Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Sabah Gazetesi Yazarı Haşmet Babaoğlu’nun bugün yazısı

Bayram sabahına bağırtılarla uyandık. Gençten bir kadın "burada ne işiniz var, çabuk çıkın!" diye çığlık çığlığaydı.

Orta yaşlı bir adam "oğlum, bahçeye elinizi kolunuzu sallayarak nasıl girdiniz, kapıyı açık bırakmışsınız, köpek girecek" diye söyleniyordu.

Neden sonra gördüm ki, on iki yaşlarında dört oğlan yazlıkçıların evlerini dolaşıp açık teras kapılarından kafalarını uzatıyor; "iyi bayramlar" dileyip harçlık bekliyordu.

Adam kafasını iki yana sallayıp, "bu nasıl bayramlaşma yahu" dedi; "harçlık hazırlamıştım, vermeyeceğim, herkesi korkuttunuz."

***

Bayram harçlığı dedim de...

Yok! Hep ihtiyaçlarına para harcandığı için kuş kadar istek ve sevinçleri için para kalmayan çocukları sevindiren bayram harçlıklarını; içine konuldukları oyalı mendilleri falan hatırlatmayacağım.

Dün de, bugün de ve nasıl verilirse, verilsin bayram harçlığı çok sevindirir çocukları.

Ama zaman akıyor. Hallerimiz değişiyor. Yaşam tarzlarımız farklılaşıyor.

Ve işte tam o noktada bir âdetin şekil olarak tekrarlanması, anlamının aynı kalması anlamına gelmiyor, ne yazık ki!

Âdetler, görenekler, gelenekler de deforme oluyor, hatta içten içe çürüyorlar.

***

Sabahın kör saatinde neredeyse arsız bir iştahla evleri gezmeye çıkan o çocuklara baktım.

Gözlerinde ne bayram pırıltısı, ne tavırlarında bayram terbiyesi vardı.

Harçlık değil, haraç topluyor gibiydiler.

Ya onlara öfkeyle bağırıp "orada ne işleri olduğunu" soranlara ne demeli!

Güvenlik alanları ihlal edilmiş ve tatilcilere özgü konforları bozuluvermişti.

Belli ki, artık onlar da bayram deyince steril bir eş, dost, aile ortamında bayram kutlamanın ötesine; yani mahallenin, şehrin, bütün toplumun bayramına akıl erdiremiyorlardı!

İşin doğrusu şu ki...

Bayramın idraki ve terbiyesidir esas olan!

Bu idrak ve terbiye olmaksızın kimi eski adetleri sürdürmeye çalışmak insanın içini acıtacak kadar boş bir iş!

> Bayram harçlığı ve değişen dünya!

Sabah Gazetesi Yazarı Haşmet Babaoğlu’nun bugün yazısı

Bayram sabahına bağırtılarla uyandık. Gençten bir kadın "burada ne işiniz var, çabuk çıkın!" diye çığlık çığlığaydı.

Orta yaşlı bir adam "oğlum, bahçeye elinizi kolunuzu sallayarak nasıl girdiniz, kapıyı açık bırakmışsınız, köpek girecek" diye söyleniyordu.

Neden sonra gördüm ki, on iki yaşlarında dört oğlan yazlıkçıların evlerini dolaşıp açık teras kapılarından kafalarını uzatıyor; "iyi bayramlar" dileyip harçlık bekliyordu.

Adam kafasını iki yana sallayıp, "bu nasıl bayramlaşma yahu" dedi; "harçlık hazırlamıştım, vermeyeceğim, herkesi korkuttunuz."

***

Bayram harçlığı dedim de...

Yok! Hep ihtiyaçlarına para harcandığı için kuş kadar istek ve sevinçleri için para kalmayan çocukları sevindiren bayram harçlıklarını; içine konuldukları oyalı mendilleri falan hatırlatmayacağım.

Dün de, bugün de ve nasıl verilirse, verilsin bayram harçlığı çok sevindirir çocukları.

Ama zaman akıyor. Hallerimiz değişiyor. Yaşam tarzlarımız farklılaşıyor.

Ve işte tam o noktada bir âdetin şekil olarak tekrarlanması, anlamının aynı kalması anlamına gelmiyor, ne yazık ki!

Âdetler, görenekler, gelenekler de deforme oluyor, hatta içten içe çürüyorlar.

***

Sabahın kör saatinde neredeyse arsız bir iştahla evleri gezmeye çıkan o çocuklara baktım.

Gözlerinde ne bayram pırıltısı, ne tavırlarında bayram terbiyesi vardı.

Harçlık değil, haraç topluyor gibiydiler.

Ya onlara öfkeyle bağırıp "orada ne işleri olduğunu" soranlara ne demeli!

Güvenlik alanları ihlal edilmiş ve tatilcilere özgü konforları bozuluvermişti.

Belli ki, artık onlar da bayram deyince steril bir eş, dost, aile ortamında bayram kutlamanın ötesine; yani mahallenin, şehrin, bütün toplumun bayramına akıl erdiremiyorlardı!

İşin doğrusu şu ki...

Bayramın idraki ve terbiyesidir esas olan!

Bu idrak ve terbiye olmaksızın kimi eski adetleri sürdürmeye çalışmak insanın içini acıtacak kadar boş bir iş!

Son Güncelleme: Pazartesi, 20 Ağustos 2012 10:46

Gösterim: 1573

Sakarya 2. İdare Mahkemesi, eşi, 'bankalar için kurulmuş özel emeklilik sandığına tabi' çalışan bir öğretmenin, yer değiştirme talebini reddeden bakanlığın işlemini iptal etti.

Sakarya 2. İdare Mahkemesi, eşi, ''bankalar için kurulmuş özel emeklilik sandığına tabi'' çalışan bir öğretmenin, ''eş durumundan'' yer değiştirme talebini reddeden Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) işlemini iptal etti.

Sakarya bir ilköğretim okulunda sınıf öğretmeni olan Melike Bıçakçı'nın, Kırklareli'de bankada çalışan eşinin yanına atamasının yapılması için 21 Aralık 2011'de yaptığı başvurunun, MEB'in ''eşin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 4. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde sayılan sigortalılardan olmadığı'' gerekçesiyle reddetmesi üzerine Sakarya 2. İdare Mahkemesi'ne açtığı dava sonuçlandı.

