Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

YGS sonuçları, Türkiye’de büyük hayal kırıklığı yarattı ve eğitimde gelinen noktayı gözler önüne serdi. Peki Türkiye'yi bekleyen büyük tehlike ne? Eğitim uzmanları cevap verdi.

ÖSYM’den yapılan açıklamaya göre, sınava 1 milyon 895 bin 476 aday başvurdu, bu adaylardan 57 bin 742’si sınava girmedi. Sınavı geçerli sayılan aday sayısı 1 milyon 837 bin 344 olarak belirlenirken, 50 bin 805 adayın ise puanları 0,5’ten küçük olduğu için hesaplanmadı.

2011-YGS’de ise 1 milyon 648 bin 240 adayın sınavı geçerli sayılırken, 38 bin 269’unun puanı hesaplanamadı; 2010-YGS’de ise sınavı geçerli olan 1 milyon 487 bin 493 adaydan 14 bin 156’sının puanı hesaplanamamıştı.

Sınavda Türkçe testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 929, Sosyal Bilimler testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 56, Temel Matematik testinde 40 sorunun tamamını yanıtlayan bin 316, Fen Bilimler testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 437 aday çıktı. Geçen sene testleri doğru yanıtlayan Türkçe’den bin 392, Sosyal Bilimler’den 5, Temel Matematik’ten bin 805, Fen Bilimleri’nden ise 407 aday çıkmıştı.

Başarısızlıkta büyük artış

Doğru yanıt oranına bakıldığında, Türkçe testinde 77 bin 429 aday (geçen yıl 142 bin 752 aday), Sosyal Bilimler testinde 9 bin 652 aday (geçen yıl 4 bin 925 aday), Temel Matematik testinde 35 bin 892 aday (geçen yıl 30 bin 633 aday), Fen Bilimleri testinde 22 bin 313 aday (geçen yıl 18 bin 69 aday) 35 ve üzerinde soruya doğru yanıt verdi.

4’ün altında doğru yanıt veren aday sayısı ise Türkçe testinde 31 bin 249 aday (geçen yıl 15 bin 99), Sosyal Bilimler testinde 253 bin 918 aday (geçen yıl 197 bin 703 aday), Temel Matematik testinde 870 bin 80 aday (geçen yıl 700 bin 800 aday) Fen Bilimleri testinde 1 milyon 260 bin 795 aday (geçen yıl 1 milyon 134 bin 899) oldu.

Artık ilkokul matematiğini de yapamıyoruz

“Geçen yıl YGS’ye giren öğrenci sayısı ile bu yıl ki YGS’ye giren öğrenci sayısı aynı değil. 2012 YGS’de 750 bin lise son sınıf öğrencisi sınava girdi. Geri kalan öğrenci grubu ise üniversiteyi bitirmiş tekrar şansını denemek isteyen eski mezunlardı. Kaldı ki 50 bin sıfır çeken aday ÖSYM’nin verilerine göre lise son sınıf öğrencileri değil beklemeli adaylar. Yani biri armut biri elma. 2010 YGS’de 140 puan üzerinde alanlar üniversite mezunu olmuş kişilerdi. Bu grubun başarısında bu yıl yüzde 6 düşüş var. Diğer grubun mezuniyetlerini okuyamıyorsunuz. Çünkü o derece eski mezunlar. Lise son sınıfların başarı oranı yüzde 90’dan yüzde 86’ya düştü. Bunun da tek nedeni Matematik ve Fen Bilimleri’ndeki problem. Son üç yıldır bu alanda hep düşüş var. Türkiye’nin matematikte başarısız olduğu artık tecillendi. Bizim için kötü bir tablo. Bu yıl 870 bin aday puanı hesaplanacak kadar bile matematik yapamamış. YGS’de sorulan matematik müfredatı lisede öğretilen matematik değil ilköğretimde öğretilen matematik. Ama buna rağmen ilkokul matematiğini yapamıyoruz. Bunun sebebi de ezberci sistem. Öğrenci matematiği ezberlemeye çalışıyor çalıştıkça da sonuç aşikar oluyor.” 

Soruların yapısı değişti kitapçık sayfa sayısı arttı

“YGS’de aksine bilgi sorularından yorum sorularına geçildi. ÖSYM müfredata uygun soru sordu. Ama liselerde hala davranışcı öğretim teknikleri uygulandığı için adaylar bocaladı. Hala formül ezberletmeye dayalı öğretim tekniklerine devam ediyoruz. Dünyadaki son öğretim tekniği ekolü yapılandırmacı öğrenme. Yani çocuk bilgiyi gündelik hayata bağdaştırıp yorumluyor. Bu teknik çocuktan bilgiyi istediğin zaman bilgiyi yorumlamasını, okuduğunu anlamasını yani formülden uzak bir öğretim modelini istiyor. ÖSYM’de doğal olarak kitaptaki müfredata uygun soru soruyor. Artık eski tip sorular yok, 3 yıl önce soruların yapısı değişti. Okumaya dayalı uzun sorulara, geometride anlamaya dayalı, fen de de deneye dayalı sorulara geçildi. 2011 YGS’de yüzde 50 böyle sorular vardı

Bu yıl daha da arttı bu oran. 2010 YGS’de kitapçık 41 sayfa, 2011’de 44 bu yıl ise 48 sayfaydı. Çünkü her yıl soruların uzunluğu daha da artırılıyor. Okumaya teşvik eden, yorumlamaya teşvik edecek sorulara geçildi”

Eğitimcilerin ağzı açık kaldı

Eğitimciler korkunç tabloyu, “Korkutucu, inanamıyorum, yok canım gerçek değildir, insanın kanına dokunuyor“ sözleriyle değerlendirdi

Prof. Dr. Ali Baykal (Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eski Dekanı): “Hiçbir şey bilmiyor değiller. Sorular zor gelmiş bazı adaylara. Türkçe sorularının uzunluğunun da etkisi olabilir. Birçok aday Türkçe’ye çok vakit harcadığını söylüyor. Adaylar çalışırken büyük bir yılgınlık ve vazgeçmişlik içindeler. Adaylar umutsuzluktan yeterince çalışmıyor. Bu rakamlar çok korkutucu. Üstelik bu YGS yani hafif ve basit olanı. Türkiye boşuna eğitim veriyor. Ne okul ne dershane hiç bir işe yaramıyor demek ki. Liseleri adam etmek lazım. Liseden mezun olmayı ve değerlendirmeyi ciddiye almak lazım. Lisenin öğretmenin dersinden kurul kararıyla geçmek olmamalı. Milli Eğitim Bakanlığı bilgisizliği, başarısızlığı, tembelliği affediyor. Yıllardır böyle devam ediyor. Öğretmenlerin itibarını geri vermek lazım. Sıfır çekenlerin sayısını ilk duyduğumda inanamadım buna. Hala da inanamıyorum. 870 bin kişi matematikte sıfır çekiyorsa alarm üstüne alarm vermek gerekir. Bilim okuryazarlığı olmayan bir toplumun geleceğinden endişe etmek lazım.

