatmış. Atatürk ’ün abisi Ömer de cephede şehit olunca maaş çocuklarına geçmiş. Halen de ödenmeye devam ediyormuş…”

Anlatılanlara inanasım gelmedi. Ne de olsa ilk kez duyduğumuz şeylerdi bunlar. “Niye şimdi?” diye sordum. Madem böyle bir durum var, bunca yıldır neden kimse konuşmadı? Atatürk , bile bile niye sustu? Ya Akçadağ’daki yakınları? Atatürk , bir ulusun simgesi. Böyle bir ismin hayatı yüz yıldır yanlış biliniyor olabilir mi? Dedim ya her soruya bir cevabı mutlaka var. Anlattığına göre, devletin derinlikleri ve Atatürk ’ün yakın çevresi durumdan haberdarmış. Cumhuriyetin, devletin “bekası” adına adeta “omerta kuralı” işlemiş. Bilenler susmuş. Ebediyete kadar saklanmak istenen bu “sır” 1993 yılındaki bir tapu davasıyla ifşa olmuş. Çakıroğlu ailesi kadastro sorunu yaşayınca konu mahkemelik olmuş. Tapu, nüfus kayıtları, banka hesapları derken olay dallanıp-budaklanmış.

Ortaya Atatürk bağlantısı çıkmış. Tabii, bunu duyan Ankara derhal devreye girmiş. Bir rivayete göre, dönemin Genelkurmay Başkanı merhum Necip Torumtay apar-topar Malatya ’ya gidiyor. Belgeler toplanıp, Ankara ’nın kozmik odalarına getiriliyor.Bu arada dosya kapatılıyor;dava düşüyor. O mahkemenin tutanakları ve tanıkların ses kayıtlarının elinde olduğunu söyledi yazar. İşte böyle. İnanılması zor şeyler bunlar. Bize anlatılanlar “kurgu” ise, bu belgeler ne? Okuduklarınız, duyduğum ve gördüklerimden ibaret. Buradan yargıya varamayız. Kitap, yakında raflardaki yerini alacak. Bakalım, tarihçiler ne diyecek? Genelkurmay kayıtları,belgeler ne söyleyecek? Akçadağ’daki “akraba”lar ne anlatacak? Merakla bekleyeceğiz…

(radikal)

> 'Atatürk gerçekte nereli?

Atatürk'ün hayatı bize ezberletilenden çok farklı olabilir mi? Malatya'daki bir tapu davasından çıkan belgeler bu soruyu gündeme getirdi.

atatürk malatyaMustafa Kemal Atatürk ’ün hayatını ezbere biliriz. Anaokulundaki çocuğa sorsanız, “1881 yılında Selanik’te doğdu, annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Bey” diye saymaya başlar. Bu bizim resmi ezberimizdir. Aksi de şu ana kadar ispat edilemedi. Bunca yıl sonra birileri çıkar da, “ Atatürk hakkında bütün bildiklerinizi unutun” derse, ne yaparsınız? Kimse inanmaz değil mi? Ya da şaşırırsınız pharmaciepourhomme.fr. Peki, Atatürk gerçekten farklı bir hayat öyküsüne sahipse? Memleketi, hatta annesi ve babası bile farklı biriyse? Bu gerçekleri bildiği halde ‘devletin bekası’ adına bizzat kendisi göz yumduysa?

Atatürk ’ün büyük sırrı

Bu günlerde hummalı bir kitap çalışması var. Kitabın adı,”Mustafa’dan Kemal’e, Atatürk ’ün Büyük Sırrı”. Yazarı genç bir isim. Fatih Bayhan. Yıllardır bu işle uğraşıyor; belge, bilgi topluyor. Uğraşı alanı ‘kozmik’ olunca isminin yazılmasını istemiyor. Çalışmalarını gizlilik üzerine yürütüyor. Atatürk ’ün gizli kalmış hayat öyküsünü kaleme alıyor. Ama ne öykü? Hollywood senaristleri duysa filme çeker. O derece ilginç ve şaşırtıcı. Masasının üzerini dolduran belgeler bize bambaşka bir Atatürk anlatıyor. Ezberi bozduğu gibi hayretler içinde bırakıyor. Eğer, bu kitapta yer alacak belgeler doğru ise en başta bütün ders kitapları değişir. Atatürk ’ün hayatı yeniden yazılır.