Bıçakçı'nın açtığı davada, daha önce yürütmeyi durduran mahkeme, dava konusu işlemin iptaline karar verdi.

Öğretmenlerin isteğe ve özür durumuna bağlı atama planının, ilgili yönetmeliğe göre yapıldığı belirtilen kararda, öğretmenin, özür durumundan yer değiştirme isteğinde bulunabilmesi için, ''atanmak istediği yerde eşinin bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak çalıştığını belgelendirmesi gerektiği'' kaydedildi.

Davacı öğretmenin eşinin, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun geçici 20. maddesine göre, ''bankalar için kurulan özel emeklilik sandığına tabi olarak çalışanlar'' arasında bulunduğu ifade edilen kararda, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na göre, bu tür sandıkların Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) devredileceği belirtildi.

Kararda, ''Bu tür sandıkların herhangi bir işleme gerek kalmaksızın belirli bir süre içerisinde SGK'ya devredileceğinin zorunlu olması karşısında, davacı eşinin SGK'ya bağlı sigortalı sayılmaması kanunun amacına aykırı olacaktır'' değerlendirmesi yer aldı.

MEB'in, 2011 için hazırlanan ''Öğretmenlerin özür durumuna bağlı yer değiştirme kılavuzu''nda, ''bankalar için kurulan özel emeklilik sandığına tabi çalışanların'' yer değiştirme talebinde bulunabileceğinin düzenlendiği belirtilen kararda, Aralık 2011'deki ''eş durumu özrü'' atamalarında, ''eşinin son 2 yılda, 360 gün sigortası bulunan ve sigortalılığı devam edenlerin başvuruda bulunabileceğinin'' belirtildiği kaydedildi.

Atama kılavuzu ile yer değiştirmenin kapsamının daraltılmasının hukuka aykırı olduğu savunulan kararda, dava konusu işlemin iptaline karar verildiği bildirildi.(sabah)

> 'Eş durumu mağduru' öğretmenlere müjde

Sakarya 2. İdare Mahkemesi, eşi, 'bankalar için kurulmuş özel emeklilik sandığına tabi' çalışan bir öğretmenin, yer değiştirme talebini reddeden bakanlığın işlemini iptal etti.

Sakarya 2. İdare Mahkemesi, eşi, ''bankalar için kurulmuş özel emeklilik sandığına tabi'' çalışan bir öğretmenin, ''eş durumundan'' yer değiştirme talebini reddeden Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) işlemini iptal etti.

Sakarya bir ilköğretim okulunda sınıf öğretmeni olan Melike Bıçakçı'nın, Kırklareli'de bankada çalışan eşinin yanına atamasının yapılması için 21 Aralık 2011'de yaptığı başvurunun, MEB'in ''eşin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 4. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde sayılan sigortalılardan olmadığı'' gerekçesiyle reddetmesi üzerine Sakarya 2. İdare Mahkemesi'ne açtığı dava sonuçlandı.

Bıçakçı'nın açtığı davada, daha önce yürütmeyi durduran mahkeme, dava konusu işlemin iptaline karar verdi.

Öğretmenlerin isteğe ve özür durumuna bağlı atama planının, ilgili yönetmeliğe göre yapıldığı belirtilen kararda, öğretmenin, özür durumundan yer değiştirme isteğinde bulunabilmesi için, ''atanmak istediği yerde eşinin bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak çalıştığını belgelendirmesi gerektiği'' kaydedildi.

Davacı öğretmenin eşinin, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun geçici 20. maddesine göre, ''bankalar için kurulan özel emeklilik sandığına tabi olarak çalışanlar'' arasında bulunduğu ifade edilen kararda, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na göre, bu tür sandıkların Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) devredileceği belirtildi.

Kararda, ''Bu tür sandıkların herhangi bir işleme gerek kalmaksızın belirli bir süre içerisinde SGK'ya devredileceğinin zorunlu olması karşısında, davacı eşinin SGK'ya bağlı sigortalı sayılmaması kanunun amacına aykırı olacaktır'' değerlendirmesi yer aldı.

MEB'in, 2011 için hazırlanan ''Öğretmenlerin özür durumuna bağlı yer değiştirme kılavuzu''nda, ''bankalar için kurulan özel emeklilik sandığına tabi çalışanların'' yer değiştirme talebinde bulunabileceğinin düzenlendiği belirtilen kararda, Aralık 2011'deki ''eş durumu özrü'' atamalarında, ''eşinin son 2 yılda, 360 gün sigortası bulunan ve sigortalılığı devam edenlerin başvuruda bulunabileceğinin'' belirtildiği kaydedildi.

Atama kılavuzu ile yer değiştirmenin kapsamının daraltılmasının hukuka aykırı olduğu savunulan kararda, dava konusu işlemin iptaline karar verildiği bildirildi.(sabah)

Son Güncelleme: Pazartesi, 20 Ağustos 2012 09:31

Gösterim: 1781

50 bin öğretmen, norm kadro fazlalığı nedeniyle açıkta kalma riski taşıyor.

ogretmen4+4+4 eğitim sistemine veliler gibi öğretmenler de temkinli yaklaşıyor. Eğitim uzmanları, 60-66 aylık çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin, bu yaş grubu için yeterli donanım ve formasyona sahip olmadıklarını belirtiyor. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Hanefi Bostan, “4+4+4 doğru bir eğitim sistemi değil. Milli Eğitim Bakanlığı, velilerin yoğun tepkisi üzerine ara formül bulmaya çalışıyor. Ara formül rapor aldırmaya yönelik. Bakanlığın tutumu ‘veliler hastaneden rapor alsın’ şeklinde. Veli ve öğrenciyi bu yola itmek doğru değil” diyor

Eski sistemde ilkokul 5 sınıf okutuluyordu. İlkokula ilave olarak 3 sınıf ortaokuldu. Yeni sistemde ilkokul 4 sınıf okutulacak. Yeni dersliklerin tamamının eğitim yılına yetişmesi çok güç. Geçmiş dönemde 5.sınıfa ders veren öğretmenlerin, 60-66 aylıkların gideceği 1.sınıflara kaydırılması söz konusu. Böyle bile olsa binlerce öğretmen açıkta kalacak.”