‘MEB bağımsız olsun’

Prof. Dr. Ali Nesin (Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı): “Ne, yok canım gerçek değildir. Bu konuda bana bir şey sorulmasına gerek yok, her şey çok açık. Bir adayın 3-5 matematik sorusu yapamıyor olması eğitim sisteminin iflas ettiğini gösteriyor. MEB tam bir fiyasko içinde. Öğretmen yetiştiremiyorlar, iyi öğretemiyorlar, müfredatı iyi seçemiyorlar, ders kitapları iyi değil. Böylesine bir başarısızlıktan sonra istifa edip bırakmaları lazım. Eğitim politikası bir milletin çocuklarını mutsuz ve başarısız yapıyorsa istifa etmekten başka çare yok. Bu kadar basit. Dün Fransız sistemine göre eğitim yapan Pierre Loti Lise’nin bir toplantısında müdür, “çocukların bu okula girdikten sonra çıkması mümkün değil. Çünkü üniversite sınavların kazanamaz. Çünkü bu çocuklar teste göre geliştirilmiyorlar” dedi. Çözüm MEB’in ya da eğitimle uğraşan birimin hükümetlerden bağımsız hale getirilmesidir.

‘Her şeyi sıfırlamalıyız’

Sadık Gültekin (Eğitim Uzmanı): “Okuma anlama sınavından öte YGS bilgi temelli sorulardan oluşuyor. Çalışmadan okuyup anlamayla çözülecek sorular değil. Eğitimin kalitesi son derece düşük. Liseler 4 yıl deniliyor ama 1 yıl kayıp. Çocuklar sömestrden beri ne okuldalar ne dersanedeler nerede olduklarını kimse bilmiyor. Başarı gittikçe daha da düşecek. Hiç şaşırmadım. Aslında bu sıfır da değil. Sıfır olsa yine de sevineceğim. Bunun büyük bir çoğunluğu sıfırın altında eksi de. Çünkü 4 yanlış bir doğruyu götürdü toplamda 4 doğru yapamadılar. Bu eksidekiler açıklanmıyor. Bu da açıklansa asıl korkunç tabloyu göreceğiz. Bizde sadece ölçme var ama iyileştirme, kalitenin yükseltilmesi, önlem alınması, eğitimin gözden geçirilmesi yönünde değerlendirme yok. Üniversite sayısı artıyor. Üniversiteler nitelikli kaliteli öğrenciler mezun edemeyecek. Dersaneleri kaldırmak isteniyor ama daha dersaneler varken bu haldeyiz. Tüm müfredatı, eğitmi sistemini, öğretmen yetiştirmemizi, eğitim politikamızı A’dan Z’ye sıfırlayıp, resetleyip, format atıp herşeye sıfırdan başlamalıyız. Çok karamsarım. Kimse kimseyi kandırmasın. 4+4+4’de bunun merhemi değil. Şimdi 800 bin kişi 0 kaç kişi 1 net. 5 neti çıkartan kaç bin kişi var. Onu da görmek lazım. A’dan Z’ye hepimiz suçluyuz. Kontenjanlar boş kalıyor. Fen bilimleri okunmayan bir ülkenin mühendisliği, teknolojisi olur mu? “

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Korkut (ÖNDER Genel Başkanı-Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi): “Sonuçlar maalesef çok üzücü. Bu zaten eğitim araştırmalarında, PISA istatistiklerinde görülen bir şey. Çok ciddi bir genç nüfusumuz ama eğitim niteliği, kalitesi ve derinliğiyle ilgili ciddi eksiklerimiz var. Hep beraber çok çalışmamız lazım. Maalesef bu rakamlar çok korkutucu. Bu konuda başta hükümet olmak üzere bir seferberlik ilan etmek lazım.

(haber7)

> YGS'de durum ciddi, Türkiye’yi büyük bir tehlike beliyor

YGS sonuçları, Türkiye’de büyük hayal kırıklığı yarattı ve eğitimde gelinen noktayı gözler önüne serdi. Peki Türkiye'yi bekleyen büyük tehlike ne? Eğitim uzmanları cevap verdi.

ÖSYM’den yapılan açıklamaya göre, sınava 1 milyon 895 bin 476 aday başvurdu, bu adaylardan 57 bin 742’si sınava girmedi. Sınavı geçerli sayılan aday sayısı 1 milyon 837 bin 344 olarak belirlenirken, 50 bin 805 adayın ise puanları 0,5’ten küçük olduğu için hesaplanmadı.

2011-YGS’de ise 1 milyon 648 bin 240 adayın sınavı geçerli sayılırken, 38 bin 269’unun puanı hesaplanamadı; 2010-YGS’de ise sınavı geçerli olan 1 milyon 487 bin 493 adaydan 14 bin 156’sının puanı hesaplanamamıştı.

Sınavda Türkçe testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 929, Sosyal Bilimler testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 56, Temel Matematik testinde 40 sorunun tamamını yanıtlayan bin 316, Fen Bilimler testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 437 aday çıktı. Geçen sene testleri doğru yanıtlayan Türkçe’den bin 392, Sosyal Bilimler’den 5, Temel Matematik’ten bin 805, Fen Bilimleri’nden ise 407 aday çıkmıştı.

Başarısızlıkta büyük artış

Doğru yanıt oranına bakıldığında, Türkçe testinde 77 bin 429 aday (geçen yıl 142 bin 752 aday), Sosyal Bilimler testinde 9 bin 652 aday (geçen yıl 4 bin 925 aday), Temel Matematik testinde 35 bin 892 aday (geçen yıl 30 bin 633 aday), Fen Bilimleri testinde 22 bin 313 aday (geçen yıl 18 bin 69 aday) 35 ve üzerinde soruya doğru yanıt verdi.

4’ün altında doğru yanıt veren aday sayısı ise Türkçe testinde 31 bin 249 aday (geçen yıl 15 bin 99), Sosyal Bilimler testinde 253 bin 918 aday (geçen yıl 197 bin 703 aday), Temel Matematik testinde 870 bin 80 aday (geçen yıl 700 bin 800 aday) Fen Bilimleri testinde 1 milyon 260 bin 795 aday (geçen yıl 1 milyon 134 bin 899) oldu.

Artık ilkokul matematiğini de yapamıyoruz

“Geçen yıl YGS’ye giren öğrenci sayısı ile bu yıl ki YGS’ye giren öğrenci sayısı aynı değil. 2012 YGS’de 750 bin lise son sınıf öğrencisi sınava girdi. Geri kalan öğrenci grubu ise üniversiteyi bitirmiş tekrar şansını denemek isteyen eski mezunlardı. Kaldı ki 50 bin sıfır çeken aday ÖSYM’nin verilerine göre lise son sınıf öğrencileri değil beklemeli adaylar. Yani biri armut biri elma. 2010 YGS’de 140 puan üzerinde alanlar üniversite mezunu olmuş kişilerdi. Bu grubun başarısında bu yıl yüzde 6 düşüş var. Diğer grubun mezuniyetlerini okuyamıyorsunuz. Çünkü o derece eski mezunlar. Lise son sınıfların başarı oranı yüzde 90’dan yüzde 86’ya düştü. Bunun da tek nedeni Matematik ve Fen Bilimleri’ndeki problem. Son üç yıldır bu alanda hep düşüş var. Türkiye’nin matematikte başarısız olduğu artık tecillendi. Bizim için kötü bir tablo. Bu yıl 870 bin aday puanı hesaplanacak kadar bile matematik yapamamış. YGS’de sorulan matematik müfredatı lisede öğretilen matematik değil ilköğretimde öğretilen matematik. Ama buna rağmen ilkokul matematiğini yapamıyoruz. Bunun sebebi de ezberci sistem. Öğrenci matematiği ezberlemeye çalışıyor çalıştıkça da sonuç aşikar oluyor.” 