O yazarla buluştum. Bana inanmakta güçlük çektiğim şeyler anlattı, kimi Osmanlıca belgeler gösterdi. Elinde tapu, nüfus kayıtları, mahkeme tutanakları ve ses kayıtları olduğunu söyledi. Ve anlatmaya başladı: ”Mustafa Kemal, Malatya Akçadağ’da doğdu. Ailesi Çakıroğulları diye biliniyor. Babası Mamo lakaplı Mehmet Reşat Bey. Türkmen kökenli, Teşkilat-ı Mahsusa üyesi. Annesi Ayşe Hanım. Akçadağ’da çiftlikleri var. Halası Zübeyde Hanım, çeteler tarafından kaçırılıp, bir süre alıkonuyor. Aile, laf-söz olmasın diye O’nu çiftliklerinde çalışan Ali Rıza Efendi ile evlendirip, Selanik’e gönderiyor. Atatürk 5 yaşındayken babası, çeteler tarafından şehit ediliyor. Ayşe Hanım, oğlunu alıp Selanik’e gidiyor.O da vefat edince Ali Rıza Bey ve Zübeyde Hanım, küçük Mustafa’yı nüfusuna geçiriyor.” Hepsi bu kadar değil. Devamı da var. “ Atatürk , 1931 yılında Malatya ’ya gidince aileyi belediye hoparlöründen anons ettirmiş. Daha sonra da maaş bağlatmış. Atatürk ’ün abisi Ömer de cephede şehit olunca maaş çocuklarına geçmiş. Halen de ödenmeye devam ediyormuş…”

Anlatılanlara inanasım gelmedi. Ne de olsa ilk kez duyduğumuz şeylerdi bunlar. “Niye şimdi?” diye sordum. Madem böyle bir durum var, bunca yıldır neden kimse konuşmadı? Atatürk , bile bile niye sustu? Ya Akçadağ’daki yakınları? Atatürk , bir ulusun simgesi. Böyle bir ismin hayatı yüz yıldır yanlış biliniyor olabilir mi? Dedim ya her soruya bir cevabı mutlaka var. Anlattığına göre, devletin derinlikleri ve Atatürk ’ün yakın çevresi durumdan haberdarmış. Cumhuriyetin, devletin “bekası” adına adeta “omerta kuralı” işlemiş. Bilenler susmuş. Ebediyete kadar saklanmak istenen bu “sır” 1993 yılındaki bir tapu davasıyla ifşa olmuş. Çakıroğlu ailesi kadastro sorunu yaşayınca konu mahkemelik olmuş. Tapu, nüfus kayıtları, banka hesapları derken olay dallanıp-budaklanmış.

Ortaya Atatürk bağlantısı çıkmış. Tabii, bunu duyan Ankara derhal devreye girmiş. Bir rivayete göre, dönemin Genelkurmay Başkanı merhum Necip Torumtay apar-topar Malatya ’ya gidiyor. Belgeler toplanıp, Ankara ’nın kozmik odalarına getiriliyor.Bu arada dosya kapatılıyor;dava düşüyor. O mahkemenin tutanakları ve tanıkların ses kayıtlarının elinde olduğunu söyledi yazar. İşte böyle. İnanılması zor şeyler bunlar. Bize anlatılanlar “kurgu” ise, bu belgeler ne? Okuduklarınız, duyduğum ve gördüklerimden ibaret. Buradan yargıya varamayız. Kitap, yakında raflardaki yerini alacak. Bakalım, tarihçiler ne diyecek? Genelkurmay kayıtları,belgeler ne söyleyecek? Akçadağ’daki “akraba”lar ne anlatacak? Merakla bekleyeceğiz…

(radikal)

Son Güncelleme: Pazartesi, 20 Ağustos 2012 10:36

Gösterim: 5284

İnsan beyninden manyetik rezonans görüntüleme ile kaydedilen sinyalleri kullanarak, düşündüğümüz nesneleri tahmin eden özgün bir bilgisayar programı geliştirildi.

