Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Eğitim Bir Sen, öğretmen maaşlarının düşük olmasını gerekçe göstererek 24 Kasım öğretmenler gününde kutlama etkinliği yapmayacaklarını açıkladı. 

Öğretmenler ‘Öğretmenler Günü’nü boykot edecekÖğretmen maaşları, öğretmen atamaları, öğretmenlerin mesleki sıkıntıları, öğretmenlerin bitmek bilmeyen sorunları nedeniyle 24 Kasım Öğretmenler Günü artık öğretmenler için bir anlam ifade etmiyor

Radikal Gazetesi'nin haberine göre, eğitim iş kolunda yetkili sendika olan Eğitim Bir Sen, öğretmenlik mesleğinin ekonomik ve mesleki itibarını hedef alan yaklaşımlar bertaraf edilmediği sürece 24 Kasım’ında kutlama etkinliği yapmayacaklarını açıkladı. Kararın gerekçesi öğretmen maaşlarındaki sıkıntıyı bir kez daha gözler önüne seriyor: Öğretmenler ortalama 2000 TL, emeklileri ise 1400 TL alıyor. 4 kişilik bir ailenin yaşamını sürdürebilmesi içinse aylık 3200 TL gerekli. Eğitim Bir Sen’in kararını değerlendiren diğer sendikalardan kimine göre iktidara yakın bir sendikanın bu tepkisi sorunların büyüklüğünü gözler önüne seriyor. Kimine göre Eğitim Bir Sen samimi değil, kimine göre ise bu ideolojik bir karar .

Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, yaptığı açıklamada “Karar almamıza neden olan sebepler henüz ortadan kaldırılmadığı için Eğitim Bir Sen teşkilatı olarak aldığımız karar gereği 24 Kasım’a özel kutlama anlamı taşıyacak (yemekli toplantı, öğretmenler buluşması, sportif turnuvalar vb) herhangi bir faaliyet icra edilmeyecektir” diye konuştu. Özer toplusözleşme sonrasında hayal kırıklığı yaşadıklarını vurgulayarak “Bakan tarafından da öğretmenlere yönelik söylenen incitici sözler, ekonomik durum, tüm bunlara bakınca bu sene kutlanacak bir şey olmadığını gösteriyor. BU konulara dikkat çekmek için böyle bir girişim de bulunduk. MEB ; maliye bakanlığına ciddi bir mesaj verdiğimizi düşünüyorum. Amacımız bu, başkasının ne düşündüğü önemli değil” dedi. Haziran ayında aldıkları kararı yeniden açıklayan 231 bin üyeli Eğitim Bir Sen’in kararını, ve kutlama yapılmasına dair çağrısını diğer sendikalara sorduk.

İktidara yakın olan bunu diyorsa…

Eğitim Sen Başkanı Ünsal Yıldız’a göre, iktidarla yakınlığı olan bir kurumun tepkisi aslında 10 yıldır eğitimdeki politikaların yarattığı mağduriyetin büyüklüğünü kanıtlıyor. Bu tepkinin bile hafif kaldığını söyleyen Yıldız şöyle konuşuyor: “Eğitim Bir Sen’in bahsettiği mesleğin ekonomik ve mesleki itibarını hedef alan yaklaşımların tümü siyasi iktidar tarafından yapılıyor. Bu çıkış hafif bile kalıyor, daha fazlasını yapma adına toplantılarımız devam ediyor. Hükümete yakın bir sendikanın bu tepkisi, son 10 yıllık mağduriyetin ne boyuta geldiğini de gösteriyor.”

Sorunları anlatma günü

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ise sendika olarak hiçbir zaman şarkılı, yemekli kutlama yapmadıklarını, 24 Kasım’ın sorunları dile getirme vesilesi olarak gördüklerini belirterek şöyle konuşuyor: “24 Kasım öğretmenlerin problemlerini anlatmak için bir fırsat. Bu günü öğretmenlerin lehine çevirip çözüm için bir şeyler yapmak lazım. Eğitim Bir Sen’in, toplu sözleşmelerdeki performans düşüklüğü, öğretmenleri ek ödeme alacakları konusunda söz vermesine rağmen bu sözlerin altında kalması, üyelerini kızdırdı. Bu kızgınlığı azaltmaya yönelik bir adım. “