Soruların yapısı değişti kitapçık sayfa sayısı arttı

“YGS’de aksine bilgi sorularından yorum sorularına geçildi. ÖSYM müfredata uygun soru sordu. Ama liselerde hala davranışcı öğretim teknikleri uygulandığı için adaylar bocaladı. Hala formül ezberletmeye dayalı öğretim tekniklerine devam ediyoruz. Dünyadaki son öğretim tekniği ekolü yapılandırmacı öğrenme. Yani çocuk bilgiyi gündelik hayata bağdaştırıp yorumluyor. Bu teknik çocuktan bilgiyi istediğin zaman bilgiyi yorumlamasını, okuduğunu anlamasını yani formülden uzak bir öğretim modelini istiyor. ÖSYM’de doğal olarak kitaptaki müfredata uygun soru soruyor. Artık eski tip sorular yok, 3 yıl önce soruların yapısı değişti. Okumaya dayalı uzun sorulara, geometride anlamaya dayalı, fen de de deneye dayalı sorulara geçildi. 2011 YGS’de yüzde 50 böyle sorular vardı

Bu yıl daha da arttı bu oran. 2010 YGS’de kitapçık 41 sayfa, 2011’de 44 bu yıl ise 48 sayfaydı. Çünkü her yıl soruların uzunluğu daha da artırılıyor. Okumaya teşvik eden, yorumlamaya teşvik edecek sorulara geçildi”

Eğitimcilerin ağzı açık kaldı

Eğitimciler korkunç tabloyu, “Korkutucu, inanamıyorum, yok canım gerçek değildir, insanın kanına dokunuyor“ sözleriyle değerlendirdi

Prof. Dr. Ali Baykal (Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eski Dekanı): “Hiçbir şey bilmiyor değiller. Sorular zor gelmiş bazı adaylara. Türkçe sorularının uzunluğunun da etkisi olabilir. Birçok aday Türkçe’ye çok vakit harcadığını söylüyor. Adaylar çalışırken büyük bir yılgınlık ve vazgeçmişlik içindeler. Adaylar umutsuzluktan yeterince çalışmıyor. Bu rakamlar çok korkutucu. Üstelik bu YGS yani hafif ve basit olanı. Türkiye boşuna eğitim veriyor. Ne okul ne dershane hiç bir işe yaramıyor demek ki. Liseleri adam etmek lazım. Liseden mezun olmayı ve değerlendirmeyi ciddiye almak lazım. Lisenin öğretmenin dersinden kurul kararıyla geçmek olmamalı. Milli Eğitim Bakanlığı bilgisizliği, başarısızlığı, tembelliği affediyor. Yıllardır böyle devam ediyor. Öğretmenlerin itibarını geri vermek lazım. Sıfır çekenlerin sayısını ilk duyduğumda inanamadım buna. Hala da inanamıyorum. 870 bin kişi matematikte sıfır çekiyorsa alarm üstüne alarm vermek gerekir. Bilim okuryazarlığı olmayan bir toplumun geleceğinden endişe etmek lazım.

‘MEB bağımsız olsun’

Prof. Dr. Ali Nesin (Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı): “Ne, yok canım gerçek değildir. Bu konuda bana bir şey sorulmasına gerek yok, her şey çok açık. Bir adayın 3-5 matematik sorusu yapamıyor olması eğitim sisteminin iflas ettiğini gösteriyor. MEB tam bir fiyasko içinde. Öğretmen yetiştiremiyorlar, iyi öğretemiyorlar, müfredatı iyi seçemiyorlar, ders kitapları iyi değil. Böylesine bir başarısızlıktan sonra istifa edip bırakmaları lazım. Eğitim politikası bir milletin çocuklarını mutsuz ve başarısız yapıyorsa istifa etmekten başka çare yok. Bu kadar basit. Dün Fransız sistemine göre eğitim yapan Pierre Loti Lise’nin bir toplantısında müdür, “çocukların bu okula girdikten sonra çıkması mümkün değil. Çünkü üniversite sınavların kazanamaz. Çünkü bu çocuklar teste göre geliştirilmiyorlar” dedi. Çözüm MEB’in ya da eğitimle uğraşan birimin hükümetlerden bağımsız hale getirilmesidir.

‘Her şeyi sıfırlamalıyız’

Sadık Gültekin (Eğitim Uzmanı): “Okuma anlama sınavından öte YGS bilgi temelli sorulardan oluşuyor. Çalışmadan okuyup anlamayla çözülecek sorular değil. Eğitimin kalitesi son derece düşük. Liseler 4 yıl deniliyor ama 1 yıl kayıp. Çocuklar sömestrden beri ne okuldalar ne dersanedeler nerede olduklarını kimse bilmiyor. Başarı gittikçe daha da düşecek. Hiç şaşırmadım. Aslında bu sıfır da değil. Sıfır olsa yine de sevineceğim. Bunun büyük bir çoğunluğu sıfırın altında eksi de. Çünkü 4 yanlış bir doğruyu götürdü toplamda 4 doğru yapamadılar. Bu eksidekiler açıklanmıyor. Bu da açıklansa asıl korkunç tabloyu göreceğiz. Bizde sadece ölçme var ama iyileştirme, kalitenin yükseltilmesi, önlem alınması, eğitimin gözden geçirilmesi yönünde değerlendirme yok. Üniversite sayısı artıyor. Üniversiteler nitelikli kaliteli öğrenciler mezun edemeyecek. Dersaneleri kaldırmak isteniyor ama daha dersaneler varken bu haldeyiz. Tüm müfredatı, eğitmi sistemini, öğretmen yetiştirmemizi, eğitim politikamızı A’dan Z’ye sıfırlayıp, resetleyip, format atıp herşeye sıfırdan başlamalıyız. Çok karamsarım. Kimse kimseyi kandırmasın. 4+4+4’de bunun merhemi değil. Şimdi 800 bin kişi 0 kaç kişi 1 net. 5 neti çıkartan kaç bin kişi var. Onu da görmek lazım. A’dan Z’ye hepimiz suçluyuz. Kontenjanlar boş kalıyor. Fen bilimleri okunmayan bir ülkenin mühendisliği, teknolojisi olur mu? “

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Korkut (ÖNDER Genel Başkanı-Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi): “Sonuçlar maalesef çok üzücü. Bu zaten eğitim araştırmalarında, PISA istatistiklerinde görülen bir şey. Çok ciddi bir genç nüfusumuz ama eğitim niteliği, kalitesi ve derinliğiyle ilgili ciddi eksiklerimiz var. Hep beraber çok çalışmamız lazım. Maalesef bu rakamlar çok korkutucu. Bu konuda başta hükümet olmak üzere bir seferberlik ilan etmek lazım.

(haber7)

Son Güncelleme: Pazar, 22 Nisan 2012 13:43

Gösterim: 2799

Antalya Kundu Turizm Bölgesi'ndeki Mardan Palace Otel'de düzenlenen 3. Antalya Televizyon Ödülleri törenine sanatçılar kırmızı halıdan geçerek geldi. Şıklıklarıyla dikkati çeken sanatçılar, basın mensuplarına poz verdi.

Televizyon ödülleri sahiplerini bulduMelike Öcalan ve Caner Cindoruk'un sunduğu gecede bir süre önce yaşamını yitiren Meral Okay için hazırlanan film gösterildi. Filmin gösterimi sırasında bazı sanatçıların gözyaşlarını tutamadıkları görüldü.