Artık bilgisayarlar zihnimizi okuyabilecekProje yürütücüsü ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatoş T. Yarman Vural, Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. İlke Öztekin'le birlikte geliştirdikleri ''Beyin Verileri Kullanarak Zihinden Geçenleri Kestiren Bilgisayar Programı'' projesini AA muhabirine anlattı.

Vural, çalışmaya ilişkin şu bilgileri verdi:

''İnsan beyninden manyetik rezonans görüntüleme ile kaydedilen sinyalleri kullanarak, düşündüğümüz nesneleri tahmin eden özgün bir bilgisayar programı geliştirdik.

Geliştirilen yöntemde, önce kişinin beyin sinyalleri kaydedilerek bir bilgisayara yükleniyor. Bilgisayar kişinin beyninin yaklaşık bir düşünce modelini çıkararak öğreniyor. Daha sonra bu kişiden gelen yeni sinyaller ölçüldüğünde bilgisayar kişinin ne düşündüğünü kestirmeye çalışıyor. Soyut duygu durumlarından kişinin mutlu, yılgın, sinirli olup olmadığını belirleyebiliyoruz. Bunun yanında sistemimiz, akıldan geçen somut nesneleri de okuyabiliyor. Mesela akıldan geçen renkleri, nesneleri, hayvanları, kılık kıyafetleri, sebze ve meyveler gibi bazı nesneleri doğru tahmin edebiliyor. Şu anda bizim tanımladığımız 10 grupta topladığımız nesneleri de doğru tahmin edebiliyor. Doğru tahmin oranlarımız ise yüzde 80'nin üzerinde.''

> Artık bilgisayarlar zihnimizi okuyabilecek

İnsan beyninden manyetik rezonans görüntüleme ile kaydedilen sinyalleri kullanarak, düşündüğümüz nesneleri tahmin eden özgün bir bilgisayar programı geliştirildi.

Artık bilgisayarlar zihnimizi okuyabilecekProje yürütücüsü ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatoş T. Yarman Vural, Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. İlke Öztekin'le birlikte geliştirdikleri ''Beyin Verileri Kullanarak Zihinden Geçenleri Kestiren Bilgisayar Programı'' projesini AA muhabirine anlattı.

Vural, çalışmaya ilişkin şu bilgileri verdi:

''İnsan beyninden manyetik rezonans görüntüleme ile kaydedilen sinyalleri kullanarak, düşündüğümüz nesneleri tahmin eden özgün bir bilgisayar programı geliştirdik.

Geliştirilen yöntemde, önce kişinin beyin sinyalleri kaydedilerek bir bilgisayara yükleniyor. Bilgisayar kişinin beyninin yaklaşık bir düşünce modelini çıkararak öğreniyor. Daha sonra bu kişiden gelen yeni sinyaller ölçüldüğünde bilgisayar kişinin ne düşündüğünü kestirmeye çalışıyor. Soyut duygu durumlarından kişinin mutlu, yılgın, sinirli olup olmadığını belirleyebiliyoruz. Bunun yanında sistemimiz, akıldan geçen somut nesneleri de okuyabiliyor. Mesela akıldan geçen renkleri, nesneleri, hayvanları, kılık kıyafetleri, sebze ve meyveler gibi bazı nesneleri doğru tahmin edebiliyor. Şu anda bizim tanımladığımız 10 grupta topladığımız nesneleri de doğru tahmin edebiliyor. Doğru tahmin oranlarımız ise yüzde 80'nin üzerinde.''

Son Güncelleme: Salı, 17 Temmuz 2012 14:36

Gösterim: 1381

Anne Çocuk Eğitim Vakfı, 17 yıldır uyguladığı yüz yüze okuryazarlık kurslarının ardından bir ilki gerçekleştirerek, okuma yazma bilmeyenler ya da az bilenlerin yararlanabileceği bilgisayar tabanlı okuryazarlık programı geliştirdi.

açev okuma yazma kurslarıAnne Çocuk Eğitim Vakfı, okuma yazma bilmeyenler ya da az bilenlerin yararlanabileceği bilgisayar tabanlı okuryazarlık programı geliştirdi. Okuma yazma bilmeyenler ya da az bilenlerin yararlanacağı portal sayesinde, düşünme ve matematik becerileri de gelişiyor.