‘Okullar 8-9 yaşa göre’

“Mevcut okulların fiziki altyapıları yetersiz. Okullar 8-9 yaşındaki çocukların fiziki durumuna uygun yapıldı. Yaş farkı 1.5-2 olan öğrencilerin aynı sınıfta okumaları yanlış. Sınıf öğretmenleri 5-6 yaş çocuklar için formasyon almadı. Öğretmenler yeni döneme hazırlanmadı. 5.5 yaşında bir çocuğu ilköğretime başlatmak hem öğretmen, hem de çocuk için sorun teşkil eder.”

“Fiziki kaynak yok”

Mustafa Kavlu (Öğretmen-Türk Eğitim-Sen 7’nolu Şube Başkanı) “Öğretmenler norm kadro fazlası durumuyla karşı karşıya. Birçok meslektaşımız yeni sistem nedeniyle açıkta kalacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ne yapacağını netlik kazanmadı. Sınıf öğretmenlerinin durumu ne olacak bilmiyoruz. Birçok branş öğretmeni 4+4+4 nedeniyle açıkta kalacak gözüküyor. MEB fizki kaynak ayırmadı. Okulların fiziki çalışmalarını yapmak okul idarelerine bırakıldı. Ancak geçtiğimiz yıl 3 bin 800 okul müdürüne bağış topladığı gerekçesiyle dava açıldı.”

‘Pedagojik olarak yanlış’

“Mevcut okulların fiziki alt yapısı henüz 5.5 yaşındaki çocuklar için hazır değil. Okullar açılana kadar hazır hale getirileceği söylense bile kuşkuluyuz. Ocak 2006 doğumlu olan çocuk ile 2007 doğumlu olan çocuğun aynı sınıfta okutulması pedagojik açıdan doğru değil. Veliler rapor telaşına düştü. Rapor için aranan kriter hem uzman doktor olması, hemde devlet hastanesinde çalışıyor olması şeklinde. 5 yaşındaki bir çocuğu hastane ortamına sokmak pediatrik açıdan doğru değil. Okullardaki rehber öğretmenler de görevlendirilsin.”

‘2 yıl sonra rayına oturur’

“Deniyor ki, belli bir metrekareden fazla okulların müdür odaları sınıfa dönüştürülsün ve müdürlerin odaları daha küçük olsun. Bu düşünce ve uygulamalar eğitimde çözüm üretmez. 5-6 yaş arası çocukların gelişiminde haftaların bile önemi söz konusu. Öğretmenlerin eğitimleri bu yaş grubu çocuklar için yeterli değil. Sistem ancak 2 yıl sonra rayına oturur. Yeni dönemde maalesef kaos yaşarız. Yeni sistemin ilk 2 yılında okula başlayacak çocuklar bu işin çilesini çeker. Yeni sistem nedeniyle 50 bine yakın öğretmen açıkta kalacak. İstanbul’daki birçok sınıfın mevcudu 60 kişiyi bulacaktır. ‘30 kişilik sınıflar olacak’ deniyor ama maalesef bu düşünce hayal. Özellikle varoşlar diye tabir edilen bölgelerde çok fazla yığılma olabilir. Öğretmenlerimiz 60-66 aylık çocuklar için eğitim almadı. Genellikle 7 yaş baz alınarak bir formasyon gördüler.”

‘Kademeli olmalıydı”

Doç.Dr.Selçuk Şirin (New York Üniversitesi Gelişim Psikoloğu): “Amerika’da son trend şöyle; Ana sınıfından ilkokul 3’üncü sınıfa kadar çocuklar için bir gelişim dönemi kabul ediliyor. Bu dönemin öğretmen ve müfredatı 4’üncü sınıf ve üstü için farklı değerlendiriliyor. Özel müfredat hazırlanıyor. Matematik, dil eğitimi gibi dersler ana okulundan başlıyor. ABD’de ana okulundan 3.sınıfa kadar olan dönemin öğretmeni aynı kişi oluyor. ABD’de öğretmenler sadece üniversitede eğitim almıyorlar, görev yapacak okullarda da eğitim görüyorlar. Uygulamacı mastır öğretmenler tarafından akademisyenlerle birlikte eğitim veriliyor. ABD sistemi veriye dayalı uygulanır. Pilot uygulamanın ardından sistem değişikliğine gidilir. Reform yaparken iki unsur önemlidir, pilot çalışmalar ve aşamalı geçiş. Türkiye’deki 4+4+4 sistemi, 72 aylık çocuk yaşından, 60 aylık çocuk yaşına kademeli indirilmeliydi. Her yıl yaş ortalaması 3 ay, 3 ay şeklinde aşşağı çekilebilirdi. Sistem sorunsuz işler.”

‘Ana sınıfına danışsınlar’

Hacettepe Üniversitesi Doç.Dr.Tülin Güler (Okul öncesi eğitimi Ana Bilim Dalı): “Türkiye’deki ilkokul öğretmenleri 60-72 ay çocuklar için eğitim almıyorlar. Bu yaştaki çocukların gelişim dönemleri ve çocuklarla kullanabilecekleri öğrenme ve öğretme stratejleri MEB tarafıdan yaz başından itibaren anlatılmalıydı. 4+4+4 sistemini doğru bulmuyorum. Zaten 1.sınıf öğretmeni olmak çocuklar için belli bir uyum dönemi gerektirdiğinden zordur. Öğretmenler, 60-72 aylık çocukları tanımadıklarından dolayı yeni eğitim yılında büyük bir karmaşa yaşanacak. İlköğretim 1.sınıflara ders verecek öğretmenlerin okul öncesi öğretmenlerle işbirliği yapması ve bu öğretmenlerin çocuklara nasıl yaklaştıklarını sorup öğrenmelerini öneriyorum. Öğretmenler, mutlaka ana sınıfı öğretmenleriyle bağlatılı kurmalı; Okul öncesi eğitimle ilgili teori kitaplarından faydalanmalıdır.”

