Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
653 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Kur’an Kursu öğreticisi olarak atanmaya hak kazanan 6932 kişinin yerleştirmesi, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Emin Özafşar’ın başkanlığındaki komisyon tarafından bilgisayar ortamında yapıldı.653 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Kur’an Kursu öğreticisi olarak atanmaya hak kazanan 6932 kişinin yerleştirmesi, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Emin Özafşar’ın başkanlığındaki komisyon tarafından bilgisayar ortamında yapıldı. Adayların yerleştirme işlemleri, Başkanlıkça verilen yeterlik belgesi puanı ile 14-15 Ocak tarihlerinde yapılan mesleki yeterlik sınavından alınan başarı puanı esas alınarak tercih sırasına göre gerçekleştirildi.
Önceliğin ilahiyat fakültesi mezunlarına verildiği yerleştirmelerde şu sıralamaya dikkat edildi:
İlahiyat Fakültesi mezunları
İlahiyat ön lisans ve diğer lisans mezunları,
İlahiyat ön lisans mezunları,
İmam hatip lisesi ve diğer lisans mezunları
İmam hatip lisesi mezunları.
Eşitlik durumlarında ise hafızlık, hizmet süresi, yaş ve mezuniyet tarihi gibi durumlar dikkate alındı.
Bilgisayar ortamında yapılan yerleştirme sonuçlarına göre, İlahiyat Fakültesi mezunu 271, İlahiyat ön lisans ve diğer lisans mezunu 106, İlahiyat ön lisans mezunu 3 bin 542, İmam Hatip Lisesi mezunu ve diğer lisans mezunu 139, İmam Hatip Lisesi mezunu ve diğer ön lisans mezunu 136 ve İmam Hatip Lisesi mezunu 2 bin 738 olmak üzere toplam 6 bin 932 kişinin yerleştirme işlemleri gerçekleştirildi.
Yerleştirme işlemi sonuçlanan 6 bin 932 kişinin 561’i erkek, 6 bin 371’i bayan adaylardan oluşuyor. Yerleşen adayların atanmaya esas evraklarını, 16 Mart’a kadar yerleştiği il müftülüğüne teslim etmesi gerekiyor. Atanmaya esas evrakların il müftülüklerince kontrol edilerek Başkanlığa teslimi ise 23 Mart’ta son bulacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
653 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Kur’an Kursu öğreticisi olarak atanmaya hak kazanan 6932 kişinin yerleştirmesi, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Emin Özafşar’ın başkanlığındaki komisyon tarafından bilgisayar ortamında yapıldı.653 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Kur’an Kursu öğreticisi olarak atanmaya hak kazanan 6932 kişinin yerleştirmesi, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Emin Özafşar’ın başkanlığındaki komisyon tarafından bilgisayar ortamında yapıldı. Adayların yerleştirme işlemleri, Başkanlıkça verilen yeterlik belgesi puanı ile 14-15 Ocak tarihlerinde yapılan mesleki yeterlik sınavından alınan başarı puanı esas alınarak tercih sırasına göre gerçekleştirildi.
Önceliğin ilahiyat fakültesi mezunlarına verildiği yerleştirmelerde şu sıralamaya dikkat edildi:
İlahiyat Fakültesi mezunları
İlahiyat ön lisans ve diğer lisans mezunları,
İlahiyat ön lisans mezunları,
İmam hatip lisesi ve diğer lisans mezunları
İmam hatip lisesi mezunları.
Eşitlik durumlarında ise hafızlık, hizmet süresi, yaş ve mezuniyet tarihi gibi durumlar dikkate alındı.
Bilgisayar ortamında yapılan yerleştirme sonuçlarına göre, İlahiyat Fakültesi mezunu 271, İlahiyat ön lisans ve diğer lisans mezunu 106, İlahiyat ön lisans mezunu 3 bin 542, İmam Hatip Lisesi mezunu ve diğer lisans mezunu 139, İmam Hatip Lisesi mezunu ve diğer ön lisans mezunu 136 ve İmam Hatip Lisesi mezunu 2 bin 738 olmak üzere toplam 6 bin 932 kişinin yerleştirme işlemleri gerçekleştirildi.
