Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, üniversite öğrencilerinin 400 liraya çıkartılan kredi ve burslarının hayırlı olmasını diledi.

 

davutoglu_ögrencilerDavutoğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından, "Üniversiteli gençlerimiz dün itibarıyla burs ve kredilerini 400 lira olarak almaya başladı. Söz verdik, yapıyoruz. Gençler... Hayırlı olsun" paylaşımında bulundu. Başbakan Davutoğlu, "ahmet_davutoglu" Instagram hesabından da aynı mesajla, üniversiteli öğrencilerle çekilen bir fotoğrafını paylaştı.


> Davutoğlu'ndan üniversite öğrencilerine mesaj

Başbakan Ahmet Davutoğlu, üniversite öğrencilerinin 400 liraya çıkartılan kredi ve burslarının hayırlı olmasını diledi.

 

davutoglu_ögrencilerDavutoğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından, "Üniversiteli gençlerimiz dün itibarıyla burs ve kredilerini 400 lira olarak almaya başladı. Söz verdik, yapıyoruz. Gençler... Hayırlı olsun" paylaşımında bulundu. Başbakan Davutoğlu, "ahmet_davutoglu" Instagram hesabından da aynı mesajla, üniversiteli öğrencilerle çekilen bir fotoğrafını paylaştı.


Son Güncelleme: Cuma, 08 Ocak 2016 11:33

Gösterim: 2259

Türkiye ekonomisine lokomotif olacak global markalar yaratmak ve türk markalarına sektörel ve akademik anlamda katma değer sağlamak amacıyla Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) tarafından kurulan BAU Branding Innovation (BBI), düzenlenen lansman ile birlikte hayata geçirildi.
enver_yucel_bauModa sektörünün öncü ismi ve Fendi markasının kurucularından Anna Fendi, lüks markaların marka danışmanı ve Forward Marketing’in kurucusu Fabien Moreau, Rebul Genel Müdürü Kerim Müderrisoğlu, Reklamcılık Vakfı Genel Müdürü Ayşegül Molu, Marka İletişim Danışmanı Güven Borça, Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, NYU Öğretim üyesi Prof. Dr. Tülin Erdem ve Doç. Dr. Selçuk Şirin’in katılımıyla gerçekleştirilen lansmanda marka değerinin önemi, işlevi, değerlendirilmesi ve katma değer/kaldıraç etkileri başarı hikayeleri üzerinden katılımcılar ile paylaşıldı.
Bir marka okulu üst yapılanması olarak tasarlanan ve markalama alanında dünyanın en önemli isimlerinden biri olan New York Üniversitesi (NYU) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülin Erdem öncülüğünde kurulan BAU Branding Innovation (BBI), veriye dayalı markalama yapma, markalama konusunda en güncel ve işlevsel teori, yaklaşım ve uygulamaları tanıtma, geliştirme, disiplinlerarası yöntemleri hayata geçirme gibi ayrıcalıkları ile bir markanın doğuşundan gelişimine tüm markalama sürecini eğitim, araştırma ve uygulama projeleri ile hayata geçiren bir oluşum olarak tasarlandı. BBI tanıtım lansmanında konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel “Üniversitelerin gelecek dünyaya yön verebilmesi için eğitim yanında eğitim-ekonomi ilişkisini harekete geçirecek alanlara da yatırım yapması, sektör ve firmalara yön vermesi gerekmektedir. Üniversiteler olarak, ekonomiye yön veren firmalar olarak sadece ürün bazında değil sosyal bilimler alanında da girişimci ve inovatif olmalıyız. Katma değeri yüksek ekonomiye geçişin temel göstergelerinden biri de şüphesiz ki markalaşmadır. Marka yaratamazsak arzu ettiğimiz seviyeye gelmemiz mümkün değildir. üniversite olarak yenilikçi ve girişimci projeler üretmeyi ve iş dünyası ile yakın ilişki içerisinde olmayı çok önemsiyoruz. Bu nedenle değerli bilim insanımız Prof.Dr.Tülin Erdem’in başkanlığında kurulan bu merkezin Türkiye’de ilk defa bir üniversite çatısı altında kuruluyor olması bizim için ayrı bir mutluluktur.
Markalara akademik ve sektörel anlamda katma değer sağlayarak, markalama bilincini artırmayı ve ülkemizin yüksek bir ekonomiye geçişini hızlandırmayı hedefleyen Branding Innovation (BBI), uygulamalı markalama araştırmalarına öncülük edecek ve markalama becerileri kazandırmak için yurt içi ve yurt dışından uzmanların oluşturduğu eğitim programları sunacak. Türkiye’de global markalar yaratmak amacıyla, uluslararası ölçekte profesyonelleri uygulamaları projeler etrafında bir araya getirecek olan Branding Innovation (BBI) marka yönetimi, marka değeri ölçümü, marka konumlandırması/yeniden konumlandırma, marka söylemleri ve öyküleri geliştirilmesi gibi çalışmalarda bulunacak.