Radyo Onur Ödülü Boran'a, Onur Ödülü Bugay'a

Gecede bu yıl ''Radyo Onur Ödülü''ne layık görülen, ancak rahatsızlığı nedeniyle törene katılamayan Orhan Boran ile telefon bağlantısı kuruldu.

Orhan Boran'ın ödülünü Beyazıt Öztürk aldı.

''Onur Ödülü'' ise Türk televizyonlarının beğenilen dizisi ''Bizimkiler''in yapımcısı Umur Bugay'a verildi. Bugay ödülünü, ''Bizimkiler'' dizisinde ''Ali'' karakterini canlandıran Atılay Uluışık'tan aldı.

''Jüri Özel Ödülleri'' ise oyuncu Tarık Ünlüoğlu ile spor programı dalında yarışan ''Bay Tahmin'' programına verildi. Jüri Başkanı Faruk Bayhan da Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'dan ''Onur Ödülü'' aldı. ''Toplumsal sorumluluk ödülü'' ise Mahsun Kırmızıgül'ün oldu. Kırmızıgül'ün ödülünü Onur Tuna aldı.

Ödüller

Jüri başkanlığını Faruk Bayhan'ın yaptığı 3. Antalya Televizyon Ödülleri'nde ödül alan isimler şöyle oldu:

En iyi Dram Dizisi: Hayat Devam Ediyor

En İyi Komedi Dizisi: Yalan Dünya

En İyi Gençlik Dizisi: Elde Var Hayat Sınav

En İyi Dönem Dizisi: Muhteşem Yüzyıl

En İyi Dram Dizisi Kadın Oyuncu: Ayça Bingöl (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Dram Dizisi Yardımcı Kadın Oyuncu: Meral Çetinkaya (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Dram Dizisi Erkek Oyuncu: Erdal Beşikçioğlu (Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi)

En İyi Dram Dizisi Yardımcı Erkek Oyuncu: Hüseyin Avni Danyal (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Dram Dizisi Yönetmen: Yıldız Hülya Bilban (Hayat Devam Ediyor)

En İyi Dram Dizisi Senaryo: Meral Okay (Muhteşem Yüzyıl)

En İyi Komedi Dizisi Kadın Oyuncu: Demet Evgar (1 Kadın 1 Erkek)

En İyi Komedi Dizisi Erkek Oyuncu: Olgun Şimşek (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Yardımcı Kadın Oyuncu: Gupse Özay (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Yardımcı Erkek Oyuncu: Bartu Küçükçağlayan (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Yönetmen: Jale Atabey Özberk (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Senaryo: Burak Aksak (Leyla ile Mecnun)

En İyi Dizi Film Görüntü Yönetmeni: Ercan Özkan (Muhteşem Yüzyıl)

En İyi Dizi Film Sanat Yönetmeni: Nilüfer Giritlioğlu (Muhteşem Yüzyıl)

En İyi Dizi Film Müzik: Nail Yurtsever, Cem Tuncer (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)           

En İyi Ana Haber Bülteni Sunucusu: Cem Öğretir (ATV)

En İyi Çocuk Programı: Pepee (TRT Çocuk)

En İyi Ekonomi ve Sektör Programı: Finans Cafe (CNBC-E)

En İyi Güncel Sanat Programı: Gece Gündüz (NTV)

En İyi Haber/Tartışma Programı: Haberaktif (TV 8)       

En İyi Kadın Programı: Derya'nın Dünyası (Kanaltürk TV)

En İyi Komedi Programı: Koca Kafalar İle Baba Haber Bülteni (Kanal D)

En İyi Kültür İçerikli Program: Üstün Dökmen'le Küçük Şeyler (Star TV)

En İyi Magazin Programı: Show Kulüp (Show TV)

En İyi Sağlık Programı: Doktorum (Kanal D)

En İyi Sohbet Programı: Muhabbet Kralı (TV 8)

En İyi Spor Programı: Bizim Stadyum (TV 8)

En İyi Talk Show/Müzik-Eğlence Programı: Disko Kralı (TV 8)

En İyi Bilgi/Kültür İçerikli Yarışma Programı: Kim Milyoner Olmak İster (ATV)

En İyi Şov İçerikli Yarışma Programı: Survivor Ünlüler-Gönüllüler (Show TV)

En İyi Belgesel Yapım: Yüz Karası Değil, Ekmek Parası (İz TV)

> Televizyon ödülleri sahiplerini buldu

Antalya Kundu Turizm Bölgesi'ndeki Mardan Palace Otel'de düzenlenen 3. Antalya Televizyon Ödülleri törenine sanatçılar kırmızı halıdan geçerek geldi. Şıklıklarıyla dikkati çeken sanatçılar, basın mensuplarına poz verdi.

Televizyon ödülleri sahiplerini bulduMelike Öcalan ve Caner Cindoruk'un sunduğu gecede bir süre önce yaşamını yitiren Meral Okay için hazırlanan film gösterildi. Filmin gösterimi sırasında bazı sanatçıların gözyaşlarını tutamadıkları görüldü.

Radyo Onur Ödülü Boran'a, Onur Ödülü Bugay'a

Gecede bu yıl ''Radyo Onur Ödülü''ne layık görülen, ancak rahatsızlığı nedeniyle törene katılamayan Orhan Boran ile telefon bağlantısı kuruldu.

Orhan Boran'ın ödülünü Beyazıt Öztürk aldı.

''Onur Ödülü'' ise Türk televizyonlarının beğenilen dizisi ''Bizimkiler''in yapımcısı Umur Bugay'a verildi. Bugay ödülünü, ''Bizimkiler'' dizisinde ''Ali'' karakterini canlandıran Atılay Uluışık'tan aldı.

''Jüri Özel Ödülleri'' ise oyuncu Tarık Ünlüoğlu ile spor programı dalında yarışan ''Bay Tahmin'' programına verildi. Jüri Başkanı Faruk Bayhan da Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'dan ''Onur Ödülü'' aldı. ''Toplumsal sorumluluk ödülü'' ise Mahsun Kırmızıgül'ün oldu. Kırmızıgül'ün ödülünü Onur Tuna aldı.

Ödüller

Jüri başkanlığını Faruk Bayhan'ın yaptığı 3. Antalya Televizyon Ödülleri'nde ödül alan isimler şöyle oldu:

En iyi Dram Dizisi: Hayat Devam Ediyor

En İyi Komedi Dizisi: Yalan Dünya

En İyi Gençlik Dizisi: Elde Var Hayat Sınav

En İyi Dönem Dizisi: Muhteşem Yüzyıl

En İyi Dram Dizisi Kadın Oyuncu: Ayça Bingöl (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Dram Dizisi Yardımcı Kadın Oyuncu: Meral Çetinkaya (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Dram Dizisi Erkek Oyuncu: Erdal Beşikçioğlu (Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi)

En İyi Dram Dizisi Yardımcı Erkek Oyuncu: Hüseyin Avni Danyal (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)

En İyi Dram Dizisi Yönetmen: Yıldız Hülya Bilban (Hayat Devam Ediyor)

En İyi Dram Dizisi Senaryo: Meral Okay (Muhteşem Yüzyıl)

En İyi Komedi Dizisi Kadın Oyuncu: Demet Evgar (1 Kadın 1 Erkek)