Yerleştirme işlemi sonuçlanan 6 bin 932 kişinin 561’i erkek, 6 bin 371’i bayan adaylardan oluşuyor. Yerleşen adayların atanmaya esas evraklarını, 16 Mart’a kadar yerleştiği il müftülüğüne teslim etmesi gerekiyor. Atanmaya esas evrakların il müftülüklerince kontrol edilerek Başkanlığa teslimi ise 23 Mart’ta son bulacak.
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 10:58
Gösterim: 2484
İki yıl önce atandığı Muş Merkez Yatılı Bölge Okulu'nda büyük işler yapan Yalovalı Melahat Aydın 15 kişilik ikna timiyle dağ taş gezerek 150 kız çocuğunu okula kaydettirmeyi başardı.
Melahat Aydın, Yalovalı bir eğitimci. İki yıl önce tayini Muş'a çıktı. Merkez Yatılı Bölge Okulu'na müdür olarak atanır atanmaz, hayatını okula gönderilmeyen kız çocuklarına adadı. Kar-kış, yağmur-çamur demeden Muş'un dağlarında, ovalarında çalmadık kapı bırakmadı. Oluşturduğu 15 kişilik ikna timiyle, 150 kız çocuğunu okula kaydettirdi. Böylece onları çocuk gelin olmaktan kurtardı. Halkın 'Müdür Bey Hanım' diye seslendiği Melahat Aydın, at sırtında yaptığı köy yolculuklarında köylü kadınlarla tandır da pişirdi, süt de sağdı. Melahat Hoca, okula kadın rengini sindirmiş. Kız öğrencilerine lila rengi okul formaları diktirmiş. Her birinin yemeğiyle tek tek ilgilenen, onlara ped kullanmayı öğreten Aydın; annelerinden babalarından uzak çocukları tek tek yıkıyor, saçlarını tarıyor. Bir akşamda 100 çocuğa banyo yaptırdığı dahi oluyor.
15 kişilik eğitim timi
Melahat Aydın, Muş İl Milli Eğitim Proje Ofisi işbirliğiyle, AB İnsan Kaynaklarını Geliştirme Operasyonel Programı'ndan hibe desteği alarak projesini hayata geçirdi. Sabancı Vakfı'nın desteklediği proje kapsamında Melahat Aydın, öğretmenlerden 15 kişilik bir tim oluşturdu. Ve bu timle aileleri ikna etmek için Muş köylerini dolaştı. Araçla ulaşımın mümkün olmadığı yerlere at üzerinde giden Melahat Aydın, proje kapsamında ailelere kadın hakları ve kent yaşamı eğitimleri verdi. Dört yıl önceye kadar karma bir okul olan Muş Merkez Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, son üç yıldır sadece kız öğrencilere eğitim veriyor. Kızların okula gitmesine babalardan önce annelerin karşı çıktığını anlatan Melahat Aydın, "Çünkü anneler kızları evde yardımcı görüyor. 5-6 kardeşin bir kısmının sorumluluğunu onlara yüklüyor, ev işlerinde de onu iş ortağı haline getiriyor" diyor. Annelerin kız çocuklarının okuyup geleneklerden kopmasından da endişe ettiğini söyleyen Aydın, kadınların kendisine "Sen evde bulaşık yıkıyor musun, çocuklarına bakıyor musun, ev işi yapıyor musun, yemek yapıyor musun?" şeklinde sorular sorduğunu söylüyor. Şimdiye kadar 150 kız çocuğunu okula kaydettiğini söyleyen Melahat Aydın, çocukları üç haftada bir, haftada sonları köylere ailelerin yanına gönderiyor. Ve bu üç haftalık dönemlerde gönderdiği öğrenciler için evlilik hazırlıkları yapıldığına da tanık olmuş.