> BAU'dan bir ilk: Markalama Merkezi

Türkiye ekonomisine lokomotif olacak global markalar yaratmak ve türk markalarına sektörel ve akademik anlamda katma değer sağlamak amacıyla Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) tarafından kurulan BAU Branding Innovation (BBI), düzenlenen lansman ile birlikte hayata geçirildi.
enver_yucel_bauModa sektörünün öncü ismi ve Fendi markasının kurucularından Anna Fendi, lüks markaların marka danışmanı ve Forward Marketing’in kurucusu Fabien Moreau, Rebul Genel Müdürü Kerim Müderrisoğlu, Reklamcılık Vakfı Genel Müdürü Ayşegül Molu, Marka İletişim Danışmanı Güven Borça, Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, NYU Öğretim üyesi Prof. Dr. Tülin Erdem ve Doç. Dr. Selçuk Şirin’in katılımıyla gerçekleştirilen lansmanda marka değerinin önemi, işlevi, değerlendirilmesi ve katma değer/kaldıraç etkileri başarı hikayeleri üzerinden katılımcılar ile paylaşıldı.
Bir marka okulu üst yapılanması olarak tasarlanan ve markalama alanında dünyanın en önemli isimlerinden biri olan New York Üniversitesi (NYU) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülin Erdem öncülüğünde kurulan BAU Branding Innovation (BBI), veriye dayalı markalama yapma, markalama konusunda en güncel ve işlevsel teori, yaklaşım ve uygulamaları tanıtma, geliştirme, disiplinlerarası yöntemleri hayata geçirme gibi ayrıcalıkları ile bir markanın doğuşundan gelişimine tüm markalama sürecini eğitim, araştırma ve uygulama projeleri ile hayata geçiren bir oluşum olarak tasarlandı. BBI tanıtım lansmanında konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel “Üniversitelerin gelecek dünyaya yön verebilmesi için eğitim yanında eğitim-ekonomi ilişkisini harekete geçirecek alanlara da yatırım yapması, sektör ve firmalara yön vermesi gerekmektedir. Üniversiteler olarak, ekonomiye yön veren firmalar olarak sadece ürün bazında değil sosyal bilimler alanında da girişimci ve inovatif olmalıyız. Katma değeri yüksek ekonomiye geçişin temel göstergelerinden biri de şüphesiz ki markalaşmadır. Marka yaratamazsak arzu ettiğimiz seviyeye gelmemiz mümkün değildir. üniversite olarak yenilikçi ve girişimci projeler üretmeyi ve iş dünyası ile yakın ilişki içerisinde olmayı çok önemsiyoruz. Bu nedenle değerli bilim insanımız Prof.Dr.Tülin Erdem’in başkanlığında kurulan bu merkezin Türkiye’de ilk defa bir üniversite çatısı altında kuruluyor olması bizim için ayrı bir mutluluktur.
Markalara akademik ve sektörel anlamda katma değer sağlayarak, markalama bilincini artırmayı ve ülkemizin yüksek bir ekonomiye geçişini hızlandırmayı hedefleyen Branding Innovation (BBI), uygulamalı markalama araştırmalarına öncülük edecek ve markalama becerileri kazandırmak için yurt içi ve yurt dışından uzmanların oluşturduğu eğitim programları sunacak. Türkiye’de global markalar yaratmak amacıyla, uluslararası ölçekte profesyonelleri uygulamaları projeler etrafında bir araya getirecek olan Branding Innovation (BBI) marka yönetimi, marka değeri ölçümü, marka konumlandırması/yeniden konumlandırma, marka söylemleri ve öyküleri geliştirilmesi gibi çalışmalarda bulunacak.

