Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi sonuçlarına göre bir yükseköğretim programına yerleşmeye hak kazanan adayların kayıt işlemlerini bugün (7 Ağustos) içinde tamamlamaları gerekiyor.
2015-ÖSYS sonuçlarıyla bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan adaylardan, elektronik kaydı tercih etmeyen veya zorunlu nedenlerle elektronik kaydı yapılamayan öğrenciler ile vakıf üniversitelerini tercih eden öğrencilerin kayıtları bugün (7 Ağustos) sona erecek.
Posta ile kayıt yapılmayacak. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek ve belgeler eksik ise kayıt alınmayacak.
Süresi içinde şahsen kayıt veya e-kayıt yaptırmayan ve işlemlerini tamamlamayan adaylar haklarını kaybedecek.
Yükseköğretim kurumları, kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek. Üniversiteler, gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kayıt yaptıran adaylar hakkında gerekli yasal işlemleri yapabilecek.
Kayıt için gerekli olan belgeler
Adaylardan yükseköğretime kayıt için istenen belgeler şunlar:
- Adayın mezun olduğu ortaöğretim kurumundan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesi,
- Aday ek puandan yararlanarak ya da sınavsız geçişle yerleştirilmiş ancak alanı diplomasında veya mezuniyet belgesinde belirtilmemişse, hangi okul ve alandan mezun olduğunu gösterir resmi belge (METEM programlarından mezun olanların diplomalarında okul adı olarak, diplomayı düzenleyen merkezin adı yazılmaktadır),
- 12 adet 4,5 x 6 santimetre boyutunda fotoğraf,
- Katkı payının/öğretim ücretinin ödenmesiyle ilgili belge,
- Kayıttan önce belirlenip üniversite tarafından ilan edilecek diğer belgelerin aslı veya üniversite onaylı suretleri.
ÖSYS ile bir yükseköğretim programına yerleşen yükümlülerin askerlik durumları, üniversiteler tarafından "http://kamu.turkiye.gov.tr" internet adresinde görülebilecek.
Adayların askerlikle ilgili soruları için askerlik şubelerine, kredi konusunda ayrıntılı bilgi için de üniversite rektörlüklerine veya Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna (YURTKUR) başvurmaları gerekiyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi sonuçlarına göre bir yükseköğretim programına yerleşmeye hak kazanan adayların kayıt işlemlerini bugün (7 Ağustos) içinde tamamlamaları gerekiyor.
2015-ÖSYS sonuçlarıyla bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan adaylardan, elektronik kaydı tercih etmeyen veya zorunlu nedenlerle elektronik kaydı yapılamayan öğrenciler ile vakıf üniversitelerini tercih eden öğrencilerin kayıtları bugün (7 Ağustos) sona erecek.
Posta ile kayıt yapılmayacak. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek ve belgeler eksik ise kayıt alınmayacak.
Süresi içinde şahsen kayıt veya e-kayıt yaptırmayan ve işlemlerini tamamlamayan adaylar haklarını kaybedecek.
Yükseköğretim kurumları, kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek. Üniversiteler, gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kayıt yaptıran adaylar hakkında gerekli yasal işlemleri yapabilecek.
Kayıt için gerekli olan belgeler
Adaylardan yükseköğretime kayıt için istenen belgeler şunlar:
- Adayın mezun olduğu ortaöğretim kurumundan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesi,
- Aday ek puandan yararlanarak ya da sınavsız geçişle yerleştirilmiş ancak alanı diplomasında veya mezuniyet belgesinde belirtilmemişse, hangi okul ve alandan mezun olduğunu gösterir resmi belge (METEM programlarından mezun olanların diplomalarında okul adı olarak, diplomayı düzenleyen merkezin adı yazılmaktadır),
- 12 adet 4,5 x 6 santimetre boyutunda fotoğraf,
- Katkı payının/öğretim ücretinin ödenmesiyle ilgili belge,
- Kayıttan önce belirlenip üniversite tarafından ilan edilecek diğer belgelerin aslı veya üniversite onaylı suretleri.
ÖSYS ile bir yükseköğretim programına yerleşen yükümlülerin askerlik durumları, üniversiteler tarafından "http://kamu.turkiye.gov.tr" internet adresinde görülebilecek.