Düğün hazırlığı yapanları buldu
"Öğrencilerim köylerinden dönmezse hemen arkalarından gidiyorum ve bazılarının istendiğini, düğün hazırlıklarının yapıldığını görüyorum. Birçoğunu okula geri döndürebiliyoruz" diye konuşan Aydın bir başka soruna da dikkat çekiyor: "Ancak bazen resmi olarak 12 yaşında görülen kızın, 17-18 yaşında çıktığı da oluyor. Nüfusa geç yazdırılmışlar. Onları maalesef geri kazanamıyoruz, çünkü okulumuz bir ilköğretim okulu. Bunun için lise olmak lazım." Aydın, Muş Merkez Kız Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nun baştan ayağa yenilenmesinde de aktif rol almış. Halkın "Müdür Bey Hanım" diye seslendiği Melahat Aydın ailelerin karma eğitimden rahatsız olduğuna, kızlarının erkekler ile yatılı bir okulda kalmasının onları endişelendirdiğine de dikkat çekiyor. Okulun karma eğitimi sonlandırıldığında kızlarını okuldan alan pek çok ailenin kolaylıkla ikna olduğunu da vurgulayan Aydın; kendisini 450 kız çocuğunun annesi olarak gördüğünü söylüyor. Öyle ki biri lisede, biri ilköğretimde okuyan iki çocuğunun kendisini 450 öğrencisiyle paylaşmaya alıştığını anlatıyor. Önündeki en büyük hedefin ise ilköğretime kazandırdığı bu kız çocuklarının lise ve üniversitelerde eğitime devam etmesini sağlamak olduğunu vurguluyor.
(sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İki yıl önce atandığı Muş Merkez Yatılı Bölge Okulu'nda büyük işler yapan Yalovalı Melahat Aydın 15 kişilik ikna timiyle dağ taş gezerek 150 kız çocuğunu okula kaydettirmeyi başardı.
Melahat Aydın, Yalovalı bir eğitimci. İki yıl önce tayini Muş'a çıktı. Merkez Yatılı Bölge Okulu'na müdür olarak atanır atanmaz, hayatını okula gönderilmeyen kız çocuklarına adadı. Kar-kış, yağmur-çamur demeden Muş'un dağlarında, ovalarında çalmadık kapı bırakmadı. Oluşturduğu 15 kişilik ikna timiyle, 150 kız çocuğunu okula kaydettirdi. Böylece onları çocuk gelin olmaktan kurtardı. Halkın 'Müdür Bey Hanım' diye seslendiği Melahat Aydın, at sırtında yaptığı köy yolculuklarında köylü kadınlarla tandır da pişirdi, süt de sağdı. Melahat Hoca, okula kadın rengini sindirmiş. Kız öğrencilerine lila rengi okul formaları diktirmiş. Her birinin yemeğiyle tek tek ilgilenen, onlara ped kullanmayı öğreten Aydın; annelerinden babalarından uzak çocukları tek tek yıkıyor, saçlarını tarıyor. Bir akşamda 100 çocuğa banyo yaptırdığı dahi oluyor.
15 kişilik eğitim timi
Melahat Aydın, Muş İl Milli Eğitim Proje Ofisi işbirliğiyle, AB İnsan Kaynaklarını Geliştirme Operasyonel Programı'ndan hibe desteği alarak projesini hayata geçirdi. Sabancı Vakfı'nın desteklediği proje kapsamında Melahat Aydın, öğretmenlerden 15 kişilik bir tim oluşturdu. Ve bu timle aileleri ikna etmek için Muş köylerini dolaştı. Araçla ulaşımın mümkün olmadığı yerlere at üzerinde giden Melahat Aydın, proje kapsamında ailelere kadın hakları ve kent yaşamı eğitimleri verdi. Dört yıl önceye kadar karma bir okul olan Muş Merkez Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, son üç yıldır sadece kız öğrencilere eğitim veriyor. Kızların okula gitmesine babalardan önce annelerin karşı çıktığını anlatan Melahat Aydın, "Çünkü anneler kızları evde yardımcı görüyor. 5-6 kardeşin bir kısmının sorumluluğunu onlara yüklüyor, ev işlerinde de onu iş ortağı haline getiriyor" diyor. Annelerin kız çocuklarının okuyup geleneklerden kopmasından da endişe ettiğini söyleyen Aydın, kadınların kendisine "Sen evde bulaşık yıkıyor musun, çocuklarına bakıyor musun, ev işi yapıyor musun, yemek yapıyor musun?" şeklinde sorular sorduğunu söylüyor. Şimdiye kadar 150 kız çocuğunu okula kaydettiğini söyleyen Melahat Aydın, çocukları üç haftada bir, haftada sonları köylere ailelerin yanına gönderiyor. Ve bu üç haftalık dönemlerde gönderdiği öğrenciler için evlilik hazırlıkları yapıldığına da tanık olmuş.