En İyi Komedi Dizisi Erkek Oyuncu: Olgun Şimşek (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Yardımcı Kadın Oyuncu: Gupse Özay (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Yardımcı Erkek Oyuncu: Bartu Küçükçağlayan (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Yönetmen: Jale Atabey Özberk (Yalan Dünya)

En İyi Komedi Dizisi Senaryo: Burak Aksak (Leyla ile Mecnun)

En İyi Dizi Film Görüntü Yönetmeni: Ercan Özkan (Muhteşem Yüzyıl)

En İyi Dizi Film Sanat Yönetmeni: Nilüfer Giritlioğlu (Muhteşem Yüzyıl)

En İyi Dizi Film Müzik: Nail Yurtsever, Cem Tuncer (Öyle Bir Geçer Zaman Ki)           

En İyi Ana Haber Bülteni Sunucusu: Cem Öğretir (ATV)

En İyi Çocuk Programı: Pepee (TRT Çocuk)

En İyi Ekonomi ve Sektör Programı: Finans Cafe (CNBC-E)

En İyi Güncel Sanat Programı: Gece Gündüz (NTV)

En İyi Haber/Tartışma Programı: Haberaktif (TV 8)       

En İyi Kadın Programı: Derya'nın Dünyası (Kanaltürk TV)

En İyi Komedi Programı: Koca Kafalar İle Baba Haber Bülteni (Kanal D)

En İyi Kültür İçerikli Program: Üstün Dökmen'le Küçük Şeyler (Star TV)

En İyi Magazin Programı: Show Kulüp (Show TV)

En İyi Sağlık Programı: Doktorum (Kanal D)

En İyi Sohbet Programı: Muhabbet Kralı (TV 8)

En İyi Spor Programı: Bizim Stadyum (TV 8)

En İyi Talk Show/Müzik-Eğlence Programı: Disko Kralı (TV 8)

En İyi Bilgi/Kültür İçerikli Yarışma Programı: Kim Milyoner Olmak İster (ATV)

En İyi Şov İçerikli Yarışma Programı: Survivor Ünlüler-Gönüllüler (Show TV)

En İyi Belgesel Yapım: Yüz Karası Değil, Ekmek Parası (İz TV)

Son Güncelleme: Pazar, 22 Nisan 2012 12:16

Gösterim: 1793

Van'ın Erciş ilçesine 40 kilometre uzaklıktaki Karlıyayla Köyü İlköğretim Okulu'nda düzenlenen bisiklet dağıtım törenine Pendik Belediye Başkanı Kenan Şahin, Erciş Milli Eğitim Müdür Vekili Fesih Yıldız, Attila Bisiklet Takımı Antrenörü Attila Atay ile sporcular katıldı.

vanlı dpremzede öğrencilerPendik Belediye Başkanı Kenan Şahin, depremin ardından Türkiye'de insanların adeta yardım için seferber olduğunu ifade etti. Şahin, depremin yaralarının kolay sarılamayacağını anlatarak, ''Proje kapsamında ilk etapta başarılı 200 çocuğumuza bisiklet dağıtmak istedik. Buradaki çocuklarımızın da İstanbul'da iyi koşullarda yaşayan çocuklar gibi imkanlara sahip olmalarını istiyoruz. Çocuklarımızın ve gençlerimizin başarısı olmadan ülkemizin yarınlarına umutla bakamayız'' dedi.

Çocukların yüzleri artık gülüyor

Milli Eğitim Müdür Vekili Fesih Yıldız ise Pendik Belediyesi'nin depremden sonra ilçedeki 4 köyü kardeş ilan ederek yaralarının sarılmasında önemli katkılar sunduğunu söyledi. Yıldız, ''Az da olsa çocuklarımızın yüzü gülmeye başladı. Bunda emeği geçenlere teşekkür ediyorum'' dedi.

Törende, çocuklar misafirleri için skeç sahneledi.

Bisiklete kavuşan çocukların sevinçleri yüzlerine yansıdı. Bazı çocuklar aldıkları bisikletlerle tur attı. Bisiklet kullanmasını bilmeyenlere Atilla Bisiklet takımı sporcuları yardımcı oldu.

> Depremzede çocukların bisiklet sevinci

Van'ın Erciş ilçesine 40 kilometre uzaklıktaki Karlıyayla Köyü İlköğretim Okulu'nda düzenlenen bisiklet dağıtım törenine Pendik Belediye Başkanı Kenan Şahin, Erciş Milli Eğitim Müdür Vekili Fesih Yıldız, Attila Bisiklet Takımı Antrenörü Attila Atay ile sporcular katıldı.

vanlı dpremzede öğrencilerPendik Belediye Başkanı Kenan Şahin, depremin ardından Türkiye'de insanların adeta yardım için seferber olduğunu ifade etti. Şahin, depremin yaralarının kolay sarılamayacağını anlatarak, ''Proje kapsamında ilk etapta başarılı 200 çocuğumuza bisiklet dağıtmak istedik. Buradaki çocuklarımızın da İstanbul'da iyi koşullarda yaşayan çocuklar gibi imkanlara sahip olmalarını istiyoruz. Çocuklarımızın ve gençlerimizin başarısı olmadan ülkemizin yarınlarına umutla bakamayız'' dedi.

Çocukların yüzleri artık gülüyor

Milli Eğitim Müdür Vekili Fesih Yıldız ise Pendik Belediyesi'nin depremden sonra ilçedeki 4 köyü kardeş ilan ederek yaralarının sarılmasında önemli katkılar sunduğunu söyledi. Yıldız, ''Az da olsa çocuklarımızın yüzü gülmeye başladı. Bunda emeği geçenlere teşekkür ediyorum'' dedi.

Törende, çocuklar misafirleri için skeç sahneledi.

Bisiklete kavuşan çocukların sevinçleri yüzlerine yansıdı. Bazı çocuklar aldıkları bisikletlerle tur attı. Bisiklet kullanmasını bilmeyenlere Atilla Bisiklet takımı sporcuları yardımcı oldu.

Son Güncelleme: Pazar, 22 Nisan 2012 12:00

Gösterim: 1749

Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarının küçük hatası, miniklere yaradı.

Tarım Bakanlığı, okul sütünün sadece haftanın 2 günü dağıtılacağını bildirmesine rağmen MEB yetkilileri, 'yanlışlıkla' "hafta içi her gün" duyurusu yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da son noktayı koyarak okullarda her gün süt dağıtılacağını açıkladı. Kendi tasarladıkları projede "5 gün" olmadığını belirterek, maliyetin iki katına çıkacağını söyleyen Tarım Bakanlığı yetkilileri, faturadan dolayı MEB yetkililerini sorumlu tuttu. İki bakanlık bürokratları arasında yaşanan kriz üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, projeden sorumlu daire başkanını görevden aldı.



> Okul Sütünde 'Gün' Krizi Öğrenciye Yaradı

Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarının küçük hatası, miniklere yaradı.

Tarım Bakanlığı, okul sütünün sadece haftanın 2 günü dağıtılacağını bildirmesine rağmen MEB yetkilileri, 'yanlışlıkla' "hafta içi her gün" duyurusu yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da son noktayı koyarak okullarda her gün süt dağıtılacağını açıkladı. Kendi tasarladıkları projede "5 gün" olmadığını belirterek, maliyetin iki katına çıkacağını söyleyen Tarım Bakanlığı yetkilileri, faturadan dolayı MEB yetkililerini sorumlu tuttu. İki bakanlık bürokratları arasında yaşanan kriz üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, projeden sorumlu daire başkanını görevden aldı.