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Ocak 2016 17:02

Gösterim: 1961

Amasya Üniversitesi'nde, final sınavları döneminde üniversitenin kütüphanesinde ders çalışan öğrencilere her gece ücretsiz çay ve simit ikram ediliyor.

amasya_universitesi_ogrencilerÜniversite tarafından hayata geçirilen uygulama kapsamında Rektör Prof. Dr. Metin Orbay, öğrencilere kendi elleriyle çay, simit ve kahvaltılık ikram etti.

Uygulamanın öğrenciler tarafından da beğenildiğini ifade eden Orbay, zorlu final sınavları döneminde bir nebze de olsun öğrencileri rahatlamak ve onlara destek vermek amacıyla çay ve simit ikramının başlatıldığını söyledi.

Orbay, sınav dönemi süresince uygulamanın devam edeceğini belirterek, şöyle konuştu: "Sadece eğitim, öğretim ve araştırma olarak değil, öğrencilerimizin barınmasından ulaşımlarına, sosyal ve kültürel faaliyetlerine kadar birçok sorumluluk alanımız bulunuyor. Amasya Üniversitesi öğrencilerinin büyük bir kesimi il dışından geliyor ve barınma noktasında yurtlar ile kiraladıkları evlerde kalıyorlar. Öğrencilerimiz maalesef dönem içinde çalışmayıp vize ve final haftası yoğun bir çalışma temposuna giriyorlar. Bu dönemde öğrencilerimize bir nebze soluk aldırmak için böyle bir uygulamaya başladık."

Çay ve simit ikramının gece 24.00'te başlayıp bir saat servis yapılacağını belirten Orbay, sınavların sona ereceği güne kadar belirli günlerde öğrencilere ücretsiz olarak çay ve simit ikramının yanında, çorba ve pide dağıtımının da yapılacağını vurguladı.

Soğuk günlerde kendilerine ders çalışma alanı sağlayan ve ikramlarda bulunan üniversite yönetimine teşekkür eden öğrencilerden Ayşe Yılmaz ise "Vize ve final haftaları derslerimizin yoğunluğu nedeniyle genellikle ders çalışarak sabahlıyoruz. Gece geç saatte şehirde yemek yiyecek mekan bulamıyoruz. Böyle bir ikramın yapılması bizim için çok güzel oldu. Gece boyunca ders çalıştığımız için zinde olmamız gerekiyor, ders çalışmaya bir şeyler atıştırarak devam etmek dersimize olan motivasyonumuzu da artırıyor" değerlendirmesinde bulundu.

> Öğrencilere çay ve simit

Amasya Üniversitesi'nde, final sınavları döneminde üniversitenin kütüphanesinde ders çalışan öğrencilere her gece ücretsiz çay ve simit ikram ediliyor.

amasya_universitesi_ogrencilerÜniversite tarafından hayata geçirilen uygulama kapsamında Rektör Prof. Dr. Metin Orbay, öğrencilere kendi elleriyle çay, simit ve kahvaltılık ikram etti.