Düğün hazırlığı yapanları buldu
"Öğrencilerim köylerinden dönmezse hemen arkalarından gidiyorum ve bazılarının istendiğini, düğün hazırlıklarının yapıldığını görüyorum. Birçoğunu okula geri döndürebiliyoruz" diye konuşan Aydın bir başka soruna da dikkat çekiyor: "Ancak bazen resmi olarak 12 yaşında görülen kızın, 17-18 yaşında çıktığı da oluyor. Nüfusa geç yazdırılmışlar. Onları maalesef geri kazanamıyoruz, çünkü okulumuz bir ilköğretim okulu. Bunun için lise olmak lazım." Aydın, Muş Merkez Kız Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nun baştan ayağa yenilenmesinde de aktif rol almış. Halkın "Müdür Bey Hanım" diye seslendiği Melahat Aydın ailelerin karma eğitimden rahatsız olduğuna, kızlarının erkekler ile yatılı bir okulda kalmasının onları endişelendirdiğine de dikkat çekiyor. Okulun karma eğitimi sonlandırıldığında kızlarını okuldan alan pek çok ailenin kolaylıkla ikna olduğunu da vurgulayan Aydın; kendisini 450 kız çocuğunun annesi olarak gördüğünü söylüyor. Öyle ki biri lisede, biri ilköğretimde okuyan iki çocuğunun kendisini 450 öğrencisiyle paylaşmaya alıştığını anlatıyor. Önündeki en büyük hedefin ise ilköğretime kazandırdığı bu kız çocuklarının lise ve üniversitelerde eğitime devam etmesini sağlamak olduğunu vurguluyor.
(sabah)
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 10:38
Gösterim: 2807
TBMM Eğitim Komisyonu 12 yıllık zorunlu eğitimin zorunlu ilkokul, ortaokul ve liseden oluşması için teklif hazırladı. CHP milletvekili komisyonda yaptığı 12 saatlik konuşmayla rekor kırdı.
TBMM'de Milli Eğitim Komisyonu tartışmalara sahne oldu. Komisyonda, 12 yıllık zorunlu eğitimi öngören sistemin, zorunlu ilkokul, ortaokul ve liseden oluşması için teklif hazırlandı. Bugün sunulması beklenen teklife göre, diploma ancak 12 yıllık eğitimin sonunda öğrenciye verilebilecek. AK Parti Düzce Milletvekili Osman Çakır ile AK Parti İstanbul Milletvekili İsmet Uçma tarafından hazırlanan teklifin kabul edilmesi halinde 2'nci kademe eğitimin ismi de değişecek. Böylece daha önce kaldırılan 'ortaokul' ismi eğitim sistemine yeniden girmiş olacak.
TARTIŞMA
Dünkü toplantıda Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile CHP'li milletvekilleri arasında sözlü tartışma yaşandı. Bu gerilimin ardından, her madde üzerinde milletvekillerinin beş dakika konuşması ile ilgili verilen önerge kabul edildi. CHP'li vekillerin teklifi "içtüzük ihlali" olarak değerlendirmesi üzerine ikinci tartışma çıktı. AK Partili ve CHP'li vekillerin birbirlerini iteklemesi üzerine ortam gerildi. Araya diğer milletvekilleri girdi. Gerginliğin artması üzerine toplantıya 1 saat ara verildi.
12 SAAT KONUŞTU
CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, önceki gün yapılan görüşmelerde, "konuşma eylemi" yaparak 12 saat konuştu. Özkoç'un 12 saatlik konuşması Meclis tarihine geçti. Konuşma maratonunun ardından dün SABAH'ın sorularını yanıtlayan Özkoç, amacının 'şov yapmak ve 'rekor kırmak' olmadığını belirtti.
(Sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM Eğitim Komisyonu 12 yıllık zorunlu eğitimin zorunlu ilkokul, ortaokul ve liseden oluşması için teklif hazırladı. CHP milletvekili komisyonda yaptığı 12 saatlik konuşmayla rekor kırdı.
TBMM'de Milli Eğitim Komisyonu tartışmalara sahne oldu. Komisyonda, 12 yıllık zorunlu eğitimi öngören sistemin, zorunlu ilkokul, ortaokul ve liseden oluşması için teklif hazırlandı. Bugün sunulması beklenen teklife göre, diploma ancak 12 yıllık eğitimin sonunda öğrenciye verilebilecek. AK Parti Düzce Milletvekili Osman Çakır ile AK Parti İstanbul Milletvekili İsmet Uçma tarafından hazırlanan teklifin kabul edilmesi halinde 2'nci kademe eğitimin ismi de değişecek. Böylece daha önce kaldırılan 'ortaokul' ismi eğitim sistemine yeniden girmiş olacak.
TARTIŞMA
Dünkü toplantıda Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile CHP'li milletvekilleri arasında sözlü tartışma yaşandı. Bu gerilimin ardından, her madde üzerinde milletvekillerinin beş dakika konuşması ile ilgili verilen önerge kabul edildi. CHP'li vekillerin teklifi "içtüzük ihlali" olarak değerlendirmesi üzerine ikinci tartışma çıktı. AK Partili ve CHP'li vekillerin birbirlerini iteklemesi üzerine ortam gerildi. Araya diğer milletvekilleri girdi. Gerginliğin artması üzerine toplantıya 1 saat ara verildi.
12 SAAT KONUŞTU
CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, önceki gün yapılan görüşmelerde, "konuşma eylemi" yaparak 12 saat konuştu. Özkoç'un 12 saatlik konuşması Meclis tarihine geçti. Konuşma maratonunun ardından dün SABAH'ın sorularını yanıtlayan Özkoç, amacının 'şov yapmak ve 'rekor kırmak' olmadığını belirtti.
(Sabah)
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 10:16
Gösterim: 1898
Türkiye'de okuyan yabancı öğrencilerin yılda bir kez ülkelerine gidiş-dönüş masraflarını devletin karşılayacağı müjdesi, öğrencilerin ayaklarını yerden kesti.
Lisans, yüksek lisans ve doktora için Türkiye'ye gelen ancak maddî imkânsızlıklar sebebiyle memleketlerine gidemeyen öğrenciler sevinçlerini Zaman'la paylaştı. Çapa Tıp Fakültesi öğrencisi Endonezyalı Teuku Mahreza, iki yıldır ailesini görememiş. Yaz tatilinde bedava bilet fırsatından yararlanacağının altını çiziyor. Batı Afrika ülkesi Burundi'den yüksek lisans için İstanbul'a gelen Serges Sabimbona ise eşi ve iki çocuğunu geride bıraktığını söylüyor. Türk yetkililere teşekkür ederken, "Çocuklarımı görebileceğim. Aileme müjdeyi verdim." diyor.
Maddi durumu yetersiz olduğundan ailesini 3 yıldır göremiyor
Batı Afrika ülkesi Burundi'li Serges Sabimbona (35), maddi durumu iyi olmadığı için ailesini üç yıldır göremediğini anlattı. İstanbul Üniversitesi'nde okuyan Sabimbona, ailesini çok özlediğini hemen her gün sosyal paylaşım sitesi Facebook üzerinden çocuklarının resimlerine baktığını söyledi. Ülkesine gidiş-dönüş masraflarının bin Euro'yu geçtiğini ifade eden Sabimbona, "Türk yetkililere çok teşekkür ediyorum. Çocuklarımı görebileceğim. Aileme müjdeyi verdim. Onlar da Türklere duacı." diye konuştu.