Adayların askerlikle ilgili soruları için askerlik şubelerine, kredi konusunda ayrıntılı bilgi için de üniversite rektörlüklerine veya Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna (YURTKUR) başvurmaları gerekiyor.
Son Güncelleme: Cuma, 07 Ağustos 2015 10:04
Gösterim: 989
Iğdır'da "Paralel Devlet Yapılanması"na yönelik 2 dershane ve bir özel okulda arama yapıldı.
Iğdır'da "Paralel Devlet Yapılanması"na yönelik 2 dershane ve bir özel okulda arama yapıldı.
Alınan bilgiye göre, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Söğütlü Mahallesi'ndeki FEM ve Pianalitik dershaneleriyle Emek Mahallesi'ndeki Özel İbrahim Avcı İlk ve Ortaokulunda inceleme başlattı.
Zırhlı araçlarla yoğun güvenlik önlemleri altında yürütülen operasyonda, özel okul ve dershanelerdeki bazı dokümanlar ile bilgisayarlar inceleniyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Iğdır'da "Paralel Devlet Yapılanması"na yönelik 2 dershane ve bir özel okulda arama yapıldı.
Iğdır'da "Paralel Devlet Yapılanması"na yönelik 2 dershane ve bir özel okulda arama yapıldı.
Alınan bilgiye göre, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Söğütlü Mahallesi'ndeki FEM ve Pianalitik dershaneleriyle Emek Mahallesi'ndeki Özel İbrahim Avcı İlk ve Ortaokulunda inceleme başlattı.
Zırhlı araçlarla yoğun güvenlik önlemleri altında yürütülen operasyonda, özel okul ve dershanelerdeki bazı dokümanlar ile bilgisayarlar inceleniyor.
Son Güncelleme: Perşembe, 06 Ağustos 2015 17:40
Gösterim: 1640
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), az sayıda talep gören alanların araştırma görevlisi kadrolarına, bu yıl içinde yine merkezi sistemle yerleştirme yapılacağını bildirdi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), az sayıda talep gören alanların araştırma görevlisi kadrolarına, bu yıl içinde yine merkezi sistemle yerleştirme yapılacağını bildirdi.
YÖK'ten Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) Alan Sınavları'na ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Temel Tıp Bilimleri" ve "Temel İslam Bilimleri" alanlarındaki sınavların 7-10 Temmuz'da gerçekleştirildiği, adayların bu kadrolara yerleştirilmesi için başvuru ve tercih işlemlerinin sürdüğü belirtildi.
YÖK'ün bundan sonra da ÖYP araştırma görevlileri ilanlarına devam edeceği kaydedilen açıklamada, "Bu bağlamda yapılması düşünülen alan sınavlarında değerlendirilmek üzere, hangi bölümler için alan sınavı yapılmasının uygun olacağı hakkında üniversitelerimize görüş sorulmuştur" ifadeleri kullanıldı.
Görüşlerin değerlendirilmesinden sonra, hangi alanlarda ÖYP araştırma görevlisi ilanına çıkılacağına karar verilerek kamuoyuyla paylaşılacağına işaret edilen açıklamada, "Alan sınavı yapılmayacak, az sayıda talep gören alanların araştırma görevlisi kadrolarına 2015 yılı içinde yine merkezi sistemle yerleştirme yapılacaktır" bilgisi verildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), az sayıda talep gören alanların araştırma görevlisi kadrolarına, bu yıl içinde yine merkezi sistemle yerleştirme yapılacağını bildirdi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), az sayıda talep gören alanların araştırma görevlisi kadrolarına, bu yıl içinde yine merkezi sistemle yerleştirme yapılacağını bildirdi.
YÖK'ten Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) Alan Sınavları'na ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Temel Tıp Bilimleri" ve "Temel İslam Bilimleri" alanlarındaki sınavların 7-10 Temmuz'da gerçekleştirildiği, adayların bu kadrolara yerleştirilmesi için başvuru ve tercih işlemlerinin sürdüğü belirtildi.