(vatan)

> 50 bin öğretmen norm fazlalığı nedeniyle açıkta mı kalacak?

50 bin öğretmen, norm kadro fazlalığı nedeniyle açıkta kalma riski taşıyor.

ogretmen4+4+4 eğitim sistemine veliler gibi öğretmenler de temkinli yaklaşıyor. Eğitim uzmanları, 60-66 aylık çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin, bu yaş grubu için yeterli donanım ve formasyona sahip olmadıklarını belirtiyor. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Hanefi Bostan, “4+4+4 doğru bir eğitim sistemi değil. Milli Eğitim Bakanlığı, velilerin yoğun tepkisi üzerine ara formül bulmaya çalışıyor. Ara formül rapor aldırmaya yönelik. Bakanlığın tutumu ‘veliler hastaneden rapor alsın’ şeklinde. Veli ve öğrenciyi bu yola itmek doğru değil” diyor

Eski sistemde ilkokul 5 sınıf okutuluyordu. İlkokula ilave olarak 3 sınıf ortaokuldu. Yeni sistemde ilkokul 4 sınıf okutulacak. Yeni dersliklerin tamamının eğitim yılına yetişmesi çok güç. Geçmiş dönemde 5.sınıfa ders veren öğretmenlerin, 60-66 aylıkların gideceği 1.sınıflara kaydırılması söz konusu. Böyle bile olsa binlerce öğretmen açıkta kalacak.”

‘Okullar 8-9 yaşa göre’

“Mevcut okulların fiziki altyapıları yetersiz. Okullar 8-9 yaşındaki çocukların fiziki durumuna uygun yapıldı. Yaş farkı 1.5-2 olan öğrencilerin aynı sınıfta okumaları yanlış. Sınıf öğretmenleri 5-6 yaş çocuklar için formasyon almadı. Öğretmenler yeni döneme hazırlanmadı. 5.5 yaşında bir çocuğu ilköğretime başlatmak hem öğretmen, hem de çocuk için sorun teşkil eder.”

“Fiziki kaynak yok”

Mustafa Kavlu (Öğretmen-Türk Eğitim-Sen 7’nolu Şube Başkanı) “Öğretmenler norm kadro fazlası durumuyla karşı karşıya. Birçok meslektaşımız yeni sistem nedeniyle açıkta kalacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ne yapacağını netlik kazanmadı. Sınıf öğretmenlerinin durumu ne olacak bilmiyoruz. Birçok branş öğretmeni 4+4+4 nedeniyle açıkta kalacak gözüküyor. MEB fizki kaynak ayırmadı. Okulların fiziki çalışmalarını yapmak okul idarelerine bırakıldı. Ancak geçtiğimiz yıl 3 bin 800 okul müdürüne bağış topladığı gerekçesiyle dava açıldı.”

‘Pedagojik olarak yanlış’

“Mevcut okulların fiziki alt yapısı henüz 5.5 yaşındaki çocuklar için hazır değil. Okullar açılana kadar hazır hale getirileceği söylense bile kuşkuluyuz. Ocak 2006 doğumlu olan çocuk ile 2007 doğumlu olan çocuğun aynı sınıfta okutulması pedagojik açıdan doğru değil. Veliler rapor telaşına düştü. Rapor için aranan kriter hem uzman doktor olması, hemde devlet hastanesinde çalışıyor olması şeklinde. 5 yaşındaki bir çocuğu hastane ortamına sokmak pediatrik açıdan doğru değil. Okullardaki rehber öğretmenler de görevlendirilsin.”

‘2 yıl sonra rayına oturur’

“Deniyor ki, belli bir metrekareden fazla okulların müdür odaları sınıfa dönüştürülsün ve müdürlerin odaları daha küçük olsun. Bu düşünce ve uygulamalar eğitimde çözüm üretmez. 5-6 yaş arası çocukların gelişiminde haftaların bile önemi söz konusu. Öğretmenlerin eğitimleri bu yaş grubu çocuklar için yeterli değil. Sistem ancak 2 yıl sonra rayına oturur. Yeni dönemde maalesef kaos yaşarız. Yeni sistemin ilk 2 yılında okula başlayacak çocuklar bu işin çilesini çeker. Yeni sistem nedeniyle 50 bine yakın öğretmen açıkta kalacak. İstanbul’daki birçok sınıfın mevcudu 60 kişiyi bulacaktır. ‘30 kişilik sınıflar olacak’ deniyor ama maalesef bu düşünce hayal. Özellikle varoşlar diye tabir edilen bölgelerde çok fazla yığılma olabilir. Öğretmenlerimiz 60-66 aylık çocuklar için eğitim almadı. Genellikle 7 yaş baz alınarak bir formasyon gördüler.”

‘Kademeli olmalıydı”

Doç.Dr.Selçuk Şirin (New York Üniversitesi Gelişim Psikoloğu): “Amerika’da son trend şöyle; Ana sınıfından ilkokul 3’üncü sınıfa kadar çocuklar için bir gelişim dönemi kabul ediliyor. Bu dönemin öğretmen ve müfredatı 4’üncü sınıf ve üstü için farklı değerlendiriliyor. Özel müfredat hazırlanıyor. Matematik, dil eğitimi gibi dersler ana okulundan başlıyor. ABD’de ana okulundan 3.sınıfa kadar olan dönemin öğretmeni aynı kişi oluyor. ABD’de öğretmenler sadece üniversitede eğitim almıyorlar, görev yapacak okullarda da eğitim görüyorlar. Uygulamacı mastır öğretmenler tarafından akademisyenlerle birlikte eğitim veriliyor. ABD sistemi veriye dayalı uygulanır. Pilot uygulamanın ardından sistem değişikliğine gidilir. Reform yaparken iki unsur önemlidir, pilot çalışmalar ve aşamalı geçiş. Türkiye’deki 4+4+4 sistemi, 72 aylık çocuk yaşından, 60 aylık çocuk yaşına kademeli indirilmeliydi. Her yıl yaş ortalaması 3 ay, 3 ay şeklinde aşşağı çekilebilirdi. Sistem sorunsuz işler.”