Atatürk ’e başöğretmenlik verildi diye kutlama yok

Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir ise Eğitim Bir Sen’nin kararının ideolojik olduğunu belirtiyor: “Bu karar öğretmenlerin maaşlarının yoksulluk sınırının altında kalmasından kaynaklamıyor. 24 Kasım, Mustafa Kemal’e Başöğretmenlik payesi verilmemesi nedeniyle de önemli. En son 4+4+4 ’e, pek çok öğretmen norm kadrosu fazlası olduğunda ağzını açmamış, toplusözleşmede sonuç elde edememiş bir sendika şimdi mi tepki gösteriyor. Tavrı sadece ideolojik buluyorum. Bugünlerde bir de karma eğitimi tartışmaya açtılar. AKP ’nin yaptıklarına karşı koyacak durumları yok, varlık sebepleri AKP.”

İşte Mali Tablo

Eğitim Bir Sen’nin açıkladığı nedenler arasındaki ekonomik sorunlar ne durumda? Eski Eğitim Sen Başkanı Alaaddin Dinçer’in verilerine göre işte öğretmenlerin 24 Kasım’ı zehir eden mali tablo:

* 2012 Temmuz ayı maaş verilerine göre öğretmenler ortalama 2000 TL, emeklileri ise 1400 TL aylık alıyor. 4 kişilik bir ailenin insanca yaşam sürdürebilmesi içinse aylık 3200 TL

* OECD’nin ‘21’inci Yüzyılda Öğretmen Yetiştirme ve Okul Liderlerinin Gelişimi: Dünyadan Dersler’ isimli rapora göre, asgari eğitim almış ve mesleğe yeni başlayan ilkokul öğretmen maaşlarının sıralandığı listede Türkiye , veri elde edilebilen 33 OECD ülkesi arasında 24’üncü. İlk sırada bulunan Lüksemburg’da mesleğe yeni başlayan asgari eğitimli ilkokul öğretmeni, satınalma gücü paritesine göre yılda 51 bin 799 dolar alıyor Türkiye’de bu rakam yıllık 25 bin 536 dolar oldu. En fazla maaş alan öğretmenlerin bulunduğu lise sıralamasında ise Türkiye veri elde edilebilen 31 ülke arasında 26’ncı sırada bulunuyor. Birinci Lüksemburg’da üst kategoride maaş alan bir lise öğretmenine yılda 139 bin 152 dolar maaş ödeniyor. Türkiye’de ise 30 bin 335 dolar. OECD ortalaması ise 53 bin 651 dolar.

> Öğretmenler ‘öğretmenler günü’nü boykot edecek

Eğitim Bir Sen, öğretmen maaşlarının düşük olmasını gerekçe göstererek 24 Kasım öğretmenler gününde kutlama etkinliği yapmayacaklarını açıkladı. 

Öğretmenler ‘Öğretmenler Günü’nü boykot edecekÖğretmen maaşları, öğretmen atamaları, öğretmenlerin mesleki sıkıntıları, öğretmenlerin bitmek bilmeyen sorunları nedeniyle 24 Kasım Öğretmenler Günü artık öğretmenler için bir anlam ifade etmiyor

Radikal Gazetesi'nin haberine göre, eğitim iş kolunda yetkili sendika olan Eğitim Bir Sen, öğretmenlik mesleğinin ekonomik ve mesleki itibarını hedef alan yaklaşımlar bertaraf edilmediği sürece 24 Kasım’ında kutlama etkinliği yapmayacaklarını açıkladı. Kararın gerekçesi öğretmen maaşlarındaki sıkıntıyı bir kez daha gözler önüne seriyor: Öğretmenler ortalama 2000 TL, emeklileri ise 1400 TL alıyor. 4 kişilik bir ailenin yaşamını sürdürebilmesi içinse aylık 3200 TL gerekli. Eğitim Bir Sen’in kararını değerlendiren diğer sendikalardan kimine göre iktidara yakın bir sendikanın bu tepkisi sorunların büyüklüğünü gözler önüne seriyor. Kimine göre Eğitim Bir Sen samimi değil, kimine göre ise bu ideolojik bir karar .

Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, yaptığı açıklamada “Karar almamıza neden olan sebepler henüz ortadan kaldırılmadığı için Eğitim Bir Sen teşkilatı olarak aldığımız karar gereği 24 Kasım’a özel kutlama anlamı taşıyacak (yemekli toplantı, öğretmenler buluşması, sportif turnuvalar vb) herhangi bir faaliyet icra edilmeyecektir” diye konuştu. Özer toplusözleşme sonrasında hayal kırıklığı yaşadıklarını vurgulayarak “Bakan tarafından da öğretmenlere yönelik söylenen incitici sözler, ekonomik durum, tüm bunlara bakınca bu sene kutlanacak bir şey olmadığını gösteriyor. BU konulara dikkat çekmek için böyle bir girişim de bulunduk. MEB ; maliye bakanlığına ciddi bir mesaj verdiğimizi düşünüyorum. Amacımız bu, başkasının ne düşündüğü önemli değil” dedi. Haziran ayında aldıkları kararı yeniden açıklayan 231 bin üyeli Eğitim Bir Sen’in kararını, ve kutlama yapılmasına dair çağrısını diğer sendikalara sorduk.

İktidara yakın olan bunu diyorsa…

Eğitim Sen Başkanı Ünsal Yıldız’a göre, iktidarla yakınlığı olan bir kurumun tepkisi aslında 10 yıldır eğitimdeki politikaların yarattığı mağduriyetin büyüklüğünü kanıtlıyor. Bu tepkinin bile hafif kaldığını söyleyen Yıldız şöyle konuşuyor: “Eğitim Bir Sen’in bahsettiği mesleğin ekonomik ve mesleki itibarını hedef alan yaklaşımların tümü siyasi iktidar tarafından yapılıyor. Bu çıkış hafif bile kalıyor, daha fazlasını yapma adına toplantılarımız devam ediyor. Hükümete yakın bir sendikanın bu tepkisi, son 10 yıllık mağduriyetin ne boyuta geldiğini de gösteriyor.”

Sorunları anlatma günü

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ise sendika olarak hiçbir zaman şarkılı, yemekli kutlama yapmadıklarını, 24 Kasım’ın sorunları dile getirme vesilesi olarak gördüklerini belirterek şöyle konuşuyor: “24 Kasım öğretmenlerin problemlerini anlatmak için bir fırsat. Bu günü öğretmenlerin lehine çevirip çözüm için bir şeyler yapmak lazım. Eğitim Bir Sen’in, toplu sözleşmelerdeki performans düşüklüğü, öğretmenleri ek ödeme alacakları konusunda söz vermesine rağmen bu sözlerin altında kalması, üyelerini kızdırdı. Bu kızgınlığı azaltmaya yönelik bir adım. “

Atatürk ’e başöğretmenlik verildi diye kutlama yok

Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir ise Eğitim Bir Sen’nin kararının ideolojik olduğunu belirtiyor: “Bu karar öğretmenlerin maaşlarının yoksulluk sınırının altında kalmasından kaynaklamıyor. 24 Kasım, Mustafa Kemal’e Başöğretmenlik payesi verilmemesi nedeniyle de önemli. En son 4+4+4 ’e, pek çok öğretmen norm kadrosu fazlası olduğunda ağzını açmamış, toplusözleşmede sonuç elde edememiş bir sendika şimdi mi tepki gösteriyor. Tavrı sadece ideolojik buluyorum. Bugünlerde bir de karma eğitimi tartışmaya açtılar. AKP ’nin yaptıklarına karşı koyacak durumları yok, varlık sebepleri AKP.”

İşte Mali Tablo

Eğitim Bir Sen’nin açıkladığı nedenler arasındaki ekonomik sorunlar ne durumda? Eski Eğitim Sen Başkanı Alaaddin Dinçer’in verilerine göre işte öğretmenlerin 24 Kasım’ı zehir eden mali tablo:

* 2012 Temmuz ayı maaş verilerine göre öğretmenler ortalama 2000 TL, emeklileri ise 1400 TL aylık alıyor. 4 kişilik bir ailenin insanca yaşam sürdürebilmesi içinse aylık 3200 TL