YÖK'ün bundan sonra da ÖYP araştırma görevlileri ilanlarına devam edeceği kaydedilen açıklamada, "Bu bağlamda yapılması düşünülen alan sınavlarında değerlendirilmek üzere, hangi bölümler için alan sınavı yapılmasının uygun olacağı hakkında üniversitelerimize görüş sorulmuştur" ifadeleri kullanıldı.
Görüşlerin değerlendirilmesinden sonra, hangi alanlarda ÖYP araştırma görevlisi ilanına çıkılacağına karar verilerek kamuoyuyla paylaşılacağına işaret edilen açıklamada, "Alan sınavı yapılmayacak, az sayıda talep gören alanların araştırma görevlisi kadrolarına 2015 yılı içinde yine merkezi sistemle yerleştirme yapılacaktır" bilgisi verildi.
Son Güncelleme: Perşembe, 06 Ağustos 2015 16:10
Gösterim: 1247
37 bin öğretmen atamaları için başvuru 31 Ağustos-4 Eylül tarihleri arasında olacak. MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu, öğretmenlerin atamalarını 7 Eylül’de yapacaklarını belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu, "Öğretmen atamaları için başvurular, 31 Ağustos'ta alınmaya başlanacak, 4 Eylül'de sona erecek. Öğretmen atamalarını da 7 Eylül'de yapacağız" dedi.
Aydoğdu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağustos ayında 37 bin öğretmen ataması gerçekleştireceklerini belirterek, "Öğretmen atamaları için başvurular, 31 Ağustos'ta alınmaya başlanacak, 4 Eylül'de sona erecek. Öğretmen atamalarını da 7 Eylül'de yapacağız" diye konuştu.
Atamalara ilişkin branş dağılımın da ağustosun üçüncü haftası açıklanacağını ifade eden Aydoğdu, en fazla, İngilizce, din kültürü ve ahlak bilgisi, özel eğitim sınıf öğretmenliği, rehberlik, ilköğretim matematik, beden eğitimi, Türkçe, okul öncesi öğretmenliği, fen bilgisi ve teknoloji alanlarında öğretmen ihtiyacı bulunduğunu kaydetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
37 bin öğretmen atamaları için başvuru 31 Ağustos-4 Eylül tarihleri arasında olacak. MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu, öğretmenlerin atamalarını 7 Eylül’de yapacaklarını belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu, "Öğretmen atamaları için başvurular, 31 Ağustos'ta alınmaya başlanacak, 4 Eylül'de sona erecek. Öğretmen atamalarını da 7 Eylül'de yapacağız" dedi.
Aydoğdu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağustos ayında 37 bin öğretmen ataması gerçekleştireceklerini belirterek, "Öğretmen atamaları için başvurular, 31 Ağustos'ta alınmaya başlanacak, 4 Eylül'de sona erecek. Öğretmen atamalarını da 7 Eylül'de yapacağız" diye konuştu.
Atamalara ilişkin branş dağılımın da ağustosun üçüncü haftası açıklanacağını ifade eden Aydoğdu, en fazla, İngilizce, din kültürü ve ahlak bilgisi, özel eğitim sınıf öğretmenliği, rehberlik, ilköğretim matematik, beden eğitimi, Türkçe, okul öncesi öğretmenliği, fen bilgisi ve teknoloji alanlarında öğretmen ihtiyacı bulunduğunu kaydetti.
Son Güncelleme: Perşembe, 06 Ağustos 2015 17:50
Gösterim: 1473
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, Vakfın 1979'da kurulduğunu, o tarihten günümüze kadar "Din ve değerler eğitimi" alanında faaliyet gösterdiklerini söyledi.
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, Paralel Devlet Yapılanması ile mücadeleyi milli bir dava gördüklerini belirterek, "'Vatana ihanet derecesine gelecek büyük haksızlıklar ve alçaklıklar var' dedik. Bundan sonra da hükümet bu mücadeleyi sürdürecekse biz buna destek vermeye devam edeceğiz" dedi.
Dilberoğlu, çalışmaları, projeleri ve Paralel Devlet Yapılanması'nın vakfa yönelik faaliyetleri hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Dilberoğlu, Türkiye genelinde 150'yi aşkın şubeleri olduğunu dile getirerek, tamamen sivil bir inisiyatif olduklarını anlattı.
