Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar, sağlık alanında yapılan suistimalleri önlemek için 1 Temmuz'da e-reçeteye geçeceklerini, reçetelerin kağıda değil elektronik ortamda yazılacağını söyledi. Acar, suistimallerin önlenmesi için bir başka önlem olarak avuç izi damar tarama yöntemiyle kimlik doğrulaması yapacaklarını belirtti.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Acar, 'Risk Odaklı Denetim Modeli' toplantısında sağlık alanında yapılan suistimalleri sıraladı ve onların önüne geçmek için e-reçeteye geçeceklerini, reçetelerin kağıda değil elektronik ortamda yazılacağını söyledi. Acar, "Elektronik reçete uygulaması sayesinde reçete üzerinden yapılan usulsüzlükler önemli ölçüde azalacaktır. Bu uygulama sayesinde hastanede muayene olmayan kişiler adına reçete düzenlenmesi artık mümkün olmayacaktır. E- reçete uygulamasına aile hekimleri de dahil tüm sağlık hizmet sunucularında 01.07.2012 tarihi itibarıyla geçmeyi planlıyoruz" dedi.
Acar, sağlık alanında yapılan suistimalleri şöyle sıraladı:
"Verilmeyen sağlık hizmetinin kuruma fatura edilmesi, genel sağlık sigortalısı olmayan kişilerin genel sağlık sigortalıları üzerinden hizmet verilmesi, sağlık hizmetlerinin gereksiz yere abartılarak kuruma fatura edilmesi, muayene katılım payından kurtulmak için acil olmadığı halde 'acilmiş' işlemi yapılması, ilaç katılım payından muaf olmak için usulsüz raporların düzenlenmesi, belirlenen ilave ücretten daha fazla hastalardan ilave ücret alınması, doktor-ilaç firması ve eczane arasındaki menfaat ilişkisi kurularak suni talep oluşturulması."
Acar, suistimallerin önlenmesi için bir başka önlem olarak avuç izi damar tarama yöntemiyle kimlik doğrulaması yapacaklarını belirtti.
70 MÜFETTİŞ DENETİM YAPACAK
SGK Başkanı Acar, 'Risk Odaklı Denetim Modeli' hakkında bilgi vererek, "Sözleşmeli özel hastaneler ve eczaneler için sigortalıların doktora müracaatından sunulan sağlık hizmeti ve reçetelerin kuruma teslim edildiği sürece kadarki hizmet akış süreçleri oluşturulmuştur. Bu süreçlerde ortaya çıkabilecek olası riskler dikkate alınmak suretiyle ölçülebilen risk faktörleri belirlenmiştir" dedi.
Eczanelerin denetimleriyle alakalı oluşturulan parametreleri de açıklayan Acar, "Söz konusu denetim sistemiyle, veriye dayalı, şeffaf, etkin ve yerinde bir denetim modelinin temellerini atıyoruz" diye konuştu.
70 müfettişin denetim yapacağını belirten Acar, "Artık arkadaşlar denetim yerlerine ellerindeki bilgilerle gidecekler, hangi hastanenin hangi eczanenin ne tür riskler içerdiğini bilerek denetime başlayacaklar" diyerek şu parametrelere dikkat edeceklerini açıkladı:
"En çok reçete yazan 100 doktor ve bunların yazdıkları ilk 10 ilaç ile en çok reçetenin gittiği ilk 10 eczane. Tutar bakımından en çok reçete yazan ilk 10 doktor, bunların yazdıkları 10 ilaç ile tutar olarak en çok ilaç satan 10 eczane. İl içinde tutar bakımında en çok reçete edilen ilk 50 ilaç ve bu ilaçları en çok yazan ilk 10 doktor."
Acar, hastanelerde yapılacak denetimde ise şunlara dikkat edeceklerini belirtti:
"Ayaktan muayene ile birlikte en çok tetkik ve tahlil işlemi yapan ilk 100 hastane. Bu hastanelerde en çok işlem gönderen ilk 10 branş. En çok işlem gönderen ilk 10 doktor. En çok takip alan ilk 100 doktorun en çok yaptığı ilk 50 işlem ve en çok acil takibi alan ilk 100 hastane".