* OECD’nin ‘21’inci Yüzyılda Öğretmen Yetiştirme ve Okul Liderlerinin Gelişimi: Dünyadan Dersler’ isimli rapora göre, asgari eğitim almış ve mesleğe yeni başlayan ilkokul öğretmen maaşlarının sıralandığı listede Türkiye , veri elde edilebilen 33 OECD ülkesi arasında 24’üncü. İlk sırada bulunan Lüksemburg’da mesleğe yeni başlayan asgari eğitimli ilkokul öğretmeni, satınalma gücü paritesine göre yılda 51 bin 799 dolar alıyor Türkiye’de bu rakam yıllık 25 bin 536 dolar oldu. En fazla maaş alan öğretmenlerin bulunduğu lise sıralamasında ise Türkiye veri elde edilebilen 31 ülke arasında 26’ncı sırada bulunuyor. Birinci Lüksemburg’da üst kategoride maaş alan bir lise öğretmenine yılda 139 bin 152 dolar maaş ödeniyor. Türkiye’de ise 30 bin 335 dolar. OECD ortalaması ise 53 bin 651 dolar.

Son Güncelleme: Salı, 06 Kasım 2012 11:48

Gösterim: 4358

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Avrupa’da 4 bin Türk çocuğunun Gençlik Daireleri aracılığıyla ailelerden alındığını ve Hıristiyan ailelere verildiğini söyledi. Bozdağ, “Adeta bir Hıristiyanlaştırma kampanyası yapılıyor. Büyük bir dramla ve asimilasyonla karşı karşıyayız” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın 2013 yılı bütçesi üzerine sunum yaptı.

Birçok ülkenin kalkınma yardımları kapsamında faaliyetlerini askıya alırken, bütçe imkanlarını kısıtlarken, Türkiye'nin artırıma gittiğine işaret eden Bozdağ, ''Ülkemiz artık yardım alan değil, yardım yapan, tecrübesini paylaşan bir ülke haline gelmiştir'' dedi.

Yurt dışındaki sahipsiz Türk çocukları

Bozdağ, yurt dışında sahipsiz kalan 4 bin Türk çocuğunun gençlik daireleri aracılığıyla Hristiyan ailelere verildiğine dikkati çekerek, ''Bu çocuklar adeta Hristiyanlaştırılıyor. Büyük bir dramla büyük bir asimilasyonla karşı karşıyayız'' dedi.

Alevi vatandaşların sorunları

Daha sonra milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bozdağ, Alevi vatandaşların sorunlarıyla ilk defa devlet katında hükümetleri döneminde çalışmalar yapıldığını ifade ederek, CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün cemevlerinin ibadethane olmasıyla ilgili olarak verdiği soru önergesine, imzasıyla sunduğu yanıtı da okudu.

''Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile ilgili adım atmak lazım''

Bozdağ, 677 sayılı, 1925 tarihinde kabul edilen tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun metninden hükümler okuyarak, ''Bizim bu meseleyi doğru tartışmamız gerekiyor. Bu kanun yürürlükte. 'Şu şu sıfatları kullanmak yasak' deniyor. Şimdi bu noktada bir yandan elimizde bu kanun var. Bu kanunla ilgili adım atmak lazım, eğer biz bu meselede kalıcı bir çözüm istiyorsak. Adım atmazsak, bu kanunu kaldırmadan yapılacak her adım kanuna karşı hiledir. CHP gelsin bunu konuşalım'' diye konuştu.

''Mescid-i Nebevi'yi kimse yıkamaz''

Bozdağ, Mescid-i Nebevi'nin yıkılması diye bir durumun söz konusu olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

''Orada Mecsid-i Nebevi'nin etrafında bulunan bazı konutların yıkılarak çevreni genişletilmesine ilişkin proje hazırlanmış. Yıkılması değil, etrafındaki bazı yerleşim yerlerinin yıkılarak çevresinin genişletilmesidir. O bilgi yanlış. Mescid-i Nebevi'yi hiç kimse yıkamaz. Yıkması da mümkün değildir. Türkiye ve Müslümanlar da bunun karşısında durur. Kimsenin gücü yetmez.''