Uygulamanın öğrenciler tarafından da beğenildiğini ifade eden Orbay, zorlu final sınavları döneminde bir nebze de olsun öğrencileri rahatlamak ve onlara destek vermek amacıyla çay ve simit ikramının başlatıldığını söyledi.

Orbay, sınav dönemi süresince uygulamanın devam edeceğini belirterek, şöyle konuştu: "Sadece eğitim, öğretim ve araştırma olarak değil, öğrencilerimizin barınmasından ulaşımlarına, sosyal ve kültürel faaliyetlerine kadar birçok sorumluluk alanımız bulunuyor. Amasya Üniversitesi öğrencilerinin büyük bir kesimi il dışından geliyor ve barınma noktasında yurtlar ile kiraladıkları evlerde kalıyorlar. Öğrencilerimiz maalesef dönem içinde çalışmayıp vize ve final haftası yoğun bir çalışma temposuna giriyorlar. Bu dönemde öğrencilerimize bir nebze soluk aldırmak için böyle bir uygulamaya başladık."

Çay ve simit ikramının gece 24.00'te başlayıp bir saat servis yapılacağını belirten Orbay, sınavların sona ereceği güne kadar belirli günlerde öğrencilere ücretsiz olarak çay ve simit ikramının yanında, çorba ve pide dağıtımının da yapılacağını vurguladı.

Soğuk günlerde kendilerine ders çalışma alanı sağlayan ve ikramlarda bulunan üniversite yönetimine teşekkür eden öğrencilerden Ayşe Yılmaz ise "Vize ve final haftaları derslerimizin yoğunluğu nedeniyle genellikle ders çalışarak sabahlıyoruz. Gece geç saatte şehirde yemek yiyecek mekan bulamıyoruz. Böyle bir ikramın yapılması bizim için çok güzel oldu. Gece boyunca ders çalıştığımız için zinde olmamız gerekiyor, ders çalışmaya bir şeyler atıştırarak devam etmek dersimize olan motivasyonumuzu da artırıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Ocak 2016 11:18

Gösterim: 1225

Rusya Ulusal Araştırma Nükleer Üniversitesi'nin, Hacettepe, İstanbul ve Ankara üniversiteleri ile yürüttüğü eğitimde işbirliği anlaşmalarını iptal ettiği bildirildi.

 

rusya_turkiye_universiteRusya Ulusal Araştırma Nükleer Üniversitesi'nin (MEPhI), Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Ankara Üniversitesi ile yürüttüğü eğitimde işbirliği anlaşmalarını iptal ettiği bildirildi.
Hacettepe ve İTÜ'nün anlaşmaları, iki üniversite arasında bilim, eğitim ve sosyal alanlardaki işbirliğini kapsarken, Ankara Üniversitesi ile yapılan anlaşma, Mersin Akkuyu'da kurulacak olan nükleer santrale yetişmiş insan gücü sağlamayı amaçlıyordu. 
Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Niyazi Meriç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ankara Üniversitesi ile Rusya'dan MEPhI arasında 13 Nisan 2015 tarihinde iki anlaşma imzalandığını söyledi.

 

Bunlardan birinin, "çift yüksek lisans programı çerçevesinde akademik işbirliği" anlaşması, diğerinin ise "bilimsel, eğitim ve sosyal alanlarda işbirliği" anlaşması olduğunu bildiren Meriç, bu kapsamda anlaşmaların iki üniversite arasında öğrenci değişimini içerdiğini anlattı. Meriç, şöyle konuştu: "Anlaşmaya göre Türk öğrenciler, bir yıl boyunca MEPhl'de ve bir nükleer santralde deneylerini yapacaklar, tekrar Türkiye'ye dönüp tez hazırlayacaklardı. Öğrencilerimiz, Rusya'daki reaktörlerin başında deneyler yapacak, tecrübe kazanacaktı. Bu şekilde, yaklaşık bin öğrencinin hem Türkiye'de hem de Rusya'da eğitimi planlanmıştı. Hem Rus hem Türk öğrenciler, önümüzdeki yıldan itibaren hem Türkiye'ye hem de Rusya'daki eğitimlerine başlayacaktı."