Vakfın halihazırda binlerce bursiyeri olduğunu aktaran Dilberoğlu, "Geçen yıl 6 bin olan yurt kapasitemizi bu yıl 8 bine çıkardık. Sivil inisiyatifler sayesinde, bağışçılarımızın katkıları ölçüsünde ülke genelinde yurt, ev ve apart hizmeti vermeye çalışıyoruz. Aileler çocuklarını güvenli ortamlarda, güvenecekleri kişilere emanet etmek istiyorlar. Bizim de kendimize göre bir hinterlandımız var ve buna göre, aileler, çocuklarını nereyi kazanırsa kazansın bu marka altına verebiliyorlar" diye konuştu.
Sivil oluşumların bir ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıktığını belirten Dilberoğlu, şöyle devam etti: "Ensar Vakfı'nın kuruluşu da böyledir. Kamuoyunun tanıdığı kurucularımız var. 1979'da o dönem için düşünüldüğünde Türkiye'nin askeri darbe dönemlerinin yoğun yaşandığı, üniversite eğitimlerinin ve barınma hizmetlerinin sıkıntılı olduğu, öğrencilerin gelişimiyle ilgili kaynakların çok kısıtlı olduğu zamanlarda bu insanlar bir araya gelerek vakfı kurmuşlardır. O tarihte başlayan hizmet, bugün elliye veya yüze katlandı. Darbe dönemleri, '28 Şubat', 'e-muhtıra' dönemleri, muhafazakar veya din ve değerler alanında hizmetler veren vakıfların görüşleri itibarıyla çok zorlandığı yıllarda faaliyetler bayağı bir sekteye uğramış. Allah'a şükür bunlar çok ağır yaptırımlar değildi. Bunlar, şubelerin kapatılması, yöneticilerin azillerinin istenmesi ve ceza davalarıyla yapılan yıldırmalardı."
"17-25 Aralık'tan sonra insanlar güvenilir yurt aradı"
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dilberoğlu, Paralel Devlet Yapılanması ile mücadelenin kendilerini iki hususta etkilediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bu yapı ortaya çıktığında insanımız çok büyük bir boşlukta kaldı. Aslında biz, kaynaklarını büyük manada yurtçuluk faaliyetlerine ayırmış bir vakıf değiliz. 17-25 Aralık süreçlerinden sonra insanlarımız çocuklarını teslim edecek, gerçekten güvenecekleri yerleri aradıkları için biz de yurt faaliyetlerimize ağırlık vermek durumunda kaldık. Kapasiteyi her yıl yüzde 20-30 artırmaya çalışıyoruz. Bu sürecin ilk etkisi böyle oldu. Bir de hak etmediğimiz birtakım ithamlara maruz kaldık. 36 yıllık geçmişi olan vakfın gönüllü hizmeti üreten birçok insanı olması, imam hatip camiasına yönelik çalışmalarımız... Bunların en önemlisi, hükümetin vakfa yönelik kayırmaları olduğu yönündeydi. Tahsis veya devletle bir proje yaptığımız zaman bunları bir iltimas olarak gösteren imalar vardı."
Dilberoğlu, vakfın Milli Eğitim Bakanlığıyla yaptığı projelerin, "Milli Eğitimi dizayn" çabaları olarak gösterildiğine işaret ederek, kamuoyunda bu yönde algı oluşturulmak istendiğine işaret etti.
"Bu tezgahı kuranlara hakkımızı helal etmiyoruz"
Faaliyetlerinin sivil toplum çerçevesinde ve devletin yükünü azaltmak amacıyla yapıldığını yineleyen Dilberoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özellikle yaptığımız toplantıların bazıları, 'paralel yapı' denilen örgüt tarafından dinlendi. Medyaya veya buna muhalif olacak siyasi partilere servis edildi. Bu anlamda bizim için büyük bir mağduriyet oldu. Hak etmediğimiz algı oluşturuldu. 36 yıllık bir vakfa bu ithamı yapmak büyük bir haksızlık. Biz kıyamete kadar bu hizmetin yürümesi konusunda bir irade taşıyoruz. Bugün o olmuş, yarın bir başkası olmuş çok önemli değil. Şu an bizimle uyumlu çalışan, olması gerekeni yapan bir hükümetle ilgili bir algı çalışması yapıldı. Biz de bunu kırmaya gayret ettik. Bu anlamda bu ithamı yapanlara, bu tezgahı kuranlara, bu iftirayı atanlara hakkımızı helal etmiyoruz."