> Türk çocukları Hıristiyanlaştırılıyor iddiası

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Avrupa’da 4 bin Türk çocuğunun Gençlik Daireleri aracılığıyla ailelerden alındığını ve Hıristiyan ailelere verildiğini söyledi. Bozdağ, “Adeta bir Hıristiyanlaştırma kampanyası yapılıyor. Büyük bir dramla ve asimilasyonla karşı karşıyayız” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın 2013 yılı bütçesi üzerine sunum yaptı.

Birçok ülkenin kalkınma yardımları kapsamında faaliyetlerini askıya alırken, bütçe imkanlarını kısıtlarken, Türkiye'nin artırıma gittiğine işaret eden Bozdağ, ''Ülkemiz artık yardım alan değil, yardım yapan, tecrübesini paylaşan bir ülke haline gelmiştir'' dedi.

Yurt dışındaki sahipsiz Türk çocukları

Bozdağ, yurt dışında sahipsiz kalan 4 bin Türk çocuğunun gençlik daireleri aracılığıyla Hristiyan ailelere verildiğine dikkati çekerek, ''Bu çocuklar adeta Hristiyanlaştırılıyor. Büyük bir dramla büyük bir asimilasyonla karşı karşıyayız'' dedi.

Alevi vatandaşların sorunları

Daha sonra milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bozdağ, Alevi vatandaşların sorunlarıyla ilk defa devlet katında hükümetleri döneminde çalışmalar yapıldığını ifade ederek, CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün cemevlerinin ibadethane olmasıyla ilgili olarak verdiği soru önergesine, imzasıyla sunduğu yanıtı da okudu.

''Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile ilgili adım atmak lazım''

Bozdağ, 677 sayılı, 1925 tarihinde kabul edilen tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun metninden hükümler okuyarak, ''Bizim bu meseleyi doğru tartışmamız gerekiyor. Bu kanun yürürlükte. 'Şu şu sıfatları kullanmak yasak' deniyor. Şimdi bu noktada bir yandan elimizde bu kanun var. Bu kanunla ilgili adım atmak lazım, eğer biz bu meselede kalıcı bir çözüm istiyorsak. Adım atmazsak, bu kanunu kaldırmadan yapılacak her adım kanuna karşı hiledir. CHP gelsin bunu konuşalım'' diye konuştu.

''Mescid-i Nebevi'yi kimse yıkamaz''

Bozdağ, Mescid-i Nebevi'nin yıkılması diye bir durumun söz konusu olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

''Orada Mecsid-i Nebevi'nin etrafında bulunan bazı konutların yıkılarak çevreni genişletilmesine ilişkin proje hazırlanmış. Yıkılması değil, etrafındaki bazı yerleşim yerlerinin yıkılarak çevresinin genişletilmesidir. O bilgi yanlış. Mescid-i Nebevi'yi hiç kimse yıkamaz. Yıkması da mümkün değildir. Türkiye ve Müslümanlar da bunun karşısında durur. Kimsenin gücü yetmez.''

Son Güncelleme: Salı, 06 Kasım 2012 17:20

Gösterim: 1812

Öğretmen atamaları, eş durumu atamaları beklenildiği gib yapılamayınca öğretmenlerin son yıllarda mağduriyeti arttı. Bu yıl yapılan eş durumu atamaları 4+4+4 eğitim sistemiyle bu sorunları daha da büyüttü. Eş durumu atamaları nedeniyle iki bakan ters düştü

Akşam Gazetesi'nden Ebru Toktar Çekiç'in haberine göre, Milli Eğitim Bakanı Dinçer'in eş durumu atamalarına kapıyı kapatmasına Aile Bakanı Şahin'den itiraz geldi: Eşlerin biraraya getirilmesi gerektiğini düşünüyorum ile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, öğretmenlerin eş durumu atamaları konusunda Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile ters düştü. Bakan Şahin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda eş durumu atamalarına karşı çıkan Dinçer'in tutumunu onaylamadığı mesajını verdi. Milli Eğitim Bakanı'nın '70 milyon kişinin eğitimini nasıl yapabilirim' diye düşündüğünü belirten Şahin, 'Ama ben bakanın baktığı yerden bakamam. Biz, bize gelen tüm eş durumu taleplerini dikkate alarak, eşleri birleştirecek şekilde adım atıyoruz' diye konuştu.