 

Nükleer enerjide başka ülkeler de var
Rus tarafının anlaşmayı iptal ettiğini duyurmasıyla Ankara Üniversitesi olarak nükleer enerji konusunda ihtiyaç duyulan yüksek lisans programlarını kendilerinin açacağını vurgulayan Meriç, şunları kaydetti:

 

"Nükleer enerji konusunda deneyim kazanılabilecek Almanya, Japonya, Çin, İngiltere, Hindistan, İspanya gibi başka ülkeler de var. Bu ülkelerden bazıları, üniversitemize nükleer enerji konusunda bazı tekliflerde bulundu. Rus üniversitesinin bu iptal kararının ardından bu ülkelerden gelen diğer teklifleri değerlendireceğiz. Örneğin Sinop Nükleer Santrali de Japonya-Fransa ortaklığında yürütülecek. Tüm bu ihtimaller de masamızda duruyor."

Niyazi Meriç, MEPhI'nin Hacettepe Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi ile yürüttüğü bilim, eğitim ve sosyal alanlardaki işbirliği anlaşmasındaki katılımını da durdurduğunu sözlerine ekledi. 


> Rusya'dan Türk üniversitelerine şok iptal kararı

Rusya Ulusal Araştırma Nükleer Üniversitesi'nin, Hacettepe, İstanbul ve Ankara üniversiteleri ile yürüttüğü eğitimde işbirliği anlaşmalarını iptal ettiği bildirildi.

 

rusya_turkiye_universiteRusya Ulusal Araştırma Nükleer Üniversitesi'nin (MEPhI), Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Ankara Üniversitesi ile yürüttüğü eğitimde işbirliği anlaşmalarını iptal ettiği bildirildi.
Hacettepe ve İTÜ'nün anlaşmaları, iki üniversite arasında bilim, eğitim ve sosyal alanlardaki işbirliğini kapsarken, Ankara Üniversitesi ile yapılan anlaşma, Mersin Akkuyu'da kurulacak olan nükleer santrale yetişmiş insan gücü sağlamayı amaçlıyordu. 
Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Niyazi Meriç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ankara Üniversitesi ile Rusya'dan MEPhI arasında 13 Nisan 2015 tarihinde iki anlaşma imzalandığını söyledi.

 

Bunlardan birinin, "çift yüksek lisans programı çerçevesinde akademik işbirliği" anlaşması, diğerinin ise "bilimsel, eğitim ve sosyal alanlarda işbirliği" anlaşması olduğunu bildiren Meriç, bu kapsamda anlaşmaların iki üniversite arasında öğrenci değişimini içerdiğini anlattı. Meriç, şöyle konuştu: "Anlaşmaya göre Türk öğrenciler, bir yıl boyunca MEPhl'de ve bir nükleer santralde deneylerini yapacaklar, tekrar Türkiye'ye dönüp tez hazırlayacaklardı. Öğrencilerimiz, Rusya'daki reaktörlerin başında deneyler yapacak, tecrübe kazanacaktı. Bu şekilde, yaklaşık bin öğrencinin hem Türkiye'de hem de Rusya'da eğitimi planlanmıştı. Hem Rus hem Türk öğrenciler, önümüzdeki yıldan itibaren hem Türkiye'ye hem de Rusya'daki eğitimlerine başlayacaktı."

 

Nükleer enerjide başka ülkeler de var
Rus tarafının anlaşmayı iptal ettiğini duyurmasıyla Ankara Üniversitesi olarak nükleer enerji konusunda ihtiyaç duyulan yüksek lisans programlarını kendilerinin açacağını vurgulayan Meriç, şunları kaydetti:

 

"Nükleer enerji konusunda deneyim kazanılabilecek Almanya, Japonya, Çin, İngiltere, Hindistan, İspanya gibi başka ülkeler de var. Bu ülkelerden bazıları, üniversitemize nükleer enerji konusunda bazı tekliflerde bulundu. Rus üniversitesinin bu iptal kararının ardından bu ülkelerden gelen diğer teklifleri değerlendireceğiz. Örneğin Sinop Nükleer Santrali de Japonya-Fransa ortaklığında yürütülecek. Tüm bu ihtimaller de masamızda duruyor."