Son Güncelleme: Pazar, 22 Nisan 2012 12:06

Gösterim: 1509

 

YGS sonuçları, eğitimde geldiğimiz kritik eşiği alarm zilleri çalarak haber verdi. Peki Türkiye'yi bekleyen büyük tehlike ne? Eğitim uzmanları cevap verdi..

 


 

ÖSYM’den yapılan açıklamaya göre, sınava 1 milyon 895 bin 476 aday başvurdu, bu adaylardan 57 bin 742’si sınava girmedi. Sınavı geçerli sayılan aday sayısı 1 milyon 837 bin 344 olarak belirlenirken, 50 bin 805 adayın ise puanları 0,5’ten küçük olduğu için hesaplanmadı.2011-YGS’de ise 1 milyon 648 bin 240 adayın sınavı geçerli sayılırken, 38 bin 269’unun puanı hesaplanamadı; 2010-YGS’de ise sınavı geçerli olan 1 milyon 487 bin 493 adaydan 14 bin 156’sının puanı hesaplanamamıştı.

 

Sınavda Türkçe testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 929, Sosyal Bilimler testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 56, Temel Matematik testinde 40 sorunun tamamını yanıtlayan bin 316, Fen Bilimler testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 437 aday çıktı. Geçen sene testleri doğru yanıtlayan Türkçe’den bin 392, Sosyal Bilimler’den 5, Temel Matematik’ten bin 805, Fen Bilimleri’nden ise 407 aday çıkmıştı.


 Başarısızlıkta büyük artış

Doğru yanıt oranına bakıldığında, Türkçe testinde 77 bin 429 aday (geçen yıl 142 bin 752 aday), Sosyal Bilimler testinde 9 bin 652 aday (geçen yıl 4 bin 925 aday), Temel Matematik testinde 35 bin 892 aday (geçen yıl 30 bin 633 aday), Fen Bilimleri testinde 22 bin 313 aday (geçen yıl 18 bin 69 aday) 35 ve üzerinde soruya doğru yanıt verdi.

 4’ün altında doğru yanıt veren aday sayısı ise Türkçe testinde 31 bin 249 aday (geçen yıl 15 bin 99), Sosyal Bilimler testinde 253 bin 918 aday (geçen yıl 197 bin 703 aday), Temel Matematik testinde 870 bin 80 aday (geçen yıl 700 bin 800 aday) Fen Bilimleri testinde 1 milyon 260 bin 795 aday (geçen yıl 1 milyon 134 bin 899) oldu.

 Artık ilkokul matematiğini de yapamıyoruz

Bahçeşehir Eğitim Kurumları Rehberlik Uzmanı Turgay Polat
“Geçen yıl YGS’ye giren öğrenci sayısı ile bu yıl ki YGS’ye giren öğrenci sayısı aynı değil. 2012 YGS’de 750 bin lise son sınıf öğrencisi sınava girdi. Geri kalan öğrenci grubu ise üniversiteyi bitirmiş tekrar şansını denemek isteyen eski mezunlardı. Kaldı ki 50 bin sıfır çeken aday ÖSYM’nin verilerine göre lise son sınıf öğrencileri değil beklemeli adaylar. Yani biri armut biri elma. 2010 YGS’de 140 puan üzerinde alanlar üniversite mezunu olmuş kişilerdi. Bu grubun başarısında bu yıl yüzde 6 düşüş var. Diğer grubun mezuniyetlerini okuyamıyorsunuz. Çünkü o derece eski mezunlar. Lise son sınıfların başarı oranı yüzde 90’dan yüzde 86’ya düştü. Bunun da tek nedeni Matematik ve Fen Bilimleri’ndeki problem. Son üç yıldır bu alanda hep düşüş var. Türkiye’nin matematikte başarısız olduğu artık tecillendi. Bizim için kötü bir tablo. Bu yıl 870 bin aday puanı hesaplanacak kadar bile matematik yapamamış. YGS’de sorulan matematik müfredatı lisede öğretilen matematik değil ilköğretimde öğretilen matematik. Ama buna rağmen ilkokul matematiğini yapamıyoruz. Bunun sebebi de ezberci sistem. Öğrenci matematiği ezberlemeye çalışıyor çalıştıkça da sonuç aşikar oluyor.”

 Soruların yapısı değişti kitapçık sayfa sayısı arttı

“YGS’de aksine bilgi sorularından yorum sorularına geçildi. ÖSYM müfredata uygun soru sordu. Ama liselerde hala davranışcı öğretim teknikleri uygulandığı için adaylar bocaladı. Hala formül ezberletmeye dayalı öğretim tekniklerine devam ediyoruz. Dünyadaki son öğretim tekniği ekolü yapılandırmacı öğrenme. Yani çocuk bilgiyi gündelik hayata bağdaştırıp yorumluyor. Bu teknik çocuktan bilgiyi istediğin zaman bilgiyi yorumlamasını, okuduğunu anlamasını yani formülden uzak bir öğretim modelini istiyor. ÖSYM’de doğal olarak kitaptaki müfredata uygun soru soruyor. Artık eski tip sorular yok, 3 yıl önce soruların yapısı değişti. Okumaya dayalı uzun sorulara, geometride anlamaya dayalı, fen de de deneye dayalı sorulara geçildi. 2011 YGS’de yüzde 50 böyle sorular vardı

 Bu yıl daha da arttı bu oran. 2010 YGS’de kitapçık 41 sayfa, 2011’de 44 bu yıl ise 48 sayfaydı. Çünkü her yıl soruların uzunluğu daha da artırılıyor. Okumaya teşvik eden, yorumlamaya teşvik edecek sorulara geçildi”

 Eğitimcilerin ağzı açık kaldı

Eğitimciler korkunç tabloyu, “Korkutucu, inanamıyorum, yok canım gerçek değildir, insanın kanına dokunuyor“ sözleriyle değerlendirdi

 Prof. Dr. Ali Baykal (Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eski Dekanı): “Hiçbir şey bilmiyor değiller. Sorular zor gelmiş bazı adaylara. Türkçe sorularının uzunluğunun da etkisi olabilir. Birçok aday Türkçe’ye çok vakit harcadığını söylüyor. Adaylar çalışırken büyük bir yılgınlık ve vazgeçmişlik içindeler. Adaylar umutsuzluktan yeterince çalışmıyor. Bu rakamlar çok korkutucu. Üstelik bu YGS yani hafif ve basit olanı. Türkiye boşuna eğitim veriyor. Ne okul ne dershane hiç bir işe yaramıyor demek ki. Liseleri adam etmek lazım. Liseden mezun olmayı ve değerlendirmeyi ciddiye almak lazım. Lisenin öğretmenin dersinden kurul kararıyla geçmek olmamalı. Milli Eğitim Bakanlığı bilgisizliği, başarısızlığı, tembelliği affediyor. Yıllardır böyle devam ediyor. Öğretmenlerin itibarını geri vermek lazım. Sıfır çekenlerin sayısını ilk duyduğumda inanamadım buna. Hala da inanamıyorum. 870 bin kişi matematikte sıfır çekiyorsa alarm üstüne alarm vermek gerekir. Bilim okuryazarlığı olmayan bir toplumun geleceğinden endişe etmek lazım.