Çapa Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Endonezyalı Teuku Mahreza da uçak biletleri pahalı olduğu için iki yıldır ülkesine gidemediğini kaydetti. Yaz tatilinde devletin kendilerine tanıdığı bedava bilet fırsatından yararlanacağını söyleyen Mahzera, kırık Türkçesiyle yetkililere minnettar olduğunu dile getirdi. Yine Çapa Tıp'ın birinci sınıfında okuyan Moğolistanlı Askhar Yerbol ise Türkiye'nin emeklerini boşa çıkarmayacaklarını söyledi: "Okulumuz bittikten sonra Moğolistan ile Türkiye arasında kardeşlik köprüsü kuracağız."
Yabancı öğrencilerin yılda bir kez yol masraflarının karşılanmasıyla ilgili bilgi veren Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kemal Yurtnaç, Türkiye'de yıllardır maddi imkânsızlıklar sebebiyle memleketine gidemeyen, ailesini göremeyen birçok yabancı olduğunu belirtti. Bu öğrencilerin yol masraflarının karşılanmasıyla ilgili Maliye Bakanlığı'yla görüştüklerini ifade eden Yurtnaç, "Yabancı öğrencilere kendilerinin belirleyeceği zamanlarda bilet verilecek. Ayrıca olağanüstü durumlarda, memleketine gitmek isteyen öğrenciler de değerlendirme kurulu kararıyla bilet alabilecek." diye konuştu.
Bekir Bozdağ ayrıntıları bildireceklerini söyledi
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın geçen hafta müjdesini verdiği bedava bilet uygulaması, kamuoyunda yıllardır ailelerini görmeyen yabancı öğrenciler için reform niteliğinde bir karar olarak değerlendirildi. Uygulamaya göre Türkiye'de öğrenim gören yabancı öğrencilerin yılda bir kez memleketlerine gidiş-dönüş yol masrafları Türkiye tarafından karşılanacak. Konunun ayrıntıları henüz açıklanmadı ancak uygulamadan yaklaşık 11 bin burslu öğrencinin yararlanacağı belirtiliyor. Bunun yanı sıra yabancı öğrenciler için zorunlu hale getirilen sağlık sigortası primlerinde üçte iki indirime gidildi. Öğrenciler artık sağlık sigortası için 95-110 lira arası bir ücret yerine sadece 3O-40 lira ödeyecek. Ayrıca lisans, yüksek lisans ve doktora gibi farklı kategorilerde verilen burslarda da ciddi artışlar yapıldı. Resmî verilere göre Türkiye'de yaklaşık 26 bin yabancı öğrenci öğrenim görüyor.
(zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye'de okuyan yabancı öğrencilerin yılda bir kez ülkelerine gidiş-dönüş masraflarını devletin karşılayacağı müjdesi, öğrencilerin ayaklarını yerden kesti.
Lisans, yüksek lisans ve doktora için Türkiye'ye gelen ancak maddî imkânsızlıklar sebebiyle memleketlerine gidemeyen öğrenciler sevinçlerini Zaman'la paylaştı. Çapa Tıp Fakültesi öğrencisi Endonezyalı Teuku Mahreza, iki yıldır ailesini görememiş. Yaz tatilinde bedava bilet fırsatından yararlanacağının altını çiziyor. Batı Afrika ülkesi Burundi'den yüksek lisans için İstanbul'a gelen Serges Sabimbona ise eşi ve iki çocuğunu geride bıraktığını söylüyor. Türk yetkililere teşekkür ederken, "Çocuklarımı görebileceğim. Aileme müjdeyi verdim." diyor.
Maddi durumu yetersiz olduğundan ailesini 3 yıldır göremiyor
Batı Afrika ülkesi Burundi'li Serges Sabimbona (35), maddi durumu iyi olmadığı için ailesini üç yıldır göremediğini anlattı. İstanbul Üniversitesi'nde okuyan Sabimbona, ailesini çok özlediğini hemen her gün sosyal paylaşım sitesi Facebook üzerinden çocuklarının resimlerine baktığını söyledi. Ülkesine gidiş-dönüş masraflarının bin Euro'yu geçtiğini ifade eden Sabimbona, "Türk yetkililere çok teşekkür ediyorum. Çocuklarımı görebileceğim. Aileme müjdeyi verdim. Onlar da Türklere duacı." diye konuştu.