'4 BİN KADIN KORUMADA'

BAKAN Fatma Şahin, çok önemli bir rakam daha vererek, yeni yasa sonrasında eşinden şiddet görme ve yaşam tehlikesi gerekçesiyle şu anda 4 bin 48 kadının koruma altına alındığını açıkladı. Kadına şiddetin azaldığını savunan Şahin, şiddet nedeniyle 2010'da 106 kadın, 88 erkeğin yaşamını yitirdiğini, bu sayının 2011'de 99 kadın 76 erkek, 2012'de de 56 kadın 55 erkeğe düştüğünü açıkladı.

Afyonlu ailelere çözüm

BAKAN Şahin, Afyon'daki patlama sonrasında yaşamını yitiren askerlerin kendi çıkardıkları yasa kapsamına alınması ve aile yakınlarının istihdam teşviğinden yararlanması için de hükümette çalışma yapıldığını söyledi.

AFYON'DAKİ patlama sırasında ölen askerlerin Genelkurmay Başkanlığı'nın 10 maddelik yönergesine göre 'doğal afet şehidi' sayıldığını ancak bunun aileleri çok üzdüğünü anımsatan Şahin, 'Milli Savunma Bakanlığı, şimdi bu konuda çalışma yapıyor. Bu ailelerin, şehitlere tanınan istihdam hakkından yararlanması yönünde eksiklik var. Ailelerin hassasiyetini çok iyi paylaşıyoruz, gerekli çalışmayı yapacağız' diye konuştu.

ŞAHİN, yeni çıkan yasa kapsamında şehit ailelerinden ikinci istihdam için 7 bin 481 kişişinin başvurduğunu, 201'inin kamuda işe yerleştirildiğini söyledi.

> Bakanların arasına ‘eş durumu’ girdi

Öğretmen atamaları, eş durumu atamaları beklenildiği gib yapılamayınca öğretmenlerin son yıllarda mağduriyeti arttı. Bu yıl yapılan eş durumu atamaları 4+4+4 eğitim sistemiyle bu sorunları daha da büyüttü. Eş durumu atamaları nedeniyle iki bakan ters düştü

Akşam Gazetesi'nden Ebru Toktar Çekiç'in haberine göre, Milli Eğitim Bakanı Dinçer'in eş durumu atamalarına kapıyı kapatmasına Aile Bakanı Şahin'den itiraz geldi: Eşlerin biraraya getirilmesi gerektiğini düşünüyorum ile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, öğretmenlerin eş durumu atamaları konusunda Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile ters düştü. Bakan Şahin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda eş durumu atamalarına karşı çıkan Dinçer'in tutumunu onaylamadığı mesajını verdi. Milli Eğitim Bakanı'nın '70 milyon kişinin eğitimini nasıl yapabilirim' diye düşündüğünü belirten Şahin, 'Ama ben bakanın baktığı yerden bakamam. Biz, bize gelen tüm eş durumu taleplerini dikkate alarak, eşleri birleştirecek şekilde adım atıyoruz' diye konuştu.

'4 BİN KADIN KORUMADA'

BAKAN Fatma Şahin, çok önemli bir rakam daha vererek, yeni yasa sonrasında eşinden şiddet görme ve yaşam tehlikesi gerekçesiyle şu anda 4 bin 48 kadının koruma altına alındığını açıkladı. Kadına şiddetin azaldığını savunan Şahin, şiddet nedeniyle 2010'da 106 kadın, 88 erkeğin yaşamını yitirdiğini, bu sayının 2011'de 99 kadın 76 erkek, 2012'de de 56 kadın 55 erkeğe düştüğünü açıkladı.

Afyonlu ailelere çözüm

BAKAN Şahin, Afyon'daki patlama sonrasında yaşamını yitiren askerlerin kendi çıkardıkları yasa kapsamına alınması ve aile yakınlarının istihdam teşviğinden yararlanması için de hükümette çalışma yapıldığını söyledi.

AFYON'DAKİ patlama sırasında ölen askerlerin Genelkurmay Başkanlığı'nın 10 maddelik yönergesine göre 'doğal afet şehidi' sayıldığını ancak bunun aileleri çok üzdüğünü anımsatan Şahin, 'Milli Savunma Bakanlığı, şimdi bu konuda çalışma yapıyor. Bu ailelerin, şehitlere tanınan istihdam hakkından yararlanması yönünde eksiklik var. Ailelerin hassasiyetini çok iyi paylaşıyoruz, gerekli çalışmayı yapacağız' diye konuştu.