‘Ana sınıfına danışsınlar’

Hacettepe Üniversitesi Doç.Dr.Tülin Güler (Okul öncesi eğitimi Ana Bilim Dalı): “Türkiye’deki ilkokul öğretmenleri 60-72 ay çocuklar için eğitim almıyorlar. Bu yaştaki çocukların gelişim dönemleri ve çocuklarla kullanabilecekleri öğrenme ve öğretme stratejleri MEB tarafıdan yaz başından itibaren anlatılmalıydı. 4+4+4 sistemini doğru bulmuyorum. Zaten 1.sınıf öğretmeni olmak çocuklar için belli bir uyum dönemi gerektirdiğinden zordur. Öğretmenler, 60-72 aylık çocukları tanımadıklarından dolayı yeni eğitim yılında büyük bir karmaşa yaşanacak. İlköğretim 1.sınıflara ders verecek öğretmenlerin okul öncesi öğretmenlerle işbirliği yapması ve bu öğretmenlerin çocuklara nasıl yaklaştıklarını sorup öğrenmelerini öneriyorum. Öğretmenler, mutlaka ana sınıfı öğretmenleriyle bağlatılı kurmalı; Okul öncesi eğitimle ilgili teori kitaplarından faydalanmalıdır.”

(vatan)

Son Güncelleme: Pazar, 19 Ağustos 2012 10:11

Gösterim: 2558

“MEB Öğretim Programlarının içeriği ile ilgili araştırma yaptı. Araştırma sonucunda çıka en çarpıcı sonuç ise ders saatlerinin arttırılması talebi oldu”

matematik dersiMilli Eğitim Bakanlığı (MEB), Ortaöğretim Projesi kapsamında geliştirilerek uygulamaya konulan genel ortaöğretim ders programlarının değerlendirilmesine yönelik bir araştırma gerçekleştirdi.

Araştırma için ders programları hakkında öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin ve yöneticilerin düşüncelerine yönelik anket çalışması uygulandı. Anket, 268 genel ortaöğretim kurumlarında yapılırken, 2 bin 895 öğretmene, 2 bin 212 öğrenciye ve 2 bin 161 veliye sorular yöneltildi.

Çok sayıda ev ödevinin öğrencileri yorduğunu, ders kitaplarında sürekli tekrarlar olduğunu belirten öğretmenler, müfredatın çok yoğun olduğuna dikkati çekti apotheke-zag.de.

Öğretmenler, mevcut ortaöğretim programıyla öğrencilerin öğrenmeye yönelik tutumlarının olumlu yönde geliştiğini belirtti.

Öğretim programlarının sade ve öz bilgiler içermesi gerektiği savunan öğretmenler, ders saatlerinin artırılması gerektiğini de belirtti.

Derslere ilişkin değerlendirmede bulunan öğrenciler, coğrafya öğretim programının konu içeriğinin öğrencilerin ihtiyaçlarını karşıladığını, ders kitaplarında bilgisayarla matematik öğrenmeyle ilgili bölümlerin olabileceğini, geometri ders saatlerinin artırılması gerektiğini, matematik dersinin içeriğinin ağır olduğunu belirtti.

(trt)

> Matematik Dersinin İçeriği Ağır

“MEB Öğretim Programlarının içeriği ile ilgili araştırma yaptı. Araştırma sonucunda çıka en çarpıcı sonuç ise ders saatlerinin arttırılması talebi oldu”

matematik dersiMilli Eğitim Bakanlığı (MEB), Ortaöğretim Projesi kapsamında geliştirilerek uygulamaya konulan genel ortaöğretim ders programlarının değerlendirilmesine yönelik bir araştırma gerçekleştirdi.

Araştırma için ders programları hakkında öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin ve yöneticilerin düşüncelerine yönelik anket çalışması uygulandı. Anket, 268 genel ortaöğretim kurumlarında yapılırken, 2 bin 895 öğretmene, 2 bin 212 öğrenciye ve 2 bin 161 veliye sorular yöneltildi.

Çok sayıda ev ödevinin öğrencileri yorduğunu, ders kitaplarında sürekli tekrarlar olduğunu belirten öğretmenler, müfredatın çok yoğun olduğuna dikkati çekti apotheke-zag.de.

Öğretmenler, mevcut ortaöğretim programıyla öğrencilerin öğrenmeye yönelik tutumlarının olumlu yönde geliştiğini belirtti.

Öğretim programlarının sade ve öz bilgiler içermesi gerektiği savunan öğretmenler, ders saatlerinin artırılması gerektiğini de belirtti.

Derslere ilişkin değerlendirmede bulunan öğrenciler, coğrafya öğretim programının konu içeriğinin öğrencilerin ihtiyaçlarını karşıladığını, ders kitaplarında bilgisayarla matematik öğrenmeyle ilgili bölümlerin olabileceğini, geometri ders saatlerinin artırılması gerektiğini, matematik dersinin içeriğinin ağır olduğunu belirtti.

(trt)

Son Güncelleme: Pazar, 19 Ağustos 2012 10:19

Gösterim: 4551

MF-3 puanıyla Türkiye 652'incisi olduğunu iddia eden Edip Şişman'ın yaptığı dört tercihin hiçbirine yerleştirilemediği haberinin arkasından bir skandal çıktı. Sahte belgeyle tercih yapan Şişman'ın mumu ÖSYM'deki gerçek belgeyle sönerken, dershanesinin Şişman için "başarı pankartı" hazırlattığı da öğrenildi.

edip sismanAdana'da yaşayan Edip Şişman isimli genç, LYS'de MF-3 türünde Türkiye 652'incisi olduğunu ve yaptığı dört tercihin hiç biçbirine yerleştirilmediğini iddia ederek medyaya haber oldu.

"ÖSYM skandalı" olarak saygın internet sitelerinin manşetinde yer alan bu haberin aslında ÖSYM'yi kandırmaya çalışan üniversite adayının imza attığı bir medya skandalı olduğu ortaya çıktı.