GÜNDE 300 REÇETE YAZILMASINI KURUM OLARAK KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL
Acar, yaptıkları bir çalışma sonunda günlük ortalama 60 ila 300 arasında reçete yazan 861 hekim tespit ettiklerini söyledi. Başkan Acar, çalışmanın sonucunda bir doktorun günde 300 tane reçete yazdığını, 365 günün toplamının ise 67 bin olduğunu açıkladı. 816 doktorun günlük reçete yazma ortalamasının 60 ila 100 olduğunu belirten Acar, toplumda yazdıkları reçete sayısının 12 milyon 400 bin olduğunu bildirdi. Acar, 26 yaşında tüp bebek tedavisi gören bir bayan hastaya bir yıl içerisinde 49 adet reçetede 120 değişik ilaç reçete edildiğini ve bir hastanın bir yıl içinde bu kadar farklı ilaç kullanmasının sonucunda ortaya çıkabilecek zararları kamuoyunun takdirine bıraktığını ifade etti. "Biz kurum olarak bunları cezalandırmak mecburiyetindeyiz" diyen Acar, günde 300 reçete yazılmasını kurum olarak kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar, sağlık alanında yapılan suistimalleri önlemek için 1 Temmuz'da e-reçeteye geçeceklerini, reçetelerin kağıda değil elektronik ortamda yazılacağını söyledi. Acar, suistimallerin önlenmesi için bir başka önlem olarak avuç izi damar tarama yöntemiyle kimlik doğrulaması yapacaklarını belirtti.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Acar, 'Risk Odaklı Denetim Modeli' toplantısında sağlık alanında yapılan suistimalleri sıraladı ve onların önüne geçmek için e-reçeteye geçeceklerini, reçetelerin kağıda değil elektronik ortamda yazılacağını söyledi. Acar, "Elektronik reçete uygulaması sayesinde reçete üzerinden yapılan usulsüzlükler önemli ölçüde azalacaktır. Bu uygulama sayesinde hastanede muayene olmayan kişiler adına reçete düzenlenmesi artık mümkün olmayacaktır. E- reçete uygulamasına aile hekimleri de dahil tüm sağlık hizmet sunucularında 01.07.2012 tarihi itibarıyla geçmeyi planlıyoruz" dedi.
Acar, sağlık alanında yapılan suistimalleri şöyle sıraladı:
"Verilmeyen sağlık hizmetinin kuruma fatura edilmesi, genel sağlık sigortalısı olmayan kişilerin genel sağlık sigortalıları üzerinden hizmet verilmesi, sağlık hizmetlerinin gereksiz yere abartılarak kuruma fatura edilmesi, muayene katılım payından kurtulmak için acil olmadığı halde 'acilmiş' işlemi yapılması, ilaç katılım payından muaf olmak için usulsüz raporların düzenlenmesi, belirlenen ilave ücretten daha fazla hastalardan ilave ücret alınması, doktor-ilaç firması ve eczane arasındaki menfaat ilişkisi kurularak suni talep oluşturulması."
Acar, suistimallerin önlenmesi için bir başka önlem olarak avuç izi damar tarama yöntemiyle kimlik doğrulaması yapacaklarını belirtti.
70 MÜFETTİŞ DENETİM YAPACAK
SGK Başkanı Acar, 'Risk Odaklı Denetim Modeli' hakkında bilgi vererek, "Sözleşmeli özel hastaneler ve eczaneler için sigortalıların doktora müracaatından sunulan sağlık hizmeti ve reçetelerin kuruma teslim edildiği sürece kadarki hizmet akış süreçleri oluşturulmuştur. Bu süreçlerde ortaya çıkabilecek olası riskler dikkate alınmak suretiyle ölçülebilen risk faktörleri belirlenmiştir" dedi.
Eczanelerin denetimleriyle alakalı oluşturulan parametreleri de açıklayan Acar, "Söz konusu denetim sistemiyle, veriye dayalı, şeffaf, etkin ve yerinde bir denetim modelinin temellerini atıyoruz" diye konuştu.
70 müfettişin denetim yapacağını belirten Acar, "Artık arkadaşlar denetim yerlerine ellerindeki bilgilerle gidecekler, hangi hastanenin hangi eczanenin ne tür riskler içerdiğini bilerek denetime başlayacaklar" diyerek şu parametrelere dikkat edeceklerini açıkladı:
"En çok reçete yazan 100 doktor ve bunların yazdıkları ilk 10 ilaç ile en çok reçetenin gittiği ilk 10 eczane. Tutar bakımından en çok reçete yazan ilk 10 doktor, bunların yazdıkları 10 ilaç ile tutar olarak en çok ilaç satan 10 eczane. İl içinde tutar bakımında en çok reçete edilen ilk 50 ilaç ve bu ilaçları en çok yazan ilk 10 doktor."