ŞAHİN, yeni çıkan yasa kapsamında şehit ailelerinden ikinci istihdam için 7 bin 481 kişişinin başvurduğunu, 201'inin kamuda işe yerleştirildiğini söyledi.

Son Güncelleme: Salı, 06 Kasım 2012 08:51

Gösterim: 2303

Siz siz olun internetten alışveriş yaparken dolandırıcıların oyununa gelmeyin güvenli sitelerden alışveriş edin. İnternet üzerinden alışveriş yaparken TC kimlik numaralarını dolandırıcılara kaptıran vatandaşlar, yakalarını mahkemelerden bir türlü kurtaramıyor.

‘Sürekli polis kapımı çalacak mı?’ korkusu yaşayan vatandaşlar, devletten yeni TC kimlik numarası istiyor.

Zaman Gazetesi’nin haberine göre, kimlik numarası mağdurlarından 26 yaşındaki Muhammed Fatih Bıçakçı, dolandırıcıların sahibinden.com adlı internet sitesinde kendi adına üyelikler açarak vatandaşları tuzağa düşürdüğünü aktarıyor. İnternet sitesinin aynı TC numarası ile birden fazla üyeliği kabul etmesine anlam veremeyen Bıçakçı, dolandırıcıların yöntemini şöyle anlatıyor: “Dolandırıcılar, başkasının TC numarasıyla üye olup piyasanın çok altında ürün ilanları veriyor. İnternet sitesindeki telefon numarasından kendisine ulaşan müşteriden, elinde bulundurduğu TC numarasını ve kendi üzerine kayıtlı olmayan bir telefon numarasını vererek, ürünün ücretini veya kapora yatırmasını istiyor. Müşteri parayı yatırıyor. Dolandırıcı ‘parayı çeker çekmez’ telefonunu da kapatıp kayıplara karışıyor. Dolandırıldığını anlayan vatandaş da parayı yatırdığı TC numarası sahibine dava açıyor.” Sahtekarların TC numarasıyla kaç kişiyi dolandırdığını bilmeyen mağdur genç, “Her an polis kapıma gelip beni götürecek korkusuyla yaşıyorum. Dava açıp devletten yeni bir TC kimlik numarası isteyeceğim.” ifadelerini kullanıyor.

Avukat Okan: TC numarası ile istediğim kişiyi suçlu gibi gösterebilirim

Benzer bir şekilde dolandırılan vatandaşlardan biri de İzmirli Murat Boztoprak (35). Hakkında birçok dava bulunan Boztoprak da TC kimlik numarasının kötü insanların eline geçtiği için devletin kendisine yeni bir TC numarası vermesi gerektiğini vurguluyor. Boztoprak’ın avukatı Hakan Okan ise TC numarasının hiçbir mahremiyeti yokken bu numara üzerinden kişileri dolandırıcılıkla suçlamanın çok ilkel olduğunu vurguluyor. Okan, “Elimde bir TC kimlik numarası olsa istediğim kişiyi suçlu gibi gösterebilirim. Çünkü sistem buna çok müsait. Mahkemeler bu davalarda üzerine düşeni yapmıyor. Müvekkilime 5 yıl hapis ve 5 bin TL para cezası veren Ağır Ceza Mahkemesi, delilleri araştırmadan, toplamadan 3 ayda davayı bitirdi. Halbuki müvekkilimin söz konusu tarihlerde nerede olduğunu araştırması gerekiyordu.” diyor.

(zaman)

> Başlarına öyle bir şey geldi ki geriye tek çare kaldı

Siz siz olun internetten alışveriş yaparken dolandırıcıların oyununa gelmeyin güvenli sitelerden alışveriş edin. İnternet üzerinden alışveriş yaparken TC kimlik numaralarını dolandırıcılara kaptıran vatandaşlar, yakalarını mahkemelerden bir türlü kurtaramıyor.

‘Sürekli polis kapımı çalacak mı?’ korkusu yaşayan vatandaşlar, devletten yeni TC kimlik numarası istiyor.