Çapa Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Endonezyalı Teuku Mahreza da uçak biletleri pahalı olduğu için iki yıldır ülkesine gidemediğini kaydetti. Yaz tatilinde devletin kendilerine tanıdığı bedava bilet fırsatından yararlanacağını söyleyen Mahzera, kırık Türkçesiyle yetkililere minnettar olduğunu dile getirdi. Yine Çapa Tıp'ın birinci sınıfında okuyan Moğolistanlı Askhar Yerbol ise Türkiye'nin emeklerini boşa çıkarmayacaklarını söyledi: "Okulumuz bittikten sonra Moğolistan ile Türkiye arasında kardeşlik köprüsü kuracağız."
Yabancı öğrencilerin yılda bir kez yol masraflarının karşılanmasıyla ilgili bilgi veren Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kemal Yurtnaç, Türkiye'de yıllardır maddi imkânsızlıklar sebebiyle memleketine gidemeyen, ailesini göremeyen birçok yabancı olduğunu belirtti. Bu öğrencilerin yol masraflarının karşılanmasıyla ilgili Maliye Bakanlığı'yla görüştüklerini ifade eden Yurtnaç, "Yabancı öğrencilere kendilerinin belirleyeceği zamanlarda bilet verilecek. Ayrıca olağanüstü durumlarda, memleketine gitmek isteyen öğrenciler de değerlendirme kurulu kararıyla bilet alabilecek." diye konuştu.
Bekir Bozdağ ayrıntıları bildireceklerini söyledi
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın geçen hafta müjdesini verdiği bedava bilet uygulaması, kamuoyunda yıllardır ailelerini görmeyen yabancı öğrenciler için reform niteliğinde bir karar olarak değerlendirildi. Uygulamaya göre Türkiye'de öğrenim gören yabancı öğrencilerin yılda bir kez memleketlerine gidiş-dönüş yol masrafları Türkiye tarafından karşılanacak. Konunun ayrıntıları henüz açıklanmadı ancak uygulamadan yaklaşık 11 bin burslu öğrencinin yararlanacağı belirtiliyor. Bunun yanı sıra yabancı öğrenciler için zorunlu hale getirilen sağlık sigortası primlerinde üçte iki indirime gidildi. Öğrenciler artık sağlık sigortası için 95-110 lira arası bir ücret yerine sadece 3O-40 lira ödeyecek. Ayrıca lisans, yüksek lisans ve doktora gibi farklı kategorilerde verilen burslarda da ciddi artışlar yapıldı. Resmî verilere göre Türkiye'de yaklaşık 26 bin yabancı öğrenci öğrenim görüyor.
(zaman)
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 10:13
Gösterim: 3859
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okul öncesi eğitimin olabildiğince erkene alınmasını, meslek seçiminin ise, mümkün olduğu kadar ileriki bir yaşa atılmasını savunuyordu.4+4+4'te, bu görüşün zıttı olan düzenlemelere rastlıyoruz. "Eğitim Reformu" teklifinde, okul öncesi eğitim yok. (Bununla beraber, ilköğretime başlama yaşı 5'e çekiliyor. Bırakınız işin pedagojik tarafını, maddi imkânsızlıklarla nasıl baş edilecek? Her yıl ilkokula 1 milyon 300 bin kişi başlıyor. Yaş 5'e indirildiğinde, o yıl ilköğretime gidecek 2 milyon 600 bin çocuğun ihtiyacını nasıl karşılayacaksınız?) AK Partili milletvekillerinin imzasıyla gündeme gelen 4+4+4,Milli Eğitim Bakanı'na danışılmadan hazırlanmış olacak ki, çıraklık yaşını İLO sözleşmesine aykırı olarak 11'e indiriyordu; bakanın müdahalesi sonucunda gene 14'e çıkarıldı. Ayrıca, Dinçer'in girişimiyle, ilk 4 yıldan sonra değil, ilk 8 yıldan sonra açık öğretim imkânı getirildi. Ömer Dinçer, "Yönlendirme olmaz, ancak ikinci 4 yılda bilgilendirme olabilir" diye konuşuyor. Oysa "Eğitim Reformu"na bakıyorsunuz, açıkça, yönlendirmeden söz ediyor: "Öğrencilerin ilgi ve beceri alanlarını küçük yaşlardan itibaren tespit ederek, orta öğrenim aşamasında başarılı olabilecekleri meslek dallarının temel bilgileriyle donatmak... 4 yıl temel eğitim, 4 yıl yönlendirme ve orta öğretime hazırlık eğitimi..."