Habertürk'ten Neşet Karadağ'ın "ÖSYS yerleştirmede skandal" haberine konu olan ve "Türkiye 652'incisi" olduğunu iddia eden Edip Şişman gerçek sınav belgelerini bilgisayar ortamında değiştirdiği ve LYS'de, 73 doğru 97 yanlış soru yaptğı ve Türkiye "113 bin 987'cisi" olduğu ortaya çıktı. MF3'ten 532,63577 puan aldığını da iddia eden Şişman'ın gerçek sınav belgesindeki puanı ise 264,37317. Şişman'ın sahte sınav sonuç belgesiyle gittiği dershanayi de kandırdığı ve dershanin "Edip Şişman Türkiye 652'cisi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi" yazılı pankart hazırtlattığı da ortaya çıktı.

haber türkHaberTürk, Edip Şişman'ın sahte belgesinden yola çıkarak yaptğı haberde son günlerin modası olan ÖSYM'ye çakma furyasına da eşlik etmiş oldu... Habertürk'ün haberine; Akşam ve Bugün gazetelerinin internet sayfaları da yer verdi.

Yanlışlığın düzeltilmesini isteyecek (!)

Konuyla ilgili Habertürk'e bir de demeç veren Edip Şişman, yazdığı 4 tıp fakültesi tercihine de yerleştirilemediğini belirterek, "Sonuca baktığımda ‘yerleşemediniz' yazısını görünce nutkum tutuldu. Dondum kaldım, bir yanlışlık olmalı. Bu yanlışlığın düzeltilmesini istiyorum" dedi.

"Arkadaşlarım benimle dalga geçecek"

En büyük idealinin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne yerleşmek olduğunu ve yerleştirilmediniz sonucuyle hüsrana uğradığını belirten Şişman "arkadaşlarım ve Türkiye benimle dalga geçecek diyerek" şunları kaydetti: "Ben kesinlikle Cerrahpaşa'yı kazandığımı sanıyordum. Sonuca baktığımda ‘yerleşemediniz' yazısı bana şok etkisi yarattı. ‘Yanlışlıktır' diye defalarca girdim, yine aynı ‘yerleşemediniz' yazısı. Dondum, nutkum tutuldu. Herkes hayret içinde kaldı. Ben ÖSYM'nin bir yanlışlık yaptığını sanıyorum. Bu bir skandal. Artık, arkadaşlarım ve Türkiye benimle ‘652'inci boşta kaldı' diye dalga geçecek. Bu yanlışlığın bir an önce düzeltilmesini istiyorum"

Dershanesini de dolandırmış

Öte yandan Şişman'ın sınava hazırlandığı Doruk Dershanesi'nin kurucu müdürü Ziya Dal'ı da kandırdığı ortaya çıktı. Şişman'ın değiştirdiği sahte belge üzerine açıklama yapan Dal, öğrencilerinin aldığı puan ve sıralama ile kesinlikle ilk tercihi olan Cerrahpaşa Tıp'a yerleştirilmesi gerekirken açıkta kalmasını skandal olarak yorumladı.

Pankart hazırlatmışlar!

"Edip Şişman Türkiye 652'cisi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi" diye pankartı bile hazırlattıklarını da belirten Dal, "Bu sıralama ile öğrencimiz Türkiye'deki en iyi tıp fakültelerine girmesi gerekir. Son tercihi 5 bininci sıradaki öğrencilerin girdiği Çukurova Tıp Fakültesi'ne bile yerleşememesi düşündürücü. Acaba, kaç öğrenci Edip gibi mağdur edilmiştir? Çok düşündürücü bir yanlışlık olduğunu sanıyorum. Bir an önce yanlışlığın düzeltilmesi gerekir. Komedi" dedi.

MF-3 puanıyla Türkiye 652'incisi olduğunu iddia eden Edip Şişman'ın yaptığı dört tercihin hiçbirine yerleştirilemediği haberinin arkasından bir skandal çıktı. Sahte belgeyle tercih yapan Şişman'ın mumu ÖSYM'deki gerçek belgeyle sönerken, dershanesinin Şişman için "başarı pankartı" hazırlattığı da öğrenildi.

İşte HaberTürk'ün skandal diye duyurduğu haberin tamamı

ÖSYS yerleştirmede skandal yaşandı

Adana'dan MF3 puanıyla Türkiye 652'incisi olan Edip Şişman, bu sıralama ile Türkiye'nin en iyi tıp fakültelerine girmesi gerekirken yazdığı 4 tıp fakültesi tercihine de yerleştirilemedi. En son tercihi olan ve 5 bininci öğrencilerin girebildiği Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne dahi yerleştirilemeyen Şişman, "Sonuca baktığımda ‘yerleşemediniz' yazısını görünce nutkum tutuldu. Dondum kaldım, bir yanlışlık olmalı. Bu yanlışlığın düzeltilmesini istiyorum" dedi.

Abbas Sıdıka Çalık Anadolu Lisesi'ni geçen yıl bitiren 19 yaşındaki Edip Şişman, girdiği sınavda çok az bir puanla tıp fakültesini kaçırınca bu yıl daha fazla çalışıp MF3'ten aldığı 532,63577 puanla Türkiye 652'incisi oldu.

Türkiye 652'incisi açıkta kaldı

Şişman, bu sıralama ile en büyük özlemi olan tıp fakültesine kazanmayı garantilemenin sevinciyle ilk tercih olarak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni (İngilizce) yazdı. İkinci tercih olarak Marmara Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi (İngilizce), üçüncü tercihine Hacettepe Üniversitesi Tıp, dördüncü tercihine ise Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni yazdı.

Sonucu görünce nutku tutuldu

Dün akşam saatlerinde ÖSYM'nin üniversite yerleştirme sonuçlarını açıkladığını öğrenen Şişman, bir internet kafeye gidip yerleştirme sonuçlarına baktığında şoka uğradı. TC kimlik numarasını ve şifresini giren Şişman, ‘Sonuç: Bir yükseköğretim programına yerleşemediniz' yazısını görünce dondu, kaldı. ‘Nasıl olur? Acaba bir yanlışlık mı var?' diyerek tekrar tekrar sisteme girdi. Ancak, her defasında da yerleşemediğini görünce başından soğuk su dökülmüşe döndü. Bu sırada kendisini kutlamak için arayan dershane öğretmenleri de sonuç karşısında şok oldu.