 ‘MEB bağımsız olsun’

Prof. Dr. Ali Nesin (Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı): “Ne, yok canım gerçek değildir. Bu konuda bana bir şey sorulmasına gerek yok, her şey çok açık. Bir adayın 3-5 matematik sorusu yapamıyor olması eğitim sisteminin iflas ettiğini gösteriyor. MEB tam bir fiyasko içinde. Öğretmen yetiştiremiyorlar, iyi öğretemiyorlar, müfredatı iyi seçemiyorlar, ders kitapları iyi değil. Böylesine bir başarısızlıktan sonra istifa edip bırakmaları lazım. Eğitim politikası bir milletin çocuklarını mutsuz ve başarısız yapıyorsa istifa etmekten başka çare yok. Bu kadar basit. Dün Fransız sistemine göre eğitim yapan Pierre Loti Lise’nin bir toplantısında müdür, “çocukların bu okula girdikten sonra çıkması mümkün değil. Çünkü üniversite sınavların kazanamaz. Çünkü bu çocuklar teste göre geliştirilmiyorlar” dedi. Çözüm MEB’in ya da eğitimle uğraşan birimin hükümetlerden bağımsız hale getirilmesidir.

 ‘Her şeyi sıfırlamalıyız’

Sadık Gültekin (Eğitim Uzmanı): “Okuma anlama sınavından öte YGS bilgi temelli sorulardan oluşuyor. Çalışmadan okuyup anlamayla çözülecek sorular değil. Eğitimin kalitesi son derece düşük. Liseler 4 yıl deniliyor ama 1 yıl kayıp. Çocuklar sömestrden beri ne okuldalar ne dersanedeler nerede olduklarını kimse bilmiyor. Başarı gittikçe daha da düşecek. Hiç şaşırmadım. Aslında bu sıfır da değil. Sıfır olsa yine de sevineceğim. Bunun büyük bir çoğunluğu sıfırın altında eksi de. Çünkü 4 yanlış bir doğruyu götürdü toplamda 4 doğru yapamadılar. Bu eksidekiler açıklanmıyor. Bu da açıklansa asıl korkunç tabloyu göreceğiz. Bizde sadece ölçme var ama iyileştirme, kalitenin yükseltilmesi, önlem alınması, eğitimin gözden geçirilmesi yönünde değerlendirme yok. Üniversite sayısı artıyor. Üniversiteler nitelikli kaliteli öğrenciler mezun edemeyecek. Dersaneleri kaldırmak isteniyor ama daha dersaneler varken bu haldeyiz. Tüm müfredatı, eğitmi sistemini, öğretmen yetiştirmemizi, eğitim politikamızı A’dan Z’ye sıfırlayıp, resetleyip, format atıp herşeye sıfırdan başlamalıyız. Çok karamsarım. Kimse kimseyi kandırmasın. 4+4+4’de bunun merhemi değil. Şimdi 800 bin kişi 0 kaç kişi 1 net. 5 neti çıkartan kaç bin kişi var. Onu da görmek lazım. A’dan Z’ye hepimiz suçluyuz. Kontenjanlar boş kalıyor. Fen bilimleri okunmayan bir ülkenin mühendisliği, teknolojisi olur mu? “

 Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Korkut (ÖNDER Genel Başkanı-Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi): “Sonuçlar maalesef çok üzücü. Bu zaten eğitim araştırmalarında, PISA istatistiklerinde görülen bir şey. Çok ciddi bir genç nüfusumuz ama eğitim niteliği, kalitesi ve derinliğiyle ilgili ciddi eksiklerimiz var. Hep beraber çok çalışmamız lazım. Maalesef bu rakamlar çok korkutucu. Bu konuda başta hükümet olmak üzere bir seferberlik ilan etmek lazım.

 

 

 



 

> YGS'de durum vahim, eğitimciler şokta!

 

YGS sonuçları, eğitimde geldiğimiz kritik eşiği alarm zilleri çalarak haber verdi. Peki Türkiye'yi bekleyen büyük tehlike ne? Eğitim uzmanları cevap verdi..

 


 

ÖSYM’den yapılan açıklamaya göre, sınava 1 milyon 895 bin 476 aday başvurdu, bu adaylardan 57 bin 742’si sınava girmedi. Sınavı geçerli sayılan aday sayısı 1 milyon 837 bin 344 olarak belirlenirken, 50 bin 805 adayın ise puanları 0,5’ten küçük olduğu için hesaplanmadı.2011-YGS’de ise 1 milyon 648 bin 240 adayın sınavı geçerli sayılırken, 38 bin 269’unun puanı hesaplanamadı; 2010-YGS’de ise sınavı geçerli olan 1 milyon 487 bin 493 adaydan 14 bin 156’sının puanı hesaplanamamıştı.

 

Sınavda Türkçe testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 929, Sosyal Bilimler testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 56, Temel Matematik testinde 40 sorunun tamamını yanıtlayan bin 316, Fen Bilimler testinde 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan 437 aday çıktı. Geçen sene testleri doğru yanıtlayan Türkçe’den bin 392, Sosyal Bilimler’den 5, Temel Matematik’ten bin 805, Fen Bilimleri’nden ise 407 aday çıkmıştı.


 Başarısızlıkta büyük artış

Doğru yanıt oranına bakıldığında, Türkçe testinde 77 bin 429 aday (geçen yıl 142 bin 752 aday), Sosyal Bilimler testinde 9 bin 652 aday (geçen yıl 4 bin 925 aday), Temel Matematik testinde 35 bin 892 aday (geçen yıl 30 bin 633 aday), Fen Bilimleri testinde 22 bin 313 aday (geçen yıl 18 bin 69 aday) 35 ve üzerinde soruya doğru yanıt verdi.

 4’ün altında doğru yanıt veren aday sayısı ise Türkçe testinde 31 bin 249 aday (geçen yıl 15 bin 99), Sosyal Bilimler testinde 253 bin 918 aday (geçen yıl 197 bin 703 aday), Temel Matematik testinde 870 bin 80 aday (geçen yıl 700 bin 800 aday) Fen Bilimleri testinde 1 milyon 260 bin 795 aday (geçen yıl 1 milyon 134 bin 899) oldu.

 Artık ilkokul matematiğini de yapamıyoruz

Bahçeşehir Eğitim Kurumları Rehberlik Uzmanı Turgay Polat
“Geçen yıl YGS’ye giren öğrenci sayısı ile bu yıl ki YGS’ye giren öğrenci sayısı aynı değil. 2012 YGS’de 750 bin lise son sınıf öğrencisi sınava girdi. Geri kalan öğrenci grubu ise üniversiteyi bitirmiş tekrar şansını denemek isteyen eski mezunlardı. Kaldı ki 50 bin sıfır çeken aday ÖSYM’nin verilerine göre lise son sınıf öğrencileri değil beklemeli adaylar. Yani biri armut biri elma. 2010 YGS’de 140 puan üzerinde alanlar üniversite mezunu olmuş kişilerdi. Bu grubun başarısında bu yıl yüzde 6 düşüş var. Diğer grubun mezuniyetlerini okuyamıyorsunuz. Çünkü o derece eski mezunlar. Lise son sınıfların başarı oranı yüzde 90’dan yüzde 86’ya düştü. Bunun da tek nedeni Matematik ve Fen Bilimleri’ndeki problem. Son üç yıldır bu alanda hep düşüş var. Türkiye’nin matematikte başarısız olduğu artık tecillendi. Bizim için kötü bir tablo. Bu yıl 870 bin aday puanı hesaplanacak kadar bile matematik yapamamış. YGS’de sorulan matematik müfredatı lisede öğretilen matematik değil ilköğretimde öğretilen matematik. Ama buna rağmen ilkokul matematiğini yapamıyoruz. Bunun sebebi de ezberci sistem. Öğrenci matematiği ezberlemeye çalışıyor çalıştıkça da sonuç aşikar oluyor.”