"Vakıfçılık hizmeti, Allah rızası için yapılır"
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dilberoğlu, tamamen sivil bir inisiyatif olduklarını belirterek, yurt ve burs imkanı sağladıkları öğrencilerin sonraki hayatlarının takibini yapmadıklarını kaydetti.
Faaliyetleri Allah rızası gözeterek icra ettiklerini dile getiren Dilberoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bunlar, bizim işimize yarar, yarın hakim, savcı, polis olurlar, bunları kendi amaçlarımız doğrultusunda kullanırız, diye düşünmedik. '36 yıllık süreçte kimlere burs vermişiz. Onlara geri dönüp bakalım. Bir yerde vali, zengin bir iş adamı olmuşlarsa burslara vicdanen destek olurlar' diye düşündük. Baktık ki vakıf böyle bir envanter tutmamış. Biz, insanlara burs verirken 'Bu kadar hakime, bu kadar polise verelim, yarın bunları kullanırız' diye bir düşünce içerisinde olmadık. Bundan sonra da olmayacağız, vakıfçılık hizmeti Allah rızası için yapılır."
"Paralel yapı kendi dışındakilere husumet besledi"
Dilberoğlu, Ensar Vakfı'nın Paralel Devlet Yapılanması tarafından rakip olarak görüldüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Sadece Ensar Vakfı değil, kendi potansiyeline rakip olacak bu alandaki bütün grup, cemaat ve sivil toplum kuruluşlarına karşı büyük-küçük, gizli-aşikar husumet içerisinde oldular. Bunu faaliyetlerimize karşı yaptıkları tutumlardan anlayabiliyoruz. Kendi faaliyetlerini kutsayıp bizim faaliyetlerimizi kötüler tarza yaklaşımlarından ve algı çalışmalarından bunu anlıyoruz. Bunun zirve yaptığı nokta ise bizim imam hatip okullarıyla ilgili yapmış olduğumuz, kaliteyi artırmak için gönüllü katılımla yapılan toplantıları bir şekilde dinleyip bunun CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin eliyle medyaya duyurulmasıydı. O toplantıda bulunan Bilal Erdoğan ve vakıf üzerinden 'Milli Eğitime yön veriliyor' algısı oluşturmaya çalıştılar."
"Haklarımızı helal etmiyoruz"
Yapılanları unutmayacaklarını kaydeden Dilberoğlu, "Bu dünyada ve ahirette haklarımızı helal etmiyoruz. Hukuki anlamda yapılacak her türlü müracaatın arkasında ve takipçisi olacağız. Hakkımızı yedirmeyeceğiz" dedi.
Dilberoğlu, 17-25 Aralık'tan önce de Paralel Devlet Yapılanması'nın vakfa yönelik faaliyetlerinin olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"Bunlar, bu tarz işlemleri büyük bir gizlilik içinde yaptıkları için, bunları o dönemlerde anlayamıyorduk. Geçmişe baktığımızda 36 yıllık bu vakfın bürokraside bir ya da iki gönüllüsü varken, bu yapının ise binlerce polisi, hakimi, savcısı ve üst düzey bürokratı var. Bunlar eliyle, kamuyla işi olan pek çok vakıfların birçok talebinin kadük bırakıldığına şahit olduk. Bir yerin tahsisi, kullandırılması ve projenin onaylanmasıyla ilgili hangi bakanlıkla olursa olsun çıkan sorunların arkasında 'Paralel Yapı'nın bürokratları vardı. Bunlar, kendi düşünce dünyalarına uygun sivil toplum kuruluşu ve derneklere kamu kaynağını açmış ve çok büyük usulsüzlükler de yapmışlar. Biz ise bunlardan bihaber iyi niyet içerisinde bunların yanında çok küçük kalacak talepleri de dile getirmekte zorlandık. Bizim gibi vakıfların kamuyla işbirliği yapmasını engellediklerini geriye bakınca anlıyoruz. İmzalarını ve yetkilerini kullanarak taleplerimizi reddetmiş ve bizi inkar etmişler. Bunun bilinçli yapıldığını geriye dönük olarak algılıyoruz."