‘Bu bir skandal'

MF3 puanıyla Türkiye 652'inci sırasıyla Türkiye'nin en iyi tıp fakültelerine girmesine kesin gözüyle bakılırken, yerleştirme sonucuyla açıkta kalan Şişman, sınava hazırlandığı Doruk Dershanesi'nin kurucu müdürü Ziya Dal ile birlikte bu skandalı duyurdu.

‘Türkiye benimle dalga geçecek'

En büyük ideali olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne yerleşmek isterken sonuçla hüsrana uğradığını belirten Şişman, "Ben kesinlikle Cerrahpaşa'yı kazandığımı sanıyordum. Sonuca baktığımda ‘yerleşemediniz' yazısı bana şok etkisi yarattı. ‘Yanlışlıktır' diye defalarca girdim, yine aynı ‘yerleşemediniz' yazısı. Dondum, nutkum tutuldu. Herkes hayret içinde kaldı. Ben ÖSYM'nin bir yanlışlık yaptığını sanıyorum. Bu bir skandal. Artık, arkadaşlarım ve Türkiye benimle ‘652'inci boşta kaldı' diye dalga geçecek. Bu yanlışlığın bir an önce düzeltilmesini istiyorum" dedi.

İtiraz edecek

Şişman, ÖSYM'ye başvurup sonucun düzeltilmesi için itiraz edeceğini söyledi.

‘YANLIŞLIĞIN DÜZELTİLMESİNİ İSTİYORUZ'

Dershanenin kurucu Müdürü Ziya Dal da, öğrencilerinin aldığı puan ve sıralama ile kesinlikle ilk tercihi olan Cerrahpaşa Tıp'a yerleştirilmesi gerekirken açıkta kalmasını skandal olarak yorumladı. ‘Edip Şişman Türkiye 652. si Cerrahpaşa Tıp Fakültesi' pankartı bile hazırlattıklarını belirten Dal, "Bu sıralama ile öğrencimiz Türkiye'deki en iyi tıp fakültelerine girmesi gerekir. Son tercihi 5 bininci sıradaki öğrencilerin girdiği Çukurova Tıp Fakültesi'ne bile yerleşememesi düşündürücü. Acaba, kaç öğrenci Edip gibi mağdur edilmiştir? Çok düşündürücü bir yanlışlık olduğunu sanıyorum. Bir an önce yanlışlığın düzeltilmesi gerekir. Komedi" dedi.

(haber7)

> Habertürk, Akşam ve Bugün gazetesini kandırdı ama ÖSYM yutmadı!

MF-3 puanıyla Türkiye 652'incisi olduğunu iddia eden Edip Şişman'ın yaptığı dört tercihin hiçbirine yerleştirilemediği haberinin arkasından bir skandal çıktı. Sahte belgeyle tercih yapan Şişman'ın mumu ÖSYM'deki gerçek belgeyle sönerken, dershanesinin Şişman için "başarı pankartı" hazırlattığı da öğrenildi.

edip sismanAdana'da yaşayan Edip Şişman isimli genç, LYS'de MF-3 türünde Türkiye 652'incisi olduğunu ve yaptığı dört tercihin hiç biçbirine yerleştirilmediğini iddia ederek medyaya haber oldu.

"ÖSYM skandalı" olarak saygın internet sitelerinin manşetinde yer alan bu haberin aslında ÖSYM'yi kandırmaya çalışan üniversite adayının imza attığı bir medya skandalı olduğu ortaya çıktı.

Habertürk'ten Neşet Karadağ'ın "ÖSYS yerleştirmede skandal" haberine konu olan ve "Türkiye 652'incisi" olduğunu iddia eden Edip Şişman gerçek sınav belgelerini bilgisayar ortamında değiştirdiği ve LYS'de, 73 doğru 97 yanlış soru yaptğı ve Türkiye "113 bin 987'cisi" olduğu ortaya çıktı. MF3'ten 532,63577 puan aldığını da iddia eden Şişman'ın gerçek sınav belgesindeki puanı ise 264,37317. Şişman'ın sahte sınav sonuç belgesiyle gittiği dershanayi de kandırdığı ve dershanin "Edip Şişman Türkiye 652'cisi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi" yazılı pankart hazırtlattığı da ortaya çıktı.

haber türkHaberTürk, Edip Şişman'ın sahte belgesinden yola çıkarak yaptğı haberde son günlerin modası olan ÖSYM'ye çakma furyasına da eşlik etmiş oldu... Habertürk'ün haberine; Akşam ve Bugün gazetelerinin internet sayfaları da yer verdi.

Yanlışlığın düzeltilmesini isteyecek (!)

Konuyla ilgili Habertürk'e bir de demeç veren Edip Şişman, yazdığı 4 tıp fakültesi tercihine de yerleştirilemediğini belirterek, "Sonuca baktığımda ‘yerleşemediniz' yazısını görünce nutkum tutuldu. Dondum kaldım, bir yanlışlık olmalı. Bu yanlışlığın düzeltilmesini istiyorum" dedi.

"Arkadaşlarım benimle dalga geçecek"

En büyük idealinin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne yerleşmek olduğunu ve yerleştirilmediniz sonucuyle hüsrana uğradığını belirten Şişman "arkadaşlarım ve Türkiye benimle dalga geçecek diyerek" şunları kaydetti: "Ben kesinlikle Cerrahpaşa'yı kazandığımı sanıyordum. Sonuca baktığımda ‘yerleşemediniz' yazısı bana şok etkisi yarattı. ‘Yanlışlıktır' diye defalarca girdim, yine aynı ‘yerleşemediniz' yazısı. Dondum, nutkum tutuldu. Herkes hayret içinde kaldı. Ben ÖSYM'nin bir yanlışlık yaptığını sanıyorum. Bu bir skandal. Artık, arkadaşlarım ve Türkiye benimle ‘652'inci boşta kaldı' diye dalga geçecek. Bu yanlışlığın bir an önce düzeltilmesini istiyorum"

Dershanesini de dolandırmış

Öte yandan Şişman'ın sınava hazırlandığı Doruk Dershanesi'nin kurucu müdürü Ziya Dal'ı da kandırdığı ortaya çıktı. Şişman'ın değiştirdiği sahte belge üzerine açıklama yapan Dal, öğrencilerinin aldığı puan ve sıralama ile kesinlikle ilk tercihi olan Cerrahpaşa Tıp'a yerleştirilmesi gerekirken açıkta kalmasını skandal olarak yorumladı.