 Soruların yapısı değişti kitapçık sayfa sayısı arttı

“YGS’de aksine bilgi sorularından yorum sorularına geçildi. ÖSYM müfredata uygun soru sordu. Ama liselerde hala davranışcı öğretim teknikleri uygulandığı için adaylar bocaladı. Hala formül ezberletmeye dayalı öğretim tekniklerine devam ediyoruz. Dünyadaki son öğretim tekniği ekolü yapılandırmacı öğrenme. Yani çocuk bilgiyi gündelik hayata bağdaştırıp yorumluyor. Bu teknik çocuktan bilgiyi istediğin zaman bilgiyi yorumlamasını, okuduğunu anlamasını yani formülden uzak bir öğretim modelini istiyor. ÖSYM’de doğal olarak kitaptaki müfredata uygun soru soruyor. Artık eski tip sorular yok, 3 yıl önce soruların yapısı değişti. Okumaya dayalı uzun sorulara, geometride anlamaya dayalı, fen de de deneye dayalı sorulara geçildi. 2011 YGS’de yüzde 50 böyle sorular vardı

 Bu yıl daha da arttı bu oran. 2010 YGS’de kitapçık 41 sayfa, 2011’de 44 bu yıl ise 48 sayfaydı. Çünkü her yıl soruların uzunluğu daha da artırılıyor. Okumaya teşvik eden, yorumlamaya teşvik edecek sorulara geçildi”

 Eğitimcilerin ağzı açık kaldı

Eğitimciler korkunç tabloyu, “Korkutucu, inanamıyorum, yok canım gerçek değildir, insanın kanına dokunuyor“ sözleriyle değerlendirdi

 Prof. Dr. Ali Baykal (Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eski Dekanı): “Hiçbir şey bilmiyor değiller. Sorular zor gelmiş bazı adaylara. Türkçe sorularının uzunluğunun da etkisi olabilir. Birçok aday Türkçe’ye çok vakit harcadığını söylüyor. Adaylar çalışırken büyük bir yılgınlık ve vazgeçmişlik içindeler. Adaylar umutsuzluktan yeterince çalışmıyor. Bu rakamlar çok korkutucu. Üstelik bu YGS yani hafif ve basit olanı. Türkiye boşuna eğitim veriyor. Ne okul ne dershane hiç bir işe yaramıyor demek ki. Liseleri adam etmek lazım. Liseden mezun olmayı ve değerlendirmeyi ciddiye almak lazım. Lisenin öğretmenin dersinden kurul kararıyla geçmek olmamalı. Milli Eğitim Bakanlığı bilgisizliği, başarısızlığı, tembelliği affediyor. Yıllardır böyle devam ediyor. Öğretmenlerin itibarını geri vermek lazım. Sıfır çekenlerin sayısını ilk duyduğumda inanamadım buna. Hala da inanamıyorum. 870 bin kişi matematikte sıfır çekiyorsa alarm üstüne alarm vermek gerekir. Bilim okuryazarlığı olmayan bir toplumun geleceğinden endişe etmek lazım.

 ‘MEB bağımsız olsun’

Prof. Dr. Ali Nesin (Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı): “Ne, yok canım gerçek değildir. Bu konuda bana bir şey sorulmasına gerek yok, her şey çok açık. Bir adayın 3-5 matematik sorusu yapamıyor olması eğitim sisteminin iflas ettiğini gösteriyor. MEB tam bir fiyasko içinde. Öğretmen yetiştiremiyorlar, iyi öğretemiyorlar, müfredatı iyi seçemiyorlar, ders kitapları iyi değil. Böylesine bir başarısızlıktan sonra istifa edip bırakmaları lazım. Eğitim politikası bir milletin çocuklarını mutsuz ve başarısız yapıyorsa istifa etmekten başka çare yok. Bu kadar basit. Dün Fransız sistemine göre eğitim yapan Pierre Loti Lise’nin bir toplantısında müdür, “çocukların bu okula girdikten sonra çıkması mümkün değil. Çünkü üniversite sınavların kazanamaz. Çünkü bu çocuklar teste göre geliştirilmiyorlar” dedi. Çözüm MEB’in ya da eğitimle uğraşan birimin hükümetlerden bağımsız hale getirilmesidir.

 ‘Her şeyi sıfırlamalıyız’

Sadık Gültekin (Eğitim Uzmanı): “Okuma anlama sınavından öte YGS bilgi temelli sorulardan oluşuyor. Çalışmadan okuyup anlamayla çözülecek sorular değil. Eğitimin kalitesi son derece düşük. Liseler 4 yıl deniliyor ama 1 yıl kayıp. Çocuklar sömestrden beri ne okuldalar ne dersanedeler nerede olduklarını kimse bilmiyor. Başarı gittikçe daha da düşecek. Hiç şaşırmadım. Aslında bu sıfır da değil. Sıfır olsa yine de sevineceğim. Bunun büyük bir çoğunluğu sıfırın altında eksi de. Çünkü 4 yanlış bir doğruyu götürdü toplamda 4 doğru yapamadılar. Bu eksidekiler açıklanmıyor. Bu da açıklansa asıl korkunç tabloyu göreceğiz. Bizde sadece ölçme var ama iyileştirme, kalitenin yükseltilmesi, önlem alınması, eğitimin gözden geçirilmesi yönünde değerlendirme yok. Üniversite sayısı artıyor. Üniversiteler nitelikli kaliteli öğrenciler mezun edemeyecek. Dersaneleri kaldırmak isteniyor ama daha dersaneler varken bu haldeyiz. Tüm müfredatı, eğitmi sistemini, öğretmen yetiştirmemizi, eğitim politikamızı A’dan Z’ye sıfırlayıp, resetleyip, format atıp herşeye sıfırdan başlamalıyız. Çok karamsarım. Kimse kimseyi kandırmasın. 4+4+4’de bunun merhemi değil. Şimdi 800 bin kişi 0 kaç kişi 1 net. 5 neti çıkartan kaç bin kişi var. Onu da görmek lazım. A’dan Z’ye hepimiz suçluyuz. Kontenjanlar boş kalıyor. Fen bilimleri okunmayan bir ülkenin mühendisliği, teknolojisi olur mu? “

 Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Korkut (ÖNDER Genel Başkanı-Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi): “Sonuçlar maalesef çok üzücü. Bu zaten eğitim araştırmalarında, PISA istatistiklerinde görülen bir şey. Çok ciddi bir genç nüfusumuz ama eğitim niteliği, kalitesi ve derinliğiyle ilgili ciddi eksiklerimiz var. Hep beraber çok çalışmamız lazım. Maalesef bu rakamlar çok korkutucu. Bu konuda başta hükümet olmak üzere bir seferberlik ilan etmek lazım.

 

 

 



 

Son Güncelleme: Pazar, 22 Nisan 2012 11:44

Gösterim: 2163


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.