Niyazi Meriç, MEPhI'nin Hacettepe Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi ile yürüttüğü bilim, eğitim ve sosyal alanlardaki işbirliği anlaşmasındaki katılımını da durdurduğunu sözlerine ekledi. 


Son Güncelleme: Perşembe, 07 Ocak 2016 13:38

Gösterim: 1823

Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, ilerleyen yıllarda hekim fazlalığının gündeme gelmemesi için tıp fakültelerinin kontenjanlarını donduracaklarını söyledi.

 

tip_fakulteleriSağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu,  hekim vehemşire açığının Türkiye'nin önümüzdeki iki üç yıl içindeki en temel sorunlarından biri olduğunu belirtti. Müezzinoğlu, "OECD ülkelerinin ortalamasına göre 10 bin nüfusa 37 hekim düşüyor. Yunanistan'da 10 bin nüfusa 72 hekim düşüyor. Türkiye'de ise 10 bin nüfusa 17 hekim düşüyor. OECD ülkelerinin ortalamasını aldığımızda, o ortalama 37, bizde 17. Yani yarısından daha az hekim sayımız var" diye konuştu.

Müezzinoğlu, hemşire ve sağlık çalışanı sayısının ise OECD ortalamasının üçte biri düzeyinde olduğunu söyledi. Son yıllarda yapılan düzenlemeler sonrasında hemşire açığının hızla kapanmaya başladığını ifade eden Müezzinoğlu, "Geçtiğimiz yıl 20 bin, bu yıl yanılmıyorsam 30 bin ve gelecek yıl 40-50 binli rakamlarda hemşire olacak. Onların da istihdamıyla hemşire ve sağlık çalışanı açığımız büyük oranda kapanmış olacak" dedi.

 

"Kontenjanları donduruyoruz"

 

Hekim açığını kapatmak için son yıllarda tıp fakültelerinin sayısı ve öğrenci kontenjanların artırıldığına işaret eden Müzzinoğlu, bu kontenjanlarla uzun süre öğrenci alınması halinde ilerleyen yıllarda bu defa hekim fazlalığının gündeme gelebileceğine dikkati çekti. Müezzinoğlu, "Tıp fakültelerindeki kontenjanlarda 12 binlere çıktık. Bu 12 bin olarak devam ederse 2023'ten sonra da hızla hekim fazlasına döner gibi bir fotoğraf oluşacak. Onu 1 Ocak'ta YÖK Başkanımızla görüştük. Tıp fakültelerinin kontenjanlarını şimdi donduruyoruz. Yavaş yavaş da aşağı çekmeye başlayacağız ki çok öğrenci alarak yarın çok mezun vermek ve sonra da 'çok mezunu ne yapacağız' demek gibi bir fotoğrafla karşılaşmayalım" dedi.

 

Hemşirelere yönelik de geçen yıl bir düzenleme yapıldığını anımsatan Müezzinoğlu, sağlık meslek liselerinden mezun olanların artık hemşire değil yardımcı hemşire ya da sağlık elemanı olacaklarını anlattı.

 

"50 civarında yabancı hekim Aile Hekimliğinde hizmete başladı"

 

Yabancı doktorların Türkiye'de çalışabilmesi için Türkçe bilme şartı aramadıklarını belirten Müezzinoğlu, öncelikle hekimin bilgisi, tecrübesi ve Türkiye'ye, sağlık hizmetine sağlayacağı katkının önemli olduğunu bildirdi. Bakan Mehmet Müezzinoğlu, "Şu anda yaklaşık 500 civarında yabancı uyruklu hekim Türkiye'de sağlık hizmeti veriyor. Bu, özel sektörde daha fazla. Çünkü önce özel sektörün önünü açmıştık. Son dönemde de 50 civarında yabancı hekim Aile Hekimliğinde hizmete başladı" açıklamasında bulundu.