Okuryazarlıkta farklı düzeylere sahip olan kişiler istedikleri zaman istedikleri yerde okuduklarını anlama, kendilerini ifade etme, düşünme ve matematik becerilerini geliştirme şansına sahip olabilecekler.

Türkiye ’de 15 yaş ve üzeri 3 milyon kişi okum yazma bilmiyor,3.2 milyon kişi ise bir okuldan mezun değil. AÇEV, iki yıl önce okuma yazma bilmeyen ve az bilen yetişkinler için bu kez sanal ortamda kolları sıvadı. JP Morgan Chase, Empower ve Ashmore Vakıflarının desteğiyle bilgisayar tabanlı okuryazarlık programı, www.acevdeokuyaz.org geliştirildi. Portal, akademisyen ve eğitim uzmanları tarafından iki yılda geliştirildi. Portalın tanıtımı dün yapıldı. Tanıtım toplantısına proje danışmanımız Prof. Dr. Aydın Durgunoğlu, JP Morgan Türkiye Temsilcisi Belma Özmen ve MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü yetkilileri katıldı.

5. sınıfa kadar tüm bilgiler

Portalda okuryazarlık becerilerini geliştirmek isteyenler için ‘okuyorum’, ‘anlıyorum’, ’anlatıyorum’, matematik becerilerini geliştirmek isteyenler için çözüyorum, açık ilköğretim almayı düşünenler için de ‘okula hazırlık’ bölümü bulunuyor. Portaldaki tüm bilgiler, 1-5. sınıf bilgilerine eş değer. Konular anlatılırken barış, çocuk istismarı, aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet gibi başlıklar üzerinden örnekler veriliyor. Böylece bu alanlarda da duyarlılık yaratılıyor, bilgiler veriliyor. Ayrıda portalda ödev yapılabiliyor, tüm portalda ‘metin seslendirme’ fonksiyonu yer aldığı için kullanıcılar kendi yazdıkları metinleri de aynı fonksiyonu kullanarak dinleme imkanına sahip.

AÇEV’in yetişkin okur yazarlık programının uygulandığı halkeğitim merkezlerinde sitenin kullanımı öğretildi. Site test yayına başladı. Bir yılda hiç duyurulmadığı halde site 2270 kullanıcıya ulaştı. Halkeğitim’deki okur yazarlık kursunun ardından kişiler site ile gelişimlerini devam ettirdi. Portalı kullananların yüzde 82’si en az bir düzey atlamaya yetecek kadar puan aldı. Site herkesin kullanımına açık. Bir yılda 10 bin kişiye ulaşılması hedefleniyor. Portal her türlü bilgiyi içerdiği için bilgisayar olan herkes çevresindeki okumaz yazmaz ya da az düzeyde okuma yazması olan herkese buradan eğitim verebilir.

(radikal)

> Türkiye’nin ilk okuryazarlık portalı

Anne Çocuk Eğitim Vakfı, 17 yıldır uyguladığı yüz yüze okuryazarlık kurslarının ardından bir ilki gerçekleştirerek, okuma yazma bilmeyenler ya da az bilenlerin yararlanabileceği bilgisayar tabanlı okuryazarlık programı geliştirdi.

açev okuma yazma kurslarıAnne Çocuk Eğitim Vakfı, okuma yazma bilmeyenler ya da az bilenlerin yararlanabileceği bilgisayar tabanlı okuryazarlık programı geliştirdi. Okuma yazma bilmeyenler ya da az bilenlerin yararlanacağı portal sayesinde, düşünme ve matematik becerileri de gelişiyor.

Okuryazarlıkta farklı düzeylere sahip olan kişiler istedikleri zaman istedikleri yerde okuduklarını anlama, kendilerini ifade etme, düşünme ve matematik becerilerini geliştirme şansına sahip olabilecekler.