Acar, hastanelerde yapılacak denetimde ise şunlara dikkat edeceklerini belirtti:
"Ayaktan muayene ile birlikte en çok tetkik ve tahlil işlemi yapan ilk 100 hastane. Bu hastanelerde en çok işlem gönderen ilk 10 branş. En çok işlem gönderen ilk 10 doktor. En çok takip alan ilk 100 doktorun en çok yaptığı ilk 50 işlem ve en çok acil takibi alan ilk 100 hastane".
GÜNDE 300 REÇETE YAZILMASINI KURUM OLARAK KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL
Acar, yaptıkları bir çalışma sonunda günlük ortalama 60 ila 300 arasında reçete yazan 861 hekim tespit ettiklerini söyledi. Başkan Acar, çalışmanın sonucunda bir doktorun günde 300 tane reçete yazdığını, 365 günün toplamının ise 67 bin olduğunu açıkladı. 816 doktorun günlük reçete yazma ortalamasının 60 ila 100 olduğunu belirten Acar, toplumda yazdıkları reçete sayısının 12 milyon 400 bin olduğunu bildirdi. Acar, 26 yaşında tüp bebek tedavisi gören bir bayan hastaya bir yıl içerisinde 49 adet reçetede 120 değişik ilaç reçete edildiğini ve bir hastanın bir yıl içinde bu kadar farklı ilaç kullanmasının sonucunda ortaya çıkabilecek zararları kamuoyunun takdirine bıraktığını ifade etti. "Biz kurum olarak bunları cezalandırmak mecburiyetindeyiz" diyen Acar, günde 300 reçete yazılmasını kurum olarak kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 17:03
Gösterim: 1647
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, kredili mevduat hesapları (KMH) kapsamında kredi kullanmayı düşünen tüketicileri, banka faizleri ve masrafları konusunda uyardı.
BDDK'dan yapılan yazılı açıklamada, bankalarca (katılım bankaları hariç) KMH kapsamında kullandırılan kredi tutarının 2011'in Aralık ayında ise 7 milyar 395 milyon 431 bin liraya ulaştığı belirtildi.
KMH kapsamında kullandırılan kredilere uygulanacak faiz oranlarının, sağlanabilecek diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların bankalarca serbestçe belirlenebildiğinin anımsatıldığı açıklamada, tüketicilere ''Anılan ürünü kullanmadan önce ilgili bankaların KMH için belirledikleri faiz oranları ile diğer masraflar dikkate alınarak karar verilmeli veya ileride KMH kullanılmak düşünülüyorsa bankaların faiz oranları ile masraflarını karşılaştırmak suretiyle tercih yapması yararlı olacaktır'' uyarısında bulunuldu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, kredili mevduat hesapları (KMH) kapsamında kredi kullanmayı düşünen tüketicileri, banka faizleri ve masrafları konusunda uyardı.
BDDK'dan yapılan yazılı açıklamada, bankalarca (katılım bankaları hariç) KMH kapsamında kullandırılan kredi tutarının 2011'in Aralık ayında ise 7 milyar 395 milyon 431 bin liraya ulaştığı belirtildi.
KMH kapsamında kullandırılan kredilere uygulanacak faiz oranlarının, sağlanabilecek diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların bankalarca serbestçe belirlenebildiğinin anımsatıldığı açıklamada, tüketicilere ''Anılan ürünü kullanmadan önce ilgili bankaların KMH için belirledikleri faiz oranları ile diğer masraflar dikkate alınarak karar verilmeli veya ileride KMH kullanılmak düşünülüyorsa bankaların faiz oranları ile masraflarını karşılaştırmak suretiyle tercih yapması yararlı olacaktır'' uyarısında bulunuldu.
Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 16:47
Gösterim: 1583
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) ile İŞKUR arasında Mesleki Eğitim İşbirliği Protokolü'nün imzalanması için düzenlenen törende yaptığı konuşmada memurların maaş zamlarını mayıs ayı içerisinde alacaklarını söyledi.