> Tıp fakültelerinin kontenjanları donduruluyor

Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, ilerleyen yıllarda hekim fazlalığının gündeme gelmemesi için tıp fakültelerinin kontenjanlarını donduracaklarını söyledi.

 

tip_fakulteleriSağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu,  hekim vehemşire açığının Türkiye'nin önümüzdeki iki üç yıl içindeki en temel sorunlarından biri olduğunu belirtti. Müezzinoğlu, "OECD ülkelerinin ortalamasına göre 10 bin nüfusa 37 hekim düşüyor. Yunanistan'da 10 bin nüfusa 72 hekim düşüyor. Türkiye'de ise 10 bin nüfusa 17 hekim düşüyor. OECD ülkelerinin ortalamasını aldığımızda, o ortalama 37, bizde 17. Yani yarısından daha az hekim sayımız var" diye konuştu.

Müezzinoğlu, hemşire ve sağlık çalışanı sayısının ise OECD ortalamasının üçte biri düzeyinde olduğunu söyledi. Son yıllarda yapılan düzenlemeler sonrasında hemşire açığının hızla kapanmaya başladığını ifade eden Müezzinoğlu, "Geçtiğimiz yıl 20 bin, bu yıl yanılmıyorsam 30 bin ve gelecek yıl 40-50 binli rakamlarda hemşire olacak. Onların da istihdamıyla hemşire ve sağlık çalışanı açığımız büyük oranda kapanmış olacak" dedi.

 

"Kontenjanları donduruyoruz"

 

Hekim açığını kapatmak için son yıllarda tıp fakültelerinin sayısı ve öğrenci kontenjanların artırıldığına işaret eden Müzzinoğlu, bu kontenjanlarla uzun süre öğrenci alınması halinde ilerleyen yıllarda bu defa hekim fazlalığının gündeme gelebileceğine dikkati çekti. Müezzinoğlu, "Tıp fakültelerindeki kontenjanlarda 12 binlere çıktık. Bu 12 bin olarak devam ederse 2023'ten sonra da hızla hekim fazlasına döner gibi bir fotoğraf oluşacak. Onu 1 Ocak'ta YÖK Başkanımızla görüştük. Tıp fakültelerinin kontenjanlarını şimdi donduruyoruz. Yavaş yavaş da aşağı çekmeye başlayacağız ki çok öğrenci alarak yarın çok mezun vermek ve sonra da 'çok mezunu ne yapacağız' demek gibi bir fotoğrafla karşılaşmayalım" dedi.

 

Hemşirelere yönelik de geçen yıl bir düzenleme yapıldığını anımsatan Müezzinoğlu, sağlık meslek liselerinden mezun olanların artık hemşire değil yardımcı hemşire ya da sağlık elemanı olacaklarını anlattı.

 

"50 civarında yabancı hekim Aile Hekimliğinde hizmete başladı"

 

Yabancı doktorların Türkiye'de çalışabilmesi için Türkçe bilme şartı aramadıklarını belirten Müezzinoğlu, öncelikle hekimin bilgisi, tecrübesi ve Türkiye'ye, sağlık hizmetine sağlayacağı katkının önemli olduğunu bildirdi. Bakan Mehmet Müezzinoğlu, "Şu anda yaklaşık 500 civarında yabancı uyruklu hekim Türkiye'de sağlık hizmeti veriyor. Bu, özel sektörde daha fazla. Çünkü önce özel sektörün önünü açmıştık. Son dönemde de 50 civarında yabancı hekim Aile Hekimliğinde hizmete başladı" açıklamasında bulundu.


Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Ocak 2016 11:53

Gösterim: 1887


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.