Türkiye ’de 15 yaş ve üzeri 3 milyon kişi okum yazma bilmiyor,3.2 milyon kişi ise bir okuldan mezun değil. AÇEV, iki yıl önce okuma yazma bilmeyen ve az bilen yetişkinler için bu kez sanal ortamda kolları sıvadı. JP Morgan Chase, Empower ve Ashmore Vakıflarının desteğiyle bilgisayar tabanlı okuryazarlık programı, www.acevdeokuyaz.org geliştirildi. Portal, akademisyen ve eğitim uzmanları tarafından iki yılda geliştirildi. Portalın tanıtımı dün yapıldı. Tanıtım toplantısına proje danışmanımız Prof. Dr. Aydın Durgunoğlu, JP Morgan Türkiye Temsilcisi Belma Özmen ve MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü yetkilileri katıldı.

5. sınıfa kadar tüm bilgiler

Portalda okuryazarlık becerilerini geliştirmek isteyenler için ‘okuyorum’, ‘anlıyorum’, ’anlatıyorum’, matematik becerilerini geliştirmek isteyenler için çözüyorum, açık ilköğretim almayı düşünenler için de ‘okula hazırlık’ bölümü bulunuyor. Portaldaki tüm bilgiler, 1-5. sınıf bilgilerine eş değer. Konular anlatılırken barış, çocuk istismarı, aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet gibi başlıklar üzerinden örnekler veriliyor. Böylece bu alanlarda da duyarlılık yaratılıyor, bilgiler veriliyor. Ayrıda portalda ödev yapılabiliyor, tüm portalda ‘metin seslendirme’ fonksiyonu yer aldığı için kullanıcılar kendi yazdıkları metinleri de aynı fonksiyonu kullanarak dinleme imkanına sahip.

AÇEV’in yetişkin okur yazarlık programının uygulandığı halkeğitim merkezlerinde sitenin kullanımı öğretildi. Site test yayına başladı. Bir yılda hiç duyurulmadığı halde site 2270 kullanıcıya ulaştı. Halkeğitim’deki okur yazarlık kursunun ardından kişiler site ile gelişimlerini devam ettirdi. Portalı kullananların yüzde 82’si en az bir düzey atlamaya yetecek kadar puan aldı. Site herkesin kullanımına açık. Bir yılda 10 bin kişiye ulaşılması hedefleniyor. Portal her türlü bilgiyi içerdiği için bilgisayar olan herkes çevresindeki okumaz yazmaz ya da az düzeyde okuma yazması olan herkese buradan eğitim verebilir.

(radikal)

Son Güncelleme: Salı, 22 May 2012 15:06

Gösterim: 1894

Bilim adamları, bir protein takviyesiyle farelerde unutkanlığı gidermeyi başardı.

Bilim adamları unutkanlığa çare bulduBir virüs yardımıyla beyinlerine Dnmt3a2 proteini enjekte edilen yaşlı farelerin, hatırlama yetilerinin önemli ölçüde arttığı görüldü. Bu proteinin miktarı azaltılan genç farelerin ise unutkan olmaya başladıkları gözlemlendi.

Heidelberg Üniversitesi bilim adamlarından nörobiyolog Prof. Hilmar Bading, sonuçları Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan araştırmayla ilgili olarak, ilerleyen yaşla birlikte zihinsel yetinin azaldığını hatırlatarak, beyindeki Dnmt3a2 proteininin bu süreçte anahtar rol oynadığını belirtti.

Bu proteinin oranı ile zihinsel yeti arasında doğru orantı bulunduğunu ifade eden Bading, bunu farelerde yaptıkları deneylerle tespit ettiklerini kaydetti.

Temel biyokimyasal süreçlerin aynı olması sebebiyle sonuçların insanlar için de geçerli olabileceğini bildiren Bading, ancak insan metabolizmasının biraz daha karmaşık olduğunu ve proteinin virüs aracılığıyla insan beynine enjekte edilmesinin kolay olmayacağını belirtti.

> Bilim adamları unutkanlığa çare buldu

Bilim adamları, bir protein takviyesiyle farelerde unutkanlığı gidermeyi başardı.

Bilim adamları unutkanlığa çare bulduBir virüs yardımıyla beyinlerine Dnmt3a2 proteini enjekte edilen yaşlı farelerin, hatırlama yetilerinin önemli ölçüde arttığı görüldü. Bu proteinin miktarı azaltılan genç farelerin ise unutkan olmaya başladıkları gözlemlendi.