Zaman Gazetesi’nin haberine göre, kimlik numarası mağdurlarından 26 yaşındaki Muhammed Fatih Bıçakçı, dolandırıcıların sahibinden.com adlı internet sitesinde kendi adına üyelikler açarak vatandaşları tuzağa düşürdüğünü aktarıyor. İnternet sitesinin aynı TC numarası ile birden fazla üyeliği kabul etmesine anlam veremeyen Bıçakçı, dolandırıcıların yöntemini şöyle anlatıyor: “Dolandırıcılar, başkasının TC numarasıyla üye olup piyasanın çok altında ürün ilanları veriyor. İnternet sitesindeki telefon numarasından kendisine ulaşan müşteriden, elinde bulundurduğu TC numarasını ve kendi üzerine kayıtlı olmayan bir telefon numarasını vererek, ürünün ücretini veya kapora yatırmasını istiyor. Müşteri parayı yatırıyor. Dolandırıcı ‘parayı çeker çekmez’ telefonunu da kapatıp kayıplara karışıyor. Dolandırıldığını anlayan vatandaş da parayı yatırdığı TC numarası sahibine dava açıyor.” Sahtekarların TC numarasıyla kaç kişiyi dolandırdığını bilmeyen mağdur genç, “Her an polis kapıma gelip beni götürecek korkusuyla yaşıyorum. Dava açıp devletten yeni bir TC kimlik numarası isteyeceğim.” ifadelerini kullanıyor.

Avukat Okan: TC numarası ile istediğim kişiyi suçlu gibi gösterebilirim

Benzer bir şekilde dolandırılan vatandaşlardan biri de İzmirli Murat Boztoprak (35). Hakkında birçok dava bulunan Boztoprak da TC kimlik numarasının kötü insanların eline geçtiği için devletin kendisine yeni bir TC numarası vermesi gerektiğini vurguluyor. Boztoprak’ın avukatı Hakan Okan ise TC numarasının hiçbir mahremiyeti yokken bu numara üzerinden kişileri dolandırıcılıkla suçlamanın çok ilkel olduğunu vurguluyor. Okan, “Elimde bir TC kimlik numarası olsa istediğim kişiyi suçlu gibi gösterebilirim. Çünkü sistem buna çok müsait. Mahkemeler bu davalarda üzerine düşeni yapmıyor. Müvekkilime 5 yıl hapis ve 5 bin TL para cezası veren Ağır Ceza Mahkemesi, delilleri araştırmadan, toplamadan 3 ayda davayı bitirdi. Halbuki müvekkilimin söz konusu tarihlerde nerede olduğunu araştırması gerekiyordu.” diyor.

(zaman)

Son Güncelleme: Salı, 06 Kasım 2012 09:40

Gösterim: 1934

Üniversite mezunları yeni yapılacak düzenlemeyle birlikte yılda iki defa yapılan polislik sınavına bir defa girecek ve eğitim süresi 6 aydan 12 aya çıkarılacak

Takvim Gazetesi’nin haberine göre, İçişleri Bakanlığı, üniversite mezunu polis adaylarını üzecek bir çalışmayı hayata geçirmek üzere. Buna göre üniversite mezunları, yılda iki defa değil bir kere yapılacak sınavla teşkilata alınacak. Eğitim süresi, 6 aydan 12 aya çıkarılacak. Polis olmak isteyen milli sporculara ekstra puan verilecek.

> Üniversite mezunlarına polis olmada üzücü haber!

Üniversite mezunları yeni yapılacak düzenlemeyle birlikte yılda iki defa yapılan polislik sınavına bir defa girecek ve eğitim süresi 6 aydan 12 aya çıkarılacak

Takvim Gazetesi’nin haberine göre, İçişleri Bakanlığı, üniversite mezunu polis adaylarını üzecek bir çalışmayı hayata geçirmek üzere. Buna göre üniversite mezunları, yılda iki defa değil bir kere yapılacak sınavla teşkilata alınacak. Eğitim süresi, 6 aydan 12 aya çıkarılacak. Polis olmak isteyen milli sporculara ekstra puan verilecek.

Son Güncelleme: Salı, 06 Kasım 2012 08:32

Gösterim: 2821


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.