"Vatana ihanet ve alçaklıklar var"
Bir sivil toplum kuruluşu olarak Paralel Devlet Yapılanması ile mücadele çalışmalarına destek vereceklerini anlatan Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu yapıya yönelik irade açıklayan ve mücadele edeceğini söyleyen bir siyasi hareket var. Biz, bu hükümetin bu yolda yaptıklarını destekler mahiyette Milli İrade Platformu adıyla oluşturulan bir platforma destek verdik. Bunu milli bir dava gördük. 'Vatana ihanet derecesine gelecek büyük haksızlıklar ve alçaklıklar var' dedik. Bundan sonra da hükümet bu mücadeleyi sürdürecekse biz buna destek vermeye devam edeceğiz. Bu bir dava sürecine dönerse, yetkili organlarımızla görüşüp, karar alıp buna müdahil oluruz."
Dilberoğlu, yakın vadede şubeleşmeye çok önem verdiklerini anlatarak, şube kurarak hizmet üretmek isteyenlere de fırsat verdiklerini belirtti.
İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde yurt ve ev taleplerine yetişemediklerini aktaran Dilberoğlu, devlet kadar olmasa da iyi bir hizmet vermeye çalıştıklarını anlattı.
Dilberoğlu, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yönelik projeler hazırladıkları bilgisini vererek, bu alanda da mevcut sayıyı artırmayı amaçladıklarını kaydetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, Vakfın 1979'da kurulduğunu, o tarihten günümüze kadar "Din ve değerler eğitimi" alanında faaliyet gösterdiklerini söyledi.
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, Paralel Devlet Yapılanması ile mücadeleyi milli bir dava gördüklerini belirterek, "'Vatana ihanet derecesine gelecek büyük haksızlıklar ve alçaklıklar var' dedik. Bundan sonra da hükümet bu mücadeleyi sürdürecekse biz buna destek vermeye devam edeceğiz" dedi.
Dilberoğlu, çalışmaları, projeleri ve Paralel Devlet Yapılanması'nın vakfa yönelik faaliyetleri hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Dilberoğlu, Türkiye genelinde 150'yi aşkın şubeleri olduğunu dile getirerek, tamamen sivil bir inisiyatif olduklarını anlattı.
Vakfın halihazırda binlerce bursiyeri olduğunu aktaran Dilberoğlu, "Geçen yıl 6 bin olan yurt kapasitemizi bu yıl 8 bine çıkardık. Sivil inisiyatifler sayesinde, bağışçılarımızın katkıları ölçüsünde ülke genelinde yurt, ev ve apart hizmeti vermeye çalışıyoruz. Aileler çocuklarını güvenli ortamlarda, güvenecekleri kişilere emanet etmek istiyorlar. Bizim de kendimize göre bir hinterlandımız var ve buna göre, aileler, çocuklarını nereyi kazanırsa kazansın bu marka altına verebiliyorlar" diye konuştu.
Sivil oluşumların bir ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıktığını belirten Dilberoğlu, şöyle devam etti: "Ensar Vakfı'nın kuruluşu da böyledir. Kamuoyunun tanıdığı kurucularımız var. 1979'da o dönem için düşünüldüğünde Türkiye'nin askeri darbe dönemlerinin yoğun yaşandığı, üniversite eğitimlerinin ve barınma hizmetlerinin sıkıntılı olduğu, öğrencilerin gelişimiyle ilgili kaynakların çok kısıtlı olduğu zamanlarda bu insanlar bir araya gelerek vakfı kurmuşlardır. O tarihte başlayan hizmet, bugün elliye veya yüze katlandı. Darbe dönemleri, '28 Şubat', 'e-muhtıra' dönemleri, muhafazakar veya din ve değerler alanında hizmetler veren vakıfların görüşleri itibarıyla çok zorlandığı yıllarda faaliyetler bayağı bir sekteye uğramış. Allah'a şükür bunlar çok ağır yaptırımlar değildi. Bunlar, şubelerin kapatılması, yöneticilerin azillerinin istenmesi ve ceza davalarıyla yapılan yıldırmalardı."