Yönlendirmeyle bilgilendirme arasındaki farkı söyleyeyim: a) Yönlendirme, kabiliyetini tespit edip, çocuğu, başarılı olabileceği bir meslek dalına yönlendiriyor. b) Bilgilendirme, çocuğa, kabiliyetini sınayabileceği seçenekler veriyor. Becerilerini ortaya çıkaracak laboratuar ya da sosyal ortamlar yaratıyor.
Uzmanlar, artık sanayi değil, bilgi ve teknoloji çağında olduğumuzu söylüyorlar. Her an bilmediğimiz meslekler gelişebiliyor.
Dolayısıyla, gençlere, farklı mesleklere geçiş yapabilecekleri esnek bir eğitimin şart olduğunu vurguluyorlar.
Nazlı Ilıcak - Sabah
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okul öncesi eğitimin olabildiğince erkene alınmasını, meslek seçiminin ise, mümkün olduğu kadar ileriki bir yaşa atılmasını savunuyordu.4+4+4'te, bu görüşün zıttı olan düzenlemelere rastlıyoruz. "Eğitim Reformu" teklifinde, okul öncesi eğitim yok. (Bununla beraber, ilköğretime başlama yaşı 5'e çekiliyor. Bırakınız işin pedagojik tarafını, maddi imkânsızlıklarla nasıl baş edilecek? Her yıl ilkokula 1 milyon 300 bin kişi başlıyor. Yaş 5'e indirildiğinde, o yıl ilköğretime gidecek 2 milyon 600 bin çocuğun ihtiyacını nasıl karşılayacaksınız?) AK Partili milletvekillerinin imzasıyla gündeme gelen 4+4+4,Milli Eğitim Bakanı'na danışılmadan hazırlanmış olacak ki, çıraklık yaşını İLO sözleşmesine aykırı olarak 11'e indiriyordu; bakanın müdahalesi sonucunda gene 14'e çıkarıldı. Ayrıca, Dinçer'in girişimiyle, ilk 4 yıldan sonra değil, ilk 8 yıldan sonra açık öğretim imkânı getirildi. Ömer Dinçer, "Yönlendirme olmaz, ancak ikinci 4 yılda bilgilendirme olabilir" diye konuşuyor. Oysa "Eğitim Reformu"na bakıyorsunuz, açıkça, yönlendirmeden söz ediyor: "Öğrencilerin ilgi ve beceri alanlarını küçük yaşlardan itibaren tespit ederek, orta öğrenim aşamasında başarılı olabilecekleri meslek dallarının temel bilgileriyle donatmak... 4 yıl temel eğitim, 4 yıl yönlendirme ve orta öğretime hazırlık eğitimi..."
Yönlendirmeyle bilgilendirme arasındaki farkı söyleyeyim: a) Yönlendirme, kabiliyetini tespit edip, çocuğu, başarılı olabileceği bir meslek dalına yönlendiriyor. b) Bilgilendirme, çocuğa, kabiliyetini sınayabileceği seçenekler veriyor. Becerilerini ortaya çıkaracak laboratuar ya da sosyal ortamlar yaratıyor.
Uzmanlar, artık sanayi değil, bilgi ve teknoloji çağında olduğumuzu söylüyorlar. Her an bilmediğimiz meslekler gelişebiliyor.
Dolayısıyla, gençlere, farklı mesleklere geçiş yapabilecekleri esnek bir eğitimin şart olduğunu vurguluyorlar.
Nazlı Ilıcak - Sabah
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 09:45
Gösterim: 1430