Pankart hazırlatmışlar!

"Edip Şişman Türkiye 652'cisi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi" diye pankartı bile hazırlattıklarını da belirten Dal, "Bu sıralama ile öğrencimiz Türkiye'deki en iyi tıp fakültelerine girmesi gerekir. Son tercihi 5 bininci sıradaki öğrencilerin girdiği Çukurova Tıp Fakültesi'ne bile yerleşememesi düşündürücü. Acaba, kaç öğrenci Edip gibi mağdur edilmiştir? Çok düşündürücü bir yanlışlık olduğunu sanıyorum. Bir an önce yanlışlığın düzeltilmesi gerekir. Komedi" dedi.

MF-3 puanıyla Türkiye 652'incisi olduğunu iddia eden Edip Şişman'ın yaptığı dört tercihin hiçbirine yerleştirilemediği haberinin arkasından bir skandal çıktı. Sahte belgeyle tercih yapan Şişman'ın mumu ÖSYM'deki gerçek belgeyle sönerken, dershanesinin Şişman için "başarı pankartı" hazırlattığı da öğrenildi.

İşte HaberTürk'ün skandal diye duyurduğu haberin tamamı

ÖSYS yerleştirmede skandal yaşandı

Adana'dan MF3 puanıyla Türkiye 652'incisi olan Edip Şişman, bu sıralama ile Türkiye'nin en iyi tıp fakültelerine girmesi gerekirken yazdığı 4 tıp fakültesi tercihine de yerleştirilemedi. En son tercihi olan ve 5 bininci öğrencilerin girebildiği Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne dahi yerleştirilemeyen Şişman, "Sonuca baktığımda ‘yerleşemediniz' yazısını görünce nutkum tutuldu. Dondum kaldım, bir yanlışlık olmalı. Bu yanlışlığın düzeltilmesini istiyorum" dedi.

Abbas Sıdıka Çalık Anadolu Lisesi'ni geçen yıl bitiren 19 yaşındaki Edip Şişman, girdiği sınavda çok az bir puanla tıp fakültesini kaçırınca bu yıl daha fazla çalışıp MF3'ten aldığı 532,63577 puanla Türkiye 652'incisi oldu.

Türkiye 652'incisi açıkta kaldı

Şişman, bu sıralama ile en büyük özlemi olan tıp fakültesine kazanmayı garantilemenin sevinciyle ilk tercih olarak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni (İngilizce) yazdı. İkinci tercih olarak Marmara Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi (İngilizce), üçüncü tercihine Hacettepe Üniversitesi Tıp, dördüncü tercihine ise Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni yazdı.

Sonucu görünce nutku tutuldu

Dün akşam saatlerinde ÖSYM'nin üniversite yerleştirme sonuçlarını açıkladığını öğrenen Şişman, bir internet kafeye gidip yerleştirme sonuçlarına baktığında şoka uğradı. TC kimlik numarasını ve şifresini giren Şişman, ‘Sonuç: Bir yükseköğretim programına yerleşemediniz' yazısını görünce dondu, kaldı. ‘Nasıl olur? Acaba bir yanlışlık mı var?' diyerek tekrar tekrar sisteme girdi. Ancak, her defasında da yerleşemediğini görünce başından soğuk su dökülmüşe döndü. Bu sırada kendisini kutlamak için arayan dershane öğretmenleri de sonuç karşısında şok oldu.

‘Bu bir skandal'

MF3 puanıyla Türkiye 652'inci sırasıyla Türkiye'nin en iyi tıp fakültelerine girmesine kesin gözüyle bakılırken, yerleştirme sonucuyla açıkta kalan Şişman, sınava hazırlandığı Doruk Dershanesi'nin kurucu müdürü Ziya Dal ile birlikte bu skandalı duyurdu.

‘Türkiye benimle dalga geçecek'

En büyük ideali olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne yerleşmek isterken sonuçla hüsrana uğradığını belirten Şişman, "Ben kesinlikle Cerrahpaşa'yı kazandığımı sanıyordum. Sonuca baktığımda ‘yerleşemediniz' yazısı bana şok etkisi yarattı. ‘Yanlışlıktır' diye defalarca girdim, yine aynı ‘yerleşemediniz' yazısı. Dondum, nutkum tutuldu. Herkes hayret içinde kaldı. Ben ÖSYM'nin bir yanlışlık yaptığını sanıyorum. Bu bir skandal. Artık, arkadaşlarım ve Türkiye benimle ‘652'inci boşta kaldı' diye dalga geçecek. Bu yanlışlığın bir an önce düzeltilmesini istiyorum" dedi.

İtiraz edecek

Şişman, ÖSYM'ye başvurup sonucun düzeltilmesi için itiraz edeceğini söyledi.

‘YANLIŞLIĞIN DÜZELTİLMESİNİ İSTİYORUZ'

Dershanenin kurucu Müdürü Ziya Dal da, öğrencilerinin aldığı puan ve sıralama ile kesinlikle ilk tercihi olan Cerrahpaşa Tıp'a yerleştirilmesi gerekirken açıkta kalmasını skandal olarak yorumladı. ‘Edip Şişman Türkiye 652. si Cerrahpaşa Tıp Fakültesi' pankartı bile hazırlattıklarını belirten Dal, "Bu sıralama ile öğrencimiz Türkiye'deki en iyi tıp fakültelerine girmesi gerekir. Son tercihi 5 bininci sıradaki öğrencilerin girdiği Çukurova Tıp Fakültesi'ne bile yerleşememesi düşündürücü. Acaba, kaç öğrenci Edip gibi mağdur edilmiştir? Çok düşündürücü bir yanlışlık olduğunu sanıyorum. Bir an önce yanlışlığın düzeltilmesi gerekir. Komedi" dedi.

(haber7)

Son Güncelleme: Pazar, 19 Ağustos 2012 09:51

Gösterim: 4562


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.