Çelik, şunları kaydetti: ''Şu anda Meclis'te görüşülen yasanın hemen akabinde bu yasayı ele alıyoruz. Bize ifade edildiğine göre, bugün mevcut 4+4+4 yasasının 5 maddesi kalmış, bugün biteceği, Cumartesi günü gensoruların görüşüleceği... Büyük ihtimalle de Pazar günü bu yasanın ele alınacağı şeklinde bir program yapılmış. Umarım aksama olmaz ve Pazar günü görüşerek, bu önemli düzenlemenin yasasının Meclis'ten geçmesini sağlarız. Hemen akabinde de Cumhurbaşkanımızın onayından sonra da süreci hızlı bir şekilde başlatıp ifade ettiğimiz gibi Mayıs ayına, Ocak'tan bugüne zamları içeren bu toplu sözleşme görüşmelerini neticelendirmiş oluruz. Bildiğiniz gibi yasada bir aylık bir süre var. Yani Nisan ayında bunu gerçekleştirince Mayıs ayında da bu bir aylık süre tamamlanmış oluyor ve böylece memurlarımızın zamları bu süreç içerisinde tamamlanmış olacak.''
''Sözleşmeli belediye çalışanlarına'' ilişkin bir soruya da Çelik, ''Sözleşmelilerle ilgili değerlendirmemizi yaptık. Bu konu, gündemimizdeki konulardan bir tanesi. Sayın Başbakanımızın talimatıyla yapılan çalışma kendilerine arz edilecek. Bir bütünlük içinde spesifik olarak bu yerel yönetimlerdeki sözleşmelilerle ilgili değerlendirme yapılacak. Bu konuda bizim yaptığımız çalışmaya sayın Başbakanımızın vereceği talimat doğrultusunda da bu konu ele alınacak veya farklı bir talimat olur ise o çerçevede değerlendirme yapmış olacağız'' diye yanıt verdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) ile İŞKUR arasında Mesleki Eğitim İşbirliği Protokolü'nün imzalanması için düzenlenen törende yaptığı konuşmada memurların maaş zamlarını mayıs ayı içerisinde alacaklarını söyledi.
Çelik, şunları kaydetti: ''Şu anda Meclis'te görüşülen yasanın hemen akabinde bu yasayı ele alıyoruz. Bize ifade edildiğine göre, bugün mevcut 4+4+4 yasasının 5 maddesi kalmış, bugün biteceği, Cumartesi günü gensoruların görüşüleceği... Büyük ihtimalle de Pazar günü bu yasanın ele alınacağı şeklinde bir program yapılmış. Umarım aksama olmaz ve Pazar günü görüşerek, bu önemli düzenlemenin yasasının Meclis'ten geçmesini sağlarız. Hemen akabinde de Cumhurbaşkanımızın onayından sonra da süreci hızlı bir şekilde başlatıp ifade ettiğimiz gibi Mayıs ayına, Ocak'tan bugüne zamları içeren bu toplu sözleşme görüşmelerini neticelendirmiş oluruz. Bildiğiniz gibi yasada bir aylık bir süre var. Yani Nisan ayında bunu gerçekleştirince Mayıs ayında da bu bir aylık süre tamamlanmış oluyor ve böylece memurlarımızın zamları bu süreç içerisinde tamamlanmış olacak.''
''Sözleşmeli belediye çalışanlarına'' ilişkin bir soruya da Çelik, ''Sözleşmelilerle ilgili değerlendirmemizi yaptık. Bu konu, gündemimizdeki konulardan bir tanesi. Sayın Başbakanımızın talimatıyla yapılan çalışma kendilerine arz edilecek. Bir bütünlük içinde spesifik olarak bu yerel yönetimlerdeki sözleşmelilerle ilgili değerlendirme yapılacak. Bu konuda bizim yaptığımız çalışmaya sayın Başbakanımızın vereceği talimat doğrultusunda da bu konu ele alınacak veya farklı bir talimat olur ise o çerçevede değerlendirme yapmış olacağız'' diye yanıt verdi.
Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 15:55
Gösterim: 2847
TBMM Genel Kurulu'nda, CHP milletvekilleri dövizli eylem yaptı.
Genel Kurul'da, zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran teklifin 24. maddesinin görüşülmesine başlanmadan önce ayağa kalkan CHP milletvekilleri ellerinde, ''Yiyin efendiler yiyin'', ''Laiklik demokrasinin teminatıdır'', ''Burada yetim hakkı yiyorlar'' yazılı dövizleri açarak, basın mensuplarına gösterdi.