"17-25 Aralık'tan sonra insanlar güvenilir yurt aradı"
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dilberoğlu, Paralel Devlet Yapılanması ile mücadelenin kendilerini iki hususta etkilediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bu yapı ortaya çıktığında insanımız çok büyük bir boşlukta kaldı. Aslında biz, kaynaklarını büyük manada yurtçuluk faaliyetlerine ayırmış bir vakıf değiliz. 17-25 Aralık süreçlerinden sonra insanlarımız çocuklarını teslim edecek, gerçekten güvenecekleri yerleri aradıkları için biz de yurt faaliyetlerimize ağırlık vermek durumunda kaldık. Kapasiteyi her yıl yüzde 20-30 artırmaya çalışıyoruz. Bu sürecin ilk etkisi böyle oldu. Bir de hak etmediğimiz birtakım ithamlara maruz kaldık. 36 yıllık geçmişi olan vakfın gönüllü hizmeti üreten birçok insanı olması, imam hatip camiasına yönelik çalışmalarımız... Bunların en önemlisi, hükümetin vakfa yönelik kayırmaları olduğu yönündeydi. Tahsis veya devletle bir proje yaptığımız zaman bunları bir iltimas olarak gösteren imalar vardı."
Dilberoğlu, vakfın Milli Eğitim Bakanlığıyla yaptığı projelerin, "Milli Eğitimi dizayn" çabaları olarak gösterildiğine işaret ederek, kamuoyunda bu yönde algı oluşturulmak istendiğine işaret etti.
"Bu tezgahı kuranlara hakkımızı helal etmiyoruz"
Faaliyetlerinin sivil toplum çerçevesinde ve devletin yükünü azaltmak amacıyla yapıldığını yineleyen Dilberoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özellikle yaptığımız toplantıların bazıları, 'paralel yapı' denilen örgüt tarafından dinlendi. Medyaya veya buna muhalif olacak siyasi partilere servis edildi. Bu anlamda bizim için büyük bir mağduriyet oldu. Hak etmediğimiz algı oluşturuldu. 36 yıllık bir vakfa bu ithamı yapmak büyük bir haksızlık. Biz kıyamete kadar bu hizmetin yürümesi konusunda bir irade taşıyoruz. Bugün o olmuş, yarın bir başkası olmuş çok önemli değil. Şu an bizimle uyumlu çalışan, olması gerekeni yapan bir hükümetle ilgili bir algı çalışması yapıldı. Biz de bunu kırmaya gayret ettik. Bu anlamda bu ithamı yapanlara, bu tezgahı kuranlara, bu iftirayı atanlara hakkımızı helal etmiyoruz."
"Vakıfçılık hizmeti, Allah rızası için yapılır"
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dilberoğlu, tamamen sivil bir inisiyatif olduklarını belirterek, yurt ve burs imkanı sağladıkları öğrencilerin sonraki hayatlarının takibini yapmadıklarını kaydetti.
Faaliyetleri Allah rızası gözeterek icra ettiklerini dile getiren Dilberoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bunlar, bizim işimize yarar, yarın hakim, savcı, polis olurlar, bunları kendi amaçlarımız doğrultusunda kullanırız, diye düşünmedik. '36 yıllık süreçte kimlere burs vermişiz. Onlara geri dönüp bakalım. Bir yerde vali, zengin bir iş adamı olmuşlarsa burslara vicdanen destek olurlar' diye düşündük. Baktık ki vakıf böyle bir envanter tutmamış. Biz, insanlara burs verirken 'Bu kadar hakime, bu kadar polise verelim, yarın bunları kullanırız' diye bir düşünce içerisinde olmadık. Bundan sonra da olmayacağız, vakıfçılık hizmeti Allah rızası için yapılır."