Heidelberg Üniversitesi bilim adamlarından nörobiyolog Prof. Hilmar Bading, sonuçları Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan araştırmayla ilgili olarak, ilerleyen yaşla birlikte zihinsel yetinin azaldığını hatırlatarak, beyindeki Dnmt3a2 proteininin bu süreçte anahtar rol oynadığını belirtti.

Bu proteinin oranı ile zihinsel yeti arasında doğru orantı bulunduğunu ifade eden Bading, bunu farelerde yaptıkları deneylerle tespit ettiklerini kaydetti.

Temel biyokimyasal süreçlerin aynı olması sebebiyle sonuçların insanlar için de geçerli olabileceğini bildiren Bading, ancak insan metabolizmasının biraz daha karmaşık olduğunu ve proteinin virüs aracılığıyla insan beynine enjekte edilmesinin kolay olmayacağını belirtti.

Son Güncelleme: Salı, 03 Temmuz 2012 12:31

Gösterim: 1530

İnsan beyninde "Tanrı noktası" olarak adlandırılan bir bölge olduğunu ve insanların bu alan sayesinde manevi dünyalarıyla bağlantı kurduğunu belirten bilim insanları yaptıkları çalışmada beynin sağ bölümünün de ruhani duyguları beslediğini ortaya çıkardı.

tanrı noktasıABD’de bulunan Missouri Üniversitesi’nden bilim insanları yaptıkları araştırmada dini inançların karmaşık bir duygu yapısı olduğunu ve beyindeki bazı noktaların bu duygulardan sorumlu olduğunu açıkladı.

Bilim insanları insan beyninde “Tanrı noktası” olarak adlandırılan bir alan olduğunu ve bu alanın beyindeki başka yerlerde de dağınık bir biçimde durduğunu öne sürdü.

Üniversitenin Psikoloji bölümünden Prof. Dr. Brick Johnstone araştırmalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Beyinde dini duyguların temelini oluşturan nöropsikolojik bir alan bulduk. Bu alan beynin çeşitli yerlerine yayılmış. Dini duygular ve maneviyat çok karmaşık bir yapının birbiriyle bağlantısıyla oluşan şeyler. Bu duygular birleştiğinde insanların maneviyatıyla ilgili deneyimler yaşamasını sağlıyor.”

Araştırmalarında ayrıca çeşitli kazalarda kafalarından yaralanan kişileri inceleyen bilim insanları beynin sağ tarafında hasar tespit ettikleri kişilerin dini duyguları daha yoğun yaşadığını ortaya çıkardı.

(ntvmsnbc)

> İnsan beyninde ‘tanrı noktası’ olduğu saptandı

İnsan beyninde "Tanrı noktası" olarak adlandırılan bir bölge olduğunu ve insanların bu alan sayesinde manevi dünyalarıyla bağlantı kurduğunu belirten bilim insanları yaptıkları çalışmada beynin sağ bölümünün de ruhani duyguları beslediğini ortaya çıkardı.

tanrı noktasıABD’de bulunan Missouri Üniversitesi’nden bilim insanları yaptıkları araştırmada dini inançların karmaşık bir duygu yapısı olduğunu ve beyindeki bazı noktaların bu duygulardan sorumlu olduğunu açıkladı.

Bilim insanları insan beyninde “Tanrı noktası” olarak adlandırılan bir alan olduğunu ve bu alanın beyindeki başka yerlerde de dağınık bir biçimde durduğunu öne sürdü.

Üniversitenin Psikoloji bölümünden Prof. Dr. Brick Johnstone araştırmalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Beyinde dini duyguların temelini oluşturan nöropsikolojik bir alan bulduk. Bu alan beynin çeşitli yerlerine yayılmış. Dini duygular ve maneviyat çok karmaşık bir yapının birbiriyle bağlantısıyla oluşan şeyler. Bu duygular birleştiğinde insanların maneviyatıyla ilgili deneyimler yaşamasını sağlıyor.”

Araştırmalarında ayrıca çeşitli kazalarda kafalarından yaralanan kişileri inceleyen bilim insanları beynin sağ tarafında hasar tespit ettikleri kişilerin dini duyguları daha yoğun yaşadığını ortaya çıkardı.

(ntvmsnbc)

Son Güncelleme: Cumartesi, 05 May 2012 11:01

Gösterim: 1317


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.