Bazı milletvekillerinin de AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın yer aldığı fotoğrafı ellerinde tuttuğu görüldü.
TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, bunun üzerine birleşime ara verdi. Verilen aranın ardından, önerge üzerine konuşacak CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger ile Grup Başkanvekilleri Muharrem İnce ve Emin Ülker Tarhan dışındaki CHP milletvekilleri Genel Kurul'a girmedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM Genel Kurulu'nda, CHP milletvekilleri dövizli eylem yaptı.
Genel Kurul'da, zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran teklifin 24. maddesinin görüşülmesine başlanmadan önce ayağa kalkan CHP milletvekilleri ellerinde, ''Yiyin efendiler yiyin'', ''Laiklik demokrasinin teminatıdır'', ''Burada yetim hakkı yiyorlar'' yazılı dövizleri açarak, basın mensuplarına gösterdi.
Bazı milletvekillerinin de AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın yer aldığı fotoğrafı ellerinde tuttuğu görüldü.
TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, bunun üzerine birleşime ara verdi. Verilen aranın ardından, önerge üzerine konuşacak CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger ile Grup Başkanvekilleri Muharrem İnce ve Emin Ülker Tarhan dışındaki CHP milletvekilleri Genel Kurul'a girmedi.
Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 16:30
Gösterim: 1572
AK Parti İl Kongresi'ne katılmak üzere Kırşehir'e gelen Arınç, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in hayatının seçmeli ders olarak okutulmasıyla ilgili, ''Milletimiz bundan büyük bir memnuniyet duydu” dedi.
Arınç, Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci'yi ziyaretinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “bunun dışındaki seçmeli dersler de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tespit edilecektir, Talim Terbiye Kurullarının ve diğerlerinin iştiraki ile. Bütün bu dersler seçmeli olacaktır, isteğe bağlı olacaktır. Kimse mecbur edilmeden, baskı altında kalmadan bu dersler isteyenlere verilecektir'' dedi.
‘Teşvik Yasası’ geliyor
Arınç, bir gazetecinin ''Teşvik Yasası'' ile ilgili sorusuna, ''Çalışmalar devam ediyor. Başbakanımız son noktayı koyacak. Pazartesi günü Bakanlar Kurulumuz olursa, onu takip eden günlerde, yeni Teşvik Yasası ile ilgili gelişmeler kamuoyuna da açıklanacak. Kırşehir hak ettiği yeri alıyor, bundan sonra da daha da çok alacak. Olumsuz cümle kurmak yok. Kırşehir bu kadar hizmeti nereden yapıyor. Hiç merak etmeyin. Kırşehir tarihinde görmediği yatırımlarla tanışıyor. Bundan sonra da tanışacak inşallah. Bunun esasları ve usulleri 15 gün içerisinde açıklanır'' yanıtını verdi.
''Çok orijinal dersler de bulacaksınız''
Başbakan Yardımcısı Arınç, Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in hayatının seçmeli ders olarak okutulmasıyla ilgili soru üzerine de, şöyle konuştu: ''Milletimiz bundan büyük bir memnuniyet duydu. Bize gelen haberler böyle. Kanun henüz çıkmadı, sadece 9. madde önerge ile yeniden tanzim edilmiş oldu. İlk 4 yıllık süre ilkokuldur, ortası 4 yıllık ortaokuldur, sonu da lisedir. Bütün okullarda seçmeli dersler okutulacaktır. Seçmeli dersler taleplere göre, yine Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre, Milli Eğitim Şurası'nda alınan kararlara uygun olarak konulacaktır.
Ancak Milliyetçi Hareket Partisi'nin de verdiği reddedilen bir önerge, bunu daha mükemmel hale getiren AK Parti'nin verdiği bir önerge ile Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in hayatı İslam tarihine yönelik bazı bilgiler içeren seçmeli derslerin konulması, ayrıca isim olarak girdi. Bunun dışındaki seçmeli dersler de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tespit edilecektir. Talim Terbiye Kurullarının ve diğerlerinin iştiraki ile bütün bu dersler seçmeli olacaktır. İsteğe bağlı olacaktır. Kimse mecbur edilmeden, baskı altında kalmadan bu dersler isteyenlere verilecektir. Çok orijinal dersler de bulacaksınız. Bu bir zenginliktir. Eğitimin daha güçlü olması için konulmuş tedbirlerdir. Dün de kabul edilen önerge ile bu zenginliğe bir destek olunduğu kanaatindeyim. Ana muhalefet partisinin şiddetle buna karşı çıktığını ve bunun adeta bir tehlike olduğunu söylediklerini sözlerime eklemeliyim. Milletimiz büyük bir çoğunlukla bu tür derslerin öğrencilere faydalı olacağını, seçimlik hale getirilmesini istiyordu. Umarım istediğine kavuşmuş oldu. Kanun bu şekliyle çıkarsa artık bütünü itibariyle Türkiye'de eğitim sistemi yeniden dizayn edilmiş olacak. Umarım ki eğitimimize olumlu katkılar sağlayacak.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
AK Parti İl Kongresi'ne katılmak üzere Kırşehir'e gelen Arınç, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in hayatının seçmeli ders olarak okutulmasıyla ilgili, ''Milletimiz bundan büyük bir memnuniyet duydu” dedi.