"Paralel yapı kendi dışındakilere husumet besledi"
Dilberoğlu, Ensar Vakfı'nın Paralel Devlet Yapılanması tarafından rakip olarak görüldüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Sadece Ensar Vakfı değil, kendi potansiyeline rakip olacak bu alandaki bütün grup, cemaat ve sivil toplum kuruluşlarına karşı büyük-küçük, gizli-aşikar husumet içerisinde oldular. Bunu faaliyetlerimize karşı yaptıkları tutumlardan anlayabiliyoruz. Kendi faaliyetlerini kutsayıp bizim faaliyetlerimizi kötüler tarza yaklaşımlarından ve algı çalışmalarından bunu anlıyoruz. Bunun zirve yaptığı nokta ise bizim imam hatip okullarıyla ilgili yapmış olduğumuz, kaliteyi artırmak için gönüllü katılımla yapılan toplantıları bir şekilde dinleyip bunun CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin eliyle medyaya duyurulmasıydı. O toplantıda bulunan Bilal Erdoğan ve vakıf üzerinden 'Milli Eğitime yön veriliyor' algısı oluşturmaya çalıştılar."
"Haklarımızı helal etmiyoruz"
Yapılanları unutmayacaklarını kaydeden Dilberoğlu, "Bu dünyada ve ahirette haklarımızı helal etmiyoruz. Hukuki anlamda yapılacak her türlü müracaatın arkasında ve takipçisi olacağız. Hakkımızı yedirmeyeceğiz" dedi.
Dilberoğlu, 17-25 Aralık'tan önce de Paralel Devlet Yapılanması'nın vakfa yönelik faaliyetlerinin olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"Bunlar, bu tarz işlemleri büyük bir gizlilik içinde yaptıkları için, bunları o dönemlerde anlayamıyorduk. Geçmişe baktığımızda 36 yıllık bu vakfın bürokraside bir ya da iki gönüllüsü varken, bu yapının ise binlerce polisi, hakimi, savcısı ve üst düzey bürokratı var. Bunlar eliyle, kamuyla işi olan pek çok vakıfların birçok talebinin kadük bırakıldığına şahit olduk. Bir yerin tahsisi, kullandırılması ve projenin onaylanmasıyla ilgili hangi bakanlıkla olursa olsun çıkan sorunların arkasında 'Paralel Yapı'nın bürokratları vardı. Bunlar, kendi düşünce dünyalarına uygun sivil toplum kuruluşu ve derneklere kamu kaynağını açmış ve çok büyük usulsüzlükler de yapmışlar. Biz ise bunlardan bihaber iyi niyet içerisinde bunların yanında çok küçük kalacak talepleri de dile getirmekte zorlandık. Bizim gibi vakıfların kamuyla işbirliği yapmasını engellediklerini geriye bakınca anlıyoruz. İmzalarını ve yetkilerini kullanarak taleplerimizi reddetmiş ve bizi inkar etmişler. Bunun bilinçli yapıldığını geriye dönük olarak algılıyoruz."
"Vatana ihanet ve alçaklıklar var"
Bir sivil toplum kuruluşu olarak Paralel Devlet Yapılanması ile mücadele çalışmalarına destek vereceklerini anlatan Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu yapıya yönelik irade açıklayan ve mücadele edeceğini söyleyen bir siyasi hareket var. Biz, bu hükümetin bu yolda yaptıklarını destekler mahiyette Milli İrade Platformu adıyla oluşturulan bir platforma destek verdik. Bunu milli bir dava gördük. 'Vatana ihanet derecesine gelecek büyük haksızlıklar ve alçaklıklar var' dedik. Bundan sonra da hükümet bu mücadeleyi sürdürecekse biz buna destek vermeye devam edeceğiz. Bu bir dava sürecine dönerse, yetkili organlarımızla görüşüp, karar alıp buna müdahil oluruz."
Dilberoğlu, yakın vadede şubeleşmeye çok önem verdiklerini anlatarak, şube kurarak hizmet üretmek isteyenlere de fırsat verdiklerini belirtti.
İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde yurt ve ev taleplerine yetişemediklerini aktaran Dilberoğlu, devlet kadar olmasa da iyi bir hizmet vermeye çalıştıklarını anlattı.
Dilberoğlu, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yönelik projeler hazırladıkları bilgisini vererek, bu alanda da mevcut sayıyı artırmayı amaçladıklarını kaydetti.
Son Güncelleme: Perşembe, 06 Ağustos 2015 15:54
Gösterim: 1585