Arınç, Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci'yi ziyaretinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “bunun dışındaki seçmeli dersler de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tespit edilecektir, Talim Terbiye Kurullarının ve diğerlerinin iştiraki ile. Bütün bu dersler seçmeli olacaktır, isteğe bağlı olacaktır. Kimse mecbur edilmeden, baskı altında kalmadan bu dersler isteyenlere verilecektir'' dedi.
‘Teşvik Yasası’ geliyor
Arınç, bir gazetecinin ''Teşvik Yasası'' ile ilgili sorusuna, ''Çalışmalar devam ediyor. Başbakanımız son noktayı koyacak. Pazartesi günü Bakanlar Kurulumuz olursa, onu takip eden günlerde, yeni Teşvik Yasası ile ilgili gelişmeler kamuoyuna da açıklanacak. Kırşehir hak ettiği yeri alıyor, bundan sonra da daha da çok alacak. Olumsuz cümle kurmak yok. Kırşehir bu kadar hizmeti nereden yapıyor. Hiç merak etmeyin. Kırşehir tarihinde görmediği yatırımlarla tanışıyor. Bundan sonra da tanışacak inşallah. Bunun esasları ve usulleri 15 gün içerisinde açıklanır'' yanıtını verdi.
''Çok orijinal dersler de bulacaksınız''
Başbakan Yardımcısı Arınç, Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in hayatının seçmeli ders olarak okutulmasıyla ilgili soru üzerine de, şöyle konuştu: ''Milletimiz bundan büyük bir memnuniyet duydu. Bize gelen haberler böyle. Kanun henüz çıkmadı, sadece 9. madde önerge ile yeniden tanzim edilmiş oldu. İlk 4 yıllık süre ilkokuldur, ortası 4 yıllık ortaokuldur, sonu da lisedir. Bütün okullarda seçmeli dersler okutulacaktır. Seçmeli dersler taleplere göre, yine Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre, Milli Eğitim Şurası'nda alınan kararlara uygun olarak konulacaktır.
Ancak Milliyetçi Hareket Partisi'nin de verdiği reddedilen bir önerge, bunu daha mükemmel hale getiren AK Parti'nin verdiği bir önerge ile Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in hayatı İslam tarihine yönelik bazı bilgiler içeren seçmeli derslerin konulması, ayrıca isim olarak girdi. Bunun dışındaki seçmeli dersler de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tespit edilecektir. Talim Terbiye Kurullarının ve diğerlerinin iştiraki ile bütün bu dersler seçmeli olacaktır. İsteğe bağlı olacaktır. Kimse mecbur edilmeden, baskı altında kalmadan bu dersler isteyenlere verilecektir. Çok orijinal dersler de bulacaksınız. Bu bir zenginliktir. Eğitimin daha güçlü olması için konulmuş tedbirlerdir. Dün de kabul edilen önerge ile bu zenginliğe bir destek olunduğu kanaatindeyim. Ana muhalefet partisinin şiddetle buna karşı çıktığını ve bunun adeta bir tehlike olduğunu söylediklerini sözlerime eklemeliyim. Milletimiz büyük bir çoğunlukla bu tür derslerin öğrencilere faydalı olacağını, seçimlik hale getirilmesini istiyordu. Umarım istediğine kavuşmuş oldu. Kanun bu şekliyle çıkarsa artık bütünü itibariyle Türkiye'de eğitim sistemi yeniden dizayn edilmiş olacak. Umarım ki eğitimimize olumlu katkılar sağlayacak.''
Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 15:34
Gösterim: 2242